Lena Dunham komedisi Too Much 10 Temmuz’da Netflix’e geliyor.
5 yorum abidin77 10 Haziran 2025 18:05

Megan Stalter (Hacks, Please Don’t Destroy: The Treasure of Foggy Mountain) ve Will Sharpe’ın (The White Lotus, Giri/Haji) başrolünü üstlendiği, Lena Dunham’ın (Girls, Catherine Called Birdy) yazdığı, yönettiği ve yönetici yapımcılığını üstlendiği 10 bölümlük yeni yarım saatlik komedi dizisi Too Much’ın fragmanı yayınlandı.

Will Sharpe, Megan Stalter
Jessica (Megan Stalter) otuzlu yaşların ortasında New Yorklu bir işkoliktir. Sonsuza dek süreceğini zannettiği ilişkisi bitmiş ve tanıdığı herkesten yavaş yavaş uzaklaşmıştır. New York’ta herkes onun ne kadar yanlış davrandığıyla ilgili bir hikâye anlatırken tek çözüm, Londra’da bir iş bulup Bronte kardeşler gibi münzevi bir yaşam sürmektir. Ama Notting Hill filmindeki Hugh Grant’tan ziyade Hugh Grant’in sarhoş oda arkadaşına benzeyen, uzak durulması gereken biri olduğunu bağıran Felix’le (Will Sharpe) tanışınca işler değişir. Bu durum çözümden çok soruna yol açsa da Jessica aralarındaki sıra dışı bağı görmezden gelemez. Şimdi kendilerine şu soruyu sormalarının zamanı gelmiştir: Amerikalılar ile İngilizler aynı dili mi konuşur gerçekten?

Adwoa Aboah, Will Sharpe
Jessica’yı on yıl önce tanımış olsaydınız, onun içsel ışığı karşısında kör olurdunuz; ama hayat onu kısa bir yürüyüşe çıktığını sanırken bir gezintiye çıkardı. Felix tüm beklentilerini alt üst eder, ancak birine güvenmenin kimseye güvenmemekten daha korkutucu olduğu ortaya çıkar.

Michael Zegen, Megan Stalter
Felix, 35 yaşında ama sonsuza dek 18 yaşında olacakmış gibi davranan, punk elf gibi giyinen, adını koyamadığı bir travmadan olabildiğince hızlı koşarak kaçan, kapanış saatinden sonra barda kalan her kadınla yatan ve neden tek başına bir gecenin tadını çıkaramadığını merak ederek uyanan biri. Birleşik Krallık’ta doğmuş ve İngiliz yatılı okulları ile Japonya’daki geniş ailesi arasında büyümüş olduğundan ne burada ne de orada hissediyor. Müzik yapmak onun tek tesellisi ama yaptığı müziği kimse dinlemiyor.

Emily Ratajkowski
Naomi Watts, Jessica Alba, Rita Ora, Andrew Scott, Kit Harington, Jennifer Saunders, Adele Exarchopoulos (Passages), Adwoa Aboah (Top Boy), Andrew Rannells (GIRLS5EVA), Daisy Bevan (The Alienist), Dean-Charles Chapman (1917), Emily Ratajkowski (Gone Girl), Janicza Bravo (Sharp Stick), Kaori Momoi (The Brightest Roof in the Universe), Leo Reich (Leo Reich: Literally Who Cares?!), Michael Zegen (The Marvelous Mrs. Maisel), Prasanna Puwanarajah (The Crown), Rhea Perlman (Cheers), Richard E. Grant (Saltburn), Rita Wilson (Sleepless in Seattle) ve Stephen Fry (The Dropout), dizide göreceğimiz diğer isimler.

Andrew Scott
Tim Bevan, Eric Fellner, Michael Cohen, Surian Fletcher-Jones ve Bruce Eric Kaplan dizinin yönetici yapımcılığını üstleniyorlar. Camilla Bray yapımcı. Dizi Dunham’ın Good Thing Going şirketi ve Universal International Studios’un Working Title Television’ından geliyor. Dunham’dan ayrıca Netflix’e üniversite merkezli bir casus dizisi de gelecek.
DİĞER GÖRSELLER 2. SAYFADA



yorumlar
Ne konuk yaptın be.
güzellllllll! ellerimi ovuşturarak bekliyorum ben bunu.
İlk 2 bölümle girdim.
* Lena Dunham’ın kendi tarzını konuşturduğu bir havası var. Bir çeşit Girls olduğu düşüncesinde değilim ama ondan dolayı böyle bir his geliyor olabilir… Yan rollerden birisinde kendisi var bu arada.
* Dizi komedi gibi dursa da bölüm süreleri pek öyle sayılmaz. 30 dk. altı bölüm yok, hatta 48-56 dk. olanlar var.
* Hacks sayesinde tanıdığım Megan Stalter ile en son (dizi olarak) The White Lotus’ta izlediğim Will Sharpe ilginç ama hoş bir çift olmuşlar.
Jessica’nın ilk bölümde Londra’ya taşınma süreci eğlendirdi beni. Felix’le tanışıp kaynaşma süreci hızlı dursa da dert değil. Çalıştığı ekipte de ilginç karakterler var. Ayrıca Felix’in hayatına da yer veriyorlar.
Konuk şenliği gibi kadro çıkardıkları için şimdiden bazı isimler kafasını uzattı bile. Jessica Alba, Richard E. Grant ve Andrew Rannells dahil.
* Devam edip elbet bitiririm. IMDb’de mini dizi diye geçiyor. Bakalım…
Sezon bitti. Görünen o ki dizi de bitti, bu noktanın fazlasına gerek yok.
Başladığı ayarda ilerlediğini söylenebilir. Eğlenceli bir diziydi aslında ama komikti diyemem. Derdi de değildi zaten. Toksik ilişkiden çıkıp kendi yoluna (ve işine) bakma, bir sonrakinin hayatına dahil olması derken Jessica’nın ayakta kalma sürecini izlemek zevkliydi.
Jessica ve Felix’e, bireysel ve çift olarak alışınca devamı daha kolay oldu gerçi. Bazen göz devirtmediklerini söyleyemem, dolayısıyla ara ara ilişkilerine olan ilgim azaldı mesela. Lena Dunham’ın karakteri dahil Jessica’nın ailesi de beni pek çekmedi zaten.
Bu dönemde ikilinin hayatlarının ayrı olarak da yer vermeleri daha işe yaradı. Jessica’nın etrafındaki arkadaşları genel olarak bonustu. Finali biraz fazla idealdi sanki ama düzgün kapattı en azından.
Olur/oldu bununla da. Thanks, bye.