Jane the Virgin — tanıtım
124 yorum rpdi 08 Temmuz 2015 09:12
The CW’nun 2014-2015 yenilerinden olan ve 22 bölümlük ilk sezonunu geride bırakan Jane the Virgin şüphesiz izleyen, izlemeyen, seven, sevmeyen herkesin sezon boyunca en çok konuştuğu dizilerden biriydi. Bu kadar çenemizi yoracak neyi varmış, neymiş, ne değilmiş, gelin yakından bakalım.
HAKKINDA
2. sezonuyla 19 Ekim‘de dönmeye hazırlanan 1 saatlik dramedi (komedi-drama), Venezuela yapımı pembe dizi Juana la Virgen‘den uyarlanıyor. Emily Owens M.D. ve Gilmore Girls gibi dizilerin arkasında bulunan Jennie Snyder Urman tarafından ortaya çıkarıldı.
Eleştirmenlerin çoğunun tam notunu alan yapım, 72. Altın Küre Ödüllerinde başrol oyuncusu Gina Rodriguez’e En İyi Komedi Kadın Oyuncusu ödülünü getirdi. Ayrıca Peabody ile AFI ödülleri aldı ve Critics’ Choice ile TCA Ödüllerinde önemli adaylıkları var. Adayları önümüzdeki günlerde açıklanacak olan Emmy’ler için de büyük oynuyorlar, yani epey iddialılar. The CW daha önce hiçbir dizisiyle bu tip başarılar elde etmediği için dizi çok yüksek reytingler alamasa bile kolayca 2. sezon onayını kaptı. Daha uzun yıllar da kapmaya devam edecek gibi görünüyor.
KONU
Tipik bir dindar Latin kızı olarak annesi ve anneannesiyle büyüyen Jane Gloriana Villanueva, ailesinden iki önemli şey öğrenmiştir: Pembe dizi izlemek dünyadaki en eğlenceli şeydir ve evlenene kadar bekaretini korumak her şeyden önemlidir.
Büyükannesi Alba, Jane’in annesi Xo’ya zamanında 2. maddenin önemini yeteri kadar açıklayamamış olacak ki o bu yanlışa düşmüş ve ergen yaşlarındayken hamile kalmıştır. Sonrasında baba ortadan kaybolmuştur. Yani Jane babasını hiç tanımadan büyümüştür. Bu yüzden başından beri bildiği tek bir şey vardır, Alba’nın sözünü dinlemekte ve annesinin hatasına düşmemekte kararlıdır.
Şimdi 24 yaşında olan Jane, üniversitede öğretmenlik bölümünden yeni mezun olmuştur. Michael adındaki dedektif nişanlısıyla sorunsuz bir ilişki yürütürken bir yandan da çocukluk hayali olan yazarlık işinin peşinden gitmektedir. Şimdilerde ekstra kazanç elde etmek için Miami’de yeni açılan lüks bir otelde çalışmaya başlayacaktır.
Bir gün, düzenli kontrolleri için gittiği kadın doğum kliniğinde başına kimsenin aklına gelmeyecek bir şey gelir. Odaları ve hastaları karıştıran doktoru sayesindeki bir kaza sonucu kanseri yeni yenmiş bir adamın son kalan spermleriyle yapay olarak yanlışlıkla döllenir. Hamile olduğu öğrendiğinde ise hayatı artık eskisi gibi olmayacak, o çok sevdiği pembe diziler kadar karmaşık ve absürt bir hal alacaktır. Şimdi hamileliğini sürdürecek midir? Durumu anneanesi ve nişanlısı Michael’a nasıl açıklayacaktır? Çocuğu doğuracaksa biyolojik baba Rafael ve karısı Petra’nın istekleri karşısında ne yapacaktır?
KARAKTERLER VE OYUNCULAR
Jane Villanueva
Konu kısmında bahsettiklerimin üzerine başka ekleyeceğim bir şey olmayan karakteri, bu rolüyle Altın Küre kazanan Gina Rodriguez canlandırıyor.
Ayrıca sık sık karşımıza çıkan Jane’in 10 yaşındaki halini Jenna Ortega, 16 yaşındaki halini de Montse Hernandez canlandırıyor.
Xiomara Gloriana Villanueva
39 yaşındaki Xo, Jane’in annesidir. Onu 16 yaşındayken dünyaya getirmiştir. Jane’in babasının kim olduğunu bilse de ne adama bir kızı olduğunu söylemiş, ne de Jane’e babayı aslında tanıdığından bahsetmiştir. Hep ünlü bir şarkıcı olma hayali olsa da bunu başaramamıştır. Pek bilinmeyen bir gece kulübünde şarkı söylemekte ve aynı zamanda küçük çocuklara yönelik bir dans okulunda dans dersleri vermektedir. Annesi Alba’yı hayal kırıklığına uğratsa da çocuğunu büyütme sürecinde ondan büyük yardımlar almış ve aralarındaki güçlü bağı hiçbir zaman koparmamıştır.
Karakteri How to Make It in America ve Law & Order gibi dizilerden tanıyabileceğiniz Andrea Navedo canlandırıyor.
Alba Gloriana Villanueva
Pembe dizi hastası ve koyu Katolik anneanne Alba, çiçeğe benzettiği bekaretini bozarsa bir daha asla eskisi gibi olmayacağı düşüncesini Jane’e en iyi aşılayan şahsiyettir. Karakter hep İspanyolca konuşuyor. Onun dışında herkes İngilizce konuşurken ve o da gayet rahat anlarken ısrarla İspanyolca konuşmaya devam ediyor ama iyi de oluyor sanki.
Alba’yı Switched at Birth ve çeşitli sinema filmlerinden tanıyabileceğiniz Ivonne Coll canlandırıyor.
Michael Cordero, Jr
Michael, Miami’de özel dedektiflik yapan, Jane’in 2 yıldır birlikte olduğu nişanlısıdır. Ona son derece aşıktır ve bekaretini evlenene kadar koruma isteği konusunda da son derece anlayışlı davranmaktadır.
Karakteri Ravenswood ve The L.A. Complex gibi dizilerden tanıyabileceğiniz Brett Dier canlandırıyor.
Rafael Solano
Kanseri yeni atlatmış ve eskiden ünlü bir playboy olan Rafeal, Jane’in yeni çalışmaya başladığı Miami Otel’in sahibinin oğludur. Jane’in yanlışlıkla döllendiği spermlerin sahibidir ve bu yanlışlığı yapan doktorun kardeşidir. 4 yıldır evli olduğu Petra ile evliliklerinde sorunları vardır. Michael’la tanışmadan önce, Jane’in 4 yıl önce çalıştığı bir restoranda aralarında kısa bir çekim olmuştur. Sonra onu arayacağına söz verse de bir daha haberleşmemişlerdir. Şimdi tekrar karşılaştıklarında bu şoku atlattıktan sonra Jane’e tekrar yakınlık göstermeye başlar.
Karakteri Everwood‘dan tanıyabileceğiniz Justin Baldoni canlandırıyor.
Petra Solano
Rafael’le zamanında büyük bir aşkla bağlanarak evlenseler de artık evlilikleri can çekişmektedir. Petra, şimdilerde para ve rahat yaşamını devam ettirme adına evliliğinden hemen vazgeçmeme çabasındadır. Karakterin karmaşık ve bol entrikalı bir geçmişi vardır ve bu geçmiş peşini bırakmamaktadır.
Karakteri Reign‘den tanıyabileceğiniz Yael Grobglas canlandırıyor.
Rogelio De La Vega
Rogelio, çok ünlü pembe dizilerin başrol oyuncusudur. Bu camiada çok popülerdir ve Alba ona hayrandır. Bir kızı olduğundan habersiz olan Regelio, Jane’in hiç tanımadığı babasıdır. Xo ile yıllar sonra tekrar karşılaşınca geçmiş yılları telafi de etme çabasıyla hem onunla, hem de Jane ile güzel bir ilişki kurmaya çalışır. Gerek oyunculuğu, gerekse özel yaşamındaki her konuda bazen kendini beğenme noktasına kadar ulaşan bir özgüveni olan, kendine has, değişik ve eğlenceli bir karakter.
Karakteri dizideki gibi bolca Latin pembe dizilerinde yer almış ve Jane the Virgin’deki rolüyle Critics’ Choice ödüllerine aday olan Jaime Camil canlandırıyor.
Tekrar eden rollerle yer alan oyuncular ve karakterlerini, ilerideki bölümlere dair ispiyon olmaması açısından ele almıyorum ama hem ilk bölümde oldukları için, hem de özellikle sevdiğim için şu ikiliden bahsetmeden geçmeyeyim:
Luisa Alver
Luisa, Rafael ile aralarının çok iyi olduğu, kardeşinin birçok sırrını paylaştığı ablasıdır. Eşcinsel olan Luisa’nın alkol problemi vardır. Sevgilisinin kendini aldattığını öğrendiği günün ertesinde dikkati dağılmış ve harap olmuş bir vaziyette hastası Jane’i yanlışlıkla kardeşinin spermleriyle dölleyen doktor Luisa’nın ta kendisidir. 7/24 sarhoş bir vaziyette tıp fakültesini bitirebilecek kadar zeki olduğunu inandırıcı bulur musunuz bilmem ama melankolisiyle ve şaşkınlığıyla izlemesi keyifli bir karakter olduğu kesin.
Karakteri Alpha House ve The Lying Game ile tanıyabileceğiniz Yara Martinez canlandırıyor.
Rose
Biseksüel olan Rose, Luisa’nın eski sevgilisidir. Avukatken ailesi için kariyerinden vazgeçmiştir. Luisa yaptığı talihsiz tıbbi kazanın yasal sonuçları için Rose’a danışır. -2. bölümden ispiyon!–Rose aynı zamanda Rafael ile Luisa’nın babası ile evlidir, yani onların üvey annesidir.
Karakteri Legend of the Seeker, White Collar ve Marvel’s Agent Carter gibi dizilerden tanıyabileceğiniz güzel oyuncu Bridget Regan canlandırıyor.
Bir de yüzünü göremesek bile dizi boyunca her daim varlığını hissettiğimiz dış sesten, yani dizinin anlatıcısından bahsetmezsek olmaz. Sempatik bir İspanyol aksanıyla olayları hararetli hararetli anlatan, yorumlayan, kimi zaman ekranı dondurup sağına soluna bıraktığı notlarla bize hatırlatmalar yapan, bazen o sırada bir espri patlatan Anthony Mendez‘in bu karakterinin dizinin en güzel yanlarından biri olduğu kesin.
O sahnelerden iki örnek aşağıda:
YAZARIN NOTU
Adını duyduğum ilk andan itibaren ne zaman bahsi geçse dalga geçtiğim ve küçümsediğim bir dizi oldu Jane the Virgin. Önce daha başlamadan ilk bölümü eleştirmenlerin yere göğe sığdıramaması, sonra dizinin başlayıp devam etmesiyle bu övgülerin katlanarak devam etmesi ve önemli ödüller almasına kadar varmasıyla, “Neyi anlamıyorum ben?” diye diye bölümleri izler vaziyette buldum kendimi. Açıkçası genel anlamda beni memnun etmeyi başaramayan bir dizi oldu ama etrafta ilk sezonu sonuna kadar izleyenin tek ben olduğumu fark ettiğim için tanıtımını 22dakika’ya kazandırma görevini kendimde gördüm. Çoğu olumsuz da olsa kişisel birkaç görüşümü belirtip yazıyı bitireceğim.
Başta bu dizinin türü dramedinin yanı sıra “satire” olarak geçiyordu. (“-du” diyorum çünkü sonradan Wikipedia da kaldırdı.) Yani anladığımıza göre Jane the Virgin pembe dizi klişelerini kullanarak farklı bir şeyler sunma çabasında, yeri geldiğinde kendiyle dalga geçen, ince espri kaynayan, trajikomik olaylarla bezeli, eğlenceli bir seyirlik vaat ederek ortaya çıktı. Bu sayede de sürekli eşsiz ve değerli bir dizi olacağından bahsediliyordu. Böylece diziye başladım ve benim gördüğüm vaat ettiklerini yerine getirmek için çırpınan ama çoğu zaman başarmanın yakınından bile geçemeyen, tuhaf bir drama ve komedi karışımı. Konusunu başta çok absürt bulsam da zamanla itiraz etmemeye başladım. Zaten inandırıcı olma gibi bir iddiaları hiçbir zaman olmadığı için mantık aramadan oturup eğlenmeye bakmak gerekiyordu. Sonuç yine boş. Başroldeki kız abartıldığı kadar bir şey sunmuyor; ama evet, rolü için iyi sayılır. Gayet sempatik ve başarılı yardımcı oyuncular da mevcut. Fakat ne yapmaya çalışsalar olmadı. Dizi komik olmaya çalıştığı zamanların çoğunda güldürmedi. Pembe dizi klişelerini kullanarak “Yok artık.” dedirten entrikalarla örülü bir soapy drama’dan (primetime’da yayınlanan pembe dizi), bazen sıradan bir romantik-komedi’den öteye gidemedi. Fazla bir şey beklemeden bu haliyle kabul etmeye razı olsam yine bir çok eksiği gözüme çarptı. Yan karakterleri yeteri kadar kullanamaması, esas oğlanlardan Rafael’i canlandıran oyuncunun çok yanlış bir seçim olması gibi.
Olaylar çok hızlı akmıyor ama yavaş olduğunu da söyleyemem. Yani ne olacak diye merak ettirerek, sempatik bulduğum bazı yan karakteriyle tavlayarak bir şekilde kendini izlettirdi ve zaman geçirtti. Yer yer çok güldüğüm ve eğlendiğim anları da oldu ama geriye dönüp koskoca 42 x 22 dakikaya baktığımda “E bu muydu şimdi?” dediğim bir gerçek.
Bu kadar insanları ikiye ayıran bir dizi için kimsenin sözüne kulak asmadan birkaç bölüm izleyip kendinizin karar vermesi en sağlıklı yöntem olur diye düşünüyorum. O birkaç bölümde baktınız ki benim gibi düşünüyorsunuz, hiç daha fazla uğraşmayın; çünkü dizi başladığı gibi devam ediyor. Benim göremediğim o pırıltıyı görürseniz de zaten bana “İyi seyirler!” demekten başka bir şey düşmüyor.
yorumlar
TeamMichael’ı bu şekilde savdık başımızdan, şimdi TeamRafael’i memnun edelim diyedüşünürlerse yemedikleri küfür kalmayacak benden. Merakla yeni bölümü bekliyorum.
Şaşırtan bir hamle oldu, orası net. Ama çok da tın açıkçası.
Elisabeth Röhm’ü severim ama Bridget Regan’ın yeri başka.
Fragmana bakılırsa draması bayacak önümüzdeki bölümün.
S03E11
Bu zaman atlaması olayı fena olmamış açıkçası. Diziye yeni bir soluk geldiği aşikar.
*O ne güzel sürprizdir öyle yahu! Hiçbir yerde haberi falan da çıkmamıştı, harika bir sürpriz oldu. Hastasıyım valla bu hatunun. Umarım kalıcı olur!
*Bunu da Sleepy Hollow’dan severim. Fena bir takviye olmamış.
*Bu takviye de fena olmamış gibi.
*Bunun hala ortalıklarda olması üzdü.
*Bunun yeni saçları, bunun da sakalları fena durmamış.
*Mateo için yine sevimsiz bir çocuk bulmuşlar. İkizler ise çok tatlı olmuş.
*Son sahne de ilk sezona dönüş hamlesi olmuş bir nevi. Sıkıntı yok!
Tyler Posey diziye katılmış. Sezon finaline gelip S4’te de biraz olacakmş.
Yaniii, hayır demem valla.
@rpdi Alakasız zamanda alakasız bir yorum olacak ama aklımdayken söyleyeyim. 18 Ocak 2017 21:01’deki mesajına ithafen, bu sezon 20 bölüm olacakmış. Hatta IMDb 4. sezonu da 13 bölüm olarak gösteriyor.
Yoo alakasız olmadı çünkü hala bilmiyordum kaç bölüm olduğunu. Teşekkürler.
S03E19
Sezon finaline cidden Ricky Martin gelir mi diye heyecan yapmıştım bir an ama …
İyi bir kapanış oldu.
Tatlı tatlı, yormadan yayın hayatını sürdürmeye devam ediyor kendi halinde dizi. Yeni sezonda görüşmek üzere.
4. sezon, 17 bölüm olacakmış.
S4 POSTER
S4 FRAGMAN
Mateo niye değişmiş? Seviyordum ben en son halini.
Ben çok sevindim Mateo’nun değişmesine. Uyuz oluyordum o son çocuğa.
S04E01
Güzel bir bölümle dönmüş.
*İlk 1-2 hamle karmaşa hissi verse de çift anlatıcı olayı renk katmış. Bir uzantı diziye yol mu yapıyorlar diye düşünmedim değil hani.
*Keramet çocukta değil karakterdeymiş. Çocuğu değiştirdiler ama Mateo hala çekilmez halde.
*Tyler Posey iyi bir giriş yaptı. Melodi ayrıntısı güzeldi. Adam ve Jane birlikte fena olmadı. Lakin bu ikisinde çift kumaşı yok bence. Daha çok kanka kumaşı var. Kanka with benefits de olur ama.
*Darci-Rogelio seri saldırı/defans sahnesi hoş olmuş. Duş sahnesi de hoş sahnelerden biriydi.
Fena değildi.
*I like Fun Jane.
*Rogelio: Yakıştı.
*Tyler Posey çok yakıştı diziye. Bütün sezon kalsın isterim. En azından sezon ortası finaline kadar kalmalı mutlaka.
*Telenovela’dan sevdiğim Alex Meneses’i görmek güzeldi.
*Biri ölecekmiş.
S04E03
Güzeldi yine.
Mateo belki de ilk defa tatlı geldi bu bölüm gözüme. Keramet Adam’da elbette. Sadece Mateo’yu değil Jane’i de daha iyi gösterdiği bir gerçek. Veda etmek zor olacak cidden bu karaktere.
Fena değildi.
*Hadi ama Jane; Mateo’nun katlanılabilir bir çocuk olmadığını hepimiz biliyoruz. Onu sevecek biri mi? Gerçekçi ol lütfen!
*Allah cezanı vermesin Rogelio! Gülemiyorum, çünkü komik değil. Görmemişin bir çocuğu olmuş … O fotoğraflar ne Allahını seversen ya? Hele o isim saçmalığı? Nereden tutsan ofsayt!
2- Michaelina ne ya?
3- De La Vega Factor ezikliktir, Factor De La Vega olmalı. O olmuyorsa da bırak sadece Factor olsun, asil kal.
*Şu ikizlere daha çok süre ayırın ama yaaa! Şu tatlılıkların kıymetini bilmeyerek büyük yazık ediyorlar valla. Daha az Mateo, daha fazla ikizler!
*Kapanış: Layığı buydu bence.
Güzel bölüm olmuş yine. Çok eğlendim izlerken. The CW’nun sezona en iyi başlayan dizisine nazar değmez ve bu kıvamda bozmadan devam eder tüm sezon boyunca inşallah.
*Lina’yı baya özlemişim. İyi geldi bu bölüm o açıdan. Ayrıca söylemeden geçemeyeceğim; çok hoş dekolteydi valla.
*
konusu ancak bu kadar eğlenceli işlenebilirdi herhalde. İlk ortaya çıktığı anda bir şok oldum, soğuk duş etkisi yarattı ve bunu dramaya dökerken epey boğabilirler diye düşündüm ama öyle olmadı. Komediye çok iyi yedirmişler bu büyük, dramatik sürprizi. Jane’in deneyimsel tepkilerine de bayıldım bu arada.
*Sondaki ters köşe de şık olmuş, hakkını vereyim.
*Diren Rogelio!
O da fazla batmıyor diğer karakterler sayesinde.
Kötü demeyeyim ama ilk 5 bölümün altında kaldı bu bölüm.
*Önceki bölümlerde Adam’ın diziden ayrılma durumu hep üzüyordu ama bu bölüm hiçbir şey hissetmedim. 5. bölümde finalini yapmışız aslında karakterin.
*Rogelio oğlum mal mısın? Söylenir mi o?
Rosario Dawson night nurse olarak diziye geliyormuş
Brooke Shields birden fazla bölümde diziye katılmış.
Eva Longoria, kendisini oynamak üzere diziye konuk olacakmış.
S04E09
4 bölümdür dizide bir düşüş var. O ilk 5 bölümdeki tat yok. Lakin bu bölümün son 12-13 dakikası keyifli geçti. Tekrardan pozitif bir ivme yakalayabilir umarım.
S04E10
Pek kayda değer bir bölüm değildi yine ama Rogelio-River atışmasını izlemesi keyifliydi. Brooke Shields’in varlığı epey renk katacak gibi duruyor.
Sondaki ‘HBO’da değiliz.’ esprisi de güzel olmuş.
S04E11
Ben bu Eva Longoria’yı Tony Parker’ı boşadığından beri bekar sanıyordum. 2016’da José Bastón ile evlenmiş. Şu an da ilk çocuğuna hamileymiş. Bu bölüm olmasa haberim olmayacaktı valla.
Her şeye burnunu sokma be Jane!
Gina Rodriguez, beklenen haberi ağzından kaçırmış:
5. sezon = Final sezonu
Ezkaza dördüncü sezon finalinde ne olduğunu öğrendim. Aklıma gelmezdi gerçekten, sanırım tebrik edeceğim ve biraz da güleceğim. Gerek var mıydı kısmına izlemediğimden giremiyorum.
Ne olmuş ne olmuş
Gerçi bunun oyuncusu bir pilota girdiydi. Basit bir açıklamayla halledebilecekleri 1-2 bölümlük bir şey de olabilir. United States Trends’in tepesinden bana bakıyor şu an dizi
@aytackara Ay güldüm Teşekkürler
Geçen hafta haber başlıklarına denk gelip bir sürpriz yaptıklarını öğrensem de haberin içeriğine tıklamadığım için sürprizin içeriğinin ne olduğunun ispiyonunu yememiştim. Ama bu bölümün son 10 dakikasını tahmin yürüterek izlememi sağladı bu sürpriz durumu. İlk olarak
Sezona Tyler Posey’in de büyük katkısıyla 5 güzel bölümle başladık. Sonrasında düşüşe geçti. 2. yarıda Brooke Shields geldi be biraz renk katmaya başladı. Petra da formdaydı epey. Jane’in de şu ana kadarki en iyi/en sempatik sezonunu geçirdiğini söyleyebilirim karakter olarak. Ve haliyle aman aman olmasa da bir şekilde izletti işte kalan bölümler de kendini.
Final sezonunda, tahminen 11-12 ay sonra görüşmek dileğiyle.
5×01‘i Gina Rodriguez yönetecekmiş.
Final sezonu 18 bölümmüş.
Böylelikle toplam 99 bölüme ulaşmış olacak. Millet 100 olsun diye uğraşır …
Spin-off düşünüyorlarmış. Eğer gerçekleşirse her sezon Jane’in bir kitabı olacak şekilde antoloji, Gina Rodriguez de dış ses.
Eden Sher (The Middle), birden fazla bölümle final sezonuna konuk olacakmış.
S5 Promo
Sophia Bush
Poster
Final sezonu posteri
S05E01
Çok çok güzel bir bölümle açmış final sezonunu. Özlemişim diziyi valla.
*Gina Rodriguez, ekstra başarılı bir performans ortaya koymuş bu bölüm. Bir de o yaklaşık 7-8 dakikalık malum sahneyi kaç seferde ve kaç parça halinde çektiler epey merak ettim valla.
*Malumun soğukkanlı ve değişik hallerini izlemesi de epey keyifliydi. Malumun malumu büyük bir haz ile kestiği o malum sahne de favorilerimdendi.
*Bridget Regan’ı da yeniden görmek güzeldi. Onda da farklı bir enerji vardı bu bölüm. Kapanış sahnesi nereye varacak onu da merak ettim.
*Tüm bu pozitif şeyler gösteriyor ki Gina Rodriguez yönetmen koltuğunda da oldukça iyi bir iş çıkarmış bu bölüm.
*Petra, Rogelio ve Xiomara: Sizi de çok özlemişim be canlarım!
S05E03
Tamam, olacak şey bu da bu şekilde mi?
Bir yapımcı çıksın ve şu ikizlere bir dizi çeksin! Çok tatlılar cidden ya!
Gina Rodriguez evlenmiş.
S05E11
İyi ki varsın River!
RTÜK, buna da bulaşmış.
S05E12
Özlemişim Sophia Bush’u be! Kalaydı keşke biraz.
Gina Rodriguez: 35 yaşına geldin. Silikon falan taktır bir zahmet artık ya!
S05E14
Epey güzel bir bölümdü. Finalden 1, bilemedin 2 bölüm öncesi hissi verdi ama 4 bölüm var daha tabii. O kapanış sahnesine gerek yoktu bu arada.
Lina’yı uzun bir aradan sonra yeniden görmek güzeldi. Yanında getirdiği konuyu izlemesi de keyifliydi.
Geleneksel olmayan bir şey istiyorum deyip o şeyi giydin ya! Allah cezanı vermesin Jane!
S05E18-19 (FİNAL)
Ne yani aynı bölümün uzatılmışını mı yayınladınız cidden utanmadan?
Sezonun 18., dizinin ise 99. bölümü 36. dakikada sona erdi ‘The End’ yazısı ile beraber. Devamında ise aynı bölümün 7+43 olmak üzere 50 dakikaya uzatılmasını izledik 18’in devamı ve 19’da. O kadar saçma sapan bir şeydi ki! Saçma sapan demişken o otobüs sahneleri de o kadar saçmaydı ki anlatamam. Eğlenceli olsun diye koymuşlar ama malca olmuş. Taksi diye bir şey var sonuçta. Son yıllarda gelenek olduğu üzere bir The CW dizisine daha haz vermeyen bir finalle veda etmiş olduk. Birkaç bölüm öncesine kadar umutluydum aslında bu diziye pozitif bir şekilde veda edeceğim konusunda ama olmadı işte.
Bu 5 sezonluk yolculuğun yıldızlarının benim açımdan Yael Grobglas ve Jaime Camil olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Camil, CBS’te Broke dizisiyle arayı çok açmadan dönecek zaten de umarım Grobglas da tez vakitte izleyebileceğim bir dizi bulabilir kendine. Andrea Navedo da pozitif hatırlayacağım kadrolulardan olacak. Yara Martinez, Bridget Regan, Diane Guerrero, Brooke Shields, Tyler Posey, Sofia Pernas … Bu uzun yolda az çok katkısı olan herkesin eline sağlık. Justin Baldoni bu dizinin en büyük odunuydu bu arada. Ivonne Coll’u ve Elias Janssen’i ise ömür billah görmek istemiyorum yeniden.
Artık spin-off yok diyollağ.
Gina Rodriguez Expecting First Child, Announces Pregnancy on 38th Birthday