1890’larda Amerika’daki Altına Hücum’u ele alan Discovery mini dizisi KLONDIKE…
1 yorum 22dakika 03 Ocak 2014 17:51
1890’larda Amerika’daki Altına Hücum’u ele alan Discovery mini dizisi KLONDIKE’ın fragmanı ve diziden bir sahne kaynak
1890’larda Amerika’daki Altına Hücum’u ele alan Discovery mini dizisi KLONDIKE’ın fragmanı ve diziden bir sahne kaynak
yorumlar
Klondike hakkında:
Bitene kadar bekleyeyim de yazayım demiştim, daha yeni bitti.
** Kanal 6 bölümü ikişerden 3 günde yayınladığı için ortada da 3 bölüm halinde bölümler ve kaynak vardı. 96-86-94 dakikalık bir maraton var. Ben bilerek, buna da uygun zamanlarda izleyerek bitirdim diziyi. İzleyecekseniz öyle yapın bence.
Yeri geldiğinde 55 dakikalık dizilere bile çemkiren biri olarak 3 bölümlük bir hikayede olaylar beklediğimden hızlı aktı. 2. bölümde kalan dakika kontrolü yaptığım olsa da ilk ve üçüncüsü rahat geçti.
** Dizinin girişinde “Sert bir dil, cinsel içerikli öğeler, şiddet ve çıplaklık içerir.” yazsa da pek dikkate almanıza gerek yok bence. Ben bir ulusal kanal dizisinden daha fazlası bir tarz görmedim. Hikayesini adam gibi anlattı ve bitirdi.
** Jeneriğini bir kere de olsa tam izleyin, gayet hoş hazırlamışlar. Bir de ekranın sağ tarafında dönen dünyalı bir Discovery amblemi görmek benim hoşuma gitti. Netflix misali söyleyelim daha çok dizi yapsın bu kanal.
** Dizinin soğuk iklim havası yüzünden başta Richard Madden olmak üzere ‘hipotermi’ veya zatürreden oyuncuların başına bir şeyler gelmemiş midir diye merak ettiğimden biraz dolanayım dedim. Diziyi stüdyoda falan değil, Kanada’nın Alberta ilinde ve oradaki Fortress Dağı‘nda çekmişler.
Adamlar da şartların zor olduğundan bahsetmişler gördüğüm yerlerde. Hatta Dawson City için Alberta’nın batısında bir yerde set kurmuşlar. Orası da çok sıcak olduğu için bu sefer de soğuk iklim sakini rolüne girmek zorunda kalmışlar o birkaç kat giysilerle.
** “Gerçek Olaylardan Alınmıştır.” etiketine artık şüpheyle yaklaşsam da kitap uyarlaması da olduğundan dizidekilere daha bir ciddiyetle bakmıştım. Çünkü dönem dizisi de olduğu için (1897-98 gibi aşağı yukarı 1-1.5 senelik kısmı anlattığı için) Oyunculuklar da yeterli ölçüde yardımcı oldular. Sırıtmayan bir cast oluşturmuşlar.
Oscarlık olmasalar bile Belinda’yı oynayan Abbie Cornish ve Bill’i canlandıran Richard Madden’ı ayrı bir tebrik etmek lazım. Karşılıklı karakter uyumları da iyiydi.
– Bir de şunu söylemem lazım: Dizinin son bölümünü izlerken son 15 dakikaya geldiğimizde “Daha anlatacak ne kaldı?” demiştim. “Neler kalmamış ki?” gibi bir cevap aldım. Hadi ‘her’ şeye tamam da o en-en son sahnesi içime çok pis oturmuş durumda. Sindirmek için başa sarıp bir daha izlemek zorunda kaldım.
Meşhur bedduadan kelimeler mırıldanacağım da gerçek kişilikler de olduğu için hangisine yönlendirsem karar veremiyorum!!
** Şu aşağıdaki fotoğraftaki en sağdaki amca Richard’ın babasıymış. Nette dolanırken fark ettim. Ayrıca Game of Thrones’ta ve daha sonrasında pek dikkatimi çekmeyen bir şey vardı: Richard’ın saçında doğal beyaz bir kısım var-mış. Role göre o kısmı boyuyor anladığım kadarıyla.
Dizi boyunca ara ara gözüme takıldı ve sürekli kendimi ikna etmeye çalıştım, sonunda Google Resimler kısmında buldum kendimi. Ayrıca bazen bir Robb Stark da görmedim değil. Diziye başlama nedenlerimden birinin de bu olduğu su götürmeyebilir. İklimin de pek yardımı oldu.