Netflix, Guillermo del Toro’s Cabinet of Curiosities’in fragmanını ve posterini yayınladı.
14 yorum abidin77 01 Ekim 2022 17:13
Cadılar Bayramı’ndan bir ay önce Netflix, 8 bölümlük korku antoloji dizisi Guillermo del Toro’s Cabinet of Curiosities’in fragmanını yayınladı. Dizi, 2’şer bölümden 25-28 Ekim tarihleri arasında yayınlanacak.
Cabinet of Curiosities, Oscar ödüllü beğenilen yönetmen ve yaratıcı, yönetici ve ortak yürütücü yapımcı Guillermo del Toro’nun, korku ile ilgili geleneksel tanımları zorlayan, eşi benzeri görülmemiş hikâyeleri derlediği bir koleksiyon. Bu her biri ustaca kotarılmış sekiz tekinsiz öykünün arasında del Toro’nun da iki özgün hikâyesi bulunuyor. Ölümü, doğaüstü güçleri konu alan, gotik, grotesk veya klasik anlamda tüyler ürpertici olan öyküler, bizzat del Toro’nun seçtiği yazar ve yönetmenler tarafından hayata geçirildi.
Lot 36: Tim Blake Nelson (Watchmen), Elpidia Carrillo (Predator), Demetrius Grosse(Fear The Walking Dead) ve Sebastian Roché’nin (The Man in the High Castle) başrolünde olduğu, Regina Corrado’nun (Deadwood) yazdığı, Guillermo del Toro’nun orijinal hikayesine dayanan bölümü Guillermo Navarro (Godfather of Harlem) yönetti.
Graveyard Rats: David Hewlett’ın (Stargate: Atlantis) başrolünde olduğu, Henry Kuttner’ın kısa öyküsüne dayanan bölümü Vincenzo Natali (In The Tall Grass) yönetti.
The Autopsy: F. Murray Abraham (Amadeus), Glynn Turman (Ma Rainey’s Black Bottom) ve Luke Roberts’ın (Ransom) başrolünde olduğu, David S. Goyer’in (The Sandman) yazdığı, Michael Shea’nin kısa öyküsüne dayanan bölümü David Prior (The Empty Man) yönetti.
The Outside: Kate Micucci (The Little Hours) ve Martin Starr’ın (Silicon Valley) başrolünde olduğu, Haley Z. Boston’ın (Brand New Cherry Flavor) yazdığı, çizgi roman yazarı Emily Carroll’ın kısa öyküsüne dayanan bölümü Ana Lily Amirpour (A Girl Walks Home Alone at Night) yönetti.
Pickman’s Model: Ben Barnes (Shadow and Bone), Crispin Glover (Rivers Edge) ve Oriana Leman’ın (The Whale) başrolünde olduğu, Lee Patterson’ın (Curve) yazdığı, H.P. Lovecraft’ın bir kısa öyküsüne dayanan bölümü Keith Thomas (Firestarter) yönetti.
Dreams in the Witch House: Rupert Grint (Servant), Ismael Cruz Cordova (The Lord of the Rings: The Rings of Power), DJ Qualls (Turning Point), Nia Vardalos (Love, Victor) ve Tenika Davis’in (Jupiter’s Legacy) başrolünde olduğu, Mika Watkins’in (Origin) yazdığı, H.P. Lovecraft’ın bir kısa öyküsüne dayanan bölümü Catherine Hardwicke (Thirteen) yönetti.
The Viewing: Peter Weller (Robocop), Eric André (The Eric Andre Show), Sofia Boutella (Kingsman: The Secret Service), Charlyne Yi (Always Be My Maybe), Steve Agee (Peacemaker), Michael Therriault (Locke and Key) ve Saad Siddiqui’nin (DC’s Legends of Tomorrow) başrolünde olduğu bölümü Aaron Stewart-Ahn ile birlikte yazan Panos Cosmatos (Mandy) yönetti.
The Murmuring: Essie Davis (The Babadook), Andrew Lincoln (The Walking Dead) ve Hannah Galway’in (Sex/Life) başrolünde olduğu, Guillermo del Toro’nun orijinal hikayesine dayanan bölümü Jennifer Kent (The Babadook) yazıp yönetti.
Del Toro, J. Miles Dale ile birlikte dizinin ortak yürütücü yapımcısı. İkili, Gary Ungar ile birlikte dizinin yönetici yapımcılığını üstlendiler. Regina Corrado, ortak yönetici yapımcı. Del Toro, ayrıca dizinin sunuculuğunu yapıyor.
BÖLÜM POSTERLERİ
yorumlar
Poster
GRAVEYARD RATS ve LOT 36 bölümlerinin posterleri 2. sayfaya eklendi.
Tüm posterler eklendi.
“Scavengers” bölümleri ile iyi bir başlangıç yapmış dizi. Malum yaratıklardan hoşlanmayan biri için zor geçecek olsa da özellikle 2. bölüm oldukça iyiydi.
İyi çekilmiş, iyi oynanmış ve geçtiği ortamlar oldukça güzel. Türü seven kesinlikle baksın.
1×03 (The Autopsy), konusuyla, anlatımıyla, oyunculuğuyla ve yönetmenliğiyle oldukça iyi bir bölüm olmuş. Çok beğendim.
1×04 (The Outside) ise bu konuya bu süre neden. İlk 4 bölüm içinde en uzun süreye sahip bölüm ki konu bakımından aslında en kısa olması gerekiyordu. Fena yordu izlerken.
ilk 2 bölüm benden de geçer not aldı.
1×03’ü çok beğendim. türün her yönüyle çok çok güzel örneği
1×04’ü beğenmedim. Üstelik de upuzun sürdü. Gereksiz bir bölüm olmuş. Halbuki kadını da severim.
1×05 bölümlerin uzamasından muzdaribim. Bölüm süresi yarım saat olsaydı muhtemelen çok seveceğim bir bölümün başından hoşnutsuz kalktım. Yazık oldu.
sonradan ek: 6 da aynen
8 bölümü de devirdikten sonra:
Niyesini ve nasılını önemsemeden, sadece “ne oluyor?”u -çoğunlukla gereksizce- uzun uzun ve güzel oyunculuk+görsel şölen eşliğinde izlemeye varsanız bu dizi tam size göre. Yoksa, sadece 3’ü izleyip geçin. (türün meraklılarına 3’ü kaçırmayın derim)
İlk bölümün atmosferi, konusu hoşuma gitti ama o son neydi öyle. Daha kötü nasıl yapabiliriz diye düşünülmüş sanki. Korku işleri, aptalca kararlar veren karakterler olmadan olmaz ama bunun da bir sınırı olur. Burada hiç yoktu.
Yaşlı adam kapıdan içeri girip çıkarken hoplama ritüeli yapıyormuş, onu da açıklamadılar. Ya takıntısından yapıyor ya da içerideki çizgilere değmemek için pratik yapıyor o zaman.
Yaşlı kadın konusunda ya doğaüstü bir durum var ya da oradan insanlara kötü davranma/göçmen karşıtlığı üzerine bir mesaj vermek istemişler. Sadece ikincisini yapmaya çalıştılarsa daha kötü.
S01E02
Bunu daha da kötü buldum, birazcık olsun bile merak uyandırmadı bölüm.
Özellikle bakmadım ama Del Toro’nun bu bölümü de ben yönettim dediği bir an gelir umarım.
S01E03
Neyse ki bu bölüm çok güzeldi, özellikle 2.yarısı ve oradaki sohbetler.
Her zaman söylediğim gibi F. Murray Abraham’ı izlemek her zaman büyük keyif.
İzleyeli biraz oldu ama bahsetmemişim.
Benim sıralamam 3>8>5>6
3. bölüm hepsinin içinde en güzel olanıydı. İki başrolün oyunculukları ve diyalogları çok iyiydi. Hem korku hem bilim kurgu. Merak uyandırıcı ve akıllıca yazılmış bir hikaye olmuş. Uyarlandığı kısa hikaye Authopsy’i ve diğer Michael Shea öykülerini okumayı çok isterim ama maalesef hiçbir kitabı burada mevcut değil.
8’in atmosferini çok beğendim. Hikayenin anlatımını güzel buldum.
5 ve 6. bölümler H.P. Lovecraft hikayeleri, hem okuması hem izlemesi zevkli olan (elbette oyuncular iyi oynadığında) dönem hikayeleri olduğundan bu iki bölümü de beğendim.
1. ve 2. bölümün konularını beğendim. Ama senaryonun “eden bulur” kafasıyla işlenişi göz devirttirdi. Açgözlü başrolümüzün sonunda layığını bulduğu hikayeler biraz öf dedirtiyor.
4 ve 7 o kadar kötü ve sıkıcıydı ki bunu çekmeye ne gerek vardı dedirtti.