2022-2023 Sezonunda Ekrana Gelecek Yeni Türk Dizileri – 2
60 yorum aserat 17 Eylül 2022 00:03
2022-2023 sezonu 2022-2023 türk dizileri akın akınözü aldatmak Alina Boz atv barış kılıç bensu soral bir peri masalı doğukan güngör ercan kesal evrim alasya fox fox türkiye gecenin ucunda Kadir Doğulu kızılcık şerbeti mustafa uğurlu neslihan atagül show tv sıla türkoğlu taro emir tekin tuzak tv8 vahide perçin
2022-2023 sezonunda ekrana gelecek yeni Türk dizilerini tanımaya devam ediyoruz. İşte önümüzdeki günlerde izleyiciyle buluşmaya hazırlanan 5 iddialı proje:
1) Aldatmak (ATV)
- Yapımcı: Tims&B Productions
- Yönetmen: Murat Saraçoğlu
- Senaryo: Yıldız Tunç
- Oyuncular: Vahide Perçin, Ercan Kesal, Mustafa Uğurlu, Yusuf Çim, Feyza Sevil Güngör, Cem Bender, Caner Şahin, Asena Girişken, Cem Sürgit, Meltem Baytok, Hatice Deniz, Burcu Söyler, Merve Altınkaya, Kerem Müsligil, Esin Alpogan, Neyra Kayabaşı, Burak Acar, Arda Atak, Canan Ürekil, Batuhan Sel, Masal Ayşe Gencer, Ege Semih Erken, Eda Özel
- Konu: Güzide (Perçin), birçok evliliği yıkılmaktan kurtarmış, pek çok çocuğun hak ettiği sevgiyi görmesini sağlamış ve daima adaletin yanında olan, prensipli ve dürüst bir kadındır. Kocası ve iki çocuğuyla beraber mutlu bir ailesi olan Güzide, onurlu bir hayat yaşadıklarını, örnek bir aile olduklarını ve evliliklerinin de daima böyle devam edeceğini sanmaktadır. Fakat bir gün kendisinin neden olduğu ve sonrasında tesadüfen gelişen olayların ardından örnek ve mutlu sandığı ailesinin kumdan bir kaleye dönüştüğünü görecektir.
- Yayın Tarihi: 22 Eylül Perşembe
2) Bir Peri Masalı (FOX)
- Yapımcı: Medyapım
- Yönetmen: Merve Çolak & Çağıl Bocut
- Senaryo: Deniz Akçay Katıksız
- Oyuncular: Alina Boz, Taro Emir Tekin, Nazan Kesal, Mustafa Mert Koç, Hazal Filiz Küçükköse, Baran Bölükbaşı, Müfit Kayacan, Kadir Çermik, Okan Ürün, Tülin Ece, Canan Atalay, Merve Oflaz, Şener Savaş
- Konu: Dizi, “Hayat neden benim yüzüme hiç gülmedi?” diye düşünen Zeynep’in (Boz) hikayesi etrafında dönecek. Zeynep’in karşısına bir gün ansızın bir çanta dolusu para çıkınca, bulduğu bu parayla kendisini baştan aşağı yeniden yaratacak ve yeni kişiliğiyle cemiyetin içine karışacak. Peki bundan sonra her şey Zeynep’in hayalini kurduğu gibi mi gelişecek?
- Yayın Tarihi: 28 Eylül Çarşamba
3) Gecenin Ucunda (Star TV)
- Yapımcı: TMC & Alim Yapım
- Yönetmen: Barış Erçetin
- Senaryo: Başar Başaran & Emre Özdür
- Oyuncular: Neslihan Atagül Doğulu, Kadir Doğulu, Sarp Levendoğlu, Zuhal Olcay, Tuba Ünsal, Bertan Asllani, Özge Özder, Kaan Taşaner, Bestemsu Özdemir, Levent Özdilek, Ebru Aykaç, Şencan Güleryüz, Aysun Metiner, Gonca Yakut, Aleyna Özgeçen, Abdulkerim İlhan, Hazal Şenel, Seyda Bayram, Cem Avnayim, Tugay Bahşi, Ufuk Tevge, Kuzey Kaya, Ubeyt Ünal, Oya Ünal
- Konu: Peride Celal’in aynı adlı romanından uyarlanan dizi, iş hayatında mutlu olamayıp başkalarını iyileştirmenin peşine düşen Macide’nin (Atagül) kendisini bulmak için çıktığı yolda aşkla sınanıp daha önce hiç tanık olmadığı bir dünyanın içine girmesini konu alıyor.
- Yayın Tarihi: 5 Ekim Çarşamba
4) Kızılcık Şerbeti (Show TV)
- Yapımcı: Gold Film
- Yönetmen: Ketche (Hakan Kırvavaç)
- Senaryo: Melis Civelek
- Oyuncular: Evrim Alasya, Barış Kılıç, Sıla Türkoğlu, Doğukan Güngör, Settar Tanrıöğen, Sibel Taşçıoğlu, Müjde Uzman, Aliye Uzunatağan, Feyza Civelek, Ceren Yalazoğlu Karakoç, Emrah Altıntoprak, Feray Darıcı, Selin Türkmen, Özlem Çakar, Oral Özer, Rahimcan Kapkap, Serkan Tınmaz, Tuana Gizem Uzunlar
- Konu: Farklı kültürlere sahip iki ailenin çocukları Doğa (Türkoğlu) ve Fatih’in (Güngör) yıldırım nikahıyla evlenmesinin ardından gelişen çarpıcı olayları konu alıyor.
- Yayın Tarihi: 28 Ekim Cuma
5) Tuzak (TV8)
- Yapımcı: Acun Medya & Fabrika Yapım
- Yönetmen: Aytaç Çiçek
- Senaryo: Eylem Canpolat, Ayşenur Sıkı & Ali Yörükoğlu
- Oyuncular: Akın Akınözü, Bensu Soral, Talat Bulut, Rıza Kocaoğlu, İlayda Çevik, Yağızcan Konyalı, Onur Durmaz, Emir Benderlioğlu, Naz Göktan, Eylül Su Sapan, İbrahim Şahin, Gamze Süner Atay
- Konu: Ailesinin kaderini değiştiren zengin ve güçlü bir aileden intikam almaya yemin etmiş bir adamın ve aynı zamanda bütün haksızlığa uğramış olanların intikamını alma hikayesi. Yıllarca en ince detayına kadar çalışılarak yapılan yıkıcı intikam planının karşısında ise düşmanın zeki ve güçlü kızı olacaktır. Kimin kimi Tuzak’a düşüreceği ise bir bilmeceye dönüşecektir.
- Yayın Tarihi: 19 Ekim Çarşamba
https://www.youtube.com/watch?v=wr60GrqEv-Y
(Sezonun diğer yeni dizilerinden Hayat Bugün (Show TV) ve Darmaduman (FOX / eski adıyla “Gelecek Uzun Sürer”) detaylarına ilgili linklerden ulaşabilirsiniz.)
yorumlar
TRT, Kasım-Aralık civarı bir ay kadar Dünya Kupası’nı (TRT Spor’la paslaşarak) yayınlayacağı için dizileri bir miktar duruma göre ara verecek gibi duruyor.
Kızılcık Şerbeti: 28 Ekim Cuma
Başka gün yoktu çünkü…
HBO’nun numarası kaçtı? Bir ihbarda bulunabilirim. Succession’ı ucuz yollu çarpıp Tuzak yapmışlar
Ben resmen şok.
Kız kardeşini telefonuna ad-soyad olarak mı kaydetmiş cidden o mal?
İzlemeyi düşünmüyordum aslında ama dayanamayıp bir bakayım dedim. Beklediğim kadar kötü çıkmadı. Başka bir ifadeyle 115. dakikadan sonrası (Evet, bölüm 150 dakika ne yazık ki.) kurtardı bırakmaya daha yakın olan kararsız halimi. O dakikalar için buna benzer bir hamle bekliyordum aslında ama beklediğim hamle bu değildi.
Aslan, en büyük oğlunun eline silahı tutuşturup ‘telafi’ mesajı verdiğinde evleneceği kadını vurmasını istediğini varsaymıştım bir de ama gitti Çınar’ın şantaj için kullandığı adamı vurdu.
Bensu Soral, İçerde’dekine paralel bir rolle karşımızda. Talat Bulut da Yasak Elma’daki karakterinin birkaç ton sertiyle. Yağız Can Konyalı’yı severim ama Bora Akkaş’ı da tercih edebilirdim aslında o rolde. Rıza Kocaoğlu yerine de Mustafa Üstündağ’ı. Onur Durmaz’ın yerine Ali Barkın’ı. İlayda Çevik’in yerine de bambaşka birini. Eylül Su Sapan’ın ve Emir Benderlioğlu’nun varlığına okeyim. Akin Akınözü yerine ise daha popüler bir oyuncuyla anlaşmak diziye daha büyük bir reyting getirebilirdi bence. Çağatay Ulusoy ile anlaşılıp bir İçerde reunionu da yapılabilirdi mesela. Kanal tercihi konusunda ise TV8 garip geldi. Tam Show TV kalemi bir dizi keza. Show TV’nin klasik pazartesi kuşağı dizisi olabilirmiş.
Güzel Günler – İlk Tanıtım
Yürek Çıkmazı – İlk Tanıtım
Bir Peri Masalı büyük ihtimalle 6. bölümde yolcu.
Darmaduman – 3. tanıtım
Beverly Hills’in içinde Euphoria sokmuşlar yahucum.
‘Bitti mi?’
‘Nokta.’
Replikler bile aynı. Halit’ten çıkamamış cidden bu hala.
*Şansı yaver gidip gerçekten hamile mi çıktı bu Luna? Yoksa kadını hamile olduğuna mı inandırdılar? Eğer hamileyse kimden? Demir? Güven? Mahir? Başka biri?
*O büyüleyici gözlere bu kadar yakından bakmaya devam edersen uzun vadede sağlıklı kararlar alamazsın Çınar/Umut kardeş.
Umut’un Ceren’e tutulmasını anlarım da Umay-Güven ne iş? Umay’ın dili farklı kalbi farklı konuşuyor. İşimiz var. Uzun vadede Kara Sevda’nın Zeynep’i misali çok baş ağrıtabilir bu Umay.
*O görüntüler düğün günü patlayıp ortalığı şenlendirmemiş olsa içimde kalırdı. Ceren’in üstüne yıkılmasındansa görüntüleri patlatanın cidden Ceren olmasını daha fazla tercih ederdim ama.
Darmaduman ilk bölümü dedim. 100 dk.
– Bizim dizilerde alışık değilim, şak diye bitirip anında tekrara geçtiler. Araya ufak bir reklam bile girmedi.
– Fena bir uyarlama olmamış. Tam olarak Beverly Hills, 90210 gibi durmuyor gerçi ama Türk usulü de zaten böyle olur gibi.
Bölümün başlarında bir süre ses sıkıntısı oldu sanki fakat genel olarak pek de bir sorunu yoktu. Karakterleri ve dünyayı tanıtmakla geçti sayılır. Mert’in karakterini beklediğim gibi daha çok sevdim. Neden bu role seçildiği de anlaşılıyor.
Yetişkinler ve diğer gençler de kararında. Ne derece sadık uyarlarlar ve şimdiye kadar BH bizim ekranda bir sürü takla attığı için nereye varırız bilemedim. Bakarız duruma.
– Bugün FB maçı, GHBG, Aldatmak, sayılıyorsa Duy Beni varken değerli halkımız ne kadar ilgi gösterir bilemedim. Herkes kendi yağında kavrulsa fena olmaz.
Darmaduman (Bölüm 1)
1.38.57’de ya da 1.39.24’te bölümü bitirebilecekken garip bir yerde kesmeyi tercih etmişler cidden bölümü.
Aslıhan Malbora olmasa açıp da şans vermezdim öncelikle diziye. Keza kadro genel olarak baktığımda pek de cazip gelmemişti dışardan. Ama iyi ki de şans vermişim. Yeterli buldum keza ben bölümü.
Aslıhan Malbora, Mert Yazıcıoğlu ve Meral Çetinkaya, kendilerine uygun roller bulmuşlar. Nur Fettahoğlu şaşırttı beni. Muhteşem Yüzyıl, Babil, Kağıt Ev, Aşk-ı Memnu … (Bozkır’daki rolü daha makuldü.) Hep antipatik ve yorucu rollerle karşımıza çıkar bu kadın. İlk defa canlandırdığı bir karakteri sevebilirim gibi geldi bana. Baht Oyunu’nda çok dikkat çeken bir tip olmayan Aytaç Şaşmaz, bu yeni imajıyla karizma olmuş baya. Kerem ve Evren’in kavga sonrasındaki sorgulama muhabbeti bölümdeki favori sahnemdi bu arada. Hafsanur Sancaktutan ise 4 başrol arasında en zayıfıydı bence. Bu dörtlü arasında yaşça en küçük olanı o açık ara ama o yüzle belki de en yaşlı görüneni o. Ama en kötü kast tercihi ödülünü ona değil Ali Önsöz’e veriyorum. Sadece karakteri değil oyuncunun kendisi de torpilli sanki.
Amerikanlarla büyük oranda vedalaşıp diğer ülkeleri pas geçmemek kaydıyla Türklere kaydım ben bu ara dizi pazarında. Haftalık programımda rekor sayıda yerli dizi var şu anda. Cumartesi (2), Pazar (1), Çarşamba (1), Perşembe (1), Cuma (1). Normalim 2-3’tür. 4 de olur bazen ama 6’yı hiç hatırlamıyorum.
Kızılcık Şerbeti (Bölüm 1)
Bu güzelim anneden bu mal kız(lar) nasıl türemiş anlayamıyorum açıkçası. Cidden anlamıyorum.
Kıvılcım’a bayıldım ben. Filtresiz bir şekilde düşüncelerini dile getirmesine ve dik duruşuna. Bir büyük hata yaptı ama annesinin gazıyla. Malum olayın ardından o mal ötesi kızı Doğa’ya karşı yumuşama emaresi göstermeyecekti.
Dizinin arkasındakiler Kıvılcım’ı kötü göstermeye çabalar haldeler denebilir. Sosyal medyada/medyada da fazlasıyla yüklenirler bu karaktere. Ama tepkilere göre ayar çekip karakterin bu duruşunu bozmazlarsa azınlıkta kalmak üzere benim gibi çok sayıda seveni de çıkar bu karakterin. Kıvılcım bu çizgisini bozmadığı sürece sadece ve sadece onun için izlerim ben bu diziyi kısacası.
Bu sezon ilk defa bir reyting sıralamasını çok merak ediyorum bu arada. Yalı Çapkını’nın karşısında ne yapmıştır acaba?
Ben Kızılcık Şerbeti‘ni dün akşam ilk yayınla izledim.
– Malum sebeplerden iyi bir bölüm çıktığını düşünmüyorum. Klişe ve eski kafalı bir bakış açısıyla yazılmış. Onu geç, en azından ilk bölüm tam anlamıyla tek taraflıydı.
Bu işi hakkıyla yapacaklarsa iki tarafa da adil biçimde bakmaları gerek. Modern/seküler olarak sunulan anne, kızının hamile olduğunu öğrenince şaşırılmayacak biçimde ortalığı birbirine kattı. Oğlanın ailesi ise “Tanrı böyle uygun gördü,” dedi devam etti resmen. En azından birisi ağzını açıp “İyi halt yedin. Biz seni böyle mi yetiştirdik?” bile demedi.
– Kıvılcım’ın aklına geldikçe “Gerici miyim ben?” demesi ayrı bir alem. Ayrıca bknz: Çağdaşlık göstergesi olarak evine ilk kez gelen misafire alkol ikram etmek.
Tanıtımda olan ‘faşist’ sahnesi de ofsayt. Yıl olmuş 2022, ülkenin durumu malum. Bu derece seküler çizgide olan bir kadın ki üstelik eğitimci güya, tutup da bu biçimde insan ortasında kavga mı edecek gerçekten?
– Evrim Alasya’nın hakkını vereyim, dizinin en iyi tarafıydı. İnsanların sinir olabileceği bir persona yaratmışlar onun üzerinden. Barış Kılıç’a da itirazım yok ama bu adamı muhafazakar ailesinin değerleriyle o kadar da yakın olmayan bir aile üyesi olarak mı sunacaklar?
Böyle böyle kadın diğer dünyayı anlayıp empati yapacak güya, onu anladık. Oradan da bunları yakınlaştırırlar. Sonunda başını kapatmaya gider mi bilemedim o kadarını.
– En azından ilk bölümde halkımız yeterli ilgi göstermemiş. Bildikleri yoldan ilerlemişler. 2. bölüm sonucu ne şekilde olacak bakalım, genelde biraz olsun artıyorlar ve sonradan izlerlerse belki gelişme gösterir… Bunu izleyeceklerine Yalı Çapkını izleseler daha iyi tabii.
(1. bölüm yorumum)
Neden böyle haldır huldur ilerliyorlar anlamadım. Daha ikinci bölümden bütün arabalar pert, hastane sahnelerine geçiş yaptılar; geldiklerinden beri ailenin üstünde hep bir uğursuzluk, hep bir aksilik.
Biraz daha tatlı tatlı başlayıp, karakterleri tanıtıp sonra bu konuları işleselerdi keşke. Diğer karakterlere bir şekilde tahammül ediliyor da Aytaç Şaşmaz’ın canlandırdığı Evren karakteri aşırı kasıntı duruyor ve bu bölüm her sahnesi daralttı beni.
Artılar: Meral Çetinkaya başta olmak üzere yetişkin kadro bu bölümde çok başarılı performanslar sergilemiş. Çekimler çok güzel, yönetmenin özendiği ve farklı bir şeyler yapmaya çalıştığı belli oluyor.
Hiç memnun değilim senaryodan ve düzelecek gibi de durmuyor. ”Umarım ilerleyen bölümlerde senaryo rayına oturur, hala umudum var.” demiştim ama o umut azala azala bitiyor yani. Ece-Melek ikilisi Medcezir’i uyarladıkları gibi Beverly Hills 90210 uyarlaması yazsalar nasıl olurdu diye merak ediyorum.
Darmaduman (Bölüm 3)
Bölüm adı: Bizim cinsimiz farklı.
Bencillik, büyük farklılıklar oluşturacak bir kavram değil bence. Her insan bencildir keza. Kimi az, kimi çok.
Kışa merhaba partisi nedir yahu? Kışın gelişi kutlanacak bir şey midir? Kıştan da kışın favori mevsimi olduğunu iddia edenlerden de hiç haz etmem.
Bu bölümü ilk 2 bölüme kıyasla daha fazla sevdim ben. Kasıntı bulup sevmeyen olacaktır illaki ama Evren iyi karakter olmuş bence. Gelgitleriyle, sürüncemeleriyle dzideki en gerçekçi karakter o bana göre. İkizlerin babası ise şimdiden yordu beni. Her daim en yapılmaması gerekeni yapan bir tip. Uygar geçinip ilk fırsatta şiddete meyleden bir ikiyüzlü. Bağırıp çağırarak konuşunca haklı olduğunu zanneden bir zavallı.
Tuzak (Bölüm 4)
Bu bölüm sonunda bırakırım muhtemelen diyordum ama bölüm sonunda gelen hamleyle 1 bölüm daha uzattı şimdilik ömrünü. Alırım bir dal aile içi çatışma.
Yürek Çıkmazı (Bölüm 2)
Niye bağırıp çağırıyorsun lan kızcağıza? Sana yapılan kötü şeyleri başkasına yansıtınca tüm acinirligini kaybediyorsun. Ne farkın var şimdi senin o hiç haz etmediğin adamdan?
Sonradan Ek:
Kızılcık Şerbeti (Bölüm 3)
Çat diye bitirmişler bölümü.
Bunların nispeten daha katlanabilir gibi duran 2 ferdi (damat ve annesi) bile katlanabilir değil şekild A’da görüldüğü üzere. Amca nispeten daha ortak noktada buluşulabilir biri. Hatasını anlayabiliyor, kalıcı bir sınır bozukluğu halı yaratmıyor en azından.
İlk bölümde bir tarafı eleştirip diğer tarafı pas geçeceklermiş gibi bir izlenim oluşmuştu bende ama öyle olmadı çok şükür. Kayınbaba ve görümce gibi 2 ekstra pozcu tipi layıkıyla eleştirebiliyorlar şu ana kadar. Bu dizinin piyasadaki varlığından memnunum kısacası. Umarım reytingleri gelişir ve günün en yüksek reytingli 2. dizisi olmayı başarır uzun vadede.
Sopronradan Ek:
Tuzak’i 5. Bölümün ardından bıraktım.
Çöp Adam çarşambaya gelince Gecenin Ucunda salı gününe sürülmüş.
Darmaduman da “ben durur muyum” deyip cumartesi olmuş.
Perşembede tutunamayan dizinin cumarteside tutmasını beklemek de ne bileyim … Pazartesiden ya da cumadan sürülse anlarım da perşembeden olunca … Son çırpınışları bunlar. 6 veya 7. bölümde final yapar büyük olasılıkla.
Cumartesi’den başka koyabileceği tek boş günü Salı. Orada da Perş. gününden farklı olmaz. Ayrıca yine Ay Yapım’ın Baba dizisi var o gün.
Cts. gününde ne kadar iş yapar orası muamma tabii ama o gün 2 dizi var sadece, gerisi TV programı. Rakipleri boş olmasa dahi en azından dizi açısından birazcık şansı olur. Pzt. günü de kalabalık sayılmaz ayrıca, sadece 3 dizi var. 3 kanal tekrar ya da film yayınlıyor. FOX’ta Yasak Elma olduğu için uyduramamıştır.
Kızılcık Şerbeti (Bölüm 4)
Çeyiz ne yahu? Ondan öte ‘Ceyiz gösterim günleri’ ne?
Bu Doğa tam bir bukelamun cidden. Kapıya koşa koşa gidip terlik götürmek nedir? Bu yetiştirilmeye bu davranışlar yakışıyor mu hiç? Bu nasıl bir özsaygısizlik? Bu nasıl bir kemiksizlik? Kemiksiz demişken Kayhan geldi tabii hemen aklıma. Babasına çekmiş belli ki anasından ziyade. Kıvılcım dışındaki herkes çok sevimsiz cidden şu dizide. Biraz amcaya biraz da teyzeye ılık durumdayım bir de işte.
Yalı Çapkını (Bölüm 9)
Keşke ölse!
Darmaduman yeni gününde özetsiz başladı.
Buraya yazacaktım (hatta gün değişmeden önce yazsaydım keşke diye içimde kaldı) günü yanlış, Cumartesi gününe alınsın diye. Son yıllarda diziler gün veya saat değişikliğine gidilmeden direkt kaldırılıyor. Bu dizi şans verilmeden kaldırılan dizilerden olmadı çünkü Ay Yapım faktörü var, büyük ümitler var.
Maalesef bu dizinin sorunu gün değil. Daha bölümün başından itibaren bağırış çığırış, herkes bir gergin. Biraz sakin olun lütfen.
Benim diziden beklentim genç kadronun biraz daha geniş olduğu, Duy Beni ya da Medcezir dizilerindeki gibi tanınmamış genç oyuncuların da olduğu, tıpkı orijinali gibi çerez bir gençlik dizisi olmasıydı. (Şimdi bütün yük ana dörtlüde.)
Al bak, ben daha şu satırları yazarken şimdi de dede bağırmaya başladı. Yeto.
Edit: Sınıftaki kavga sahnesinde eğlendim ama Kerem atlayıp zıplamasa, sözleriyle zekalarıyla atışsalar, bir kere de olaysız dağılsak.
Bir de bu bölüm çok fazla bip var. “Gerizekalı”, “bok” kelimeleri bile sansürleniyor. İşin kötüsü YouTube’a da sansürlü yüklüyorlar, ilk bölüm öyleydi en azından.
Darmaduman (Bölüm 4)
Kerem’den ve babasından fena halde sıkıldım. Sürekli bir bagiris cagiris. Gereksiz tripler, saçma sapan gurur tiratlari, anlamsız kavgalar. Düşünme yetisi olmayan 2 beceriksiz maganda var karşımızda. Diziyi birakma sebebim olacak bu ikili. Yağız’a bile bu ikisinden daha sıcağım. O derece.
Genç kadronun genişletilmesi gerektiğini düşünüyorum ben de. Başrolü paylaşacak biri kadın biri erkek 2 kişi daha şart bence.
Darmaduman 5. Bölüm 2. Fragmanı
Bizim Aile Reloaded.
Kızılcık Şerbeti (Bölüm 5)
*Doğa: Pes, cidden pes! Nasıl bir sabır, nasıl bir gurursuzluk sendeki? Bunca olayın, bunca lafın, bunca kısıtlamanın üstüne senin yerinde annen yada teyzen olsa 10 kere terk etmişti o evi ve o adam müsvettesini.
*Sönmez: Cidden neyin kafasını yaşıyorsun sen ya? Kızın o senin ve daha da önemlisi haklı olan o.
*Kıvılcım: Ben de en az senin kadar ‘Pardon?’ modundayım. Yani o konunun tekrar açılmasını bekliyordum ama bu şekilde değil. Dünürlerin bir tanıdığı çıkmalarını ve tekrar yüz yüze gelmelerini bekliyordum. Neyse, belki cidden tanıdık çıkarlar ve konunun kapanışı dünürler sayesinde olur.
Yalı Çapkını (Bölüm 10)
*Daha fazla Gülgün sahnesi istiyorum ben ya! İçerde’de de severdim Gözde Kansu’yu ama burada ayrı bir kanım kaynadı. Onun o pozitifliğine, güler yüzüne ihtiyacı var kesinlikle dizinin.
*Seyran: Tamam eksileri sende tutuklu kalsın da artılarını 30 saniyeden daha uzun süre vitrinde tutabilsen şu Feritcağızın be kız!
*Sultan’ın kız da yürümüyor koşuyor. Biraz daha tepki alamazsa uçmaya başlaması da yakındır.
Üşenmesem cuma akşamlarımı şenlendiren şu iki diziye de tanıtım yazacağım ama üşeniyorum işte.
Tuzak bundan sonra 22.30’da yayınlanacakmış.
Tuzak, 13’te final.
Sezonun ilk biten dizisi de bu oldu. Bir süredir yazdan artanlar bitiyordu anca.
Sezonun ilk biten dizisine Kusursuz Kiracı diyebiliriz aslında.
Darmaduman’ı bu hafta izleyemedim ama biraz sosyal medyada konuşulanlara baktım, biraz Instagram’da resmi hesabında paylaşılan kesitleri izledim. Bölümler ilerledikçe senaryo biraz daha rayına oturmuş, bu güzel. (Bir de Damla Serim’e Berrin Tekdemir eşlik etmeye başlamış.) Yağız karakteri ‘düz’ kötü adamlıktan ‘tatlı’ kötü adamlığa dönüşme serüvenine başlamış, bu da güzel. Zaten karakter tanıtımında da Ece ile aşkı tanıyacağı vs. yazıyordu. (Keşke en başından bu kadar kötü yazılmasaydı, ikizlerin babasına kaza yaptıracak kadar.) Gerçi bu bölümde de Evren karakteri iyice negatife dönüşmüş. Zaten kendisini kasıntı bulduğumu söylemiştim, dizide tek sevmediğim karakter o. (Dedeyle sürekli bağıran babaya da bayılmıyorum ama bir nebze idare edilebilirler.) Böyle sahneler yazdıktan sonra geriye döndürmesi de biraz zor oluyor. Yani, bir de olay örgüsü çok arabesk olmuş. Önder Somer’li, Muzaffer Tema’lı Türk filmlerini anımsattı.
Darmaduman (6. bölüm)
İyi ki senaryo biraz düzelmeye başlamış dedik, bütün bölümün Ece – Evren olayı üstünden yürümesi ve başka hiçbir olay olmaması sıktı. Elinizde bir sürü iyi oyuncu var ama hikaye yok. Ailenin tepkisi, anlayışlı olmaları hoştu ama Harun’un üniversiteye gittiği sahneleri gereksiz buldum, olay biraz gereksiz dallanıp budaklandı. Büyükbaba üzerinden bir çatışma yaratmak istiyorlar ama adamın ağzından bir tane ters olmayan cümle çıkmıyor. Evren (kasıntı olduğuna dair fikrim baki, o bardak kırma sahnesi neydi öyle) ve Yağız karakterlerinin hikayeleri öyle bir yola sokuluyor ki nasıl dönecekler bilemiyorum. Yağız biraz sevimli olmaya başlamıştı ama Evren’le girdikleri mafyacılık tripleri, adam dövdürmeler falan itici duruyor. İlk bölümde Simla ve Görkem karakterlerine yan hikayeler yazılacak gibi duruyordu ama düşük gelen ratingler gidişatı etkilemiş anlaşılan. Simla’nın tek işlevi Ece’nin ve Derin’in arkasını toplamak oldu. Görkem ise resmen figüran oldu, çocuğun bölümdeki tek sahnesi okul koridorunda Yağız’ın yanından geçtiği sahneydi.
Beverly Hills uyarlaması olarak lanse edilmesi konusundaki fikrim de aynı. Ece’nin (Brenda’nın) olayı orijinalinde var mıydı bilmiyorum ama varsa bile bu kadar arabesk bir şekilde işlenmediğine eminim. Konunun sansasyonelliğinden dolayı (malum hemen ilgi çeker bizde böyle şeyler) sosyal medyada diziye biraz hareketlilik geldi ama çoğu gereksiz, hatta hadsiz yorumlar. Bana kalırsa bu topa girmeleri için biraz erkendi, ilk bölümden beri senaryo hızı bakımından haldır huldur bir tempo var ama buna rağmen dizide gerçekleşen-merak ettiren-sürükleyen bir olay yok, çok ilginç gerçekten.
Darmaduman (Bölüm 6)
*Bölüm sonu: Bekliyordum bunu. Sessiz sessiz işliyorlardı derinden. Açıklamayı en azından 1 bölüm daha öteleyebilirlerdi gerçi.
*Bölüm başları: Ne abarttın be Ece?
Son 2 bölümdeki Yağız’ı sempatikleştirmeye çalışma çabaları verim veriyor. Evren’i aşağı çekme çabaları da tıkırında yine 2 bölümdür. Ece de bu bölümde büyük irtifa kaybetti saçma salak hareketleriyle. Kerem’i günahım kadar sevmediğim ortada zaten. Anlık olarak Yağız ve Derin şu an benim favorilerim bu beşli içinde.
Acun Ilıcalı Bey, Tuzak’ın finalini yalanlamış. Devammış.
Bir Peri Masalı – 13. bölümde final
Darmaduman: 9’da final
Son olarak ”Seversin” dizisinde yer alan Mehmet Bilge Aslan,
rolüyle diziye dahil oldu.
Diziyi çokça eleştirmiş olsam da final haberine üzüldüm. Senaryo en başından farklı bir isme verilmeliydi (Ece-Melek ikilisinden biri olabilirdi), kadroda bir iki oynama yapılabilirdi ve kanalı farklı bir yer olabilirdi. (Star iyi bir seçenek olabilirdi; Menajerimi Ara, Duy Beni, Gecenin Ucunda gibi diziler düşük ratinglere rağmen uzun süre devam ettiler.) Yağız karakteri çok karanlık olarak başladığı dizide gayet tatlı bir konuma gelirken gri olarak başlayan Evren aşırı kötü bir konumda mesela. Bu akşamki bölümde Ece’yi takip etmesi ve Ece’ye hesap sorması aşırı sevimsiz duruyordu, manasız. Görkem ve Simla karakterlerinin hikayelerini biraz daha görmek isterdim. Onun dışında, diğer yan hikayeler, ikizlerin ailesi vs. güzel akıyor.
Ayrıca bunu yazmaktan asla sıkılmayacağım, Beverly Hills 90210 için telif ödemelerine de hiç gerek yoktu. Dizinin haklarını satın almadan önce kafalarında daha farklı bir şey vardı ama senaryo aşamasında dizi çok farklı bir yere gitti muhtemelen. Orijinal diziyle hiçbir alakası kalmadı senaryonun. Oranlar bir türlü yükselmedi; maliyetli de bir dizi olsa gerek, mekanlar falan, o yüzden final haberi normal. Bir de Fox faktörü var. Bir Peri Masalı’na bile iyi sabrettiler, başroller ve yapım şirketin hatırına 13’e tamamlatıyorlar herhalde. Hiç sevemedim o diziyi de, saçma sapan bir konusu var.
(Kimse de şoka girmiyor yani. Bir Derin biraz şaşırdı, onun tepkisi samimiydi.)
İkizler ve iki çocukluk arkadaşı arasındaki manasız aşk dörtgeni (dönen bunca laftan ve olaydan sonra nasıl birlikte olacak bu gençler onu da bilemiyorum ya),
Girdiği triplere ve toksik ilişkilerine artık cidden tahammül edemediğim, uzaklara kaçıp içmekten ya da ona buna bağırmaktan başka bir şey yapmayan Evren,
Evren’e mi varacak Yağız’a mı kestiremediğimiz ve başına gelen duygusal olayların kabak tadı verdiği, sürekli sesi titreyen Ece,
Evin aşırı gururlu babasının başına sürekli kötü işler gelmesi ve ‘arkadaş’ları (mafya),
Uzaktan seven ama sevdiğini belli etmeyen, sert, geri kafalı dede,
İyi işlenemeyen ya da iki bölümde bir sahnede görünüp ortadan kaybolan yan karakterler (Beliz, kötülükleri bir hatırlanan bir unutulan Yağız ya da Simla, Görkem, üniversitedeki hoca),
Sürekli bağıran insanlar…
Dengesiz bir senaryo. Olaylar başladı ama biraz geç kalındı. Bakalım son bölümde nasıl bir yol izleyebilecekler.
Edit: Bölüm sonu itibariyle Şirinler köyüne bağlandı ortalık. Yağız iyi tarafa geçti ve Ece ile Yağız’ın arasından çekildi, parayı geri teslim etti, mafya mevzusu öylece kapanır. Mafya çocukları ise babalarının mirasını kabul etmeyecek, haftaya mutlu son olacak gibi görünüyor.
Benden pas diyeceğim de çok geç artık, dizi pas dedi zaten, oyna devam.
Darmaduman (Bölüm 8)
Haftaya final yapmıyor olsaydı bile ben haftaya kendi finalimi yapardım zaten. O derece boş beleş/ciddiye alamadığım bir bölümdü.
Darmaduman final yapmıyor olabilir, ya da (aşağıdaki bilgiler doğrultusunda en mantıklı durum bu) bu hafta yayınlanacak olan bölüm final bölümü olmayabilir.
Şöyle ki yeni bölümün fragmanı hala yayınlanmadı. Resmi hesaptan yapılan son paylaşımda yeni bölüm Cumartesi denmiş, finalle alakalı hiçbir belirti verilmemiş. (Tepki çekmek istemiyor olabilirler diyeceğim ama sosyal medyası da çok güçlü değildi dizinin, o yüzden ihtimal vermedim bu duruma.)
Bununla birlikte Yağız rolünü canlandıran Ali Aksöz de Instagram’da iki saat önce paylaştığı hikayesinde ”Bu akşam ikinci ekiple olan son sahnelerimi çektik, ağlamıyorum gözüme Darmaduman kaçtı” demiş.
Bölümü yetiştirmeye çalışıyorlardır yoksa FOX standartlarında (normalde çoğu dizi 5 bölümden öteye gidemiyor) bu kadar sürdükten sonra finalsiz kaldırılacağını sanmam.
Yok yok, finalsiz kaldırılacak anlamında dememiştim. Bu hafta (9’da) değil 10’da final yapar belki diye düşündüm.
10. bölüm 31 Aralık’a denk geldiği için yılbaşı hengamesinin içinde bitirmezler diye düşünüyorum ama hayırlısı artık.
İlk fragman çıkana kadar Fox’un sitesinde yeni bölüm olarak görünüyordu ama yorumumun başlığından da anlaşılabileceği gibi dizi bu hafta sonra erdi.
Diziyi düzenli olarak izlemeye ve dizi hakkında yorum yazmaya çalıştım. Daha önceki yorumlarımda da yazdığım gibi, potansiyeli olan ve harcanan bir dizi oldu Darmaduman.
Benim diziyle ilgili başlıca şikayetim senaryoydu. Görkem’in hikayesi mesela, final bölümü olduğu için bu kadar hızlı geçiştirildi ama finale gelene kadar hiçbir olayın yaşanmadığı 8 bölüm daha çektiniz sonuçta.
Evren’in ve Derin’in bu kadar sığ, bencil tipler oluşunu izlemek de güçtü dizi boyunca. Bunların ipiyle kuyuya inilmez diye düşündüm dizi boyunca. Görkem için söyledikleri özellikle, ”kendi istedi sonuçta”, ”fotoğrafı da çekemedi” vs. Hayatta da böyledir gerçi. Simla ve Görkem gibi insanlar arka planda kalırken Evren ve Derin gibi insanlar ön planda olur hep.
da bana zerre seyir zevki vermeyen bir aşktı, hikayelerini en başından beri manasız buldum, sahneleri çıktığında hep başka bir şeylerle uğraştım. Evren karakterini izlerken keyif almamamın biraz da oyuncudan kaynaklandığını düşünüyorum, yıldızım barışmadı maalesef.
Yağız tam bir yılan. Dizinin başında çok kötüyken dizinin sonunda dönüştüğü muzip kişiyi sevdim. Karakteri canlandıran oyuncu Ali Önsöz de umarım bu diziden sonra güzel projelerde yer alır, dizinin sektöre kattığı en güzel şeylerden biri o oldu, önü açık.
Dizinin final yapıyor oluşu beni hüzünlendirdi çünkü her hafta yeni bölüm gelmesine alışmıştım. Nice diziler rating almamasına hatta hiç ses getirmemesine rağmen devam ederken, Darmaduman biraz daha idare edebilirdi ama işin arkasında maddi manevi neler dönüyor bilemiyoruz tabii ki. Bir yandan da dizinin final yapması iyi oldu belki de. Daha fazla saçmalamadan, olayları çirkinleştirmeden toparlayabildikleri kadar toparlayıp tatlı bir şekilde bitirdiler. Mini-dizi gibi oldu. Bir işin başlangıcı da çok önemli, eğer başlangıçta bir şeyler ters giderse devamı da olmuyor maalesef.
(Necip Memilli’nin ismi Ab-ı Hayat dizisi için geçiyor, başka işlerle görüşmeye başlamışlar şimdiden.)
Tuzak: 26’da final
Aldatmak: Devam
”Aldatmak” dizisine son olarak ”Bir Zamanlar Çukurova” ve ”Tuzak” dizilerinde yer alan İlayda Çevik dahil olmuş.
Aldatmak: 7 Eylül
‘Bugun ne izlesem?’ karıncalanmasinda piyango buna çıktı. ‘Annem ne bulmuş da izliyor bunu?’ dedim ve bir bakayım dedim ilk bölümüne. İyiydi deyip övecek değililm ama kötü de sayılmazdı. Aktı gitti en azından bir şekilde. Coin işine yaklaşımları baya Fransız kaldı yalnız. Orada ciddi bir göz devirtme durumu oldu farklı noktalarda.
Aldatmak deyince akla ilk gelen şey belli. Bu dizide 3 aldatma vardı ve bunlardan ilki akla ilk gelen aldatma türüydu. Diğer ikisi ise aldatmanın/kandırmanin farklı türleri oldular. Birincil aldatma türünde adamın 2 kadını birden aldatması daha ilgi çekici olmuş bu arada. İkinci kadının birinciden ve diğer her şeyden haberi olsa daha sıradan olurdu.
Bölüm altı yorumlarına bir göz gezdireyim dedim ve her 3 yorumdan ikisi Vahide Perçin güzellemesi. Abartmış olabilirler fazlaca ve Feriha’daki kadar dizinin kat ve kat önüne geçebildigini düşünmüyorum performansıyla ama varlığı dizi için bir artı elbette. İlk bölümde tek bir sahneyle karşımıza çıkan Ercan Kesal’i Çukur’dan sevmem. Mustafa Uğurlu’yu genel olarak son derece itici bulurum zaten. Yusuf Çim’i bir yaz dizisi ve bir Ege dizisinde izlemiştim daha önce. Kötü bir oyuncudur. Feyza Sevil Güngör’u tanımam. Karakterinin pek sempatik bir başlangıç yapamadığını söyleyebilirim ama. Asena Girişken’i Üç Kuruş’tan tanır ve severim. Burada favori oyuncum olması kuvvetle muhtemel görünüyor. Ozan karakterinin sevgilisi rolündeki no-name hatun (Hatice Deniz) birkaç bölümlük konuk oyuncu olarak kalacak sanırım ama daha fazla devam etsin isterdim.
İlk bölümden her şey ortaya çıktı ya da çıkacak noktaya yanaştı. Hızlı ilerledi denebilir yani. İlk bölüm olduğu için pek siritmadi ama karakter sayısı pek yeterli değil gibi. Birkaç genç kadın karakter takviyesi istiyor bu dizi.
Aldatmak (Bölüm 2)
*Lara, tam olarak beklediğimiz yerdeydi. Geçen bölümdeki hallerinin üstüne olmasa şaşırırdım zaten.
*Bölüm başlarında yarattıkları ‘Büyükelçinin oğlu’ gerilimini sevdim ben. Hiç hakim değilim bu konudaki hukuksal mevzulara tabii ama kötü işlemediler gibi geldi bana.
Aldatmak (Bölüm 4)
*O sondaki çıkış neydi öyle Güzide? Hani soğukkanlı biriydin sen? Hayatta yapmam dediğin şeyleri peşi sıra ne kadar kolay yapar oldun.
*Bu komşu kadın (Emre’nin annesi) de hiç çekilmiyor cidden. Aç-susuz-bitap bir şekilde sokakta görsem bir yudum su vermem ben bu lanet kadına. Yeşim’in de ayarlarıyla oynadı cibiliyetsiz.
*Bunlar Ankara-İstanbul arasına şehir içi mesafe muamelesi yapıyorlar ya uyuz oluyorum.
Aldatmak (Bölüm 11)
*Yeşim: Geçmişiyle ve şu anıyla o kadar şaşırtmadın ki! Kalitesizlikte bir markasın zaten de üstüne imzanı da atmış oldun böylece.
*Oltan: Madem prensip sahibi değildin bu konularda Lara’nın nesi eksikti de kullan-at kampanyasından faydalanamadı?
*Oylum: Bir anda hasta oluyor, şıp diye iyileşiveriyor falan tam sifonluk senaryo oldu bu. Neyse, diğer konuya geçeyim. Ben de dans konusunda kariyer oluşturacak bir yetenek göremiyordum bunda zaten en başından beri. Sı-ra-dan-sın Oylum!
*En başından beri düşüncem şu ki ‘Bu üç çocuk da bu çirkin adamdan çıkmış olamaz; farkındayız di mi?’. Özellikle de bu ufaklık. Bir DNA testi istiyorum ben. Güzide’ye güvenmediğimden değil de Ozi için de bir test yapıverelim elimiz değmişken.
*Güzide’nin çocukları Oltan’ın nüfusunda; Oltan’ın oğlu ve Oylum’un kızıl kankası da Güzide’ nin nüfusunda olsa hiçbir sorun olmayacakmış aslında başlangıç hikayesinde. Herkese hak ettiği gibi evlat yazılmış olurmuş böylece.
*’Etrafım salaklarla dolu’ diyen adamın (Tarık) dizinin en salak karakteri oluşuna da ne desem bilemedim.
Aldatmak (Bölüm 12)
Son yarım saat, 40 dakika falan eğlenceli geçti baya.
O nasıl bir pay talep etmektir? O nasıl bir açgözlülüktür? Bizim saf da hiç pazarlıksız kabul etmez mi? Yüzde 10 falan neyine yetmiyor? Yuh cidden!
Defne Samyeli katıldı bu bölümle birlikte diziye. Anasının gözü bir boşanma avukatı rolüyle. 20 bölüm kadar ortalıkta olacakmış.
Bir diğer oyuncu takviyesi de Aras Aydın oldu. Oylum için getirdikleri pek tekin gözükmeyen Behram isimli bir tipe hayat veriyor. Oylum’u yavaş yavaş ya da hızlı hızlı buna kaydıracaklar muhtemelen ve dengeler değişecek gibi duruyor. Oylum, Tolga’dan Behram’a. Şu sıralarda Ozan’a yazan Selin de Tolga’ya. İlerleyen sürecin güzergahı bu. Elmas’ı kime paslarlar acaba? Oltan’a mı? Ozan’a mı? Ve bir gün Nazan-Ümit görmek nasip olacak mı bu arada?
Son sahne: Birkaç tekrar daha çekseydiniz keşke. Bence daha şık bir kafa atılabilirdi keza.
Aldatmak (Bölüm 13)
Wauw! Şu ana kadar yapığın her şeye rağmen yapabileceklerinin bir sınırı olduğunu düşünüyordum Yeşim. Ama yokmuş. Ellerin, başın dert görmesin bu arada. Genel olarak değil tabii. Sadece bu konuyla ilgili.
Aldatmak (Bölüm 14)
Kaybettin Güzide. ‘Prestij Meselesi’ filmin sona erdi. Bu saatten sonra kimseye caka satamazsın, kimseyi burnu havada bir şekilde yargılayamazsın. Kaybettikten sonra bunu idrak edemeyip gururlu bir şekilde gidip istifanı vermemiş olman ise izleyicinin sendeki hayal kırıklığının zirvesi oldu. Bundan sonraki süreçte yeni bir yol bulmalı, yeni bir karakter yaratman gerek kendine. Çünkü inandırıcılığını kaybetmiş biri olarak istesen de eskilerine dönemezsin.
Aldatmak (Bölüm 16)
Bu Tarık’ın avukatlıktan ihraç edildiği bir gün gelecek ve biz de o günü görecek miyiz acaba?
Aldatmak (Bölüm 18)
*Ah bu vekaletnamelerdeki geçerlilik süresi sorunsalı! Sadece vekalet verilen davayla ilgili olması gereken bir vekaletname art niyetli bir avukatın elinde büyük sorunlar açabiliyor ülkemiz hukukunda. Bu kapsamda bir düzenleme şart kesinlikle.
*Ayaklı yalan makinesi diye bahsettiğimiz kız, tek bir yalan söyledi diye oğlanı mı siliyor? Yok artık! Bu nasıl bir ikiyüzlülük?
*Kusura bakma Ozan ama zevksizsin! Öncelikle kötü giyiniyor bence bu Zeliş denen kız. İskeletor gibi bir şey oluşu da fazlasıyla büyük bir sorun. Yüzü de çok matah bir şey değil. Karakteri düşman başına olan Lara da bundan daha hoştu; karakteriyle şu ana kadar hiçbir falso vermeyen Selin de bundan çok daha hoş. Ne buldun anlamadım bu Zeliş’te.
*Özlem Tokaslan da katıldı diziye. Yeşim’in halası/teyzesi rolüyle. Gerek yoktu bence. Yeşim’in kulağına yapılan fısıldamalar olmaksızın ortalıkta dolanışı ve yapayalnız kalmış olması iyi olmuştu bence.
Aldatmak (Bölüm 23)
*Oylum bu dizideki en kötü karakter olmayabilir ama en başından beri benim en haz etmediğim karakter konumunda. Çünkü bir karakteri yok.
Kendini bir nimet sanıyor haspam. Güzel desen değil. Müthiş bir kalbi var desen yok. Sadık desen değil. Mantık sahibi değil. Hatalarından ders almaz. Laftan anlamaz. Yalancıların kralı. Kıymet nedir bilmez.
Bu kız kimseyi sevemez ki! Kendinden başka yani. Sevilmeyi seviyor bu. Şımartılmayı, pohpohlanmayı … Bir de bunun için pis işlere el atacaksın, başını belaya sokmaktan çekinmeyeceksin, şov yapacaksın falan. Şov demişken; o 8-10 kişilik Muhteşem Yüzyıl’dan bozma figürasyon şovu neydi öyle Behram’ın? Midem kalktı. Bu para denen lanet şey niye hep onu hak etmeyen krostik tiplere yar oluyor?
*Yine şov demişken; bu Zeliş de gram güven vermiyor bana. O kadının kızı olacaksın, Oltan’ın emir eri olacaksın ama bu kadar naif bir görüntü çizeceksin öyle mi? Ozi’yi saf buldu yiyor işte. Yılanın teki çıkacak kesin. Yavaş yavaş belli etsin artık kendini.
*Tarık denen soysuz aşa aşa sınır bırakmadı.
ya sözün bittiği yerdeyiz resmen.
*Bir kere de şaşırt bizi be Ümit! İyisin, hoşsun, eğlencelisin falan da kemiksizin tekisin be koçum! Bir kere de şaşırt cidden bizi.
Aldatmak (Bölüm 26)
Oylum … Gördün mü şimdi Tolga’ya tercih ettiğin kroyu? Acımıyorum ama hiç sana. Bile bile lades oldu çünkü seninki. Allah belanı verdi. Bir gün selanı da verirler bu akılsızlıkla.
Aldatmak (Bölüm 29)
*Behram’ın nalları dikeceği bölümü iple çekiyorum. Suratından hiç eksilmeyen şu aşağılık gülümsemenin öldüğü anda da suratında olmasını isterim bu p.ştun.
*Selin gibi kız üzülür mü ama ya! Zevksizler, kıymet bilmezler sizi!
*Kemiksizin tiyatrosu sona erdi nihayet.
*Bu Güzide’nin kalbi cidden çok sağlammış ama yalnız. Dizi başladığından beri vuran vurana ama yıkılmıyor maşallah.
Aldatmak (Bölüm 30)
Güzide: Senin vicdanını var ya ben …
Aldatmak (Bölüm 31)
Defne Samyeli’nin son bölümüydü bu. Ortalıkta olmasını seviyordum. Özleyeceğim.
Şu adını anmak istemediğim, sırf o var diye uzun süredir milli takımın maçlarını izlemediğim tipsiz, itici şahsın exi İrem Tuncer katıldı ayrıca bu bölüm diziye. Selin’in kız kardeşi Serra rolüyle. Selin ile uzaktan yakından alakası olmayan bir tip. Ucuzlukta son nokta. Tek rakibi Yeşim Hava Yolları diyeceğim ama bu ondan da ucuz, ondan da lanet çıkacak muhtemelen.
Aldatmak (Bölüm 34)
*Tam bir nefes israfı bu Serra. ‘Evden atarım.’ diye tehdit etmek yerine direkt atsana sen bunu Selin? Sürekli olarak utandırıyor seni. Paragöz, dilenci, yapışkan, patavatsız, saygısız, arsız … Lanet bir şey! Allah düşmanımın başına vermesin böylesini diyeceğim ama Behram iti ile tam tencere-kapak olurdu bak bunlar.
*Of Yeşim of! Bunu da yaptın ya! Ayaklı karikatürsün resmen. Yalnız büyük dangalaklık cidden yaptığın. Güzide’ye acımayan adam sana acır mı? Bütün kirli çamaşırlarını döker canlı yayında. Sokakta kimsenin yüzüne bakamaz hale gelirsin.
Aldatmak (Bölüm 35) (Sezon Finali)
Son 40 dakikaya girerken 3 aylık bir zaman atlaması yaptılar. Son 7-8 dakikada da tam anlamıyla bir sezon finali kapanışı yaptılar. Güzel şeyler oldu kesinlikle bu süreçte.
-Oylum, kaza geçirdi. (Oylum kurtulacak. Bebek ölecek.)
-İpek, Sezai’nin kapısında belirdi. (Karaktere İlayda Çevik hayat verecek. Çok geçmeden Oltan’a yar olacak.)
Durumlar böyle. Zaman atlaması sonrasında Selinleri görmemiş olmak bir eksiklik yazdı ama. Onlara da bir selam verseydik keşke kısa da olsa.
Sezon finalinin son 40 dakikasındaki boşlukları doldurdular denebilir bölüm boyunca. Sevdim ben bu stili. Bolca hamle de geldi. Oldukça iyi açtılar bence sezonu.
*6 dakikalık upuzun bir ilk sezon özeti koymuşlar. Bizim dizilerde alışkın olmadığımız hareketler bunlar.
*İlayda Çevik (İpek – Sezai’nin kızı), Alize Gördüm (Azra – Tarık’ın uzun süredir küs olduğu kız kardeşinin kızı) ve Berkay Ateş (Kahraman – Behram’ın teyzesinin oğlu) takviyeleriyle başladılar yeni sezona.
*Zeliş’e ‘Kötü karakter’ uploadu yapılıyor çok seri bir şekilde. İyi haline de hiç ısınamamıştım ki zaten. Yeşim’e laf sokuyordu bir de! O bile bunun kadar … Neyse … Oltan korkusuyla, can korkusuyla falan açıklayamaz bunu.
*Bu Mualla gibi geri kafalı, at gözlüklü, erkek egemen dünyaya tutkuyla ve adanmışlıkla hizmet eden beş para etmez kadınlar bu ülkenin en büyük sorunlarından biri.
*Oltan da olmasa şu Serra’ya haddini bildiren çıkmıyor. Oltan’ın yeni kuryesi olur bu arada bu sıçan çok geçmeden.
*Biz izleyiciler olarak
sorun falan kalmayacaktı zaten. Niye böyle saçma sapan bir işe girdiniz şimdi?
*
gizemini devam ettiriyorlar. Öne çıkan adaylar Oltan ve Zeliş. Plase Tolga. Sürpriz at ise kuzen Kahraman oluyor ki sürpriz at bu tarz durumlarda kazanan at olur genelde.
*Son sahne: Ben Ozi için bekliyordum bir ara o hamleyi ama bunlar Oli üzerinden vurdular. ‘Güzide??? Söz sende. ‘ demeyeceğim çünkü benim Güzide’ye güvenim tam bu konuda. Belli ki bir
durumu söz konusu. Çıkar çok geçmeden kokusu.
Aldatmak (Bölüm 37)
*Bu İpek de ‘Serra 2’ çıktı resmen. Ya çok yakın arkadaş olur bu ikisi ilerleyen süreçte ya da gırtlak gırtlağa girerler.
*Yeşim için bir boşlukları doldurma bölümü şart oldu. Onun ekseninde olan biten hiçbir şeyin mantığı yok çünkü 3 bölümdür.
*Behram, Mualla, Tarık, Oltan, Kaan, Yeşim, Serra, İpek vb. çok kötü karakter gördü bu dizi ama benim hala en haz etmediğim karakter Oylum. Zirveyi kimseye de bırakmaz bu kafayla. Yeri gelmişken ‘Dizinin Gördüğü En Sinir Bozucu Karakterler Top 10’ sıralaması yapayım:
1- Oylum
2- Behram
3- Mualla
4- Burcu
5- Serra
6- Kaan
7- İpek
8- Zeliş
9- Tarık
10- Oltan
Yeşim, İlknur ve Lara’yı listeye sokasım gelmedi. İlk ikisi epey eğlendiriyor çünkü beni. Üçüncüye de tipten pozitif ayrımcılık yaptım. Oltan’ı da liste dolsun diye koydum denebilir. Yeni bir manyak girerse diziye çıkar hemen muhtemelen o. Bu Oylum takıntısı devam ederse Tolga’yı koymayı da düşünebilirim tabii o listeye ilerde.
Aldatmak (Bölüm 38)
*Pes cidden! Zeliş’e de pes, İpek’e de pes. Hiç utanıp sıkılmıyorlar yalan söylerlerken, iftira atarlarken. Yeşim, organik, cana yakın biri en azından. Bunlar tam bir buz kütlesi aynı zamanda. İkisine de fena halde ayar olmuş durumdayım.
*Olağan şüphelilerin arasına Ozan’ı da eklemeye çalıştılar bu bölüm ama zannetmiyorum onun çıkacağını.
*Aras Aydın’ın diziye dönüş yolunu açık bırakmak istemişler. Hoşuma gitmedi.
Aldatmak (Bölüm 40)
*Mualla, erkenden 3. sezon onayını müjdeledi laf arasında.
*Ozan’ın da Tolga’nın da … Allah beyin vermiş, göz vermiş, terazi niyetine vicdan vermiş ama kullanan yok. Zeliş ve Oylum isimli iki beş para etmez sürtüğe oyuncak ettiler kendilerini. Diyecek sözüm kalmadı artık benim bu iki deyyusa. Sezai’de de durum farksız aslında. Gök görmemişin bir kızı olmuş … Bu hıyar da İpek söz konusu olduğunda beynindeki şalteri indiriveriyor.
*Selinciğim; Allah rızası için boşan güzelim. Yeter artık güldürtme kendine.
*Son sahne: İyice boku çıktı bu senaryonun. Hiç oğlanla kız karışır mı yahu? İnsan, kız mı erkek mi
nasıl bilmez? Şu senaristin beynine bir format atalım. Error veriyor çünkü sezon başından beri sürekli olarak.
Aldatmak (Bölüm 42)
Selin gibi aklı başında, tatlı bir kızı bile bütün televizyon klişelerine mahkum ettiler bu sezon. Oylum’un ağlaklılığından, bağırış çağırışlarından, ezikliğinden gına geldi. Tolga da iyice çekilmezleşti. Sezai’yi İpek sevimsizleştirdi, Ozan’ı ise Zeliş. Mualla, diziden çoktan çıkmış olması gerekirken hala ortalıklarda. Azra, aşırı gereksiz bir takviye oldu. Tarık biraz olsun durulmaya başlamıştı ki bu bölümde yine Yeşim’e o alıştığımız muameleyi çekmeye başladı. Senarist tayfa komple etti bu sezon dizinin içine. Oltan, Yeşim ve Güzide. İzlenip izlenebilecek 3 karakter kaldı sadece dizide diyeceğim ama Oltan ve Yeşim de iyice arka planda bırakılmaya başlandılar zaten. Benden buraya kadar kısacası. Bu bölümün sonlarına doğru bıraktım gitti.
Gecenin Ucunda (Bölüm 1)
Bizim izleyiciyi çekememesi sürpriz olmadı açıkçası şu bölümü izledikten sonra. Çok kötü reytinglerle yerlerde sürünmesine rağmen 26 bölüm yayında kalmış olmasını da yurt dışında ilgi görmüş olabileceğine bağlayasım geldi. Slavlar sevmiştir öncelikle bu diziyi. İtalya, İspanya, Güney Amerika ülkeleri haricinde orta Avrupa’da da satabilirmiş bu bölüm kendisini.
Tamamının ruh hastası olduğu iddia edilebilecek bir Işık familyası var hikayemizin merkezinde. Kadir Doğulu, ailenin büyük oğlu ve de reisi Kazım rolünde. Tam bir megalomanyak Kazım. Siyahi tarafı da hesaba katıldığında eğer bu Işıklar çok işlevli bir suç ailesi olsaydı normal silah, kitle imha silahı, savaş uçağı vb. şeylerin üretimi, yasal ve yasal olmayan satımı onun üzerinden dönerdi. Kadir’in bir küçüğü Ahmet (Sarp Levendoğlu), sanatçı ruhlu biri. Gizli psikopat. Takipçi sapığın önde gideni. ‘Suç ailesi’ senaryomuzda değerli taş ve tarihi eser kaçakçılığı onun üzerinden yürürdü muhtemelen. 3 numaralı Işık erkeği Cihangir (Bertan Asllani) ise o tip, o giyim kuşam ve o tavırlarla ‘1. sınıf bir pe…nk’ edasıyla ortalıkta dolanmakta. ‘Suç ailesi’ senaryomuzda ya yurt dışından kadın ticareti yapardı bu ya da başka bir ülkede olsak porno kralı falan olurdu. Işık erkeklerinin bir de yarı kız kardeşleri var: Yasemin. Aleyna Özgeçen, aynı Kirli Sepeti’nde olduğu gibi burada da bir hayli çekilmez durumda. Kirli Sepeti demişken; Bestemsu Özdemir de burada. Alışkın olduğu tarz bir rolle. Şirketin önemli bir müdürünün eşi ve de Ahmet’in eski nişanlısı olmaktaymış kendisi. Yeditepe İstanbul’u bir kenara koymakla birlikte İffet’te de Yüksek Sosyete’de de çekilmezliğin doruklarında olan Zuhal Olcay, yine sevimsiz bir karakterle karşımızda. Artık iyice yaşlanmış oluşu da ayrı bir eksi tabii. Ailesindeki herkese ‘Bir numaram sensin.’ gibisinden mavi boncuk dağıtıyor oluşu da ayrı bir sevimsiz Berrin karakterinin. Yetmişine merdiven dayasa da karizması baki kalan abimiz Levent Özdilek ise Nermin’in eşi ve Yasemin’in babası Tunç rolünde. Balkan göçmeni genlerinin ekmeğini yemeye devam eden, gençliğin formülünü bulmuş gibi duran Tuba Ünsal da var kadroda. Kazım’ın intihar etse bile ondan kurtulamayan eski Türkiye güzeli eşi Nermin rolünde. Özge Özder’in karakteri Sara Kohen, onun Haziran gecesi dönemini hatırlattı biraz. ‘Amaaaaan, salla!’ kafası hakim keza biraz karakterde. Kim kaldı? Neslihan Atagül. Yani kadın başrolümüz. İstisnasız her popüler olmuş dizisinde olduğu gibi iki erkeği kendine aşık edecek ve devasa kavga çıkartacak kadın olmuş yine burada da. Her seferinde o mu istiyor bu ayrıntıyı yoksa yapımcılar ellerine bu ayrıntıya sahip bir senaryo geldiğinde ilk olarak akıllarına o geldiği için mi bu birleşme gerçekleşiyor bilemiyorum artık.
Mekanlar, çekimler falan yeterince hoştu. Parça parça değerlendirildiğinde birçok cazip sahne de mevcuttu. Dizinin olmamış tarafının suçunu yönetmene atamıyorum yani. Oyuncu kadrosuna hiç atacak halim yok zaten. İhale otomatikman senariste kalıyor kısacası. Çok şey kurmuş senarist kardeş kafasında gayet de iyi bir niyetle ama onları birleştirmeye çalışırken bir takım sıkıntılar çıkmış ortaya. Montaj ekibine de suç atılabilir belki tabii. Bilemedim. Umutlu değilim şu haliyle aslında ama ilk bölümden de kestirip atmak istemiyorum açıkçası. 1 bölüm daha şans vereyim en iyisi mi ben.
Gecenin Ucunda (Bölüm 2)
İlk bölümün ardından ne düşünüyorsam aynısı. İyi şeyler yapıyor kesinlikle dizi ama parçaları birleştirme konusunda sıkıntılar yaşıyor. Şey gibi düşünelim. Bir yemek yapmadan önce şef tüm malzemeleri tezgaha diziyor ama yemek yapmaya başladıktan sonra kesinlikle çıkarmaması gereken bir malzemeyi oradan çıkarıveriyor. Yerine de eklememesi gereken bir malzeme eliyor ya da eldeki malzemelerden birini kullanması gerekenin katbekat üzerinde kullanıyor. Bu dizideki durum da buna benzer bir şey. Neyse, bıraktım gitti.
Aldatmak: 71’de final
Teşkilat 5’le devam edecekmiş bu arada.