The CW’nun 2014-2015 Sezonundaki Yeni Dizileri
220 yorum rpdi 16 Mayıs 2014 10:14
Az yeni dizi alıp az dizi iptal edip seyircisini elinden geldiğince memnun eden kanalımız The CW, 2 senedir 5 yeni diziye onay verip bunların 3’üne 2. sezon onayı veriyor. 2014-2015 sezonu için ise 6 deneme bölümünden 4’üne onay verdi.
Gelin şimdi bu 2’si sonbaharda, 2’si sezon ortasında başlayacak 4 yeni diziyi birazcık tanıyalım.
THE FLASH
DC Comics uyarlaması olan dizi aynı zamanda seneye 3. sezonunu izleyeceğimiz Arrow‘un uzantısı (spin-off) olma özelliğini taşıyor. Baş karakteri Barry’yi bu sezon Arrow’un toplam üç bölümünde görmüştük.
Konu:
Barry Allen 11 yaşındayken, annesi oldukça tuhaf ve korkunç bir şekilde ölmüş ve babası cinayet suçlusu olarak hüküm giymiştir. Bu trajediyle hayatı sonsuza kadar değişen Barry, en yakın arkadaşı Iris’in babası Detektif Joe West tarafından alınıp büyütülmüştür. Barry şimdilerde parlak, işinde başarılı ve teknolojiye son derecede meraklı bir adli tabip olarak CSI’da (olay yeri inceleme) çalışmaktadır. Aynı zamanda annesinin tuhaf ölümünün sırrını ortaya çıkarmaya kararlıdır ve bu uğurda şehirdeki her türlü beklenmedik suç davalarının peşine düşer. Bu sayede işinde iyice yükselir.
Barry’nin son takıntısı Fizikçi Harrison Wells ve ekibi S.T.A.R. tarafından yaratılan bir parçacık hızlandırıcıdır. Laboratuvar ekibi, bu buluşun her türlü güçte ve tıpta hayal bile edilemez gelişmeler kazandıracağını iddia etmektedir. Bir gün bir deney sırasında halka açık bir yerde, bir şeyler korkunç derecede ters gider ve yıkıcı bir patlama olur. Birçok kişi hayatını kaybederken Barry, bu patlamayla oluşan gaz bulutundan çıkan bir şimşekten fena halde nasibini alır.
Komada geçen 9 ayın ardından Barry bir kez daha baştan aşağı değişen, yeni hayatına gözlerini açar. Bu kaza ona inanılmaz hız kazandıran bir yetenek vermiştir. Central City’ten aklınıza gelebilecek her yere, görünmeyen bir koruyucu melek çabukluğunda gitme yeteneği…
Başlangıçta bu güçler için heyecanlı olsa da zamanla patlamada çeşitli yetenekler elde eden birden fazla insan olduğunu keşfeder. Elbette herkes güçlerini onun gibi iyilik adına kullanmayacaktır.
Kazadan aylar sonra şehirdeki kayıp insan sayısında, beklenmedik ölümlerde ve diğer tuhaf olağanüstü olaylarda ciddi bir artış gözlenir. Barry şimdi planlarında birtakım yenilikler yapmıştır. Kendine bahşedilen bu yeteneği öncelikle adaleti korumak için kullanacaktır; ama aynı zamanda annesinin cinayetinin çözülmesi için yaptığı uğraşılarından asla vazgeçmeyecek ve babasının adını temize çıkaracaktır.
Şimdilik sadece birkaç yakın arkadaşı Barry’nin yaşayan en hızlı adam olduğunu bilmektedir. Fakat tüm dünyanın Barry’nin “o”na dönüştüğünü öğrenmesi çok uzun sürmeyecektir: The Flash’e…
Kadro:
Grant Gustin (Barry Allen/The Flash), Candice Patton (Iris West), Rick Cosnett (Eddie Thawne), Danielle Panabaker (Caitlin Snow), Carlos Valdes (Cisco Ramon), Tom Cavanagh (Harrison Wells), Jesse L. Martin (Detektif West)
Mutfaktakiler:
Greg Berlanti (“Arrow,” “The Tomorrow People,” “Green Lantern”), Andrew Kreisberg (“Arrow,” “Eli Stone”), David Nutter (“Arrow,” “Game of Thrones”) ve Sarah Schechter.
Yayın Bilgileri:
Sonbaharda, Salı akşamları saat 20:00’de yayınlanacak.
Tanıtım Filmleri:
Ayrıntılı Tanıtım Filmi:
Kısa bir sahne:
Sürprizli bir gıdıklama.
JANE THE VIRGIN
Aynı adlı Venezuela yapımı bir pembe diziden uyarlanıyor.
Konu:
Jane Villanueva küçük bir kızken büyükannesi Alba onu iki şeye inandırmıştır: Pembe diziler eğlenmek için en ideal şeylerdir ve kadınlar ne pahasına olursa olsun bekaretlerini korumalıdır.
Şimdilerde 23 yaşındaki Jane büyüleyici bir genç hanımefendidir; öğretmen olmak için çalışmaktadır; yazar olma hayallerini sürdürmektedir ve ekstra kazanç elde etmek için yeni Miami Otel’de çalışmaya başlayacaktır.
Yıllardır romantizmin gerçekçi görünümünü biraz biraz ona öğreten pembe dizileri kendini büyüten iki kadınla birlikte izlemiştir: Seksi, genç ve enerjik annesi Xiomara ve dindar büyükannesi Alba.
Jane, 16 yaşında evlenmeden çocuk sahibi olan annesiyle aynı hatayı yapmamaya kararlıdır. Mükemmel bir nişanlı bulmuştur: Michael adında, yakışıklı ve çalışkan bir dedektif. Onu hayatının her anında yeteri kadar sevebilecek ve ısrarla vazgeçmediği “Evlenene kadar olmaz!” kuralına saygı duyan bir nişanlı…
Bir gün Jane, yaptırdığı düzenli kontrolleri için doktoruna gider ve orada bütün titiz hayat planları birdenbire altüst olur. Doktoru sayesinde bir yanlışlık olur ve yan odadaki hastaya ait numunelik spermlerle kızımız döllenir. Numune spermlerin sahibi Rafael, ünlü bir parti çocuğu ve aynı zamanda kanserle mücadele eden biridir. Yetmezmiş gibi Jane’in çalıştığı yeni otelin sahiplerinden biridir ve kızımızın çok eski bir yaz aşkıdır.
Birkaç hafta sonra suçsuz Jane hayatının en önemli kararını vermekle karşı karşıya gelir. Hamileliğini sürdürecek midir? Durumu ailesine ve nişanlısına nasıl açıklayacaktır? Biyolojik baba Rafael ve entrikacı karısı Petra’nın istekleri karşısında ne yapmalıdır?
Her zaman doğru şeyleri yapmaya çalışan ve iyi bir kız olmaya çalışan Jane’in hayatı birdenbire o çok sevdiği pembe diziler gibi dramatik ve karmaşık hale gelmiştir.
Kadro:
Gina Rodriguez (Jane), Justin Baldoni (Rafael), Brett Dier (Michael), Andrea Navedo (Xiomara), Yael Grobglas (Petra), Ivonne Coll (Alba), Jaime Camil (Rogelio)
Mutfaktakiler:
Jennie Snyder Urman (“Emily Owens, M.D.”), Ben Silverman (“The Biggest Loser”), Gary Pearl (“10.5: Apocalypse”), Jorge Granier (“Que el Cielo Me Explique”) ve Brad Silberling (“Reign,” “City of Angels”).
Yayın Bilgileri:
Sonbaharda başlayacak ve Pazartesi akşamları The Originals arkasından yayınlanacak.
Tanıtım Filmleri:
Kısa Tanıtım Filmi:
Ayrıntılı Tanıtım Filmi:
iZOMBIE
Chris Roberson ve Michael Allred tarafından yaratılan, DC Entertainment’in yayınladığı Vertigo imzalı iZOMBIE çizgi romanından uyarlanıyor.
Konu:
Olivia “Liv” Moore, pembe yanaklı, disiplinli, hayatında çizeceği yolu çoktan belirlemiş bir tıp fakültesi öğrencisidir. Ta ki kalabalık bir partideyken beslenmekten başka bir şey düşünmeyen bir zombiye dönüşenene dek… Liv, ölmemiş bir ölü olarak yapabileceği en iyi şeyi yapmaya karar verir ve mümkün olduğu kadar insan gibi görünmeye çalışır. Görünüşü, şok edici derecede soluk cildi, neredeyse beyaz saçları ve bir o kadar da hayat dolu tavırlarıyla “Goth” kültürünü bile geride bırakmaktadır. Değişim içindeki Liv durumunu annesinden, eski nişanlısı Major’dan ve en yakın arkadaşı (aynı zamanda ev arkadaşı) Peyton’dan saklar. Hala enerjik biri olan Liv, yeni bir ölü olarak tam anlamıyla tuhaf bir duruma düşmüştür. Posttravmatik stres bozukluğuna rağmen, Liv karşı koyamadığı insan beyni yeme içgüdüsüne bir çözüm bulmak için yollar aramaya başlar. Sonunda Seattle adli tıp ofisinde bir iş bulur. Sonu ölümle bitmiş kişilerin yığınla olduğu bu işte, morgtaki kadavra Jane ve John Doe‘ların beyinlerini gizlice atıştırarak güzel güzel yaşamaya başlar. İzlerini kapatma konusunda dikkatli olmasına rağmen patronu Dr. Ravi Chakrabarti, Liv’in sırrını öğrenir ve beklenmedik bir şekilde onun bu durumunu ifşa etmez ve bilimsel ihtimaller için heyecanlanır. Patronunun hevesine ve bu bitmek bilmez yeme arzusuna rağmen, Liv istifa eder. Ta ki tükettiği her beynin sahibinin hatıralarından bir kısmını görebildiğini anlayana kadar. Liv, cinayet kurbanların bakış açısından olayları görmeye başlar. Dr. Ravi ve cinayet dedektifi Clive Babineaux iyice şaşırır. Liv çoğu zaman suç yerindeki detayları biliyordur ama bunları kolayca açıklayamıyordur. Bir medyum kılığında, Dedektif Babineaux ile birlikte çalşmaya başlar ve suçları soruşturmada ve kimin sorumlu olduğunu bulmada ona yardımcı olur.
Bu durumu tekrar hayatta kalmakla aynı şey değildir, ama en azından Liv geri kalan yaşamında edindiği bu amaçla tamamen ölü biri de sayılmayacaktır.
Kadro:
Rose McIver (Liv), Malcolm Goodwin (Clive Babineaux), Rahul Kohli (Dr. Ravi Chakrabarti), Robert Buckley (Major Lilywhite), Alexandra Krosney (Peyton Charles), David Anders (Blaine DeBeers) ve Nora Dunn ( Eva Moore)
Mutfaktakiler:
Rob Thomas (“Veronica Mars,” “Party Down,” “Cupid”), Diane Ruggiero-Wright (“Veronica Mars,” “The Ex List,” “That’s Life”), Danielle Stokdyk (“Veronica Mars,” “Party Down,” “Cupid”) ve Dan Etheridge (“The Carrie Diaries,” “Veronica Mars,” “Party Down”).
*Dizi sezon ortasında başlayacak. Henüz bir tanıtım filmi yok, çıkınca eklenecek.
THE MESSENGERS
Konu:
“Beşinci melek borazanını çaldı. Gökten yere düşmüş bir yıldız gördüm. Dipsiz derinliklere açılan kuyunun anahtarı ona verildi.”
(Vahiy, Bölüm 9)
New Mexico çölünün kavurucu sıcağı altında bilim adamı Vera Ivanov büyülenmiş bir şekilde gizemli bir nesnenin yeryüzüne düştüğünü ve kör edici bir ışık saçarak patladığını görür. Bu şey kısa bir süre için kalbini durduran bir şok dalgası saçar. Fakat Vera bu hava dalgasından etkilenen tek kişi değildir: Ölüp birkaç saat sonra olağanüstü bir şekilde tekrar hayata dönen ve patlamanın olduğu o an aralarında bir bağlantı oluşan dört kişi daha vardır: Erin, 7 yaşındaki kızını kötü eski kocasından koruyan umutsuz bir genç anne; Peter, tahammül edilemez zorbalıklar yapan ve sürekli etrafındakilere saldıran, belalı bir lise öğrencisi; Raul, Meksikalı bir uyuşturucu taciriyle başı belaya girdiği için gizli bir atama bekleyen federal ajan; ve Joshua, babasının izinden giden, karizmatik bir 2. nesil televangelistik. Hepsi çarpışmadan sonra kendilerinin bile zor inandığı birtakım güçlerle uyanırlar: İnsanları iyileştiren ama nasıl olduğunu asla anlayamadıkları bir yetenek. Her şeyden daha esrarengiz olan ise “The Man” (Adam) olarak bildiği, hayalinde canlandırdığı bir şahsın Vera’ya etik olarak karmaşık bir görevde yardım etmesi karşılığında kaçırılan oğluyla buluşmasını sağlayacağı teklifi olur. Bu görev görünürde kaza olan bir olay nedeniyle 7 yıldır komada olan ve aniden uyanan Hemşire Rose Arvale ile Vera’yı çakışan bir yola sürükler. Joshua bir kehanette bulunur: Vahiyin çarkları dönmeye başlamıştır ve bu hepsi birbirine yabancı olan insanlardan oluşan grup yaklaşan kıyameti önleyebilecek tek umut kaynağıdır. Ya da ona neden olacak…
Kadro:
Shantel VanSanten (Vera), Jon Fletcher (Joshua Jr.), Sofia Black-D’Elia (Erin), JD Pardo (Raul), Joel Courtney (Peter), Anna Diop (Rose) ve Diogo Morgado (The Man).
Mutfaktakiler:
Trey Callaway (“Revolution,” “CSI: NY”), Basil Iwanyk (“The Town,” “The Expendables”, “Clash of the Titans”), Eoghan O’Donnell (“Teen Wolf”), Kent Kubena (“Gods of Egypt,” “Turistas”) ve Ava Jamshidi.
*Dizi sezon ortasında başlayacak. Henüz bir tanıtım filmi yok, çıkınca eklenecek.
***
The CW’nun gelecek programında bu 4 dizinin yanı sıra bu yaz başlayacak olan komedi dizisi Backpackers var. Onunla ilgili ayrıntıları da daha önce şu yazımızda paylaşmıştık.
Son olarak aşağıda kanalın önümüzdeki sezon izleyeceğimiz bütün dizilerinden görüntüler içeren bir video var. (Fragmanları henüz çıkmayan iZombie ve The Messengers’tan da anlık sahneler görmeniz mümkün)
yorumlar
Ay ay içim açıldı. Ne güzel giriş yaptık 2014-2015 sezonu yenilerine. Sağol be rpdi.
Elinize sağlık, çok bilgilendirici bir yazı olmuş.
The Flash: Çok beğendim. Grant Gustin’i Glee’deyken de seviyorum. Bu role de gayet iyi oturmuş bence. Eğlenceli bir dizi olacağa benziyor. Kesinlikle izlerim.
The Messengers: İlgimi çekti. Böyle konuları severim ama karakter arka planları çok klişeye benziyor. Konuyu iyi işlerlerse olur.
iZombie: Ancak sezon bittikten sonra, iyi eleştiriler gelirse.
Jane The Virgin: Almayayım.
Ellerine sağlık @rpdi;
Flash: İzleyeceğimi zaten söylemiştim. O 5 dakikalık tanıtımı dikkat etmeden açtım, ne zaman bittiğini anlamadım.
Jane the Virgin: Tanıtımını yeni okudum, fragmanları yeni izledim. Ben de almayayım sağolsunlar. Gider Reign’e yeni bir şans veririm ya da eski bir gençlik dizisi izlemeye başlarım bunun yerine.
iZombie: Tanıtım lazım; ama ilgimi çekti.
The Messengers: Konudan hiçbir şey anlamadım Onun da tanıtımı gelmeden fikir sahibi olamayacağım.
Flash‘ı kesin izleyeceğim.
Jane the virgin : Buna ayırabileceğim 40 dakikam yok. Beni açmadı
diğer ikisi : ;Site ahalisinden olumlu yorum gelir ve de ikinci sezon onayı alırlarsa başlarım .
geçen sezon 5 dizisinden 4 ü ilgimi çekmişti. Bunların ikisine(originals,ttp) başlayıp devam edememiştim ama originalsa devam edeceğim 100 ü de izlerim. listemde eklilier şimdilik. Ama bu sezon şimdlik sadece flash heyecanandırıyor beni.
eline sağlık rpdi
flash arrow dan çok smallvile anımsatıyor bana bakalım nasıl olcak
Flash : Kesin izleyeceğim.
Jane The Virgin : Ben buna karşı o kadar katı değilim. Kesin izlerim ya da izlemem diyemiyorum aslında, bir çıksın yorumlar ve reyting gelsin bir bakarım.
Messengers: Konu iyi ama nasıl işleyecekleri önemli, bir başlasın yorumlara göre bakarım.
iZombie: İlgimi çekmiyor ama olur da iyi yorumlar gelirse bakarım.
Ellerine sağlık @rpdi.
Hiç kimsenin beğenmediği (@gerçekkaplumbağa hariç :D) Jane the Virgin ve iZombie‘yi izlenecekler listeme aldım.Tamam sövün bana şimdi hazırladım kendimi
iZombie‘yi ben de izleyeceğim ama diğerine şimdiden güle güle.
One and only: THE FLASH :))
Virgin jane salla, izombie hic ilgimi cekmedi. The messenger the 100 etkisi yaratmaya calisiyor ama nedense ben starcrossed kokusu aliyorum. Backbackers eger gezerken yesil perde kullanmazlarsa bakicam.
Eline saglik rpdi.
Bana hepsi güzel göründe aslında ama geçen yılda hpsini beğenmiştim hiç birini izlemedim. Flash’da baş roldeki oğlanın tatlılığı bir etken ama Arrow izlemedim hiç. CW nin dizilerine yorumsuz başlamak kötü.
Messengers’tan başkasına pek şans vermem sanırım… Ama belki Flash’a bir şans tanıyabilirim. Süper kahramanların da ısıtılıp ısıtılıp tekrar sofraya koyulmasından çok hoşlanmıyorum sanırsam… tişikkirlir ripidi
DC Comics’tir, Marvel’dir, bunlardan ne çıksa seyredecek biri olarak The Flash benim için kaçırılmayacak bir dizi oldu şimdiden. Fragmanı da çok sevdim. 5 dakikalık fragman 1 dakika gibi hızla aktı geçti.
Yine DC’den çıkan iZombie seyredeceğim bir dizi olacak. Konusunu sevdim. Çok büyük ihtimalle tutmayacak ve iptal edilecek ama ben seyrederim bunu.
The Messengers yine konu bakımından ilgimi çekti. Bana da bir 100 havası veriyormuş gibi geldi. Bakarım ben buna.
Eline sağlık @rpdi. Güzel olmuş valla.
Diğer kanalların drama videolarını izlemekten The CW’ya yeni sıra gelebildi. 4 dizi kaybetmeye karşılık 4 diziye onay verme işini sevdim de insanın gözüne az görünmüyor değil.
The Flash:
Öncelikle benim körlüğüme denk gelmediyse Arrow’un sezon finalinde Barry falan yoktu. Bu IMDB neresinden uydurup koymuş merak ediyorum. Dolayısıyla beyimiz 2 bölümde oynadı esasen.
The Flash’la çok içli dışlı olduğum söylenemez ama Arrow’da şahsiyeti sevdim. Fragmanları ve dizinin tarzını da sevdim. Her türlü bakacaktım zaten ama izleme isteğim de bulunmakta. Gelsin başlasın yeter.
Jane the Virgin:
Daha önceden konuya kısaca baktığımda ‘Sanırım bakabilirim’ demiştim. Fragmanda biraz daha sevdim. Pembe dizi tarzı olayları severim. Bunu da denemek istiyorum. One Tree Hill’den sonra bir yerlerde izleyeyim dediğim ama 666 Park Avenue’da şansı tutmayınca izleyemediğim Robert Buckley beyimiz de var burada. Gerçi karşısında CBS yenisi Scorpion, Dancing with The Stars, The Voice ve Sleepy Hollow varmış. Nasıl olacak bilmiyorum. The Originals da bu sezon zorlanabilir ama reyting idare eder olursa bakarız işte.
iZombie: Ben bunun konusuna takılmış değilim, olmayacak iş değil de o poster çok saçma ve biraz çocuk işi olmuş. Ergenusluk yerine biraz dah aciddi olabilirlermiş. Onun dışında izlemeyeceğim bir şey değil. Sezon ortasına kim öle kim kala, gelsin bir duruma göre bakarız. Star-Crossed sendromu olmazsa iyi olur.
Zaten Ravenswood adlı gereksiz şey biter iken orada iki kardeşi canlandıran ikiliyi yeni bir yerlerde görmek istiyorum demiştim. Erkek olan Brett Dier gelmiş buraya girmiş. O da ayrı güzel…
The Messengers:
Bu bana da pek bir ‘The 100’ün bu sezonki versiyonu’ gibi görünüyor. Bu da tam “O zaman bir gelsin bakarız.” bir şey olmuş. Zaten One Tree Hill ekolünden Shanten VanSanten de burada var. Diziden sonra bir yerde izleme fırsatım olmamıştı, bu dizi de onun getirisini sağlayabilir.
Gerçi bu kadın FOX’un 20 Mayıs’ta başlayacak Gang Related’inde 10 bölüm kadar görünüyor. Ben ana karakter sanıyordum orada ama bu dizdeki rolüne bakılırsa ya orada mefta olacak ya da sezonluk uğramış.
Eline sağlık, yazı pek bir leziz olmuş @rpdi.
DC comics uyarlamalrı dönemin yeni trendi anlaşılan. nbc de constantine uyarlamasına giriyor. Yalnız o dizinn başarı şansını az görüyorum çok ilgi gören bir sinema filmi yapılmıştı. Büyük bir umutla bekledigim dizinin fragmanını görünce hayal kırıklıgı yaşadım. Dizinin başrol oyuncusunun itici olan tuhaf aksanı ve fizigi acaba komedi dizisi olarak çevirmişler bu diziyi diye düşündürmedi degil, neyse bekleyip görecegiz.
arrowu ilgiyle izledigim için the flashı da izlemeyi düşünüyorum the messengers o da izlenecek bir diziye benziyor. İlginçtir kanal 2 yıl önce bir zombi dizisini yayına sokacagını açıkladıysa da s
sonradan o projeyi iptal etmişti. Gerçi bu farklı bir proje ama yine de sonuçta zombi
Sinema filmleri gibi görkemli olamasa da bu uyarlamaların, fazla bir beklentiye girmezseniz belli bir ilgiyle izlyebiliyorsunuz. Sonuçta bir tv dizisi. Sinemadaki gibi geniş bütçeleri olmuyor.
Yeni The CW dizilerinden Jane the Virgin beni ilgilendirmiyor.Diğerlerinden de The Flash zaten bekliyordum.Arrow’un sıkı takipçisiyim.The Flash DC Comics’in önemli karakterlerinden ama sinema yada tv dünyasında pek hakkıyla yansıtılmıyordu.Umarım bu dizi boşluğu doldurur.İZombie de ilginç geliyor ama biraz zorlama birşeye benziyor.The Messengers ise zaten Supernatural yüzünden Hristiyan mitolojisinden gına geldi birde Constantine başlayacakmış.Açıkçası izleyeceğimi zannetmiyorum.
@itsmypurgatory Sezon ortasında başlayacaklar 13 bölüm olurlar, çünkü ulusal kanallar dizilerini Mayıs’ta bitirmek ister. Fazlasına kayınca Amerikalılar sıkılıyorlar genelde. Sonbahar dizileri de 13 olarak başlar, reyting iyi olursa +9 alarak 22’ye uzarlar. Olmazsa muhtemelen orada kesilirler.
Genellikle The CW dizileri ilgimi çekmez; ama bu sezon iyi iş çıkartmışlar sanki.
The Flash: Normalde bakmazdım ama fragman hoşuma gitti. Kadroda Tom Cavanagh‘ın olması da büyük artı. En azından ilk bölüme bakarım.
Jane the Virgin: Gıcık oluyorum bu dizinin onay almasına. Asla ve asla bakmayacağım.
iZombie: Normalde zombileri sevmem ama konuyu okuduktan sonra bu dizi acayip ilgimi çekti benim. Keşke sonbahara taşınsaymış dedim.
The Messengers: Normalde bakmazdım ama The 100’tan sonra The CW’nun çekeceği bilim kurgular ilgimi çeker oldu. Onun için şans vereceğim.
Backpackers: Buna zaten bakacağımı daha önce de söylemiştim.
…ve son olarak ellerine sağlık rpdi!
Bu kanalın dizilerini izlemekten vazgeçsem de kendine özgü tarzı olduğu için seviyorum. Comic book gibi bişey
@rpdi ellerine saglik
Teşekkür ediyorum beğenen herkese.
Bence CW geçen sezon yenileri açısından çok iyiydi. Reign çok sağlamdı, T100 ve TTP çeşitli sıkıntılarına rağmen genel anlamda düzgün dizilerdi. SC fena değildi ilk bölüm itibariyle. The Originals’tan da ben hiç hazzetmiyordum ama tamamen TVD evreninden bıkmamla alakalıydı. Yoksa onu da seven seviyor malum. Ama CW bu sezonki seçimleriyle beni memnun edemedi.
The Flash: Tek istisna bu. Fragmanı çok iyi. Sahiden sağlam bir şey olacak gibi.
Jane the Virgin: Eminim türünün iyi bir örneği olacaktır. Konu ve fragman da eğlenceli ama ne bileyim. Bir insan niye The Carrie Diaires’i iptal edip bunu alır? Ayrıca kız niye güzel değil?
iZombie: Bu dizi Veronica Mars yapmcılarının elinden çıkmasıyla öne çıkıyor. Onun havasında bir şey olur muhtemelen. Tek fark kızımız marshmallow değil zombi. Bu da izlememek için yeterli. Zombilerden de vampirlerden de sıtkım sıyrıldı. Gerçi tam olarak TWD zombileri gibi değl bu kız ama yine de zombi sonuçta. Bir de keşke dizinin adı başka bir şey olsaymış diyorum.
The Messengers: Valla ben de drlazy gibi hiçbir şey anlamadım bundan. Video izlemeden kafamda oluşturduğum şey çıkarsa şayet ben sevmem. Yine de bir görelim bakalım. Elbet deneceğim.
@rpdi: Jane the Virgin için fikrim sanırım Amerika’da o kadar güzel bir kızı o yaşa kadar bakire bırakmazlar.İnandırıcı olmazdı
Bu site bazen hiç tahmin etmediğim şeyler yaptırıyor. Galiba bir noktada seviyorum bunu.
@DTM Canım Adriana Lima’yı bilir misin sen? Hah, işte o kendisini evlendiği kişiye saklamasıyla biliniyor. Yani onda oluyorsa herkeste olabilir, tercih meselesi. Onçün ben @rpdi’ye katılıyorum, bu kız niye The CW etiketli değil?