Turn: Washington’s Spies || Tanıtım
24 yorum unfortr 18 Mayıs 2015 09:11
Onların casusları var, bizim neden yok?
Her şey bu soru ile başladı. 1776 yılının sonbaharında Amerikan bağımsızlık savaşı devam ederken, bu yazılan tarihin arka odasında Culper Ring adlı amatör bir casusluk örgütünün, sancılı doğum hikayesi ile başlayan macerasına tanık olacağız. Yaşadıkları küçük kasabalarında İngiliz ordusundan bilgi sızdırmaya çalışan bu yeni yetme casuslar, görevlerinin gerektirdiği gizlilik nedeniyle çok dikkat etmek zorundalar. Çünkü majestelerine ihanetin bedeli oldukça ağır.
KİMLİK BİLGİLERİ
Türü: Dram, Savaş
Yapımcı: Craig Silverstein (Nikita, Terra Nova, Bones) – Barry Josephson (Bones)
Sezon-Bölüm sayısı: 2 sezon 10+10
Yayın tarih aralığı: 6 Nisan 2014 — devam ediyor
Bölüm süresi: 45 dk
Yayınlandığı kanal: AMC
Uyarlandığı roman: Alexander Rose’un gerçek yaşam kesitlerine dayandırarak yazdığı Washington’s Spies: The Story of America’s First Spy Ring adlı romandan uyarlandı.
Not: İlk sezonunda “Turn” ismi ile yayınlanan dizinin adı 2. sezonda Turn: Washington’s Spies olarak değişti.
Jenerik:
KONU
New York’ta Steakuet adlı bir kasabada, tarlasında lahana yetiştiren genç çiftçi Abraham Woodhull, karısı ve çocuğuyla geçim sıkıntısı olmadan düzgün ve sade bir yaşamın hayalini kuruyor. Fakat İngilizlerin kontrolü altındaki bu kasabada içten içe yayılan adalet olgusunun noksanlığı, yavaş yavaş İngilizlere karşı olan sadakatin sorgulanmasına neden oluyor. Bu uğurda şu ana kadar savunduğu fikirleri ile çatışan Abraham, keskin bir yol ayrımına girmek üzeredir.
New Jersey tarafında ise bağımsızlık mücadelesi yapan asiler, Rangers (kraliçenin koruyucusu) adı altındaki özel eğitimli birlik tarafından pusuya düşürülürler. Bu pusudan sağ salim kaçan Abraham’ın çocukluk arkadaşı Benjamin Tallmadge’dir. Her tarafta casuslarının olmasından dolayı, attıkları her adımlarından İngilizlerin haberdar olduğuna kanaat getiren Tallmadge, artık kendi casusluk şebekelerinin kurulması için harekete geçilmesi gerektiğini düşünür. Kafasında kurduğu plana göre, Steakuet’teki çocukluk arkadaşı Abraham’ı düşman hattından önemli bilgileri sızdırmak için görevlendirmeyi düşünür. Arada bir de haberci vasıtasıyla bu gizli bilgilerin taşınması gerekmektedir. Teoride basit gibi görünen bu planda bir çok noksan ayrıntı vardır. İngiliz işgalinin New York ve çevresinde başarılı olmasının akabinde temelleri atılan birlik, savaşın kaderini değiştirecektir.
KARAKTERLER
Abraham Woodhull (Asiler Kanadı)
Jamie Bell
Sıradan bir çiftçi olan Abraham, ekinlerinin zarar görmesi ile zor günler geçirmektedir. Ailesini geçindirmekte zorlanıp, çocukluk arkadaşı Selah’a yüklü bir borcu bulunmaktadır. Öte yandan Selah’ın karısı Anna ile çocukluk aşkı olmaları nedeniyle aralarındaki kapanmayan meseleler gün yüzüne çıkmayı bekler.
Steakuet’te pek de iyi gitmeyen hayatı, çocukluk arkadaşları Benjamin Tallmadge ve Caleb Brewster’ın öncülüğündeki kurulma aşamasında olan casusluk şebekesi Culper Ring’e katılımıyla değişiklik gösterecektir. Başlarda olumsuz yaklaşır fakat Anna’nın iteklemesi ile casusluğa daha sıcak bakmaya başlar. Babasının bir Tory (İngilizlere destek veren Amerikalı) olması ise işleri daha da karmaşık bir hale sokar.
Anna Strong (Asiler Kanadı)
Heather Lind
Selah’ın karısı olan Anna, Abraham ile 3 yıl önce evliliğin eşiğinden dönmüştür. Abraham ile casusluk şebekesinin içerisinde yer almasıyla, ona her zamankinden daha fazla yakınlaşmıştır.
Robert Beitzel
Setauket‘te karısıyla beraber sahibi oldukları bir barları olan Selah ile burada İngiliz bir yüzbaşı ile aralarında anlamsız bir tartışma çıkar. Kasabadaki İngiliz birliğin komutanı Binbaşı Hewlett tarafından sadakati sorgulanan Selah’ı zor günler beklemektedir.
Mary Woodhull (Tory)
Meegan Warner
Seni kaybetmeye asla katlanamam.
Abraham’ın genç ve güzel karısı Mary, Tory tabanlı bir aileden gelmektedir. İlk başta Abraham’ın kardeşi Thomas ile nişanlanmıştır. Thomas’ın ani ölümü ile evliliğin eşiğinden döner. Babası Richard Woodhull’un ısrarı ile Abraham, Mary ile evlenmeyi kabul eder.
Binbaşı Benjamin Tallmadge (Asiler Kanadı)
Seth Numrich
New Jersey’de birliği ile beraber Rangers’lar (kraliçenin muhafızları) tarafından pusuya düşürülür. Birliğinden kimsenin sağ çıkamadığı çatışmada, ölü taklidi yaparak bir Rangers askerini öldürür. Bu sırada zaferlerini kutlayan Rangers’lar, Ben’i fark ederler ve bir kaçma kovalamaca başlar. Yaralanmasına rağmen izini kaybettirmeyi başarır.
Connecticut’taki birliğine sağ salim ulaşan Ben, General Scott’a rapor verir. Tuzağa düşmelerinin nedeni olarak, İngiliz casuslarının yerlerini Rangers’lara haber vermesi olarak gösterir. Artık kendilerinin de bir casus şebekesi kurmalarının ne kadar önemli olduğunu anlamıştır.
Caleb Brewster (Asiler Kanadı)
Daniel Henshall
Abraham ve Ben ile aynı kasaba Steakuet’ten çocukluk arkadaşıdır. Çiftçilik hayatından sıkılıp çocuk yaşta dünyayı tanımak için kasabadan ayrılmıştır. Daha sonra kendini Amerikan bağımsızlık savaşında bir asker olarak bulur.
Casusluk birliğinin haberciliği görevi ona verilir. Abraham’ın İngilizlerin kontrolü altında bulunan New York bölgesinde ele geçirdiği gizli bilgileri, Connecticut’taki Tallmadge’a iletir. Tallmadge ise bu istihbaratı General Washington’a aktarır.
Richard Woodhull (Tory)
Kevin McNally
Richard Woodhull kasabanın yerel yargıcıdır. Karısı ve oğlu Thomas’ı kaybetmiş, tek dayanak noktası üzerine titrediği diğer oğlu Abraham kalmıştır. Steakuet’te İngilizlere bağlılığı en tartışma götürmeyecek kişidir. İngiliz birliğin başındaki Binbaşı Hewlett ile de çok yakın arkadaştırlar.
İngilizler Kanadı
Binbaşı Hewlett
Burn Gorman
Koloniyi evcilleştirmenin yolu kalplerini ve zihinlerini kazanmaktan geçer, savaşarak değil.
Zengin aristokrat bir aileden gelme Hewlett, Steakuet’taki İngiliz birliğin kumandanıdır. Kasabaya hakim yüksek bir tepede bulunması dolayısıyla, kiliseyi garnizona çevirmiştir. Bununla da yetinmeyip kiliseyi, çok sevgili atı Bukefalos’un ahırı olarak da kullanır.
Richard Hewlett (1729-1789) tarihte yaşamış gerçek bir kişidir. Akrabaları asilerin kanadında yer alan birer vatansever olarak saf tutarken, kendisi krala bağlı kalan bir Loyalist (Britanya’dan ayrılmaya karşı çıkanlar Amerikalılar) olmayı tercih etmiştir. Dizide yansıtıldığının aksine kendisi Amerika doğumludur.
Teğmen John Graves Simcoe
Samuel Roukin
Gördüğünüz ilk andan itibaren, ölmesini dileyeceğiniz cinsten, iç gıcıklayıcı ve kibirli bir karakterdir. Türlü türlü pis hareketlerine katlanmak zorundayız. Ek olarak Anna’yı da saplantı haline getirmiştir.
JJ Feild
İngiliz istihbaratının başıdır. Operasyonlarını New York dışında yönetir.
Angus Macfadyen
Başında olduğu Rangers birliğinin elinden kaçan Tallmadge, kaçarken bir askerini öldürdüğü için bunu onur meselesi yapar. Köşe bucak Tallmadge’ı ele geçirmek için nefesi ensesinde onu arar.
YAZARIN NOTU
İlk bölümden hikayeye sağlam bir giriş yapan dizinin diğer bölümleri de aynı ayarda gidiyor. Dolayısıyla baştan diziye kanı ısınmayan bünyeler için gidişat sonraki bölümler için de aynı olacaktır. Dönem dizisi seven bünyelerin ise her türlü hoşuna gideceğini düşündüğüm dizide, hikayenin akıcılığı da bir diğer artısı olmuş. Hiç beklemediğim halde beni ara sıra gülümseten ve bazen de kahkaha attıran bir dizi olduğunu da belirteyim. İzlemek isteyenlere keyifli seyirler…
yorumlar
1) 13 Nisan 2014 yorumum (2 bölüm izlemişkenki yorumum)
Beklentilerim ortalama idi. Epey beğendim. Dönem dizisi sevseniz de sevmeseniz de bakın bence, tavsiye ederim.
2) 09 Haziran 2014 21:12
İlk sezon itibarıyla dönem dizisi seven bünyeme güzel geldi Turn. AMC ağırlığına göre gayet hızlı akan bir dizi çıktı. Merakla izledim açıkçası.
Bi de Samuel Roukin‘in canlandırdığı Simcoe karakteri, –Christopher Heyerdahl’ın the Swede’i kadar olmasa da- dişimin kovuğuna giden sinir bozuculukta bir “kötü adam”dı. Adam ağzını her açtığında yaşadığım o “birisi camı tırnaklıyor” hissine bayıldım. İkinci sezon onayı gelsin diye bekleme başladı bakalım. (Hayır, pis bi yerde kalmadı ilk sezonun sonu.)
Bu arada, dizinin en sevdiğim tarafı giriş jeneriği oldu.
3) Şu andaki yorumum
2. sezon bitse de bi çırpıda hüpletsem diye merakla bekliyorum valla. Tipleri nerede görsem özlediğimi farkediyorum. Böyle güzel bir tanıtıma kavuşmasına ayrıca sevindim. Ellerine sağlık unfortr.
Ha bu arada ben bu asiler ise ingilizleri üniformalı olduklarında hep karıştırdım ilk sezon boyunca. Bu hangi taraftı diye sorup durdum yanımdakine. :)) (“kırmızı urbalılar” geyiği yetmedi valla)
Beğendiğim bir dizi ama ne bileyim insan bu tür dizlerde daha fazla çatışma sahneri istiyor.Amerikanın özgürlük mücadelesine farklı bir yönden irdleyen dziyi günümüz istihbarat dizlerini sevenler geçmişte bu işler nasıl yapılırımış merakıyla bunu da sevecektir.
Unforta teşekkürler.Güzel bir tanıtım olmuş.
Dönem dizisi izlemeyi seven biri olarak Turn beni yeterince tatmin ediyor; ama insanlara tavsiye edip etmeme konusunda düşüncelerim çok net değil. Yardıran bir dizi arayanlar uzak dursun.
Karakterlerin çoğunu seviyorum. Psikopat Simcoe, bütün sinir bozuculuğuna rağmen izlemeyi en sevdiğim karakter. O sinir bozucu sesi aklıma geldikçe gülüyorum. Samuel Roukin çok başarılı.
Kevin McNally, çok çok iyi bir oyuncu. Adamı izlemeye ve dinlemeyi çok seviyorum. Burn Gorman da öyle.
Caleb Brewster, beni güldüren diğer bir karakter. Anna’yı seviyorum ama Jamie Bell’i sevmeme rağmen hala karakterine çok ısınamadım nedense. Adam iyi de oynuyor üstelik.
Birkaç bölüm gerideyim. Hızlı bir şekilde toparlayıp güncele yetişsem iyi olacak.
Eline sağlık @unfortr. Gayet net, güzel bir tanıtım olmuş.
2X05 ile birlikte yükselişe geçti yine. Üst üste çok güzel bölümler geldi.
Bugün 3. sezon onayı haberinin gelmesini bekliyorum. İçimden geçti
deja vu?
Yaza yaza onay aldırtmaya karar verdim Duy sesimi eyemsi
Ay şu sezon finalini bir an önce izlesem iyi olacak.
2×08 giderek üstüne koyuyor… dönem dizisinden fazlası oldu… ben de tavsiye ederim…
abidin77’nin onay aldırmak için niye bu kadar ısrar ettiği anlaşıldı. Pis yerde bitmiş yauv 2. sezon.
Aslında sezon finalini izlemeden önce aldırmaya çalışmıştım
3. sezondan ilk kare.
Ay 3. sezon başlamış. Oley ayol!
3. sezonun türkçe altyazısı olacak mı bilen var mıdır? Yoksa ingilizceden başlayacağım…
2. sezonun türkçe altyazı paketi 11.000 kere yüklenmişken, neden bırakılır çevirmek onu da anlamış değilim…
İkinci sezonu çeviren arkadaş ta geçen sezon bittiğinde devam etmeyeceğini açıklamıştı. Ne zaöan biri devralır bilmiyorum. Bence sen hiç bekleme madem İngilizce izleyebiliyorsun…
@aytackara teşekkürler… böyle idare edeceğiz artık…
hakettiği ilgiyi görmeyen dizilerden olduğunu da not düşeyim…
Tamam son sezondayız filan ve yaralanan olmamış ama yani sette yangın çıkmış ve 2 bina yanmış yahu. Hiç demiyonuz. (son sezonda kullanılacakmış o binalar)
Final Season Promo
Season 4 FIRST LOOK
Bu başlığın altına ne zaman yorum gelse Alice Harikalar Diyarında’nın tavşanı gibi hissediyorum kendimi. Geç kaldım, yetişmeliyim.
Niye beklettiğimi de biliyorum aslında. Dili çok zorluyor beni. O eski ingilizce cidden yoruyor, anlamakta epey zorlanıyorum. Arada kaçırdığım olaylar oluyor, geri alıyorum bazen. Yine de ağzımın suları aka aka izlediğim gerçeğini değiştirmiyor. İyi dizi valla maşallah.
3. sezon da yine ara ara hop oturup hop kaldırdı, bol bol küfrettirdi, iyi ve kötü kalpli her karakterine ağzımın sularını akıttı.
Birazdan son sezona dalacağım, yarına biter herhalde.
Ay bi de bu dizinin kadınları da erkekleri de çok çekici tipler yahu. Ki o dönemin salak perukları, kıyafetlerini filan sevmem.
Son sezonu da devirip geldim.
Tavsiye ettiğim, kaliteli dönem dizilerinden birisi Turn. Denemeyenlerin listesine almasını öneririm. Özellikle ilerledikçe açıldığını düşünüyorum. Genelde sezonlarının ilk birkaç bölümünde “napıyoruz, nereye gidiyoruz” dedirtirken, ilerleyen bölümlerinde elinizden bırakamaz hale getiriyor sizi.
Özünde bir savaş dizisi gibi görünse de dibine kadar casusluk dizisi ve verdiği gerilim ile dram çok çekici. Gerçtekten de dizi ilk çıktığında yapılan “amerikanın ilk casusları” tanımını dibine kadar hak etmiş.
Son sezona dair yorumum ise şöyle:
Bazı bölümlerin ve olayların oyalama taktiği ile geçiştirdiğini düşünsem de o anların bile tadını çıkartarak gittim bu sezon da. Kimi durumların biraz fazla dört ayak üstüne düşmek olduğunu düşünüyorum. Tarihi anlamda da İngilizleri itin götüne sokmanın özellikle son bölümde biraz komikleştiğini de söylemeliyim (bilgi değil, kişisel fikir). Yine de birçok dizideki benzer durumdan daha yenilir yutulur sundukları için yermeyeceğim.
Son 4-5 bölümde benim için şaha kalktığı, çok hoşuma giden ve hayal ettiğim şekildeki bağlamayı yaptıkları için de helal diyorum. Hayal ediyordum ama beklemiyordum bunu yapmalarını. Hele hele o son sahnede de gözlerimi doldurduğunu itiraf etmeliyim.
@ozgun14 Denemelisin.
@necdetcem7 Az bişi daha gaz doldol olsaydı sana da black sails gibi deyip dal diyecektim. Ama bu haliyle -seveceğini bilsem de- boğazından içeri itemiyorum.
Ay bi de şu Ksenia Solo afetini nereden tanıyorum diyordum ki Cosima’nın sevgilisi çıkmasın mı! (lost girl’de de ilgimi çekmişti evet ama diziye devam etmemi sağlayacak kadar değil). Yirim yiriiim!
Aklimdaydi zaten ama bir ittirmelik ihtiyacim vardi. Gecenki ingilizcesi agir yorumun biraz supheye dusurmustu beni. Agir aksak da olsa izleme niyetindeyim.
izle derim…
2 sene önce; “hakettiği ilgiyi görmeyen dizilerden olduğunu da not düşeyim…”
demişim…
fikrim daha da güçlenmişti, bitirince…