Arrow — tanıtım
1.496 yorum rpdi 29 Aralık 2012 21:10
Televizyona uyarlanan süper kahraman hikayelerinin son yıllarda pek tutmadığı bir gerçek. Fakat The CW bu duruma inat, büyük masraflar yapmaktan kaçınmayarak, yıldız isimleri kadrosuna katarak, müthiş tanıtım kampanyaları yapmaktan çekinmeyerek, kısacası gümbür gümbür bir şekilde, 14 Ekim 2012’de karşımıza Arrow‘u çıkardı.
Dizimiz Batman, Superman, Green Lantern, Jonah Hex, Watchmen, Wonder Woman gibi bilindik süper kahramanları da bünyesinde bulundıran DC Comics‘in Green Arrow (Yeşil Ok) çizgi romanından uyarlanıyor. Green Arrow, giyim tarzı, kullandığı savaş aletleri, kendine özgü bir adalet sistemi yaratmasıyla Robin Hood‘u aşırı derecede andıran bir kahraman. Kendisini kanlı canlı bir insan olarak gördüğümüz ilk ve şu ana kadarki tek örnek ise Smallville. Orada toplam 72 bölüm görünen Green Arrow’u, şu aralar bir diğer The CW yenisi Emily Owens M.D.‘de yer alan Justin Hartley canlandırmıştı. Green Arrow’u 1941 yılında Aquaman’in yaratıcılarından Morton Weisinger ile Congorilla’nın yaratıcılarından George Papp’in yarattığı ve kendisinin ilk kez More Fun Comics’in 73. sayısında görücüye çıktığı da bizi pek ilgilendirmeyen bilgiler arasında.
Bence şimdi bunları bir kenara bırakalım ve modernize edilerek karşımıza sunulmuş, yeni TV dizisi Arrow‘un konusuna geçiş yapalım:
Oliver Quuin, şımarık, vurdum duymaz, kadın avcısı, playboy diye tabir edilen milyarder bir adam. Bir gün, içinde babasının ve ayarttığı sevgilisinin kız kardeşinin de bulunduğu bir yat gezisine çıkar. Bu yat gezisi, korkunç bir kazayla sonlanır ve bu kazadan sadece Oliver sağ olarak kurtulur. 5 yıl sonra Pasifik’in ücra bir köşesindeki adada bulununcaya kadar da öldüğü sanılır. 5 yıl sonra evine, yani Starling City’ye döndüğünde ise artık karşımızda eski Oliver’ı değil, adada yaşadığı sıkıntıların değiştirdiği, farklı bir Oliver’ı buluruz.
Starling City’de kendi çıkarlarını düşünen birtakım insanlar yüzünden suç oranı artmış; uyuşturucu her tarafa yayılmıştır. Halkı da gün geçtikçe daha çok fakir olmaya başlamıştır. Şehri, bu kötü duruma sürükleyen insanların arasında Oliver’ın ailesi de bulunmaktadır. Kazadan hemen sonrasında Oliver’ın babası, son nefesini vermeden önce şehrin bu durumundan sorumlu insanlarla ilgili bazı sırları anlatır ve ona şehri bu derecede zehirleyenlerin bir listesini verir.
Oliver, adada kaldığı süre boyunca bambaşka bir insana, kendi tabiriyle bir silaha dönüşmüştür. Üstün refleksler, hızlı koşu, hedefini tam tutturma ve müthiş okçuluk yeteneği burada kazandığı hediyelerden bazılarıdır. (Bu süreci dizinin ilerleyen bölümlerde ve tek seferde değil, geri-dönüşler (flashback) şeklinde izleyeceğiniz için ayrıntısına giremiyorum.) Oliver, Starling’e geri döndüğünde işlerin iyice çığırından çıktığını ve şehrin daha da rezalet bir hale geldiğini görür. Gençken yaptığı hataları telafi etmeye, kendisine yakın olanlarla arasındaki buzları eritmeye, ailesinin yanlışlarını düzeltmeye, toplumdaki sorunlarla mücadele etmeye ve Starling City’yi eski ihtişamlı günlerine geri döndürmeye karar verir ve adadaki sahip olduğu yetenekleri de kullanacağı Arrow karakterini yaratır.
Dikkat çekmemek için bir yandan eskisi gibi güç ve para düşkünü, umursamaz, pervasız çapkın rollerini oynarken, gerektiği durumda yeşil kostümü giyip gizli kimliğine bürünerek, Starling’e adaleti getirecek olan, “yasalardan üstün, yasadışı koruma görevlisi” kahramanımız Green Arrow olarak yaşamını sürdürmeye başlar.
Kadro ve karakterler üzerinden devam edecek olursak…
Bir zamanların umursamaz, şımarık, kadın avcısı, kısacası pislik çocuğu; ama şimdilerin müthiş okçuluk yeteneğiyle Starling’in adalet sağlayıcısı Arrow’a, yani Oliver Queen‘e Stephen Amell hayat veriyor. Oyuncuyu en son Hung‘ın 3. sezonunda önemli bir rolde izlemiştik. Bunun yanı sıra Private Practice, New Girl, 90210, The Vampire Diaries gibi dizilerde konuk olarak yer almıştı. 5 yıl adada kalıp, başına bunca şey gelen bir adamın ruh halini gerçekten çok iyi veriyor. Gerçekten de yakışıklı oyuncu Stephan Amell, bu rol için biçilmiş bir kaftan diye düşünmeden edemeyeceksiniz.
Laurel, Oliver’ın eski kız arkadaşı. Oliver, Laurel’ı önce onun kız kardeşiyle aldatır. Daha sonra da söz konusu gemi kazasında istemeden de olsa, bu kız kardeşin ölümüne sebep olur. Oliver’dan böylesi büyük darbeler yiyen Laurel, kahramanımıın yaşadığını öğrendiğinde kafası karışır; ama elbette ki bir yandan Oliver’a karşı hala boş değildir. Oliver’ın yokluğundaki 5 yıllık süreç içinde avukat olduğunu eklemeden geçmeyelim. Karakterimiz, güzel oyuncu Katie Cassidy tarafından canlandırılıyor. Melrose Place veHarper’s Island‘da başrollerde seyrettiğimiz aktrist, Gossip Girl, Supernatural, New Girl gibi popüler dizilerde de bir süre konuk olarak yer almıştı.
Tommy, Oliver’ın en yakın arkadaşı. Kendisi Laurel’dan hoşlanıyor ve Oliver’ın öldüğünü sandığı yıllarda işleri iyice ilerletiyor. Karakterimiz, çıkışını geçen yıl geçen yıl iptal olan Pan Am ile yapan Colin Donnell tarafından canlandırılıyor. Arrow ise onun ikincisi projesi. Daha önce pek tecrübe kazanamamış Donnell’ın, gayet başarılı bir oyunculuk sergilediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Eskiden sert bir Amerikan askeri olan John Diggle, şimdilerde Oliver’ın annesi Moira tarafından bizzat tutulmuş olan Oliver’ın yeni koruması. Diggle, David Ramsey tarafından canlandırılıyor. Daha önce kadrolu olarak yer aldığı bir dizi yok. Bir ya da birkaç bölüm konuk olduğu dizilerden bazıları ise şu şekilde: Blue Bloods, Dexter, Ghost Whisperer, Huff.
Son zamanlarda dizilerinin vazgeçilmezi olan “sorunlu ergen” kadrosunu dolduran Thea, kendini alkol ve uyuşturucuya vermiş, dünyadan haberi olmayan, insanı sinir etmekten başka bir işe yaramayan, Oliver’ın salak kız kardeşi. Thea, Willa Holland tarafından hayat buluyor. Kendisini daha önce konuk olarak -ama çok bölümde- The O.C. ve Gossip Girl‘de izlemiştik.
Starling’in adaletini sağlamada çok büyük katkıları olan, Laurel’ın babası dedektif Quentin Lance. Küçük kızının ölümüne sebep olan Oliver’dan nefret ediyor ve Laurel’ı da ondan uzak tutmaya çalışıyor. Karakterimiz, dizilerde bol bol konuk olarak karşımıza çıkan oyuncu Paul Blackthorne tarafından canlandırılıyor. Başrolünde yer aldığı The Dresden Files‘tan sonra, yer aldığı dizilerden bazıları The River, The Gates, Lipstick Jungle, Big Shots, 24 şeklinde.
Ölen kocasının acısını yaşayan, çocuklarına karşı sevecen ve mükemmel bir anneymiş gibi görünen ama sandığımız gibi masum olmayan, “Kraliçe” annemiz Moira Queen. Kendisi gemi kazasıyla ilgili belli ettiğinden çok daha fazlasını biliyor ve oğlunun arkasından bazı işler çeviriyor. Karakterimiz Susanne Thompson tarafından hayat buluyor. Yer aldığı yapımlardan bazılarını Once and Again, Cold Case, Kings, NCIS şeklinde sıralamış olalım.
Yazını başında da dediğim gibi diziye sonradan pek çok yıldız isim katıldı. Şimdilik şu, şu, şu ve şunu örnek verelim. Bunların devamı sürekli geliyor, haberiniz olsun. Kadronun tamamına şuradan ulaşabilirsiniz.
Arrow, bir tıp dizisi olan Emily Owens M.D. ve bir polisiye olan Beauty and the Beast ile birlikte The CW’nun bu sonbahar için onay verdiği üç diziden biri. Son zamanlarda, pilot bölümlerinden hemen sonra iptal edilen Wonder Woman‘ı, Aquaman‘i ya da 10 bölüm sonunda iptali gören The Cape‘i düşününce, Amerikalıların süper kahraman hikayelerini televizyonda görmeyi sevmediği düşüncesi ortaya çıkıyor. Normalde Amerikalıların tıp ve polisiye sever, süper kahraman sevmez mantığından hareketle “Arrow tutmaz, diğer ikisi tutar” diye tahmin edildi; ama işler hiç de öyle olmadı. Tıp dizisi olanı hemen iptali gördü. Polisiye olanı vasat reytinglerle yaşamaya çalışıyor. Ama Arrow, reytinglerde aldı başını yürüdü. İlk bölümüyle 1,3 reyting, 4.017 milyon izleyici ile açılış yaptı ve sonraki bölümlerde bu rakamları fazla düşürmeden yoluna devam etti. 23 bölümlük tam sezon onayını kaptı ve şu anda The Vampire Diaries‘ten sonra The CW’nun en çok izlenen dizisi konumunda. Ayrıca, hemen arkasından yayınlanan Supernatural da Arrow’un rüzgarından yararlanarak, önceki sezonlarına kıyasla daha iyi reytingler elde ediyor.
Başta başrol oyuncusu olmak üzere çok isabetli yapılan oyuncu seçimleri, adada yaşanan olayları geri dönüşlerle (flash-back) izlememiz gibi ayrıntılar sayesinde sürekli ayakta tutulan gizem unsurları, özenilerek ve para harcanarak çekilen ve bir TV dizisi için insanı tatmin eden aksiyon sahneleri, ilerleyen bölümlerde bilindik DC Comics kötülerinin karşımıza sık sık çıkıyor olması (hangileri olduğunu ispiyon vermemek adına söyleyemiyorum), pembelik dozunun ayarını tutturabilen, merak uyandırıcı aşk meseleleri, Arrow’un izlenme nedenlerinden sadece birkaçı. Elbette ki “her anı heyecanlı, hiç sıkmıyor, mantık hatalarından eser yok” gibi şeyler söyleyemeyiz. “Olur bu kadarı da…” dedirten, küçük şeyler de var kaçınılmaz olarak.
Diziyi çok seven bir kesim olduğu gibi, yerden yere vuranların sayısı da epey fazla. Her zaman dediğimiz gibi, bir kaç bölüm izleyip kendinizin karar vermesi en doğrusu. Yukarıda da dediğim gibi Amerika’da gayet güzel izleyici oranları elde ediyor. Yani dizinin geleceğinin olduğu konusunda kesinlikle içiniz rahat olsun.
Son olarak iki adet tanıtım filmini paylaşıp, tanıtıma noktayı koyalım.
Herkese keyifli seyirler.
AYRINTILI TANITIM FİLMİ
http://www.youtube.com/watch?v=gk_ji5Yu_Mg
KISA TANITIM FİLMİ
yorumlar
5 x 10 üzerine:
Supergirl, Lot berbat bölümlerle döndü Flash da eh dedirtti ama bu gayet güzel dönmüş bence. Böyle devam.
Cok guzel bir bolumdu.
S05E11
İlk 15 dakikası nispeten daha güzel olsa da sonrası pek sarmadı.
5 sene öncesi sahneleri bıktırdı ya!. Bitse de bir rahatlasak artık.
6 DC dizisinin bu haftaki bölümlerini kıyasladığımda sıralamam şu şekilde:
LOT = Lucifer > The Flash > Supergirl > Arrow = Gotham
Güzel bölümdü.
Yeni kanarya umarım kadrolu olur, çok beğendim.
göremedik
Bunların ilki, tahmin edebileceğiniz gibi Black Canary. Şahsi fikrim aynen şöyle:
“Şimdi bu Black Canary işini çok garıştırdılar. Zaten 3 tane Black Canary vardı, yeni bir tane daha geldi çok da güzel iyi oldu taam mı. Hadi hayırlı işler.”
Öncelikle Black Canary kimdir, nereden gelir, buna kısaca bir değinelim.
Bu ismi kullanan ilk kahraman Dinah Drake’dir. 1948 yılınca ilk kez Flash serisinde görülen bu karakter, Earth-2’de yaşamaktadır ve süper gücü henüz yoktur. Eşini kaybettikten sonra üzüntüden evren değiştirmeye karar verir ve JL’in yer aldığı Earth-1’a taşınır (1969). Burada Green Arrow ile olan ilk yakınlaşması başlar, ayrıca çığlık yeteneğini de burada keşfeder.
1983 yılındaki reboot ile Black Canary’nin hikayesi biraz değişir. Bu ismi kullanan iki kahraman vardır ve bunlar anne-kızdır; Dinah Drake Lance ve Dinah Laurel Lance. Anne kanaryanın bir süper gücü yoktur, ama Laurel doğuştan gelen bir metagen sayesinde (DC’nin X-geni versiyonu) kanarya çığlığına sahiptir. Annesinin kahraman kimliğini devam ettiren Dinah Laurel, JL, JLI,Birds of Prey gibi gruplarda yer alır.
Arrow’un son bölümünü izlediyseniz Dinah Drake ismi tanıdık gelmiştir. Tina Boland olarak tanıdığımız polis memurunu asıl ismi Dinah Drake’dir ve parçacık hızlandırıcı patlaması sonucu güçlerine kavuşmuştur. “Yani Laurel aslında hiç asıl Black Canary değil miydi?” diye soranlar olabilir, yukarıdaki açıklamamızı okuduysanız iki ismin de belirli zamanlarda Black Canary olduğunu farketmişsinizdir. Arrow’un çizgiromanlarda uzak kararlarından sonra böyle bir düzeltmeye gitmesi zannımca bir iyi niyet göstergesi.
Tabi Talia’nın Oliver’ı eğitmesi olayına da değinmek lazım. Green Arrow’u eğitebilecek onlarca karakter var desek abartma olmaz. Natas, Lady Shiva, David Cain bu isimlerden sadece birkaçı. İngiliz aksanlı bir Talia’nın durduk yere gelip “Ben seni eğiteceğim Oliver” demesi senaryo zorlaması bir karar gibi görünüyor. Ama Oliver’ın kronolojik olarak kostümünü ilk kez giydiği sahneyi görmek hoş oldu. Bildiğimiz üzere, bu sezonki geçmiş sahneleri 1. sezonun başına bağlanacak, ve Oliver’ı adada göreceğiz. Şahsen beklemeye değer.
Vakit olursa diğer dizilere de değinmeye çalışacağız. Vaktiniz için teşekkürler.
kaynak: http://www.jlturkiye.com/genel/arrowda-neler-oluyor/
Geçen hafta 1 bölümlüğüne mola verdikten sonra bu bölümle toparlanma sürecine devam etti dizi. Sıkmayan, takip etmesi keyifli bir bölüm olmuş.
Rene bölümün en iyisi oldu bana göre.
Dinah ise çok kısa bir süre zarfı geçmesine rağmen cidden uydu bence bu ekibe.
4 DC dizisinin bu haftaki bölümlerini kıyasladığımda sıralamam şu şekilde:
Arrow = The Flash > Supergirl > LOT
Cok begendim.
Susan’in altindan bir seyler cikacak diye korkuyordum cunku Oliver ile ikisini cok yakistiriyorum. Korktugum basima geldi. Bakalim simdi ne olacak.
Rene bu bolum iyiydi. Kaptan Lance’in donusune de sevindim. Umarim bundan sonra yine alkole vermez kendini.
Dinah cok sevdim. Ekibe cok yakisti. Ilerleyen zamanlarda buna birde Laurel Lance eklense tadindan yenmez.
Bratva kisimleri yine iyiydi. Talia’yi gunumuzde ne zaman gorecegiz merak ediyorum. Kadrolu oyuncu yapsalar onu keske. Cok begendim onu.
Felicity kendinden buyuk islere kalkisiyor. Belliki basina buyuk bela alacak. Ama gittigi yolu anliyor ve destekliyorum. Ben olsam bende yapardim.
Lan
Thea gene mi yok? Hub City hikaye, asıl bu kız rehabilitasyona gitmiş.
Neyse, devam edeyim.
Güzeldi. Sonunda
Rene’e pek sempati duymazdım ama bu bölümde üzüldüm haline.
Geçen gün dizinin arkasındaki birinin açıklamasını okudum. “Bilerek kullanmıyor değiliz. Anlaşması 14/23, ona göre kullanıyoruz.” demişti.
Ne boş bölümdü. Bize ne ulan
Arrow mu izliyoruz, American Crime mı?
İyi o zaman haftaya
konusunu işlesinler. Sezon finalinde
desin.
Hayır, konu önemli tabi ama Arrow’un işi değil.
bu durumu değiştirmiyor.
İzlerken bir tek bu
, oradan bir şey çıkacak sanırım dedim ama olmadı.
Sadece
bildiğimiz yürüme ile kaldı.
Bu arada lan Curtis
Rene’nin
Tam bu Dinah,
EK: Tesadüfen IMDB’den görmesem konuk oyuncunun
olduğunu bilmeyecektim. Değişmiş kadın.
@abidin77 Şu resimli dizi özetlerine hastayım.
Dizi bu sezon gayet güzel gitse de bu haftanın içeriği benim de pek ilgimi çekmedi. Neden buna girişmişler anlamadım.
@keremaci: Eskisi kadar yapmıyorum artık
Bir şeye itirazım var sadece:
Çift olarak ikisini seviyordum, kötü bir şekilde ayrılmış oldular. Toplasalar iyi olur aslında da pek sanamadım şu an. Zaten Oliver’ın gündemi başka yere kaydı bile.
Gerçi daha 14. bölümdeyiz.
@necdetcem7: Yok, öyle haberler gelmedi ama elde başka uygun biri yok gibi.
@oktay_1907: Çizgi romanı bilmiyorum ama düz mantık işte
Bir ara zaten onu hissettirir gibi oldular, sonra dizinin odağı oradan tamamen kaydı. Şİmdilik saklıyor gibiler, Abidin’in de dediğim gibi erken. Bir süre daha öğrenmeyiz.
Fena bir bölüm olmamış olmamasına da Cupid’in geldiği bir bölümden beklentim çok çok daha yüksekti açıkçası. Bir de üstüne Kelly Hu da vardı. Yani şu kadroyu kullanamadılar ya daha ne diyeyim ben!
Daha konuk karakterlerin üstüne yoğunlaşılan, Cupid’i kullanıp eğlence dozajını artıran bir bölüm olmalıydı. Bizim ekibin kendi işlerine yoğunlaştığımız değil!
Bu arada Queen Sugar’dan Rutina Wesley hangi ara bu dizide yer aldı 1 bölümlüğüne zerre hatırlamıyorum valla.
Ben söylemekten yoruldum bunlar kullanmaktan yorulmadı. Gına geldi artık şu Curtis gereksizinden ya!
O son sahnenin getireceği beklendik gelişme fena olmayabilir hani. Vakti gelmişti artık bence
oynamaya son vermenin.
4 DC dizisinin bu haftaki bölümlerini kıyasladığımda sıralamam şu şekilde:
Supergirl > Arrow > The Flash = LOT
Sevdim bu bölümü.
Sesi tonu falan değişti. Sanırsın birisi gizlice silah dayamış da zorla konuşturuyor.
* Greeen Arrow’u trenin altına atmalarına itiraz edemeyeceğim. Kendileri bilir.
+Oyuncunun 14/23’üne uygun olarak Thea için tatile devam.
+Susan ile Oliver’ı geri topladıkları iyi oldu.
* Yalnız geçmiş vakitte olanlar ne kadar umurumda olmuyor anlatamam. Bu sezonun sonu gelse de kurtulsak artık şu Rusya hikayesinden.
Bizim Olıvır, basına seslenirken hemen karşı binadan gelen silah ve patlama seslerini kimsenin duymamış olmasını bir kenara bırakalım
Olıvır, Gırin Erov benim diyecek diye bekledim bir an.
Thea’nın bu sezon kalacağı bölüm sayısını düşününce gitmesi normal. Sezon sonuna doğru bol bol görürüz.
Rusya kısmı çok iyi başlayıp yavaştan batırmaya başladı ama geçen seneyi düşününce çok laf edesim gelmiyor. Felaket kötüydü 4. sezon.
Bol bol Curtis’in t.şakları muhabbeti yapıp, en sonunda lokantada eline almasına biraz güldüm. Tamam, genelde ayrılmalar böyle ortamlarda olur Amerikan dizilerinde ama insan iki dakika konuşur; verdin boşanma kağıdını, basıp gittin Paul.
Bizim Felisiti illa bir şeylerin içine edecek yine. Sezonu başka nasıl dolduracağız yoksa.
Guzel bolumdu.
Susan – Oliver barismasina cok sevindim. Susan <3.
Oliver'in "Green Arrow"u atesin icine atmasini sacma buldum. Yani bu isi rahatlikla farkli bir sekilde cozebilirlerdi diye dusunuyorum.
Yalniz su diger eleman bana cok amatorce geliyor. Durusu, konusmasi falan. Bir Prometheus degil.
Yalniz su Lundgren'i biz ne zaman gunumuzde gorecegiz cok merak ediyorum acikcasi. Hala goremedik. Guya sezonun kotusuydu. Sezon bitecek yahu.
Felicity bence cokta kotu bir yola sapmiyor. Yani tabiki butun gercekler ortaya serilmeli. Bu neden "kotu" bir sey mis gibi lanse ediliyor anlam veremiyorum.
Rusya gecmisini biraz uzattilar sanki. Artik bi baglasalar orayi.
S05E15
Ekstra sıkıcı bir bölüm olmuş. Bitmek bilmedi valla.
Oliver’ın basın açıklaması tam bir fiyaskoydu bu arada.
LOT’un pas geçtiği haftada 3 DC dizisinin bu haftaki bölümlerini kıyasladığımda sıralamam şu şekilde:
The Flash > Supergirl > Arrow
S05E16
Geçmiş sahneleri hariç fena bir bölüm olmamış bence. Özellikle Josh Segarra’nın performansından memnun kaldığımı söylemeliyim.
Supergirl’ün pas geçtiği haftada 3 DC dizisinin bu haftaki bölümlerini kıyasladığımda sıralamam şu şekilde:
The Flash = Arrow > LOT
5×17 üzerine:
Karanlık ve biraz rahatsız edici bir bölüm yapmışlar.
Yapmak istedikleri şeyi anlıyorum, itirazım da yok. Ama bu tarzda şeyler benim üzerimde pek etki yaratmıyor. “E iyi madem, böyle devam et o zaman,” tepkisi verdim Bir miktar 23 bölüme uzama hikayesi de olmuş zaten.
Rusya kısmı da artık bitse de rahatlasak.
S05E17
Ters mantık bir bölüm yapmışlar. Azınlıkta kalan günümüz sahneleri fena değildi o kadar ama çoğunlukta kalan geçmiş sahneleri baydı yine.
4 DC dizisinin bu haftaki bölümlerini kıyasladığımda sıralamam şu şekilde:
The Flash > Supergirl > LOT > Arrow
Bundan sonra nasıl ilerleyecekler merak ediyorum.
Beni güldüren sahne,
Keyifli gidiyor sezon. Bozma, böyle devam et diyeceğim ama Felisiti var orada.
5 x 17 harbiden çok güzeldi, o ilk iki sezonda izlediğimiz karanlık karakter Oliver Queen’i görmüş olduk. O ambiyansı güzel verdiler.
Maşallah maşallah noluur bozma diye izliyorum bu sezonu bende.
duymasın
eğer övülürse çok ortasından dalarım belki ama pek sanmıyorum.
S05E18:
4 DC dizisinin bu haftaki bölümlerini kıyasladığımda sıralamam şu şekilde:
LOT > Supergirl > The Flash = Arrow
Yazacak bir şey bulamadım. İçin buraya bir şey yazmıyorum. Şu ararlar. Ama bence bu sezon gayeti iyi gidiyor. ☺
Eski bir oyuncu sezon finaline konuk olacakmış.
Eski bir oyuncu daha sezon finaline geliyormuş.
Rick Gonzalez ve Juliana Harkavy ana kadro oyunculuğuna yükselmiş.
S05E19
Niye böyle gereksiz bir bölüm yapma gereği duymuşlar ki?
5 DC dizisinin bu haftaki bölümlerini kıyasladığımda sıralamam şu şekilde:
Supergirl > The Flash > iZombie > Arrow > Gotham
5×20 üzerine:
Araya bölüm almışlar sanki. Gerek var mıydı bilmiyorum ama kendileri bilir tabii. Zaten kaldı üç bölüm de bunda.
Ama hakkını vereyim, hala The Flash’tan daha fazla zevk alıyorum.
5 x 20
Cok bos bir bolumdu. En temizi bolum sayisini indirmeleri ama onu da yapmazlar.
S05E20
Çoğu zaman olduğu gibi yine kötü bir bölümdü.
6 DC dizisinin bu haftaki bölümlerini kıyasladığımda sıralamam şu şekilde:
Lucifer > Supergirl = The Flash > iZombie = Gotham > Arrow
5 x 20 üzerine:
Flash dan daha çekilir olduğu konusuna katılıyorum ama geçen bölümde boştu. Yani böyle boş iki bölüm yapacağına sezonu 20 bölüm yap adam gibi övelim yani. Ha 20 ha 22-23. Anlamadım bunların 22-23 sevdasını. Yapamıyorsunuz işte, kabul edin.
Kovar konusunu da iki bölüme halledin de ada işini bitirin artık.
S05E21
Bitsin artık bu sezoooooooooon…
6 DC dizisinin bu haftaki bölümlerini kıyasladığımda sıralamam şu şekilde:
The Flash > iZombie > Lucifer > Supergirl = Gotham = Arrow
Thea’dan sıkılmaya başladım. Sezon sonu ya Felisiti ya o ölür herhalde. Felisiti fazla seviliyor, Thea’yı öldürürler muhtemelen.
Bu uyduruk haline nasıl geldiğini öğrenmiş olduk
@abidin77 abi Felicity neresi seviliyor. karakter ölsün diye bekleyenler var.(ki inşallah ölür de.)