Netflix, son dönemde ABD dışındaki ülkelerde de orijinal diziler yapmaya başladı. Meksika yapımı Club de Cuervos, Fransız yapımı Marseille, Japonya yapımı Hibana bunlardan birkaçı. Hatta yakında Türk yapımı bir dizi ile de izleyicilerinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Bu yazıya konu olan dizisi ise İspanyol yapımı Las Chicas Del Cable (İngilizce adıyla Cable Girls).

Diziyle ilgili bilgileri okumaya geçmeden önce şu hayranı olduğum jenerik müziğine tıklayın ve çalsın bir yandan siz okurken arka planda bence.


Las Chicas Del Cable’nin ilk sezonun 8 bölümden oluşan ilk yarısı 28 Nisan 2017 tarihinde izleyici ile buluştu. Sezonun 8 bölümlük 2. yarısının ise 2018 yılı içerisinde yayınlanması bekleniyor. Dizinin gördüğü ilgiden memnun kalan Netflix, diziye 2. sezon onayını da verdi bu arada.

Dizinin yaratıcıları Ramón CamposTeresa Fernández-Valdés ve Gema R. Neira. Bu üçlüye yapımcı koltuğunda Erik Barmack, yazar masasında ise María José RustarazoMichael SorichCarlos Portela ve Jaime Vaca gibi isimler eşlik ediyor. Romantizm soslu dönem dramasının bölüm süreleri 47 ile 63 dakika arasında değişiyor.

Hikaye, 1920’li yıllarda İspanya’nın başkenti Madrid’de geçiyor ve birbirinden çok farklı karakterlere sahip 4 kadına odaklanıyor. Bu 4 kadın o yıllarda ülkedeki tek telefon şirketinde operatörlük yapmaya başlıyor ve sonrasında aralarında güçlü bir arkadaşlığın temelleri atılıyor. Aşk, arkadaşlık, sırlar, sosyal hayat, dönemin kadınlara bakış açısı, iletişim sektöründeki gelişmeler vb. konular da hikayemize yön veren unsurlar oluyor.

Marga – Ángeles – Lidia – Carlota

Marga (Nadia de Santiago):

Madrid’e küçük bir şehirden yeni taşınmış. Büyük ve ihtişamlı bir şehir olan Madrid’e ve temposuna uyum sağlamakta sıkıntı yaşıyor. Küçüklüğünden beri operatör olma hayalleri kuran Marga, hayalindeki işte çalışmaya başladığı için çok mutlu. Dost canlısı, çekingen, ürkek, pek sosyal olmayan, naif, sempatik bir kızcağız.

Ángeles (Maggie Civantos):

4 ana karakterimiz arasında işe yeni başlamayan tek kişi. İş yerinde sevilen sayılan ve ileride terfi alması beklenen biri. Çalışkan ve işinin ehli bir operatör. Evli ve bir kız çocuğu annesi. Kendisine sürekli olarak sıkıntılar yaratan aşırı dominant bir kocaya sahip. İyi bir işi olmasına rağmen kendi ayakları üzerinde durmakta ve kendi kararlarını almakta güçlük çeken, korkak ve çekingen biri. Ayrıca yardımsever ve dost canlısı bir yapısı olduğunu da belirtmeden geçmeyeyim.

Lidia (Blanca Suárez):

Diğer 3 kadına oranla biraz daha merkezde olan bir karakter. İşe girmek istemesinin altında gizli bir sebep yatıyor. İşi aldıktan sonra ise kader onun için büyük bir oyun oynuyor. Uzun yıllar önce şehre ilk geldiği zamanlarda, henüz çok gençken tanıştığı ve aşık olduğu çocuk şimdilerde büyük adam olmuş. Çalışmaya başladığı şirketin üst düzey yöneticilerinden biri konumunda. Tabii bu adam onu Lidia olarak değil de Alba olarak biliyor. Bu karşılaşma hem onun gizli amacına çomak sokuyor hem de yıllar önce kilitlediği kalbinin anahtarlarını sakladığı yerden çıkarmak zorunda kalmasına neden oluyor. Bir de şirketin sahibinin oğlu Carlos faktörü var tabii. Lidia’ya ilk gördüğü anda kalbini kaptırıyor. Geçmiş-gelecek, 2 adam-1 kadın derken hatlar karışıyor.

Kontrollü, güven problemleri olan, kendini koruma içgüdüsü gelişmiş biri.

Carlota (Ana Fernández):

Zengin bir ailenin tek kızı. Üst düzey ordu mensubu bir babası var ve onu kontrol altında tutmaya çalışıyor. Son derece asi bir yapısı olan Carlota ise bu baskıya boyun eğmiyor, evden kaçıp babasına inat kendi ayakları üzerinde durmak üzere operatörlük işine başvuruyor.

Eğlenmeyi seven, rahat tavırları ile dikkat çeken, kimseye hesap vermeyi sevmeyen, kendi başının çaresine bakabilen, erkek egemen topluma ve onun baskıcı kurallarına kafa tutan bağımsız ve idealist bir kadın. Çağının çok üzerinde bir kadın kısaca.

Sevecen, ilgili, yardımsever, mücadeleci, lafını esirgemeyen, gözü pek biri.

Francisco ve Carlos

Francisco (Yon González):

Lidia’nın ilk aşkı ve kayıp geçmişi. Şimdilerde ülkenin tek telefon şirketinin sahibinin biricik kızı ile evli ve şirkette üst düzey yönetici olarak çalışıyor. Mükemmel bir evliliği olduğu söylenemez ve hala Alba’ya (nam-ı diğer Lidia’ya) aşık. Yıllar önce kaybettiği Alba’yı tekrar karşısında bulunca tüm dengesi bozuluyor bir anda.

Beyefendi bir kişiliğe sahip, içe dönük, güvenilir, düşünceli ve oturaklı biri.

Carlos (Martiño Rivas):

Şirketin sahibinin tek oğlu. Yegane varis. Francisco’nun tersine eğlenmeyi seven, ağzı iyi laf yapan, çapkın, dışa dönük bir karaktere sahip. Lidia’yı ilk gördüğü andan itibaren şirazesi kayıyor, aşk nedir bilmeyen hovarda gönlünün ipleri Lidia için salınmaya başlıyor. Her şeyden bihaber şekilde Lidia’nın geleceği olmak için çabalıyor.

Sara ve Carlota

Yukarıdaki isimlerin dışında en çok karşımıza çıkan diğer 5 isim şöyle:

-Marga’yı bir kapkaç vakasından kurtaran ve sonrasında onunla tanışmak için amansız bir kovalamaca içerisine giren, heyecanlı ve beyefendi kişiliği ile ön plana çıkan Pablo karakterinde Nico Romero,

-Ángeles’in öfke sorunları olan, dediğim dedik, çapkın kocası Mario rolünde Sergio Mur,

-Carlota’nın son derece anlayışlı, bilinçli ve idealist erkek arkadaşı Miguel rolünde Borja Luna,

-Operatör kızlarımızın amiri Sara rolünde Ana Polvorosa,

-Francisco’nun sekreteri ve Mario’nun yasak aşkı Carolina rolünde Iria del Río.

Lidia ve Carolina

Gelelim dizinin nasılına!

-Diziyi her ne kadar dönem dizisi olarak lanse etsem de aslında bir pembe dizi. Özellikle Lidia karakterinin hikayesi işlenirken bu pembelik epey bir tavan yapıyor.

-Dizide kullanılan müzikler, günümüz müzikleri. Günümüz müziklerinin arka plan müziği olarak kullanılması tamam ama insanlar dans ederken günümüz müziklerinin çalması dağıtıyor insanı açıkçası.

-Mekanlar ve kıyafetler ise sırıtmıyor.

-Karakterler ve oyuncular da genel olarak başarılı. Gözüme batan biri olmadı açıkçası. En başarılı bulduğum oyuncu ise Nadia de Santiago oldu.

Lidia ve Miguel

İlk bölüme girerken neye bulaştığımı bilmediğim için epey bir eksiklik çarpmıştı dizi ile ilgili gözüme. İlk bölümden sonra uzun bir ara verip, beklentilerime ayar çekip, eksiklerini görmezden gelip olduğu haliyle keyif almak üzere tekrar oturdum başına. Böyle yapınca halinden memnun bir şekilde izledim kalan bölümleri. İzlenmezse eksik kalınacak bir dizi değil elbette. Benim gibi alternatif diziler arayanlara önerilir.

Bu da fragmanı:

Resmi Site – IMDB – Wikipedia – Twitter