heroes‘un 16. bölümü olan unexpected heyecan verici pek çok gelişmeye gebe. dizideki kahramanlarda çok önem verici değişiklikler oluyor. kimisi değişimlerini bir güç olarak görüyor, kimisi ise bir lanet… ve trajik bir son!fazla uzatmadan bölüm özetine geçmek isterim. bu noktadan sonrası spoiler olacaktır, keyif kaçırır.
geçen bölümde annesinin hafıza kaybı ile şoka uğrayan claire ile açılıyor bölüm. claire annesinin sağlığından emin olmak için kardeşini çağırınca annesinin tekrar normale döndüğünü görerek şaşırıyor. annesi claire için endişelenirken bir anda bayılıyor ve hastaneye kaldırılıyor. hastaneye gelen bay bennet ise claire’in tepkisi ile karşılaşıyor. bu noktada claire’in hafızasının silinmediğini, haitili’ye güzel bir fırça kayılacağını anlıyoruz. anladığımız bir başka nokta ise fazla hafıza silmenin sağlığa zararlı olduğu.

bay bennet, haitili ile beraber isaac’ın evine geliyor. burada peter’ın yerini tahmin ediyorlar ve ölmüş olması gereken claude ile olduğunu anlıyorlar. bay bennet ayrılırken isaac’a bir tabanca bırakıyor ve tabanca ile ne yapacağını soran isaac’a, peter’ı kastederek, “dünyayı kurtar” diyor.matt parkman, elmasları saklıyor, birisi hariç… tek taş yüzüğü yanlışlıkla düşürüyor ve eşine armağan ediyor. eşinin kuyumcuya gitmesinden ve yüzüğün değerini öğrenmesinden sonra olanları açıklamak zorunda kalıyor.

hiro ise kendisini kurtaran polise katılarak ando’yu ve hope’u buluyor. bu yolculuk esnasında polisin yalnız çalışmak ve bir ortağın zararları ile ilgili sözlerinden çok etkileniyor. ando ve hope’u bulduktan sonra polis ve hope çatışırken bunların bir zamanlar iş ortağı olduğu ve karı paylaşamadıkları anlaşılıyor. bu çatışma esnasında ando omzundan hafifçe vuruluyor. ikiliyi saklandıkları yerde bulan hope, silahini doğrultup hiro’ya ateş ettiğinde hiro zamanı durdurarak geriye alıyor ve bu sayede hope tam o anda yetişen polis ekipleri tarafından yakalanıyor. daha sonra polisin sözlerinin gazına gelen hiro, ando’ya daha fazla zarar gelmemesi için ondan ayrılarak otobüse biniyor.mohinder, belki de tarihe geçecek bir saflık ile zane taylor sandığı sylar’ı bir kadının evine götürüyor. dale smither isimli bu bayan ise daredevil’a benzer bir şekilde duyma gücüne sahip. bu güç ise kendisine 40 mil öteden gelen yağmuru farketmek veya karşısındakinin kalp atışlarından ne hissettiğini anlayabilmek gibi olanaklar veriyor. kadını sylar’ın, zane taylor’dan çaldığı yeteneği göstermesi ile ikna eden ikili, kadınla ertesi gün görüşmek üzere ayrılıyorlar ve bir otele gidiyorlar. bu noktada ise mohinder’in sylar’a, babasını öldüren kişinin sylar isimli birisi olduğunu açıklaması ile başlayan ilginç ve ironik bir diyaloğa da şahit oluyoruz. tahmin edebileceğimiz gibi sylar o gece kadının dükkanına giderek beynini(ve yeteneğini) alıyor. ertesi gün ise mohinder ile kadının dükkanında cesedini buluyorlar(!). bu noktada sylar’ın yeni gücünü kontrol etmekte güçlük çektiğini görüyoruz.

gelelim en ilgi çekici kısım olan peter-claude’a. sahne, peter, claude’dan sopa yerken (gerçek anlamda!) açılıyor. claude, peter’ı yeteneğini kullanması için tahrik ederken peter telekinezi gücü ile sopayı durduruyor ve kırıyor!

bu noktada peter’ın sylar’ın da güçlerini kullanabildiğini hayretle farkediyoruz. antrenmanları, kendilerini ısıya duyarlı dürbünler ile izleyen bir ikili tarafından bölünüyor. bay bennet ve haitili, acayip tabancaları ile claude’u öldürmeden etkisiz hale getiriyorlar. peter’a nişan aldıklarında ise bu bölümün can alıcı noktası başlıyor. peter, adeta bir neo edasıyla üzerine gelen kurşunumsu şeyleri durduruyor ve yere düşürüyor. daha sonra ise yarı-baygın vaziyetteki claude’u alarak binadan aşağı atlıyor… ve bay bennet’ın şaşkın bakışları arasında uçuyor, hem de neo’ya parmak ısırtacak şekilde! daha sonra ise claude’dan sağlam bir fırça yiyor. claude’un bu adamlardan kaçtığını ve peter yüzünden yeniden bulunduğu anlaşılıyor. nathan’a geçmeden önce belirtmek isterim ki peter bu bölümde gerek uçması, gerek kurşunları durdurması çok fazla neo’ya benzemiş. hoş durmamış elbette, umarım bir çare bulur yapımcılar.

nathan’ın ise bu bölümde tek atraksiyonu simone ile yaptığı konuşma idi. simone’un bu güçlerle ilgili düşüncesi olumlu yönde iken, nathan insanların kendilerine önyargı ile yaklaşacağını düşünüyor. olumsuz biten bir tartışma sonucu simone nathan’ın rakibine oy vereceğini bildirerek ayrılıyor.theodore sparague ise hana gitelman ile muhabbetini ilerletiyor ve aralarına matt parkman’ı da katıyorlar. bir mezarlıkta buluşan üçlü, başlarına gelenleri çözmeye çalışıyor. hana, matt’e ve ted’e boyunlarındaki yara izlerini, bu izlere neden olan iğnenin primatech tarafından sipariş verildiğini anlatıyor. bu izlerin, kendilerini takip etmek için tasarlanmış radioisotape’in(radyobant olarak çevrilebilir belki) vücutlarına yerleştirilmesi sonucu oluştuğunu da anlıyoruz bu konuşmadan.finalclaire ailesi ile evine geliyor. babasına yine bağırıp çağırırken arkasında ted beliriyor. şoka uğrayan bay bennet, ailesini dışarı çıkarmaya çalışırken elinde silahı ile matt beliriyor ve sorulacak sorularının olduğunu söylüyor.

ve en sonunda isaac peter’ın nerede olduğuna dair bir resim yapıyor: arkasında! peter ve isaac tartışmaya başlıyorlar. peter, isaac’ın simone’u kıskandığı için yerlerini bay bennet’a söylediğini iddia ediyor ve isaac’da kabul ediyor. daha sonra ikili kavga etmeye başlıyor. takdir edersiniz ki kah görünmez olabilen, kah telekinezi kullanabilen peter için kolay bir dövüş oluyor. en sonunda elinde bay bennet’ın verdiği silah olan isaac ilk duyduğu sese ateş ediyor… ve eve girmiş olan simone’u vuruyor.