2002 senesinde Amerika’nın UPN‘inde gösterilen Haunted, başarılı kadrosuna ve olay örgüsüne rağmen, hayatta kalmayı başaramayıp ipini bayağı bir erken çektirmişti. Hayaletlerle süslenmiş bu kısa süreli polisiyemizi, bilmeyenleri ve tekrar hatırlamak isteyenleri için yazının devamında ele alalım.

Eureka‘nın da yaratıcısı olan Andrew Cosby sayesinde bizlerle buluşan dizimiz, 11 bölümden oluşuyor. Buffy the Vampire Slayer‘ın arkasından yayınlanmasına rağmen, ortalama 2,21 milyon seyirciyi ekran başına çeken Haunted’a bu rakam, o zamanlar yeterli gelmiyor ve 7. bölümünün ardından da yayından kaldırılıyor. İptale rağmen, diziyi daha sonra SyFy satın alıyor ve yayınlanmayan 4 bölüm böylelikle televizyon ekranlarında da gösterilmiş oluyor.Dizimizin, piyasada halen mevcut olan DVD’lerinin olduğunu da belirtelim.

Haunted, Frank Taylor karakterinin etrafında şekillenen bir dizi. 2 sene önce, karısıyla öpüşüp koklaşırken içerideki tıkırtılara aldırış etmeyen Frank, sabah kalktığında oğlunun odasında olmadığını görür. Bu kayboluş, karakterimizin hayatındaki hemen hemen her şeyi değiştirir. Karısıyla evliliği biter ve polisliği bırakır. Artık, özel dedektif olarak çalışmaktadır. Yine bir gün, işi gereği kendini aksiyonlu bir sahnenin içinde bulan Frank, bu sefer ciddi şekilde yaralanır ve kan kaybeder. Hastaneye kaldırıldığında bir süre kalbi durur. Bu süre zarfında, ruhu bedeninin dışına çıkan karakterimiz, doktorların çabası sonucunda tekrar hayata döndürülerek vücuduna geri döner. Bu operasyonun ardından Frank, tüm hayatıyla ilgili bir değişim daha geçirir. Artık hayaletlerle iletişim kurabilmektedir ve bu durumu lehine çevirerek şuçluları yakalamaya çalışır.

Baş karakterimiz Frank’in hayaletlerle iletişimi –genellikle– biraz farklı. Ghost Whisperer‘da olduğu gibi karşılıklı konuşmalar olmuyor (yine genellikle ibaresini ekliyorum.). Huzursuz hayaletlerimiz daha çok Frank’i korkutarak ipuçlarına yaklaştırıyorlar. Dizide yer alan ani zıplama sahnelerinin yanında, musluklardan kan akması ve aslında boş olan küvet içerisinde karakterimizin boğulmaya çalışılması gibi gerilim dozu yüksek sahneler de çokça mevcut.Karakterimiz eğer cinayeti çözebilirse, Cold Case misali bir finalle karşılaşabiliyoruz bazen. Ölen kişi, huzurlu bir şekilde yürüyüp yok olabiliyor. Bu sevimli finalin dışında, ölen kişinin kansız yüzünün aynaya yansıdığına da şahit olabiliyoruz. Bu da cinayete kurban giden karakterimizin huzur bulduğunu bizlere göstermenin başka bir yolu.

Her daim kendi bildiğini yapan baş karakterimiz Frank‘i, Lost ve Party of Five‘tan tanıyacağınız karizmatik aktör Matthew Fox canlandırıyor.Frank’in eski karısı ve bölge savcısı Jessica olarak da Lynn Collins‘i görüyoruz. 2 yıldır kayıp olan çocuğunu artık, aklından çıkartıp hayatına devam eden karakterimizi canlandıran oyuncumuzu, True Blood‘dan tanıyabilirsiniz….ve son olarak Frank’in eski ortağı Marcus‘a gelelim. Yaptığı kanunlara aykırı olsa da Frank istediği zaman ona gizli bilgileri veriyor. Karakterimizi, şu an NBC‘de gösterilen Grimm‘de de benzer bir rolde gördüğümüz (baş karakterin ortağı) Russell Hornsby canlandırıyor.Merak edenler kalan oyunculara da buradan ulaşabilirler.

Polisiye sevmeyen ama doğaüstü türünün sıkı bir takipçisi olarak severek seyrettim. Her ne kadar az bölüme sahip olsa da türünün başarılı örneklerinden olduğunu düşünüyorum.Şans verecek olanlara şimdiden iyi seyirler!

Tanıtım Filmi: