Arrow — tanıtım
1.496 yorum rpdi 29 Aralık 2012 21:10
Televizyona uyarlanan süper kahraman hikayelerinin son yıllarda pek tutmadığı bir gerçek. Fakat The CW bu duruma inat, büyük masraflar yapmaktan kaçınmayarak, yıldız isimleri kadrosuna katarak, müthiş tanıtım kampanyaları yapmaktan çekinmeyerek, kısacası gümbür gümbür bir şekilde, 14 Ekim 2012’de karşımıza Arrow‘u çıkardı.
Dizimiz Batman, Superman, Green Lantern, Jonah Hex, Watchmen, Wonder Woman gibi bilindik süper kahramanları da bünyesinde bulundıran DC Comics‘in Green Arrow (Yeşil Ok) çizgi romanından uyarlanıyor. Green Arrow, giyim tarzı, kullandığı savaş aletleri, kendine özgü bir adalet sistemi yaratmasıyla Robin Hood‘u aşırı derecede andıran bir kahraman. Kendisini kanlı canlı bir insan olarak gördüğümüz ilk ve şu ana kadarki tek örnek ise Smallville. Orada toplam 72 bölüm görünen Green Arrow’u, şu aralar bir diğer The CW yenisi Emily Owens M.D.‘de yer alan Justin Hartley canlandırmıştı. Green Arrow’u 1941 yılında Aquaman’in yaratıcılarından Morton Weisinger ile Congorilla’nın yaratıcılarından George Papp’in yarattığı ve kendisinin ilk kez More Fun Comics’in 73. sayısında görücüye çıktığı da bizi pek ilgilendirmeyen bilgiler arasında.
Bence şimdi bunları bir kenara bırakalım ve modernize edilerek karşımıza sunulmuş, yeni TV dizisi Arrow‘un konusuna geçiş yapalım:
Oliver Quuin, şımarık, vurdum duymaz, kadın avcısı, playboy diye tabir edilen milyarder bir adam. Bir gün, içinde babasının ve ayarttığı sevgilisinin kız kardeşinin de bulunduğu bir yat gezisine çıkar. Bu yat gezisi, korkunç bir kazayla sonlanır ve bu kazadan sadece Oliver sağ olarak kurtulur. 5 yıl sonra Pasifik’in ücra bir köşesindeki adada bulununcaya kadar da öldüğü sanılır. 5 yıl sonra evine, yani Starling City’ye döndüğünde ise artık karşımızda eski Oliver’ı değil, adada yaşadığı sıkıntıların değiştirdiği, farklı bir Oliver’ı buluruz.
Starling City’de kendi çıkarlarını düşünen birtakım insanlar yüzünden suç oranı artmış; uyuşturucu her tarafa yayılmıştır. Halkı da gün geçtikçe daha çok fakir olmaya başlamıştır. Şehri, bu kötü duruma sürükleyen insanların arasında Oliver’ın ailesi de bulunmaktadır. Kazadan hemen sonrasında Oliver’ın babası, son nefesini vermeden önce şehrin bu durumundan sorumlu insanlarla ilgili bazı sırları anlatır ve ona şehri bu derecede zehirleyenlerin bir listesini verir.
Oliver, adada kaldığı süre boyunca bambaşka bir insana, kendi tabiriyle bir silaha dönüşmüştür. Üstün refleksler, hızlı koşu, hedefini tam tutturma ve müthiş okçuluk yeteneği burada kazandığı hediyelerden bazılarıdır. (Bu süreci dizinin ilerleyen bölümlerde ve tek seferde değil, geri-dönüşler (flashback) şeklinde izleyeceğiniz için ayrıntısına giremiyorum.) Oliver, Starling’e geri döndüğünde işlerin iyice çığırından çıktığını ve şehrin daha da rezalet bir hale geldiğini görür. Gençken yaptığı hataları telafi etmeye, kendisine yakın olanlarla arasındaki buzları eritmeye, ailesinin yanlışlarını düzeltmeye, toplumdaki sorunlarla mücadele etmeye ve Starling City’yi eski ihtişamlı günlerine geri döndürmeye karar verir ve adadaki sahip olduğu yetenekleri de kullanacağı Arrow karakterini yaratır.
Dikkat çekmemek için bir yandan eskisi gibi güç ve para düşkünü, umursamaz, pervasız çapkın rollerini oynarken, gerektiği durumda yeşil kostümü giyip gizli kimliğine bürünerek, Starling’e adaleti getirecek olan, “yasalardan üstün, yasadışı koruma görevlisi” kahramanımız Green Arrow olarak yaşamını sürdürmeye başlar.
Kadro ve karakterler üzerinden devam edecek olursak…
Bir zamanların umursamaz, şımarık, kadın avcısı, kısacası pislik çocuğu; ama şimdilerin müthiş okçuluk yeteneğiyle Starling’in adalet sağlayıcısı Arrow’a, yani Oliver Queen‘e Stephen Amell hayat veriyor. Oyuncuyu en son Hung‘ın 3. sezonunda önemli bir rolde izlemiştik. Bunun yanı sıra Private Practice, New Girl, 90210, The Vampire Diaries gibi dizilerde konuk olarak yer almıştı. 5 yıl adada kalıp, başına bunca şey gelen bir adamın ruh halini gerçekten çok iyi veriyor. Gerçekten de yakışıklı oyuncu Stephan Amell, bu rol için biçilmiş bir kaftan diye düşünmeden edemeyeceksiniz.
Laurel, Oliver’ın eski kız arkadaşı. Oliver, Laurel’ı önce onun kız kardeşiyle aldatır. Daha sonra da söz konusu gemi kazasında istemeden de olsa, bu kız kardeşin ölümüne sebep olur. Oliver’dan böylesi büyük darbeler yiyen Laurel, kahramanımıın yaşadığını öğrendiğinde kafası karışır; ama elbette ki bir yandan Oliver’a karşı hala boş değildir. Oliver’ın yokluğundaki 5 yıllık süreç içinde avukat olduğunu eklemeden geçmeyelim. Karakterimiz, güzel oyuncu Katie Cassidy tarafından canlandırılıyor. Melrose Place veHarper’s Island‘da başrollerde seyrettiğimiz aktrist, Gossip Girl, Supernatural, New Girl gibi popüler dizilerde de bir süre konuk olarak yer almıştı.
Tommy, Oliver’ın en yakın arkadaşı. Kendisi Laurel’dan hoşlanıyor ve Oliver’ın öldüğünü sandığı yıllarda işleri iyice ilerletiyor. Karakterimiz, çıkışını geçen yıl geçen yıl iptal olan Pan Am ile yapan Colin Donnell tarafından canlandırılıyor. Arrow ise onun ikincisi projesi. Daha önce pek tecrübe kazanamamış Donnell’ın, gayet başarılı bir oyunculuk sergilediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Eskiden sert bir Amerikan askeri olan John Diggle, şimdilerde Oliver’ın annesi Moira tarafından bizzat tutulmuş olan Oliver’ın yeni koruması. Diggle, David Ramsey tarafından canlandırılıyor. Daha önce kadrolu olarak yer aldığı bir dizi yok. Bir ya da birkaç bölüm konuk olduğu dizilerden bazıları ise şu şekilde: Blue Bloods, Dexter, Ghost Whisperer, Huff.
Son zamanlarda dizilerinin vazgeçilmezi olan “sorunlu ergen” kadrosunu dolduran Thea, kendini alkol ve uyuşturucuya vermiş, dünyadan haberi olmayan, insanı sinir etmekten başka bir işe yaramayan, Oliver’ın salak kız kardeşi. Thea, Willa Holland tarafından hayat buluyor. Kendisini daha önce konuk olarak -ama çok bölümde- The O.C. ve Gossip Girl‘de izlemiştik.
Starling’in adaletini sağlamada çok büyük katkıları olan, Laurel’ın babası dedektif Quentin Lance. Küçük kızının ölümüne sebep olan Oliver’dan nefret ediyor ve Laurel’ı da ondan uzak tutmaya çalışıyor. Karakterimiz, dizilerde bol bol konuk olarak karşımıza çıkan oyuncu Paul Blackthorne tarafından canlandırılıyor. Başrolünde yer aldığı The Dresden Files‘tan sonra, yer aldığı dizilerden bazıları The River, The Gates, Lipstick Jungle, Big Shots, 24 şeklinde.
Ölen kocasının acısını yaşayan, çocuklarına karşı sevecen ve mükemmel bir anneymiş gibi görünen ama sandığımız gibi masum olmayan, “Kraliçe” annemiz Moira Queen. Kendisi gemi kazasıyla ilgili belli ettiğinden çok daha fazlasını biliyor ve oğlunun arkasından bazı işler çeviriyor. Karakterimiz Susanne Thompson tarafından hayat buluyor. Yer aldığı yapımlardan bazılarını Once and Again, Cold Case, Kings, NCIS şeklinde sıralamış olalım.
Yazını başında da dediğim gibi diziye sonradan pek çok yıldız isim katıldı. Şimdilik şu, şu, şu ve şunu örnek verelim. Bunların devamı sürekli geliyor, haberiniz olsun. Kadronun tamamına şuradan ulaşabilirsiniz.
Arrow, bir tıp dizisi olan Emily Owens M.D. ve bir polisiye olan Beauty and the Beast ile birlikte The CW’nun bu sonbahar için onay verdiği üç diziden biri. Son zamanlarda, pilot bölümlerinden hemen sonra iptal edilen Wonder Woman‘ı, Aquaman‘i ya da 10 bölüm sonunda iptali gören The Cape‘i düşününce, Amerikalıların süper kahraman hikayelerini televizyonda görmeyi sevmediği düşüncesi ortaya çıkıyor. Normalde Amerikalıların tıp ve polisiye sever, süper kahraman sevmez mantığından hareketle “Arrow tutmaz, diğer ikisi tutar” diye tahmin edildi; ama işler hiç de öyle olmadı. Tıp dizisi olanı hemen iptali gördü. Polisiye olanı vasat reytinglerle yaşamaya çalışıyor. Ama Arrow, reytinglerde aldı başını yürüdü. İlk bölümüyle 1,3 reyting, 4.017 milyon izleyici ile açılış yaptı ve sonraki bölümlerde bu rakamları fazla düşürmeden yoluna devam etti. 23 bölümlük tam sezon onayını kaptı ve şu anda The Vampire Diaries‘ten sonra The CW’nun en çok izlenen dizisi konumunda. Ayrıca, hemen arkasından yayınlanan Supernatural da Arrow’un rüzgarından yararlanarak, önceki sezonlarına kıyasla daha iyi reytingler elde ediyor.
Başta başrol oyuncusu olmak üzere çok isabetli yapılan oyuncu seçimleri, adada yaşanan olayları geri dönüşlerle (flash-back) izlememiz gibi ayrıntılar sayesinde sürekli ayakta tutulan gizem unsurları, özenilerek ve para harcanarak çekilen ve bir TV dizisi için insanı tatmin eden aksiyon sahneleri, ilerleyen bölümlerde bilindik DC Comics kötülerinin karşımıza sık sık çıkıyor olması (hangileri olduğunu ispiyon vermemek adına söyleyemiyorum), pembelik dozunun ayarını tutturabilen, merak uyandırıcı aşk meseleleri, Arrow’un izlenme nedenlerinden sadece birkaçı. Elbette ki “her anı heyecanlı, hiç sıkmıyor, mantık hatalarından eser yok” gibi şeyler söyleyemeyiz. “Olur bu kadarı da…” dedirten, küçük şeyler de var kaçınılmaz olarak.
Diziyi çok seven bir kesim olduğu gibi, yerden yere vuranların sayısı da epey fazla. Her zaman dediğimiz gibi, bir kaç bölüm izleyip kendinizin karar vermesi en doğrusu. Yukarıda da dediğim gibi Amerika’da gayet güzel izleyici oranları elde ediyor. Yani dizinin geleceğinin olduğu konusunda kesinlikle içiniz rahat olsun.
Son olarak iki adet tanıtım filmini paylaşıp, tanıtıma noktayı koyalım.
Herkese keyifli seyirler.
AYRINTILI TANITIM FİLMİ
http://www.youtube.com/watch?v=gk_ji5Yu_Mg
KISA TANITIM FİLMİ
yorumlar
Gerçekten buna gelene kadar yıllar geçer. Superman tv’ye katıldıktan sonra Batman gelir mi tartışmaları da başlamış
Böyle büyük bir konuda diziye hiç güvenemiyorum. Zaten ikide bir Batman kötülerini çalıp duruyorlar.
Batman’in Arrow evreninde var olduğu kesinleşmiş ki şaşırtıcı olmasa gerek aslında.
5. sezonu benim için sevilir kılan şeyler neyse bu sezon onun tam tersini yapıyorlar, pek hoşuma gitmiyor bu gidişat.
Şu Dig ile Curtis i de öldürselerdi keşke valla.
O işin kaçarı yok, zaten ortada alternatifi de yok.
Ok kullanmaya da bahane uydurdular denebilir. O zaman geleyim diğer soruna: Bunlar ömrü billah güvenlik kameralarından kaçarak hayat sürmüyorlardır herhalde. Tamam maskeniz ve kapüşonunuz var da Oliver ile Diggle arasındaki ‘renk’ farkını bir Allah’ın kulu hiç fark etmeyecek mi yani?
@aytackara: Ya da boy farkını.
Limuzindeki adamın,
Çok sevdiğim bir dizi idi ama 06×04 den sonra ” be someone else” kelimesini çok ciddiye aldılar herhalde dizi de başka bir dizi oldu
bu sefer kötü adam olmuş.
S06E04
Pek iyi bir bölüm değildi yine. Ama Felicity-Oliver ikilisi batmadı bu bölüm pek gözüme beraberlerken bunu söyleyebilirim. Michael Emerson pek iyi bir giriş yapamadı. Şu Curtis gereksizine Allah rızası için espri yaptırmaya çalışmayın n’olur!
Haftaya Slade geliyor, daha iyi bir bölüm izleriz herhalde.
6 DC dizisinin bu haftaki bölümlerini kıyasladığımda sıralamam şu şekilde:
LOT > Lucifer > The Flash > Supergirl > Arrow > Gotham
S06E04
Felicity’nin sahneleri nedeniyle 20 dakikada izledim bölümü. Önceden çok sevdiğim Felicity en boş karakterlerden birine dönüştü. Diziyi kurtarırsa Slade Wilson kurtarır.
Ayrıca Dinah şu anda Thea’nın yokluğunda bana diziyi izleten nadir şeylerden biri. Lütfen Digıl ile manita yapıp değerini kaybettirmeyin.
S06E05
Slade bile kurtaramamış bu kez Arrow’u. Berbat bir bölümdü yine.
Bölüm adına tek olumlu şey Lost Girl’den sevdiğim Kris Holden-Ried’i görmek oldu kesinlikle. Haberi falan çıkmamıştı, güzel bir sürpriz oldu.
6. sezon ilk 2 bolum gayet guzeldi. Guzel baslamis.
S06E05
Uzun zaman sonra ilk kez güzel bir bölümle geldiler. Tabii Slade Wilson/Deathstroke etkisi var. Sezon boyunca şunu 7 8 kere daha yapabilseler sıkıntı çıkmaz.
Felicity – Curtis ortaya çıkınca atlıyorum artık sahnelerini, aşırı boş konuşuyorlar. Dinah gayet iyi gidiyor, beğeniyorum.
6 x 5
Cok iyi bir bolumdu. Bu sezon baya iyi gidiyor. Sezonun en iyi bolumuydu diyebilirim malum karakterle dizi her zaman daha guzel oluyor. Keske kadrolu olsa. Hatta onun uzerine bir spin off harika olur.
S06E06
Bir önceki bölümü kurtaramamıştı ama bu bölümün yarısını kurtarmış Manu Bennett. Celina Jade ve Kris Holden-Ried ile birlikte elbette. Bölümün diğer yarısını ise Kirk Acevedo ve Audrey Marie Anderson bile kurtaramamış.
Çok sıkıcısın, öl Diggle öl!
* Dedektifin iş bakımından yaptıkları sağlam da çok tatsız bir karakter. İnsanın destekleyesi bile gelmiyor.
Ortak bölümler kafa dağıtıcı olacak.
S06E07
İdare ederdi. En azından DC dizilerinin The Flash hariç döküldüğü bir haftada gözüme fazla batmadı diyebilirim.
5 DC dizisinin bu haftaki bölümlerini kıyasladığımda sıralamam şu şekilde:
The Flash > Arrow > Lucifer > Supergirl > LOT
Fena sıkıcı bir bölümdü. Anlamsız tartışmalar, anlamsız özür dilemeler, sevimsiz FBI’cı. Malum şey dışında önemsiz bir bölümdü.
Ortak bölümler gelsin de eğlenelim biraz.
EK:
Üç gün önce şarkıcı/oyuncu David Cassidy vefat etmişti. Meğerse Katie’nin babasıymış, ben yeni fark ediyorum.
İlk bölüm daha hoşuma gitmişti, bu bölümde fena değildi. Başındaki şeye bende şaşırdım.
Yine bir Olicity krizi başlamıştır, hayırlı uğurlu olsun. Arrow un kalanında bizlere sabır lazım. İyi ki 9. bölümden sonra ara verecek.
Arrow bölümleri daha karanlık olduğu için böyle bir bölüm beni şaşırtmadı. Bu bölüm konuya asıl giriş bölümü olmuş haliyle.
* Ay ben şok.
Uzun süreli bir konukluk olmayacağını tahmin ediyordum zaten. Ama The Flash’a falan da kalsa iyi olabilirdi. Chicago Med’de görüşürüz cınım.
* Buna da verdiğim tepki “Ay ben şok” olacakken “Güzel fikirmiş”e kaydı. Cidden.
Biraz duygusuzlardı tabii ama olsun
*
Bu bölümde de Arrow’un diğer karakterleri figüran gibiydi.
Kötüydü bu bölüm.
Öncelikle Part 1 için yaptığım bu bölümün hangi diziye ait olduğu pek belli olmuyor durumu bu bölümde yoktu. Bu bölüm bas bas bağırıyordu her yerinden ben Arrow bölümüyüm diye. Bu da en büyük eksisi oldu.
*Olicity’yi izlemek de çok sıkıcıydı yine.
*Alex’in ekiple birlikte çatışmaya girmesi aşırı batıyor gözüme. Crossoverın en gereksiz karakteri o kesinlikle. Keşke J’onn gelseydi Kara ile beraber düğüne.
*Bu geri zekalılar Supergirl’in farklı bir dünyadan olduğunu unutmuşlar bu arada. 53 dünya, 53 Supergirl dediler ya! Arkadaş Earth 1’de Supergirl mü var? Haliyle Supergirl ile Oliver’ın aynı dünyada/Earth X’de doğup büyümüş olmaları da pek yatmıyor mantığa.
*Kara ve Oliver demişken; geçen bölüm belli olmuştu zaten bu ikisinin Earth X versiyonlarının bir ilişkisi olduğu. Şaşırtmadı. Bu bölüm evli olduklarını açıkladıklarında bizim Kara’nın tepkisi eğlendirdi ama.
*Flash-Arrow-Supergirl üçlülerinin karşı karşıya dizildiği sahne benim bölümdeki en sevdiğim sahneydi bu arada. O sahne içerisindeki Kara’nın Oliver’a kriptonitli ok tepkisi de gayet güzeldi. Oliver’dan ‘Geçen sene İlk karşılaşmamızda sana pek güvenememiştim. Bu sebeple yaptırmıştım sonrasında.’ gibi bir replik gelse daha güzel olabilirdi tabi. Earth 1’de kriptoniti nereden bulduğu saçmalığına hiç girmiyorum elbette bu arada.
*Earth 1’den aslında Eobard Thawne olan Wells çıkışı hiç hoşuma gitmedi bu arada. Gına geldi ölmeyen Thawnelardan artık.
*Depo çatışmasında bizimkiler figüran askerleri indirirken Earth X’in Supergirl ve Flash’ının öylesine ortalıkta uçup koşması da bölümde fazlasıyla gözüme batan anlardan biriydi. Bizimkiler herkesi indirdikten sonra saldırmaya karar verip tek hamlede herkesi etkisiz hale getirmeleri de üstüne tuz biber eken bir saçmalık oldu.
*Kara’nın kalbi bize lazım saçmalığına da burun kıvırmadan edemedim bir de.
Fena değildi bölüm ama Part 1de daha çok eğlenmiştim ben. En azından ekip bir araya gelince eğlenceli sahneler çıkıyor. Süper hız muhabbeti güzeldi
Bu arada karşı tarafta en iyi Kara olmuş, değiştirelim ara sıra. Tabii dizimizde Batman olmadığı için
S06E09 (Sezon Ortası Finali)
‘Bana ne? Bana ne? Ben oynamıyom!’
Kötüydü bu bölüm de.
6 x 09 üzerine:
Fena değildi. Bu sezon 5 in altında gidiyor ama 2 DC dizisi kalınca tahammülü daha çok oluyor insanın sanırım. Gerçi 5 in altında 4 ün üstünde diyebilirim bu sezon için şimdilik. Biraz ara iyi gelecek.
6×09 (Noel arası bölümü) üzerine:
Fena kapatmamış. Hatta son birkaç dakikada olana iyi oldu bile diyebilirim. Herkesin böyle bir şeye ihtiyacı var vallahi.
6×09
İlk 10 dakikasında şiştim ama bence de fena ara vermemişler. Sonu iyiydi.
S06E09
Arrow standartlarını düşününce fena bölüm olmamış. Gruplaşmalarda Felicity hangi taraftaysa otomatik olarak karşı tarafta oluyorum ben. Zaten bölüm başını görünce atladım oraları.
Ayrıca Adrian Chase kendini özletiyor.
Bu dizinin adını değiştirmeliler bence Oliver quinn ve melekleri yapsalar iyi olur.Laurel,Sara,Felicity, Çocuğun annesi (adını unuttum),Ras al ghulun kızı, gazeteci kadın başka var mı unuttum.Mutlaka unuttuğum vardır.Her sezon 1 yeni düşman ve 1 yeni aşk ile devam ediyor yoluna dizi ve ben bitse de gitsek modundayım.
15. bölümde dönüyormuş.
benim kız napıyo dönmedi mi hala buna? black siren olarak başarılı devam edebiliyor mu döndüyse?
Senin bildiğin şekilde değil de siyah şekliyle var. Geçen sezonun son iki bölümünden beri mi ne var herhalde. Başarı kısmına bildiğin gibi demek istiyorum.
Mid Season Extended Trailer
6×10 üzerine:
Supergirl’den biraz aşağı, The Flash’tan yukarı bir dönüş olmuş. Genel olarak da klasikti. Cidden sayıca çok bunlar, kolay gelsin Oliver beyciğim.
Not: Şu üçlünün mızmızlanmasından bir miktar sıkıldım. Just get over it!
6 x 10 üzerine:
Supergirl kadar iyi dönemese de her zamanki Arrowvari bir bölümle dönmüş.
6×10
Eh fena dönmemiş. Helena‘ya ufak bir selam çakılması güzeldi. Orijinal üçlü kalıcı olsa, diğerleri ölse (özellikle kuduz köpek ile Körtis; Dinah kalabilir ). Fena sıkıldım bunlardan.
S06E10
Berbattı yine.
Drama kraliçelerinin tercihi ile bir sorunum yok.
Sezon sonunda bunu iptal etseler, Oli’yi LOT’a kadrolu yapıp Felo’yu da The Flash’a tekrar eden rolle gönderseler mükemmel olacak cidden.
4 DC dizisinin bu haftaki bölümlerini kıyasladığımda sıralamam şu şekilde:
The Flash > Supergirl > Black Lightning > Arrow
Returns to ‘Arrow’
S06E11
Fena değildi. Arrow standartları düşünüldüğünde güzel bölüm olmuş diyebilirim hatta. Hem ana hikaye açısından hem de karakter tepkileri açısından bu sezonun en kayda değer bölümüydü.
5 DC dizisinin bu haftaki bölümlerini kıyasladığımda sıralamam şu şekilde:
The Flash = Lucifer > Arrow > Supergirl > Black Lightning
6×11
Bu bölümde Olivır’ın sakalları uzayıp kısaldı mı ne? Bana öyle gelmiş olma ihtimali yüksek tabi
S06E12
İdare ederdi. Kapanış sahnesine de tavım.
4 DC dizisinin bu haftaki bölümlerini kıyasladığımda sıralamam şu şekilde:
Supergirl > The Flash > Arrow > Lucifer
@aytackara Neeeee? Daha 11 bölüm mü var?
Aytackarayla abidine hayranım. Başladıkları hic bir diziyi yarim bırakmıyorlar..Birazda bu eziyete site için katlanıyorlar gibi Çin işkencesi ble bu dizinin yanında hafif kalır.Ben dizi bağımlılığından kurtulmak isteyenlere bu diziyi tavsiye ediyorum.hemen tedavi oluyorlar
@gomen Aslında birkaç tane bırakmıştım
Arrow’un uzun süren sezonları beni fena halde yormaya başladı. Diğer 3’üne göre sevilesi karakter sayısı daha az (gerçi 1 tane bile var mı emin değilim), yapısı itibariyle diğerleri gibi eğlenceli olma ihtimali hiç yok, senaryo berbat, oyuncular bile isteksiz; böyle bir dizinin 23-24 bölüm sürmesi harbiden işkenceye dönüyor. Niye seyrediyorsun sorusuna net bir yanıtım yok.