Jane the Virgin — tanıtım
124 yorum rpdi 08 Temmuz 2015 09:12
The CW’nun 2014-2015 yenilerinden olan ve 22 bölümlük ilk sezonunu geride bırakan Jane the Virgin şüphesiz izleyen, izlemeyen, seven, sevmeyen herkesin sezon boyunca en çok konuştuğu dizilerden biriydi. Bu kadar çenemizi yoracak neyi varmış, neymiş, ne değilmiş, gelin yakından bakalım.
HAKKINDA
2. sezonuyla 19 Ekim‘de dönmeye hazırlanan 1 saatlik dramedi (komedi-drama), Venezuela yapımı pembe dizi Juana la Virgen‘den uyarlanıyor. Emily Owens M.D. ve Gilmore Girls gibi dizilerin arkasında bulunan Jennie Snyder Urman tarafından ortaya çıkarıldı.
Eleştirmenlerin çoğunun tam notunu alan yapım, 72. Altın Küre Ödüllerinde başrol oyuncusu Gina Rodriguez’e En İyi Komedi Kadın Oyuncusu ödülünü getirdi. Ayrıca Peabody ile AFI ödülleri aldı ve Critics’ Choice ile TCA Ödüllerinde önemli adaylıkları var. Adayları önümüzdeki günlerde açıklanacak olan Emmy’ler için de büyük oynuyorlar, yani epey iddialılar. The CW daha önce hiçbir dizisiyle bu tip başarılar elde etmediği için dizi çok yüksek reytingler alamasa bile kolayca 2. sezon onayını kaptı. Daha uzun yıllar da kapmaya devam edecek gibi görünüyor.
KONU
Tipik bir dindar Latin kızı olarak annesi ve anneannesiyle büyüyen Jane Gloriana Villanueva, ailesinden iki önemli şey öğrenmiştir: Pembe dizi izlemek dünyadaki en eğlenceli şeydir ve evlenene kadar bekaretini korumak her şeyden önemlidir.
Büyükannesi Alba, Jane’in annesi Xo’ya zamanında 2. maddenin önemini yeteri kadar açıklayamamış olacak ki o bu yanlışa düşmüş ve ergen yaşlarındayken hamile kalmıştır. Sonrasında baba ortadan kaybolmuştur. Yani Jane babasını hiç tanımadan büyümüştür. Bu yüzden başından beri bildiği tek bir şey vardır, Alba’nın sözünü dinlemekte ve annesinin hatasına düşmemekte kararlıdır.
Şimdi 24 yaşında olan Jane, üniversitede öğretmenlik bölümünden yeni mezun olmuştur. Michael adındaki dedektif nişanlısıyla sorunsuz bir ilişki yürütürken bir yandan da çocukluk hayali olan yazarlık işinin peşinden gitmektedir. Şimdilerde ekstra kazanç elde etmek için Miami’de yeni açılan lüks bir otelde çalışmaya başlayacaktır.
Bir gün, düzenli kontrolleri için gittiği kadın doğum kliniğinde başına kimsenin aklına gelmeyecek bir şey gelir. Odaları ve hastaları karıştıran doktoru sayesindeki bir kaza sonucu kanseri yeni yenmiş bir adamın son kalan spermleriyle yapay olarak yanlışlıkla döllenir. Hamile olduğu öğrendiğinde ise hayatı artık eskisi gibi olmayacak, o çok sevdiği pembe diziler kadar karmaşık ve absürt bir hal alacaktır. Şimdi hamileliğini sürdürecek midir? Durumu anneanesi ve nişanlısı Michael’a nasıl açıklayacaktır? Çocuğu doğuracaksa biyolojik baba Rafael ve karısı Petra’nın istekleri karşısında ne yapacaktır?
KARAKTERLER VE OYUNCULAR
Jane Villanueva
Konu kısmında bahsettiklerimin üzerine başka ekleyeceğim bir şey olmayan karakteri, bu rolüyle Altın Küre kazanan Gina Rodriguez canlandırıyor.
Ayrıca sık sık karşımıza çıkan Jane’in 10 yaşındaki halini Jenna Ortega, 16 yaşındaki halini de Montse Hernandez canlandırıyor.
Xiomara Gloriana Villanueva
39 yaşındaki Xo, Jane’in annesidir. Onu 16 yaşındayken dünyaya getirmiştir. Jane’in babasının kim olduğunu bilse de ne adama bir kızı olduğunu söylemiş, ne de Jane’e babayı aslında tanıdığından bahsetmiştir. Hep ünlü bir şarkıcı olma hayali olsa da bunu başaramamıştır. Pek bilinmeyen bir gece kulübünde şarkı söylemekte ve aynı zamanda küçük çocuklara yönelik bir dans okulunda dans dersleri vermektedir. Annesi Alba’yı hayal kırıklığına uğratsa da çocuğunu büyütme sürecinde ondan büyük yardımlar almış ve aralarındaki güçlü bağı hiçbir zaman koparmamıştır.
Karakteri How to Make It in America ve Law & Order gibi dizilerden tanıyabileceğiniz Andrea Navedo canlandırıyor.
Alba Gloriana Villanueva
Pembe dizi hastası ve koyu Katolik anneanne Alba, çiçeğe benzettiği bekaretini bozarsa bir daha asla eskisi gibi olmayacağı düşüncesini Jane’e en iyi aşılayan şahsiyettir. Karakter hep İspanyolca konuşuyor. Onun dışında herkes İngilizce konuşurken ve o da gayet rahat anlarken ısrarla İspanyolca konuşmaya devam ediyor ama iyi de oluyor sanki.
Alba’yı Switched at Birth ve çeşitli sinema filmlerinden tanıyabileceğiniz Ivonne Coll canlandırıyor.
Michael Cordero, Jr
Michael, Miami’de özel dedektiflik yapan, Jane’in 2 yıldır birlikte olduğu nişanlısıdır. Ona son derece aşıktır ve bekaretini evlenene kadar koruma isteği konusunda da son derece anlayışlı davranmaktadır.
Karakteri Ravenswood ve The L.A. Complex gibi dizilerden tanıyabileceğiniz Brett Dier canlandırıyor.
Rafael Solano
Kanseri yeni atlatmış ve eskiden ünlü bir playboy olan Rafeal, Jane’in yeni çalışmaya başladığı Miami Otel’in sahibinin oğludur. Jane’in yanlışlıkla döllendiği spermlerin sahibidir ve bu yanlışlığı yapan doktorun kardeşidir. 4 yıldır evli olduğu Petra ile evliliklerinde sorunları vardır. Michael’la tanışmadan önce, Jane’in 4 yıl önce çalıştığı bir restoranda aralarında kısa bir çekim olmuştur. Sonra onu arayacağına söz verse de bir daha haberleşmemişlerdir. Şimdi tekrar karşılaştıklarında bu şoku atlattıktan sonra Jane’e tekrar yakınlık göstermeye başlar.
Karakteri Everwood‘dan tanıyabileceğiniz Justin Baldoni canlandırıyor.
Petra Solano
Rafael’le zamanında büyük bir aşkla bağlanarak evlenseler de artık evlilikleri can çekişmektedir. Petra, şimdilerde para ve rahat yaşamını devam ettirme adına evliliğinden hemen vazgeçmeme çabasındadır. Karakterin karmaşık ve bol entrikalı bir geçmişi vardır ve bu geçmiş peşini bırakmamaktadır.
Karakteri Reign‘den tanıyabileceğiniz Yael Grobglas canlandırıyor.
Rogelio De La Vega
Rogelio, çok ünlü pembe dizilerin başrol oyuncusudur. Bu camiada çok popülerdir ve Alba ona hayrandır. Bir kızı olduğundan habersiz olan Regelio, Jane’in hiç tanımadığı babasıdır. Xo ile yıllar sonra tekrar karşılaşınca geçmiş yılları telafi de etme çabasıyla hem onunla, hem de Jane ile güzel bir ilişki kurmaya çalışır. Gerek oyunculuğu, gerekse özel yaşamındaki her konuda bazen kendini beğenme noktasına kadar ulaşan bir özgüveni olan, kendine has, değişik ve eğlenceli bir karakter.
Karakteri dizideki gibi bolca Latin pembe dizilerinde yer almış ve Jane the Virgin’deki rolüyle Critics’ Choice ödüllerine aday olan Jaime Camil canlandırıyor.
Tekrar eden rollerle yer alan oyuncular ve karakterlerini, ilerideki bölümlere dair ispiyon olmaması açısından ele almıyorum ama hem ilk bölümde oldukları için, hem de özellikle sevdiğim için şu ikiliden bahsetmeden geçmeyeyim:
Luisa Alver
Luisa, Rafael ile aralarının çok iyi olduğu, kardeşinin birçok sırrını paylaştığı ablasıdır. Eşcinsel olan Luisa’nın alkol problemi vardır. Sevgilisinin kendini aldattığını öğrendiği günün ertesinde dikkati dağılmış ve harap olmuş bir vaziyette hastası Jane’i yanlışlıkla kardeşinin spermleriyle dölleyen doktor Luisa’nın ta kendisidir. 7/24 sarhoş bir vaziyette tıp fakültesini bitirebilecek kadar zeki olduğunu inandırıcı bulur musunuz bilmem ama melankolisiyle ve şaşkınlığıyla izlemesi keyifli bir karakter olduğu kesin.
Karakteri Alpha House ve The Lying Game ile tanıyabileceğiniz Yara Martinez canlandırıyor.
Rose
Biseksüel olan Rose, Luisa’nın eski sevgilisidir. Avukatken ailesi için kariyerinden vazgeçmiştir. Luisa yaptığı talihsiz tıbbi kazanın yasal sonuçları için Rose’a danışır. -2. bölümden ispiyon!–Rose aynı zamanda Rafael ile Luisa’nın babası ile evlidir, yani onların üvey annesidir.
Karakteri Legend of the Seeker, White Collar ve Marvel’s Agent Carter gibi dizilerden tanıyabileceğiniz güzel oyuncu Bridget Regan canlandırıyor.
Bir de yüzünü göremesek bile dizi boyunca her daim varlığını hissettiğimiz dış sesten, yani dizinin anlatıcısından bahsetmezsek olmaz. Sempatik bir İspanyol aksanıyla olayları hararetli hararetli anlatan, yorumlayan, kimi zaman ekranı dondurup sağına soluna bıraktığı notlarla bize hatırlatmalar yapan, bazen o sırada bir espri patlatan Anthony Mendez‘in bu karakterinin dizinin en güzel yanlarından biri olduğu kesin.
O sahnelerden iki örnek aşağıda:
YAZARIN NOTU
Adını duyduğum ilk andan itibaren ne zaman bahsi geçse dalga geçtiğim ve küçümsediğim bir dizi oldu Jane the Virgin. Önce daha başlamadan ilk bölümü eleştirmenlerin yere göğe sığdıramaması, sonra dizinin başlayıp devam etmesiyle bu övgülerin katlanarak devam etmesi ve önemli ödüller almasına kadar varmasıyla, “Neyi anlamıyorum ben?” diye diye bölümleri izler vaziyette buldum kendimi. Açıkçası genel anlamda beni memnun etmeyi başaramayan bir dizi oldu ama etrafta ilk sezonu sonuna kadar izleyenin tek ben olduğumu fark ettiğim için tanıtımını 22dakika’ya kazandırma görevini kendimde gördüm. Çoğu olumsuz da olsa kişisel birkaç görüşümü belirtip yazıyı bitireceğim.
Başta bu dizinin türü dramedinin yanı sıra “satire” olarak geçiyordu. (“-du” diyorum çünkü sonradan Wikipedia da kaldırdı.) Yani anladığımıza göre Jane the Virgin pembe dizi klişelerini kullanarak farklı bir şeyler sunma çabasında, yeri geldiğinde kendiyle dalga geçen, ince espri kaynayan, trajikomik olaylarla bezeli, eğlenceli bir seyirlik vaat ederek ortaya çıktı. Bu sayede de sürekli eşsiz ve değerli bir dizi olacağından bahsediliyordu. Böylece diziye başladım ve benim gördüğüm vaat ettiklerini yerine getirmek için çırpınan ama çoğu zaman başarmanın yakınından bile geçemeyen, tuhaf bir drama ve komedi karışımı. Konusunu başta çok absürt bulsam da zamanla itiraz etmemeye başladım. Zaten inandırıcı olma gibi bir iddiaları hiçbir zaman olmadığı için mantık aramadan oturup eğlenmeye bakmak gerekiyordu. Sonuç yine boş. Başroldeki kız abartıldığı kadar bir şey sunmuyor; ama evet, rolü için iyi sayılır. Gayet sempatik ve başarılı yardımcı oyuncular da mevcut. Fakat ne yapmaya çalışsalar olmadı. Dizi komik olmaya çalıştığı zamanların çoğunda güldürmedi. Pembe dizi klişelerini kullanarak “Yok artık.” dedirten entrikalarla örülü bir soapy drama’dan (primetime’da yayınlanan pembe dizi), bazen sıradan bir romantik-komedi’den öteye gidemedi. Fazla bir şey beklemeden bu haliyle kabul etmeye razı olsam yine bir çok eksiği gözüme çarptı. Yan karakterleri yeteri kadar kullanamaması, esas oğlanlardan Rafael’i canlandıran oyuncunun çok yanlış bir seçim olması gibi.
Olaylar çok hızlı akmıyor ama yavaş olduğunu da söyleyemem. Yani ne olacak diye merak ettirerek, sempatik bulduğum bazı yan karakteriyle tavlayarak bir şekilde kendini izlettirdi ve zaman geçirtti. Yer yer çok güldüğüm ve eğlendiğim anları da oldu ama geriye dönüp koskoca 42 x 22 dakikaya baktığımda “E bu muydu şimdi?” dediğim bir gerçek.
Bu kadar insanları ikiye ayıran bir dizi için kimsenin sözüne kulak asmadan birkaç bölüm izleyip kendinizin karar vermesi en sağlıklı yöntem olur diye düşünüyorum. O birkaç bölümde baktınız ki benim gibi düşünüyorsunuz, hiç daha fazla uğraşmayın; çünkü dizi başladığı gibi devam ediyor. Benim göremediğim o pırıltıyı görürseniz de zaten bana “İyi seyirler!” demekten başka bir şey düşmüyor.
yorumlar
Güzel bölümdü.
Ve Petra bu sezon çok tatlı bir çizgide ilerliyor; bu Petra’ya sempati duymamak elde değil!
Şu haberi bu diziye bağlamak benim hiç aklıma gelmemişti. Yuh!
Scream Queens’in Pete’i Diego Boneta konuk geliyormuş.
S02E09
Esprili basketbol sosu fena olmamış.
Gina Rodriguez, House of Lies’ın Clyde’ı ile birlikteymiş.
(The Originals İspiyonu!)
Derek Hough, Jane the Virgin’a konuk olacakmış.
Sezonun en eğlenceli ve en komik bölümüydü. İlk 25 dakika epey güldürdü.
*Dersin ortasında beliren Don Kijote de epey güldürdü.
*Baş belası ikizleri tekrar görmek güzeldi.
*Tam ‘Dış sesin aksine ben sevdim Petra’nın yeni görünüşünü.’ demeye hazırlanıyordum ki o Petra değil ikiziymiş.
S02E19
Anezka çok tatlı bir karakter ya! 2 bölümdür renk katıyor diziye.
S02E20
Çok güzel bir bölümdü. Anezka’nın da etkisi ile 4 bölümdür çok iyi gidiyor dizi.
Bu bölümün yıldızı ise kesinlikle dış sesti. Muhtemelen dizi başladığından bu yana dinlediğimiz en iyi dış ses performansıydı. Çok eğlendirdi bu bölüm beni. Büyük bir alkışı hak etti bence!
Eğlenceli bir sezon finali oldu. O Görevimiz Tehlike hamlesini yapmasalardı iyiydi yalnız!
*Michael vuruldu, bizim Jane yine Virgin kaldı iyi mi! Dizinin final bölümüne kadar, 2 koca sezon daha Virgin bırakmayı düşünüyorlar heralde bizim Meryem’i!
*Bruno Mars sürprizi hoştu.
*Cordero’nun İspanyolca jesti de hoştu.
*Baba-kız dansı sürprizi de güzeldi. Başlayan duygusal konuşmanın slow dansla devam edeceğini düşünürken ikilimize yakışan güzel bir sürpriz oldu gerçekten.
*Anezka-Petra oyuncu değişikliği hamlesi ve Xiomara’nın Rogelio’nun baş düşmanından hamile kalmış olması da eminim renk katacak 3. sezona.
@pirate Bence ölmemiştir o. Umarım ölmeiştir, öyle diyeyim ya da.
Bak sen…
c3 dediği ne?
I have no idea.
Sanırım, Live+3 Commercial Ratings (C3)
“C3 ratings (viewing of commercials within three days of air)”
Bölüm sayısı ile ilgili sağlam bir kaynağın tweetine vs. rastlayan var mı? Bir Jane’e dair bir şey dememişler benim baktımlarımda.
Eva Longoria, sezonun 3. bölümünde hem konuk oyuncu olarak yer alıp hem de bölümü yönetecekmiş.
Jane sezonun ilk yarısında birisiyle seks yapacakmış.
Michael! Michael! Michael!
Hamile kalmasa bari
Diziyi bitirmeyeceklerine göre rüyadadır kesin.
Dizinin ismi malum kabul de Jane dizi sonuna kadar bakire kalacak diye bir şey mi var ki?
Yok tabi de yani öyle bir final diziye daha uygun olur sanki.
Ricardo Chavira (Desperate Housewives), tekrar eden bir rolle 3. sezon kadrosuna katıldı.
Justina Machado (Queen of the South, Welcome to the Family, Six Feet Under), tekrar eden bir rolle 3. sezon kadrosuna katılmış.
İlk bölüm hiç sarmamıştı beni. O yüzden çok iyi geldi bu bölüm. Birkaç yerde kahkaha attım, güldüm, eğlendim. İzlemesi keyifli bir bölümdü kesinlikle.
Michael’in komediye katkı sağladığı pek fazla bölüm olmuyor bu dizide. Hele hele bu seviye katkı sağladığı bir bölüm olmuş muydu daha önce hatırlamıyorum valla. Sözün özü; Michael bölümün yıldızıydı kesinlikle.
Ayrıca; Rogelio’nun Amerikan aksanı denemeleri, Jane-Rafael arasındaki eğlenceli dinamik ve Yael Grobglas’ın sahneleri derken aktı gitti bölüm.
Alba hakkındaki hep gözümüzün önünde olan ama hiç lafı geçmeyen o ayrıntının dış sesin ağzından döküldüğü an da güzel düşünülmüş bu arada.
Ahahahaha
Belki sezon arası bölümünde yaparlar veya geri döndüğü bölümde.
Jane’i itici bir buhrana sokup hakkını veremediler bu arada bence bu olayın. Böyle karamsar değil de coşkulu bir şekilde işlemelerini tercih ederdim.
Bu arada bir CW dizisinde CW’yu ezikleyip durma fikri hoşuma gitmedi benim.
kısımlarda.
Güzel işlediler. Yine suratıma yayılan bir sırıtışla izledim neredeyse bütün bölümü. 2 sezon daha olduğunu düşünürsek ne yöne gidecek dizi, çok merak ediyorum.
Rafael-Michael dinamiğinde gelişen sahneler ile Rogelio’nun rol heyecanı birleşince eğlenceli bir bölüm çıkmış ortaya.
Petra’nın bütün tepkileri çok faso fisoydu bu bölüm bu arada.
Şu tepki hariç!
’ya manita olarak geliyormuş.
Güzeldi.
*Catalina rolünde Sofia Pernas rüzgarı esti adeta bu bölüm.
*Kelly Rutherford, 4 sene önce Gossip Girl’de nasıl bıraktıysak öyle görünüyor hala. Gram yaşlanmamış ve buram buram asalet kokuyor hala.
*Ricardo Chavira da giriş yaptı bu bölüm diziye.
*Michael’in Bruno Mars şarkısı performansı ve Jane’in ‘This is my weirdo!’ repliği de bölümün artıları arasındaydı.
Justina Machado’nun diziye dahil oluşu, akabinde akan hikaye ve bir anda fırtlayan sürpriz tanıdık yüzler (
) bölüme renk kattı. Justina Machado’nun karakteri Darci Factor’ın 3 nolu maddesi de o yüzler fırtladıkça güzel bir espriye dönüşmüş oldu.
Johnny Messner, tekrar eden bir rolle kadroya dahil olmuş.
Niye başlamadı ki bu hala? Daha 7 bölüm çıktı. Bu sezon 22’den az olsa gerek.
S03E09
Güzel bölümdü.
O giderken şu şarkıyla gamlandı birden içim. Baya alışmıştım ben karaktere yaaaaa!
3×10’u bitirenler için Gina’nın Instagramındaki şu video tavsiyedir. Güzel düşünmüşler.