ROME || Güç – Kan – Seks || Tanıtım
33 yorum alperen4700 21 Şubat 2013 10:59
Başlığı ( Güç, Kan, Seks ) görenler haklı olarak “Ne alaka?” tepkisi gösterebilirler… Aslında başlıktaki bu üç kelime “Rome‘u 3 kelime ile özetlesen, bu 3 kelime ne olur?” sorusunun cevabı niteliğinde. Şöyle ki:
1. Güç: Pompei’den Gaius Julius Caesar’a, Mark Antony’den Senato üyelerine, Gaius Octavian’dan Kleopatra’ya kadar önemli şahsiyetlerin arasındaki güç dengesi ve güç oyunlarının özeti olarak;
2. Kan: Bu bahsedilen güç oyunları, elbette ki savaşları doğuracak ve hem bu savaşlarda, hem de sınıflı bir toplum yapısına sahip olan ROMA’da kölelere karşı, çetelerin ya da 2 erkeğin, kadının birbirlerine karşı uyguladığı şiddetin sonucu olarak;
3. Seks: Çoğunlukla 2 kişinin birbirine karşı duyduğu aşkın sonucu olarak ortaya çıksa da bu dizide bir ceza olarak, güç dengelerinde koz olarak, sadece bir çocuk sahibi olmak amacıyla araç olarak – her türlüsü (aynı ya da ayrı cins, ensest, sadomazoşizm, sübyancılık) şeklinde – sık sık karşımıza çıkıyor.
Kısaca bu 3 kelime Rome’u özetlemeye yetiyor.
Tanıtımı yine bir plan çerçevesinde hazırlayarak, şu 4 başlığa ayırmayı uygun gördüm:
1. Yayın Bilgileri – Genel Bilgiler
2. Konusu
3. Karakterleri
4. Yapım Ekibi
5. Adaylıklar ve Kazandığı Ödüller
6. Yazarın Notu ve Giriş Jeneriği Videosu
Bir dönemin en ilgi çekiçi ve herkesin bir şekilde kulağına çalınan dizisi olan “ROME” hakkında seyretmeyenler için güzel bir “tanıtım” ; seyredenler için güzel bir “tatırlatma” olacak bu yazının devamına buyurun bakalım…
1. Yayın Bilgileri-Genel Bilgiler
Rome, 2 sezondan oluşan İngiliz (BBC Kanalı)-Amerikan (HBO Kanalı) yapımı bir TV dizisidir. İlk sezonu 12 bölümden oluşur ve ilk sezonun ilk bölümü 28 Ağustos 2005 Pazar günü Amerika’nın sevilen kablolu kanallarından HBO’da yayınlanmıştır. İlk sezonun bölümleri ortalama olarak 45 dakikadır. 2. sezonu ise 10 bölümden oluşur ve 2. sezonun ilk bölümü 14 Ocak 2007 Pazar günü HBO ekranlarını süslemiştir. 2. sezonun bölümleri, ilk sezondan biraz daha uzundur; ortalama olarak 55 dakikaya yakındır.
Rome, yayınlandığı dönemde hem HBO’yu hem de BBC’yi reytingleri ile fazlasıyla tatmin etti. Buna rağmen ROME, bu 2 sezonunun sonunda yayından kaldırıldı. “E o zaman niye 2 sezon sürdü de devam etmedi?” diyebilirsiniz. Bunun sebebi: Dizinin 100 milyon doları aşan yüksek maliyetiydi. Şu anda bile ekranların en pahalı yapımları arasında gösteriliyor, ROME.
ROME, normal yayınının ardından çok geçmeden Türkiye’de de ilk önce Cnbc-e kanalında yayınlandı ve o dönemde kanalın en sevilen dizilerinden biri oldu. Daha sonra E2 kanalında ve yine Cnbc-e kanalında tekrar yayınları ile dizi defalarca yayınlandı. Şu anda hala, TV2 kanalında Perşembe akşamları saat 23:15’te Türkçe dublajlı olarak yayınlanıyor. Hala Türkiye’de de sağlam bir hayran kitlesine sahip.
Dizimizin tadı herkesin damağında kaldığı için, yayından kaldırılmasının ardından dizinin devam filminin yapılacağı ilk olarak 2008 yılında açıklandı. 2010 Mart ayında film çalışmalarının tamamlandığı, şu anda yapımcı, stüdyo ve yönetmenin beklenildiği, ama HBO Films‘in film yapımında yer almayacağı açıklandı. Bundan kısa bir süre sonra da filmin üzerinde çalışan Bruno Heller, bir röportajında filmin gecikeceğin açıkladı. Gelen en son haber de buydu.
2. Konusu
Rome dizisinin türünü tarihi ve epik drama olarak özetleyebiliriz. Dizide, 2 sezon boyunca yaklaşık 10 yıllık bir dönem anlatılıyor. Roma ile alakalı olan
- devletlerarası ilişkiler ve mücadeleler;
- Roma’ya içten gelen tehditler;
- siyaset;
- güç oyunları;
- savaşlar;
- ailevi ilişkiler;
- aşklar
gibi tüm konulara da değiniliyor.
Hikaye’de İ.Ö. 52 yılındayız. Roma İmparatorluğu’nda Cumhuriyet Dönemi’ne geçilmiş ve ülke, dışarıda görkemli zamanlar yaşamakta. O dönem için Antik Roma’nın karşısında duracak bir devlet daha yok. Ama içeride durum farklı; imparatorluk, çalkantılı bir dönem geçiriyor. Roma komutanı Gaius Julius Ceaser (Jül Sezar) 8 yıllık savaşın ardından, Galya‘yı fethetmiş. Roma’ya dönmek üzere yola koyulacak. Yanında tecrübeli askerler, altın ve ganimetlerden oluşan yüklü bir servet… Bunu haber alan senato üyeleri -dönemin asil erkeklerinden oluşan meclis- Ceaser’in elde ettiği bu güçle, Cumhuriyet’e son verip diktatörlüğünü ilan edeceğini iddia ediyorlar ve senato, bir kanun çıkarıyor: “Ceasar, Roma topraklarına askerleri ile girerse savaş suçlusu ilan edilecek.” Bunun üzerine Senato ve Ceaser’ın arasındaki gerginlik tırmanıyor. Bu gergin ortamı yumuşatma görevi ise Ceaser’ın eski bir dostu ve şu anda senato üyesi olan Pompei Magnus‘a (Pompey) veriliyor. Bu olay, muazzam bir mücadelenin temellerini atıyor.
Roma halkı ise 3 sınıf insandan oluşmakta:
- 1. Asiller
- 2. Plebler -sıradan halk-
- 3. Köleler
Rome’da bir yandan
- Jül Ceaser’ın da mensubu olduğu Jülii Ailesi‘nin ve bu ailenin dostu mu düşmanı mı olduğu belli olmayan Jüni Ailesi‘nin üzerinden asillerin yaşamı;
- diğer yandan da Ceasar’ın Galya Seferi‘nden yeni dönen 13. Lejyon’un (ordudaki tabur) askeri Lucius Vorenus ve ailesi ile daimi dostu ve kendisi gibi 13. Lejyon‘un üyesi olan Titus Pullo üzerinden pleblerin yaşamı;
- ayrıca hem bu asillerin hem de bu pleblerin sahip olduğu köleler üzerinden de kölelerin yaşamı, tüm gerçekliği ve çıplaklığıyla -tüm HBO dizilerinde olduğu gibi- anlatılıyor.
Rome’da aynı zamanda, Roma ile ilişki halinde olan diğer devletlerin de mesela Mısır‘ın, Yunanistan‘ın, Roma ile ilişkilerine ve o dönemki hallerine değiniliyor.
3. Karakterleri
Rome dizisi karakter sayısı bakımından çok zengin bir dizi olduğundan bu bölümde, bu karakterlerden sayıca hemen hepsine değinilecek; ama yazının hacmini genişletmemek adına bu karakterlerden ayrıntılı olarak bahsedilmeyecektir. Yine aynı sebepten, karakterleri canlandıran oyunculara ve eski işlerine değinilmeyecektir. Bunlar hakkında bilgi almak isteyenler, başlıklarda yer alan oyuncu isimlerine yerleştirilen bağlantılardan yararlanabilirler.
A. Asillerden Julii Ailesi
1. Gaius Julius Caesar ( Ciaran Hinds )
Roma’nın o dönemki en güçlü, en ihtişamlı komutanı. İlk bölüm itibariyle arkadaşlarından ve ailesinden uzakta, Galya Seferi’nde bulunuyor. Zeki bir adam olsa da politik oyunlar yerine, askeri başarılarla rakiplerini alt etmek istiyor. Bekar, orta yaşlı bir erkek, Julii Ailesi’nin en büyük ferdi.
2. Julii Ailesi’nden Atia ( Polly Walker )
Caesar’ın yeğeni, Octavia ve Octavian/Augustus’un annesi, Caesar’ın sağ kolu olarak adlandırabileceğimiz üst düzey asker Mark Antony’nin ise sevgilisi. Roma sosyetesinin en önde gelen isimlerinden olan Atia, çok hırslı, zeki ve acımasız bir kadın. Güç için ve rakiplerini alt etmek uğruna kendi çocuklarını dahi hiç düşünmeden kullanabilen ya da başı sıkıştığında can dostum dediği insanları sırtından bıçaklayabilen bir mizaca sahip.
3. Gaius Octavian ( Max Pirkis/Simon Woods )
Atia’nın oğlu, Caesar’ın kıymetli yeğeni. Küçücük yaşına rağmen, politika ve felsefe alanlarına çok ilgili, zeki, korkusuz, genç bir adam. Annesinin aksine, ahlaki duyguları çok gelişmiş olduğundan sık sık annesi ile anlaşmazlıklara düşebiliyor. Karakter, Roma’nın ilk imparatoru olan Augustus‘tan (İlginç bir bilgi: Ağustos ayının ismi de bu tarihi karakterden gelmekte) esinlenilerek yaratılmış.
4. Julii Ailesi’nden Octavia ( Kerry Condon )
Atia’nın tek kızı, Caesar’ın bahtsız yeğeni. Ailesinin onaylamadığı bir adamla evli; annesi ile bu sebeple sık sık tartışıyor. Genç, güzel bir kadın; fakat kardeşinin aksine, insanların gerçek yüzünü görmekten aciz. Bu da başının derde girmesine ve insanlar tarafından kandırılıp kullanılmasına sebep oluyor.
B. Asillerden Juni Ailesi
1. Juni Ailesi’nden Servilia ( Lyndsay Duncan )
Marcus Junius Brutüs’un annesi, Caesar’ın uzatmalı sevgilisi, Atia’nın da dostu mu düşmanı mı olduğu belli olmadığı arkadaşı. Juni Ailesi, Roma sosyetesinin vazgeçilmez bir diğer üyesi. Geçmişte yaptıklarından dolayı bu aile, “Cumhuriyet’in, Demokrasinin Koruyucusu“ ünvanını elde etmiş. Servilia; asil, inandığı tanrılara sıkı sıkıya bağlı, tutkulu, yıllardır seferde olan sevgilisi Caesar’a ölümüne sadık bir kadın. Ama, Caesar’ın dönüşünden sonra, ikili arasında yaşanan olaylar, Servilia’yı intikamla dolduracak; bu olay da bir çok şeyin sonunu hazırlayacak.
2. Marcus Junius Brutüs ( Tobias Menzies )
Servilia’nın biricik oğlu, Juni Ailesi’nin tek varisi, Roma Senatosu’nun da saygın üyelerinden biri. Küçük yaşta sırtına ağır yükler yüklenmiş, bu yüklerin altından kalkmaya çalışan, ama çırpındıkça batan bir delikanlı. Annesinin sevgilisi Caesar’ı bir baba figürü olarak görmekte ve oldukça sevmektedir. Karakter, bu sevgisi ve doğru bildiği şeyi yapmak arasında kalacak ve tarih boyunca da yaptığı bu seçimle ihanetin bir sembolü olarak resmedilecektir.
C. Pleblerden Vorenus Ailesi
1. Lucius Vorenus ( Kevin McKidd )
Caesar’ın Galya Seferi’nde de bulunan 13. Lejyon’un bir askeri. Dürüst; eşine, arkadaşlarına ve komutanına sadık; cesur bir Roma vatandaşı. Uzun yıllar boyunca seferde olduğundan, eşine ve ailesine yabancılaşmış; öyle ki kendi çocuklarını görse, tanıyamayacak durumda. Bu halde iken seferden dönüp, ailesi ile bir düzen kurmaya çalışan Vorenus için de kendilerine yabancı bir adamla aynı evde yaşamaya başlayacak olan ailesi için de zor günler kapıda. Üstelik, Vorenus’u öldü zanneden ailesi, hayatına devam etmiş; bu sebeple, onu bekleyen kötü sürprizler de var. Ayrıca uzun yıllardır asker olan Lucius’un elinde, başka bir mesleği de birikmiş parası da olmadığından, hayatlarını nasıl idame ettireceklerini bilmiyor.
2. Niobe ( Indira Varma )
Lucius Vorenus’un eşi, genç ve güzel bir kadın. Pleblerin bir üyesi. Vorenus ile evlendikten sonra, 2 güzel kızları olmuş ve Vorenus savaşa gidince, tek başına kızlarını yetiştirmiş. Çevresi tarafından dul bir kadın olarak görülüyor. Vorenus savaşa gittikten sonra uzunca bir süre ondan haber alamayınca onu öldü zannederek, kendi hayatına devam etmiş; kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenerek, kendi geçimlerini de sağlayabilmiş. Bir kız kardeşi var; hayattaki en yakın arkadaşı ve en büyük destekçisi de o. Eşiyle uzun yıllar görüşemedikleri için artık eşine yabancılaşmış. Ayrıca savaş, sevdiği adamı bambaşka birine dönüştürmüş. Tüm bunlardan huzursuz. Ayrıca, eşi askerde iken başına gelen bazı şeyleri de saklıyor. Tüm bunlar olmayacak şeyleri doğuracak gibi…
C. Diğer Ana Karakterler
1. Mark Antony ( James Purefoy )
Caesar’ın sağ kolu, en büyük destekçisi, Atia’nın tutkulu aşığı. Asiller sınıfına dahil. Hırslı ve kurnaz bir üst düzey asker, aynı zamanda kaypak ve zeki bir senato üyesi. Yükselmek için her şeyi yapabilir; tabiri caizse “Annesini süsler, babasına satar.“ Kadınlara fazlasıyla düşkün olmakla birlikte, onları bir eşya, cinsel bir araç olarak görüyor. Tüm bu özelliklerden anlayacağınız üzere, onursuz bir adam. Atia ile ilişkisi düşünüldüğünde, “Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş.“ sözü onlara cuk oturuyor. Fakat, Atia’nın ahlak timsali oğlu Octavian, kendisiyle tamamen zıt bu adam ile hiç anlaşamıyor. İkili sık sık karşı karşıya geliyor…
2. Mısır Prensesi Cleopatra ( Lyndsey Marshal )
Babaları vefat ettiğinde, arkada bir küçük kardeşi ve Cleopatra kalmış. İkisi arasında küçük bir taht kavgası yaşandıktan sonra, küçük ve şımarık kardeşi daha çocuk yaşta, devletin ileri gelenlerinin desteğini alarak kral olmuş. Bundan sonra da yılmadan mücadelesine devam eden Cleopatra, kardeşi tarafından yakalattırılarak, çok az kişi tarafından bilinen bir yerde tutsak olarak tutulmuş. Şu anda da akıbeti bilinemiyor ve herkes kendisini öldü kabul ediyor. Genç ve çekici oluşu, cazibesi ile ün yapmış bir kadın. Güzel olduğu kadar, zeki ve güçlü de. Yalnız, eğlence düşkünü ve uyuşturucu ile de arası iyi. Tahıl ambarı Mısır‘a sahip olmaya çalışan bu kadın, Roma ile de her daim ilişki içerisinde.
3. Titus Pullo ( Ray Stevenson )
Lucius Vorenus gibi, Caesar’ın Galya Seferi’nde bulunmuş, 13. Lejyon’un sıradan bir askeri. Çok iyi niyetli -hatta hafif safça-, espritüel, eğlenceli bir Roma vatandaşı. Savaşta tanıştığı Lucius Vorenus ile çok yakın arkadaş olmuşlardır. Pullo, Vorenus ile birlikte savaştan döner ve belirli bir süre de o ve ailesine misafir olacaktır. Bekar ve çapkındır. Çok sadık bir dost, tıpkı Vorenus gibi oldukça iyi savaşan, takdir toplayan bir askerdir.
4. Pompey Magnus ( Kenneth Cranham )
Çok başarılı bir politikacı olmasının yanında, güçlü de bir komutan; ayrıca ailesine fazlası ile düşkün bir baba. Caesar’ın eski arkadaşlarından olan Pompey’ye, eski dostunun taşkınlıklarını önleme görevi veriliyor ve bu görev, iki arkadaşı karşı karşıya getiriyor. Doğru bildiği yoldan asla sapmayan, Cumhuriyet’e yapılan tüm saldırıların karşısında dimdik duran bir mizaca sahip. Dürüst, mert bir adam. Ayrıca, sessiz sakin bir yapısı da var.
5. Marcus Tullius Cicero ( David Bamber )
Modern bir politikacı, senato üyesi, okumayı-yazmayı seven bir bilgin. Geleneksel Cumhuriyet’e, hırslı adamlar tarafından getirilen tüm tehditleri önlemek için elinden geleni yapıyor. Dürüst bir adam olsa da politikanın gerektirdiği kirli oyunlardan da geri kalmıyor. Bekar, yalnız biri; kocaman villasında tek başına yaşıyor. Çok değer verdiği ve yanından ayırmadığı, kendisine çok sadık bir kölesi de mevcut.
4. Yapım Ekibi
The Mentalist‘in de yaratıcısı olan Bruno Heller ile John Milius ve William J. MacDonald tarafından yaratıldı. Aslen film yönetmeni olan Michael Apted tarafından yönetildi. Yaratıcıları ilk başta Rome’u mini dizi olarak tasarladılar ve HBO’ya da o şekilde sundular. Ama Rome, daha sonra tam teşekküllü bir diziye dönüştürüldü. Bunda, çıkan işten memnuniyetin etkisi büyüktü. Yapımda maliyetleri büyük ölçüde HBO karşılasa da BBC de Rome ile Amerikan Film sektöründeki en büyük ortak yapımcılığına imza attı.
Çekim mekanı olarak Lazio(İtalya) ve Sofya(Bulgaristan)kullanıldı.
5. Adaylıklar ve Kazandığı Ödüller
1. Art Directors Guild (ADG):
* 2005’te Üretimde – Tasarımda Mükemmellik Ödülü’nü, ilk bölümü ile kazandı.
2. Amerika Yönetmenler Birliği (DGA):
* 2005’te En İyi Yönetmenlik Ödülü’nü, ilk bölümü ile Michael Apted kazandı.
3. Emmy Ödülleri:
* En İyi Sanat Yönetmenliği Ödülü’nü 2006’da ve 2007’de kazandı.
* En İyi Kostümler Ödülü’nü 2006’da kazandı.
* En İyi Saç Şekilleri Ödülü’nü 2006’da ve 2007’de kazandı.
* En İyi Görsel Efektler Ödülü’nü 2006’da kazandı.
* En İyi Sinematografi Ödülü’nü 2007’de kazandı.
4. Altın Küre Ödülleri:
* En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü’ne, Polly Walker Atia rolü ile 2005’te aday oldu.
* En İyi Televizyon Dizisi (Drama) Ödülü’ne, 2005’te Rome aday oldu.
5. Satellite Ödülleri:
* En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü’ne, Polly Walker, Atia rolü ile 2005’te aday oldu.
* En İyi Televizyon Dizisi (Drama) Ödülü’ne, 2005’te Rome aday oldu.
* En İyi DVD Seti Ödülü’ne, 2. sezonu ile 2007 yılında Rome aday oldu.
6. Visual Effects Society (VES):
* En İyi Görsel Efektler Ödülü’nü 2005 yılında kazandı.
7. British Academy Television Ödülleri (BAFTA):
* 2006 yılında ilk sezonu ile 3 adaylık kazandı.
* 2007 yılında 2. sezonu ile 1 adaylık kazandı.
Devamı da var; ama işin özünü -başarısını- anladınız sanırım…
6. Yazarın Notu ve Giriş Jeneriği Videosu
Yazarın Notu: Diziye daha da çok bağlanmamızı sağlayan hatun kişi: CLEOPATRA ile bitirmek istedim. Yazıyı bu güzellikle hatırlayın…
Bu kadar çok övgü ve ödül toplamış bir diziyi, bu tanıtıma rağmen de izlemezseniz kendinize dizisever demeyin! Ufaktan başlayın, sonra teşekkür ve minnetlerinizi iletmek için tekrar görüşürüz zaten…
İYİ SEYİRLER… Çok Beğendiğim ve Rome’a Çok da Yakıştırdığım Giriş Jeneriği: [youtube http://www.youtube.com/watch?v=eDDPdLdiH_E?version=3&rel=1&fs=1&showsearch=0&showinfo=1&iv_load_policy=1&wmode=transparent]
yorumlar
TUTTUM!
Eline saglik. Elimde olan ama baslama istegimin olmadigi bir dizi. Ama iki sezon olusu ve sezonlarinin kisa olmasi itibariyle bi ara tudors ve bu aradan cikacak insallah. Zaten bildigim bir dizi oldugu icin dikkatimi ceken ray stevenson oldu. Eger gecen sene gorseydim pek umrumda olmazdi o da, ama dexter dan sonra saygimi kazandi. Kendisini izlemis olmak icin bile izlerim.
İzlediğin en iyi dizi hangisi deseler hiç çekinmeden ilk 3’e yerleştireceğim bir dizidir Rome benim için.
İspiyon olur mu bilemem ama yine de dikkat derim;
Tek falsosu ise Tarihin en güzel ve güçlü kadınlarından Kleopatra’yı ergen hezeyanları olan bir genç kız gibi resmetmeleri idi benim için.
sitenin ve dizinin kalitesine yakışır bir yazı olmuş, ellerine sağlık. dizi hakkında ise fazla yoruma gerek yok, henüz izlemeyenlere şiddetle tavsiye edilir
@alperen4700 Ellerine sağlık
Ben buna geçen yaz bakacaktım ama bir türlü başlayamadım. Bu yaz başlayabilirim umarım.
Güzel görüşleriniz için hepinize teşekkürler… Dkamoy’a da katkılarından dolayı ayrıca teşekkürler; hem başlığa tıklayınca o bölüme ulaşma işini, hem de “konusu” başlığındaki sıralamaları ayarlamış. Başka da katkıları vardır; ama benim gözüme ilk çarpan bunlar…
Yazı biraz rötarlı geldi, biliyorsunuz geçen hafta sonu için planlamıştım. Geçen perşembe de gönderdim; fakat karakter tanıtımı kısmını farklı bir formatta – resim şeklinde, aile tablosu halinde – hazırlamıştım. Siteye uygun olmadığı kanaatine ulaşınca o kısımları tekrar yazdım; o sebeple gecikti biraz.
Bir de yazıyı 4 başlığa ayırdım demişim; ama hemen altında 6 başlık var. Tahmin edebileceğiniz gibi yazının ilk planında 4 başlık vardı, son iki başlık sonradan piyangodan çıktı. Ama, ben düzeltmeyi unutmuşum tabi ki…
Bu yazı özel bir yazı, çünkü kendisi bu işlere – hem bildiri yazma, hem yorum yazma hem de bazı dizilerime – süresiz olarak ara verdiğim yazı oluyor. Süresiz olarak derken bir daha ne zaman bu işe tekrar kalkışırım onu bilmiyorum. O sebeple şu zamana kadar ara verdim diyemiyorum. “Neden?” derseniz, hem nisan ve mayıs ayında olacak bazı önemli faaliyetlere katılmam gerektiğinden, hem de bazı özel meselelerden kaynaklanıyor.
Kısaca siteyi ilk keşfettiğim dönemki gibi, sessiz takipçi moduma -hem yorum, hem de yazı yaz(a)mayacağım- geri dönüyorum uzunca bir süre. Mümkün olduğunca; yazılarınızı, yazdıklarınızı okumaya devam ederim yine. Hoşçakalın…
Bu diziyi ben Spartacus sonrasına saklıyorum. O bittikten sonra bakacağım, tarzları benzer olduğundan daha iyi olur gibi. Tanıtım için de baya uğraşmışsın, eline sağlık diyorum tabii ki. Yalnız içimde de kalmasın:
“Bu kadar çok övgü ve ödül toplamış bir diziyi, bu tanıtıma rağmen de izlemezseniz kendinize dizisever demeyin!” .. Bu cümlenden hiç hoşlanmadım. Niyetini anladım ama bu tarz yorumları sevmediğimden sadece söyleyeyim dedim. Muhtemelen diziyi severim izleyince, o ayrı…
böyle güzel bir tanıtım geçici de olsa veda etmenin en güzel yolu sanırım. tekrar ellerine sağlık. işlerinde kolaylıklar. (arkadan su dökme efekti)
Böyle güzel bir dizinin tanıtımını hakkıyla yaptığın için teşekkürler @alperen4700 ellerine sağlık…
Ellerine sağlık alperen4700. Her yazında döktürüyorsun valla, tam anlamıyla hakkını veriyorsun. Helal olsun, ellerine sağlık. (:
Ben Rome’un ilk sezonunu geçen yaz hüplettim. İkinciyi de bitecek diye izlemeye kıyamıyorum resmen. Sparki’nin finalinden sonra bir ara onu da hüpletirim. Tabii ben bu boşlukta bazı ayrıntıları unuttum. Bu yazıda o konuda da çok işime yaradı benim. Süper oldu valla. Onun için de ayrıca teşekkürler.
Ellerine sağlık alperen4700.Bu dizi en sevdiğim diziler arasındadır.Sayende izlemeyen kalmaz umarım bu kaliteli diziyi.
@aytackara o cümle,yazının genelinin samimi bir dille yazılmış olması sebebiyle yazılmış bence.Bu yüzden üzerinde durmaya deymez.
Spartacus benzetmesi hakkında da bir kaç kelam edeyim.Bu diziyi Spartacus’un ilk sezonu yayınlanırken izlemiştim.Spartacus tarihi yönden o kadar küçük oynarken bu dizinin tam tersi büyük oynaması sebebiyle bu benzetme beni hep rahatsız etmiştir.Eğer tarih dizisi olarak karşılaştırırsak Rome kat be kat daha iyi bir dizi.Tabi Spartacus’a kötü dizi demiyorum.Onun da kendine göre iyi yönleri var.
eline sağlık @alperen4700… işlerinde kolaylıklar gelsin…
Son ellerine sağlıklar için teşekkürler,
@rpdi: Senin gibi bu işin pirinden bunları duymak çok güzel, gerçekten -hepiniz gibi- emek ve vakit harcıyorum; takdir ettiğin için ben sana teşekkür ederim…
@meorman: Spartacüs ile kıyasladığım ufak bir kısım vardı; ama çıkarttım o bölümü. Çünkü, biri elma ise diğeri armut; yani o derece farklı olduklarını düşünüyorum. O sebeple ikisini kıyaslamak “BANA” çok da akıl karı gelmiyor…
İzlemeyene geçtikleri dönem itibariyle benzer gelebilecek diziler.Kıyaslama yapmayalım ama bilinsin farklı tarz diziler olduğu.
@alperen4700: Estağfurullah efenim. Hem de ne piri? Bence senin ve benim yazdıklarımı karşılaştıran biri, asıl kimin işin piri olduğunu rahatlıkla görebilir.
Çok kaliteli yazılarınla siteye çok büyük katkılarda bulundun. Daha da önemlisi yorumlarınla çok renk kattın. Gerçekten seviyorum ben senin yorumlarını okumayı. En kısa zamanda dönersin umarım…
Karakterler arasında dizideki tellalımız olan o iri amcamızı da görmek isterdik. Zira o ses tonu, mimikler ve el hareketleriyle dizideki karakterler arasında üst sıralara yerleşti benim gözümde.
İlk istisnam, kaçamağım:
@rpdi: Çok teşekkür ederim, o senin iyiniyetinden kaynaklanıyor. “Herkesin bir yoğurt yiyişi vardır.” sözü var ya, işte sen benim yoğurt yiyişimi seviyorsun, sanırım. Yalnız iyi, hoş da bunu senin yazılarını kötülemeden yaparsan; senin yazılarını severek okuyan bizlere haksızlık etmemiş olursun diyorum. “Körler, sağırlar, birbirini ağırlar…” durumu olarak algılanmasın; ama cidden senin özellikle son zamanki yazılarını -Hele ki Arrow tanıtımını- çok beğenerek okudum, okuduk.
@dislanan adam: Rome dizisi karakter bakımından çok zengin derken, işkembeden atmadım, gerçekten öyle. O adama gelene kadar, daha pek çok önemli karakterden bahsedemedim, yazının hacmini artırmamak adına. Üstelik bahsettiğin karakterden istesem de bahsedemezdim; çünkü özel hayatı hakkında anlatılan hiçbir şey yok, diziye katkısı büyük olsa da… Ama, bir resmini koyabilirdim sanırım…
@alperen4700 Yazıda kusur arıyorum sanmayın hocam, yazıyı ben de çok beğendim. Sadece ufak rolde de olsa dizide kendini çok rahat ayırt ettiren karakterimizin başarısını yorumda da olsa belirtmek istedim. Öte yandan dediğiniz gibi özel hayatı vs. anlatılmadığından yazılacak çok şey de yok. Ellerinize sağlık.
Diziye başlamadan önce nedense sitede bir tanıtım aramak hiç aklıma gelmedi. 4. bölüm bitip de olayı hâlâ tam olarak kavrayamayınca dank etti ve bunu buldum.
@alperen4700, gerçekten çok detaylı ve güzel bir tanıtım olmuş. Kafamda oturtamadığım birçok şey de oturdu bu sayede.
İzlediğim 4 bölümde en çok dikkatimi çeken şey prodüksiyon oldu. İnanılacak gibi değil hakikaten. Her ayrıntıya dikkat etmişler. Kıyafetler, araçlar-gereçler, mekanlar.
Bitince gelir yazarım yine.
EK: Bu arada Cleopatra’yı da çok merak ettim, daha çıkmadı 4 bölümde.
Bu başlığa en az 5 kere falan girip çıkmışımdır, uzun zamandır listemde ama hala vaktim yok, olduğu zaman bakacağım şimdiden sorayım: Sonu düzgün müydü bunun?
Hatırladığım kadarıyla sonu tatmin edici bitiyor. Ucu açık değil yani.
Düzgün bir sonu var. Ey ahali izlemeyen kalmasın bunu
S01E01
Cnbc-e ve E2’de yayınlanırken hiç izlemediğim nadir dizilerden biri. Uzun süre önce izlemeye karar verip bir türlü başlayamamıştım. Seveceğim bir dizi olacak gibi.
Sezar’ın 8 yıldır Galya fethinde olması ilginçmiş, bölüm başındaki 1 dakikalık özet çok iyi olmuş. Bazı isimlere hakim olmadığım için işim kolaylaştı. Ciarán Hinds’ı severim Sezar rolü için iyi olmuş. Brütüs rolünde Tobias Menzias’ı görünce güldüm açıkçası, sever bu rolleri.
Kadro çok iyi ama herkesten önce Ray Stevenson’ı gördüğüm için sevindim. Şu adamı yeterince izleyemedim bir türlü.
Titus Rollo’nun gördüklerine inanamayıp sandığı açıp açıp kapatması Sonda bir seçim yaptı ama ben de aynı seçimi yapardım galiba.
İlk sezonunu izleyip kenara koymuştuk bunu bir zamanlar. (“şimdi harcamayalım, saklayalım” diye bir kafa ile. niyeyse…)
Geçenlerde baştan alıp afiyetle tükettik.
Dizi hatırladığımdan da iyi. Hele ki sosyal medyanın yönlendirip durduğu günümüz medyasının ürünlerini düşününce daha da değerli bir hal aldı tabii. (Her eski dizi izlediğimde “şimdi olsa bunu böyle çekmezlerdi. şimdi olsa buna böyle denmezdi” diyorum.)
22 bölüm boyunca hiç sıkmadan tıkır tıkır ilerliyor. Ne de güzel gidiyor. 6 sezonluk dizi izlemiş gibi kalktım başından yani o derece dolu dolu ve çok olaylı bir iş. Karakterler de bayıl bayıl bitmiyor. Oyunculuk zaten… E para da harcamışlar malum…
Bittiğinde, her iyi dizide olduğu gibi elimdekilere geri adapte olmam için önce biraz detoks gerekti yalan değil.
Kısaca, izlemediyseniz ve kaçırdıysanız yazık olmuş size.
@dkamoy bana yazıyı da hatırlatmış oldu yorumun, nostalji oldu tekrar okudum. Eline sağlık…
İyi ki zamanında bununla OZ’u arşivlemişim. Sayende daha bir sevindim @dkamoy
@alperen4700 Valla ortalıkta olup olmayacağına emin olamadığımdan sana laf atmadım ama güzel tanıtımının altına nihayet böyle bir yorum yapabilir hale gelmekten ötürü mesudum. Tekrar ellerine sağlık. Özleniyorsun.
@dkamoy ara ara bir şeyler izleyince, hatta izlemeden önce o diziye kim ne yazmış diye girip okuyorum. Dizi konusunda hala en güvendiğim fikirlerin sahibisiniz, efendim. Bilmukabele…
1. sezon üzerine:
Sırada aldığım dizi bu olmuştu. İlk sezonunu bitirdim. Dönemi çok güzel yansıtmışlar gerçekten o kadar maliyetli olmasına şaşırmamak gerek bu anlamda. Kendimi Roma zamanında yaşar gibi veya belgesel izler gibi hissettim bu anlamda çok güzeldi. Karakterlerden de Cicero, Sezar, Titus, Lucius, Atiia yı en çok sevdim. Oyuncu kadrosu da çok iyi gerçekten.
2 sezon sürüp bitmesine üzüldüm ama tadında da kalmış gibi duruyor.
2. sezon üzerine:
2. sezonu da bitirdim. Yani ilk sezona göre bi tık daha altında kaldı bana kalırsa malum sebeplerden ötürü bu sezon ama yinede dönemi anlatması bakımından çok iyiydi. Tadında bittiğini düşünüyorum yani daha devam etse edebilirdi ama burada kalması da iyi oldu.
Özellikle bu tarz tarihi dizi meraklıları kesinlikle kaçırmasın derim.
Yok artık, cidden şaşırdım. Lance Reddick kadar şaşırttı..