Arrow — tanıtım
1.496 yorum rpdi 29 Aralık 2012 21:10
Televizyona uyarlanan süper kahraman hikayelerinin son yıllarda pek tutmadığı bir gerçek. Fakat The CW bu duruma inat, büyük masraflar yapmaktan kaçınmayarak, yıldız isimleri kadrosuna katarak, müthiş tanıtım kampanyaları yapmaktan çekinmeyerek, kısacası gümbür gümbür bir şekilde, 14 Ekim 2012’de karşımıza Arrow‘u çıkardı.
Dizimiz Batman, Superman, Green Lantern, Jonah Hex, Watchmen, Wonder Woman gibi bilindik süper kahramanları da bünyesinde bulundıran DC Comics‘in Green Arrow (Yeşil Ok) çizgi romanından uyarlanıyor. Green Arrow, giyim tarzı, kullandığı savaş aletleri, kendine özgü bir adalet sistemi yaratmasıyla Robin Hood‘u aşırı derecede andıran bir kahraman. Kendisini kanlı canlı bir insan olarak gördüğümüz ilk ve şu ana kadarki tek örnek ise Smallville. Orada toplam 72 bölüm görünen Green Arrow’u, şu aralar bir diğer The CW yenisi Emily Owens M.D.‘de yer alan Justin Hartley canlandırmıştı. Green Arrow’u 1941 yılında Aquaman’in yaratıcılarından Morton Weisinger ile Congorilla’nın yaratıcılarından George Papp’in yarattığı ve kendisinin ilk kez More Fun Comics’in 73. sayısında görücüye çıktığı da bizi pek ilgilendirmeyen bilgiler arasında.
Bence şimdi bunları bir kenara bırakalım ve modernize edilerek karşımıza sunulmuş, yeni TV dizisi Arrow‘un konusuna geçiş yapalım:
Oliver Quuin, şımarık, vurdum duymaz, kadın avcısı, playboy diye tabir edilen milyarder bir adam. Bir gün, içinde babasının ve ayarttığı sevgilisinin kız kardeşinin de bulunduğu bir yat gezisine çıkar. Bu yat gezisi, korkunç bir kazayla sonlanır ve bu kazadan sadece Oliver sağ olarak kurtulur. 5 yıl sonra Pasifik’in ücra bir köşesindeki adada bulununcaya kadar da öldüğü sanılır. 5 yıl sonra evine, yani Starling City’ye döndüğünde ise artık karşımızda eski Oliver’ı değil, adada yaşadığı sıkıntıların değiştirdiği, farklı bir Oliver’ı buluruz.
Starling City’de kendi çıkarlarını düşünen birtakım insanlar yüzünden suç oranı artmış; uyuşturucu her tarafa yayılmıştır. Halkı da gün geçtikçe daha çok fakir olmaya başlamıştır. Şehri, bu kötü duruma sürükleyen insanların arasında Oliver’ın ailesi de bulunmaktadır. Kazadan hemen sonrasında Oliver’ın babası, son nefesini vermeden önce şehrin bu durumundan sorumlu insanlarla ilgili bazı sırları anlatır ve ona şehri bu derecede zehirleyenlerin bir listesini verir.
Oliver, adada kaldığı süre boyunca bambaşka bir insana, kendi tabiriyle bir silaha dönüşmüştür. Üstün refleksler, hızlı koşu, hedefini tam tutturma ve müthiş okçuluk yeteneği burada kazandığı hediyelerden bazılarıdır. (Bu süreci dizinin ilerleyen bölümlerde ve tek seferde değil, geri-dönüşler (flashback) şeklinde izleyeceğiniz için ayrıntısına giremiyorum.) Oliver, Starling’e geri döndüğünde işlerin iyice çığırından çıktığını ve şehrin daha da rezalet bir hale geldiğini görür. Gençken yaptığı hataları telafi etmeye, kendisine yakın olanlarla arasındaki buzları eritmeye, ailesinin yanlışlarını düzeltmeye, toplumdaki sorunlarla mücadele etmeye ve Starling City’yi eski ihtişamlı günlerine geri döndürmeye karar verir ve adadaki sahip olduğu yetenekleri de kullanacağı Arrow karakterini yaratır.
Dikkat çekmemek için bir yandan eskisi gibi güç ve para düşkünü, umursamaz, pervasız çapkın rollerini oynarken, gerektiği durumda yeşil kostümü giyip gizli kimliğine bürünerek, Starling’e adaleti getirecek olan, “yasalardan üstün, yasadışı koruma görevlisi” kahramanımız Green Arrow olarak yaşamını sürdürmeye başlar.
Kadro ve karakterler üzerinden devam edecek olursak…
Bir zamanların umursamaz, şımarık, kadın avcısı, kısacası pislik çocuğu; ama şimdilerin müthiş okçuluk yeteneğiyle Starling’in adalet sağlayıcısı Arrow’a, yani Oliver Queen‘e Stephen Amell hayat veriyor. Oyuncuyu en son Hung‘ın 3. sezonunda önemli bir rolde izlemiştik. Bunun yanı sıra Private Practice, New Girl, 90210, The Vampire Diaries gibi dizilerde konuk olarak yer almıştı. 5 yıl adada kalıp, başına bunca şey gelen bir adamın ruh halini gerçekten çok iyi veriyor. Gerçekten de yakışıklı oyuncu Stephan Amell, bu rol için biçilmiş bir kaftan diye düşünmeden edemeyeceksiniz.
Laurel, Oliver’ın eski kız arkadaşı. Oliver, Laurel’ı önce onun kız kardeşiyle aldatır. Daha sonra da söz konusu gemi kazasında istemeden de olsa, bu kız kardeşin ölümüne sebep olur. Oliver’dan böylesi büyük darbeler yiyen Laurel, kahramanımıın yaşadığını öğrendiğinde kafası karışır; ama elbette ki bir yandan Oliver’a karşı hala boş değildir. Oliver’ın yokluğundaki 5 yıllık süreç içinde avukat olduğunu eklemeden geçmeyelim. Karakterimiz, güzel oyuncu Katie Cassidy tarafından canlandırılıyor. Melrose Place veHarper’s Island‘da başrollerde seyrettiğimiz aktrist, Gossip Girl, Supernatural, New Girl gibi popüler dizilerde de bir süre konuk olarak yer almıştı.
Tommy, Oliver’ın en yakın arkadaşı. Kendisi Laurel’dan hoşlanıyor ve Oliver’ın öldüğünü sandığı yıllarda işleri iyice ilerletiyor. Karakterimiz, çıkışını geçen yıl geçen yıl iptal olan Pan Am ile yapan Colin Donnell tarafından canlandırılıyor. Arrow ise onun ikincisi projesi. Daha önce pek tecrübe kazanamamış Donnell’ın, gayet başarılı bir oyunculuk sergilediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Eskiden sert bir Amerikan askeri olan John Diggle, şimdilerde Oliver’ın annesi Moira tarafından bizzat tutulmuş olan Oliver’ın yeni koruması. Diggle, David Ramsey tarafından canlandırılıyor. Daha önce kadrolu olarak yer aldığı bir dizi yok. Bir ya da birkaç bölüm konuk olduğu dizilerden bazıları ise şu şekilde: Blue Bloods, Dexter, Ghost Whisperer, Huff.
Son zamanlarda dizilerinin vazgeçilmezi olan “sorunlu ergen” kadrosunu dolduran Thea, kendini alkol ve uyuşturucuya vermiş, dünyadan haberi olmayan, insanı sinir etmekten başka bir işe yaramayan, Oliver’ın salak kız kardeşi. Thea, Willa Holland tarafından hayat buluyor. Kendisini daha önce konuk olarak -ama çok bölümde- The O.C. ve Gossip Girl‘de izlemiştik.
Starling’in adaletini sağlamada çok büyük katkıları olan, Laurel’ın babası dedektif Quentin Lance. Küçük kızının ölümüne sebep olan Oliver’dan nefret ediyor ve Laurel’ı da ondan uzak tutmaya çalışıyor. Karakterimiz, dizilerde bol bol konuk olarak karşımıza çıkan oyuncu Paul Blackthorne tarafından canlandırılıyor. Başrolünde yer aldığı The Dresden Files‘tan sonra, yer aldığı dizilerden bazıları The River, The Gates, Lipstick Jungle, Big Shots, 24 şeklinde.
Ölen kocasının acısını yaşayan, çocuklarına karşı sevecen ve mükemmel bir anneymiş gibi görünen ama sandığımız gibi masum olmayan, “Kraliçe” annemiz Moira Queen. Kendisi gemi kazasıyla ilgili belli ettiğinden çok daha fazlasını biliyor ve oğlunun arkasından bazı işler çeviriyor. Karakterimiz Susanne Thompson tarafından hayat buluyor. Yer aldığı yapımlardan bazılarını Once and Again, Cold Case, Kings, NCIS şeklinde sıralamış olalım.
Yazını başında da dediğim gibi diziye sonradan pek çok yıldız isim katıldı. Şimdilik şu, şu, şu ve şunu örnek verelim. Bunların devamı sürekli geliyor, haberiniz olsun. Kadronun tamamına şuradan ulaşabilirsiniz.
Arrow, bir tıp dizisi olan Emily Owens M.D. ve bir polisiye olan Beauty and the Beast ile birlikte The CW’nun bu sonbahar için onay verdiği üç diziden biri. Son zamanlarda, pilot bölümlerinden hemen sonra iptal edilen Wonder Woman‘ı, Aquaman‘i ya da 10 bölüm sonunda iptali gören The Cape‘i düşününce, Amerikalıların süper kahraman hikayelerini televizyonda görmeyi sevmediği düşüncesi ortaya çıkıyor. Normalde Amerikalıların tıp ve polisiye sever, süper kahraman sevmez mantığından hareketle “Arrow tutmaz, diğer ikisi tutar” diye tahmin edildi; ama işler hiç de öyle olmadı. Tıp dizisi olanı hemen iptali gördü. Polisiye olanı vasat reytinglerle yaşamaya çalışıyor. Ama Arrow, reytinglerde aldı başını yürüdü. İlk bölümüyle 1,3 reyting, 4.017 milyon izleyici ile açılış yaptı ve sonraki bölümlerde bu rakamları fazla düşürmeden yoluna devam etti. 23 bölümlük tam sezon onayını kaptı ve şu anda The Vampire Diaries‘ten sonra The CW’nun en çok izlenen dizisi konumunda. Ayrıca, hemen arkasından yayınlanan Supernatural da Arrow’un rüzgarından yararlanarak, önceki sezonlarına kıyasla daha iyi reytingler elde ediyor.
Başta başrol oyuncusu olmak üzere çok isabetli yapılan oyuncu seçimleri, adada yaşanan olayları geri dönüşlerle (flash-back) izlememiz gibi ayrıntılar sayesinde sürekli ayakta tutulan gizem unsurları, özenilerek ve para harcanarak çekilen ve bir TV dizisi için insanı tatmin eden aksiyon sahneleri, ilerleyen bölümlerde bilindik DC Comics kötülerinin karşımıza sık sık çıkıyor olması (hangileri olduğunu ispiyon vermemek adına söyleyemiyorum), pembelik dozunun ayarını tutturabilen, merak uyandırıcı aşk meseleleri, Arrow’un izlenme nedenlerinden sadece birkaçı. Elbette ki “her anı heyecanlı, hiç sıkmıyor, mantık hatalarından eser yok” gibi şeyler söyleyemeyiz. “Olur bu kadarı da…” dedirten, küçük şeyler de var kaçınılmaz olarak.
Diziyi çok seven bir kesim olduğu gibi, yerden yere vuranların sayısı da epey fazla. Her zaman dediğimiz gibi, bir kaç bölüm izleyip kendinizin karar vermesi en doğrusu. Yukarıda da dediğim gibi Amerika’da gayet güzel izleyici oranları elde ediyor. Yani dizinin geleceğinin olduğu konusunda kesinlikle içiniz rahat olsun.
Son olarak iki adet tanıtım filmini paylaşıp, tanıtıma noktayı koyalım.
Herkese keyifli seyirler.
AYRINTILI TANITIM FİLMİ
http://www.youtube.com/watch?v=gk_ji5Yu_Mg
KISA TANITIM FİLMİ
yorumlar
@meorman senaryo olarak bu sezon toparlayacaklar gibi(yanin umarım) o konu da söylediklerin katılmaya bilirim ama diğer tüm dediklerin katıl yorum hele ekip dövüş sahneleri tam bir facia neyse umarım bu sezon güzeli bir sezon olur
Yeni NYCC videosu.
Ben geçen sezondan çok şikayetçi değildim çoğunluğun aksine. Sadece dizinin biraz düşüş yaşadığını kabul ediyorum geçen sezon ama bu sezon daha iyi olacak gibi. Özellikle yeni kötü adamımız çok iyi olmuş. Oyuncu da cuk oturmuş. @meorman’ ın dövüş sahneleri ve oyuncular hakkındaki yorumlarına tamamen katılmakla beraber yine de izletiyor kendini diyorum ama o dövüş sahneleri bana da dokunuyor. Bir de
var tabii.
Bir de son sahneyle ilgili
Bütün eksiklerine rağmen yine de seviyorum ben bu diziyi ve gittiği yere kadar devam edeceğim. Bu sezondan da ümitliyim baya, iyi başladı devamı da iyi gelir umarım.
Damien Darhk hem The Flash’ta hem de DC’s Legends of Tomorrow’da gözükecekmiş.
https://twitter.com/ComicBook/status/653661887352164352/photo/1
Oleyy Tek bölümden bayıldım adama.
4×2
İlk bölümden daha iyiydi bence. Vaktim olursa sonra kısa bir inceleme yapabilirim.
Güya yorum yapmayacaktım ama bir noktanın üstüne dayanamadım…
Malum geçmişteki Oliver kazandan önceki dönemde bile bu bizim şimdiki dönem halinde değildi, komik bir peruk hali… Biraz da böyle düzgün izleyelim bakalım. Zaten daha bu saç-sakal tekrardan karışıp yabaniye dönecek…
Bu arada bölümün ortasından sonunun buraya gideceğini tahmin etmiştim. Bir de Donna Smoak’ın geri dönüşünü biraz daha merakla beklemeye başladım.
Güzel gidiyor. Aman nazar değmesin.
4×02 üzerine :
bu sezon ilk iki bölümdeki malum kötü karakter dışında yine vasat gidiyor bence.
Cok guzel bir bolumdu. Flash gibi dolu dolu idi.
Sara’nin de nasil geri getirilecegini de ogrenmis olduk. Yani nasilini biliyorduk elbet ama kimin sayesinde vs ortaya cikmis oldu. Cok ozledim Sara’yi.
Thea’nin donusumu hosuma gidiyor acikcasi. Dovus sahneleri de guzeldi.
Belediye baskanligina aday olup cekilen kadini daha fazla gorelim. Kizini da gorsek olur.
Oliver’in adayligini koyacak ise cok guzel bir hamle. Sasirdim tabi. Yakisir Oliver reise.
vasat gidiyor denmiş ama bence fena gitmiyor :mrgreen:
iyi de illaki zorla da seveceğim diye bir şey yok ki benim fikrim böyle, başka arkadaşların da fikirleri farklı olabilir. Her dizide böyledir. Dizi ilk iki sezon süperdi,heyecanlıydı, üçüncü sezon batırdılar,bu sezon evet geçen sezona göre iyi başladı ama hala o ilk iki sezondaki heyecanı ,atroksiyonu alamıyorum. Üstteki yazdığım yorumda olduğu gibi sadece ilk iki bölümü vasat buldum daha Mayıs’a çok var, dizinin gidişatına göre elbet benim de fikrim değişecektir.
evet bence de ilk 2 sezon göre iyi değil ama en azın da 3. sezon göre iyi olacağın düşünüyorum bu sezon(yanin umarım) :mrgreen:
Lan niye
:lol: :lol:
doğru o zaman ispiyon içi ne alıyım en iyisi
Güzel bölümdü.
Çok şükür Dig ile Oliver barıştı, artık Dig’in triplerine bir bölüm daha dayanamazdım.
Lazarus Pit’in yok edilmesine ben bozuldum. Köşede duraydı iyiydi.
Beni flashbackler de çok merak ettiriyor, bakalım orası nereye bağlanacak.
Saramız geri döndü, hayırlı uğurlu olsun. Özlemişim oyuncuyu da <3 İnşallah bir an önce düzelir.
Diğer bölüm de Constantine gelecek, çok merak ediyorum o yüzden.
Bölümün kötüsü çok doğru bir seçim olmuş bence.
Sara’nın geri dönüşü, Lazarus çukurunun Nyssa tarafından imha edilmesi, Dig&Oliver barışması, Thea’nın sonunda birilerini öldürmesi, Merlyn ve Nyssa’yı tekrar görmek, Felicity’nin taramalı kullanması , Quentin’i görmemek …
Güzel bölümdü be!
Yalnız bu sezonki flashback olayı şu an için aşırı gereksiz ilerliyor.
Ilk kismi normal giderken ikinci kisim cok iyiydi be.
Dig – Oliver barismasina da sevindim. Dig’in triplerine artik cok sinir oluyordum.
Bu “Hiv” olayi da merak ettiriyor. Suan Arrow da birden fazla konu var kendini merak ettiren. Cok olumlu bir mesele.
Su bolumdeki Flashback cok gereksiz gibiydi. Hic bir olay ile baglanti kuramadim. Ama orayi da merak ediyorum nereye baglayacaklar.
Felicity’nin yardimcisi Curtis’i de ekibe dahil etseler diyorum. Cok sevdim cocugu. Cok sempatik. Ise cok yarardi.
Lazarus Pit’in yok edilmesini cok sacma buldum yanliz. Nyssa’ya acayip sinir oldum o an. Sacma sapan isler.
Merlyn’i gormek guzeldi. Ama simdilik baya arka planda kaldi. Daha fazla gorelim adami.
Sara’nin donusune cok sevindim. Bakalim ne zaman kendine gelecek.
Kisacasi; boyle devam Arrow ekibi.
Stephen Amell:
[Arrow/Flash ortak bölümü hakkında]
“Geçen yıl ki ortak bölüm, eğer iki diziden birinin hayranıysanız ortak bölümlerden zevk alacağınız şekilde tasarlanmıştı. Bu yıl ki ortak bölümlerde bu söz konusu değil. Eğer bu iki bölümü bir gecede üst üste yayınlasanız, iki saatlik bir dizi izliyormuşsunuz gibi olur.
İşin aslı, Flash bölümünün çoğunluğu Star şehrinde, Arrow bölümünün çoğunluğu da Central şehrinde geçiyor. Bu yıl ortak bir düşmanımız var, ki geçen yıl böyle değildi ve bence genel olarak sadece iki diziyi değil, üç diziyi birlikte işleme konusunda harika bir iş çıkardık. Her zamanki gibi, zorlayıcıydı ancak bitirdiklerinde…. Artık ne zaman bitirirlerse çünkü katılacak birkaç parça daha var. Bence bu ortak bölümler, bana göre, iki dizi içinde başarının doruk noktası olacak.
İlk kez başladığımızda sadece ben vardım, değil mi? Sonra Flash’a başladıklarında sadece Barry ve sonra da gitgide evren genişledi…Bir sahne çektik, sahnede dokuz tane süper kahraman var. Dokuz tane insan, süper güçleriyle veya süper kostümleriyle. O sahneye bakıp 3 yılı aşkın süredir inşa edilen o dünyayı görmek inanılmazdı.”
https://www.facebook.com/arrowdizisi/photos/a.874623625951709.1073741828.874602272620511/915012895246115/?type=3
Eline sağlık @oktay_1907
Güzel bir yorum gelmiş Stephen Amell’den. Belli ki çok memnun bu projenin bir parçası olmaktan. Ve hala ilk günkü gibi heyecanlı. Ne mutlu bize.
@pirate ben bunun kendi elerim ile Türkçe çevirmedim facebook da bir Arrow hayran sayfası da Buldum baktım ispiyonluk bir durum yok paylaşım dedim :mrgreen:
Oktay yanlış anlamazsan bir şey diyeceğim. Bunu ve bunun gibi şeyleri, çevirenin emeğine saygı olması açısından, aldığın sayfayı kaynak göstererek versen olmaz mı ? Uğraşıp çevirmiş o kadar adamlar. Linki direkt yoruma yapıştırsan da olur. Belki hoşuna gidip sayfayı beğenmek isteyenler de olabilir hem.
tamam bir da ki öyle yaparım :mrgreen:
https://twitter.com/arrowturkeyfans/status/658354730427658240
Bu bölüm vasattı. Yeni sığınağa geçmeleri dışında kayda değer hiçbir şey olmadı desem abartmış olmam heralde.
@pirate
Kayda değer bir şey olmadı mı? Aynı şeyi izlemedik sanırım.
Sonradan ek: ilerleyen saatlerde bir inceleme gelecek.
@pirate bence bu bölüm vasat demeyelim de geçiş bölüm diyelim saten ilk yarı komple LOT için hazırlım yapacaklar o yüzden peki kayda değer bir şey olacağın sanmıyorum büyük ihtimali en 2. yarıdan sonra asıl bölümler başlayacak(yanin umarım) ama ben gene de bu bölüm beğendim :mrgreen:
hikayeye katkısı olan ne oldu ki bu bölüm? Belli ki harbiden aynı şeyi izlememişiz.
Laurel çukurun varlığını ve ne işe yaradığını öğrenince kız kardeşini diriltmek için kullanmaya karar verdi. Yoksa 1.5 sene sonra kafasına bir anda saksı düştüğü için değil.
Onun dışında diyalogların zayıflığı vs. itiraz ettiğim bir konu değil ama geçen sezon olduğu gibi benim gözüme yine o derece takılmıyorlar. Lazarus Pit’in insanları değiştirebilir diye baştan demişlerdi zaten. Söylemeseler bile ben kendim Thea’nınkinin o dönem değil de sonradan yavaş yavaş etkilerinin ortaya çıktığını düşünüyorum şu an. Sara’nın deliliği de ölüyken dirilmesi işte.
Her şey LoT’a hazırlık şeklinde yürüyor, o nedenle arada kaçırdıkları mantıksız gelen yerler vardır. Benim aklımda sadece “Oldu olacak Tommy’yi diriltelim o zaman!!” diye geçiyordu mesela. Onu da güya çukuru yok ederek cevap verdiler; çok kişinin sorun yaptığını biliyorlardı.
Daha önce pek takılmadan izlerdim de Tanrı affetsin, ben bu bölüm Laurel’ın haline gülmeden edemedim. Karakteri nereden nerelere getirdiler.
Rutina Wesley’i ilk başta kafasındaki kask varken tanıyamadım ama sahnenin sonuna doğru jeton düştü. Birden fazla bölümlüğüne geldiğinden birz daha izleyelim bakalım, şimdilik itiraz etmeyeceğim.
Ray konusunu bence de uzatmasınlar artık. (Bu kısım @itsmypurgatory’nin yorumuna erken bir ekleme oldu.
4 x 04 üzerine:
Anlamlı bir bölümdü.
4 x 04 gayet güzel bir ara bölüm oldu 5. bölümle aksiyon başlıyo 8. bölümde tüm kahramanlarımızı bir arada görerek tavan yapacak. Ortak bölümlerin şimdiden bol reytingli olmasını temenni ediyorum.
Szımış sızmış hatta millet rica bulunuyor silinsin diye,reytingler düşmesin istiyorlar
Böyle şeylerden reyting düşse önce Game of Thrones’unki düşerdi.
Erken izlemek isteyen varsa izleyebilir 5. bölümü. Söylentiler doğruymuş.
Bölümü yazan senaristlerin allah belasını versin başka bir şey demiyorum. Arrow’un en kötü bölümü yazacaktım ama bölüm ilerledikçe hayatımda izlediğim en kötü tv bölümü ödülünü kazandı.
Crossover yapacağım diye hikayeden, karakterlerden anca bu kadar çıkılabilir, kopabilirdi…
İnceleme yazarım erkenden ne güzel bölüm olmuştur diye düşünürken söverek kalkmak varmış.
bence bölüm o kadar kötü değildi ama iyi de değildi umarım 6.bölüm daha iyi olur.
4×05 üzerine:
Ben şahsen hiç sinirlenmedim bölüme. Constantine’i zamanında bırakmış biriyim, gözüme battığını söyleyemem ama aman aman bir katkı da gördüğüm söylenemez.
Normal bir Arrow bölümüydü. Flash ile el ele LoT’a hazırlığa devam ediyorlar.
4×05
Ben de öyle kötü rezil bir Arrow bölümü görmedim. Crossover için hızlandırma da görmedim. LOT için hadsiz bir çabada görmüyorum sezonda zaten. Kendi düzeninde güzelce gidiyor bence Arrow, Flash’ta geri kaldım 3 bölüm belki ikisini de tamamlayınca öyle hissederim ama Arrow’dan hiç soğumamış birisi olarak bir sıkıntı görmüyorum şimdilik hatta, mistik güçlerin katılmasıy, Damien Darkh falan güzel de gidiyor bence.
Normal bir Arrow bölümüydü bence ama bazı şeylerin hızlandırılmış olduğuna katılıyorum, bölüm hızlı gitti. Ama bu hızdan şikayetçi değilim, sakız gibi uzatmadan sonuca kavuştuğumuz için mutluyum. LOT başladıktan sonra iki dizide rahatlayacak gibi gözüküyor.
Constantine karakteri en sevdiğim karakterlerden birisidir. Keşke yeniden dizisi ya da filmi olsa. Animasyona bile razıyım.
Constantine ile Arrow uyumu güzel geldi bana hatta ilerleyen bölümlerde konuk oyuncu olarak görmek isterim Constantine’i. Oyuncusunu da severim.
İlk baş Constantine gözüme batacak mı dedim ama Damien ile mistik boyuta girdiler zaten, sıkıntı olmadı o yüzden.