Arrow — tanıtım
1.496 yorum rpdi 29 Aralık 2012 21:10
Televizyona uyarlanan süper kahraman hikayelerinin son yıllarda pek tutmadığı bir gerçek. Fakat The CW bu duruma inat, büyük masraflar yapmaktan kaçınmayarak, yıldız isimleri kadrosuna katarak, müthiş tanıtım kampanyaları yapmaktan çekinmeyerek, kısacası gümbür gümbür bir şekilde, 14 Ekim 2012’de karşımıza Arrow‘u çıkardı.
Dizimiz Batman, Superman, Green Lantern, Jonah Hex, Watchmen, Wonder Woman gibi bilindik süper kahramanları da bünyesinde bulundıran DC Comics‘in Green Arrow (Yeşil Ok) çizgi romanından uyarlanıyor. Green Arrow, giyim tarzı, kullandığı savaş aletleri, kendine özgü bir adalet sistemi yaratmasıyla Robin Hood‘u aşırı derecede andıran bir kahraman. Kendisini kanlı canlı bir insan olarak gördüğümüz ilk ve şu ana kadarki tek örnek ise Smallville. Orada toplam 72 bölüm görünen Green Arrow’u, şu aralar bir diğer The CW yenisi Emily Owens M.D.‘de yer alan Justin Hartley canlandırmıştı. Green Arrow’u 1941 yılında Aquaman’in yaratıcılarından Morton Weisinger ile Congorilla’nın yaratıcılarından George Papp’in yarattığı ve kendisinin ilk kez More Fun Comics’in 73. sayısında görücüye çıktığı da bizi pek ilgilendirmeyen bilgiler arasında.
Bence şimdi bunları bir kenara bırakalım ve modernize edilerek karşımıza sunulmuş, yeni TV dizisi Arrow‘un konusuna geçiş yapalım:
Oliver Quuin, şımarık, vurdum duymaz, kadın avcısı, playboy diye tabir edilen milyarder bir adam. Bir gün, içinde babasının ve ayarttığı sevgilisinin kız kardeşinin de bulunduğu bir yat gezisine çıkar. Bu yat gezisi, korkunç bir kazayla sonlanır ve bu kazadan sadece Oliver sağ olarak kurtulur. 5 yıl sonra Pasifik’in ücra bir köşesindeki adada bulununcaya kadar da öldüğü sanılır. 5 yıl sonra evine, yani Starling City’ye döndüğünde ise artık karşımızda eski Oliver’ı değil, adada yaşadığı sıkıntıların değiştirdiği, farklı bir Oliver’ı buluruz.
Starling City’de kendi çıkarlarını düşünen birtakım insanlar yüzünden suç oranı artmış; uyuşturucu her tarafa yayılmıştır. Halkı da gün geçtikçe daha çok fakir olmaya başlamıştır. Şehri, bu kötü duruma sürükleyen insanların arasında Oliver’ın ailesi de bulunmaktadır. Kazadan hemen sonrasında Oliver’ın babası, son nefesini vermeden önce şehrin bu durumundan sorumlu insanlarla ilgili bazı sırları anlatır ve ona şehri bu derecede zehirleyenlerin bir listesini verir.
Oliver, adada kaldığı süre boyunca bambaşka bir insana, kendi tabiriyle bir silaha dönüşmüştür. Üstün refleksler, hızlı koşu, hedefini tam tutturma ve müthiş okçuluk yeteneği burada kazandığı hediyelerden bazılarıdır. (Bu süreci dizinin ilerleyen bölümlerde ve tek seferde değil, geri-dönüşler (flashback) şeklinde izleyeceğiniz için ayrıntısına giremiyorum.) Oliver, Starling’e geri döndüğünde işlerin iyice çığırından çıktığını ve şehrin daha da rezalet bir hale geldiğini görür. Gençken yaptığı hataları telafi etmeye, kendisine yakın olanlarla arasındaki buzları eritmeye, ailesinin yanlışlarını düzeltmeye, toplumdaki sorunlarla mücadele etmeye ve Starling City’yi eski ihtişamlı günlerine geri döndürmeye karar verir ve adadaki sahip olduğu yetenekleri de kullanacağı Arrow karakterini yaratır.
Dikkat çekmemek için bir yandan eskisi gibi güç ve para düşkünü, umursamaz, pervasız çapkın rollerini oynarken, gerektiği durumda yeşil kostümü giyip gizli kimliğine bürünerek, Starling’e adaleti getirecek olan, “yasalardan üstün, yasadışı koruma görevlisi” kahramanımız Green Arrow olarak yaşamını sürdürmeye başlar.
Kadro ve karakterler üzerinden devam edecek olursak…
Bir zamanların umursamaz, şımarık, kadın avcısı, kısacası pislik çocuğu; ama şimdilerin müthiş okçuluk yeteneğiyle Starling’in adalet sağlayıcısı Arrow’a, yani Oliver Queen‘e Stephen Amell hayat veriyor. Oyuncuyu en son Hung‘ın 3. sezonunda önemli bir rolde izlemiştik. Bunun yanı sıra Private Practice, New Girl, 90210, The Vampire Diaries gibi dizilerde konuk olarak yer almıştı. 5 yıl adada kalıp, başına bunca şey gelen bir adamın ruh halini gerçekten çok iyi veriyor. Gerçekten de yakışıklı oyuncu Stephan Amell, bu rol için biçilmiş bir kaftan diye düşünmeden edemeyeceksiniz.
Laurel, Oliver’ın eski kız arkadaşı. Oliver, Laurel’ı önce onun kız kardeşiyle aldatır. Daha sonra da söz konusu gemi kazasında istemeden de olsa, bu kız kardeşin ölümüne sebep olur. Oliver’dan böylesi büyük darbeler yiyen Laurel, kahramanımıın yaşadığını öğrendiğinde kafası karışır; ama elbette ki bir yandan Oliver’a karşı hala boş değildir. Oliver’ın yokluğundaki 5 yıllık süreç içinde avukat olduğunu eklemeden geçmeyelim. Karakterimiz, güzel oyuncu Katie Cassidy tarafından canlandırılıyor. Melrose Place veHarper’s Island‘da başrollerde seyrettiğimiz aktrist, Gossip Girl, Supernatural, New Girl gibi popüler dizilerde de bir süre konuk olarak yer almıştı.
Tommy, Oliver’ın en yakın arkadaşı. Kendisi Laurel’dan hoşlanıyor ve Oliver’ın öldüğünü sandığı yıllarda işleri iyice ilerletiyor. Karakterimiz, çıkışını geçen yıl geçen yıl iptal olan Pan Am ile yapan Colin Donnell tarafından canlandırılıyor. Arrow ise onun ikincisi projesi. Daha önce pek tecrübe kazanamamış Donnell’ın, gayet başarılı bir oyunculuk sergilediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Eskiden sert bir Amerikan askeri olan John Diggle, şimdilerde Oliver’ın annesi Moira tarafından bizzat tutulmuş olan Oliver’ın yeni koruması. Diggle, David Ramsey tarafından canlandırılıyor. Daha önce kadrolu olarak yer aldığı bir dizi yok. Bir ya da birkaç bölüm konuk olduğu dizilerden bazıları ise şu şekilde: Blue Bloods, Dexter, Ghost Whisperer, Huff.
Son zamanlarda dizilerinin vazgeçilmezi olan “sorunlu ergen” kadrosunu dolduran Thea, kendini alkol ve uyuşturucuya vermiş, dünyadan haberi olmayan, insanı sinir etmekten başka bir işe yaramayan, Oliver’ın salak kız kardeşi. Thea, Willa Holland tarafından hayat buluyor. Kendisini daha önce konuk olarak -ama çok bölümde- The O.C. ve Gossip Girl‘de izlemiştik.
Starling’in adaletini sağlamada çok büyük katkıları olan, Laurel’ın babası dedektif Quentin Lance. Küçük kızının ölümüne sebep olan Oliver’dan nefret ediyor ve Laurel’ı da ondan uzak tutmaya çalışıyor. Karakterimiz, dizilerde bol bol konuk olarak karşımıza çıkan oyuncu Paul Blackthorne tarafından canlandırılıyor. Başrolünde yer aldığı The Dresden Files‘tan sonra, yer aldığı dizilerden bazıları The River, The Gates, Lipstick Jungle, Big Shots, 24 şeklinde.
Ölen kocasının acısını yaşayan, çocuklarına karşı sevecen ve mükemmel bir anneymiş gibi görünen ama sandığımız gibi masum olmayan, “Kraliçe” annemiz Moira Queen. Kendisi gemi kazasıyla ilgili belli ettiğinden çok daha fazlasını biliyor ve oğlunun arkasından bazı işler çeviriyor. Karakterimiz Susanne Thompson tarafından hayat buluyor. Yer aldığı yapımlardan bazılarını Once and Again, Cold Case, Kings, NCIS şeklinde sıralamış olalım.
Yazını başında da dediğim gibi diziye sonradan pek çok yıldız isim katıldı. Şimdilik şu, şu, şu ve şunu örnek verelim. Bunların devamı sürekli geliyor, haberiniz olsun. Kadronun tamamına şuradan ulaşabilirsiniz.
Arrow, bir tıp dizisi olan Emily Owens M.D. ve bir polisiye olan Beauty and the Beast ile birlikte The CW’nun bu sonbahar için onay verdiği üç diziden biri. Son zamanlarda, pilot bölümlerinden hemen sonra iptal edilen Wonder Woman‘ı, Aquaman‘i ya da 10 bölüm sonunda iptali gören The Cape‘i düşününce, Amerikalıların süper kahraman hikayelerini televizyonda görmeyi sevmediği düşüncesi ortaya çıkıyor. Normalde Amerikalıların tıp ve polisiye sever, süper kahraman sevmez mantığından hareketle “Arrow tutmaz, diğer ikisi tutar” diye tahmin edildi; ama işler hiç de öyle olmadı. Tıp dizisi olanı hemen iptali gördü. Polisiye olanı vasat reytinglerle yaşamaya çalışıyor. Ama Arrow, reytinglerde aldı başını yürüdü. İlk bölümüyle 1,3 reyting, 4.017 milyon izleyici ile açılış yaptı ve sonraki bölümlerde bu rakamları fazla düşürmeden yoluna devam etti. 23 bölümlük tam sezon onayını kaptı ve şu anda The Vampire Diaries‘ten sonra The CW’nun en çok izlenen dizisi konumunda. Ayrıca, hemen arkasından yayınlanan Supernatural da Arrow’un rüzgarından yararlanarak, önceki sezonlarına kıyasla daha iyi reytingler elde ediyor.
Başta başrol oyuncusu olmak üzere çok isabetli yapılan oyuncu seçimleri, adada yaşanan olayları geri dönüşlerle (flash-back) izlememiz gibi ayrıntılar sayesinde sürekli ayakta tutulan gizem unsurları, özenilerek ve para harcanarak çekilen ve bir TV dizisi için insanı tatmin eden aksiyon sahneleri, ilerleyen bölümlerde bilindik DC Comics kötülerinin karşımıza sık sık çıkıyor olması (hangileri olduğunu ispiyon vermemek adına söyleyemiyorum), pembelik dozunun ayarını tutturabilen, merak uyandırıcı aşk meseleleri, Arrow’un izlenme nedenlerinden sadece birkaçı. Elbette ki “her anı heyecanlı, hiç sıkmıyor, mantık hatalarından eser yok” gibi şeyler söyleyemeyiz. “Olur bu kadarı da…” dedirten, küçük şeyler de var kaçınılmaz olarak.
Diziyi çok seven bir kesim olduğu gibi, yerden yere vuranların sayısı da epey fazla. Her zaman dediğimiz gibi, bir kaç bölüm izleyip kendinizin karar vermesi en doğrusu. Yukarıda da dediğim gibi Amerika’da gayet güzel izleyici oranları elde ediyor. Yani dizinin geleceğinin olduğu konusunda kesinlikle içiniz rahat olsun.
Son olarak iki adet tanıtım filmini paylaşıp, tanıtıma noktayı koyalım.
Herkese keyifli seyirler.
AYRINTILI TANITIM FİLMİ
http://www.youtube.com/watch?v=gk_ji5Yu_Mg
KISA TANITIM FİLMİ
yorumlar
@gomen Son dönemde ne istediğini ve reytingleri bilmekten daha az bırakır ve düzenli başlar oldum ama benim de bıraktığım oldu elbet
DC dizilerinde de sanırım ciddiye almamak beni kurtarıyor. Arrow şu haliyle The Flash’tan ve LoT’tan daha iyi bir yerde mesela benim için. Karakterler bildiğimiz gibi, olaylar bildiğimiz gibi. Farklı şeyler deneyelim derken tuhaf tuhaf şeylere girişmiyorlar en azından, bu da bir şeydir.
Vallaha ben sizin bi diziyi takip etmenizden kendi adıma çok.memnunum.Yorumlarinizdan çok keyif alıyorum yer yerde gülüyorum.Iyiki varsınız
@aytackara ben zaten senin belli bir standartı olan dizileri takip ettiğini yazılarından biliyorum zaten.3.sinif bu diziye katlanmam ilgimi cekiyor
Arrow Casts Helix’s Kyra Zagorsky
Michael Emerson’ın yeni mini dizi rolünü bu hafta içine bilerek denk getirdiler demek ki.
Güzeldi diyebilirim bu bölüm için. Bu sezon flashback sahnelerini sıkılmadan izledim ilk defa. Günümüz sahneleri de fena akmadı.
olmuş diyebilirim.
*
*Anatoly de öleydi artık bu bölüm yalnız.
*Quentin’in Laurel’ın içindeki Laurel’ı çıkarma ısrarını anlayabiliyorum ve bu konuyla ilgili bir derdim yok.
*William’ın gereksiz yere mahşer yeri toplantısını kuyruğunu sallaya sallaya gidişi en burun kıvırılası şeydi herhalde.
*The Flash sadece transfer aracı görevi görmeyeydi iyiydi. 30 saniye takılsa fena olmazdı yani.
4 DC dizisinin bu haftaki bölümlerini kıyasladığımda sıralamam şu şekilde:
The Flash > Arrow > Lucifer = Supergirl
Sezonun geneline göre biraz daha izlenebilir bir bölüm olmuş.
Ya şu Wild Dog ölsün Allah aşkına. Bıktım bunun ‘Hos”undan, anlamsız laflarından.
EK:
6×14 üzerine:
Şu senarist ekibinden Allahını seven kim varsa bıraksın da ekiplerden birisi diğerini gebertsin artık. Valla hangisi olduğu bile pek dert değil ama birbirinden gerizekalı ve kıymet bilmez malum üçlüyü tercih ederim. Kurtulmuş oluruz.
Sonda olan fena fikir değilmiş.
Lorıl’dan da Kuintin’den de bıkkınlık geldi.
SCPD’nin başındaki Diaz’ın adamı olan kadın daha önceden var mıydı diye imdb’ye baktım? Unutmuşum kadını. Siyahi abi ölünce yerine bu geçmiş demek. Bones’un Arastoo Vaziri’si de önceden bir bölüm oynamış ama tamamen aklımdan çıkmış o da. Bakalım Olivır Kuin’i gömmek için ne buldu?
Şehri batırdın Oli. Çöpler bile toplanamıyor.İstifa et, git Arrowculuk oyna.
Allah’ın daha 9 bölüm var
İsteyince gayet de olabiliyormuş. Genel ortalamasının üstünde bir bölümdü denebilir.
* Laurel olmayanın Laurel olmasını düzgün işleyebilirlerse iyi olur aslında.
* Diaz mevzusu da sekiz bölüme halledilecek bir mevzu olduğunu düşünüldüğünde aslında sıkıcı sayılır,
3 gereksizden, 1 nolu gereksiz hiç gözükmeyerek, 2 nolu gereksiz 20 sn gözükerek diziye nefes aldırmış. Aslında normalde gereksiz olmayan ama diğer iki gereksizle takıla takıla gereksizler sınıfına giren 3 nolu gereksiz, diğer iki gereksizin yokluğunda gereksizlik özelliğini yitirerek izlenebilir bir hale gelmiş.
S06E15
Roy’u görmek güzeldi. Ve Katie Cassidy’yi izlemek çoooook uzun zaman sonra ilk defa bu kadar keyifliydi.
Genel olarak vasat bir bölümdü bu arada.
Son kısmı mantıksız buldum.
yalnız bir de yakın zamanda izlediğimden midir bilmem. dinah tan kaçıyorum pşimde şunlar var ama elimde de koz var ben size yardım edeyim siz de bana yardım edin modunu izlerken iyi yanları olan sevilesi kötü karakteriyle bana olmamış bir katherine pierce i hatırlatmadı desem yalan olcak.
sanırım katie girl aşkım azalarak bitiyor.
Will Return To Arrow For Season 6 Finale
Gerçi devam etmesine itiraz etmezdim. Kadronun yarısının fazlasından daha sevilesi ve işe yarar olduğu kesindi. Yer aldığı bölüm sayısının azaltılması ve nihai çıkışa giden yol Willa Holland’ın kendisinden gelmiş (+TVLine) bu arada.
Valla vasat bir bölümdü. İyi yanı
bir bölüm daha görmemiş olduk.
Ne diyelim,
6×17 için şimdiden, lan Digıl diyesim geldi
Üzüldüm.
Amell beyin dediğine bakarsak eski karakterlerden birisi diziye konuk dönüyor. 21. bölümde ve flashback olsa gerek.
6×17 üzerine:
İkisinin de ağzından çıkanı kulağının duyduğunu söyleyemem ama totale bakarsak Oliver üstte kalıyor. Öteki içimi baydı.
Son-bir iki dakikaya da müsait bir ara teessüf edeyim.
Fena değildi bu bölüm. Hatta biraz zorlarsam güzeldi bile diyebilirim. Bu bölümdeki o drama Oliver ile ilgili daha önceki dramalara nazaran daha makuldü benim penceremden bakınca.
Laurel’in yine kötü tarafı seçmiş olması konusunda ise bir şey hissetmiyorum nedense.
Bu arada Oliver’a o janjanlı okları kim üretiyor Allah aşkına şu anda? Cisco, kadrolu mühendis olarak çalışıp Central City’den her hafta kargo yollamıyordur herhalde.
Haydaaa.
Colton Haynes Set to Return as Series Regular
Haydaaa (x2).
Tam diziyi bırakmaya hazırlanırken bu haber hiç hoş olmadı.
Beth Schwartz yeni showrunner olmuş.
bir Arrow bölümü yapmışlar demek
Açıkçası ben sevdim bölümü. Kaç bölümdür süren
Benim için zaten
olmadığı her bölüm bir artı sayılır. Dolgu malzemesi olarak
görmek zorunda kaldık ama neyse ki fazla uzun sürmemiş o sahneler. Şunlardan uzaklaşmak iyi hissettirdi kısacası.
Bu Lorıl,
S06E19
Ben de fena bulmadım bölümü. Gereksizlerden uzaklaşmak iyi geldi. Araya dolgu niyetine alınan o 2 gereksizi de görmeseydik daha iyi olabilirdi hatta. LL’in eküriliğinde Diaz iyi taşıdı bence bölümü.
Bir de o peruk kalsa hayır demezdim açıkçası.
6×20 üzerine:
* Bu bölüme para harcamayı tercih etmişler. Karakter tercihleri hakkında yorum yapmak istemiyorum.
* Bu karakterler akıllanmaz. Sonu da bence komediydi.
Another major Arrow actor exiting ahead of season 7
Ben sadece “Niye ki?” diye sordum. Öldürseler neyse de bununki de kendisinin gitmesi galiba.
Para için bile bu rezillikte oynamaya değmez demiş olabilir
Güzeldi bu bölüm.
Bu bölümü beğendiğimi inkar edemeyeceğim. Sebebi de aşağı yukarı belli gerçi.
Bir şekilde kurtaracakları ve hapiste bırakmayacaklarını tahmin etmesi zor olmasa gerek de Diaz’ın eli de Full As maşallah. Royal Flush’ı artık nereden nasıl bulursunuz orası da size kalmış.
Bu da 6×19 gibi iyiydi. Aksiyonu olmayan ya da az olan bölümler daha bir çekilir oluyor.
https://www.youtube.com/watch?v=tKLfKl6_4V0#t=0m11s
Bölümü izlemeden önce mahkeme salonunda Arrow kostümlü bir foto gördüğümden ve Tommy’nin “döneceğini” bildiğimden maskenin altından Christopher Chance’in çıkacağını tahmin ediyordum ama yine de güzel olmuş. Öyle ya da böyle Colin Donnell’ı görmek güzel oldu.
Lorıl’ın döneceğini tahmin etmek güç olmadı. Muhtemelen sezon finalinde rahmetli olacak Lance’in konuşması, Diaz’ın anlamsız şekilde boğazını sıkması sonrası kürsüde bunu yapacağı belli olmuştu.
Savunma ve savcının sahneleri dandik olmuş ama sonuçta bu dizi The Good Wife değil?
Ben jüri aklar mı acaba diyordum ama Diaz adamlarını doldurmuş demek. Sonradan rahmetli olacak hakim aklayınca bir an için Digıl ile Wild Dog acaba adamı tehdit mi ettiler dedim ama Diaz gibi bir adam varken kimsenin tehdidini adam dinlemezdi. Yine Chance’i koyarak çözmeleri çok hoşuma gitmedi ama ne yapalım.
Ay artık yoruldum. Şu kalan 2 bölümü bir atlatsak da Ekim’e kadar kafa dinlesek iyi olacak.
Genel olarak beklendik bir çizgide ilerlese de güzel bir sezon finali olmuş kesinlikle.
*Bölümün adı ‘Müebbet’ olunca Oliver’ın FBI ile anlaşmayı teslim olup tüm suçlamaları kabul etmek kaydıyla yaptığı belli olmuştu daha ilk saniyede. Oliver’ın ekiple arasını düzeltme turlarıyla da sürekli pekiştirdiler zaten net sonucu.
*Bölümle ilgili tek temennim Diaz’a veda etmemek idi. Onu öldürmedikleri için mutluyum.
Sezonun son periyoduna çok şey kattı Diaz karakteri. Son 2 sezonun kötülerinden katbekat daha iyi bir kötü oldu bana göre. Kirk Acevedo da cidden yakıştı diziye.
Sezonun ilk yarısında tel tel dökülse de 2. yarıyı nispeten daha iyi geçirdi dizi. 13, 17, 19, 21 ve 23 gibi güzel denebilecek 5 tane bölüm sundu sezonun 2. yarısında. Bu da Arrow gibi bir dizi için olabilecek en iyi şeydi herhalde. Önümüzdeki sezon güzel sayılabilecek bölümlerin sayısının biraz daha artması dileğiyle. 5 aylığına bye-bye Star City!
Güzel bir sezon finali oldu. 5. sezonu kadar iyi bir sezon değildi ama 4. sezondan daha iyi bir sezondu.
Sara yı seviyorum ya, şu dizide devam etseydi çok güzel olurdu. Felicity yerine.
Diaz konusunu devam ettirecekler herhalde, 7. sezona. Diaz son iki sezondaki kötülerden daha kötüydü bana kalırsa ama dizi pek güzel işleyemedi onu.
Artık benim için Arrow macerası burada bitiyor. Totalde bırakanlara baktığım zaman çok bile dayandım diyebilirim Dizinin de pek biteceği yok zaten, artık bir gün final yaparsa finalini izlerim. Onun dışında crossover bölümlerini izlemeyi düşünüyorum, onlar güzel oluyor.
Oliver Queen ve Dinah ı özleyeceğim, gerisi pek umrumda değil.
Olivır’ın
Tahmin ettiğimiz üzere Kuintin’i harcadılar. Az değil, 6 senedir kadrodaydı. Severdim kendisini, özleyeceğim.
Ulan Sara’ yı üzdünüz. Kendisi de az çekmedi değil. Geleceğini ilk duyduğumda bizimkilere yardıma geleceğini düşünmüştüm.
Diaz başlarda iyiydi ama son haftalarda fena bozdular. Bir FBI ile darmaduman oldu koca Diaz. Hem de arkasında Quadrant varken.
Quadrant olayı tam bir komediye döndü zaten. Ben birkaç haftadır en çok o örgütteki siyahi kadının her olay yerinde olmasına gülüyordum. Koca örgütün liderlerinden birinin her işe koşması gülünçtü. Diaz’ın girmek için uğraştığı güçlü ve gizli örgütün başındaki adamları ayağına getirip kolayca halletmesi tam bir saçmalıktı. Hepsini halledince tüm örgütü ele geçirmesi de saçmalığın daniskasıydı.
Aslında Diaz dediğin adamın bir Flash’lık işi var. Bu haftaki Flash bölümünde Digıl’ı iki saniyede kapıp getiren Beri’nin, Diaz gibi birini halletmesi zor olmasa gerek. Tamam, kendi dertleri var ama 5 dakikalık iş canım
Aslında bir okluk işi vardı Diaz’ın ama o kadar kişiyi indiren Arrow’un, onun işini bitirememesi sıkıcıydı. Adam böğrünü açıyor, vur diyor, bizim hıyar Oliver, duruyor. Hadi onu geçtim, Ra’s gibi adamla dövüşmüş birinin dövüşte Diaz’ı rahatlıkla halledememesi komediydi. Kimlerden eğitim almış adamsın, gülünç olmayın.
https://www.youtube.com/watch?v=ZroYfWb2Bjo
Haftalardır bizim Olivır’ın Green Arrow olduğunu bilmeyen kimse kalmadı, sezon sonu tüm şehre açıklasın düşüncem gerçekleşti. Diziye bundan sonra nasıl bir etkisi olacağını merak etmiyor değilim. Adam sonsuza denk hapiste kalmayacak sonuçta, çıkacak ve şehrine geri dönecek.
https://www.youtube.com/watch?v=gB1LrvzIF10
Neyse, bir sezonun daha sonuna gelmiş bulunmaktayız. SCDD başlayıncaya kadar yeni sezonla ilgili bir şey görmeyeceğiz. Bakalım yeni sezonda ne yapacaklar?
Olsun.
Stephen Amell Still Hoping For Arrow/Supernatural Crossover
İzledim nihayet sezon finalini. Bir kısmı tahmin edilesiydi ama fena de değildi.
* Oliver’ın hapse girmesine de şaşıramadım. O da bizzat planlayarak kendi sonunu hazırladı hatta. En azından şehre (nihayet) kim olduğunu anlattı, bu da bir şeydir.
* Sara’nın konuk olacağını unutmuşum ben, görünce hatırladım. İyi bari, en azından Quentin’i yalnız göndermedler.
Tahminen gelecek sezon görüşürüz.
Tamam, neden olmasın?
Bunlar da her diziyle crossover yapmak istiyorlar.
zaten bu arkadaş ağır gerizekalı mı yoksa ağır trol mü karar veremedim.
Bu arada kendisi şu sıralar Instagram’da hikaye paylaşmış. İlk ikisinde Sony Channel Türkiye’de Arrow açık ve onu izliyor.
Kanal dublajlı yayın yapıyor bu arada. İkincisinin sonlarına doğru biraz gülüyor hatta (arkadaki dış ses onundur yani herhalde).
Benim jeton azıcık geç düştü. Bu adam İstanbul‘da. (+)
Tabii tabii, başka nereden bulup izleyecek Sony Channel Türkiye’yi
Dolar/TL kurunu bilmeden harcama yaparsan öyle gelir tabii.
The Lady demands adventure
Poster
Bizim kızılcık Arrow’a gelmiş. Sevindim valla.
Shadowhunters’ Katherine McNamara Joins Cast Arrow Season 7
Shadowhunters’tan gitseydik de başkası olsaydı aslında. Pretty much diğer hepsi.