Elisabeth Moss dizisi The Veil 30 Nisan’da başlıyor.
15 yorum abidin77 22 Mart 2024 13:15
FX, başrolünde Elisabeth Moss’un yer aldığı son casus-gerilim dizisi The Veil’in fragmanını yayınladı.
Peaky Blinders’ın yaratıcısı Steven Knight tarafından kaleme alınan mini dizinin ilk 2 bölümü 30 Nisan’da Hulu’da yayınlanacak. Kalan 4 bölüm haftalık olarak ekranlara gelecek.
Yumna Marwan (Little Birds), Alec Secareanu (Happy Valley), Thibault de Montalembert (Call My Agent!), Kobna Holdbrook-Smith (The Split), James Purefoy (Pennyworth), Josh Charles (The Good Wife), Joana Ribeiro (The Man Who Fell to Earth), Phill Langhorne (Viewpoint), Dan Wyllie (Wolf Like Me), Aron von Andrian ve Dali Benssalah dizinin kadrosunda yer alan oyuncular.
Sürükleyici bir gerilim olarak tanımlanan The Veil, İstanbul’dan Paris’e ve Londra’ya giden yolda ölümcül bir hakikat oyunu oynayan iki kadının (Moss ve Marwan) şaşırtıcı ve gergin ilişkisini takip ediyor. Kadınlardan birinin bir sırrı var, diğerinin görevi ise binlerce hayat yitip gitmeden önce onu ortaya çıkarmak. Amerikan CIA ve Fransız DGSE’deki görev kontrolörleri farklılıkları bir kenara bırakmalı ve olası bir felaketi önlemek için birlikte çalışmalıdır.
Knight’ın yanı sıra Novi Pictures’dan Denise Di Novi ve Love & Squalor’dan Moss dizinin yönetici yapımcılığını üstlendi. Dizi Amerika’da Hulu, diğer ülkelerde Disney+’tan yayınlanacak.
yorumlar
Bir takım haberler gelmişti ama rol aldığından kesin emin olamadığım için Haluk Bilginer’i eklemedim.
Bizim Disney’in çok yakında lafına acayip sinir olmaya başladım.
Ben de dün AyEmDiBi’ye baktım, gözükmüyordu. Fragmanda Türkiye sınırının falan lafı geçiyor, belki orada kısaca gözüküyor olabilir. Ondan fragmana koymamalarına şaşmadım.
Anlarız.
Poster 2
Diyeceklerim şimdilik bu kadar. Ama geri döneceğim.
* Haluk Bilginer 2. bölüme konuk. Türkiye-Suriye sınırında başlayan yolculuk, sonrasında İstanbul’a uzanıyor ve ilk iki bölümüyle Türkiye tarafını toparlıyorlar.
Bahsi geçen diğer kadın aynı zamanda IŞİD militanı. İlk bölümü bir mülteci kampında açıp üstüne kuruyorlar. Bir yandan CIA ve Fransız DGSE tarafını verdiler devam ederken.
Bonus (3-4):
Türkiye kısmında komik bir-iki yer vardı (dansözlü eğlence mesela) ama pek batmadı. Sarı filtreye kaçmasalar da sanki bir “Orta Doğu” esintisi hissediliyordu. Kimse (Bilginer dahil) Türkçe konuşmadı bu arada. Sınır tarafı Suriye kısmında olduğundan Arapça ilerledi zaten.
Paris veya CIA tarafından ziyade iki kadının iletişimi ve yolculuğu ilgimi daha çok çekti.
Bonus (3-4):
* Konusu gereği 7-10 gün sonra gerçekleşme ihtimali bulunan bir terör saldırısına ve perde arkasındaki sorulara/kişilere odaklılar.
Kadınların yolculuğu da anca biter ve devamında iyisiyle kötüsüyle bir yere bağlarlar nasılsa. Kalanını da izleyeceğim. Du’ bakalım.
Yayınlanan ilk 2 bölümü izledim fena bulmadım.
Elisabeth Moss yine benzer bir rol verilmesi hoşuma gitti. Bazen cidden gülüyor mu yoksa altında bir şey mi var anlamak mümkün değil seviyorum bu kadını
Onun harici konusu pek ilgimi çekemedi. Ancak 2 kadın diyalogları daha iyi izletti gibi. Geriye kalan olaylar, karakterler şuanlık nötr kaldı bende.
Tabiki Türkiye mülteci/sığınmacı rolünde hiç şaşırmadım artık hemen hemen her dizide konu oluyor. Öncesinden çok tepkiliydim ancak ne kadar tepkili olsak da yapılmaya devam ediliyor. Tabi birde gerçekler var. Haluk Bilginer’i görmek güzel. Genel TR görüntülerinde sıkıntı yoktu. Güzel çekmişler sahneleri.
Devam edeceğim ama bir ”Homeland” tarzı beklemiştim. Belki ileride olur. Bilemiyorum.
S01E01-02
İlk bölümü beğendim ben. Ama 2. bölüm için aynı şeyi söyleyemem. Politik gerilim pek tarzım değildir ama yine de ilk bölüm ayarında devam etmiş olsa izlemeye devam edebilirdim.
Elisabeth Moss, kendisine son derece uygun bir rol bulmuş yine. Yumna Marwan’ı da Little Birds dizisinden tanırım. Orada Juno Temple’a destek kuvvet olmuştu. Burada da Elisabeth Moss’a olmuş. Tek başına bir diziyi sürükleyebilecek potansiyelde biri değil zaten.
Kış vakti, kapalı, boğuk bir havada gelmişler Türkiye’ye. Tadı çıkmadı hiç yani. Ağızlardan hiç Türkçe cümle de çıkmaması bir başka eksi oldu tabii. Haluk Bilginer’in bölümdeki konukluğu da epey minik kaldı bu arada.
Fransız ve Amerikan istihbaratı sahneleri hiç sarmıyor. İki kadın arasında geçen sahneler taşıyor diziyi. 2. bölümde o bile saramadı pek gerçi. Sakız misali uzattıkları saçma bakış açılı oryantal muhabbetleri aşırı gereksizdi.
Bu dizinin Türkiye ayağı “ilginç” bir yere gidiyor…
Not: Tüm bilgisizliğimle böyle bir parti var mı diye baktım, varmış.
İlk iki bölümü izledim bir sonraki bölümü merak ettiriyor onun dışında da idare eder bir dizi bence.Bir de Elizabeth Moss bu dizide çok fazla Kate winslet’e mi benziyor ya da bana mı öyle geliyor bilemedim
Bize gelişi 29 Mayıs.
Türkiye sınırını geçtikten sonra olanlara karşı ilgim azaldı açıkçası ama sezon kısa (6) da sürünce fazla sünmedi en azından. Yine de finalin son kısmında olan bitenlere göz devirdim. Tam Cafer Bey’e referans vermelik bir durum.
Sezonla birlikte görevin de sonuna geldik. Mini dizi diye geçiyor ama farklı bir görevle, başka bir şekilde dönerlerse kendileri bilir. Onu o zaman düşünürüz.
* Babasının hayatta olduğunu ve bunca zamandır kendisini arkadan takip ettiğini anlayıp bir de sonraki görevi için Yunanistan’a gitmesinden huylandım devam konusunda.
* Göz devirdiğim kısmı da Adilah’ın ölümüydü. Koca sezon kızım draması çektirdiniz madem, bir şekilde mutlu son da yazabilirdiniz. Hiç de vah vah olamadım, aksine sinirlendirdi.
Ben diziyi sevmekle ve 2. yarının biraz daha iyi olduğunu düşünmekle birlikte bir Steven Knight işinin daha iyi olmasını bekliyordum.
The Veil ortalama bir iş olmuş. Hareketli bir dizi değil. Moss’un sürekli kısık sesle konuşması insanı bir yerden sonra yorabilir. Moss ve Marwan ikili olarak iyiydiler. Moss yine geçmiş travmalarından mustarip karakteriyle kendisine uygun bir rol bulmuş. Bazı yerlerde çok çok iyi oynuyor ama bazı anlardaki abartalı oyunculuğu bir tık yoruyor insanı.
Josh Charles, sinir bozucu CIA’ci olarak iyi iş çıkardı.
Franklin’in Dışişleri bakanını burada DGSE’nin başı olarak karşımıza çıkmasından memnunum. Dali Benssalah için ne negatif ne pozitifim.
James Purefoy ise Moss gibi kendisine gayet uygun bir rol bulmuş. Karakterinin
öyle.
Haluk Bilginer
Moss İstanbul’daki çatı sahnesinde omurgasını kırmış. Ay üzüldüm, sağlam canı yanmıştır.
Farklı lokasyonlarda geçen casusluk dizilerini severim. Ortalama bir iş olsa da izlediğime pişman değilim. Dizinin çok izlenmediğini, ilgi çekmediğini ve masraflı olduğunu düşündüğümden bir yol yapsalar da devamının geleceğini düşünmüyorum.
Ortalama bir diziydi. Bazı yerler hayli klişeydi.
İstanbul sahneleri gerçekçi denilebilir ama filtre içimi kararttı. H.Bilginer gayet iyiydi, Josh Charles da izlemiş oldul bu vesileyle . Malik’i oynayan pek olmamış efendim…
Kendini izletti ama bu kadrodan daha iyisini beklerdim. 2.sezon olursa da bir ara bakılır
Dizi ritmini bulamamış, gelecek vaat eden bir giriş, anlamsız uzatılmış gelişme, oldu bittiye gelmiş final. Yeni sezona kapılar ardına kadar açık, akıllarında bir şeyler var belli ama fırsat öyle bir kaçmış ki anlatmalarına 2. sezon ile izin verirler mi emin değilim. Yazar grift bir yapıya imza atayım derken sıvamış, sağ olsun yönetmen de etliye sütlüye karışmamış, oyuncular da keza öyle. Türü sevmekle birlikte çok keyif alamadım maalesef. 2. sezon gelirse bakarız duruma göre.