The CW’nun 2014-2015 Sezonundaki Yeni Dizileri
220 yorum rpdi 16 Mayıs 2014 10:14
Az yeni dizi alıp az dizi iptal edip seyircisini elinden geldiğince memnun eden kanalımız The CW, 2 senedir 5 yeni diziye onay verip bunların 3’üne 2. sezon onayı veriyor. 2014-2015 sezonu için ise 6 deneme bölümünden 4’üne onay verdi.
Gelin şimdi bu 2’si sonbaharda, 2’si sezon ortasında başlayacak 4 yeni diziyi birazcık tanıyalım.
THE FLASH
DC Comics uyarlaması olan dizi aynı zamanda seneye 3. sezonunu izleyeceğimiz Arrow‘un uzantısı (spin-off) olma özelliğini taşıyor. Baş karakteri Barry’yi bu sezon Arrow’un toplam üç bölümünde görmüştük.
Konu:
Barry Allen 11 yaşındayken, annesi oldukça tuhaf ve korkunç bir şekilde ölmüş ve babası cinayet suçlusu olarak hüküm giymiştir. Bu trajediyle hayatı sonsuza kadar değişen Barry, en yakın arkadaşı Iris’in babası Detektif Joe West tarafından alınıp büyütülmüştür. Barry şimdilerde parlak, işinde başarılı ve teknolojiye son derecede meraklı bir adli tabip olarak CSI’da (olay yeri inceleme) çalışmaktadır. Aynı zamanda annesinin tuhaf ölümünün sırrını ortaya çıkarmaya kararlıdır ve bu uğurda şehirdeki her türlü beklenmedik suç davalarının peşine düşer. Bu sayede işinde iyice yükselir.
Barry’nin son takıntısı Fizikçi Harrison Wells ve ekibi S.T.A.R. tarafından yaratılan bir parçacık hızlandırıcıdır. Laboratuvar ekibi, bu buluşun her türlü güçte ve tıpta hayal bile edilemez gelişmeler kazandıracağını iddia etmektedir. Bir gün bir deney sırasında halka açık bir yerde, bir şeyler korkunç derecede ters gider ve yıkıcı bir patlama olur. Birçok kişi hayatını kaybederken Barry, bu patlamayla oluşan gaz bulutundan çıkan bir şimşekten fena halde nasibini alır.
Komada geçen 9 ayın ardından Barry bir kez daha baştan aşağı değişen, yeni hayatına gözlerini açar. Bu kaza ona inanılmaz hız kazandıran bir yetenek vermiştir. Central City’ten aklınıza gelebilecek her yere, görünmeyen bir koruyucu melek çabukluğunda gitme yeteneği…
Başlangıçta bu güçler için heyecanlı olsa da zamanla patlamada çeşitli yetenekler elde eden birden fazla insan olduğunu keşfeder. Elbette herkes güçlerini onun gibi iyilik adına kullanmayacaktır.
Kazadan aylar sonra şehirdeki kayıp insan sayısında, beklenmedik ölümlerde ve diğer tuhaf olağanüstü olaylarda ciddi bir artış gözlenir. Barry şimdi planlarında birtakım yenilikler yapmıştır. Kendine bahşedilen bu yeteneği öncelikle adaleti korumak için kullanacaktır; ama aynı zamanda annesinin cinayetinin çözülmesi için yaptığı uğraşılarından asla vazgeçmeyecek ve babasının adını temize çıkaracaktır.
Şimdilik sadece birkaç yakın arkadaşı Barry’nin yaşayan en hızlı adam olduğunu bilmektedir. Fakat tüm dünyanın Barry’nin “o”na dönüştüğünü öğrenmesi çok uzun sürmeyecektir: The Flash’e…
Kadro:
Grant Gustin (Barry Allen/The Flash), Candice Patton (Iris West), Rick Cosnett (Eddie Thawne), Danielle Panabaker (Caitlin Snow), Carlos Valdes (Cisco Ramon), Tom Cavanagh (Harrison Wells), Jesse L. Martin (Detektif West)
Mutfaktakiler:
Greg Berlanti (“Arrow,” “The Tomorrow People,” “Green Lantern”), Andrew Kreisberg (“Arrow,” “Eli Stone”), David Nutter (“Arrow,” “Game of Thrones”) ve Sarah Schechter.
Yayın Bilgileri:
Sonbaharda, Salı akşamları saat 20:00’de yayınlanacak.
Tanıtım Filmleri:
Ayrıntılı Tanıtım Filmi:
Kısa bir sahne:
Sürprizli bir gıdıklama.
JANE THE VIRGIN
Aynı adlı Venezuela yapımı bir pembe diziden uyarlanıyor.
Konu:
Jane Villanueva küçük bir kızken büyükannesi Alba onu iki şeye inandırmıştır: Pembe diziler eğlenmek için en ideal şeylerdir ve kadınlar ne pahasına olursa olsun bekaretlerini korumalıdır.
Şimdilerde 23 yaşındaki Jane büyüleyici bir genç hanımefendidir; öğretmen olmak için çalışmaktadır; yazar olma hayallerini sürdürmektedir ve ekstra kazanç elde etmek için yeni Miami Otel’de çalışmaya başlayacaktır.
Yıllardır romantizmin gerçekçi görünümünü biraz biraz ona öğreten pembe dizileri kendini büyüten iki kadınla birlikte izlemiştir: Seksi, genç ve enerjik annesi Xiomara ve dindar büyükannesi Alba.
Jane, 16 yaşında evlenmeden çocuk sahibi olan annesiyle aynı hatayı yapmamaya kararlıdır. Mükemmel bir nişanlı bulmuştur: Michael adında, yakışıklı ve çalışkan bir dedektif. Onu hayatının her anında yeteri kadar sevebilecek ve ısrarla vazgeçmediği “Evlenene kadar olmaz!” kuralına saygı duyan bir nişanlı…
Bir gün Jane, yaptırdığı düzenli kontrolleri için doktoruna gider ve orada bütün titiz hayat planları birdenbire altüst olur. Doktoru sayesinde bir yanlışlık olur ve yan odadaki hastaya ait numunelik spermlerle kızımız döllenir. Numune spermlerin sahibi Rafael, ünlü bir parti çocuğu ve aynı zamanda kanserle mücadele eden biridir. Yetmezmiş gibi Jane’in çalıştığı yeni otelin sahiplerinden biridir ve kızımızın çok eski bir yaz aşkıdır.
Birkaç hafta sonra suçsuz Jane hayatının en önemli kararını vermekle karşı karşıya gelir. Hamileliğini sürdürecek midir? Durumu ailesine ve nişanlısına nasıl açıklayacaktır? Biyolojik baba Rafael ve entrikacı karısı Petra’nın istekleri karşısında ne yapmalıdır?
Her zaman doğru şeyleri yapmaya çalışan ve iyi bir kız olmaya çalışan Jane’in hayatı birdenbire o çok sevdiği pembe diziler gibi dramatik ve karmaşık hale gelmiştir.
Kadro:
Gina Rodriguez (Jane), Justin Baldoni (Rafael), Brett Dier (Michael), Andrea Navedo (Xiomara), Yael Grobglas (Petra), Ivonne Coll (Alba), Jaime Camil (Rogelio)
Mutfaktakiler:
Jennie Snyder Urman (“Emily Owens, M.D.”), Ben Silverman (“The Biggest Loser”), Gary Pearl (“10.5: Apocalypse”), Jorge Granier (“Que el Cielo Me Explique”) ve Brad Silberling (“Reign,” “City of Angels”).
Yayın Bilgileri:
Sonbaharda başlayacak ve Pazartesi akşamları The Originals arkasından yayınlanacak.
Tanıtım Filmleri:
Kısa Tanıtım Filmi:
Ayrıntılı Tanıtım Filmi:
iZOMBIE
Chris Roberson ve Michael Allred tarafından yaratılan, DC Entertainment’in yayınladığı Vertigo imzalı iZOMBIE çizgi romanından uyarlanıyor.
Konu:
Olivia “Liv” Moore, pembe yanaklı, disiplinli, hayatında çizeceği yolu çoktan belirlemiş bir tıp fakültesi öğrencisidir. Ta ki kalabalık bir partideyken beslenmekten başka bir şey düşünmeyen bir zombiye dönüşenene dek… Liv, ölmemiş bir ölü olarak yapabileceği en iyi şeyi yapmaya karar verir ve mümkün olduğu kadar insan gibi görünmeye çalışır. Görünüşü, şok edici derecede soluk cildi, neredeyse beyaz saçları ve bir o kadar da hayat dolu tavırlarıyla “Goth” kültürünü bile geride bırakmaktadır. Değişim içindeki Liv durumunu annesinden, eski nişanlısı Major’dan ve en yakın arkadaşı (aynı zamanda ev arkadaşı) Peyton’dan saklar. Hala enerjik biri olan Liv, yeni bir ölü olarak tam anlamıyla tuhaf bir duruma düşmüştür. Posttravmatik stres bozukluğuna rağmen, Liv karşı koyamadığı insan beyni yeme içgüdüsüne bir çözüm bulmak için yollar aramaya başlar. Sonunda Seattle adli tıp ofisinde bir iş bulur. Sonu ölümle bitmiş kişilerin yığınla olduğu bu işte, morgtaki kadavra Jane ve John Doe‘ların beyinlerini gizlice atıştırarak güzel güzel yaşamaya başlar. İzlerini kapatma konusunda dikkatli olmasına rağmen patronu Dr. Ravi Chakrabarti, Liv’in sırrını öğrenir ve beklenmedik bir şekilde onun bu durumunu ifşa etmez ve bilimsel ihtimaller için heyecanlanır. Patronunun hevesine ve bu bitmek bilmez yeme arzusuna rağmen, Liv istifa eder. Ta ki tükettiği her beynin sahibinin hatıralarından bir kısmını görebildiğini anlayana kadar. Liv, cinayet kurbanların bakış açısından olayları görmeye başlar. Dr. Ravi ve cinayet dedektifi Clive Babineaux iyice şaşırır. Liv çoğu zaman suç yerindeki detayları biliyordur ama bunları kolayca açıklayamıyordur. Bir medyum kılığında, Dedektif Babineaux ile birlikte çalşmaya başlar ve suçları soruşturmada ve kimin sorumlu olduğunu bulmada ona yardımcı olur.
Bu durumu tekrar hayatta kalmakla aynı şey değildir, ama en azından Liv geri kalan yaşamında edindiği bu amaçla tamamen ölü biri de sayılmayacaktır.
Kadro:
Rose McIver (Liv), Malcolm Goodwin (Clive Babineaux), Rahul Kohli (Dr. Ravi Chakrabarti), Robert Buckley (Major Lilywhite), Alexandra Krosney (Peyton Charles), David Anders (Blaine DeBeers) ve Nora Dunn ( Eva Moore)
Mutfaktakiler:
Rob Thomas (“Veronica Mars,” “Party Down,” “Cupid”), Diane Ruggiero-Wright (“Veronica Mars,” “The Ex List,” “That’s Life”), Danielle Stokdyk (“Veronica Mars,” “Party Down,” “Cupid”) ve Dan Etheridge (“The Carrie Diaries,” “Veronica Mars,” “Party Down”).
*Dizi sezon ortasında başlayacak. Henüz bir tanıtım filmi yok, çıkınca eklenecek.
THE MESSENGERS
Konu:
“Beşinci melek borazanını çaldı. Gökten yere düşmüş bir yıldız gördüm. Dipsiz derinliklere açılan kuyunun anahtarı ona verildi.”
(Vahiy, Bölüm 9)
New Mexico çölünün kavurucu sıcağı altında bilim adamı Vera Ivanov büyülenmiş bir şekilde gizemli bir nesnenin yeryüzüne düştüğünü ve kör edici bir ışık saçarak patladığını görür. Bu şey kısa bir süre için kalbini durduran bir şok dalgası saçar. Fakat Vera bu hava dalgasından etkilenen tek kişi değildir: Ölüp birkaç saat sonra olağanüstü bir şekilde tekrar hayata dönen ve patlamanın olduğu o an aralarında bir bağlantı oluşan dört kişi daha vardır: Erin, 7 yaşındaki kızını kötü eski kocasından koruyan umutsuz bir genç anne; Peter, tahammül edilemez zorbalıklar yapan ve sürekli etrafındakilere saldıran, belalı bir lise öğrencisi; Raul, Meksikalı bir uyuşturucu taciriyle başı belaya girdiği için gizli bir atama bekleyen federal ajan; ve Joshua, babasının izinden giden, karizmatik bir 2. nesil televangelistik. Hepsi çarpışmadan sonra kendilerinin bile zor inandığı birtakım güçlerle uyanırlar: İnsanları iyileştiren ama nasıl olduğunu asla anlayamadıkları bir yetenek. Her şeyden daha esrarengiz olan ise “The Man” (Adam) olarak bildiği, hayalinde canlandırdığı bir şahsın Vera’ya etik olarak karmaşık bir görevde yardım etmesi karşılığında kaçırılan oğluyla buluşmasını sağlayacağı teklifi olur. Bu görev görünürde kaza olan bir olay nedeniyle 7 yıldır komada olan ve aniden uyanan Hemşire Rose Arvale ile Vera’yı çakışan bir yola sürükler. Joshua bir kehanette bulunur: Vahiyin çarkları dönmeye başlamıştır ve bu hepsi birbirine yabancı olan insanlardan oluşan grup yaklaşan kıyameti önleyebilecek tek umut kaynağıdır. Ya da ona neden olacak…
Kadro:
Shantel VanSanten (Vera), Jon Fletcher (Joshua Jr.), Sofia Black-D’Elia (Erin), JD Pardo (Raul), Joel Courtney (Peter), Anna Diop (Rose) ve Diogo Morgado (The Man).
Mutfaktakiler:
Trey Callaway (“Revolution,” “CSI: NY”), Basil Iwanyk (“The Town,” “The Expendables”, “Clash of the Titans”), Eoghan O’Donnell (“Teen Wolf”), Kent Kubena (“Gods of Egypt,” “Turistas”) ve Ava Jamshidi.
*Dizi sezon ortasında başlayacak. Henüz bir tanıtım filmi yok, çıkınca eklenecek.
***
The CW’nun gelecek programında bu 4 dizinin yanı sıra bu yaz başlayacak olan komedi dizisi Backpackers var. Onunla ilgili ayrıntıları da daha önce şu yazımızda paylaşmıştık.
Son olarak aşağıda kanalın önümüzdeki sezon izleyeceğimiz bütün dizilerinden görüntüler içeren bir video var. (Fragmanları henüz çıkmayan iZombie ve The Messengers’tan da anlık sahneler görmeniz mümkün)
yorumlar
iZombie güzel başladı başroldeki kızı beğendim ama işin içinde polisiye olması beni biraz düşündürüyor. Üstüne birşeyler eklemek lazım. 1-2 bölüm daha izleyip ona göre karar vereceğim kalan bölümleri izleyip izlemeyeceğime.
beni de tek düşündüren o aynen. :S
@ozgun14: Ya Veronica Mars 2015 işte yahu…
veronica marsta polisiye o kadar çok ön planda gibi hissettirmiyordu. bizimkine işi düşenler hep zaten kadrolular lisedekiler falan olduğundan formüllülüğü hissedilmiyordu o kadar çok. zaten bayaa iyi bir ana konusu vardı. burda bölümlük konular ister istemez ölenlerden ve onların hayatından olacağı için veronica mars etkisi olmaz bence. ama yine de güzel şeyler düşünelim. ana konuyu görelim önce.
peşin ekleme: geçen onca zamandan sonra formüllü hissini unutmuş olabilirim belki emin değilim. o zamanlar sonuçta daha formüllü yapı bana fazla formüllü gelmiyordu belki.
Bence sen unutmuşsun ilk bölümleri. Neyse bu zaten Veronica kadar ilerleyemeyeceği için göremeyeceğiz ne kadar ne olacağını.
Yahu bu dizinin(izombie) poliyesinden ne olcak. Bence sizi rahatsız eden polisiye değil her bölüm farklı konu işleneceğini düşünmeniz.
Diziyi ne kadar formüllüye bağlasalar bile kızın her bölümde durumundan dolayı yaşadığı zorluklar ve komikliklerin diziyi izlenebilir kılacağını düşünüyorum. Kaldıki daha bilmiyoruz ana konunun ne kadar ağırlığı olacağını. Şu anda ben her türlüsüne varım.
yahu polisiye derken ondan bahsediyoruz zaten de adını düzgün koymamışız. dediğin gibi olur umuyoruz..
iZombie: Tam beklediğim ve istediğim tarzda bir şey çıktı. Rose McIver’ın karakterini sevdim. Yardımcı roller de hoşuma gitti. İlerledikçe daha da açılacaktır muhtemelen. Gittiği yere kadar devam edeceğim.
iZombie 1×01 üzerine:
Olmuş bu, sevdim. Beklediğim gibi çıktı benim de. Patrona ve polise eşit mesafedeyim şuan, One Tree Hill sağolsun eski nişanlısı beyi gördükçe bakasım geldi, o da ayrı. Polisiye kısmı bana pek dert değil ama güzel de işlediler hani. Değişik yerlere gidebilir. Umarım bu sezonun The 100’ı olur da çok sorun yaşamaz.
2.bölümle birlikte iZombie’nin bölüm içindeki ana konu oranı istediğim kıvama geldi. Devam edeceğim bu diziye.
artı 1
+2
hayır bugün başlayacak yarın net izlersin levilevi:)
Cuma günü harcayacaklar diziyi. Gelecek bölümlerin başka bir güne kayma durumu var mı bilmiyorum?
Bir süre yer yok The CW’da şu an. Hele ki bütün dizileri artık sezon finaline kadar ara vermeyecek şekilde dönmüşken. Bir HoD bitti ama o da Cuma. Ancak sezon kapanınca; e o saatten sonra değiştirse kime yararı olur zaten…
bugünü nasıl ctesi sandın yav pers cuma karıştırsan neyse. kıskandım şuan
The Messengers beni sarmadı. Oyunculukları beğenmedim ve çoğu yerinde sıkıldım. İyiki The CW bunun yerine iZombie’yi tutacak bir güne ve saate koymuş.
İzlemedim ama ne yalan söyleyeyim hsparks’ın yazdıkları beni nedense hiç şaşırtmadı. Böyle bir şeyler çıkmasını bekliyordum. İlk bölümü edindiğim için bir ara bakarım ama herhalde orada kalır.
biz bi ara hastaneden çıkan iki kadın falan izlemiştik bir şeyler olmuştu bir tanesi ölmüştü falan. o dizi bu diziydi de mi? 2dklık bi şeydi izlediğimiz. sanki yıllar önceymiş gibi geliyor şuan.
@abidin77: Ben bu kanalla uyuşamıyorum genelde Bu arada iZombie’ye devam ettin mi diye merak ediyorum bir süredir. Ettiysen devamını sevdin mi?
@ozgun14: Evet, aynen o
@hsparks: Devam ettim ve sevdim iZombie’yi. Başroldeki kadını zaten önceden seviyordum; burada da çok şirin, sempatik. Ya öyle aman aman bir dizi değil ama seyrettiriyor kendini. Beklentiyi yükseltmezsen seversin sen de.
@abidin77: Ben de devamını sevdim de ondan sordum
@hsparks: Aslında geçen sene onay aldığından beridir bekliyordum bu diziyi. Pilot bölümü beklentimin altında kalınca üzülmüştüm; ama sonraki bölümlerde toparladı. Bizim morg ikilisi iyi ama diğer karakterlere hala daha ısınamadım. Zamanla olur belki.
@abidin77: Bende de durum aynı. Liv ve Ravi’yi seviyorum ama kalanlarına uzağım hala. İlk bölümde zenci polise bayağı gıcık olmuştum. İkinci bölümle birlikte gözüme batmamaya başladı neyse ki. Hala sevmiyorum kendisini ama katlanabiliyorum en azından.
The Messengers‘ı sevdim sanırım. Söyleyecek çok bir şey yok, tamamen giriş bölümüydü, beklediğim ve olması gerektiği gibiydi. Konu zaten güzel, daha da güzel yerlere gideceği umuduyla devam ederim gittiği yere kadar.
The Messengers‘ın başına epey düşük beklenti ile oturduğumdan olsa gerek, beklediğimden çok daha iyi çıktı. Geçen yılın The 100’ı gibi başladı bence. Sonraki bölümlerde yamulmazsa gayet izletir bana bu iptal olacak sezonunu.
Cw’nin The Messengers’ı başka bir diziyle değiştirsin mesela hangi dizyle derseniz en çok izlenenle tabiki en çok izlenen dizi hangisi ise koysun cuma gününe yine izlenir fakat messengers’ın izleniceğini sanmıyorum.
Messengers 2. bölümünün düşündürdüğü:
Bu CW’nun bütün kötü delikanlılarının birbirine benzemesini çok istikrarlı buluyorum. :))
Messengers’ın ilk bölümü idare ederdi ama 2. bölümde sıkıldım ben, bir kaç bölüm daha izleyelim bakalım..
Hayırlı olsun
Şimdi dizi boyunca bu dizinin ismini bozmuycaklar mı
Dizi uzun sürerse işleri zor valla
olmuş diyeyim İşlem değil, iğrenç olan benim
Bak orayı hiç düşünmemiştim. İlginç bir durum valla ne diyem
Nihayet hayatımda en amaçsızca seyrettiğim, en boş, en uyduruk dizinin sezonunu tamamladım. Sırf şu şişirilmelerinden dolayı ne kaçırıyorum diye diye 22×41 dakikamı harcamış bulunuyorum. Pişmanım ama izlemesem de içimde kalırdı. Neyse, öyle ya da böyle bitti.
Valla helal olsun rpdi
Bi de 40 dakamıymış bu. Komedi görünce direk 20 dk varsayıyorum ben.
Spoiler içinde yazdıkların için tam latin amerika dizilerine benziyor diycektim. Üstte yazıda gördüm uyarlamaymış bu zaten
Teşekkürler @rpdi, sayende bu dizi hakkında ileri geri konuşabiliyorum Başlamaya çok niyetlendim ama bir türlü elim gitmediydi.
Yalnız şu Messengers‘ın Jon Fletcher‘ı iyice kötü oyuncu çıktı yahu. (
Messengers’ta bütün oyunculuklar kötülük konusunda birbiriyle yarışıyor zaten. Ben en barbatının iyileştirme yeteneği olan kız olduğuna karar vermiştim, o adam da kötü evet.
Her şeye rağmen izletiyor valla. Kahretsin o da kötü oynuyor olmasına rağmen şeytanı çok seviyorum.
Ben hadi hepsi aynı bokun soyu da bu Jon neyin nesi diyorum her sahneye girişinde.
Bu arada senin sevdiğini de sevmiyorum. Ben bu diziyi niye izliyorum bilmiyorum. :))) 7’nin bi yerlerinde kapatıp veda edeceğim sanırım.
Bu arada 3 ve 4’te biraz sıkıyor gibi oldu ama 5 açık ara iyi bir bölümdü benim gözümde. İzletiyor öyle böyle. Malum Jason Dohring de gelecek. Bekliyoruz bakalım. (
bölümde ilk kez görünecekmiş.)
@rpdi’nin ilk sezondan iptal edilen dizileri seçip izleme azmine hayranım.
Messengers nasıl gidiyor var mı izleyen ?
dediğim doğrudur.
@necdetcem7: Leş gibi gidiyor. Ben hala izliyorum. Niye bilmiyorum. Kimseye de tavsiye etmem.
@dkamoy: Teşekkür ederim. İyi iptal olmuş o zaman.
şeklinde bir finalle mini dizi şeklinde kalabilirdi ama yapmadılar. Yolunu yapıyorlardı da zaten kaç zamandır. Böyle böyle bir sezon daha neler olurdu merak ettiğimden devam etse ben de ederdim ama yine de üzülmedim iptal olmasına.
Zaten dizi gerçekten kötüydü. Oyunculukları kötü olmasına rağmen sevdiğim o oyuncuları olmasa zor devam ederdim. Hafta hafta olmasa hayatta peşpeşe izlemeye katlanamazdım ama bu haliyle yürüdü gitti. Pişman değilim galiba ama tabii yine de kimseye asla tavsiye etmiyorum.
Messengers’tan çok umutluydum iyi ki başlamamışım. Sezonun büyük hayal kırıklıklarından oldu o da o zaman.
Messengers ile Heroes’un son sezonları tadını yakaladığıma karar verdim.