1960’lı yıllarda uzay yarışları adı altında iki süper güç ABD ve SSCB’nin hedefi dünya yörüngesine ulaşmak ve ardından Ay’a insanlı ilk ziyareti gerçekleştirebilmekti. Onlar o yıllarda kıyasıya yarışa dururken ekonomik ve mali yönden hayli yıpranmışlardı. En nihayetinde böylesi uzay seyahatleri yapabilecek teknolojiye ulaşmış olduğumuzu gördük. Şimdi insanoğlunun hedefinde Mars’ı keşfetmek var. Böylesi bir yolculuğun zorlukları bir yana dursun, yüksek maliyetlerinden dolayı bu hayali kovalayan sadece birkaç şirket var. Yani bu sefer süper güçler sahnede yok. Tıpkı tanıtımımıza konu olan Fransız yapımı Missions dizisinde olduğu gibi iki şirket Mars için bir rekabet halindeler. Ama durun bu yolculuk ve ardında karşılaşan şeyler hayli enteresan, yani kuru kuruya Mars’ı keşfetmeye gitmiyoruz. Orada bizleri süprizler bekliyor!

Mevzuyu açarken 1960’lı yıllara selam çakmıştık. Dizi bundan çok daha fazlasını yapıyor. Öyle ki hikayenin açılışı 1967 yılı ile başlıyor. SSCB’nin yeni uzay aracı Soyuz 1 ile yaptığı ilk uçuşu izliyoruz. Bu aracı insansız test uçuşu yapmadan içinde kozmonot Vladimir Komarov ile uzaya gönderiyorlar. Bu acelenin nedeni de Amerika ile yaşanılan çetin rekabetten başka bir şey değil. Sonrasında da olanlar malum; Soyuz 1 atmosfere girdikten sonra yaşanan bir takım aksilikler neticesinde yere çakılıyor. Buraya kadar her şey tamam ama dizi bu noktadan bir bağlantı ile bir şeyleri hikayeye dahil ediyor. Bu kısım çok süpriz olduğundan açıklayamıyorum.

Şimdi biz günümüze dönelim.

Mars yolculuğu için iki şirket rekabet halinde dedik. Bunlardan biri Nasa’nın teknolojik birikimini kullanan Goldstein adında zengin bir iş adamı. Şirketinin ismi ise Zillion. Adam orta yaşlarında ama ölümle pençeleşiyor.

Bir diğeri ise İsviçreli bir milyarder. Bir helikopter kazası sonucu planladığı Mars yolculuğu için seçtiği 8 kişi ölüyor. Bu kazadan sonra ise yeni ekibi toparlaması fazla uzun sürmüyor. Üstüne bu yolculuğa kendi de katılıyor.

Bu iki arkadaşın saplantı derecesinde bağlı oldukları Mars yolculuğunda hedefleri kesişiyor. Çünkü orada keşfetmek istedikleri bir şeyler var. Nasa’nın uzay aracı Curiosity’nin 4 sene önce yayınladığı bir fotoğraf ilgilerini çekiyor. Tabi bunlar safariye çıkar gibi böyle zor bir yolculuğu bu kadar kısa sürede nasıl planlayıp hayata geçirdiler orasını hiç karıştırmayın.

İlk süreçte ve daha fazla olarak bizler Fransız mürettabat ile dolu olan Ulysse uzay aracında yaşananlara odaklanıyoruz. Görev sırasında ve sonrasında mürettabat içinde ciddi bir sinir harbi yaşanıyor. Aksilikler, iç çekişmeler ve yolculuğun tahrip ettiği psikolojileri buna neden olarak sıralayabiliriz. Öyle ki hikayenin baş karakteri diyebileceğimiz geminin psikoloğu Jeanne bile bir yerden sonra kontrolünü kaybediyor.

Daha geniş bir tanıtım yapmak isterdim ama dizinin sürelerinin 20 dakika olması ve izlemek isteyenler için hiçbir süprizi bozmak istemememden dolayı kısa kesiyorum. İlk sezonu 10 bölüm süren dizinin hali hazırda 2. sezon onayı mevcut. Üstüne gelecek sezon AMC ile ortak çekilecek. Daha doğrusu kanalın internetten yayın yapan servisi Shudder, dizinin ilk sezon Amerika, Kanada, İngiltere ve İrlanda’daki yayın haklarını alıp 2. sezonu da ortak çekmek üzere anlaşmışlar. Aynı zamanda diziyi Fransa’da yayınlayan platformda internet yayın yapan OCS adında bir servis sağlayıcıdır.

Bilim kurgu severlerin beğenebileceği türden bir iş çıkmış ortaya. Fransızların, duyurulana göre bu türden ilk TV dizisiymiş. Görsel efektler konusunda fazla bir şey beklemeyin, çünkü ortada düşük bütçeli mütevazi bir iş var. Hadi size iyi eğlenceler.

Fragman