Arrow — tanıtım
1.496 yorum rpdi 29 Aralık 2012 21:10
Televizyona uyarlanan süper kahraman hikayelerinin son yıllarda pek tutmadığı bir gerçek. Fakat The CW bu duruma inat, büyük masraflar yapmaktan kaçınmayarak, yıldız isimleri kadrosuna katarak, müthiş tanıtım kampanyaları yapmaktan çekinmeyerek, kısacası gümbür gümbür bir şekilde, 14 Ekim 2012’de karşımıza Arrow‘u çıkardı.
Dizimiz Batman, Superman, Green Lantern, Jonah Hex, Watchmen, Wonder Woman gibi bilindik süper kahramanları da bünyesinde bulundıran DC Comics‘in Green Arrow (Yeşil Ok) çizgi romanından uyarlanıyor. Green Arrow, giyim tarzı, kullandığı savaş aletleri, kendine özgü bir adalet sistemi yaratmasıyla Robin Hood‘u aşırı derecede andıran bir kahraman. Kendisini kanlı canlı bir insan olarak gördüğümüz ilk ve şu ana kadarki tek örnek ise Smallville. Orada toplam 72 bölüm görünen Green Arrow’u, şu aralar bir diğer The CW yenisi Emily Owens M.D.‘de yer alan Justin Hartley canlandırmıştı. Green Arrow’u 1941 yılında Aquaman’in yaratıcılarından Morton Weisinger ile Congorilla’nın yaratıcılarından George Papp’in yarattığı ve kendisinin ilk kez More Fun Comics’in 73. sayısında görücüye çıktığı da bizi pek ilgilendirmeyen bilgiler arasında.
Bence şimdi bunları bir kenara bırakalım ve modernize edilerek karşımıza sunulmuş, yeni TV dizisi Arrow‘un konusuna geçiş yapalım:
Oliver Quuin, şımarık, vurdum duymaz, kadın avcısı, playboy diye tabir edilen milyarder bir adam. Bir gün, içinde babasının ve ayarttığı sevgilisinin kız kardeşinin de bulunduğu bir yat gezisine çıkar. Bu yat gezisi, korkunç bir kazayla sonlanır ve bu kazadan sadece Oliver sağ olarak kurtulur. 5 yıl sonra Pasifik’in ücra bir köşesindeki adada bulununcaya kadar da öldüğü sanılır. 5 yıl sonra evine, yani Starling City’ye döndüğünde ise artık karşımızda eski Oliver’ı değil, adada yaşadığı sıkıntıların değiştirdiği, farklı bir Oliver’ı buluruz.
Starling City’de kendi çıkarlarını düşünen birtakım insanlar yüzünden suç oranı artmış; uyuşturucu her tarafa yayılmıştır. Halkı da gün geçtikçe daha çok fakir olmaya başlamıştır. Şehri, bu kötü duruma sürükleyen insanların arasında Oliver’ın ailesi de bulunmaktadır. Kazadan hemen sonrasında Oliver’ın babası, son nefesini vermeden önce şehrin bu durumundan sorumlu insanlarla ilgili bazı sırları anlatır ve ona şehri bu derecede zehirleyenlerin bir listesini verir.
Oliver, adada kaldığı süre boyunca bambaşka bir insana, kendi tabiriyle bir silaha dönüşmüştür. Üstün refleksler, hızlı koşu, hedefini tam tutturma ve müthiş okçuluk yeteneği burada kazandığı hediyelerden bazılarıdır. (Bu süreci dizinin ilerleyen bölümlerde ve tek seferde değil, geri-dönüşler (flashback) şeklinde izleyeceğiniz için ayrıntısına giremiyorum.) Oliver, Starling’e geri döndüğünde işlerin iyice çığırından çıktığını ve şehrin daha da rezalet bir hale geldiğini görür. Gençken yaptığı hataları telafi etmeye, kendisine yakın olanlarla arasındaki buzları eritmeye, ailesinin yanlışlarını düzeltmeye, toplumdaki sorunlarla mücadele etmeye ve Starling City’yi eski ihtişamlı günlerine geri döndürmeye karar verir ve adadaki sahip olduğu yetenekleri de kullanacağı Arrow karakterini yaratır.
Dikkat çekmemek için bir yandan eskisi gibi güç ve para düşkünü, umursamaz, pervasız çapkın rollerini oynarken, gerektiği durumda yeşil kostümü giyip gizli kimliğine bürünerek, Starling’e adaleti getirecek olan, “yasalardan üstün, yasadışı koruma görevlisi” kahramanımız Green Arrow olarak yaşamını sürdürmeye başlar.
Kadro ve karakterler üzerinden devam edecek olursak…
Bir zamanların umursamaz, şımarık, kadın avcısı, kısacası pislik çocuğu; ama şimdilerin müthiş okçuluk yeteneğiyle Starling’in adalet sağlayıcısı Arrow’a, yani Oliver Queen‘e Stephen Amell hayat veriyor. Oyuncuyu en son Hung‘ın 3. sezonunda önemli bir rolde izlemiştik. Bunun yanı sıra Private Practice, New Girl, 90210, The Vampire Diaries gibi dizilerde konuk olarak yer almıştı. 5 yıl adada kalıp, başına bunca şey gelen bir adamın ruh halini gerçekten çok iyi veriyor. Gerçekten de yakışıklı oyuncu Stephan Amell, bu rol için biçilmiş bir kaftan diye düşünmeden edemeyeceksiniz.
Laurel, Oliver’ın eski kız arkadaşı. Oliver, Laurel’ı önce onun kız kardeşiyle aldatır. Daha sonra da söz konusu gemi kazasında istemeden de olsa, bu kız kardeşin ölümüne sebep olur. Oliver’dan böylesi büyük darbeler yiyen Laurel, kahramanımıın yaşadığını öğrendiğinde kafası karışır; ama elbette ki bir yandan Oliver’a karşı hala boş değildir. Oliver’ın yokluğundaki 5 yıllık süreç içinde avukat olduğunu eklemeden geçmeyelim. Karakterimiz, güzel oyuncu Katie Cassidy tarafından canlandırılıyor. Melrose Place veHarper’s Island‘da başrollerde seyrettiğimiz aktrist, Gossip Girl, Supernatural, New Girl gibi popüler dizilerde de bir süre konuk olarak yer almıştı.
Tommy, Oliver’ın en yakın arkadaşı. Kendisi Laurel’dan hoşlanıyor ve Oliver’ın öldüğünü sandığı yıllarda işleri iyice ilerletiyor. Karakterimiz, çıkışını geçen yıl geçen yıl iptal olan Pan Am ile yapan Colin Donnell tarafından canlandırılıyor. Arrow ise onun ikincisi projesi. Daha önce pek tecrübe kazanamamış Donnell’ın, gayet başarılı bir oyunculuk sergilediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Eskiden sert bir Amerikan askeri olan John Diggle, şimdilerde Oliver’ın annesi Moira tarafından bizzat tutulmuş olan Oliver’ın yeni koruması. Diggle, David Ramsey tarafından canlandırılıyor. Daha önce kadrolu olarak yer aldığı bir dizi yok. Bir ya da birkaç bölüm konuk olduğu dizilerden bazıları ise şu şekilde: Blue Bloods, Dexter, Ghost Whisperer, Huff.
Son zamanlarda dizilerinin vazgeçilmezi olan “sorunlu ergen” kadrosunu dolduran Thea, kendini alkol ve uyuşturucuya vermiş, dünyadan haberi olmayan, insanı sinir etmekten başka bir işe yaramayan, Oliver’ın salak kız kardeşi. Thea, Willa Holland tarafından hayat buluyor. Kendisini daha önce konuk olarak -ama çok bölümde- The O.C. ve Gossip Girl‘de izlemiştik.
Starling’in adaletini sağlamada çok büyük katkıları olan, Laurel’ın babası dedektif Quentin Lance. Küçük kızının ölümüne sebep olan Oliver’dan nefret ediyor ve Laurel’ı da ondan uzak tutmaya çalışıyor. Karakterimiz, dizilerde bol bol konuk olarak karşımıza çıkan oyuncu Paul Blackthorne tarafından canlandırılıyor. Başrolünde yer aldığı The Dresden Files‘tan sonra, yer aldığı dizilerden bazıları The River, The Gates, Lipstick Jungle, Big Shots, 24 şeklinde.
Ölen kocasının acısını yaşayan, çocuklarına karşı sevecen ve mükemmel bir anneymiş gibi görünen ama sandığımız gibi masum olmayan, “Kraliçe” annemiz Moira Queen. Kendisi gemi kazasıyla ilgili belli ettiğinden çok daha fazlasını biliyor ve oğlunun arkasından bazı işler çeviriyor. Karakterimiz Susanne Thompson tarafından hayat buluyor. Yer aldığı yapımlardan bazılarını Once and Again, Cold Case, Kings, NCIS şeklinde sıralamış olalım.
Yazını başında da dediğim gibi diziye sonradan pek çok yıldız isim katıldı. Şimdilik şu, şu, şu ve şunu örnek verelim. Bunların devamı sürekli geliyor, haberiniz olsun. Kadronun tamamına şuradan ulaşabilirsiniz.
Arrow, bir tıp dizisi olan Emily Owens M.D. ve bir polisiye olan Beauty and the Beast ile birlikte The CW’nun bu sonbahar için onay verdiği üç diziden biri. Son zamanlarda, pilot bölümlerinden hemen sonra iptal edilen Wonder Woman‘ı, Aquaman‘i ya da 10 bölüm sonunda iptali gören The Cape‘i düşününce, Amerikalıların süper kahraman hikayelerini televizyonda görmeyi sevmediği düşüncesi ortaya çıkıyor. Normalde Amerikalıların tıp ve polisiye sever, süper kahraman sevmez mantığından hareketle “Arrow tutmaz, diğer ikisi tutar” diye tahmin edildi; ama işler hiç de öyle olmadı. Tıp dizisi olanı hemen iptali gördü. Polisiye olanı vasat reytinglerle yaşamaya çalışıyor. Ama Arrow, reytinglerde aldı başını yürüdü. İlk bölümüyle 1,3 reyting, 4.017 milyon izleyici ile açılış yaptı ve sonraki bölümlerde bu rakamları fazla düşürmeden yoluna devam etti. 23 bölümlük tam sezon onayını kaptı ve şu anda The Vampire Diaries‘ten sonra The CW’nun en çok izlenen dizisi konumunda. Ayrıca, hemen arkasından yayınlanan Supernatural da Arrow’un rüzgarından yararlanarak, önceki sezonlarına kıyasla daha iyi reytingler elde ediyor.
Başta başrol oyuncusu olmak üzere çok isabetli yapılan oyuncu seçimleri, adada yaşanan olayları geri dönüşlerle (flash-back) izlememiz gibi ayrıntılar sayesinde sürekli ayakta tutulan gizem unsurları, özenilerek ve para harcanarak çekilen ve bir TV dizisi için insanı tatmin eden aksiyon sahneleri, ilerleyen bölümlerde bilindik DC Comics kötülerinin karşımıza sık sık çıkıyor olması (hangileri olduğunu ispiyon vermemek adına söyleyemiyorum), pembelik dozunun ayarını tutturabilen, merak uyandırıcı aşk meseleleri, Arrow’un izlenme nedenlerinden sadece birkaçı. Elbette ki “her anı heyecanlı, hiç sıkmıyor, mantık hatalarından eser yok” gibi şeyler söyleyemeyiz. “Olur bu kadarı da…” dedirten, küçük şeyler de var kaçınılmaz olarak.
Diziyi çok seven bir kesim olduğu gibi, yerden yere vuranların sayısı da epey fazla. Her zaman dediğimiz gibi, bir kaç bölüm izleyip kendinizin karar vermesi en doğrusu. Yukarıda da dediğim gibi Amerika’da gayet güzel izleyici oranları elde ediyor. Yani dizinin geleceğinin olduğu konusunda kesinlikle içiniz rahat olsun.
Son olarak iki adet tanıtım filmini paylaşıp, tanıtıma noktayı koyalım.
Herkese keyifli seyirler.
AYRINTILI TANITIM FİLMİ
http://www.youtube.com/watch?v=gk_ji5Yu_Mg
KISA TANITIM FİLMİ
yorumlar
@abidin77: Bu yorumu inceleme yazısı olarak yazsaydın keşke süper olmuş :lol: :lol:
@necdetcem7 @okakacukaka: Amannn kalsın
Neyse, Arrow iyi bir komedi dizisi olma yolunda hızla ilerliyor.
Hata aramak yerine zevk almaya bakilmali. Yoksa her dizide hatalar mevcut. Beni hic biri rahatsiz etmiyor. Zevk almaya bakiyorum.
Malca kurgusuyla ‘Öğğğh!’ çektirmeyi başardı bu bölüm yine.
-Oliver karşısında Malcolm’ün hiçbir varlık gösterememesi ve yenilgiyi acizce kabullenişi(Bir an Oliver ile plan yapıp Nyssa’ya oyun oynuyorlar sandım valla o an; ki öyle bir şeyi kabul edebilirdim.),
-Malcolm’ü elsiz bırakmaları,
-Thea’yı ilk verdiklerinden azıcık daha fazla iksir ile şipşak iyileştirmeleri(Ki o iksirin de yarısı serumda kaldı bu arada. İlk verdikleri deneme miktarı kadar bir iksir ile iyileştirme gafletinde bulundular yani anlayacağınız.)
-Son olarak da Felicity’nin kötürüm oluşunu hiç sorgulamadan Oliver’ın evlilik teklifini kabul edişi.
*5 yıl öncesi sahnelerini zerre çekemiyorum zaten bu sezon o apayrı bir konu.
*Nyssa’ya Oliver’a hitaben 50 kere ‘Kocam’ dedirtmeleri de baydı bu arada. 1 kere dese espri olur, 2 kere dese kötü espri olur. 50 kere söyleyince işkence oldu biraz.
DC bunların elinden bir şeyler aldıkça içimin yağları eriyor. Keşke direk markaya kötü reklam oluyor diyerekten diziyi bitittirse ne güzel olur ya
Yazsam inanın ayrı ayrı her sahnenin ne kadar kötü olduğunu uzun uzun yazarım ama bu bölüm çok fazla rahatsız eden bir kaç noktayı yazıp geçicem. @Ferdi dinli belki bunlardan nasıl zevk alırım anlatırsın.
Bölümün sonundaki, Oliver oğluna Felicityden daha çok değer veriyor muhabbeti neydi öyle. Ne yani Damian Dark yatıp kalkıp Olivera karşı kullancak Felicityden daha değerli birini mi arıyordu. Bu bilgiyi bilse nolcak bilmese nolcak. He diziye dram lazım diyorsan isterse Oliverın bin tane çocuğu olsa banane tanımadığım karakterden. O gösterdikleri mezara da çocuğun annesini koyarlar. Artık burda ağlarız hep beraber arkasından :roll:
Ben daha izleyemedim ama Arrow hakkında tek bir yorum bile yapılmamasına şaşırdım. Bölüm o kadar mı boş, yoksa kimse izlemedi mi?
Ben izledim, hatta günümün ikinci dizi bölümü olarak öğlen yemeğimle birlikte. Ama bence illa ki gelip de yorum yapılacak bir bölüm değildi. Her bölüm buraya gelmeye gerek de yok bence. (Yoruma ithafen demiyorum bu arada.)
Normaldi işte. Hatta isteyen gelip bir kez daha eleştirebilir de. Şimdi doğruya doğru sadece bir yerde de olsa Oliver’a “Evladım salak mısın sen?” deyiverdim bir anda.
Çok saçma bir soru soracağım.
@aytackara, “Evladım salak mısın sen?” dediğin şey,
Valla sevenleri kusura bakmasın o kadar izliyorum, arada gelip içimi dökücem tabi. Aslında bu sezon diziden umudu kestiğimden burda daha az çemkirmeye başlamıştım diziye.
Hadi ufak tefek hataları, mantıksızları geçeyim ama bütün izlediğim şeyi mantıksızlaştıran bir temelin üstüne kurulunca hikaye, insan ben bunu neden izliyorum moduna giriyor. Bir dizisever için çok kötü bir deneyim gerçekten. O kadar beklentiyi düşürmüşüz insanı yine çileden çıkartmayı beceriyorlar yahu. Ama hala da bırakmamakta ısrarcıyım diziyi
Sonradan ek:
@abidin
@meorman: Valla demin bitirdikten sonra, bu kadar boş, kötü, sıkıcı bir bölüme insanlar ne yorum yazabilir ki diye düşünmeye başladım. Bizden kaynaklanmıyor yani
Gerçi bu laftan sonra ben de senin sorguladıklarının aynısını sorguladım. Ama sanıyorum bilmiyorlar, o kadar kovalama sahnesi falan da oldu bu bölümde. Kimse ağzını açıp öyle bir şey demedi. Oliver bilinse hiç değilse kapşonunu yüz yüzeyken çıkarır veya ses hilesini kullanmaz falan diyorum ben. Malcolm’unki de bence saçma da dikkatleri Thea’dan uzaklaştırmak vs. şeklinde isteseler açıklarlar herhalde.
@meorman @aytackara: Eyvallah, tamamdır. İzlerken sıkıntıdan bazen diziyi bırakıp internete falan giriyorum; acaba o arada kaçırmış olabilir miyim diye sorayım dedim.
4 x 14
Cok guzeldi. Akti gitti s!kilmadan.
Bu LGBT mevzusu da abartilmaya baslandi iyice.
Her dizi de bunu gozumuze sokmaya gerek yok.
Diziyi halen fazla kafa yormadan izliyorum da bazen beni bile zorluyorlar. Tanrı affetsin, mesela şurada gülmem geldi benim.
* Thea-Malcom arasındaki son konuşmayı “Yav he he.” havasında dinledim. Yersen tarzı olmuş sanki.
* Vixen sanıyorum bölümün yükselteniydi. Darkh’ın büyüsünü çalma sahneleri falan güzeldi şimdi doğruya doğru.
* Başkanlıktan çekilme kısmına sinir oldum. Adada olanlara yorum yapmıyorum.
* Yine de bunların hiçbiri Felicity’nin bölüm sonunda ayağa kalkıp kapıdan öyle çıkmasının yerini tutamaz… Diyecek sözüm yok o kısma. Lütfen biraz ayrı dursunlar bari, belki biraz olsun kafa dinleriz.
Yine bol bol güldüren bir bölümü daha geride bıraktık.
Ben de bölüm bitince
ama sonra nereye gidiyorum diyerek geri dönerken, hazır ayaktayken gidip bir su içeyim bari diyerek bu sefer de mutfağa yöneldim. Her neyse.
Şu sahnede bayağı bir güldüm.
Ulan Olivır, Beri’den betersin, Gırin Erov olduğunu söylemediğin ve gizli yerinizi göstermediğin bir Allah’ın kulu kalmadı.
Ben Vixen’i sevdim. Constantin gibi tanışma faslı es geçilip (gerçi adada falan takılmışlardı adamla), biz zaten geçen yaz animasyondan tanıyoruz birbirimizi yapıp geçtiler orayı. İyi oldu. Şurasına güldüm tabi.
Adam haklı valla.
Ay Lorıl, ben de bilmiyorum.
Oliver senle beraberken kız kardeşin Sara ile aldatmış seni. Bak kız kardeşin diyorum. Sen şimdi gidip, tek gece takıldığı ve hamile bıraktığı kadına mı taktın?
Dövüş sahneleri her hafta biraz daha mı kötüye gidiyor? O kadar kötüydü ki anlatamam. Ellerindeki silahları en uygun anda bile kullanmayacaklarsa niye elinizde gezdiriyorsunuz öyle. Ulan bir kurşun sıkamadılar.
Ulan 3 saat sonra çocuğunu bırakacak bir adama operasyon yapmak ne saçma bir harekettir. Vermese git yap, 3 saat bekleyemiyor musun? Tamam diğerleri yap, güven olmaz ona falan diyor ama Samantha sen ne biçim annesin? Yapma Olıvır, bekleyelim, çocuğumuzu tehlikeye atmayalım demek yerine, “onu kurtar ve Darkh’ı al aşağı et” diyor.
Olivır’ın havai fişek atarak, ben geldim Darkh, ben geldim Darkh’ın adamları hareketi dünyanın en salak şaşırtma hareketiydi. Sessizce gidip objeyi ve çocuğu alsana hayvan. Kadın zaten kuş gibi uçuyor sessizce, bu gürültü ne?
Vixen güzelim, eve girişin güzel ama bu ne saçma cümledir, güldürdün vallahi :lol:
Darkh’ın bu kadar önemli bir objeyi şey gibi masanın üzerine bırakmasına ne desem bilemedim şimdi. İnsan bir kasaya falan koyar şunu.
Bu arada Malkım’ın zeytinyağı gibi üste çıkmasına bayıldım. Adam en haksız durumdayken bile durumu kendi lehine çevirmeyi başardı. Münazara takımı kursalar, doğrudan takımın kaptanı olabilir. Adam çok haksız da değil bu arada
Thea’nın en sonunda salak gibi bakakalıp, cevap veremediği görünce kahkahayı bastım bu arada.
Öff Felisiti, 2 bölüm önce söylemiştim kafa ütüleyip yüzüğü vereceğini. Çok kolay tahmin edilebilir işler yapıyorsun. Başlayacağım ilişkinize de size de.
EK: Seçim ne olacak, 16 puan öndesin, çık halka açıkla durumu. Darkh’ı polisler tutukladı mı? Adam yerde baygın yatarken polisler geldi. Adamın gücü de yok. Sadece çocuğu alıp adamı bıraktılar mı yani?
Bu arada üstteki yorumumda bahsetmeyi unutmuşum…
* Vixen’in kim olduğunu her ne kadar izlemesem de web dizisinden dolayı az buçuk biliyordum ama yine de biraz daha girş yapsalardı iyi olurdu. Zaten crossoverlar nedeniyle yeterince iç içe gidiyoruz.
* “Adam seni kız kardeşinle aldattı!” tepkisini ben de verdim.
* Malcolm’da biraz haklılık payı olması sadistliğe kaçıp Thea’ya Sara’yı öldürttüğü gerçeğini değiştirmiyor, o sahneyi izlerken aklıma geldi açıkçası ama neyse artık. Bu ikisi de böyle işte.
Ya
Abidin gözünü seveyim şu yorumları bildiri yap artık Ben bile takılmadan izlemeye çalışıyorum ama bana bile yuh artık dedirtti.
Felicity de boşa dırdır yaptı valla. Rahat ederiz bir kaç bölüm.
Bu bölüm için tek güzel durum Vixen’ı hikayeye güzel bir şekilde yedirmeleriydi.
Constantine cehennemde diyerek nereye gönderme yaptılar pek anlamadım. Oradan bir şey çıkacak mı diye düşündüm.
Bir de madem adamın evini basacaksın niye başkanlığı bıraktın be Oliver ?
Harbiden
4 x 15:
Bölüm hakkında söyleyeceklerimin hepsini Abidin, Aytaç ve Necdet söylemiş.
Ben sadece #abidinerovyorumlarınıbildiriyapsın hashtag’ini buraya koymak istedim Bunu bi değerlendir Abidin cidden çok eğlenceli incelemeler yapıyorsun
#abidinerovyorumlarınıbildiriyapsın
@okakacukaka @burakturan:
Bu arada Arrow, The Flash gibi 1 ay ara verdi sanırım. Yahu 1 ay ara mı olur? March Madness muhabbeti nedeniyle mi bu kadar uzun aralar veriliyor?
Cok guzeldi. Fazla takiliyorsunuz.
Vixen karakteri iyiydi, Samantha’yi izlemek guzeldi.
Sanirim bir ben Abidin’in yorumlarini komik bulmuyorum.
Bir de ben. Zaten komik bir şey yazmıyorum. Aslında insanlar yoruma değil Arrow’a gülüyor. Televizyondaki bir çok komedi dizisinden daha fazla eğlendiriyor beni. Ondan dolayı artık eskisi kadar kızmıyorum kendisine. İyi vakit geçirtiyor.
Arrow’un en sevdiğim konuk karakterleri arasında başı çeken Cupid’i tekrar görmek güzeldi. O olmasa çekilmez bir bölümle karşı karşıyaydım yine.
çok tatlıydı.
Vitesi yükseltirler artık umarım,dizi resmen can çekişiyor..
4 x 17
Flash yerine seni araya gönderseydik ya ?
Arrow haftaya yayınlanıp 3 hafta araya giriyormuş.
İyi bari.
Guzel bolumdu. Cupid’i ozlemistim.
4 x 17
Yine guzel bir bolumdu.
Felicity’nin “lay down beeatch” esprisi de guzeldi. Fazla gulmem bunun esprilerine ama bu iyiydi.
Emily Kinney’yi izlemekte bir zevkti.
Diggle’in kardesini yine kotu tarafta gormek uzucu. Ne guzel Diggle mutluydu.
Üst üste 4 kötü bölümün ardından
, Lady Smoak( ) ve Curtis sağ olsun ‘Fena değildi.’ diyebileceğim bir bölüm izledim. (Bölüm sonu, geçmiş sahneleri ve Darhk sahneleri hariç!)
*Curtis’in bayılmadan önceki ‘Sen! Sen! Sen!’ tepkisi ve bayıldıktan sonraki ilk tepkileri eğlenceliydi.
*Bir de alttan alta Oliver-Laurel için nabız yokladılar sanki bu bölüm senaristler. ‘Havayı hafiften bi ılıtsak sosyal medyadan nasıl tepki alırız acaba?’ düşüncesi sezdim ben.
Benim bu konudaki şahsi fikrime gelecek olursam: Neden olmasın? Oliver-Felicity olayı vıcık vıcık oldu artık. Ya başka bir aday girsin diziye ya da Laurel ile bir dener gibi olsun bence Oliver.
Öğlen dediğimi geri alıyorum, The Flash da Arrow da araya girmiş. 19-20 Nisan’da geri dönüyorlar.
Curtis’i oynayan Echo Kellum gelecek sezon için ana kadroya geçmiş.
* Bu ana karakterlerin acaba hangisi daha gerizekalı? Son dakikaları yaptıkları ‘seçimden’ dolayı güzeldi de öncesi insanı hasta eder.
* Bu bir:
* Bunlar da iki ve üç.
https://twitter.com/rachamakhoul1/status/717960603617210368
* Yapımcının açıklamasını özet haliyle aşağıya bırakayım:
– Laurel’ın Oliver’dan ne istediğini beşinci sezonda öğrenecekmişiz.
– Katie Cassidy’yi birkaç kez daha görmeye devam edecekmişiz. Gelecek bölüm geriye dönüşlerde, yas süreci vs. ortalıkta olacak. Vixen ikinci sezona konuk olacakmış. Kendisinin Earth-2 halini de canlandıracakmış.
– Gördünüz mü bilmiyorum, bu ölüm haberi sızmıştı zaten iki-üç gün önceden. Bunu yapan kişiye karşı duyduğu memnuniyetsizliğe de dile getirmiş.
Kaynak
* Bu da benim yorumun kalanı:
* Andy’nin ihanet ettiği çok bariz belliydi. Bu tarzda konulara çok değindikleri için insan tahmin eder oluyor artık.
* Ayrıca Lance’in haline cidden üzüldüm ya. Adam tekrar alkolik olmaya kalksa niye diyemem.
* Bu sezon sonunda Darkh’ın hikayesi nihayete ersin, ne olur. Adanın neredeyse umurumda olmayan geçmişini mi kullanırlar, ne yaparlar o kadarı onlara kalmış.
Sezon başında ölen kişinin Laurel olmasını istiyordum doğruya doğru. Ama son 10 bölümde Felicity ve Dig antipatimi toplarken, Quentin ve Laurel ise sempatimi toplamayı başardılar bu periyotta. Bu nedenle üzüldüm cidden Laurel’in ölümüne.
Bilmem kaçıncı kez kızlarından birinin ölüm haberini alan Quentin’in yıkılışı da çok fenaydı valla. Zor günler bekliyor karakteri Sara’nın en geç 2 bölüm içinde Arrow’a uğrayıp, babasını ziyaret etmesi farz oldu bu açıdan.
yorumları okuyordum ve şok oldum.
Bir de bence çok da erken değil. Gelecek bölüm Laurel’a veda ile geçer zaten. Sonra Damien ile savaşmaya başlarlar. Tek bölümde indirilecek birisi olsa zaten 18 bölü boyunca uğraşmazlardı bu kadar.
Dizi iki haftalık arasına şimdi girdi işte… 27’sinde dönecek. Ayrıca IMDb neresinden uydurdu yoksa uydurmadı mu bilmiyorum ama şimdiden 5. sezonu ta 5 Ekim’de başlatıp yılbaşına kadar götürmüş; yetmemiş 7 Aralık’ta verdirdiği arayı 25 Ocak’ta bitirtmiş. Resmen hayran kaldım…
@ozgun14 Aklıma tam da aynı şey geldi senin bunu düşüneceğin açısından.
Yav ozgun, izlemeden spoiler yedirdin galiba
Sezon 23 bölüm olduğu için 21. bölümde öldürseler, 22’nin yarısında veda edip, kalan 1.5 bölümde de Damien’ı indirseleler kafiydi bana göre. Elindeki oyuncağını alınca yenilmeyecek adam değil sonuçta.
Dediğim gibi Warner Bros filmde kullanacağı karakterleri tek tek öldürüyor. Daha kimler çıkar diziden kim bilir.
Malum olayin spoilerini bu sabah twitterde yemistim. Herhalde ilk yedigim spoiler olmustur veya bilemedin 2. Guzel bolumdu. Sonlara dogru baya duygulandim.
Detektif Lance yikildi. Adam neler cekti ya. Kim ölse uzulurdum ama Laurel olmamaliydi bu isim.
@ozgun14:+1 son 4 bölümdür. ben de izlemiyorum. gerçi bu aralar izledim dizileri biriktirme dönemindeyim.(İzombie,Arrow,LOT ve The 100)
@ozgun14: Sezon başından beri cevabı aranan bir soruydu. Neyse, önemli değil
dkamoy sanırım haklısın birbirimizi ve sevdiğimiz şeyleri fazla biliyoruz. gerçi ben bi ara bas bas bağırıyodum bilmemeniz garip olurdu