Netflix’in ilk orijinal Türk dizisi ‘Hakan: Muhafız’ 14 Aralık’ta izleyici ile buluşuyor.
33 yorum pirate 14 Kasım 2018 20:15
Dünyanın lider eğlence hizmeti Netflix’in ilk Türk orijinal dizisi The Protector, Türkçe ismiyle Hakan: Muhafız’ın yayın tarihi belli oldu.
Netflix’in ilk Türk orijinal dizisi The Protector (Hakan: Muhafız), 14 Aralık’ta tüm dünya ile aynı anda izleyiciyle buluşacak.
Dizide sıradan ve genç Hakan’ın tarihte kendisine verilmiş gizli bir görevle İstanbul’u korumak zorunda olduğunu öğrenmesi ve yaşantısının bir anda altüst olarak epik bir maceraya adım atmasını izliyoruz. Geçmişle geleceğin, doğuyla batının buluştuğu 15 milyonluk İstanbul’da Hakan aslında hikayenin başında Kapalı Çarşı’daki bir esnaftan farksız herhangi bir genç. Oysaki çok kısa zamanda doğduğu ve büyüdüğü şehrin gizemli güçlerin tehdidi altında olduğunu öğrenmesiyle onu çok başka bir dünya bekliyor olacak! Hakan kendisi için çizilmiş kaderine nasıl tepki verecek, kendisi ondan beklenen son muhafız olabilecek mi?
Dizinin kamera arkasında ise son yıllarda yıldızı parlayan yönetmen Can Evrenol ile birlikte Umut Aral, Gönenç Uyanık ve ödüllü görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki yer alıyor.
Başrollerinde Çağatay Ulusoy, Ayça Aysin Turan, Mehmet Kurtulus, Hazar Ergüçlü, Okan Yalabık, Burçin Terzioğlu ve Saygın Soysal gibi önemli isimlerin yer aldığı dizi Netflix Türkiye’de yayınlanacak.
The Protector, Türkçe ismiyle Hakan: Muhafız’ın yapımcılığını Netflix adına O3 Medya kurucu ortağı Onur Güvenatam üstleniyor.
yorumlar
Poster
Basın gösterimi (ya da belki mini gala gibi bir şeydir) çarşamba günüymüş.
Poster
Poster
Basın lansmanı varmış, ivit. Sunuculuğu Yekta Kopan’a vermişler hatta.
İkinci sezon lafları doğruymuş. Kadroya katıldığı söylenen Engin Öztürk ve Boran Kuzum da mesela ikinci sezonda.
Şimdi de gala yapıyorlar. Haftaya da ayrı bir diziyi izleme etkinliği yaparlarsa şaşırmayacağım valla.
Hakan: Muhafız’a son 1 gün!
Bölümlerin en uzunu 45 dakika, 31 dk süren bölüm var. Bak bu güzel.
Ayrıca 1’i izledim. Ben biraz daha izleyeyim.
2 de bitti. Yalnız 33 dakikalık Türk dizi bölümü izlemesi cidden çok güzel. Kapanış jeneriğini çık daha az sürüyor hatta.
3 de bitti. Azıcık The Defenders, azıcık Luke Cage, azıcık Iron Fist falan derken geçiyor şimdilik. Türkçe romandan uyarlama olduğunun farkındayım tabii ki.
5 dakkada bitirdin diziyi
Bir doz da The Da Vinci Code geldi sanki. İyi bölümdü ama birazcık itirazım da var.
* Herkes bir parçayı paylaştı demişlerdi. Posterlerde görünen hançer silah dolabındaki olsa gerek. Yüzüğü bulduktan sonra devreye sokarlar. Yıldıray’ın karakteri de onu korumayı üstlenmiştir.
* Luke Cage dozu arttı Güldüm orada.
Not: Bu bölümün sonları normalde bizim TV’de olacak bir şey değil. O da Netflix farkı olmuş.
@abidin77 Bunu valla bekliyordum 33-35 dakikalık bölümler var, sırf bu sebepten seve seve izliyorum galiba.
Bir itirazım da Murat beye. Efenim o iş öyle mi yapılır? Öyle yapılırsa böyle olur.
O kardeşlerden birisi-ikisi falan ikinci sezona yaşıyor çıkarsa şaşırmiciğim.
* Hala Mazhar’ın değil de Faysal’ın Ölümsüz olduğunu düşünmekteyim ama bakcez bakalım. Şart değil.
Not: “Türk dizilerini izlerken bir sürü gereksiz iş çok güzel bitiyor,” listeme The Protector’ı da ekliyorum.
Not 2: Müzik işinde fena iş çıkarmıyorlar. İlk bölümde göz devirir gibiydim aslında.
Hiç Ocean’s izlememişim gibi davranamiciğim, sorry. Impossible is nothing.
* İkinci sezona malzeme kalması işten değil aslında. Yüzük mevzusu daha çözülmemişken hançere atladılar. Orası da malum. Ayrıca Kemal Bey kalsın…
* Bazı diyaloglar ya da doğrusu onların tonlaması, vurgusu falan arada kulağımı tırmalıyor. Senaristin yabancı olmasının ne kadar etkisi var diye düşündüğüm oldu mesela.
Neyse zaten ben de iki bölümdür ana konudan uzaklaştılar gibi diyordum. Hadi böyle olsun. Yalnız ben yüzüğün taşını bulup Faysal’ı keşfederler kısmını 10’a bekliyordum, 9’dan girdiler. Gerçi ben hala hikayenin tam kapanmayacağı düşüncesindeyim. Şu kanla diriltme kısmından yürürler belki. Bu arada Derya’nın onu sohbet arasında söylemesi bence ucuzdu.
Ayrıca karakter harcama konusunda takdir etmiş olabilirim. Polis, Emir, Mazhar, Kemal falan fena gitmediler. İlk bölümde de baba vardı.
Gelelim fasulyenin faydasına.
10. Bölümün (Sezon finali) ardından:
Ve biter. Galiba enerjim tükendi ama sonunı gördüm. Tahmin ettiğim gibi ikinci sezona malzeme bıraktılar. En pembe dizi kalitesinde gittikleri bölüm sezon finaliydi hatta. Yeni sezon gelince görüşürüz ama, devamını izlerim.
Efektler, diyaloglar, bazı detaylar falan derken gözüme giren yerler olsa da benim galiba fazla düşürdüğüm beklentinin üstünde seyrettiler hiç değilse. İlk deneme için de yeter bana. Gerisini yeni sezonda toplamaları dileğiyle.
Bende 6 bölüm izledim. Bugün bitiririm diye düşünüyorum. Yukarıda aytackaranın dediklerine harfiyen katılıyorum. Ben de beklentimi en düşük seviyeye düşürdüğüm için şimdilik öyle böyle gitti. Yer yer benim de burun kıvırmalarım yer yer de beğendiğim noktalar oldu. Ayrıca şunu da söylemek gerekiyor. İstanbul’un iyi reklamını yapmışlar. Bu diziden sonra turist sayısında artma gözükebilir
Spoiler içinde demek istediklerim de var.
1) Hakan: Duty First diye millet çenesini yorarken aklın neredeydi? Zeynep de şu hançeri ve gömleği verme mevzusunu çok az sorguladı. Yahucum kadının babası bu uğurda gitti.
2) Faysal: Gömleği aldın, kanı aldın, hançeri aldın. Vaktinde Hakan’ın babasını öldürmüş tipte adamsın. Elinde silah da var. Sen niye Hakan’ı kendin öldürmeyip korumaya bırakıyorsun tatlım?
Öyle yaparsan böyle olur sonra.
3) Burçin ve Saygın:
* Siz bütün Ölümsüzler’i nasıl Ayasofya’ya gömdünüz ya? 20 sene önce güvenlik böyle değildi herhal ama insan yine de biraz şey oluyor. Ayasofya sonuçta.
* Bu ikisi için bülten geldiğinden, ikinci sezon o zaman resmen duyurulmadığından bu sezona bekliyordum. Ama çıkmayınca herhalde gelecek sezona kaldılar diye geçtiydi artık.
Son bölüme doğru çıkıp yeni sezona kaldılar. Gerçi bir ara Faysal bey ekranda karısını izlerken kısa süreli de göründüydü. E böyle de olur. Yalnız ölüleri diriltme kısmı Leyla dahil ucuz kaçtı gibi. Eğer kadın zombiye dönmezse Kemal’i de diriltin o vakit.
Denk gelmişken şunu eklemiş olayım, Allah sizi ne yapsa acaba? (Garanti olsun, ilk dört bölümü izlemeden bakmayın)
Netfilx dizilerinin ortalama bölüm süreleri ellibeş dakika falan .Netfilix dizileri için oldukça kısa bir süre değilmi.Bazi bölümlerin begenilmeyip tekrar çekildiği söyleniyor acaba kısaltma bu yüzden olabilir mi bilemiyorum.Tamam tempo hızlı oluyor ama sanki netfilix dizisi değil cw dizisi havası veriyor.
Bu arada lafı geçtimi bilmiyorum gözümden kaçmış olabilir. Beren Saatci dizisinin de fantastik olacağı söyleniyor.Doğruysa bende off ki. of diyiyorum
The Rain’in bölüm süreleri de böyle kısa.
1×04
https://www.youtube.com/watch?v=Jred0SxbnK8&feature=youtu.be&t=26
Ben beğendim
Sansürsüz yerli dizi izlemek keyif verici, ilk bölümün başı azıcık turizm bakanlığı tanıtımı gibi olsa da sonradan kendi havasına bürünüyor.Acaba ne zaman Türk Lokumu yenecek diye bekledim ..
Güney Amerika’dayken ben Türk’üm dediğimde herkes Emir diyordu. Şu Ferihali dizinin fanatigi olmuşlar. Özellikle Şili’de dizi yayınlanirken sokaklar boşalıyordu.
Bizdeki digiturk gibi o ülkelerin hepsinde direct tv denen platform var her koy evinde bir uydu takılı, montaj yapan adamlar netflixi kırıyor . Ama rating vs gibi ölçümlere dahil olmuyorlar kaçak izledikleri için.
Çok rahat şunu iddia edebilirim ki latin amerikada 1 numara olur bu dizi.
O yüzden ileriye dönük yeni sezonlar eklenirse şaşırmayın
Buyuk beklenti yaratılışının sonucu bu oluyor malesef.Bunda önizleme yapıp söylemleriyle buyuk beklentiye sokanlarinda rolü var.malesef.
1×01
Günlük hayattan fantastik evrene geçme sürecinin ışık hızında işlenmesi acayip sinir bozucu olmuş. Gördüğüm en kötü konuya giriş bölümüydü sanırım. İlk yarım saat neredeyse hiçbir şeye hizmet etmiyor.
Oyunculuklar fena değil, efektler şimdilik iyi.
İlk 3 bölüm
Diziye çok düşük beklentiyle girdim ilk bölüm haricinde beklentimin üstünde .
Oyunculuklar Çağatay ulusoy haricinde pek beğenmedim . (bazı konuk oyuncularda iyi sayılabilir ama ana cast’tan bir tek çağatayı beğendim )
İstanbul’u güzel yansıtmışlar .
Efektler beklediğim kadar kötü çıkmadı , o kadar olumsuz yorumdan sonra bu konuda beklentimi düşürmüştüm .
İkinci ve üçüncü bölümün süresinin 30-35 dk arası olması en büyük artısıydı
Yönetmenlik iyiydi ; can evrenol’u severim zaten .
Müziklere ilk bölümde biraz takılsam da sonrasında fena gelmedi .
Diziyi bu hafta içerisinde bitiririm , akıcı ilerliyor .
Konuyu çok basit işlemişler gittikçe biraz daha gelişiyor gibi umarım daha çok üstünde durular.
Diğer dizilerle karşılaştırmayı bitirince yaparım .
Umarım denilen gibi ileride gittikçe çok daha iyi olur.
Hazar Ergüçlü pek sevmesem de dövüş sahnelerinde iyi iş çıkarmış .
İlk bölüm puanım : 6,2
İkinci bölüm : 7
Üçüncü bölüm:7,2
İkinci ve üçüncü bölümün
Yabancı bir iş olasaydı ve oyuncuları hiç tanımasaydım , İstanbul etkeni dışında şans verecek pek bir şey yok . Sürekli tanıdık oyuncuları görmek , Türk bir fantastik dizi izlemek , süresinin diğer Türk dizilerine kıyasla çok kısa olması ve ilk yerli Netflix işi olmasıyla ilk sezonu bitirim.
ShiftDelete ‘nin videosu da aşırı boş …
Diyaloglar önce İngilizce yazılıp sonra Türkçeye çevrilmiş gibi geliyor kulağa. Hem de kötü çevrilmiş gibi; çoğu zaman anlamsız, günlük hayatta kullanmayacağımız kelimeler ve cümle kalıplarıyla dolu. Özellikle
Anlattıkları şey fantastik olduğu ve hiçbir sağlam temel oturtmadan çattadanak konuya daldıkları için dizide bir sürü şey havada kalmaya devam ediyor. Senaryo boşluklar ve eksiklerle dolu. Bu da izlerken çok sık ilgimi kaybetmeme yol açıyor. Klişe replikler zaten her yerde. Dizide şu ana kadar tek beğendiğim şey Çağatay Ulusoy’un oyunculuğu diyebilirim herhalde. Ben bitireceğim ama kimseye tavsiye etmem, izlemeyen de hiçbir şey kaybetmez. Zaten yarısı İstanbul belgeseli tadında geçiyor.
İlk 2 Bölüm
Yapancı hammaddeli ilk yerli dizi olmasından mütevellit eşimi de yanıma alarak ilk 2 bölümü izledik. İlk bölüm çok sıkıcıydı, lakin bolca İstanbul tanıtımı hoşumuza gitti, hatta güzel tanıtım olmuş derken bakımsız tarihimizden üzüntü duyduk, her gün binlerce insanın dolaştığı kapalı çarşının bile sütunlarının rezilliğinden biz utandık.
İkinci bölüm de pek bir şey vermedi doğrusu, Çağatay Ulusoy’un oyunculuğu dışında ekranı dolduran bir olgu yoktu, yönetmenin giriş-gelişme-sonuç tarzından haberinin olmadığını devam eden boş diyaloglardan anladık. Eşim daha izlemem dese de ben verilen emek hatırına en az bir bölüm daha devam ederim sanırım.
Çok kötüydü, eksikti, yarımdı. Koca sezon böyle geçti. Konuların altı boş, karakterler boş, motivasyonları belli değil. Fantastik tarafı desen adeta bir Iron Fist rezilliğinde, görsel efekt kullanımı sadece iki noktada var.
Orada bile bütçeden kısmışlar ve sırf bu yüzden
Yine yazdıkça sinirleniyorum bak, Iron Fist’te de böyle olmuştum. Onun haricinde bir tane özel efekt vardı o da atlamalı zıplamalı bir sahne… Diyaloglar desen dizinin en zayıf kısmı, yukarıda da yazmıştım. Senaryo İngilizce hazırlanıp sonradan Türkçeye kötü şekilde çevrilmiş. Oyunculuk olarak ilk bölümlerde çok gözüme batan olmamıştı ama sonradan sanıyorum ki herkes senaryonun ne kadar rezalet olduğunun farkına varıp oyunculuk kalitesini gösterecek motivasyonu bulamamış. Okan Yalabık burada tek istisna.
Yani dizi neresinden tutsan elinde kalıyor. Bok varmış gibi devamı da gelecekmiş, aksine bir an önce bitirilip yeni ve daha akla yatkın projelere yönelmek lazım.
Bir de “Netflix’in ilk Türk dizisi, destek olmak lazım” şeklinde duyar kasıldığını görüyorum çeşitli yerlerde ve çok üzülüyorum. Biz internette Masum da izledik, o da ilk defa yapılıyordu gayet taş gibi diziydi. Bunun ilk veya son olmasıyla ilgisi yok, iyi veya kötü olmasıyla ilgisi var. Muhafız kötü bile değil, rezalet bir dizi. Hiçbir işi tam yapamayıp sonra da destek beklerseniz adama gülerler.
Ayrıca Ayça Ayşin Turan, güzel kadınmış. Dizi sayesinde tanımış oldum. Oyunculuğuna yorum yapmak istemiyorum. Zaten kendisine teklif geldikten 1 hafta sonra çekimlere başlamak bile başlı başına saçmalık. Hayır, bu işlerden anlamıyorum ama bunun biraz daha uzun bir ön hazırlığı olmaz mı yahu? Bir hafta prova için yeter mi? Oyuncuların birbirleri ile kimyalarını tutturabilmeleri için biraz daha zaman verilmesi gerekmez mi? Gerçi prova yaptılar mı bilmiyorum? Evinde oku ve gel sete demiş olabilirler.
Neyse, sonuç itibarıyla senaryo, yönetmenlik, diyaloglar, oyunculukların neredeyse tamamı, az da olsa gördüğümüz CGI, diziye hiç gitmeyen müzikler (aslında bazıları fena değildi) felaket ötesi kötüydü.
Çok dandik sahneler vardı ama
adamın gömleğini, hançerini elinden alıp, elinde silahla dışarı çıkarken adamlarını içeriye çağırıp, öldürme emrini verince bastım kahkahayı. Yahu sen niye vurmuyorsun bile demedim. Çünkü neresine eline atsın, elinde kalıyordu dizi. Bunun neyine itiraz edeyim şimdi
Popüler yabancı dizi sitesi Tv Time’in 1 hafta da en çok yükselen dizi sıralamasında The Protector, 3 günde 1. Sıraya yerleşmiş.
ilk 3 bölüm:
konu pek tabii tirt ve bilindik. Izlettiriyor kendini. Benim pek yakistiramadigim bu çerez konuda gereginden fazla güzel detaylar olmasi. Sanat yönetimi, mekan seçimleri, renkler filan bir kaç beden büyük geliyor diziye genel olarak. Sikayetçi degilim yanlis anlasilmasin