lost</a‘un 3. sezon, 10. bölümü karşımızda. geçen haftaki stranger in a strange land‘in izleyiciler üzerinde yarattığı hayalkırıklığını bir nebze de olsa silebilen bu bölümde hurley‘nin geçmişi konu ediliyor. bence dizinin en komik ve en güzel esprilere sahip bölümü olmuş.bölümde, geçen bölümden kalan charlie‘nin aldığı haber, kate ve sawyer‘ın durumu ve lost moments‘dan akılda kalan bazı gizemli olaylara yer veriliyor.
bu noktadan sonrasında sözkonusu bölümün özeti yer almakta. izleme heyecanınızı kaçırabileceğini düşünüyorsanız okumamanızı tavsiye ederim.
10. bölüm, hurley’nin çocukluğunu göstererek açılıyor. hurley, evlerinin önünde bir adet chevrolet camarro‘yu tamir etmeye çalışmaktadır. arabanın bir karbüratöre ihtiyacı olmasına rağmen, o esnada elinde bir bavulla gelen babası arabayı çalıştırmasını söyler. şüpheye düşse de babasının dediğini yapan hurley arabayı çalıştıramayınca babası ona insanın en azından umudu olması gerektiğini söyler ve hurley ile vedalaşarak motorsikletine atlayarak evi terkeder. söylediğine göre las vegas’ta bir iş bulmuştur.

adaya döndüğümüzde ise hurley’i, libby’nin mezarı başında konuşurken buluruz. başlarına gelenler, korktuğu şeyleri libby‘e anlatan hurley daha sonra sahilde tek başına oturan charlie’nin yanına gider. charlie, hurley’e desmond’ın kendisine anlattığı ölüm hikayesini anlatır. charlie, hurley’nin bunu saçma bulmasını beklerken hurley olayın kendisi üzerindeki lanetten dolayı olacağını düşünerek bunu mantıklı buluyor. bu esnada vincent, ağaçların arasından ağzında bir kol tutarak geliyor. lost moments’dan hatırladığımı bu sahnede vincent’in tuttuğu kolda sallanan anahtar göze çarpıyor. vincent’ı ormanın içinde takip eden hurley ise yine lost moments’dan hatırlayacağımız kamyoneti, yan yatmış halde, buluyor.

tekrar hurley’nin önceki yaşamına dönüyoruz. onun kazandığı ikramiye ile eskiden çalıştığı tavuk restoranını satın aldığını ve eski müdürü randy nations’ı eleman olarak aldığını haber yapmak üzere orada olan tricia tanaka’yı görüyoruz. tricia tanaka, sorularına düzgün cevap vermeyen ve başına gelen uğursuzlukları anlatan hurley’e sinirlenerek yayını keser ve kameramanı ile birlikte restorana girer. hurley, randy’e içeride tehlikeli bir şeylerin olup olmadığını sorarken 2-3 saniyelik ıslığımsı bir sesten sonra dev bir meteor tavuk restoranının üzerine düşer!

meteor

meteor

adada ise hurley arabaya bir göz gezdirir ve içinde ölü bir dharma çalışanı bulur. hurley bunu haber vermek için kampa döndüğünde ise, hurley’nin neden bahsettiğini tam olarak anlamayan jin dışında, hiç kimse bu haberle ilgilenmez.kate ve sawyer ormanda ilerlemektedirler. sawyer bir adet dart okuna basar ve kate bunu çıkarması için yardım eder. geçen bölümde olanlar yüzünden kate hala kırgındır. yine de sawyer’a “tek yapman gereken özür dilemek. her şeye tekrar başlayabiliriz.” der; ancak sawyer kate’i bozarak özür dilemesi gereken bir şey olmadığını iddia eder. sonrasında ise kampa varırlar.meteor çarpmasının ardından evine dönen hugo, annesine bütün olanların bir lanet olduğunu iddia eder ve anne tokadını yer. annesi daha sonrasında ise bunların lanet olmadığını ispatlayacağını söyler ve 17 yıl aradan sonra geri dönmüş olan babasını gösterir!kamyonete varmış olan hurley ve jin ise kamyoneti biraz incelerler. arabadaki işçinin gömleğinde adı (roger) ve görevi (work man) yazmaktadır. arabanın kapısını açan hurley ve jin bence -hatch dahil- adada yapılmış olan en önemli keşfi yaparlar: biraları bulurlar!
daha sonrasında ise roger‘ı dışarı çekmeye çalışırken kafasını koparırlar.
desmond bir çeşit çadır ile uğraşırken yanına charlie gelir ve ne zaman öleceğini söyler. önce anlamamış gibi davranan desmond charlie’nin ısrarları sonrasında işlerin bu şekilde yürümediğini anlatır. bu esnada eşyalarının hesabını sormak için gelen sawyer ile konuşmaları bölünür. charlie, sawyer’a içkiyi içenlerin arasında hurley’nin de olduğunu söyler ve onu hurley’e yönlendirir.
yanlarına varır varmaz eşyalarının nerede olduğunu soran sawyer, jin ve hurley tarafından büyük coşku ile karşılanır. daha sonra hurley, sawyer’a arabayı düzeltmeye yardım etmesini söyler ve bira bulduklarını söyleyerek ikna eder.

sawyer araba ile ilgilenirken kate ise sayid ve locke‘a başlarına gelenleri anlatmaktadır. bir hazırlık içinde olduğunu gördüğümüz kate, jack için geri döneceğini ve yardım isteyeceğini söyledikten sonra soruları yanıtsız bırakarak ayrılır.
babasının dönüşü üzerine evde güzel bir ziyafet hazırlayan reyes ailesinde ise hugo’nun huzursuz olduğunu görüyoruz. babasının parası için döndüğünü düşünen hugo’ya annesi onu kendisinin çağırdığını söyler. bunun nedeni olarak ise hugo’nun sayılar-lanetler saçmalığına çok fazla inanmasını, etrafında ona etkisi olabilecek bir erkeğin bulunmamasını gösterir. babasının kalması konusunda ısrarcı olan annesi tam 17 yıl olduğunu söyler. neden bahsettiğini anlayamayan hugo’ya, masadaki isa heykelinin kulaklarını kapatarak “benim de ihtiyaçlarım var.” diyerek bence lost tarihinin en güzel esprisini yapar. daha sonra ise hugo -isteksiz bir şekilde- babasına garajda sakladığı camarro’yu gösterir.

“i have needs”

bu esnada adada jin, hurley ve sawyer kamyoneti çevirmeyi başarmışlardır. sawyer biralarını alıp oturur, jin ve hurley ise arabayı tamir etmek için kontrol ederler. jin’in arabayı tamir edemeyeceğini belirtmesi üzerine hurley’nin morali bozulur.flashbackte ise hugo’yu uyandıran babası ondan kendisi ile bir yere gelmesini ister ve hugo’yu bir falcıya götürür. hugo’nun başına gelen çoğu şeyi bilen falcı numaraları da (4,8,15,16,23,42) bilir! bu numaraların lanetli olduğunu ve hugo’yu bir ölümün sarmaladığını söyleyen falcı, bu lanetin kaldırılabileceğini söyler. kadını babasının tuttuğuna inanan hugo, kadına bunu itiraf etmesi karşılığında 1000$ önerir. teklife sinirlenen kadın, hugo 100.000$ teklif ettiğinde ise olayı kabul eder.

adada, sawyer ve jin aylak aylak içerlerken, hugo dua etmektedir. sawyer’ın kendisine fırlattığı birayı tutmayan hugo, bayırdan aşağı yuvarlanan birayı izler ve sahile koşar. sahilde charlie’yi bulan hugo, onu düştüğü bunalımdan çıkarmak için önce tokatlar. sonra da charlie’ye bir fikri olduğunu, bu fikri uygularken charlie’nin ölebileceğini söyler. hugo açıklamasını eğer ölmezse ihtiyaçları olan bir zafer kazanacakları şeklinde devam ettirerek charlie’yı kamyonetin yanına gitmek üzere ikna eder.

bu esnada sawyer jin’e hem ingilizce öğretmekte hem de kadınlar hakkında taktikler vermektedir. daha kendisi kate’den bir özür dileyemeyen sawyer, jin’e bir kadının en çok duymak isteyeceği sözlerin “özür dilerim“, “sen haklıydın” ve “bu elbiseler seni şişman göstermiyor” olduğunu söyleyerek kral bir ironiye imza atar. sohbetleri yanlarına gelen charlie ve hurley ile kesilir. hurley kendisine “jumbotron” diyen sawyer’a “redneck man” diyerek gayet güzel bir karşılık verir. daha sonra ise herkesi arabayı bayırdan aşağı ittirmeye ikna eder. sözkonusu bayırı gören dörtlünün içinde korkmayan tek kişi hurley’dir.

sözkonusu bayır. ortada kayalıklar var.

sözkonusu bayır. ortada kayalıklar var.

babası, bavullarını sidney’e gitmek üzere toplayan hurley’nin yanına gelir. numaraların getirdiği lanetin çözümünün avustralya’da olduğuna inanan babası hurley’e güzel bir teklif yapar: hurley kazandığı bütün parayı geri dağıtacaktır, sadece bir karbüratör alacak kadarı hariç. bu sayede tamir ettikleri camarro ile ta hurley’nin çocukluğundan beri hayalini kurduğu grand canyon’a gideceklerdir. bu teklif üzerine çok düşünen hurley, yine de sidney’e gitmeye karar verir.charlie’yi de yanına alan hurley arabaya biner ve sawyer ve jin’in iteklemeleri ile araba bayırdan aşağıya gitmeye başlar. tam kayalara çarpmadan önce hurley arabayı çalıştırmaya başarır ve direksiyonu kırarak açık alana ulaşmayı başarırlar. uzun bir süre araba süren dörtlü -hurley dışında-daha sonra kampa geri dönerler. hurley biraz daha kalıp, kamyoneti sürmeye devam eder. geri dönenlerden sawyer ise eşi ile konuşan jin’e, claire ile konuşan charlie’ye bakarak hüzünlenir, kate’i bulamaz.

kate o esnada adanın bir yerlerinde bahsettiği yardımı aramaktadır. kendisini takip eden sayid ve locke kate’e niye kendilerinin yardımını istemediğini sorar ve yeterli motivasyona sahip olmadıkları ve nereye bakacaklarını bilmedikleri cevabını alır. bunun üzerine sayid, eko’yu defnederken sopasına vuran günışığı sayesinde nereye bakacaklarını bildiklerini iddia eder. bu esnada birileri onlara ateş açar. kate’in konuşmaya geldiklerini söylemesi üzerine rousseau ağaçların arasından çıkar. kendisinden yardım isteyen kate’e, niye yardım etmesi gerektiğini soran rousseau, kate’den kaçmalarına alex‘in yardım ettiği bilgisini edinir!