- 5 Onay: A Good Girl’s Guide to Murder, The Artful Dodger, Star Wars: Visions, Dinosaur, Zamanın Kapıları
- Javier Bardem, Apple TV+ dizisi Cape Fear'ın başrolüne geldi.
- 3 Onay-3 İptal: After the Flood, The Couple Next Door, Parish, Sunny...
- 11-17 Kasım 2024 Reyting Durumları / Yorumları
- Netflix dizisi 1992, 13 Aralık'ta geliyor.
- Disney+, eski ve yeni dizileri ile 2025'e hazır.
- HBO ve Max, 2025'e eski ve yeni bir dolu program ile giriyor.
- 4-10 Kasım 2024 Reyting Durumları / Yorumları
- 7 Onay, 3 Uzatma: Outer Banks, Tomb Raider, Ludwig, NCIS: Origins, Georgie & Mandy’s First Marriage...
- Netflix mini dizisi Cassandra 6 Şubat 2025'te geliyor.
- Stephen Amell, Crave dizisi Underbelly'nin başrolüne geldi.
- 28 Ekim-3 Kasım 2024 Reyting Durumları / Yorumları
- Netflix'in casus gerilim dizisi Bone Palace'ın çekimlerine başlandı.
- Squid Game'in 2. sezonundan tanıtım fragmanı geldi.
- Graceland hortladı (sayılır)!
- 21-27 Ekim 2024 Reyting Durumları / Yorumları
- 11 Onay: Slow Horses, Shrinking, Matlock, Rick and Morty, BEEF, Virgin River...
- Mike Flanagan'ın Carrie uyarlaması Amazon'da yapım aşamasında.
- Disney+ dizisi Light Shop 4 Aralık'ta başlıyor.
- Paramount+'ın Star Trek projelerinden haberler var.
yorumlar
@dogukantmeric doğru haklısın ama yinede netflix ve benzeri dijital platforumlar yaptığı işlerin hor görülmesin pek doğru bulmuyorum. Bir de bakalım 20-30 seneye neler değişecek.
Home cinema daha büyük bir pazar haline geldi.Vizyondan kalkar kalkmaz filmler belli bir ucret karşılığında dijital ortamlarda kiralaniyor.Diziler şu an filimlerden daha popüler hale geldi. Bir zamanlar dizilerde oynamayı bir düşüş olarak gören ünlü oyunculari artik dizilerde de görmemizin nedeni bu.Orta kuşak artik evinde rahat koltuğunda film izlemek istiyor.Çizgi roman uyarlamalarinin bu kadar çoğalmasının sebebi genç kuşağı olabildiğince salonlara çekebilmek.65 Inc ve üstü televzyon alanlar dunyada zaten çoğaldı .Bir de altına soundbari yerlestirdiginde son derece tatminkâr sinema ortam zevkini yaşıyor. Biz de yaşanan mısır krizi nin temelinde zaten yeterince para kazanilamaması yatiyorYoksa neden o bonuslar verilsin..
Invasion dizisinin başrollerinden Lisa Sheridan vefat etmiş.
@oktay_1907: Yok, ben de saygı duyulması gerektiğini düşünüyorum zaten ama on binlerce, yüz binlerce dolarlık görüntü ve ses sistemleri ile evinde izlediğin ufacık ekran ve ortalama ses sistemi aynı şey değil. Aslında demek istediğim bu. Sinemanın keyfi ayrıdır. Evde izlemek de hakeza çok zevklidir. Ama birisi rahat olduğu için(ev), birisi kaliteli olduğu için(sinema salonu) tercih edilir. O yüzden ikisi de yeni jenerasyon ile birlikte büyümeye devam edecek. Birbirlerini katletmeyecekler çünkü farklı zevkler.
@gomen: Dediğim gibi Cinemaximum’a ekonomik olarak laf etmek herkesin hakkı ve bence de tekel oldukları için istediklleri gibi at koşturmaya başladılar fakaaaat… Şöyle bir olay var. Bu adamların sunduğu teknolojiyi hiç kimse sunamaz. Eve aldığın 65 inç televizyon ve altındaki soundbar ile İstanbul Akasya veya Marmara Park’ta bir film izlemek aynı şeyler değil. O yüzden kalite olarak karşılaştırmak absürd ve ev sinema sistemlerine haksızlık. Onların yeri ve kulvarları farklı. Rahatlık isteyen adam evinde izlemeyi tercih eder zaten. Ama her sinemada olmasa da İstanbul’da bir çok Cinemaximum’da üst düzey kaliteyi alıyorum ben. Özellikle İstinye Park, Zorlu, Marmara Park, Akasya gibi zengin para babalarının at koşturduğu yerlerin çevresindeki AVM’lerin sinema salonları benim için 10 numara 5 yıldız. Art House filmler de var İstanbul’da bu saydığım sinemalarda. Yani istediğiniz filme girebiliyorsunuz. Anadolu’da işler öyle değil biliyorum ama bu bahsettiklerim 12-13 salonlu, IMAX, 4D, Yataklı Sinema falan her yeni teknolojinin var olduğu devasa sinema salonları. O yüzden Netflix’in falan sinema sektörünü tedirgin ettiği falan yok. İkisi aynı gibi gözüken farklı kulvarlar.
Katherine Helmond (Who’s the Boss?), 89 yaşında hayatını kaybetmiş.
Steven Spielberg bu hareket ben çok sinirlendirdi. Martin S. Gibi Netflix çalışan ve ya film netflix de yayınlamak zorun da kalan yönetmenler var. Onların hakkın yiyorsun resmen bencillik. Umarım sen de Steven Spielberg kendi film netflix ve benzeri bir platforum da yayınlansın da yaptığına pişman olursun.
Netflix’in başı sadece Türkiye’de değil Amerika’da da sinemanın ağababalarıyla dertte. Oktay’ın paylaştığı haberi ben de gördüm bu sabah ve Spielberg gibi abiler Netflix’ten daha büyükler Hollywood sinema piyasasında ve akademi içinde. O yüzden bundan sonra Netflix filmleri Oscar’a aday olamayabilir ama bu Netflix’in ve Roma’nın başarısını gölgelemez tabii. Ayrıca Oktay Spielberg filmleri Netflix’in gel sadece bende yayınla diyemeyeceği kadar büyük bütçeli filmler. Yani bu Infinity War’ı sadece internette yayınlıyorum demek gibi bir şey. Yani imkansız şeyler. He daha minik bütçelerle çalışan yönetmenlerin filmleri için olabilir bu dediğin.
@dogukantmeric maalesef haklısın.
Artık HBO da kalite de çok netflix gibi abone sayıların önem vermeye başlar.
Biz korkunç ötesi yerli komediler, cinli minli uyduruk yerli korkular, aileler çocuklarını iki saat başından atsın da azcık avmde gezebilsin diye yapılan animasyonlarla sinema salonlarını dolduran bir ülkede yaşıyoruz. Şu Marvel’ları filan bile ağız tadıyla izleyemiyoruz ya dublajdan ya da 3D saçmalığı yüzünden. İnsanımız oraya film sevgisi için değil piknik yapmaya geliyor. Yiyor, içiyor, konuşuyor. Bu saçma sapan tiplere maruz kalmak da çok zor. Yani hiç uğraşmadan Netflix’ten filmi açıp izlemeye karşı olmam imkansız.
Ama onları da anlayabiliyorum. Yıllarca bu işe emek vermiş insanlar. Gözlerinin önünde Tv bitti. Sıra sinemada diye endişe duymaları normal geliyor. Bizim şartlarımızda yaşamıyorlar. Sinema en güzel sinemada izlenir diyorlar. Elbette TV filmi diye bir kavram var, oraya gitsinler Emmy için uğraşsın diyorlar. Yanlış bir şey yok gibi geliyor ama diğer taraftan Roma gibi bir film varken sırf bu yüzden Green Book’a ödül veriliyor. Yıl olmuş 2019. Bu da vahim bir durum.
Kısacası kafam karışık. Önce normal dağıtımcı gibi filmlerini gösterime sokacaklar, sonra da kendileri yayınlayacak. Yapacak bir şey yok gibi.
Bu arada şu HBO haberi canımı acıttı. Umarım asılsızdır. Kendinize gelin yetkililer.
Ben değişen düzende seçimin izleyiciye bırakılması gerektiğini düşünüyorum. Düzenlemeler getirilebilir ama Spielberg’ün söylediği hafif tabirle kıskançlık ve işgüzarlık gibi geliyor.
Engellemenin yolunu bulacaklarına rekabet etmenin yolunu bulsunlar. Ayrıca bir sorunu varsa Oscar öncesi konuşsaymış, eğer Roma bu kadar öne çıkmasaydı hiç de dert olmazdı herhalde. Aynısı Cannes’da da oldu. Adamların iş yapısı ve kuralları belli, niyeyse izin verip de uygulamaya koyduktan sonra sorun çık(arılı)ıyor.
Netflix sadece büyük bütçeli filmler çekmiyor. Bağımsız sinemayı, belgeselleri ve diğer içerikleri de destekliyor. Yarattığı fırsatları ve ekonomiyi görmemek de olmaz sonuçta. Netflix eşit değildir TV, dolayısıyla TV filmi değerlendirilemez.
@rpdi dediklerin sonuna kadar katılıyorum bu arada HBO Haberi doğru.
O değil de HBO ne ara AT&T tarafından satın alındı yahu? Bu AT&T ve Disney arasında “Devlerin Savaşı” konseptli bir tekelleşme savaşı izleyeceğiz bu belli oldu. Önümüzdeki yıl Warner Bros ve Disney iyice stream servisi işine atılsınlar daha neler neler olacak. Çok heyecanlı.
SONRADAN NOT: Bu yıl içinde tamamlanmış satış. Bu niye Disney-FOX kadar ses getirmedi acaba dünyada?
Onun alması ta Disney öncesi. Hatta Donald Trump taş koydu da rekabet kurulu sorun çıkardı falanla uzadı.
Aynen orasını biliyorum işte en son. Tamamlandığını bilmiyordum. Haberde yeni sahipleri falan denince bir araştırdım ki bu yaz tamamlanmış 85 milyar dolara.
Spielberg zaten Oscar öncesi Roma aleyhine kampanya yapanlardan biriydi, Green Book’un kazanmasında onun da payı var. Tv filmi önermesi mantıklı değil ama Netflix’in de düzenleme yapması gerekiyor artık, madem o büyük ödülü almak istiyorsun o zaman Roma’nın vizyon takvimini biraz daha uzun tutman lazım.Hem öyle hem böyle olmuyor
Ondan sonra vayy efendim film Netflix’te ilk hafta şu kadar milyon izlendi diye haber çıkartıyorsun. Sadece Roma ve Birdbox mı yayınlandı Netflix’te, diğer filmlerinin de izleyici sayılarını paylaş o zaman, bir sürü kalitesiz film izledik. En sinir olduğum olaylardan biri de bu.
En büyük rezillik de Annihilation filmi sırasında yaşandı. Paramount ve özellikle de Skydance rezil filmlere yatırım yapıp o filmler de batınca, filmin yönetmeni Alex Garland’a baskı yapmaya başladılar. David Ellison denen soytarı filmin sonunu değiştir, izleyici başrol Natalie Portman’ın karakterini sevmeyecek, onu daha sevimli yap, diğer Hollywood filmlerindeki kadın karakterlere benzesin diye baskı yapınca Alex Garland bunların hiçbirini kabul etmedi. Stüdyo da film gişede tutmaz diyerek filmi Netflix’e sattı.(Geostorm’a servet yatıran adamlar diyor bunu) Alex Garland defalarca filmi büyük ekranda, en azından kendi ülkesindeki sinemalarda görmek istediğini belirtti. Böyle hoş olmayan örnekler varken Oscar’da yarışsın mı yarışmasın mı diye tartışmak da saçma. İlk önce bu gibi olayların önüne geçmek gerekiyor.
Ayrıca bu Netflix olayını tartışıyoruz da, seneye Martin Scorsese’nin filmi vizyona giriyor. Scorsese sinema konusunda en hassas olan isimlerden biri. Şimdiden de her türlü iddiasına girerim ki Irishman filmi Roma’dan çok çok daha uzun süre vizyonda kalacak. İşte o zaman kimse karışamaz Netflix’te yayınlanıp yayınlanmadığına.
Hem öyle hem böyle olmuyor düşüncesine katılmıyorum. Bence oluyor da eski düzeni korumak isteyenler nedeniyle polemik oranı fazla. Oscar’da yarışabilmek için vizyonda X hafta kalacak şartı yok sonuçta.
Netflix’in The Irishman’i daha uzun süre vizyonda tutacağının haberini daha geçenlerde çıktı. Her defasında vizyon süresini konuşanlara inat yapması makul. Ama online yayın platformlarının filmlerine geniş vizyon istemek benim açımdan mantıksız. Adamların nihayetinde bir iş modelleri var.
Scorsese de kafasındaki film için gerekli yüksek bütçeyi başka yerden bulamayınca Netflix’e gitti. Netflix olmasa film yayanda kalmıştı veya birkaç yıl daha rafta dururdu o senaryo.
Oscar’da yarışabilmek için Netflix gösterimi öncesi Los Angeles’taki sinema salonlarından birinde vizyona girmesi gerekiyor. Bu konuda herkesin görüşü farklı, ben vizyon süresinin daha da artırılması gerektiğini düşünenlerdenim. Evde mi yoksa büyük ekranda mı izleyeceğine seyirci karar versin diyenlerdenim.
Niye hem öyle hem böyle olmuyor, madem yukarıdaki önerim iş modeline zarar verecek nitelikte o zaman tamam o modele devam et, ama sen gidip Irishman ile vizyon tarihini uzatıyorsun. Niye böyle olduğu da basit, Martin Scorsese yaşayan en iyi yönetmenlerden birisi, o film ile gelecek prestiji Netflix markası altında Oscar’a taşımak istiyorsun.
Netflix’in bu işi düzene sokması lazım artık. O yüzden sinemanın önemli isimlerinin açıklamaları önemli. Usta David Lynch de gelir yakında sahneye.
“Ama sen gidip Irishman ile vizyon tarihini uzatıyorsun.” + “Niye böyle olduğu da basit”
E ben de tam bunu diyorum. Çünkü şu anki koşullarda mecbur. Öteki türlü geçtğimiz Oscar töreninde yaşananlar oluyor işte. Spielberg dahil olmak üzere Netflix’i hala kabullenmek istemeyip eski düzeni koruma taraftarı olanların söylemleri filme gölge düşürüyor. Oy verenleri etkiliyor.
Oscar geçti, yakında Cannes sorunu tekrar başlayacak. Irishman girdikten sonra da bir tur onu konuşacağız. Martin Scorsese dahil önde gelen isimleri kendi bünyesinde toplamak için illa geniş vizyon sözü vermek zorunda değil ki. Niye versin? Adam yıllardır almaya uğraştığı bütçeyi verdi mesela.
Eğer Cuaron filmi olmasaydı Roma, Oscar’da bu derece öne çıkabilir miydi tartışılır. Çünkü az yukarıda da dendiği gibi Netflix’e orijinal proje bazında her sene bir sürü film geliyor. Adamların Oscar’a veya festivallere giden filmleri henüz sınırlı sayıda. Onlar da bunu artırmaya çalışıyorlar. Scorsese gibi isimleri de prestij ve daha fazla üye için topluyorlar bünyelerinde.
Oldu olacak dizileri de öncesinde bir kanalda vizyona sokma şartı getirelim. Geniş vizyonun şart görülmesi benim kafamda ona benziyor. Adam isterse soksun istemezse sokmasın, izleyici de canı nerede istiyorsa orada izlesin.
Netflix’i Cannes de aynın şey ile karşılaştı türkiye de bence bir az kafa yapıların değiştirmeleri lazım. Oscar gibi Cannes gibi önemli ödül törenlerin de göstereceği filmler ilk önce sinema da normal dağıtıcı gibi gösterip vizyondan kalktıktan 3 ay sonra kendi platforumlarına koymalar lazım çünkü şu ana ki kafaya baya sıkıntı yaşayacaklar.
Cannes sorunu çözülebilecek bir mesele değil bence. Oscar onların yanında melek gibi kalıyor, daha çok yuhlama haberi duyarız. Adamların hiç esnekliği yok maşallah.
Neyse herkesin farklı görüşleri var ama ortada bir gerçek var önümüzdeki 5 10 yıl bu tartışma etrafında şekillenecek, daha diğer streaming servisleri geliyor. Tartışma daha da büyüyecektir, AMC sinema zincirleri de bu filmleri salonlarında göstermek istemiyor, bence oradan da kural değişikliği gibi hamleler gelecek.
Ted Sarandos geçenlerde yaptığı ”Lawrence of Arabia filmini oğlum telefonunda izledi, hiçbir farkı yok.” tarzında sinir bozucu açıklamaları azaltırsa daha iyi olacak. Biz burada sinema hakkında tartışıyoruz ama adamlar da hayır işi yapmıyorlar sonuçta, milyarlarca dolar kazanıyorlar bu işten. Herkes kendi çıkarının derdinde. Bizdeki Organize İşler saçmalığı gibi. Bakalım daha ne tartışmalar çıkacak.
Cannes bence de zor. “Vizyondan sonra 36 ay boyunca dijital platformlara gelemez,” kuralı kadar açık bir sen gelme kuralı yoktur herhalde.
Bu arada ondan bağımsız, ben Fransız seyiricisini yuhlama açısından sevmiyorum. Emeğe saygı falan da değil, üslup hoş değil bana kalırsa. Roland Garros maçlarında da yapıyorlar aynısını.
Benim sevmediklerim arasında zirvede her zaman US Open izleyicisi olmuştur ama katılıyorum bazen Roland Garros maçlarında da fazla saçmalıyorlar.
Cannes’da Netflix sembolü gelince falan yuhluyorlar da, benim unutamadığım yıllar önce Twin Peaks Fire Walk With Me filminin yuhlanmasıydı. Yuhh yani statta maç falan mı izliyoruz.
Bunda 20-30 yıl sonra bile netflix’in sinemayı bitirebileceğin inanmıyorum artık. Ama 20-30 yıl sonra dönüp baktığımız da film sektör bakımından saygı gören bir stüdyo olabilir. Yani Steven Spielberg gibi yönetmenler ve sinema salonu sahipleri saygısın kazanmış. Oscar ve benzeri ödül törenlerine katılan hata ödül alan bir stüdyo olabilir.
Atlanilan bir sey var.Sinema tarihine bakarsaniz iki buhran dönemi var.Birincisi tvlerin eve ilk girmesiyle baslayan ellili yillardaki dönem. Bunu aşmak icin renkli filme geçtiler.Bir de perdenin tümünü kaplayan o zaman adiyla cinemaskop diye de adlandirilan görüntü formatina Ikincisi de yetmişli yillarda yaşandı .Sinemadan iyice uzaklasan izleyiciyi, yildiz savaslari filmi büyük kalabalıkları tekrardan salonlara çekmeye basardi.Bu yeni bir dönemin başlangıcı oldu sinema için Genç nesilleri
daha cok sinemaya ilgi duyduklarini keşfedip tekrardan ilgiyi arttirdilar. Bence bu üçüncü nün ayak sesleri.Son yillarda ıçi boş filimlerle izleyici çok karsilasti. Izleyici sayilarinda hatiri sayılır düşmeler var.Teknoloji baya zorluyor..DVD nin çıkış tarihinin bile uzun süre büyük studyolarin baskisiyla ertelendiği soylenir.Uc boyutlu tvlerin fiyasko olmasi uc boyutlu filmlerin tvler de gösterime sokulmamasi.Hep bir korku var.Torentlerden film indirmenin önüne zaten bir türlü geçemiyorlar Kapitilist sistem kârlı olan işi yapar.Zaten korkularida bu. SInema tabi ki ölmez ama salonlarda film izlemenin hoş bir nostalji olarak kalacağı gerçeğini değiştirmez,bugünden yarina olmasa bile.
.
@gomen: Atladığın çoook büyük bir nokta var yalnız. Zaten sinemayı bütün dünyada ayakta tutan şey içi boş filmler. Yani içi boş saçma sapan filmler bütün dünyada gişe sıralamasının en tepesinde zaten. İzleyici sayıları da son yıllarda sürekli rekor kırıyor. Hem ülkemizde hem de dünyada sürekli bir film bilmem kaç milyon barajını geçiyor. Bilmem kaç milyar barajını geçiyor. Şimdi iki örnek vereceğim. Hoobs & Shaw filmi içi boş, kuru aksiyon olacak ama 1 milyar gişeyi geçmesi kesin. Aynı şekilde ülkemizden de Recep İvedik’i örnek gösterebilirim. İçi boş bir film olmasına rağmen ilk haftasında 3-4 milyon seyirciyi yakalayacaktır. O yüzden asıl kaliteli filmler artarsa sinemada film izleme sayısı düşer ve opera gibi, jazz müzik gibi sadece elit tabakanın izlediği bir şeye dönüşür sinema. Onu da emin ol sen bile istemezsin. Ayrıca kapitalist sisem demişsin ama sinema bütün dünyada kapitalizmin kalbidir. He sen torrentten film indirmek çok solcu bir davranış, antikapitalistçe falan dersen o dediğin çalmak oluyor ve antikapitalistlik değil anarşizme hizmet etmiş oluyorsun. Diğer türlü Netflix sanki kapitalizme hizmet etmiyormuş gibi konuşmuşsun en çok da ona güldüm. Yani sana seçme şansı sunuyorlar sadece. Hangi yolla kapitalizme hizmet edeceğin senin tercihin.
Ben ne yapıyorum diyorsan hem Sinemia ile istediğim zaman sinemaya gidiyorum. Hem Netflix hem beIN Connect üyeliğim var hem de torrentten film dizi indirip veya Popcorn Time’dan stream edip izliyorum. Neyse yeter bu kadar ötmem.
@Dogukantmeric Guzel kardesim sinirlenme Bu konu bugun abd de konuşuluyor. Ben kalkip kafamdan uydirmuyorum.Adamlar sinemanin gelecegini masaya yatırmışla.Bak o büyük stüdyoların nerdeyse hepsi stream olayina giriyorlar.Sinema salonlarını lunapark eğlencesine çevirirsen giden olur tabi.Film sayilarinda düşüş var.Bazi filmlerin parasini yurt disi satislatla cikarabiliyorlar.Ben sana gerçek sinemadan bahsediyorum.Gercek sinema seyircisinden.Sen lafı nerelere çekiyorsun
İnsanların sinemaya gitmesinin asıl nedeni filmi hemen izlemek istemesidir. Merak ettiğin, her yerde reklamını gördüğün, herkesin konuştuğu filmi izlemeyi de erteleyemezsin yani.
Bu sene Avengersı sinemalarla aynı anda youtubea koyalım bakalım kaç tane insan büyük ekran için sinemaya gidecek? Gitti 2 milyar doların 1,5 milyarı.
Tamam sinema bir deneyimdir ama bu sene oscarı kazanan Green Book için sinema deneyimine çok mu gerek var allasen. Bu oscar tayfasının derdi çoğu kavgada olduğu gibi paradır. Kuralı 4 haftaya çıkarmak isteyenler, çok bariz bi şekilde film çekmek isteyenlere alternatif olan bir platformun önüne taş koymaya çalışıyor. Ve sorsan bunlar film sanatına gönül vermiş insanlar. Para insanları böyle iki yüzlü yapar işte. Bir film sinemada yayınlansa da filmdir yayınlanmasa da. Ve oscar da filmlere ödül veriyordu galiba.
@gomen: Sinirlenmedim ki ben Gomen’cim. Sadece Netflix’i sinema baronlarına karşı savaş açan bir özgürlük savaşçısı gibi anlatmışsın da ona güldüm.
Ayrıca gerçek sinema dediğin şeyi biraz daha açar mısın? Yani Akira Kurosawa, Nuri Bilge Ceylan, Andrey Tarkovski, Federico Fellini, Godard, Truffaut tarzı yönetmenlerin yaptığı filmler mi bahsettiğin?
Yazıda söylendiği gibi nasıl sinema tiyatro bitiremediyse dijital platforumlar da sinemayı bitiremeyecek. Ama her 2 tarafta birbirlerine saygı göstermeyi öğrencekler. Bu arada yazıyı yazan Yiğit Güralp ayla filmin isim Jenerik de yazmayan senarist.
@oktay_1907: Tam olarak benim fikrim de bu işte.
Netflix de açıklama yapmış. Aşağı yukaro burada bahsedilen şeyler aslında.
Marvel ve dc nin sacmalikta sınır tanimayan filmleriyle kaplanmis bir sinemadan bahsetmediğim kesin.
Bu tür açıklamalar sinemanin kan kaybettigi gerçeğini degistirmiyor.Oscar torenlerinin bile eski heycanini kaybettiği, düşen reytigleri nasil arttirabiliriz bir dönem yaşanılan.
@gomen nedir bu insanlarda ki süper kahraman filmlerin olan düşmanlık ya?
Netflix bence bu saatte sonra Steven Spielberg falan ile uğraşmak istemeyecektir. O yüzden Oscar da çekilebilir.
Postane’ye link eklemeye bir düzen getirsek iyi olacak. Netflix mevzusu başladığımdan beri her şey açık gidiyor, buz pistine döndük.
@aytackara normal de kurallar uyarım ama netflix mevsuz’un da haberler nasıl paylaşacağım bilemedim.
Otobüste Netflix izlemede dünya birincisiyiz!
Konuyu tekrar açmak istemiyorum. Ama netflix’i bir Walt Disney bir Warner Bros gibi Hollywood hakim bir Stüdyo olsaydı Steven Spielberg bu kadar karışamazdı gibim geliyor.
Bein connect 15 günlük deneme , kendiğiliğinden iptal mi oluyor yoksa iptal etmek gerekli mi ? nereden ediliyor bulamadım ??
@ilterisMayadagli: 15 gün dolunca kendiliğinden iptal oluyor. Sonrasında arayıp durabilirler birkaç gün ama açmazsın olur biter.
@abidin77 Teşekkürler
A.B.D. ile olan saat farkımız yeniden 7’ye iniyormuş. Bu gece saat değiştiriyorlar.
Felicity Huffman ve Lori Loughlin’e dava açılmış. Nedeni çocuklarnı üniversiteye sokmak için rüşvet vermek. Beraberinde 48 kişi daha var.
Felicity H. tutuklanmış hatta ama mahkemeye gelme sözüyle bırakılacakmış.
HBO’nun Michael Jackson belgeseli Leaving Neverland’i izleyip bitirdim ama sanırım ben de bittim. Michael Jackson zaten kalmadı.
İzlemesi zorlamadı ama tahmin ettiğim veya yorumlarda gördüğüm ölçüde rahatsız ediciydi. Kesinlikle yapmıştır veya yalan söylüyorlar diyemeyip o arada kalmışlık hissine sahip olmak asıl sorun olabilir hatta. İlk bölümü daha ağır olmuş.
Kafaya yatmayan veya eksik kalmış tarafları var elbette. Sadece tek bir tarafın bakış açısına sahip olması ister istemez bana da battı. Ailelerin tarafı zaten akıllara durgunluk verici herhalde. Nasıl düşünmezsin veya izin verirsin diye kurcaladığımda cevaplar hiç de hoş olmayan bir yere varıyor.
Bazı yerleri de kendi bakış açılarından gidişata uygun tarzda anlattıklarının hissine kapıldım diyebilirim. Mesela geçmiş davalarda verdikleri ifadelerin üzerinden giderken. O zaman işlerine öyle gelmiş, şimdi de nasılsa bir önemi yok diye böyle geliyor… Ama diğer şeylerle birlikte hikayenin tamamı yalan diye kestirip atmak için çok fazla ve hatta ağır.
Öyle yani.