Sevgili 22dakika’lılar,
Bu yazıda önümüzdeki günlerde 22dakika’da yayına girecek olan, onayda bekleyen bildirileri ve rezervasyonları listeliyoruz. İlgili bildiri yayına girdikten sonra kaldırıyoruz.
Onayda bekleyenler:
Bir yazar aynı anda en fazla 3 tane yazı rezerve edebilir. Rezervasyon süresi ise 3 ayı geçmemelidir. Süresi dolan ve ancak tarafımıza ulaşmayan rezervasyonlarda diğer yazarlarımıza o yazıya talip olma hakkı doğar.
Rezerve edilenler:
- Vesper: Queen of Tears tanıtımı (09.02)
- aytackara: Suits: LA tanıtımı (09.02)
- necdetcem7: Running Point tanıtımı (16.03)
- okakacukaka: The Penguin tanıtımı (16.03)
- aserat: Adolescence tanıtımı (18.03)
- aserat: İstanbul Ansiklopedisi tanıtımı (17.04)
Not: Yazmayı planladığınız bildirileri alttaki yorumlarda paylaşırsanız, bildirinizi rezervasyon kısmına adınıza not düşeriz, böylece aynı anda aynı konuda birden fazla bildiri hazırlayan ve üst üste binen olmaz.
yorumlar
Siftahı ben yapayım bari.
Freaks and Geeks tanıtımını alayım.
Postanede yazmıştım ama burada da bulunsun. Önümüzdeki günlerde (aslında haftalarda hatta aylarda desek daha doğru.) yazacağım tanıtımlar:
*The Originals
*Blue Mountain State
*The Tomorrow People
*The Crazy Ones
Reign için de en azından ilk bölümün çıkmasını bekleyeyim, adet bozulmasın.
Bende yenilerden The Goldbergs’i almıştım ama düzenli çeviren de çıkmayınca kaldı öle izleyemedim. Bu yoğunlukta da ingilizce imkanı yok izleyemem. O tanıtım aksayacak gibi bu aralar yazarım diyecek olan varsa alabilir.
Ben de önümüzdeki haftalarda Sleepy Hollow’un tanıtımını hazırlayacağım, onu da hatırlatayım yeri gelmişken.
Postanede çok fazla yorum olmuş buraya yazayım; Brooklyn Nine-Nine tanıtımını alıyorum. 2-3 haftaya hazırlayacağım.
Goldbergs’ün tanıtımını bırakıyorum çünkü izlemeyi de bıraktım.
Yakın gelecekte değil; ama önümüzdeki aylarda “Mads Mikkelsen Profil” yazısı yazacağım, bilgilerinize…
Bir de B99 tanıtımı alacaktım yenilerden, ama @real tortoise almış zaten -iyi de etmiş-, onun kadar seveceğim bir başka diziyi bekleyeyim bakalım…
The Millers tanıtımını da alıyorum, taliplisi yoksa. Kesin bir tarih vermeyeyim buna da, 2-3 hafta diyelim
Mob City hakkında bir şeyler karalamak istiyorum, henüz nasıl olacağına karar vermedim; ama muhtemelen bitince bir mini ya da ön tanıtım çıkacak…
Sonradan Ek: Arkadaşlar, bu Mob City yazısını ben biraz daha bekleyip, muhtemelen sezonu tamamlanınca tanıtım olarak göndereyim. Çünkü, şöyle bir materyal araştırması yaptım da, karakter tanıtımından konu detayına, işin arkasındaki isimlerden dizi hakkındaki detaylı bilgilere kadar yok yok elimde şu anda. Kıssadan Hisse Mob City || Tanıtımını almış bulunuyorum resmi olarak. Bu ay tamamlanmadan gelecek inşallah…
Unutmadan yazayım:
En en en sevdiğim ödül olan Altın Küre adaylarının bildirisi geçen yıllarda olduğu gibi yine ben yazmak istiyorum. Perşembe saat 15:30’da açıklanıyor. Ben okuldan 16:00-16.30 gibi geliyorum. Bir aksilik olmazsa bundan 1 saat sonra falan yayınlanmış olur.
Mad Men‘le ilgili bugün yayına giren şu dolu dolu inceleme yazısında bir tanıtım için kimi çok fazla, kimi çok az olan bazı noktalar var. O yüzden bu yazının dışında tanıtım gibi bir tanıtım yazılmasından yanayım. Mad Men tnaıtımına niyeti olan varsa geri durmamasını rica edeceğim.
Ben Reign hariç yazacağım dediğim tanıtımlardan vazgeçiyorum sanırım. Başka taliplisi varsa çekinmesin.
Ben de The Millers’dan vazgeçiyorum, ocak ayı ortasına kadar çok yoğunum. O zamana kadar kimse almazsa tekrar alıp yazarım ama şu an çok zor.
Sitede yazı akışındaki yavaşlamadan tek rahatsız olan ben miyim? Geçen yıl hiç olmazsa günde 1 adet yazımız olurdu. Artık 3-4 günde 1’e düştük.
“Yazı yazmak içinizden mi gelmiyor? Hiç mi vakit ayırabilen kalmadı? Kapatalım mı dükkanı?” diye tekrar sormak gereğini duyuyorum.
Benim için şöyle bir durum var,; okulda son senem olduğu için çok yoğun bir dönemden geçiyorum. Haftada 3 bölüm dizi izlersem şanslı sayıyorum kendimi. Haliyle de tanıtım veya uzun çeviri haberlere zaman ayıramıyorum. Ancak malumunuz tvline gibi sştelerde kısa ksa da olsa sürekli haberler dönüyor (oyuncu haberleri gibi). O tarz yazıları bildiriye dönüştürmek en fazla 10 dakikamı alır benim, eğer uygunsa o şekilde katkı sağlayabilirm. Yorumlarda pişti olmak da sorun değil, çünkü her ziyaretçi yorumları okumuyor malum. Kapanmasını kesinlikle istemem kendi adıma bu sitenin.
Bir de 22dakika hesabından twitter’a atılan twitlerden önemli görülenleri de bildiri olabilir bence.
Sorulara “Konunun içimden gelmesiyle alakası yok. Vakit ayırmayla hiç alakası yok. Bu soruya evet demeyi psikolojim kaldırmaz.” şeklinde cevaplar vereyim ama yavaşlamadan rahatsız olmadım dersem de yalan olur.
Ayrıca ben daha önce de dedim, uzun ve zahmetli yazılar yerine daha kısa yazılar da tercih edilebilir. Mesela bugünkü Veronica Mars fragmanının kısa bir bildiriyle paylaşılması gibi. Toplu derlemeleri seviyorum ama onun yayına girmesi 2 haftayı bulur, bunu da daha taze paylaşmış oluruz o kadarına da gerek kalmamış, o bildiriler de rahatlamış olur. Böylesi belli bazı şeylerle araya tampon da yapabiliriz.
— @real tortise’in de bahsettiği şeyden bahsediyorum. Eski tip klasik yazılar güzel oluyor ve olsun da tabii ama mesela sonki Mad Men yazıları 2500+2700 kelimelik yazılar. Bu tarz yazılarla bu hal normal valla
Bu konu bayağıdır benim de gündemimde ama elimden bir şey de gelmiyor. Ben en erken ocak ayının ikinci yarısına kadar sürecek bir yoğunluğa girdiğimden ve bu yoğunluk hiç de beklemediğim bir zamanda, beklemediğim bir sebepten-sebeplerden gerçekleştiğinden, benim iki ayağım bir pabuca girmiş durumda. Günlerdir bir bölüm bile dizi izlemedim, izleyemiyorum. Günde kendime 2 saat ayırabiliyorsam şükrediyorum, o iki saatte de kafa dopdolu olup, artık pelteleşmiş olduğundan dizi bile izlemeyip, salak salak TV zaplıyorum. İçimden bir şey yapma isteği dahi gelmiyor, evet galiba depresyona meylediyorum şu sıra…
Bir de kendi adıma yazı yazmaya erken mi doydum acaba diye de düşünmüyor değilim, çünkü önceden biraz da zorluyordum kendimi yazı yazmak için. Ama o istek de kalmadı ben de dürüst olmak gerekirse. Bir süre daha böyle çok da bir katkı sağlamadan devam edeceğim, etmek zorundayım gibi görünüyor. Yani aslında ben “Bildiri yazmak içinizden gelmiyor mu?” sorusuna bir yandan “_Sanırım, evet!” diye de yanıt veren bir kesimdenim sanırım şu sıra.
Diğer arkadaşlar da fikirlerini yazsınlar tabi ama, zannediyorum @dkamoy‘un bahsettiği şey sitenin geçen sefer de bahsedildiği gibi bildiriye kapatılması, yoksa sitenin tamamen kepenk kapatması değil. Ha ikisi de beni en başta bir okuyucu olarak çok üzer ama, şu sıra katkı sağlamam mümkün değil diyen biri olarak site körü körüne aynı şekilde devam etsin demek, kendim emek harcayamazken başka arkadaşlardan vakit ya da emek harcamasını beklemek bana yakışmaz. O yüzden yine burada konuşarak yapılması gereken bir şey varsa kararlaştıralım derim nacizane…
Ben vakiti olan ve yazmak isteyenlerdenim. Fakat diğer yazarlardan katkı gelmemesi, beni olumsuz anlamda motive ediyor. Bir nevi kendin çal kendin oyna durumu yaşamak istemiyorum.
Tanıtım yazmayı seviyorum. Elimin ayarı çoğu zaman kaçıyor, bu da tanıtımın geç çıkmasına neden oluyor. Biraz daha kısa tanıtımlar yapmam gerekiyor sanırım.
Bir de yukarıda gelen örneklere ek olarak; izlediğimiz dizilerin bölüm analizlerini bildiriye dönüştürebiliriz.
benim adam akıllı dizi izlemeye bile vaktim yok. yine de elimden geldiğince yazmaya çalışıyorum. ki çoğu zaman istekli olmama rağmen yoğunluktan istek kaçıyor. ya da yazacak materyal bulamıyorum. şuan onaya göndermelik iki yazım var tam hazır değiller ama onları hızlandırayım bari. bugün nöbetim var, yarın gece döner dönmez bitirip onaya göndermeye çalışırım.
merak ettiğim bir şey var. yazı gelmiyor diye illa siteyi bildiriye kapatmak mı lazım. açık durmasının site sahibine maddi zararı mı var? yeni bildiri gelmesi kapanırsa çözüm olacak mı? yok olmayacaksa o durumda yazan yazdıkça çıksın bildiriler. olmadı haftada 1 çıksın. ne kadar gelirse. sakıncası olur mu?
tabii ki her gün çıksa ne güzel olur ama elde olan bu
Alttakiler hk. sonradan ek: Çok samimi ve sansürsüz bir dille yazdım alttakileri. Zaten bu kadar uzun bir şeyi anca beni bilenler okur diye güveniyorum.
Ben yazar olarak, “yazmak istediklerim” ve “yazmak zorunda kaldıklarım” şeklinde ikiye bölünmüş durumdayım yaklaşık 1-1,5 yıldır. Sitede ağırlıklı olarak taşaklı tanıtım yazıları yazılmaya başlanınca, twitter’a, kısa haberlere ve mini tanıtımlara abanmak zorunda hissettim kendimi. Üstüne de alışıldık listeler var (yeni dizi projeleri, iptal/devamlar, takvimler gibi). Bunları kotarınca, dallandırıp budaklandırmak istediğim kimi haberler (son zamanlardaki doctor who haberlerim gibi) ve bazı tanıtımlar arka plana atılır oluveriyor. Elim de çok hızlı değil ne yazık ki… Gereksizce özenen bir yapım var.
Zaman zaman “ben geri çekileyim, bak 22dakika çok daha ileri gidecek” dediğim olmuyor değil. Çünkü bazı şeyleri nasıl olsa dkamoy düşünüyor/düşünür diyor ve dokunmuyorsunuz. Ama dkamoy da insan. Beşer şaşar, yorulur.
Üstüne “kendim çalıp oynama” mevzuu benim motivasyonumu da fena etkiliyor. +Yazıların altındaki tutanlar listelerine çok bakan ve önemseyen bir okurum. Son zamanlardaki körler sağırlar halimiz içimi daha bir acıtıyor.
Belki katılırsınız belki katılmazsınız bilmiyorum ama site öyle bir hal aldı ki yazılan bildirilerden çok, yorumlar için ayakta.
Oysa ki eski (3-4 sene önceki) yazılara ve tanıtımlara dönün bakın. Bunu daha önce de konuştuk. Tek haberlik kısa yazılar, inceleme vs.ler başka sitelerin icat ettikleri şeyler değil. Tanıtımların dibine kadar ayrıntılı olması gerekmiyor. Bu site yazarlarının da zamanında yazdığı şeyler. Bunlar sitede enerji yaratan ve birçok okurun ilgisini çeken/çekecek mevzular.
Ha 22dakika’da şu anda olan ne? Günde 1 yazı yazılmasına alışan ve yorumları sallamayan ya da uzun yazıları değil de kısa haberleri kovalayan mobil bir okur siteye haftada 1-2, hadi bilemedin 3 kere uğruyor. (3 günde 1’e düştüğümüzde ise bu izleyiciler, sitenin varlığını unutanlara dönüşüveriyor.)
Bunu bilen/algılayan yazar(lar) “zaten gittikçe azalan bir okur kitlesine bu denli uğraşıp bildiri dökeceğime” ;
– “gider popüler sitelerin yazarı olurum”
– “sevgilimle/arkadaşlarımla/ailemle 2 gram daha fazla vakit geçiririm”
– “şu biriken dizilerime daha fazla vakit ayırırım”
vs. motivasyonlara kayıyor.
@ozgun14: “Burası açık kalsa kime ne zarar?” soruna cevaben:
Şu anda aktif olan çoğu yazar için burası kişisel blog aşamasına inmek üzere. Öyle olduğunda yazanların sayısı gittikçe azalacak (ki zaten o yoldayız, öyle de oluyor). Niye bu siteyi bu haliyle hatırlayalım/hatırlatalım insanlara? Yazıktır, günahtır.
Bunun yanında durum böyle olacaksa niye bu sistemi ayakta tutmak/iyileştirmek için ben vakit, emek harcıyorum? Buraya günde belli bir süre zaman ayırıp bir şeyler muhakkak yapıyorum. Kendimi öyle planladım. rpdi ile aytackara’nın editör olarak üzerimden epey yük aldıkları aşikar. Ama yine de geri planda şikayetçi olmadığım 22dakikasal bişiylerle uğraşıyorum her fırsatta. Gel gör ki hepiniz gibi ben de biraz daha fazla motivasyon istiyorum. Körler sağırlar modelinden hoşnut değilim kendi adıma. Yorumlara 2 yeni ses geldiğinde “Aaaa bunlar yeni, bizi tanımıyorlar, haklılar ama haksızlık ediyorlar, amaan nasıl olsa bugün var yarın yoklar” demek istemiyorum. “Aaaa yine bizi tanımayanlar gelmiş, zamanla alışırlar” dediğim günlere dönmek istiyorum. Burada pişen yazarların sessiz sedasız başka sitelere transfer olmamasını istiyorum. Gönlümce tanıtım yazıları yazdığım günlere, yorumlarda “Aman kişisel fikirlerim editörlüğümle karışmasın şimdi, imam osurmasın” ya da “X haklı, Y haksız ama şimdi araya girmeyeyim” demeden, birileriyle gönlümce sertleşen tartışmalar çevirebildiğim günlere dönmek istiyorum.
Demokrasi olsun diye uğraşırken çoğunlukla meşrutiyete kaçan bir sistemimiz var(mış gibi görünüyor) olsa da “hiç olmazsa oligarşi olsa” modundayım. “Didem bak şu gittiğin yol yol değil. Şunları yap/yapma. sitenin şusu şöyle olmasın/olsun” diyebilen 22dakika sesleri istiyorum.
– “Bırak kim kiminle kavga ediyorsa etsin, hakaretler uçuşabilir, küfürleşmek türklüğün şanındandır”
– “Türkçeyi esnetelim yahu n’olcak? çoğumuz türkçe altyazı okuyoruz ama ingilizce biliyoruz, burası zaten yabancı dizi sitesi”
– “Yazı yazmak bağlantılar koyma hikayesi yüzünden gözümde büyüyor. bağlantı koymasak?”
– “Twitter’da bu kadar çok fragman paylaşma, bay geldi”
– “Hep bu yeni tasarımın suçu. Şöyle yanarlı dönerli bir tasarım gelemedi”
de diyebilirsiniz. Tartışırız, beraber karar veririz nasıl devam edeceğimize. (üstteki maddelerin hepsini ben uydurdum. hiç kimseden gelmediler henüz.)
Burada şu anda ses eden aktif insanlar zaten 10 kişiyi geçmez ki bu çoğunluğun fikirlerine güveniyorum, varlıklarıyla mutlu oluyorum, ümit doluyorum. Internet’teki bir Türk kitlesi için fazlasıyla medeniyiz. Ama medeni olmayı biraz abartıyoruz. Çoğunluk kırmamak, üzmemek adına bazı şeyleri kendine saklıyor. O yorumlar azıcık sertleşti mi yazarları “ay ay kimse kırılmasın” deyip geri dönüp değiştiriveriyor yazdığını. Kafa göz dalalım demiyorum, ama hiç tartışmıyoruz farkındaysanız. Bir “emeğe saygı”dır tutturmuş durumdayız. O zaman ne oluyor? İleri gitmiyoruz (BENCE).
Benim 22dakika’yla tanıştığımdan beri anladığım şey, burasının kollektif bir blog olduğu. Yani aslında kamu malı gibi bir şey 22dakika. Herkesin ve hiç kimsenin. Bol kurallı ama kuralları esneyebilir/değişebilir bir sistem kurgulamak için çabalıyoruz kaç yıldır dört bir elden. Bunu sürdürelim. Ben tek başıma şova çıkmayı sevmiyorum, paylaşımı seviyorum. Bir topluluğun (hele ki gönüllü bir oluşumun) parçası olmayı çok seviyorum. Kurallı kuralsızlığı tercih ediyorum. O yüzden bu site benim için değerli ve önemli. Aptal ya da cahil veya tekdüze tipler değiliz. Kafa kafaya verirsek yırtarız bence.
Ben üstteki (öğlen yazdığım) yorumu yazarken hesap sorma ya da çıkışma ruh haliyle gelmedim. Hatta aklımdan geçen cümle şuydu tastamam:
Kendiniz ortalıkta olamıyor olabilirsiniz tamam ama şu siteyi gösterip de “Ya sen de yazsana?” dediğiniz ve iknada başarılı olduğunuz kaç arkadaşınız var allasen? Eskiden ben bu hikayeleri çok duyardım 22dakika için. Artık hiç duymuyorum. Bir yerlerde hata yapıyoruz bariz.
Eskiden böyle değildi. Ben, can çekişen ve kötü günleri ile hatırlanan bir 22dakika istemiyorum. (Daha canlı hale getirmenin de çok zor olmadığını düşünüyorum.)
Kendimi tekrar etmeye başladığımın farkındayım, susuyorum.
Ben de bu konuda bir iki kelam edeyim, en baştan da sitenin bu halinden de çok memnun olduğumu ve asla kapanmamasını istediğimi söyleyeyim. Ama bu memnunluğun çoğunlukla yorum bazlı olduğunu da söyleyeyim. Sitedeki yorumlar beni tembelleştirdi zira. Önceden az da olsa baktığım yabancı kaynaklara bakmıyorum mesela artık, bakma gereği duymuyorum çünkü, sağolsun başta abidin77 olmak üzere
yorumlarda neredeyse her merak ettiğimi buluyorum. Ama bunun genele ve de kaliteli, sağlam bir site olarak 22dakikaya yansıması için yorumlardaki bilgi akışının yetmeyeceği de kesin.
Sürekli buralarda olupta siteye katkısı en az olan üyelerin başında geliyorumdur. Büyük bir kısmı yukarıda dediğim tembelleşme sebebimden. Yabancı kaynaklara uzak kalmış olmamdan ikincisi de yazı yazmamamdan. Yazı işi içinde arkadaş çok yoğunum yazı yazacak halim yok diyemem, ben tembel sınıfta kalan bir tıp öğrencisiyim, bölümüm dolayısıyla aslında yoğun olmam lazım; ama tembelliğim alıyor o yoğunluğu azıcık
Boş vaktim olmuyor desem yalan olur; ama bu boş vakitte çok fazla hobisel aktivite çeşidi sıkıştırmam (dizi, film, kitap, oyun… derken hiçbirisine yetişemiyorum bilgisayarda) e bi de ne kadar olursa olsun ayda bir sınavımın olması benim elimi kolumu bağlıyor o yüzden yazılar konusunda çok fazla yorum yapamıyorum; ki buraya yazı yazmamak ve de divxplanette altyazı çevirmemek hep içimde uktedir tüm bu arşivci kimliğime büründüğümden beri; ancak daha önce bu konu açıldığında da demiştim, sonuçta bu işi bol yazılı yapan sitelerin yazıları tek haber üzerine de oluyor biz yapmıyoruz bunu burada, yoruma düşen şeyler bence direk haber yapılmalı. Ha tabi onun içinde de eleme yapılmalı, çünkü kimi zaman çok yorum giriyoruz; ama genel mayıs derlemesi, ocak derlemesi yazılarına yazdığımız, daha doğrusu yazdığınız bir kalıba sığmayan yazıların bir kısmı direk olarak başlık olarak yazılmalı bence, daha önce 22dakikada bu yazılmış zira, twitter postlarına attığımız yazıları, türkçeye çevirip direk burada yazıp altında da kaynak belirterek yayınlamalıyız gibi geliyor. Bunun dışında kendi yazarlarımızın özgün eserleri zaten olması gerektiği sıklıkta geliyor sonuçta sitede toplam 10 civarı kadrolu yazar gibi çalışan(ama tabiki tamamen gönüllülük esasıyla) kişi var ve iyiki de varlar. Sayenizde ne diziler öğrenip ne dizileri merak ettim, zaman bolluğumdan yaratamadığım zaman yüzünden izleyemedim çoğunu ve meraktan ölüyorum ama olsun.
Sonuçta bu yazarlarından yazabilecekleri bir zaman kapasiteleri var ne de olsa gönüllülük esaslı bir site.
Şimdilik aklıma gelen bu kadar; ama ben daha buralardayım ve de sitede burada olacak inşallah o yüzden daha sonra aklıma gelen şeyler olursa eklerim.
Not: İnşallah bir yazı yazmakta nasip olur
Bana söyleyecek çok bir şey kalmadı sanırım.
Ben de çoğunluk gibi son zamanlarda yazı standartlarının çok yükseldiğini, buna yeltenecek yeni yazarlar ol-a-mayacağı için yeni yazarlar kazanamadığımızı düşünüyorum. Hatta tek yeni yazarlar da değil. Mesela ben şu aralar bayıla bayıla Sex and the City izliyorum. Bitirdikten sonra burada bir tanıtım paylaşmak ister miyim? Açıkçası hayır. Çünkü kült bir dizi, seveni çok olan bir dizi ve beklentiler yüksek olacağı için bu yükün altına girmek istemem. Dikkat ederseniz zaten hep yeni ve beklentilerin yüksek olmayacağı dizilere tanıtım yazıyorum.
Haberler de son aylarda twitter derlemeleriyle halloluyor zaten diye hiç elleşmiyoruz. Ha bundan memnun muyum peki, açıkçası yine hayır. Bence de bir süre sonra monoton olmaya başladı ve şu anki konumuzda dediğimiz gibi bildiri sayısı azalmaya başladı.
Tabi şu da var. Mesela kısa yazılar niye tutulmuyor? Şu yazıyı niye sadece 5 kişi tutmuş mesela. Tutmamak ne demek, ben böyle bir yazıyı bir daha bu sitede görmek istemem, bize uzun, detaylı, saatlerinizi harcadığınız yazılar yazın, böyle şeylerle gelmeyin demek. (Ya da en azından öyle algılanabilir.) Öyle olunca da tabi kısa yazılar yazılmak istenmiyor.
O yazı doktoru çok izleyen olmadığı için tutulmamıştır bence, misal ben bu ay içinde başlayacağım için okumadım o yazıyı; ama tutma işini daha özenli yapmamız lazım o zaman, beğendiğimiz yazılar konusunda yazara olumlu dönüt yapmak önemli yani.
@dkamoy’un yorumunu da ayrıntılı olarak şimdi okuyabildim. Özellikle parantez içinde yazdığım kısma (O yorumlar azıcık sertleşti mi yazarları “ay ay kimse kırılmasın” deyip geri dönüp değiştiriveriyor yazdığını. Kafa göz dalalım demiyorum, ama hiç tartışmıyoruz farkındaysanız. Bir “emeğe saygı”dır tutturmuş durumdayız. O zaman ne oluyor? İleri gitmiyoruz (BENCE).”) ben de birebir katılıyorum.Özellikle son zamanlarda bir kaç kere yazdığım yorumu silip, “neyse kırmayayım kimseyi, tartışmaya lüzum yok” dediğimi biliyorum, ama bu durum ne yazık ki siteyi ileri götüremiyor.
Yeri gelmişken;daha önce de söyledim biliyorum ama 22dakika’nın temasını pek sade buluyorum ben. Diğer dizi/sinema sitelerinin yanında çok amatör bir görüntü çiziyor bence, kişisel bir blog görüntüsü uyandırıyor ister istemez. Yazı yazmama bir engel değil bu durum tabii ki, ancak yeni ziyaretçiler için görsellik de önemli bir durumda bence.