Arrow — tanıtım
1.496 yorum rpdi 29 Aralık 2012 21:10
Televizyona uyarlanan süper kahraman hikayelerinin son yıllarda pek tutmadığı bir gerçek. Fakat The CW bu duruma inat, büyük masraflar yapmaktan kaçınmayarak, yıldız isimleri kadrosuna katarak, müthiş tanıtım kampanyaları yapmaktan çekinmeyerek, kısacası gümbür gümbür bir şekilde, 14 Ekim 2012’de karşımıza Arrow‘u çıkardı.
Dizimiz Batman, Superman, Green Lantern, Jonah Hex, Watchmen, Wonder Woman gibi bilindik süper kahramanları da bünyesinde bulundıran DC Comics‘in Green Arrow (Yeşil Ok) çizgi romanından uyarlanıyor. Green Arrow, giyim tarzı, kullandığı savaş aletleri, kendine özgü bir adalet sistemi yaratmasıyla Robin Hood‘u aşırı derecede andıran bir kahraman. Kendisini kanlı canlı bir insan olarak gördüğümüz ilk ve şu ana kadarki tek örnek ise Smallville. Orada toplam 72 bölüm görünen Green Arrow’u, şu aralar bir diğer The CW yenisi Emily Owens M.D.‘de yer alan Justin Hartley canlandırmıştı. Green Arrow’u 1941 yılında Aquaman’in yaratıcılarından Morton Weisinger ile Congorilla’nın yaratıcılarından George Papp’in yarattığı ve kendisinin ilk kez More Fun Comics’in 73. sayısında görücüye çıktığı da bizi pek ilgilendirmeyen bilgiler arasında.
Bence şimdi bunları bir kenara bırakalım ve modernize edilerek karşımıza sunulmuş, yeni TV dizisi Arrow‘un konusuna geçiş yapalım:
Oliver Quuin, şımarık, vurdum duymaz, kadın avcısı, playboy diye tabir edilen milyarder bir adam. Bir gün, içinde babasının ve ayarttığı sevgilisinin kız kardeşinin de bulunduğu bir yat gezisine çıkar. Bu yat gezisi, korkunç bir kazayla sonlanır ve bu kazadan sadece Oliver sağ olarak kurtulur. 5 yıl sonra Pasifik’in ücra bir köşesindeki adada bulununcaya kadar da öldüğü sanılır. 5 yıl sonra evine, yani Starling City’ye döndüğünde ise artık karşımızda eski Oliver’ı değil, adada yaşadığı sıkıntıların değiştirdiği, farklı bir Oliver’ı buluruz.
Starling City’de kendi çıkarlarını düşünen birtakım insanlar yüzünden suç oranı artmış; uyuşturucu her tarafa yayılmıştır. Halkı da gün geçtikçe daha çok fakir olmaya başlamıştır. Şehri, bu kötü duruma sürükleyen insanların arasında Oliver’ın ailesi de bulunmaktadır. Kazadan hemen sonrasında Oliver’ın babası, son nefesini vermeden önce şehrin bu durumundan sorumlu insanlarla ilgili bazı sırları anlatır ve ona şehri bu derecede zehirleyenlerin bir listesini verir.
Oliver, adada kaldığı süre boyunca bambaşka bir insana, kendi tabiriyle bir silaha dönüşmüştür. Üstün refleksler, hızlı koşu, hedefini tam tutturma ve müthiş okçuluk yeteneği burada kazandığı hediyelerden bazılarıdır. (Bu süreci dizinin ilerleyen bölümlerde ve tek seferde değil, geri-dönüşler (flashback) şeklinde izleyeceğiniz için ayrıntısına giremiyorum.) Oliver, Starling’e geri döndüğünde işlerin iyice çığırından çıktığını ve şehrin daha da rezalet bir hale geldiğini görür. Gençken yaptığı hataları telafi etmeye, kendisine yakın olanlarla arasındaki buzları eritmeye, ailesinin yanlışlarını düzeltmeye, toplumdaki sorunlarla mücadele etmeye ve Starling City’yi eski ihtişamlı günlerine geri döndürmeye karar verir ve adadaki sahip olduğu yetenekleri de kullanacağı Arrow karakterini yaratır.
Dikkat çekmemek için bir yandan eskisi gibi güç ve para düşkünü, umursamaz, pervasız çapkın rollerini oynarken, gerektiği durumda yeşil kostümü giyip gizli kimliğine bürünerek, Starling’e adaleti getirecek olan, “yasalardan üstün, yasadışı koruma görevlisi” kahramanımız Green Arrow olarak yaşamını sürdürmeye başlar.
Kadro ve karakterler üzerinden devam edecek olursak…
Bir zamanların umursamaz, şımarık, kadın avcısı, kısacası pislik çocuğu; ama şimdilerin müthiş okçuluk yeteneğiyle Starling’in adalet sağlayıcısı Arrow’a, yani Oliver Queen‘e Stephen Amell hayat veriyor. Oyuncuyu en son Hung‘ın 3. sezonunda önemli bir rolde izlemiştik. Bunun yanı sıra Private Practice, New Girl, 90210, The Vampire Diaries gibi dizilerde konuk olarak yer almıştı. 5 yıl adada kalıp, başına bunca şey gelen bir adamın ruh halini gerçekten çok iyi veriyor. Gerçekten de yakışıklı oyuncu Stephan Amell, bu rol için biçilmiş bir kaftan diye düşünmeden edemeyeceksiniz.
Laurel, Oliver’ın eski kız arkadaşı. Oliver, Laurel’ı önce onun kız kardeşiyle aldatır. Daha sonra da söz konusu gemi kazasında istemeden de olsa, bu kız kardeşin ölümüne sebep olur. Oliver’dan böylesi büyük darbeler yiyen Laurel, kahramanımıın yaşadığını öğrendiğinde kafası karışır; ama elbette ki bir yandan Oliver’a karşı hala boş değildir. Oliver’ın yokluğundaki 5 yıllık süreç içinde avukat olduğunu eklemeden geçmeyelim. Karakterimiz, güzel oyuncu Katie Cassidy tarafından canlandırılıyor. Melrose Place veHarper’s Island‘da başrollerde seyrettiğimiz aktrist, Gossip Girl, Supernatural, New Girl gibi popüler dizilerde de bir süre konuk olarak yer almıştı.
Tommy, Oliver’ın en yakın arkadaşı. Kendisi Laurel’dan hoşlanıyor ve Oliver’ın öldüğünü sandığı yıllarda işleri iyice ilerletiyor. Karakterimiz, çıkışını geçen yıl geçen yıl iptal olan Pan Am ile yapan Colin Donnell tarafından canlandırılıyor. Arrow ise onun ikincisi projesi. Daha önce pek tecrübe kazanamamış Donnell’ın, gayet başarılı bir oyunculuk sergilediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Eskiden sert bir Amerikan askeri olan John Diggle, şimdilerde Oliver’ın annesi Moira tarafından bizzat tutulmuş olan Oliver’ın yeni koruması. Diggle, David Ramsey tarafından canlandırılıyor. Daha önce kadrolu olarak yer aldığı bir dizi yok. Bir ya da birkaç bölüm konuk olduğu dizilerden bazıları ise şu şekilde: Blue Bloods, Dexter, Ghost Whisperer, Huff.
Son zamanlarda dizilerinin vazgeçilmezi olan “sorunlu ergen” kadrosunu dolduran Thea, kendini alkol ve uyuşturucuya vermiş, dünyadan haberi olmayan, insanı sinir etmekten başka bir işe yaramayan, Oliver’ın salak kız kardeşi. Thea, Willa Holland tarafından hayat buluyor. Kendisini daha önce konuk olarak -ama çok bölümde- The O.C. ve Gossip Girl‘de izlemiştik.
Starling’in adaletini sağlamada çok büyük katkıları olan, Laurel’ın babası dedektif Quentin Lance. Küçük kızının ölümüne sebep olan Oliver’dan nefret ediyor ve Laurel’ı da ondan uzak tutmaya çalışıyor. Karakterimiz, dizilerde bol bol konuk olarak karşımıza çıkan oyuncu Paul Blackthorne tarafından canlandırılıyor. Başrolünde yer aldığı The Dresden Files‘tan sonra, yer aldığı dizilerden bazıları The River, The Gates, Lipstick Jungle, Big Shots, 24 şeklinde.
Ölen kocasının acısını yaşayan, çocuklarına karşı sevecen ve mükemmel bir anneymiş gibi görünen ama sandığımız gibi masum olmayan, “Kraliçe” annemiz Moira Queen. Kendisi gemi kazasıyla ilgili belli ettiğinden çok daha fazlasını biliyor ve oğlunun arkasından bazı işler çeviriyor. Karakterimiz Susanne Thompson tarafından hayat buluyor. Yer aldığı yapımlardan bazılarını Once and Again, Cold Case, Kings, NCIS şeklinde sıralamış olalım.
Yazını başında da dediğim gibi diziye sonradan pek çok yıldız isim katıldı. Şimdilik şu, şu, şu ve şunu örnek verelim. Bunların devamı sürekli geliyor, haberiniz olsun. Kadronun tamamına şuradan ulaşabilirsiniz.
Arrow, bir tıp dizisi olan Emily Owens M.D. ve bir polisiye olan Beauty and the Beast ile birlikte The CW’nun bu sonbahar için onay verdiği üç diziden biri. Son zamanlarda, pilot bölümlerinden hemen sonra iptal edilen Wonder Woman‘ı, Aquaman‘i ya da 10 bölüm sonunda iptali gören The Cape‘i düşününce, Amerikalıların süper kahraman hikayelerini televizyonda görmeyi sevmediği düşüncesi ortaya çıkıyor. Normalde Amerikalıların tıp ve polisiye sever, süper kahraman sevmez mantığından hareketle “Arrow tutmaz, diğer ikisi tutar” diye tahmin edildi; ama işler hiç de öyle olmadı. Tıp dizisi olanı hemen iptali gördü. Polisiye olanı vasat reytinglerle yaşamaya çalışıyor. Ama Arrow, reytinglerde aldı başını yürüdü. İlk bölümüyle 1,3 reyting, 4.017 milyon izleyici ile açılış yaptı ve sonraki bölümlerde bu rakamları fazla düşürmeden yoluna devam etti. 23 bölümlük tam sezon onayını kaptı ve şu anda The Vampire Diaries‘ten sonra The CW’nun en çok izlenen dizisi konumunda. Ayrıca, hemen arkasından yayınlanan Supernatural da Arrow’un rüzgarından yararlanarak, önceki sezonlarına kıyasla daha iyi reytingler elde ediyor.
Başta başrol oyuncusu olmak üzere çok isabetli yapılan oyuncu seçimleri, adada yaşanan olayları geri dönüşlerle (flash-back) izlememiz gibi ayrıntılar sayesinde sürekli ayakta tutulan gizem unsurları, özenilerek ve para harcanarak çekilen ve bir TV dizisi için insanı tatmin eden aksiyon sahneleri, ilerleyen bölümlerde bilindik DC Comics kötülerinin karşımıza sık sık çıkıyor olması (hangileri olduğunu ispiyon vermemek adına söyleyemiyorum), pembelik dozunun ayarını tutturabilen, merak uyandırıcı aşk meseleleri, Arrow’un izlenme nedenlerinden sadece birkaçı. Elbette ki “her anı heyecanlı, hiç sıkmıyor, mantık hatalarından eser yok” gibi şeyler söyleyemeyiz. “Olur bu kadarı da…” dedirten, küçük şeyler de var kaçınılmaz olarak.
Diziyi çok seven bir kesim olduğu gibi, yerden yere vuranların sayısı da epey fazla. Her zaman dediğimiz gibi, bir kaç bölüm izleyip kendinizin karar vermesi en doğrusu. Yukarıda da dediğim gibi Amerika’da gayet güzel izleyici oranları elde ediyor. Yani dizinin geleceğinin olduğu konusunda kesinlikle içiniz rahat olsun.
Son olarak iki adet tanıtım filmini paylaşıp, tanıtıma noktayı koyalım.
Herkese keyifli seyirler.
AYRINTILI TANITIM FİLMİ
http://www.youtube.com/watch?v=gk_ji5Yu_Mg
KISA TANITIM FİLMİ
yorumlar
bence de ama daha ilk bölüm izlemeden karar vermek doğru değil bence:)
illa ki deneyeceğiz ona ne şüphe. acaba arrowla flash görünür mü merakıyla bile bakılır. gotham’ı bile 11 bölüm denedik az değil.
FOX’un Gotham yayınlamasıyla CBS’in Supergirl yayınlaması aynı şey bence. Biz The CW’nun tarzına alıştığımızdan da garip geliyor. Bu tür tuttuğundan dolayı kanallar daha açık fikirli olmaya başladılar. TNT gibi bir kanal da tumuş Teen Titans denemeye kalkıyor sonuçta.
Bu arada ben de Atom’dan dizi çıkmasını istemiyorum. Gerek yok.
Geçenlerde ben de bir yerlerde istemediğimi söyledim. Arrow, Beauty and the Beast, The Vampire Diaries, The Originals, The Flash, Supernatural, The 100. Yeter bu kadar. Biraz Gossip Girl, The Carrie Diaries tarzı diziler yapsınlar.
Yalnız Jane demeyin şimdi bana
Ray bana dizide çok itici geliyor. Adamı dizide sevemedim bir türlü. onun olduğu sahneleri bazen geçiyorum . bir de bunun dizisi olursa ki umarım olmaz. Adamı sevebilsem dizide. Atom dizisinin olmasını isterdim. Ray’e alışmam Laurel’a alışmam gibi 2 sezon sürer.
Katie : Bu çok ilginç bir soru. Bu hem acı hem tatlı bir şey çünkü kişisel olarak Caity Lotz’u çok seviyorum. Çok harika bir oyuncu, çok iyi bir arkadaş ve birlikte harika zaman geçirdik. Ekibimizden arkadaşlarımızın onları farklı yerlere sürükleyecek hikayeleri olması berbat bir durum. Onu kaybetmek bu olayın acı tarafıydı ama aynı zamanda bu onun geri gelmeyeceği veya onu yeniden görmeyeceğimiz yada geri gelmeyeceği anlamına gelmiyor. Bu durumun tatlı yanı ise bunun bu zamana kadar istediğim ve beklediğim her şey olması. Dizi sözleşmesini öncelikli olarak imzalama sebebim buydu. Ama senaristlerin ve yapımcıların, “Bir gecede süper kahramana dönüşemezsin. Bunu haketmen ve kazanman gerek. Dibe batmak zorundasın.” olayını anlıyorum. Ve kesinlikle onlara katılıyorum ve hak veriyorum. Laurel’i 1.sezonda hatta 2.sezonun ortasında bile kostüm içine sokmak bir hata olurdu. Bence bunu gerçekten kendisi kazanmak zorundaydı ve şu noktada gerçekten kazandığını düşünüyorum. Sara diziden gittiği ölçüde hala 3.sezonun çok büyük bir parçası. Fiziksel olarak olmayabilir ama duygusal olarak Laurel için Sara onun 3.sezondaki yolculuğunun büyük bir parçası.
-DC süperkahraman evreninin aktif bir üyesi haline gelmenin en havalı ve en göz korkutucu, ürkütücü yanı ne?
Katie : Benim için en havalı yani, olabildiğince gerçekçi ve dürüst olmaktan hoşlanıyorum ve gerçek dövüş eğitimi aldım. Bu lanet olası şeyi seviyorum. Hadi bunu yapalım! Gerçekten seviyorum. Elimden gelenin en iyisini yapacağım. Olabildiğince gerçekçi olmasını istiyorum. Güvenliğin öncelikli olduğu zamanların olduğunu ve dublörümün devreye girdiği, beni harika gösterdiği anlar olduğunu biliyorum ama aynı zamanda, fiziksel olarak, yeterince eğitim aldım. Bu diziden önce bile, dövüş eğitimi aldığım ve bunu kamera önünde nasıl yapacağımı bildiğim aksiyon dizilerinde ve filmlerinde yer aldım. Bu oyuncu, yönetmen, dublörler ve senaristler arasındaki çok iyi bir takım çalışması ile oluşuyor. Bunun en iyi yanı ise, şuandaki gerçek hayatımda, eğer biri günlük hayatımda Katie Cassidy olarak bana bulaşırsa, kendimi savunabilirim ve muhtemelen biraz kıç tekmeleyebilirim. Ve aynı zamanda bu zor da. Çünkü dizimizin çok fazla gece çekimleri oluyor yani programlarımız tepetaklak olmuş durumda. Aslında ben daha çok gece insanıyım yani bu durum beni çok fazla rahatsız etmiyor ama aşağı yukarı çok emek ve yetenek isteyen durumlar olabiliyor.
-Black Canary kostümünü ilk gördüğün an ve onu giydiğinde, baştan aşağı BC görünüşü hakkında ne düşündün? Tüm bunlara sahip olmak sana güçlendirdiğini ve biraz kıç tekmeleyebileceğini mi hissetirdi?
Katie : Evet, kesinlikle! Bu bir işbirliğinin ürünüydü. Saç, makyaj, kostüm ve yapımcıların bu birleşime kendi dokunuşumu eklememe izin vermesinin bir ürünüydü. Kostümün kendisi çok erkeksi ve güçlüydü, yani bu dengeleyecek bir şeylere ihtiyacım vardı. Ama çok aşırı bir şey değildi veya çok bunaltıcı bir durum yoktu. Makyaj ve saçın biraz daha hafif ve daha kadınsı olmasını istedim, böylece iyi bir denge sağlandı. Hepimiz en sonunda gerçekten büyleyici bir görüntü yarattık. Gerçekten çok eğlenceliydi ve kostümü giydiğim an, kesinlikle bana çok büyük bir yardımı oldu. Benim için, bir oyuncu olarak, canlandırdığım her karakterde kıyafet ve kostüm tamamen farklı bir etki yaratıyor. Kostümü giyer giymez, karaktere bürünmeme yardımcı oldu.
-Laurel’in Black Canary’e dönüşümü Arrow takımı arasındaki dinamiği nasıl etkileyecek? Daha çok destekleyici mi olacaklar yoksa onun için endişelenip, ondan şüphe duymaya devam edecekler mi?
Katie : İlk başta kesinlikle çok fazla reddetme durumu söz konusu. Dışarıya gidip kız kardeşi gibi davranan bu çılgın kadın hakkında endişleniyorlar. Onun kendisi gibi davranmadığını, kafayı yemiş gibi davrandığını düşünüyorlar. Dikkatsiz ve eğitimsiz olmasına rağmen, Laurel’in gerçekten bir şeyler yaptığını gerçekten gören kişi Roy. Laurel’in çok büyük bir kalbi, ruhu ve tutkusu var ve o bir savasçı. Onun yanında olup onu destekleyen ilk kişi aslında Roy. Eninde sonunda, bence eninde sonunda hepsi onun bu olaya ne kadar değer verdiğini ve kız kardeşinin ölümünün intikamını almayı ve onu onurlandırmayı ne kadar çok istediğini görecekler.
-Laurel’in Black Canary olarak amaçları ve iç dünyasındaki dayanak noktası nerede yatırır? Birinin intikamını almak ve bir şeyi sadece intikam için yapmak arasındaki farkı açıkça görüyor mu?
Katie : Bu soruya cevap verenen. Bu hep değişen ve gelişen bir şey. Dizimizin güzelliği, senaristlerimizin çok zeki olması. Durmadan olayları tepetaklak edip değiştiriyorlar. Her zaman, “Beklenmeyeni bekleyin.”demişimdir çünkü senaryoları okurken hissettiğim şey bu. “Vay canına, bunu hiç beklemiyordum! Bunu yapmaları çok dahice.” modunda oluyorum. Yani Laurel’e gelirsek, onu kardeşinin intikamını almaktan onu onurlandırmaya doğru ilerlediğini göreceksiniz. Bence neden bunu yapmak isteyip orada olduğunu içinde keşfedecek. Laurel bunu yapmayı seçiyor. Sara’nın seçim şansı yoktu. Adada Oliver ile birlikteydi. Oraya gidip, “Peki, bunu yapmak istiyorum, sadece kardeşim için değil, aynı zamanda şehir ve değer verdiğim insanlar için de.” demesi, Laurel’in seçimi. Laurel’in çok güçlü bir anlayışı ve değeleri var ve muazzam ölçüde doğruculuğa sahip. Çok kararlı ve hırslı. Aşırıya kaçabilecek şeyler yapan ve uç noktalara gidebilen biri. Kendimi tamamen bu işe adıyor. 2.sezonda, dibe battığında, tamamen her şeyiyle dibe batmıştı. Ve şimdi, yine her şeyiyle yükselerek zirveye çıkıyor. Bu güzel bir yolculuk ve dönüşüm ve bence herkes onun buna sahip olma şeklinı görünce gerçekten mutlu olacak.
-Şuanda Black Canary yolunda olduğuna göre, tek bölümlük bile olsa Birds of Prey’e doğru ilerlemeyi istiyor musun?
Katie : Evet, kesinlikle! Kesinlikle bunun hayranların gerçekten seveceği bir şey olduğunu düşünüyorum ve hayranlarımı mutlu etmekten her zaman hoşlanıyoruz. Bence bu gerçekten havalı olurdu.
-Sence Laurel ve Sara’nın babasının bir kızını bu kostümde kaybedip diğerinin de o kostümün içine girip onun yerini aldığını öğrendiğinde tepkisi ne olacak?
Katie : Bu konu hakkında hem bir şeyler çekmiş hem de çekmemiş olabiliriz. Bu Laurel için zor bir durun. Babasını anlıyor ve ona değer veriyor. Onun sağlığı için endişeleniyor.Çok zor ve karışık bir durumun içinde kaldı. Kendini suçlu hissediyor ama aynı zamanda onu artık fiziksel veya duygusal olarak incitmek istemiyor. Ona ne zaman gerçeği söylemeye karar vereceğini ve ne anlatacağını size söyleyemem! İzlemek zorunda olacaksınız.
-Laurel’in yakın zamanda Vertigo’nun peşinden gideceğini biliyoruz ve en büyük korkularının kız kardeşi etrafında döndüğünü düşünürsek, bunla yüzleşmek zorunda olacak. Sette yeniden Caity Lotz’u görmek ve onla yeniden çekim yapmak nasıldı?İçinde Sara’yı hayatta tutmanın bir yolu olmasını dileme hissi doğmasına, böylece kız kardeşlerin bir şekilde takım olabilmesini dileme hissine neden oldu mu?
Katie : Caity Lotz’u yeniden sette görmek, genel olarak çok sevimli ve harika. Onu kişisel olarak, ölesiye çok seviyorum. Harika bir insan. Hem kamera önünde, hem kamera arkasında kimyamız var. Birlikte çok iyi anlaşıyoruz ve kesinlikle çok özleniyor. Onun geri gelmesi çok sevimliydi ve belki onu daha çok görebiliriz. Kim bilir? Her şeyin sadece anlamlı ve mantıklı gelmesi ve doğru zamanın gelmesi gerekiyor. Her şey zamanlama meselesi. 1.sezonda Tommy’i izlediniz ve sezon sonunda aramızdan biri haline geldiği için Colin Donnel’e övgülerimi gönderiyorum. Onu giderken görmek çok üzücüydü ama aynı zananda 2.sezonun büyük bir parçasıydı ve hala 3.sezonun büyük bir parçası. Onun hakkında ve geri dönmesi hakkında çok sık konuşuyoruz. Ve kesinlikle Caity’nin dizide büyük bir yer edindiğine ve büyük bir iz bıraktığını hissediyorum. Laurel için 3.sezonun çok büyük bir parçası. Fiziksel veya ruhsal olarak olmasının bir önemi yok, Laurel’in aklındaki tek şey, Sara. Her şey onunla ilgili. Onun hakkında sık sık konuşuyorum veya onu düşünüyorum. Fiziksel olarak yer alıp almadığının önemi yok, Sara kesinlikle 3.sezonda çok büyük bir rol oynuyo
Arrow & The Flash TR’den geliyor. Bence paylaşım yaparken kaynağı da vermek lazım.
Kaynak
abidin77 uyarın için teşekkürler ne yalan söyleyeyim benin kıyafet yakıştırdım. ayrıca evet kopyala yapıştır yapıyorum. levlevi:)
bu bölüm güzeldi yanlısı şunun anlayamadım
son dönemde burada black canary ile ilgili konuşulanlar hepsi ücüncü sezona daha baslamamış insanlar için ispiyon ama acık acık yazılıyor bunları ispiyon içinde yazsak daha doğru olmaz mı
doğru söylüyorsun bence de öyle yapak.:)
Her şey iyi güzel de…
@oktay_1907 Ben senin dediğin türde bir konuşma olduğunu hatırlamıyorum o sahnede. Orada yanılmıyorsam ‘Artık’ vurgusu vardı.
Begendim bu bolumu.
Bu Lance hala Arrow’un kim olduğunu çözemeyecek ise, dünyanın en kötü dedektifi olmaya adaydır. Diğer elemanı şıp diye çözdün; Felicity zaten elde var; zamanında Diggle’lı da gördün. Çöz artık şunu. Neyse, yakında Sara ile gerçeği öğrenecek diye umuyoruz. O da bizim gibi Laurel varken niye Sara’yı öldürdünüz diye isyan edecektir ama yapacak bir şey yok tabi. Umarım sezon sonuna falan bırakmazlar öğrenme faslını.
Allah’ını seven şunun peruğunu, maskesini elinden alsın. Maskesiz de zaten yeterince insanı itiyordu. Maske gelince suratını daha az göreceğiz, iyi olacak diyorduk ama daha beter ettiler bu Laurel’ı. Slade Wilson peruk taksa daha güzel gözükürdü valla Neyse, sonuçta her peruk takan Khaleesi olmuyor. Ah Malcolm Merlyn, yanlış kız kardeşi öldürttün kızına. Üşüyoruz Sara Lance
Şimdi bu Ra’s, Oliver’ın böğrüne bıççağı soktu ; yetmedi uçurumdan aşağı attı (bu arada düşüş efekti fena komik olmuş) ama bizim Oliver, Tatsu‘nun böğrünü bez ile sarması ve penisilinli çayı ile hemencecik iyileşti. Hani bu adam Lazarus Pit Stop’a girip iyileşecekti. Yahu hiç olmazsa kendi içinde bir mantığı olurdu bu yapılanların yanında.
Neyse, yeni bölümleri heyecanla olmasa da bekliyoruz artık.
Güzel bölümdü.
Kavga sahnesi resmen mahalle kavgası gibi olmuş. Bir de Malcolm (dolaylı olarak olsa da) Sara’yı öldürdü ama Laurel bildiği halde Malcolm gelsin dedi anlamadım. Yalnız abidinin söylediklerine katılıyorum bir den den benden
Felicty sus artık diyeceğim günler gelecekmiydi derken geldi malesef
oliverin gelip de bayaa bayaa meydanlara inmesi. hele dur yiğen bi iyileş önce. iyileşme süreci ayrı fiyasko zaten.
aradan dönmemiş olsa bu dizi yeniden dönse sıfırlasa kendini. resmen ara sonrası büyük sıçış var. düşününce resmen öve öve nazar değdirdim diziye başka açıklaması yok.
Sadece benim sorunum degil bircok kisi etrafimda ayni seyi dusunuyor. Senaryoyu savsakladilar. Olay orgulerini duzgun yazmiyorlar. Karakterler arasi komusmalari kalitesizlestirmisler. Karakterler mantikli davranmiyor. Senaristler Ozensiz calisiyorlar bu kadar basit. Eskiden de oyleydi belki ama bu kadar degildi. Belki de eklenen yeni diziler yuzunden boyle oldu
evet bir az özensiz çaliştikları doğru ama gene de dizi bıraktıracak kadar değil en azından ve evet eklenen yenin diziler yüzünden oldu bu özensizlik:)
Black Canary bana da kötü geliyor. Çare Sara.
Wild Cat biraz daha gözükse iyi olur.
zamanla benin dizi düzeleceğini düşünüyorum bir de black canary konusun da haklısınız dönüşüm bir az daha iyi yapsalar iyi olacaktı ama genen de zamanla daha iyi olacaktır black canary bence:)
Diziyi birakmaktan bahseden kim ben bu diziye sonuna kadar devam ederim her turlu. Umarim toparlar diyeyim. Suanki haliyle ama zevkle izledigim soylenemez.
Tatsunun oliverla malum durum hakkindaki konusmalari cok ozel yazilmis. Izlerken ozellikle fark ediyorum. Her duruma uyacak laflar. O konuda bir twist yapabilirler belki. Eger o olaya donup ordan itibaren kendilerine ceki duzen verirlerse ara bolumleri affedebilirim hemen.
@necdetcem7: Bu konuda kimse The Vampire Diaries’i aşamaz ama
@abidin77: Ne diyeceğimi bilemedim şimdi bak Dondum kaldım
Stephen Amell:
“Bundan sonra sezon finaline kadar yavaş hiçbir bölüm olmayacak.”
kaynak:arrow türkiye sayfası:)
her halde son 2-3 bölümdür hikayenin yavaş olmasından dolayı böyle bir şey dedi galiba:)
Yalnız eleştirilen bu bölüm flash bölümünü saymazsak bu sezon ki en yüksek reytingi almış.
evet en yüksek reyting aldı ayrıca facebook da yorumları okudum bu bölüm eleştirenler kadar Beğen insanlar da olmuş:)
belki büyük konuşuyorum ama bu dizi 10-12 sezon sürüp bir yerden sonra sıksa bile sonuna kadar seyretmeyi düşünüyorum bunun neden söyledim bilmiyorum ama gene de söylemek istedim
bu arada facebook da okudum Stephen Amell hiçi bir bölüm yavaş olmayacak dememiş 13 14 ve 15 genen yavaş geçekmış ama 16.bölümden sonra senaristler toparlayacaklar demiş:)
“John Diggle John Stewart mı? Evet diyemem ve hayır da diyemem. Ciddiyim, bu adamın-Diggle’ı- John Stewart olup olmaması hakkında çok fazla ve ciddi bir tartışma olduğunu biliyorum. Ama, demek istediğim, bu çok gizli bir sır. Yapımcılara sorduğum zaman şöyle cevap veriyorlar, “Bazı şeyler üstünde çalışıyoruz.” Eğer öyleyse, büyük bir şey olacak. Korumak istedikleri bir olay bu. Sanırım bunu henüz hiçkimsenin öğrenmesini istemiyorlar ve bana bile söylemediler. Greg Berlanti, Andrew Kreisberg ve Marc Guggenheim, bunu düşündüklerini ve değerlendirdiklerini söyledi. Geoff Johns’a bu konuyu henüz sormadım.
İşin aslı şu ki, eğer bilseydim bunu söylemeye zaten iznim yok. O yüzden, bilseydim size yine söyleyemezdim! Ama en azından ne yaptıklarını bildiğimi söylerdim.
John Stewart’ı seviyorum. Panellerden birinde John Stewart’ın orijinal yaratıcısıyla tanıştım ve çok harika bir karakter, gerçekten. Tıpkı Diggle’ın DC çizgi romanlarında bir yer edinmesinden duyduğum onur gibi, eğer Diggle John Stewart’a dönüşecek olursa onu canlandırmaktan da büyük onur duyarım. Bunun Arrow evrenine nasıl uyacağını bilmiyorum çünkü Arrow evreninin temeli daha çok gerçekliğe dayanıyor. Düşünce temelli silah bu evrene ne kadar uyar bilemiyorum.”
[David Ramsey]
bence böyle bir şey olmaz dizin gerçekçi ne peki uyması:)
Böyle haberler dolaşıyordu bugün. Göreceğiz artık.
Stephen Amell bunun bir röportaj da değil twitter da söylemiş ileri de ki bölümler daha iyi anlamın da:)
Sanırım bahsi geçen şey bu:
evet bu olabilir.:)
evet böyle hatalar var!!!!:)
Q: Slade’in 3×14’te geri döneceğini biliyoruz. Bu dönüş bir bölüm için mi, yoksa bir bölümden daha fazla mı?
MG: Sadece bir bölüm, maalesef.
Q: Moira ve Robert’ı oynayan oyunculara bayılıyordum. Acaba onlar flashbacklerde veya hayal sahnelerinde görebilecek miyiz?
MG: %50 mutlu olmaya hazır ol…
Q: 2×23’ü yeniden izledim ve merak ediyorum. Slade Thea’nın veya Oliver’ın arkadaşlarının peşine düşecek mi?
MG: Bu iki olasılıktan biri, evet.
Q: Thea ve Malcolm arasındaki ilişkinin değişeceğini beklemeli miyiz? Eğer spoiler olmazsa bizimle paylaşabilir misin?
MG: Evet. Büyük değişiklikler.
Q: Marc, Katie Cassidy’nin de yer aldığı A Nightmare on Elm Street’i izledin mi? Katie’nin saçlarını öyle uzun ve sarışın yapma şansı var mı? Mükemmel BC için mükemmel BC saçı olurdu.
MG: Bunu kesinlikle gözden geçirdik. katie’nin ne istediğine bağlı.
kaynak:arrow&the flash türkiye:)
-Karakterini değiş tokuş edecek olsa , Ra’s ile değişirmiş.
-Salmon ladder/Barfiks sahnelerini çekimenin çok zor olduğunu söylüyor.
-”Oliver Felicity’siz bir hayat düşünebilir mi?Belki zorunda kalabilir ama unutmayın her gecenin bir sabahı vardır.”
-Dizide başka DC karakterleri de görmek istediğini belirtti.
-”Ortada ciddi yanlışlar var ve Oliver’ın bunları ciddi ciddi düşünüp bazı şeyleri farklı şekilde çözmesini istiyorum.”
-Suicide Squad’in geri döneceğini ama daha çok ana karakterlerinin tanıtılacağını söylüyor.
-Colin Donnell ile çalışmayı çok sevdiğini , Manu Bennet ile çalışmanın çok etkileyici olduğunu söylüyor.
-Arrow kıyafetini giyip oynadığı sahnelerin en sevdiği sahneler olduğunu söylüyor.Kendini bu kıyafet içinde güçlü hissediyormuş.
-Şehrin isminin Starling City’den Star City’ye dönüşüm fikrinin değişmediğini hatta belki de The Atom’un tanıtımının bunu hızlandıracağını söylüyor.
-Bu sezon belki Lazarus Pit ile tanışabileceğimizi söylüyor.
-Constantine dizisinde arkadaşları oynadığından bir geçiş bölümü istiyor ve The Flash ile geçiş bölümlerini çok sevdiğini söylüyor.
-Okçuluğu çekimlerden 3 hafta önce öğrendiğini söylüyor.
-Kıyafetlerinin değişeceğini ama tek değişen şeyin bu olmayacağını söylüyor.
-Oliver Queen olmanın en sevdiği yanları başta giydiği kıyafetler olmak üzere yaptığı konuşmalar ve öptüğü kızlar olduğunu söylüyor.
-ATOM’un , ARROW’a sinirleneceğini bunun sebebininse Felicity’ye karşı olan davranışları olacağını söylüyor.
-Ra’s Al Ghul ile bir sonraki savaşında belki ona gücünün yetmeyeceğini ama bu sefer kesinlikle daha zeki davranacağını söylüyor.
-Dizinin gün geçtikçe daha iyiye gittiğini düşünüyor.
-John Barrowman ile çalışmanın en sevdiği şeylerden biri olduğunu çünkü ondan çok şey öğrendiğini ve 1.sezon 9.bölümün favori bölümlerinden biri olduğunu sebebininse John’un onu bu bölümde fena patlaklamış olması olduğunu söylüyor.
-Panelde ”You have failed this city.” dedi.
-Jensen ve Jared’ın diziye Sam ve Dean olarak katılmasını istermiş.
-David Ramsey , Diggle’ın Green Latern olması konusunda bunun çok ciddi kararlar vermek gerektirdiğini söyledi.
kaynak: Arrow & The Flash TR
Allah aşkına biri bunların üstüne bir crossover atsın.
DR: Atom kostümünü yayınlanmadan önce görmüştüm ve o tek kelimeyle mükemmeldi. Mükemmel. Mükemmel!
Q: Diggle kostümü gördü mü?
DR: Diggle henüz görmedi.
Q: Peki sence Diggle kostumü gördüğünde tepkisi ne olacak?
DR: Bence Flash’e verdiği tepkiyle aynı olacak. Tüm takım kostümü görecek!
Bu heyecanlandırıcı çinkü biz henüz 3. sezondayız. Dizide A.T.O.M., Flash, Canary, Black Canary, Speedy var. Tüm bu harika karakterler dizide ve henüz 3. sezondayız.
Q: Sence ileride başka yan diziler olacak mı?
DR: Evet. Bence dizide gördüğümüz neredeyse her şey Arrow’un başarısının yansıması. Bence Arrow, Gotham’la, Constantine’le, ve çıkacak olan Supergirl’le bir şeyler yapmalı. Bu başarı devam ettikçe yeni bir şeyler ortaya çıkacak. Flash ortaya çıktı. Başka şeyler de geliyor.
Marc Guggenheim: Geleneksel 3 perdeli oyuna karşın bu sezon sınırlar dördüncü seferde çizilecek. Şüphesiz 10, 11 ve 12. bölümler Oliver’ın bariz ölümüyle Arrow Ekibinin kendi hareketlerini yaptığı bölümlerdi. 13. bölüm hikayemizin sıradaki parçası ve buradan itibaren işler çılgın bir hal alacak. 13, 14 ve 15. bölümler muhtemelen hikayenin bir sonraki adımı ya da sıradaki “kitabı”, 15. bölüm oyun değiştiren bir çarpıtmayla bitiyor ve 16. bölümden sezon finaline, 23. bölüme kadar, bitiş çizgisine çılgın bir koşu başlayacak. Esasında nereye gittiğimiz konusunda çok heyecanlıyım çünkü tweetlerimde de bahsettiğim gibi, bu sezon bittiğinde, Oliver’ın göğsünden kılıç yeyip dağdan düşmesi yaptığımız en az çılgın şey olacak.
TVLINE | Oliver tekrar olayların içine atlamaya hazır mı? Ekip, onun yokluğunda kendileri halletmeye başladı. Bu ekipte bir düğüm noktası yaratacak mı?
kaynak:arrow
Marc Guggenheim: Büyük bir düğüm noktası. 13. bölüm Laurel’ın Sara’nın ölümüyle baş etmesi, babasına yalan söylemesi, Oliver’ın Black Canary olmasını onaylamaması, tüm bu uğraştığı şeyler bölümün büyük bir parçası. Bu sırada, Arrow’un Starling’e dönüşüyle ekibin onsuz ilerleme kaydettiğini anlamalarını göreceksiniz. Yani işler, “Pekala çocuklar, ben geri döndüm! Herkes tekrar beni dinleyecek.” demek kadar basit olmayacak. Oliver takımın yepyeni dinamiğiyle boğuşacak.
TVLINE | Oliver, Laurel’ın eğitimini üstlenecek mi?
Marc Guggenheim: Hayır, henüz oraya varmadı. Laurel’ın yaptıklarını 13. bölümde onaylamamaya başlıyor, hem de hiç. Onu eğitmesi için uzun bir yol var, ki bu da onun onayladığı anlamına gelir.
TVLINE | Pekala, bu Oliver’ın hedefi olsa da, Arrow’un Ra’s al Ghul’u öldürdüğünü hayal dahi edemiyorum. DC Comics’in bunun olmasını istemeyeceğini düşünüyorum.
Marc Guggenheim: İşin aslı şu ki, DC bizim ortağımız ve gerçekten harika ortaklık yapıyorlar. Bize kimin ölüp kimin yaşaması gerektiğini hiçbir zaman söylemediler ve bunun yakın bir zamanda da değişeceğini sanmıyorum. Ra’s ölsün veya yaşasın yaptığımız şey, sadece diziyi daha iyiye götürmek için verdiğimiz yaratıcı bir karar olacak ve bunun büyük güçlere sahip DC ile bir alakası yok.
TVLINE | Felicity kumda çizgisini nereden nereye kadar çiziyor? Hala ekiple birlikte mi?
Marc Guggenheim: Hala ekiple birlikte. Hiçbir yere gittiği yok, ama Oliver ile olan aşk masasından uzaklaştığını açık bir şekilde belli etti.
TVLINE | Bu sahne mideye inen beklenmedik bir yumruk gibiydi.
Marc Guggenheim: Teşekkürler, bu kesinlikle böyle tasarlanmıştı zaten. Felicity hala Oliver ile çalışırken nasıl göründüğünü keşfetmeyi gerçekten çok istiyoruz ancak 10, 11 ve 12. bölümde yaşanan olaylardan sonra Felicity sadece romantik anlamda bir adım atmadı, Diggle ve Roy ile birlikte dökümhanedeki ortaklıkları ve bir şeylere aracılık etme girişimleri daha çok gelişme gösteriyor. Oliver’ın emir verip eskiden olduğu gibi onların bu emirlere uymasını beklemesi oldukça ilginç olacak.
TVLINE | 3×14 – “The Returned” bölümünün özetini okudum ve geriye dönüşlerde Oliver’ın Starling şehrine gelmesi ve tedbirli bir şekilde herkesi kontrol etmesi, kıdemli hayranlara verilen selama benziyor.
Marc Guggenheim: Bu dizide yeni olanlara dizinin kendi ayakları üzerinde durduğunu göstermek için diziye yazılmış bir “aşk mektubu” ama 1. sezondan beri izliyorsanız baya bir Easter eggs ve bunun içinde de küçük şakalar olacak. Ancak 50 bölüm çektikten sonra yapabileceğiniz birçok komik sahne var, geriye gidip köklerinizi keşfediyorsunuz. O yüzden bu bölümü çok büyük bir dikkatle izleyeceksiniz. Umarım diziyi 1. sezondan beri değilde şuan için izleyenler geriye gidip Netflix’den o bölümleri izlemek isterler.
TVLINE | Stephen Amell 3×15 – “Nanda Parbat” bölümünün özellikle numaralar ve aksiyon sahneleri ağırlıklı olduğunu ve bu sezonun favori bölümlerinden biri olduğunu söyledi.
Marc Guggenheim: Kesinlikle benim için de öyle. Her şeyin çok güzel bir araya geldiği bölümlerden biri, bazı karakterlerin harika sahneleri, bazı harika aksiyon sahneleri ve finalde insanların uzun süre konuşacağını düşündüğüm bir dönemeç var. Kuşkusuz bu dönemeç sezonun geri kalanı için tabloyu ayarlayacak.
laurel zaten ne zamandan beri hazırlığını yapıyordu. buyüzden black canary oluşu bunu ilk başta başaramayıp zorlanması falan hızlı değil , normal akışında geldi.
ama sarah konusunda babasına yaptığı tam mallık hala da devam ediyor.
Babasnın anlamaması da ayrı alem laurel sarah’dan hem uzun hem zayıf
benim son bölümde anlamadığım birşey var :
Yok o ölmedi. Ağzı burnu dağıldı ama hayattaydı en son.
Benim de aklıma bir soru takıldı.
Zaten Brickle kapışmalarını hiç iyi işleyememişler.Laurella izlemesi iyice zorlaştı.