Veep — Tanıtım
68 yorum mekanikzirilti 04 Mart 2015 09:01
Giriş:
The West Wing izleyicilere politikanın asil yönünü göstermeye çalışırken House of Cards tam tersini yapmakta. Veep‘te ise bildiğiniz başarısız olan eski bir senatörün hikayesini izleyeceğiz.
Konu:
Selina Meyer bir zamanlar ulusal dergilerin kapağında çıkan, sözü geçen bir senatördü. Gel gör ki Başkanlık için yarışıp, neredeyse de kazandığı yarıştan mağlup ayrıldı; onun yerine rakibi başkan oldu ve Selina da Başkan Yardımcılığı’na (Vice President) getirildi. Artık gerçek güce bir nefes kadar yakın ve aslında alabildiğine uzak…
HBO‘nun üçüncü sezonunu deviren ve Nisan ayında dördüncü sezonuyla dönecek olan politik komedisi Veep‘te (İngilizce’de Başkan Yardımcısı’nın kısaltılmış hali) Beyaz Saray’ı, Başkan Yardımcısı ve onu memnun etmek için didinip duran çalışanlar gözünden göreceğiz. Bolca koridarda grup halinde yürüyüşlerin ve sonu gelmez başarısızlıkların olduğu bu ofiste, Selina‘nın ofisine adım atar atmaz sekreterine sorduğu o malum soruyla karşılaşacağız:
-Başkan aradı mı?
-Hayır.
“Ara be insafsız artık!” diyerek arayacağı gün gelecek mi hep beraber göreceğiz.
Aslında Veep‘te kısaca, bir zamanlar gücü, potansiyeli olan ve saygı duyulan bir Başkan Yardımcısı’nın tekrar bu günlere dönmek için verdiği savaşa tanık olacağız.
Kadro ve Karakterler:
Selina Meyer (Julia Louis-Dreyfus): Maryland eski senatörü, yeni Başkan Yardımcısı. Sık sık önünün Beyaz Saray tarafından kesildiğine şahit olduğumuz Selina, daha çok güçsüz ama hırslı ve bir o kadar da beceriksiz bir Başkan Yardımcısı profili çiziyor. Boşanmış, üniversiteye giden bir kızı olan Selina, eski kocasıyla da bağlarını koparmayı bir türlü becerememiş.
Karakteri, birçoğumuzun Seinfeld ve The New Adventures of Old Christine‘den hatırlıyacağı Julia Louis-Dreyfus canlandırıyor.
Amy Brookheimer (Anna Chlumsky): Selina‘nın sadık Personel Şefi. Yeri geldiğinde Başkan Yardımcısı’nı kurtarmak uğruna kendini feda eden, elinden telefonu düşmeyen ve hep diken üstünde olan kişi. Devamlı gergin, kendini kariyerine adamış olan Amy’nin evlenip çoluk çocuğa karışmak gibi de bir derdi yok doğal olarak.
Karakteri, oynadığı sinema filmlerinin yanında White Collar, Hannibal gibi dizilere konuk olarak katılmış Anna Chlumsky canlandırıyor.
Gary Walsh (Tony Hale): Selina‘nın kişisel asistanı. Yürüyen Siri olarak da tabir edebileceğimiz Gary, yanından ayırmadığı çantasıyla Başkan Yardımcısının ihtiyaç duyabileceği her şeye sahip. Yeri geldiğinde Selina‘ya tanıştığı insanlarla ilgili küçük faydalı bilgiler vermesi de cabası. (Mesela; Karısı, kızı değil. Karısı, kızı değil.)
Gary‘yi oynayan oyuncu ise Arrested Development‘tan tanıdığımız Tony Hale.
Mike Mclintock(Matt Walsh): Başkan Yardımcısı’nın Basın Sözcüsü. Sıkıcı gezilerden kurtulmak, işten kaytarmak için köpeği varmış gibi davranacak kadar bitmiş tükenmiş bir Washington çalışanıdır.
Daha çok sinema filmlerinde rol olan Matt Walsh‘ı, Mike rolünde izliyoruz.
Dan Egan(Reid Scott): Selina‘nın grubuna son katılan üye olan Dan, istediğine ulaşmak için önüne çıkan her şeyi devirmeye hazır, hem hırslı hem de kibirli bir Basın Sözcü Yardımcısı.
Karakteri The Big C ve My Boys adlı dizilerde rol alan Reid Scott canlandırmakta.Jonah Ryan (Timothy Simons): Fazlasıyla şişirilmiş bir Beyaz Saray çalışanı olan Jonah, her fırsatta bunu Selina‘nın çalışanlarının gözüne sokmaktan zevk almakta.
Sue Wilson (Sufe Bradshow): Başkan Yardımcısı’nın sekreteri. Sözünü sakınmayan bir sekreter olan Sue, ofisin renkli karakterlerinden.
Televizyonda ve sinemada küçük rollerle boy gösteren Sufe Bradshow karaktere can vermekte.
Ödüller:
Oscar adaylığı bulunan In the Loop filminin yaratıcısını elinden çıkan Veep, ödüllerden de fazlasıyla nasibini almış durumda. Birçok Emmy adaylığı bulunan dizi, 4 kez de bu ödülü kazanmış. Henüz Altın Küre kazanamayan dizinin 3 tane adaylığı mevcut. Emmy Ödülleri’nde dizideki karakterlerine gönderme yaparak konuşmasını yapan Julia Louis-Dreyfus‘un eğlenceli kabul konuşmalarından bazıları da aşağıda.
Gary‘nin yine hızır gibi yetiştiği;
Amy Poehler ile konuşmaların karıştığı;
Son söz:
Komedi adına aradığınızı bulabileceğiniz ve bence her biri ayrı güzellikte oyunculuklar sergileyen kadrosuyla bu diziye hâlâ başlamadı iseniz vakit kaybetmeyin derim.
yorumlar
Sezonun başından beri bu bölümü bekliyordum. Şişerim, daralırım kesin diyordum ama hiç öyle olmadı. 2-3 yerde kahkaha attırdı hatta. Süper bölüm olmuş. Şimdi bunun üstüne final sönük kalacak kesin.
Bölümü hatırlatayım:
6. SEZON POSTERİ
Hey allaaam :))))
Veep S6 Fragmanı
Diziyle ilgili illüstrasyonların olduğu şöyle bir site var.
Diziyi izlemeyi düşünenlere 6. sezondan bildiriyorum.
Veepi ben tavsiye etmiyorum. Hiç kolay izlenebilen bir dizi değil. Konuyu takip etmek için ekstra bir çaba gerekiyor. Bir de üstene üstlük dizinin 2. sezondan sonra Türkçe altyazısı da yok. Ben başladığımda onlar da yoktu. Benim ingilizce altyazılı dizi izlemeye Veeple başlamam baya garip olmuş.
İlk sezonu çevirenler zorlandıklarından diziyi çevirmeye bırakmaları bi şeyler anlatıyor
gibi. 2. sezon yeni çevrilmiş sayılır. Belki devamı gelir, bilmiyorum.
Türünün tek örneği olması büyük artı ama yarım saatlik bölümler bi kaç sahne dışında diziyi anlama, yakalama çabasıyla geçiyor. Ama genelde o bir kaç sahne bu çabaya değiyor tabi. Bu yüzden herkese göre bir dizi değil.
Diziyi 2 sene önce yukarda tavsiye etmişsin şimdi neden böyle oldu derseniz sanırım 4. ve 5. sezonda olan olaylar beni çok yordu.
Şimdi 6. sezona kalan son takatimle devam ediyorum. Şimdi düşündüm de dizideki karakterlerin de aynı durumda olmaları hoş bir durum valla.
Tabi iyi bir komedi izleyicisiyseniz ve politik komedi izlemek istiyorsanız diziyi bir kaç bölüm deneyin yine. Sonuçta HBO komedisi yani.
@meorman Ben de aksine dizi ilerledikçe alıştım ve sardı. İşin “bu abd seçimlerindeki kurallar ne menem işler?” aşamasını aştıktan sonrası kolay geliyor bana. O aşamayı bazen karakterlerin kendileri bile aşamadığı için genelde yormuyor beni çözemediğim kısımlar.
Ben deneyene kadar baya bir zaman geçer ama seveceğimi düşünüyorum. Bu sene zaten iyice abd siyaseti ile iç içe oldum çok sıkıntı çekmem işleyişi ile ilgili.
@dkamoy
Evet dizide siyasi kuralları felan çok fazla takip etmeye gerek olmadığını farkedince biraz daha kolay izleniyor. En başta ben de bunu yaşadım. Mesela dizide biri meclise bir yasa getirmeye çalışıyor. Bu yasanın içeriği nedir çok fazla anlamaya gerek yok. Olay o süreçte yaşananlar.
Yordu dediğim kısım sadece Amerika siyaseti kuralları veya diziyi takip etme zorluğu değil. 4. ve 5. sezonunda bazı şeyleri çok zorladı karakterler. Şimdi o sezonların yorgunluğu 6. sezonda bazı karakterlerde de var mesela. Mesela 6×01 de Selina planını açıkladıktan sonra Gary ve Catherinenin tepkileri çok iyi bir örnek.
Ben sezon sezon izliyorum. O yüzden 6’ya henüz girmedim.
Şimdi 6x01den o dediğim sahneleri açtım bi daha izledim de yine baya bi güldüm. O iki sahne ne oluyor diye diye sezona alışmaya çalışırken bölümde güneş gibi parlamışlar. Bu sezon her bölümde yaşadım nerdeyse. Bi sahne geliyor dizinin bütün zorluğu uçup gidiyor. Zaten bu yüzden kolay bir dizi değil dedim. Ortada kesinlikle çok kaliteli bir iş var. Orası tartışılmaz.
Dreyfus’a göğüs kanseri teşhisi konmuş.
2
Julia Louis-Dreyfus returns to work in August
Son sezon 7 bölüm.
Diziyi izleyenler nereden izliyorlar acaba 3. Sezondan sonrasını bulamadım nette link olursa çok sevinirim
S7 Fragman
@HBO worlds collide
“A-a! Bu çatlak kızıl buraya mı geliyor???” dedim ilk anda. Sonra aydım. Gelse keşke.
Poster
Fragman
Inside The Final Season
Rhea Seehorn ve Michael McKean, final sezonuna konuk olacaklarmış.
7×02 “not me”ye çok güldüm.
S01E01
Julia Louis-Dreyfus’u izlemeyi özlemişim ama hiçbir şey vaat etmedi dizi açıkçası. Ve komik de değil.
Bu zaten kesinlikle senlik değil. Bu kadar olmazlık olur hatta. No offence.
@aytackara Ben de biliyorum dışarıdan bakınca %85-90 ihtimalle benlik olmadığını. Ama ben ilk bölüme şans verip o % 10-15 ihtimali kovalıyorum zaten. Benlik değildir deyip kestirip atsam ve hiç denemesem The Newsroom gibi diyalog kalitesi açısından şahane bir diziyi izlememiş olurdum mesela. Ya da Carnivàle gibi nevi şahsına münhasır bir diziyi. Ya da Goliath’ı. Bu liste böyle uzar gider. Pek senlik durmayan şeyleri de denemek lazım ara ara 1 bölüm de olsa. O sürpriz ihtimalini kovalamak lazım.
Ay hadi inş. o zaman.
Finali yeni izledim. Gayet tatmin edici ve eğlendiren bir sezona aynı şekilde bir final geldi.
Dünya gündemini bilenler için sektire sektire bir hal oldular, helal dedim sürekli.
Gülümseyerek hatırlayacağım, severek izlediğim bu hiciv ekibine tebrikler.
Umarım muadili bir iş bulurum zaman içinde.
““Madam Vice President” is no longer a fictional character.
@KamalaHarris“
Poskette bahsi geçmişken bahaneyle yorum yapayım.
Kasım 2020’den beri yavaş yavaş izliyorum diziyi. 2. sezonu tamamladım hatta. Dizi programı geri dönüşlerle birlikte yoğunlaşınca ara verdim şimdilik. Müsait bir vakitte geri dönme isteğindeyim.
Gayet memnunum diziden. Karakterlerin birbirinden hallice acayip ya da beceriksiz halleri eşliğinde bir politikacı ofisini güzel işliyorlar bence. Sağdan soldan tanıdık konuk oyuncular da çıkmaya başladı. Kapanış jeneriği akarken koydukları ekstra sahneler özellikle güzel hatta, çoğu zaman bölümün kendisinden daha fazla ilgimi çekti. Scandal misali hızlı hızlı konuşup hareket etmeleri de ayrı güzel.
Bazı göndermeler için Amerikan siyasetine biraz ilginin olması gerektiğine katılıyorum. Çok da dert değil aslında ama tadı daha fazla çıkar. Julia Louis-Dreyfus başta olmak üzere kadrosuna sevgiler. Böyle devam etmesi dileğiyle.
S05E06
İzleyeli uzun zaman geçtiği için 1 sezon falan geriye gitmem gerekecek galiba, unutmuşum. Yorumlar çok olmayınca neler olmuştu deyip bakamıyorsun.
Diziyi özlemişim ama, ilk 3 sezonu arka arkaya bitirmiştim. Poskette de bahsedildi, kolay bir dizi değil, kahkaha attırmıyor ama diyalogları mükemmel. Düşünen varsa denesin bence.
1. sezon üzerine:
Süprizzz 2, uzun zamandır bu diziye başlamak istiyordum bir türlü fırsat olmamıştı. Artık sıra geldi İlk sezonu bitirdim, yani güzeldi politik koşuşturmacayı olayları sevdim zaten bu tarz dizileri beğenirim. Başrolü de Seinfeld de bayıla bayıla izlemiştim ama bu dizide biraz daha mizahi yön beklemiştim (The Brink gibi) beklediğimden daha ciddi bir iş çıktı. Yorumlarda da ilerleyen sezonları daha iyi diye gördüm, umarım öyle devam eder
2. sezon üzerine:
Evet, işte bak tam bu tarz bir dizi beklemiştim. Dizi ikinci sezonda tam benim beklediğim ayarda gitti. Politika içerisine mizahı daha da arttırınca eğlenceli bölümler de ortaya çıktı ister istemez. Başrolümüz buna çok müsait bir kadın zaten. Keyifle izledim bu sezonu hızlı aktı.
3. sezonu da bitirdim. Bu sezonu 2 den daha fazla beğendim, üstüne koya koya devam ediyor bu dizi gerçekten umarım devam sezonları da böyle olur. Jonah ı hiç sevmiyorum ya gönderseler ya bunu.
Bir de
@necdetcem7 3’ün sonunda ben de aynı şeyi demiştim ama yaptılar bişiler valla. +Jonah’a sonradan alışırsın belki. Ben karakteri sevmesem de adamın oynayışından ötürü eğleniyordum.
@dkamoy, çıkartırlar gerçi ya Amerikan siyasetinden 50 sezonluk iş çıkar öyle ucu bucağı olmayan bir derya deniz. Jonah konusu ise bilmiyorum aslında hep böyle siyasi hayatlarda gıcık muhabirler olur belki de gerçekçi olduğu için bu kadar sevemedım adama, tabii oynayışına lafım yok
Beklemediğim yerlerden şapka çıkarabiliyorlar. Kapanış kısmında verdikleri sahneler hala favorim.
First Lady intihara kalkıştı haberinin Selina’yı başkanlığa taşıyacağını düşünmemiştim.
Bir yandan da başkanlık kampanyası devam ettiği için başkanlık için yarışan VP’den başkanlık için yarışan POTUS’a terfi etmiş oldu bir nevi. Ama biraz da başkan olarak izleyelim tabii. Kazanıp kazanmayacağına 5’te ya da sonrasında bakarız nasılsa.
4. sezon üzerine:
4. sezonu bitirdim ben bu sezonu Hugh Laurie olmasına rağmen geçen sezondan bi tık az sevdim ama yinede hızlı bir şekilde aktı diyebilirim.
Ooo kimler gelmiş @aytackara, sen daha bitirmedin mi bunu?
Bu diziyi benden ziyade keyfimin kahyası izliyor, ondan hep.
5. sezon üzerine:
5. sezonu bitirdim ben, yani geçen sezonun üstüne keyifli oldu bu sezon da ama biraz kaynak sıkıntısı çektim izlerken o yüzden pek keyifli olmadı kendi adıma.
Sırf bu sebepten HBO Max’i bekliyorum
7. sezon üzerine:
Hemen hemen 3 aylık Veep serüvenimin sonuna gelmiş bulunmaktayım. Güzel bir final oldu, her sezon aslında yükselerek devam etti gibi belli bir çıtası vardı dizinin. Sadece son sezonları ingilizce izledim o biraz hızlı ve zorladı beni onun dışında yine aynı tattı.
Bu sezon öncekilere göre sadece bir tık daha aşağıda gibi geldi. Yine yerli yersiz güldüğüm ve eğlendiğim zamanlar oldu tabii. Hugh Laurie de bonus gibi bir şeydi.
– ABD’de ve gerçek hayatta böylesi bir “beraberlik” karmaşası yaşansa nelere şahit oluruz acaba? Düşüncesi bile korkunç geldi şu an.
– Dan ve Amy’nin ofisten ayrılmasını pek de beklemiyordum açıkçası. Bir şekilde herkes eski düzenine döner umarım. Gerçi daha seçimin sonucu meselesi var.
Burada bıraksalar sırıtmazmış ama 2 sezon daha olduğu için elbette mutluyum. Ben bu sezonda neler olduğunu genel çerçevede önceden biliyordum. Onun biraz etkisi oldu sadece, gerisi bildiğimiz gibiydi.
Selina’nın nihayetinde kazanamayacağını, hatta Laura’nın başkan olacağını bilerek izledim. Farkında olmadığım kısmı bu durumun totalinin 10 bölüme yayılmasıydı sadece.
Nevada’daki oylar, New Hampshire’da Jonah’ı senatör yapmaları, şu + bu derken oradan buraya geçerek bayağı uzattılar. Bir de mesela Dan’in farklı görevlerde olması, Amy’nin sabit kalmaması, Mike’ın odağındaki dağınıklık derken ekipte bir karışıklık da vardı. Sue ve Gary bildiğimiz gibiydi… Catherine’i de önceki sezonlara göre bir tık daha fazla kullandılar falan. Derken geçti bir şekilde.
En nihayetinde Veep tabii ama bu sezon öncekilerin biraz daha altında kaldı. Kütüphane ve kitap kombosuyla biraz fazla oyalandılar. Bir de halen ekipçe dağınık oldukları için konu da dağınık ilerledi sanki.
Yalnız sezon finaline parantez açmam lazım. Gayet tatmin ediciydi, diziyi neden sevdiğimi yine hatırladım.
* Amy’nin Dan’e gelip de “O geceden hamileyim,” demesi
* Jonah’ı da aday yapmanız şart mıydı kuzum? Başka şekilde etrafta tutsaydınız ya işte.
Not: Bir ara reytinglere baktım, önceki sezonlarda aşağı yukarı stabil ilerleyen dizi 6’da %35-%40 civarı düşmüş. Herhalde bundan sonra hadi toplayalım moduna girdiler. 7’de yine eski seviyesine çıkmış. Bütün sezonlar Nisan aylarında ekrana geldiğinden yayın dönemi değişmemiş.
Kaldı 7 bölüm. Bunları da yine keyfimin kâhyâsı usulü izleyip elbet bitiririm. XOXO.
Final bölümünü haftalardır erteliyordum bitmesin diye. Her yerimiz seçim oldu nasılsa, diye giriverdim artık.
– Son 1-2 sezona göre daha dolu ve hızlı bir sezon olmuş. Bunda 7 bölüm sürmesinin de payı vardı. Seçim dönemini tam olarak kapsayabilmeleri için 10 bölüm sürse daha iyi mi olurdu, diye düşündüğüm oldu açıkçası.
Ama son bir-iki bölümde olanlara bakarsak kafalarında olan yere geldikleri anlaşılıyor. Dizinin ortalarına doğru kapanışın ne şekilde olduğunu aşağı yukarı öğrenmiştim. Ona rağmen tadımı kaçırmadı.
Gary’yi kovduğunu zannediyordum ben, Meyer Fund işini adamın üstüne yıkıvermiş resmen. Vay be. Kapanışın da en iddialı kısmı buydu bana kalırsa. Bir ara Gary’yi kurban etmeyi konuşmuşlardı da yok falan demişti, onun devamı geldi gibi oldu.
– Jonah’ı Veep olarak seçtiğini de biliyordum. O yüzden “Oyları nasıl toplayacak?” kısmını daha düz bir suratla izledim. Amy bile “Yapmayın,” dedi her şeye rağmen Kent’in o noktada bırakması, Ben’in kalp krizi sonrası Selena’ya cesaret vermesi falan da iyiydi.
Sonda Jonah’ın “impeached” edildiği için cenazeye davet edilmemesi komikti. Catherine’in de eşcinsel ilişkiye dair yasak yüzünden konuşmuyor olmasına şaşmadım. Dan’in halen kendi çapında iş hayatında yer almasına da, Beyaz Saray sonrasında karakteri oradan oraya savurdular bilerek. Amy-Dan ısrarında değildim bu arada ama Amy’nin bebeği aldırması da beklemediğim yerden geldi sayılır.
Razıyım diziden. İyi ki izlemişim. Sevgiler.