Boy Meets Girl — Tanıtım
6 yorum aytackara 11 Kasım 2015 09:16
Laverne Cox ve özellikle son dönemde Caitlyn Jenner ile birlikte transeksüel topluluğun hayatlarının ve sorunlarının daha öne çıktığı bariz bir gerçek. Hatta bir süre önce Caitlyn Jenner başından geçenleri, yeni hayatını ve trans toplumunun yaşadıklarını işlediği ilk sezonu 8 bölüm süren I Am Cait isimli bir reality şovda da yer aldı.
İngilizler ise farklı bir açıdan yaklaşarak ama yine bu konunun üstüne giderek bir dizi hazırlayıp bir süre önce izleyici karşısına getirdiler: Boy Meets Girl. Eylül başı BBC Two’da başlayan dizi, İngiliz adeti gereği çok uzun değil, 6 bölümden oluşmakta. Üstelik mini dizi kendileri. Sitkom türünde olduğu için de bölümleri 30 dakikayı geçmiyor.
2013’te BBC “Trans Comedy Award” isimli trans bireyleri olumlu açıdan aktaran senaryolara yönelik bir yarışma düzenlemiş ve dizinin senaryosu o yarışmadan birincilikle ayrılmıştır.
Yapım transeksüel birini merkeze oturtan ilk BBC komedisi ve bir transeksüel oyuncunun başrol olduğu ilk komedi olma özelliğini de taşıyor. Yani evet, dizinin başrolündeki Judy karakterini canlandıran Rebecca Root da bir transeksüel. Hatta dizinin yapımcısı bu konuyla ilgili “Transeksüel bir aktris seçmemiz gerektiğini hep biliyorduk, rol için transeksüel olmayan birini seçmelere aldığımızı sanmıyorum. Doğru hissettirmedi.” açıklamasını yapmıştır.
Giriş kısmını atlattığımıza göre o zaman gelelim bakalım konusuna:
Dizinin isminin çevirisini yaparsak “Oğlan Kızla Tanışır” şeklinde bir cümle çıkıyor. Dizinin ana konusu da bu esasında. Judy, birkaç yıl önce cinsiyet değiştirip kadın olmuş bir transeksüel. Neredeyse 40 yaşına gelmiş; hafif çatlak annesi Peggy ve biraz tuhaf kız kardeşi Jackie ile yaşıyor. Leo da ailesiyle yaşayan, bir baltaya henüz tam olarak sap olamamış bir karakter. Judy’nin annesi Peggy siparişle yemek, pasta gibi şeyler yapan bir kadın. Leo’nun annesi Pam ise bir güzellik salonunda kuaförlük yapıyor.
Bir gün tabiri caizse kader ağlarını örüyor ve bu ikili tanışıyorlar. Leo başta Judy’nin bir transeksüel olduğunu anlamasa da öğrendikten sonra Judy’nin beklediğinin veya deneyimlerinin gösterdiğinin aksine kaçmıyor. Böylece ikili yavaştan bir ilişkiye adım atıyorlar. Ama… İşte hikaye esasında bundan sonrasında ve bu “ama”nın üstünde şekilleniyor; her şeyi de ‘İngilizlere özel’ komedi anlayışıyla anlatıyorlar.
İlk başta durum dışarıdan sadece Leo’nun kendisinden epey büyük bir kız arkadaşının olması gibi görünse de yavaş yavaş konuyu açıyorlar ve aileleri de katarak hem Judy, hem de Leo açısından işliyorlar. Leo sorun yapmayacağını düşünse de aslında üstesinden gelemeyeceği veya kaldıramayacağı bir işin içine mi girdi? Başta annesi olmak üzere ailesinin ve çevrenin tepkileri ne yönde olacak? Birkaç yıldır transeksüel olsa ve ailesinden kabul görse de Judy, ciddi bir ilişkiye ve topluma gerçek kimliğiyle dahil olmaya hazır mı? Bunlar ve bunun gibi çeşitli sorular ve konular dizide yavaş yavaş cevabını buluyor.
Boy Meets Girl mini dizi olduğundan normal bir sonu da var elbette. Dürüst olmak gerekirse konusundan ve içeriğinden dolayı değil, espri anlayışı bakımından herkeslik olmayabileceğini düşünüyorum. Mesela transeksüellik ve aile açısından Judy’nin annesi Peggy her ne kadar takdire şayan birisi olsa da espritüel bakımdan bana hitap ettiğini pek söleyemem. İzledikçe alıştığım doğrudur. Kimine göre de Leo’nun kardeşi James’in halleri veya konuşmaları bayat gelebilir.
Diğer yandansa az altta da görünen Leo’nun annesi Pam, karakteriyle, dobralığıyla ve yorumlarıyla bana göre dizinin asıl yıldızıydı. Judy ve Leo arasında yaşananlar, dizideki komedi soslu transeksüel dinamiği de gayet izlenirdi. Diziye biraz gittikçe alıştığım doğru ama başından memnun kalktığım da doğru. Özetle Boy Meets Girl tam bir İngiliz dizisi efendim.
Böyle yani. En azından ilk bölümün denenmesi bir doz açık fikirlilik eşliğinde tavsiye edilir. İyi seyirler…
yorumlar
Daha önce diziyle alakalı şurada bir yorum yapmıştım. Buna ek olarak söyleyebileceklerim; Judy’nin aldığı her olumsuz reaksiyon karşısında yansıttığı olgun tavırların ve bunları nazikçe savuşturabilmesi karakteri daha da sevilebilinir kılmış. Aslına bakılırsa ben Leo’yu ona yakıştıramayanlardanım, Judy daha iyilerine layıksın
Leo’nun aile tarafından babayı severken, Judy’nin tarafından ise anneyi çok sevdim. James’e ise biraz kıl kaptığım olmuştur. Ama sanki sonlara doğru ona da ısındım.
Sitede tanıtımı olması çok iyi oldu. Ellerine sağlık @aytackara
Hah haaa, ben de fotolara bakarken “bu kadın (judy) bu adama (leo) 1 numara büyük olmuş” diye düşünmüştüm tip olarak. Demek ki karakter olarak da öyleymiş.
Yazdım kenara, dediğin gibi en azından bir bölüm bakmak istiyorum.
Eline sağlık aytaç
Evvel zaman kalbur saman önce ilk sezonu izleyip bu tanıtımı yazmıştım. Yıl ta 2015’miş tabii.
2. sezonu ise bir türlü izleyememiştim. O dönem halen Türkçe altyazı beklediğim dönem miydi, fırsat mı olmamıştı, başka bir şey miydi hatırlamıyorum. Ama listemden hiç çıkarmadım, yıllardır duruyordu.
Vakti zamanında 201 ve 202’yi bilgisayara almışım, keşke devamını halletseymişim. Ara ara aklıma geldiğinde kalanı için bakıyordum güya ama leech/seed sorunu çıkıyordu her seferinde. Geçenlerde aklıma yine gelince bu sefer yabancı dizi sitelerinde yine tur attım ve bir tanesinde buluverdim.
Hatta ilk sezondan sadece üç bölüm, 2. sezondan ise 02-06 arası vardı. Bende de zaten hazırda 201 vardı. Takım oldular Haftada bir bölümle tamamladım ve (yıllar sonra) nihayet bitti.
Uzun ve saçma girizgahı artık geçersek… Bu sezon da hatırladığım kadarıyla ilk sezon civarıydı.
İlk sezonda tanışma-ilişkinin başlaması kısımları olduğu için benim açımdan biraz daha tatlı/ilgi çekici geçmişti. Bu sezonda ise iki sevgilinin evliliğe giden yolu üzerine kuruluydu. Çok da bir şey anlamadan geçiverdi hatta. Yan karakterler daha fazla öne çıktı desem yeri. Ama şikayetçi değilim.
Yazıda mini dizi demişim ilk sezon için. Bu da keza öyleydi ve makul/iyi bir noktada durdular. O yüzden burada kalması da batmıyor. Sevgiler, teşekkürler. Hadi bye. Ayrıca geçmiş olsun. Oh be.