Hulu draması We Were the Lucky Ones 28 Mart’ta başlıyor.
3 yorum abidin77 12 Şubat 2024 19:48
Hulu, Georgia Hunter’ın 2017’de yayınlanan aynı adlı çok satan romanından uyarlanan mini dizisi We Were the Lucky Ones’ın fragmanını yayınladı.
Joey King (The Act) ve Logan Lerman’ın (Hunters) yanı sıra Hadas Yaron, Henry Lloyd-Hughes, Amit Rahav, Sam Woolf, Michael Aloni, Moran Rosenblatt, Eva Feiler, Lior Ashkenazi ve Robin Weigert, 28 Mart’ta başlayacak olan mini dizide rol alan oyuncular.
Dizi, İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıcında ayrılan, hayatta kalmaya ve yeniden bir araya gelmeye kararlı bir Yahudi ailenin inanılmaz gerçek hikayesinden ilham alıyor. Dizi, 20. yüzyılın en karanlık anı karşısında insan ruhunun nasıl dayanabildiğini ve hatta gelişebileceğini gösteriyor. We Were the Lucky Ones, umudun ve sevginin her şeye rağmen kazandığı zafere bir övgüdür.
1939 baharı ve Kurc ailesinin üç kuşağı, savaşın gölgesi yaklaşırken bile normal bir hayat yaşamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Ailenin Seder masasının etrafındaki muhabbetleri, Polonya’nın Radom kentindeki Yahudileri tehdit eden artan sıkıntılardan değil, yeni bebekler ve tomurcuklanan romantizm hakkındadır. Ama yakında Avrupa’yı saran dehşet kaçınılmaz hale gelecek ve her biri umutsuzca kendi güvenlik yolunu bulmaya çalışan Kurc ailesi, dünyanın uzak köşelerine savrulacaklar.
Bir kardeş sürgüne zorlanırken, diğeri kıtadan kaçmaya çalışır. Diğerleri ise ya gettodaki fabrikalarda aç karnına yorucu saatler çalışarak ya da kimliklerini gizleyip göz önünde saklanarak kesin ölümden kaçmak için mücadele ediyor.
Erica Lipez (Julia, The Morning Show, Bates Motel), dizinin yazarı, yönetici ve yürütücü yapımcısı. Thomas Kail (Hamilton, Fosse/Verdon), Old 320 Sycamore aracılığıyla dizinin yönetmeni ve yürütücü yapımcısı. Old 320 Sycamore’dan Jennifer Todd (City on a Hill), dizinin bir diğer yönetici yapımcısı. Romanın yazarı Georgia Hunter ise ortak yönetici yapımcı olarak dizide görev alacak.
Hulu Originals dizisi, Disney Television Studios’un bir parçası olan 20th Television yapımı. Dizinin ilk 3 bölümü 28 Mart’ta yayınlanacak. Kalan 5 bölüm ise 2 Mayıs’taki dizi finaline kadar haftalık olarak ekranlara gelecek.
.
yorumlar
Yayınlanan ilk 3 bölümü izledim.
* Hepsi farklı tarafa savrulan aile fertlerinin her birinden farklı sorunlar ya da mağduriyetler çıkması işten değil tabii. Ne vereyim abime gibi olmuş sanırsın. Malzemesi varmış.
Yine de şu vakte kadar haliyle tonla II. Dünya Savaşı draması gördüğümüzden farklı olarak ne vereceğine dair soruma henüz karşılık almış değilim. Draması fena değil, buna rağmen gel beni izle merakım için daha fazlası da lazım.
* 1938’den girip araya zaman atlamaları soktular yeri geldiğinde. Bazen tak diye 10 ay falan atladığını görmek ilginç olabiliyor. Bir de başta 7 sene sonrası gösterdiler.
3 bölüm sonunda henüz savaş bitmedi. Yine de başta gördüğümüz sahneye erişmek finale kalmayacak diye de düşündüm.
* Joey King ve Logan Lerman’ın kardeş olması ve tabiri caizse shipleyememek hem ilginç hem de hoş sanki. İkisi de farklı insanlar ve farklı dertler eşliğinde arz-ı endam ediyorlar. Etsinler tabii.
Lerman, Hunters’ın üstüne yine bir II. Dünya Savaşı soslu diziyle dönmüş oldu. Yahudi olduğu aklımda kalmış zaten ama baktım yine de, yes.
* Değerli halkımız galiba bu diziye hazır değil. Bunun yanı sıra dizinin de genel havaya ters bir zamana denk geldiği düşüncesini taşımaktayım.
Bu dizinin IMDb‘de tepki oyları aldığına dair kesinlikle kanıtlanmamış bir teorim var.
Ben akşam, dolayısıyla saatler sonra girdiğimde dizinin puanı hiç yoktu, 5 kişi bile oy vermemiş güya. Biri ben oldum.
Bölümlerin oyları da düşük ve oy veren 20 kişi bile yok. Olmaz değil tabii sonuçta, belki de halen izlenmemiştir. Ama bana gördüğü puansal tepki Amazon’u huylandırdı gibi de geliyor.
Sezonu/diziyi tamamladım. Finalin 73 dk. olmasına bir şey demiş olmayayım hadi.
Eli yüzü düzgün bir II. Dünya Savaşı dram(as)ıydı. Beş kardeşli geniş bir aile olduğu için “malzemesi” boldu da denebilir. Ne dertler ne çileler diyerek geçirdik sayılır. Gerçek hayattan esinlenme olması da bonus oldu.
Üstte de yazdığım gibi, şu vakte kadar gelen benzer yapımları düşündüğümüzde ne derece farklılaştığı tartışılır. Kadrosu sayesinde dikkat çekmişti ve izlediğime pişman olmadım. Ortalığı topladıkça ilgim de arttı.
Son 5 dk.da başlayan sonrası sonrası yazılarını gelmişken takdir edeyim. Ailenin de katkı sağladığını bilmesem de anlardım herhalde. Güzel hatıralar biriktirmişler.
Not: Bunun bittiği gün The Tattooist of Auschwitz‘in başlamasını nasıl yapsak bilmiyorum ama du’ bakalım.