Netflix ile Marvel ortak yapımı olan Jessica Jones’u inceleyelim dedim.
Bu yazıda hem karakterlerin biraz daha derinine iniyorum hem de sürpriz yumurtaları konuşuyorum. Biraz da sorunlarına değiniyorum. İnceleme bütün bölümleri kapsadığı için diziyi bitirmeden yazıya göz atmanız tavsiye edilmez. Uyarımızı verelim ve incelemeye geçelim.

Öncelikle Jessica Jones çok sert bir pilot bölümle karşımıza çıktı. Daha ilk sahneden kadının birinin göğsünü sömüren birini görüyoruz. Yetmiyor adamın kalçasına kadar görüyoruz. Bölümde bir iki seks sahnesi ve lezbiyen ilişkiye tanık oluyoruz. Fakat seri ilerledikçe bu öğeler yok oluyor. Muhafazakar kitle için iyi bir şey olsa da seyirciyi çekmek için yapılmış olduğunu düşünmeden edemedim en başta.

Fakat aldatma, kadına şiddet, tecavüz, PTSD, uyuşturucu bağımlılığı, kürtaj ve bunun gibi birçok yetişkin içerikli konuyu işleyerek başta hedeflediği kitleye uygun devam edebildiler dizi boyunca. Bu yönü güzeldi; bu kadar cesur bir girişten sonra kostüm giyerek kahramancılık oynasaydı “ne için devam ettik, ne bulduk” olacaktı.Jessica Jones daha çok karakterlerden yürüyen bir dizi olmuş ve ne yazık ki daha ilk bölümden karakter dizisi olduğunu unutmuş. Daredevil gibi aksiyon/suç draması değil. Yan hikayeleri, davaları yok. 13 saatlik film gibi, tek konu üzerinden gitmeyi tercih etmiş. Nedeni Killgrave’in ilk bölümden olaya dahil olması. Çizgi romanlarda çok güzel hikayeler vardı. Onlar biraz değiştirilerek kullanılabilirdi. Şok edici sonları olan dedektiflik hikayeleri vardı. Sadece 4. bölümdeki hikaye ana konu ile ilgili değildi, yan hikaye olarak düşünülebilir belki ama o da pek iyi işlenilmedi bence. New York savaşında birini kaybeden ve kafayı yiyen bir kadın ve onun kahramanlara olan nefreti.

Yani demek istediğim Killgrave ile bu kadar erken tanışmamalıydık. Jessica’yı birkaç bölüm iş üstünde görseydik, güzel davalarla uğraşsaydık ve Jessica Jones nasıl biridir sorusuna yanıt bulsaydık, karakterle biraz özdeşleşseydik. Bu sırada Killgrave’in neler yaptığını sadece seyirciye gösterselerdi ve biz bu adamı tanıdıktan sonra ve Jessica hâlâ hayatta olduğunu öğrendiğinde yaşadığı korkuyu, tedirginliği daha iyi hissedebilirdik.

Bu arada bahsettiğim bu sahnede müziklerin kullanımı çok yerindeydi. Fakat sinematografi açısından aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Dizinin görüntü yönetmenini sevemedim. Bazı yerlerde görüntü ile veremedikleri duyguyu müziklerle vermeyi başardılar. Sanat yönetmeni çok başarılıydı. Bazı sahnelerde arka planda ince detaylar, mor tablolar filan izleme zevkimi arttırdı. Kıyıda köşede hep ayrıntı aradım.

Bir diğer sorun ise Killgrave’in zayıf noktasını bu kadar çabuk öğrenmiş olmaları. Alias hikayesinde son ana kadar Jessica çözüm yolunu bilmiyordu. Bizim en az 10 bölüm kadar Jessica’nın çaresizliğini, korkusunu hissetmemiz gerekiyordu. Kötü adamın zayıflığını bulmak, Jessica’yı artık kontrol edememesi gibi unsurlar kötü adamın korkutuculuğunu biraz aşağılara çekti ne yazık ki. Normalde Killgrave’in döndüğünü öğrenen Jessica anında bütün sevdiklerini arayıp şehri terk etmesini söyleyen biri. Yani düşünün kendi yurt dışına kaçmakla kalmıyor, diğerlerini de uyarıyordu. Burada ise “Trish para versene kaçmam gerek” oldu. Öyle olunca da pek olmadı sanki.

Aksiyon sahnelerine gelirsek, Luke Cage’le birlikte ilk defa adamları barda komik bir şekilde pataklamalarından sezon finaline kadar olan bütün sahneler harikaydı. Will Simpson ile Jessica’nın evinde olan kavgaya Trish’in gelmesiyle artan heyecan dozu, Luke ve Jessica’nın finalden önceki bölümdeki dövüşleri ve Jessica’nın durdurmaya çalışması filan hepsi güzel sahnelerdi.

Tek bir sahneden hiç zevk almadım, o da Killgrave’in kaçırdıklarında takip cihazı olduğunu fark ettikleri ve boş sokakta arabaların arasında yaptıkları dövüş. Bu sahnede hiçbir müzik kullanılmaması da etki etmiş olabilir fakat o sahneyi mümkünse hafızamdan silmek istiyorum. Bu kadar mükemmel bir plan anca bu kadar salak bir şekilde son anda yatabilirdi çünkü.

Geri dönüşler (flashback) ise dizinin güçlü noktalarından biriydi. Hikayeyi bağlamaya ve karakterleri tanımamıza, onları sevmemize daha çok yardımcı oldu. Boş, gereksiz bir sahne olduğunu hatırlamıyorum. Her biri önemli ve gerekli uzunluktaydı. Yine romanlardan farklı olarak Jessica’nın Trish ile büyümesi, kötü üvey anne gibi şeyler hikayeye renk kattı. Jessica’nın gençliğini oynayan kız da hem benzerlik olarak, hem de oyunculuğu ile benden geçer not aldı. Harika bir oyuncu seçimi (casting) olmuş.

BİRAZ DA KARAKTER BAZLI İNCELEME:

Jessica Jones‘u karakter olarak mükemmel işlediklerini düşünüyorum. Oyuncu da rolünün hakkını verdi. Umursamaz tavırları, dünya görüşü, yalnızlığı sevmesi, insanların pis işlerine bulaşmaktan nefret etmesi vs. çok güzel işlendi. Normalde de böyle ağzı bozuk, dan dun bir tipti zaten. Komşularıyla olan ilişkisi de yerindeydi. Söyleyecek pek bir şey bulamıyorum. Oyuncuyu da senelerdir severek izleyen biriydim zaten. Şu karakteri Avengers takımında hayal edebiliyor musunuz? Ben edemiyorum çünkü hiçbir şekilde. Defenders‘a ne şekilde ikna edip sokacaklar merakla bekliyorum.sdfMalcolm‘u oynayan oyuncuyla aram pek iyi değildi zaten. Çizgi romanlardaki o komik karakteri ile de alakası yoktu. İlk 4 – 5 bölüm kafası iyi halleri ile uğraştık durduk. Sonrasında da hikayeye genel olarak pek bir katkısı olmadığını düşünüyorum. Sezonun sonlarına doğru ise iyice Malcolm’a olan ilgimi kaybetmiş şekilde buldum kendimi.

Romanlardaki karakteri Jessica’nın peşini bırakmayan takıntılı biriydi. Jessica ile çalışmak için can atıyordu, onun peşini bırakmıyordu. Ama Jessica her seferinde bir şekilde onu başından atıyordu. Çok komik bir ilişkileri vardı. Gerçekten eğlenceli bir karakter olabilirdi ama yazık etmişler.

Burada Robyn ve Killgrave hakkında dertleşenler grubundan kısaca bahsetmek istiyorum. Kesinlikle en gereksiz kısımlar buralardı. Yine hikayeye pek bir katkısı olmayan bu grup için “Neden bunları bu kadar uzun izliyoruz ki?” diye sorduğum oldu. Kardeşini kaybeden bir kız, “Ay umarım orada ekspres kargo vardır” gibi absürt bir yorum yapınca da senaristlere olan saygımı biraz daha yitirdim. Diziye orijinal karakter sokma çabaları da başarasız olmuş. Çünkü kızın dizinin bütün tonu ile bambaşka bir kafası vardı. Uymadı, olmadı.sdffJeri Hogarth karakteriyse her şekilde sürpriz oldu bana. Karakterini kadın yaptıklarını öğrendiğimde şaşırmıştım ama lezbiyen olduğunu görünce iki kat şaşırdım. Çeşitlilik bakımından güzel olmuş. Fakat kendisi hakkında söyleyebileceğim tek iyi şey bu. Burada kadının suçu yok, müsaade ederseniz senaristlere iki çift lafım olacak.

Iron Fist’i büyüten karakter böyle biri olmamalıydı. (Editörün notu: İspiyon içindeki kısım Iron Fist çizgi romanından ispiyon içermektedir.) Sorun kadının ne kadar iğrenç bir kişilik olmasından başlıyor. Ölü bebeği belki işe yarar diye kullanmak nedir? Tiksindim ya. Hele ki o muhteşem planın içine ettikten ve boşanma kağıdı için evine götürdükten sonra, “Hay senin boşanma kağıdına!” diye içimden bağırdım. Yani bu noktadan sonra kadın ne yaparsa yapsın kendini bana sevdiremez asla. Bu kadını böyle kullanarak Iron Fist dizisini de değiştirdiklerini düşündüm ister istemez.

Jeri’nin konumunu size şöyle anlatayım, düşünün ki Batman’i büyüten uşak Alfred’i Superman filminde bu şekilde kullandılar. Alfred yahu, sadık Alfred. Efendi Wayne diye dilinde tüy biten Alfred’i böyle tiksindirici bir rolde görseniz ne hissederdiniz? Senaristler de aynı şekilde Jeri’yi mahvetti işte. Bu karakteri sevip, “Iron Fist gelse de Carrie-Anne Moss‘u daha çok izlesek” dememiz gerekirken, yaptıkları işe bak.

Tüm bu olayların üzerine “Çok mu lazımdı avukat olarak illa bu karakteri kullanmak?” diye kendime sormadan edemedim. Hem iyi bir avukat değil, hem de zaten Matt Murdock gibi bir avukatımız varken, senin şu soğuk tavırlarını bazı anlarda çekemedim. Dizi burada biraz yeşilçam sosu uygulayabilirdi bence. Çıtımı çıkarmazdım. Arrow/Flash bunu hep yapıyor. Nice karakterler birbiriyle aynı kafede denk gelebiliyorlar, aynı mahalledeki iki kişi de birbirini bulabilirdi bence. En olmadı başka bir rastgele avukat bulsaydınız be.

Çizgi romanlarda Jessica araştırdığı bir dava sırasında aniden şüpheli konumuna düşer. Onu hemen karakola alırlar ve burada sorgu odasında polis memuruyla tatlı tatlı atışırken muhabbet bir anda tartışmaya döner. Tam o sırada içeri Matt Murdock gelir ve onu o durumdan kurtarır. Hatta kurtardığında Matt’in Daredevil olduğundan haberi yoktur ve adamdan kıllanır. Zaten soğuk bir tip olduğu için “Sen nereden çıktın? Hayırdır beni niye kurtarıyorsun?” diye terslemiştir bir de üstüne. Ah işte hayaller, hayaller…tumblr_ny5rn0PkZw1re1g7no1_1280Gelelim Trish “Patsy” Walker‘a. Açıkçası oyuncuyu ve karakterini öğrendiğimde çok da umurumda olmamıştı. Fakat Marvel yine Marvel’lığını yaptı, çok arka raflarda kalmış bir karakteri bana sevdirmeyi başardı. Kız güzel, karakter de gerçekçi. Hiçbir sahnesinde sıkılmadan pür dikkat izledim.

İtiraf ediyorum yer yer Trish’in hikayesini Jessica’nın hikayesinden daha çok merak ettiğim oldu. Onun da hikayesi ne kadar ana konuyla içli dışlı olsa da bir o kadar özgündü. Ayrıca sezon boyunca kahraman olmaya ne kadar meraklı olduğunu üstüne basa basa söyledi. Bu karakter buradan sonra sadece daha havalı, daha ilgi çekici olabilir, aksini düşünemiyorum. Aldığı dövüş eğitimi ve bu azmi ile muhtemel bir 2. sezonda veya Defenders dizisinde Hellcat olarak karşımıza çıkabilir. Kim Defenders takımı dört kişiden ibaret olacak dedi ki?09b88930-7131-0133-4d7b-0e3f8b958f63-horzWill Simpson da bu kadar büyük rolü olacağını tahmin etmediklerim arasındaydı. Normalde en başından kötü bir karakter olan Nuke olarak göreceğimi sanıyordum. Şöyle bir bölüm görürüz, Jessica ve Luke bir güzel benzetir diyordum. Fakat karakteri bu kadar güzel ele aldıkları için teşekkür ediyorum.

İlk başlarda iyiler tarafında olması, Trish ile olan ilişkisinin başladığı nokta filan çok güzeldi gerçekten. İlişkileri mantıklı bir şekilde gelişti. Karakteri tanımayanlar için adamın kafayı yemesi bazılarını şaşırtmıştır kesin. Kötü tarafa geçtiğinde ise karakterden daha çok zevk aldım. Bir daha görür müyüz dersiniz? Ayrıca saç stili ile tam bir “Atanamayan Kaptan Amerika” modundaydı. Chris Evans izliyorum sandım bir ara.tumblr_ny9a013Iwg1rvlnaao1_1280Jessica’nın hikayesi Luke Cage olmadan anlatılamazdı. Romanlarda sadece bir kere birlikte olsalar da sık sık karşılaşıyor ve tatlı tatlı atışıyorlardı. Dizi bu ilişkinin üstüne gitmiş. Normalde en başta Luke ile yatar, sonra Kaptan Marvel ile muhabbet ederler, Kaptan Marvel ise “Ay o leş gibi herif, gel ben sana Ant Man‘i ayarlarım. İyi çocuk bak o.” der ve Scott Lang ile ilişki yaşarlar uzun bir süre. Ama tabii sonra tekrar Luke’a döner.

Burada Mike Colter ve Krysten Ritter‘ın kimyalarının çok iyi tuttuğunu söylemem gerek. Çoğu sahnelerini suratımda bir gülümseme ile izledim. Luke da tıpkı Jessica gibi güçleri olmasına rağmen çok göze batmamaya ve kendi halinde barını işletmeye çalışan biri. Karısını kaybetmesinin de etkisi vardır elbet. Ama hep böyle kalmayacak. Para karşılığı kahramanlık yaptığı “Kiralık Kahramanlar” hikayelerini sabırsızlıkla bekliyorum.

Luke Cage’in nasıl yaratıldığını, New York’un Harlem şehrinde neler yapacağını filan kendi dizisinde göreceğiz. Defenders’a kadar bir daha bu ikiliyi bir arada göremeyebiliriz belki. Ama tekrar buluştuklarında ortamda biraz kalp kırıklığı, biraz tuhaflık olacağına eminim.fgfgKillgrave karakter olarak tam potansiyelinde işlenemese de, David Tenant oyunculuğu ve hayran kitlesi sayesinde Marvel Sinematik Evreni’nin en iyi kötü adamları arasına rahatlıkla giriyor. Karakterinin sapkınlığı, hayal gücü ve mizah anlayışı onu o yapan özelliklerden biri. Yaptığı onca kötü şeye rağmen oyuncudan mıdır nedir bazen üzüldüğüm oldu karakterine. Bence karakteri güzel yazılmıştı.

Özellikle Killgrave’i ses geçirmez odaya tıktıkları sırada cama dayanarak yaptığı duygu sömürüsü, şebeklikler, masum gözükmeye çalışması, aslında onun hayatını kurtardığını öğrendiğimiz ailesine olan öfkesi ve tereddüt etmeden annesini ve babasını öldürebilmesi, hem oyunculuğunu döktürmesine, hem de karakterinin nasıl biri olduğunu tüm çıplaklığı ile gösteren şeylerdi. Üstelik bu saydıklarım sadece tek bölümde olan şeylerdi. Ölmesi üzücü oldu. Daha çok izlemeyi isterdim.

Potansiyelinin kullanılmaması konusunu biraz daha açmamı isterseniz, Killgrave normalde böyle aşık bir adam değildir. Etrafındaki herkesi yeni bir oyuncağı, kuklası gibi kullanan, sıkılınca çöpe fırlatan biridir. Ama benim sorunum burada aşık olması değildi. Yine Jessica dışında herkese o bahsettiğim tavrı gösterdi. Burada bahsettiğim potansiyel şu, mesela Killgrave sadece insanların hareketlerini kontrol etmekle kalmıyordu. İnsanların akıllarıyla da oynuyordu. Olmadık şeyleri olmuş gibi gösteriyordu.Alias (2001-2003) 028-003Yukarıdaki örnek resimde olduğu gibi Ant Man aslında yanında baygın halde yatarken Jessica onu ölmüş olarak ve böcekler kaplamış halde görüyordu. Bunlar hep Killgrave’in tehdit etme anlayışına uygun hareketlerdi. Dizideki karakter ise hem daha yumuşak hem de her önüne geleni öldürmeye meyilli biri olmuş. Kuklacı kişiliğini görmek isterdim.

Sürpriz Yumurtalar (Easter Egg)/Göndermeler/Kaçırdıklarınız:

 

vcv

Dizinin ilk sahnesi çizgi romanla birebirdi. Aldatıldığını öğrenen ve bunu sindiremeyen adam para ödemeyi reddeder ve Jessica adamın kıçına tekmeyi basar. Olan kapısındaki cama olur.

4615136-luke-cage1-horz

Luke Cage’in ilk bölümdeki sahnesinde camdan dışarı bakarken üstünde çizgi romandaki karakterine has sarı tişörtü ile görüyoruz.

  • 2. bölümde hastanede pembe kıyafeti giyerek ortalarda dolaşan Jones, bir hemşire ile karşılaşıyor. Hemşire “Nerelisin sen?” diye soruyor Jessica ise “Seattle Grace” diye cevap veriyor. Kadın da “Televizyondaki gibi mi?” diye soru soruyor. Burada Grey’s Anatomy dizisine gönderme yapıyorlar.
  • Dışarda yemek yedikleri randevu sırasında Luke Cage “Koca yeşil adam ve elemanları” diyerek Hulk‘tan bahsetti.
  • 3. bölümde Trish radyo programında konuşurken New York savaşından bahsetti. İlk Avengers filmine gönderme yaptı.

5. bölümde Trish ile konuşurken Jessica’nın asıl kahraman adı geçti. Jewel ismini dizideki Jones beğenmedi ama. Striptizci ismi dediğinde güldüm. Kıyafeti de hazırdı. Ama giymediğine sevindim. En azından şimdilik giymemeli.

  • Yine 5. bölümde bir sahnede ufak çocuğun biri Kaptan Amerika kostümü giyiyordu.
4be8246e1a0ec

Patsy dizinin başlarında hayranını Killgrave’in etkisindeki biri sanıp dayak attığında, adam yere yığılmış haldeyken şöyle bir söz söylüyor, “Kırmızı saçlarını özlüyorum.” Bu, çizgi romandaki karakterine gönderme. Belki kahraman olacağı zaman saçlarını kızıl yapar? Belli olmaz bu işler ama sarışın olarak kalmasından yanayım.

  • Normalde Jessica’nın kankası rolünü Kaptan Marvel üstleniyordu ama kendisinin filmi geleceği için Hellcat karakterini kankası yapmışlar. Hatta yapımcılar 5 sene önce senaryo yazıldığında senaryoda Kaptan Marvel’ın olduğunu ama sonradan filmi duyurulduğu için karakteri iptal etmek zorunda kaldıklarını söyledi.
  • Jeri Hogarth karakteri orijinalinde erkekti ve Iron Fist‘in babasının iş arkadaşıydı. Belki Iron Fist dizisine bağlantı olabilir ileride. Ama nedense öyle bir şey yapmayacaklar gibi bir izlenim aldım ben.
  • “Lazer gözler” diyerek Superman‘e mi selam çaktılar yoksa X Men’deki Cyclops karakterine mi emin olamadım. Bana ikisi de gibi geliyor. “Bakın, mutantlar olmadan da idare ediyoruz.” mesajı olabilir. :D
  • Sezon finalinde gelen Rosario Dawson, yine Night Nurse‘lüğünü yaptı. Kadın tam bir süper kahraman mıknatısı. Jessica olan sahnelerinde çok eğlendim. Üstü kapalı bir şekilde Daredevil’den bahsetmekle yetindi. En azından adı geçseydi, “Daredevil’i tanıyorum” deseydi. Olsun.
  • Yine sezon finalinde Purple Man‘i tam da çizgi romanlardaki gibi Mor cildiyle görmemize az kalmıştı. (İlgili sahne karakterden bahsettiğim yerde gözüküyor.)
Daredevil-Stan-Lee-Cameo-2-750x360-horz

Stan Lee ise yine tıpkı Daredevil’da olduğu gibi karakolda resim olarak gözükmekle kalıyor.

Costa Verde

Will’in gazete okuyormuş gibi yaptığı sahnede Marvel’ın kurgusal ülkelerinden olan Costa Verde’nin kuşatma altında olduğunu görüyoruz. Konumu Meksika yakınları.

grid-cell-1007-1448459158-0-horz

İlk bölümde tabelada Matador yazıyor. Bu bir Daredevil kötüsü olan Matador‘a gönderme elbette. Kendisini dizilerde görür müyüz bilemiyorum.

grid-cell-1791-1448457611-0-horz

Yine başka bir çizgi roman karakteri White Tiger‘ın adı geçiyor.

grid-cell-15313-1448459545-0

2. bölümde polisler Wilson adında birini arıyor. Acaba ilk bölümler Daredevil sırasında mı geçiyordu? Yoksa Kingpin hapisten kaçtı mı?

grid-cell-16909-1448459576-5-horz

Sezonun ortasına geldiğimizde gazetede şu başlığı görüyoruz: “Union Allied Şirketi Skandalı”. Daredevil’ın ilk sezonundaki olaylara ufak, incecik bir gönderme.

grid-cell-31082-1448457792-5-horz

Yine aynı bölümde rüşvet verdiğimiz polisi Jessica’yı serbest bırakırken görüyoruz.

KARAR

Sonuç olarak Jessica Jones bu sene yapılmış işler arasında kesinlikle kötü olanlardan değil. Yazılan metnin, görselliğe yeterince dökülememesinden, iyi aktarılamamasından dolayı, gereksiz yan karakterlerle harcanacak zamanı başka bir şeylere harcamamasından dolayı, efsane bir dizi olabilecekken “güzel dizidir, tavsiye ederim” demekle kalıyorum. Kesinlikle kötü değil. Sadece Daredevil epikliği beklenmeden izlenmeli.

10/8.5