Yeni Posket: 41(?) Kere Maşallah
57 yorum dkamoy 11 Aralık 2014 15:42
2014 2015 2014 2015 yenileri 22dakika podcast A To Z babylon Bad Judge benched black-ish cilla Constantine cristela detectorists forever glue gotham gracepoint grantchester halo nightfall happyland How To Get Away With Murder jane the virgin kingdom madam secretary manhattan love story Marry Me mulaney ncis new orleans Olive Kitteridge our girl podcast posket red band society scorpion scrotal recall selfie stalker star wars rebels survivor's remorse the affair the driver the flash the game the great fire the mccarthys the missing The Mysteries of Laura the passing bells Transparent you're the worst z nation
41 dediğimize bakmayın 45 adet yeni diziden bahsettik billahi! Üstelik de bunca diziyi birbuçuk saate sığdırdık.
Yeni sezona girmeden önce yeni başlayacak olan 23 diziyi dilimizin döndüğünce anlatmıştık malumunuz. Sezonu ortalamışken, bunlara kablolu ve İngiliz yenilerini de katarak 41 dizilik bir “yeniler” programı yapalım dedik. Kazan yolda doğurunca bir baktık ki 41 olmuş size 45!
Vehasıl kelam 23’ü ABD ulusal kanalı, 10’u ABD kablolusu/web dizi ve 12’si İngiliz dizisinden oluşan 2014 sonbahar yenilerine değindiğimiz 1:36 saatlik programımıza bekleniyorsunuz.
Bölümü şuradan (387,5 MB) indirerek de izleyebilirsiniz.
Posketlerin tamamı için ise Posket sayfamıza uğrayabilirsiniz.
yorumlar
Özlemişim valla podcast izlemeyi. 1 buçuk saat çabucak geçiverdi sayenizde
Scrotal Recall, The Great Fire, Glue ve Olive Kittridge zaten listemde olan dizilerdi. Böylece sırada beklediklerini bir kere daha hatırlamış oldum. En kısa sürede (mümkünse yeni yıla girmeden) girmek istiyorum 4’üne de.
Benim için bu sezonun en iyi dizisi açık ara Transparent oldu. Sezon ortasında da ondan daha fazla seveceğim bir dizi çıkmayacak muhtemelen. Aslında dkamoy daha önce de Six Feet Under benzetmesini yapmıştı ama ben şimdi dikkat ettim nedense. Katılıyorum kesinlikle. Six Feet Under sevenler şu dizinin en azından 1.bölümüne şans versinler. Çok eminim seveceklerine. Ha bir de güzelim küçük kızı yerden yere vurdunuz Ben karaktere de oyuncuya da bayılıyorum. Madem öyle, kızla ilgili küçük bir bilgi sıkıştırayım araya. Dizinin yaratıcısı olan Jill Soloway, Gaby Hoffmann’ı Louie’de seyretmiş ve sonra o karakteri direkt onun için yazmış
Transparent haricinde The Affair, Forever ve Black-ish de severek izlediğim ve çevreme bol bol tavsiye ettiğim yeni dizilerden oldular.
…ve son olarak bu güzel bölüm için teşekkürlerimi sunuyorum
Yaaa ne tatlış bir bölüm olmuş bu böyle? Bir buçuk saat akıp geçti. Sevdiğim dizilerle ilgili iyi yorumlarınıza sevinip, “Gotham gibi olmuş”, “Flash çünkü” ve “sürreal Babylon” kısımlarında koptum
“The Affair” ile ilgili düşündüklerimi/hissettiklerimi Aylin çok net ve güzel bir şekilde dile getirmiş. Bu senenin en iyilerinden bence de.
“Olive Kitteridge”‘ın bu sene ödülleri götüreceğini düşünüyorum. Çok çok iyi bir iş var ortada. Buram buram HBO kalitesini hissediyorsunuz zaten.
“The Missing” de haftayı iple çektirenlerden. Toplu izlemediğime pişman olmuştum hatta.
“Transparent” türünün örneğini çok fazla göremediğimizden izlenmesini tavsiye ettiğim ama tam da kafamdaki gibi çıkmayan bir dizi oldu. 2. sezonu da izleyeceğim ilk söylediğim sebepten ötürü.
A to Z’yi seven (yan karakterler dışında) bir ben mi varım ya…
Çok güzel ve eğlenceli bir posket olmuş ellerinize sağlık.
Flash,Gotham,Gracepoint ve HTGAWM izlediklerim arasında olanlar hepsini de sıkılmadan izledim şu güne kadar.Biraz HTGAWM sıkmış olsa da idare ettim onu da.
Düşündüğüm diziler vardı bu posket sayesinde listeme biraz daha dizi ekledim.
Benched(Türkçe altyazısı yok bu dizinin ama )
You’re the Worst
The Affair
Stalker(Onay alırsa bakabileceklerim arasında.)
Scorpion(Belki dizisiz kalırsam )
bize de eğlenceli bir 1 buçuk saat geçirttiniz.
aynen merbabuyu da görmüş olduk
Bu sezonun en beğendim dizilerinden olan The Missing‘den şu ana kadar oldukça memnunum. Ağır bir dram olmasına karşın sürükleyici bir yapısı var. Kimsenin pek bahsettiği yok ama ben bu dedektif Baptiste’yi de çok beğendim.
İlk 7 bölümü izlemeyen bakmasın;
The Affair
Aslında söylemek istediklerim poskette söylenmiş. Joshua’nın ben biraz daha rol çalmasını bekliyordum. Oldukça geri planda kalması dizinin benim adıma tek olumsuz yanı, biraz daha hikayenin içine dahil edilebilirdi.
Stalker
Bu sezon kendimden beklenmedik derece Cbs ile haşır neşir oldum
İlk 5-6 bölümden sonraki izlenimim, ben bunu gittiği yere kadar izlerim şeklindeydi. Gelecek vaaden bir diziydi benim için ama sonraki bölümler de çok yavanlaştı. Bölümlük konularda çok sıradanlaşınca ben buna veda ettim.
Scorpion
O asyalı kıza bende uyuz oluyorum Onun harici karakterleri çok sevdim. Barındırdığı saçmalıklara karşın beni sardı. Devam edeceğim.
Madam Secretary
Tea Leoni’yi çok seviyorum. Üstelik benim adamım Zeljko Ivanek de var daha ne olsun diyerek diziye balıklama atladım. İlk bölümler beklentimin altında kalmasına rağmen sonraki bölümler dizi giderek açıldı. İptal olmaması için dalar ediyorum.
How to Get Away with Murder
Giderek bir ilişkiler dizisi haline doğru emin adımlarla yürüdüğü için sezon arasından itibaren diziye veda ettim. Hukuk draması beklerken, pembeleşen yapısı beni sarmadı. Hikayenin benim için inandırıcılığı kalmadı.
Forever
Castle’ı ne kadar çok bağlandıysam bu diziye de bir o kadar bağlandım. Eğlendiren bir yapısı var, kafa dağıtmaya birebir.
Bugün hiç girememiştim siteye, güzel bir sürpriz oldu yeni posketi görmek. İlk müsait anımda izleyceğim. Ellerinize sağlık
sunumunuz çok hoş ve bilgilendirici..Gözümüzden kaçmış dizilereden haberimiz oluyor sayenizde. Bir de dikamoyun koydugu resimdeki verdigi algıdan ne kadar farklı oldugunu görmek çok hoş .Yalnız sinemada büyük bir yönetmenin yapımcısı oldugu bir diziyi küçümsemek ne biliyim biraz sanki hoş olmamış gibi sanki.Aslında dikamyun yanında abidin 77 gibi birisi olsa ve erkek gözüyle de dizlieri degerlendirse çak daha faklı bakış açıları yakalanabilinir diye düşünüyorum.Aylin sonuçta pek dizisever görülmüyor.ya da fazla vakti olmadıgından bu dünyaya fazla giremiyor.Her şeye ragmen çok güzel bir tanıtım.Emekleriniz için çok teşekkürler.
Aylin abla eski dizicilerdendir Zamanı yok olsa hepimizden daha bilgili daha ilgilidir
“sen yenisin galiba” diyen bir caps&video paylaşmak istiyorum. ama telefondayım yapamıyorum siz anlayın beni
Süpersiniz yine! 1 solukta izlendi.
Geçen sezonlara nazaran kalite açısından dizilerde inanılmaz düşüş var. Onca diziden izleyebildiğim/tavsiye ettiğim 2-3 dizi var; The Missing, Olive Kitteridge, Transparent ve 1az da Babylon.
Gerisi perişanlık.
Nihayet izleyebildim, özlemişim gerçekten. Komedi dizilerine gülmediğim kadar podcastlere gülüyorum ya, özellikle de son kısım harikaydı. (@merbabu’yu görmek de hoşuma gitti valla, güzel olmuş bu iş.)
– Bu iki kişilik sistemin bozulmasını istemeyen biriyim ben; hatta gayet memnunum açıkçası. Arada konuk gelecekse ona hayır demem tabii, daha önce üç kişilik podcast çekildiği de olduydu.
1) Z Nation ilk bölümü izleyip koşarak uzaklaşanlardan biriyim; geçelim. NCIS: NO = Arka Sokaklar <3 Boşverin o diziyi gençler; hiç gerek yok. Amerikan basını da o kadar sevmedi. MLS‘ye yazık oldu, katılıyorum. A to Z reytingi iyi olsaydı denemeye devam edecektim, kaldı valla o öyle…
BBC’nin 1. Dünya Savaşı kuşağına ben de oldu canım dedim…
2)
– Glue‘yu izledim ve beğendim. Görsellik şükela, senaryo da hayran bırakmıyor ama doyuruyor. Zaten adam gibi bir sonu da var; şiddetsiz demiş olayım ama tavsiyedir.
– Bir süre önce şu yazının altında “İzlediğim bir dizi var, iptal olursa lafını etmeyeceğim ama onay alırsa yorum yapacağım.” gibi bir şey yazmıştım. Hatta Jane the Virgin sanan olmuştu. Podcast hatrına/üzefine söylesim geldi: Happyland‘ti!
Dedikleriniz eğlendirdi beni ve haklı olduğunuz taraflar var. Biraz saçma ama eğlenceli ve esasında tam bir MTV dizisi işte. Teen Wolf, Faking It ve Awkward’tan sonra bir 4.’yü de izleyebildim. Yalnız ufak bir toparlama yapayım:
[Dizideki tema park Happyland’in sahibi 20 yıldan fazladır Chandler ailesi. Ailenin büyük oğlu Theodore parkta müdür; küçük ve sorumsuz versiyon Ian da işi en alt kademeden öğrensin diye zorlanıp gönülsüzce parkta çalışmaya başlıyor. Sonra üniversiteye para biriktirmek için parkta çalışan ana karakter Lucy ile tanışıyorlar, hoşlanıyorlar ve öpüşüyorlar. İşte ondan 10 saniye sonra, yani ilk bölümün sonunda kızın annesi ortaya çıkıp “Durun, siz kardeşsiniz!” bombasını ortaya bırakıyor. Sonra hadi buyurun curcunaya…
Diziyle ilgili 2-3 yerde geç saat yayını falan reytinglerinin pek iyi olmadığını okumuştum. Olur da onay alırsa bir sezon yorumu yazacağım, iptal olursa yok sayacağım. Böyle yani.]
3) Gotham, HTGAWM, The Flash, The Affair, yukarıdakiler içinde deneyip de sevdiğim, hala veya bir şekilde devam ettiğim diziler. Şimdilik devam etmeyi de planlıyorum.
Niyetli olduklarım içinde reytingi iyi olmayanları veya beğenmediklerimi çıkınca listem normale döndü gibi nihayet. Bir State of Affairs karışıklığı var ben de onu bilemedim nasıl olacak. Bu arada şimdilik ara verdim ama vakit bulursam Jane the Virgin’e devam etmek istiyorum ben; bu hengameyi biraz daha gözlemlemem lazım. Hem ben o nişanlı detektifi de sevmekteyim.
4) Transparent bir süredir aklımda zaten; podcastten sonra daha çok gözüme girdi. Zaten dünkü Globe da üstüne mum dikmiş durumda. Okulların arasında bakmayı planlıyorum. Scrotal Recall ve The Missing de kafamda, yalnız SR için ikinci sezon konusunun bir netleşmesi lazım…
* @dkamoy @shane (Mulaney) Ben sizin dediğinizi anladım efendim, yani öyle düşünüyorum: Alp Kırşan. Acun’un yarışmalarında, oradan denk gelmiştir…
* @shane “İzlemeyip de iptal bir diziye başlamayı çok yazık bir hareket olarak görüyorum.” Süpersin.
* @dkamoy Threesome nereden geldi aklına ya? Anılarım depreşti, ne şekerlerdi, canlarım benim. Zenci konusunda ben arkandayım. Bu arada The McCarthys için aradan bir 'FOX'ta yayınlanıyor' cümlesi çıkıvermiş.
* @bachmann Hoşnutsuz olduğunu hatırlıyorum da The Affair'i bıraktın mı?
Ben de bir iki bir şey söyleyeyim madem, dün izledim aslında da yorum yazmaya üşendim nedense.
Çok akıcı ve eğlenceli bir bölümdü, ellerinize sağlık. Son kısımlarda ben de sizle berber sesli güldüm.
Ben daha önce de dediğim gibi bu sezon yenilerini geçen sezona kıyasla çok daha başarılı buluyorum. İzlediklerimin hemen hemen hepsini sevdim.
Bölümlük konuları olan şeylerle pek aram olmamasına rağmen Scorpion ve Forever‘ı keyifle izliyorum. Bana çok batmıyor Scorpion’ın mantık hataları, su gibi akıyor bölümler. Ekibi çok seviyorum ve hatta bayılıyorum. Hareketli, keyifli, hoş bir dizi. Ben tavsiye ediyorum.
Red Band Society‘i de severek izliyorum ama benim bu diziden beklentilerim çok fazlaydı. Sahiden benzersiz ve kültler arasında bir şey olmasını umuyordum ama o kadar bir durumu yok. Yine de sardı ve izletiyor.
Gotham‘ı 4 bölüm seyretim. Bayılmasam da sevdim. Atmosferi ve oyuncuları hatrına sıkılana kadar devam ederim ve o derece sıkılmama daha çok var diye düşünüyorum.
How to Get Away with Murder‘ı ben de herkesin aksine sonradan daha çok sevdim. Bayıldığım bir dizi kıvamına geldi her bölüm biraz daha. (7 bölüm izledim sanırım)
The McCarthys ve Marry Me gayet başarılı komediler. A to Z‘yi ben de shane gibi hiç beğenmedim. Sonunda şu diziyi benle beraber yeren biri çıktı çok şükür. Beğenen nesini beğeniyor sahiden anlamıyorum. Onun yerine çok güzel 2 dizi örneği verildi zaten. Manhattan Love Story ve You are the Worst.
Glue ve The Affair‘ı da öneriyorum. İksini de çok beğeniyorum.
Bir de evet, Selfie göründüğünden çok daha iyi bir dizi. 13 bölüm 13 bölümdür deyip onu da tavsiye edebilirim.
Unuttuğum yoksa izlediklerim bunlar…
Transparent’ı ben de kesin izleyeceğim bu arada.
@aytackara: En son 5 ya da 6’da bıraktım. Sezon finalinde sizden gelen yorumlara göre belki geri dönerim
Özlem giderdim valla
posketlere telefondan yapılan kayıt vs ile katılmayı isterdim ama utangaç bir kişiliğim var hatta bir makineye karşı konuşabilsem zaten vlog çekerdim.
ben sezonun en iyileri olarak the affair ve how to get away with murder’ı görüyorum. selfie ve a to z beni hiç tatmin etmediler. bbc dizilerine olan ön yargımı kırmama rağmen bu sezon yeni dizilerini hiç sevemedim. Transparent ise severek izlerim diye düşünürken 2-3 bölüm sonra bıraktıklarım arasına girdi. Constantine benim için supernatural’ın başrolü kötü olanı resmen o yüzden onu da bıraktım. missing kötü sanıyordum ama sayenizde bayıldım.
bir de söylemeden geçemeyeceğim @dkamoy posketlerde çok cana yakın ve süper tatlı ama nedense yazılarda-içeriklerde ve yorumlarda ben onu hep elinde cetvel olan bir öğretmen gibi hayal ediyorum. severim disiplinli insanları o yüzden sanırım
dkamoy saç rengini mi değiştirmiş. ışıktan falan mı farklı geldi.
You’re the worst dizisine başladım siz dedikten sonra ve bayıldım diziye
Teşekkürlere topluca bir teşekkürler diyerek kolaya kaçayım.
@hsparks: biliyorum Transparent’taki kızı sevdiğini. Oyuncuya hiç bir lafım yok. Ben karaktere tilt olmuş durumdayım.
@unfortr: Zeljko Ivanek’i ben de seviyorum açıkçası ama Madam Secretary’deki rolünü sevmedim. O yüzden bayılamıyorum ne yazık ki. Bi de az görünüyor tabii. O yüzden dizinin cazibesini arttıramıyor.
@bachmann : Senin gibi seçici adama posket beğendirmek de bizim için ayrı bi zevk valla.
@aytackara : Happyland’den bahsederken aklımdan vallahi de billahi de sen geçiyordun.
@itsmypurgatory: O “cepten kaydedip konuk olsanıza”yı derken de aklımdaki listenin tepesinde sen vardın. Hayallerimi yıktın.
@angelusdarkage : Hadi ya? İyiymiş.
@mertkytrk : Evet değişti.
Bi de şu meşhur ukalalığımı tekrarlayacağım çünkü bu yanlış ifadeye tilt oluyorum: Emeğin sağlığı olmaz. Emeğinize sağlık ne? Emek bir organ değil ki sağlıklı olsun. Akıl olur, el, kol filan olur da emeğe sağlık dilemeyin n’olur. Emeğinize bereket olur bak.
@dkamoy valla zamanla halledilebilecek bir şey de işte… ah ah
ben de shane’in varlığından hoşnutum. çünkü bazen yeterli zamanım olamadığında seçmek zorunda kaldığımda onun yolundan gidiyorum iyi oluyor.
emeğine sağlık dkamoy eline sağlık shane
süpersiniz arkadaşlar yahu vallahi, hep diyorum biliyorum ama siz bunca seviyorsunuz diye yapıyoruz bu işi zaten. böyle şeyler söylüyorsunuz, bayılıyorum şahsım adına, gene değdi diyorum. amatörce, arkadaşımızla dizi muhabbeti yaparcasına çekiyoruz bu posketleri. yoksa ne diye uğraşalım ki! zaman değerli.
@aytackara; alp kırşan idi doğru vallahi, sağol. didem’in saç rengini ben de beğendim.
@DTM; eyvallah hakikaten vaktim olsa affetmeyeceğim, hayatta en sevdiğim birkaç şeyden biri yabancı dizi izlemek ama malum işte, benimki de böyle bir model. @ozgun14’ün dediği gibi, kısıtlı zamanı olanlara örnek olabiliyorum ben de bu halimle işte.
merbabu gibi konuğumuz olmak isteyen varsa buyursun, başımız üstüne. haber edin yeter.
bu arada, comedy central’ın review isimli komedisine başladım, iki bölüm izledim, epey gideri var gibi, enteresan bir dizi. ona da bakıverin; mockumentary tarzında, ikinci sezon onayını da almış.
ellerinize sağlık 1 saat 36 dk sayenizde eğlenceli ve çabuk geçti zamanın ne kadar çabuk geçtiğini anlamadım . Ben bu posketleri her ay var zannediyordum hatta kendi içimden ne zaman çıkacak bu posket diye soruyordum en son yanlış hatırlamıyorsam diziler başlamadan önce posket vardı tabi ben o zamanlar üye olmadığım için her ay sanıyordum kendinizi özlettirmiştiniz iyi oldu valla posketi görünce yeni yıla girmiş gibi kendimi mutlu hissettim benim yenilerden 4 dizim The Flash, Scorpion, Gotham ve Forever lafı daha fazla uzatmayım tekrardan ellerinize sağlık . 1 saat 36 dakika sayenizde su gibi geçti.
Valla bence lafı istediğin kadar uzatabilirsin, ben roman yazmaya kalksam podcast yorumlarımdan kısa sürer mesela da mümkünse cümle sonlarına nokta koyabilir misin acaba?
pardon @aytackara düzeltiyorum şimdi.
anca izleyebildim posketi. shane öldürdün beni yahu. bazı dizilerde yaaaa bunu da anlatmayalım didem geçelim işte bakışların bitirdi beni. gotham gibi oluş süperdi. eh flash çünküye de bayıldım. babylon muhabbetinde iyice ipler koptu. sen böyle anlatmaya devam et yeterli amacımıza ulaşmış oluruz zaten diyişin
neyse şimdi içeriğe gelirsek.
gotham ve flash izliyorum sadece yenilerden. flash zaten onayımı başlamadan almıştı. ama gothama hala tam ısınamadım. dkamoy gibi gereksiz fazla çocuk görüntüleri bunaltıyor beni. hele son iki bölüm iyice coştular. ya hiç göstermeselermiş ya da çocukları bşr 6-7 yaş büyükçe seçselermiş düşüncem devam ediyor.
forever, castle, scrotal recall, youre the worst, marry me, benched, missing, broadchurch listeme girenler broadchurchle castle nasıl girdi demeyin girdiler bir şekilde.
ek olarak: iptal olmuş bir diziyi izlemek bana da zaman israfı geliyor. daha önce demiştim gerçi.
teşekkür ederim, zaman gibi bir değeri ayırdığınız için…
tüm düşündüklerimi yazsam, o değerden çokça çalacağım, zaten Rubicon (gelmiş geçmiş en iyilerdendir), Terrier, Magic city vs iptallerinden sonra çok da kafa yormamalı diyorum kendime…
Babylon’dan, Olive Kitteridege’e kadar 45 diziden, 34-37 tanesini seyrettim… o yüzden daha da zevk aldım sizi seyrederken…
biraz da bu yüzden yorum yapmasam daha iyi sanırım….
tekrar teşekkürler…
2 yılı aşkın süredir takip ettiğim bu güzel siteye üye olmak gecenin bu saati kısmet oldu. Posket lerinizi çok eğelenerek izliyorum, ellerinize sağlık. Bu posketle beraber izlenecekler listem iyice kabardı, ama ilk olarak Transparent la başlicam sanırım. Ayrica bu siteyi kurup, bu kadar kaliteli bi şekilde devam ettiren herkese teşekkür ederim. Dizikolik dünyamda yalnız olmadığımı bilmek çok güzel.
bu bölüm için ispiyon
Halo’nun aslında ilginç bir hikayesi var, uzun soluklu dizi çekmeye niyetlenilse işlenebilecek bir sürü farklı konu çıkar, biraz kesenin ağzını açıp biraz da düzgün bir kadro (yazarıyla oyuncusuyla) ile çekilse güzel bir bilimkurgu dizimiz olabilir. Yakında gelecek olan dizi / kısa film ya da her ne ise bana “yeni oyun geliyor, reklamını yapmak için biraz para harcadık” havası verdi, çok beklentili değilim. Arada bir (senede bir ?) Halo ile ilgili televizyon filmleri vs. çıkarıyorlar, bu yüzden dizi denmiş olabilir. Halo konusu nedir, neler çıkabilir, oyununu bilmiyorum / ilgilenmiyorum derseniz Animatrix / Anime havasında 7 bölümlük Halo Legends var tavsiye ederim.
Bu arada yazmayı unuttum. merbabu’yu aramıza almama nedenimizden Aylin biraz bahsetmişti programda ama kıkırdamalar ve kahkahalar arasında ne kadar anlaşılır olduğundan emin değilim. O yüzden buraya da yazayım, kendisi çekime geldiği gün hastaydı ve sesi kısıktı. Yoksa biz onu bilirdik tost etmesini. Darısı başka bir bölümün başına.
Çoğunuz üzerinize alınmadınız ama konuk alabileceğimiz konusunda da hala ısrarcıyız. Bence çok da eğlenceli olur. Bak diyorum, sana diyorum hişt, bu yorumu okuyan!
Evet benim dışımda herkes o son bölümü görmezden gelmiş gibi duruyor
ben şu sıralar bir yandan iş değişimi taşınma süreciyle uğraştığımdan aktif olamasam da yazılarla destek olmaya devam edeyim şimdilik. görüntülü materyale ben de pek sahip değilim.
Ben görmezden gelmiyorum!
Valla ben de en azından gelip sizi orada seyirci olarak da olsa izlemek isterim. Her poskete böyle seyirci gelirse “Gerçek seyirciler önünde çekilmiştir.” kısmı da gerçek olur hem.
“The Missing”-İlk 7 bölümden sonra, sezon finalinden önce;
Gerçekten bu sezonun “Broadchurch”ü bence bu dizi. Konular farklı olsa da, polisiye atmosferi açısından andırıyor. Hani “Onu seven, bunu da sever” tarzı. Her bölüm dolu dolu; sürprizleri kaliteli, karakterleri sağlam, bir de çift zamanlı paralel kurguyla ilerlemesi de ayrı güzel (severim bu anlatım tekniğini). Bölüm sonları da harika bitiyor. Elbette klişeler var ama konunun işlenişi çok güzel. Jenerik müziğindeki şarkı sözleri de pek anlamlı ve hoş. Sezon finalinden tatminkar bir son bekliyorum kesinlikle.
Favori karakterim şüphesiz Baptiste adlı dedektifimiz. Adam süper. Bu arada rolü canlandıran Tchéky Karyo’yu biraz araştırınca, İstanbul-Türkiye doğumlu olduğunu öğrenip çok şaşırdım İzlemeyenler kesinlikle şüphe etmeden bir denesin. Bu hafta bitiyor diye üzülüyorum ama neyse ki “Broadchurch”, imdadıma 5 Ocak’ta yetişecek kısmetse
Bu arada başroldeki James Nesbitt’i niyeyse acayip derecede “Spartacus” dizisinde Batiatus’u canlandıran John Hannah’ a benzetiyorum.
Şahane @shane‘imizle kısıtlı bir konuda yapılan şu güncel röportajı okuyup, kimin elinde kaç marifet var, o karpuzlar nasıl sığdırılıyor filan baksın öyle konuşsun konuşan.
Ellerinize sağlık. Gerçek zamanlı olarak izlemiş olsam da tekrar izledim geç olsa da… (Bu ara yoğunluktan pek kafamı kaldıramıyorum da)
41 dizi arasından takip ettiklerim çok sınırlı bu aralar ne yazık ki. Ancak 1.36 saatlik kısımda ne izleyebildiysem artık.
Bu arada podcasti assolist edasıyla kapatışım fenomen olmuş kendi çapımda, dkamoy’un da katkısıyla tabii… Bütün kızlar toplandık gibi olmuş, darısı canlı izleyici olmak isteyenleri başına.
The Game bir mini dizi tadında bitti. İsterlerse ikinci sezon onayı verip bambaşka yeni bir maceraya koşabilirler; ama bu sezon ile her şeyin yerli yerine oturduğu bir final yaptılar.
Casus dizisi sevenler için birebir. Sürekli karıştı durdu olaylar. Sürekli yeni yeni komplo teorileri kurdurdular bana ve sonuçtan da gayet memnun kaldım. Tavsiye ederim.
Sonradan ek: Tabii bunun kesin altyazısı yoktur ve çoğunuz İngilizce altyazı ile bile izlemezsiniz.
bizi beğenmiyür müsün sen !!!
tam da benim tarafımdan izlenmelik olduğunu tarif etmişsin. 6 bölümlük mini dizi. final olmuş. her şey bağlanmış.
ama dediğin gibi altyazısı yok.
Takılmışsın biliyorum ama yine de yeri gelmişken fikrimi yazayım: Yönteminizi beğenmiyorum. Burada büyük bir çoğunluk çoğu diziyi altyazısız bile anlayabilecekken İngilizce altyazıya bile girmeyerek dizi zevklerini ziyan ediyor bence. Ama bunun tartışmasına girmeyeceğim. Tercih meselesi. Kendiniz bilirsiniz, bana giren çıkan yok.
bir yığın güzel dizi zaten bekliyor elimin altında altyazısı hazır. anadilimin rahatlığıyla izlemek varken niye yorayım kendimi.
bir alışsam gittikçe daha kolay gelir onun da farkındayım ama youtubeda röportaj izlemekle bir değil ki dizi falan izlemek. çok afilli ağdalı kompleks cümlelerde beynim cidden zorlanıyor benim. anlayamıyorum denilenleri falan. hele de ingiliz dizileri hepten yoruyor.
Ben de altyazısız izlemiyorum ama izleme listemdeki tüm dizilerin altyazısı olduğundan pek sorun olmuyor.İzlemek istediğim bir sürü dizinin de var.
Ama bir ara belki denerim bende de altyazılıya alışmışım bir kere.Ama biliyorum hep bir acaba şurayı anlamadım mı ? şimdi böyle mi demek istemişti ? diye kendi kafamın etini yerim, biliyorum kendimi.
Olive Kitteridge‘in 4 bölümünü de peşpeşe izledim. Güzel diziydi gerçekten. Keşke HBO bu tarz mini dizilerle daha fazla karşımıza çıksa. Bakalım Emmy ve Globe’ta ödülü Frances McDormand mı alacak yoksa Jessica Lange mi?
@dkamoy’a İngilizce altyazıyla izleme konusunda sonuna kadar katılıyorum. Burada hepiniz belirli düzeyde İngilizcesi olan, çeviri yapan insanlarsınız. Türkçe altyazı olmadan dizileri/filmleri rahat bir şekilde gerçekten izleyebilirsiniz.
En önemli avantajı, Türkçe altyazı bağımlılığından kurtuluyorsunuz. Çevirmenlere karşı sabırsızlığınızdan, anlayışsızlığınızdan eser kalmıyor. (Zaten burada kimse aşırı sabırsız değil de.) “Türkçe altyazı çıkmışsa ne ala, hazır değilse İngilizce altyazıyla izleyeyim” modunda takılıyorsunuz çünkü. Diziyi edindiğiniz an beklemeden izlemeye başlayabiliyorsunuz.
Başta bir yaklaşık on bölüm “zorlanıyorum sanki, böyle olmayacak” diye tereddüte kapılabilirsiniz ama pes etmeyin. Zamanla algınız gerçekten artıyor ve İngilizcenizi geliştirmenize (konuşulanı orijinalinden anlama açısından) faydası olduğuna inanıyorum. %90 anlıyorsunuz. %10 da zor kelimeler ya da cümle kalıpları için pay bırakalım, olayların gidişatını anlamada hiçbir sorun olmuyor ama. Zaten Türkçe altyazılarda da yaklaşık bir %10’luk eksik/hatalı çevirme ya da klavye hatası olabiliyor, aynı kapıya çıkıyor bana göre.
Bunları gerçekten zamandan kazanmanız için söylüyorum. Bir diziyi izlemek için vaktiniz müsait olduğunda beklemeden tüketmek yerine, beklemek ve zaman sıkıntısı yaşamak pratik değil.
Not: Tamamen altyazısız izleyemem. İngilizce altyazısı bile çıkmayan dizi de tek tüktür zaten.
@luna: Türkçe altyazıdan İngilizce altyazıya geçiş için yazdığın süreç, İngilizceden altyazısızlığa geçiş için de geçerli bu arada. Hele kablolu olmayan ABD dizileri için uhuuuu… :))
@dkamoy, doğrudur. Ama İngilizce altyazısı bile olmayan hiçbir diziden haberdar değilim. Kaç tanelerdir ki? Çok istisnadır onlar. Altyazı için Addic7ed’a en az Divxplanet kadar uğruyorum. Çoğu dizinin İngilizce altyazısı da öğlen saatlerinde çıkmış oluyor zaten. Benim takip ettiğim ve İngilizce altyazısı çıkmayan dizi yok en azından. Borgen’in bile çıkıyordu.
Aa bak haklisin borgen in son sezonu ben ingilizce seyretmistim simdi hatirladim. Sikinti olmamisti anlama konusunda. Ama dediginiz gibi bir surec, ben de isterim tabii ki altyazi bagimsiz izlemeyi dizileri.
Doğru ya @ozgun14, konuşulan dili İngilizce olmayan bir diziyi bile İngilizce altyazıyla izleyip anlamıştın işte, öylesi daha zor. Hem duyduğun hem okuduğun İngilizce olunca daha kolay oluyor.
Benim kardesim de benden sonra basladi dizi isine ama tutturuyo ingilizce altyazi izleyelim. Cocuk bile asti durumu, ben asamadim hala.
Tamam o zaman. Dkamoy’un onerdigi the game ile baslayayim. kim bilir uslu bir cocuk olursam belki jeremiah’yi bile izleyebilirim.
The Game hk.
Bitirince yazacaktım ama dayanamadım, ilk iki bölüm itibariyle çok keyif aldığım bir dizi oldu. Olaya bir de bu yönden bakınca, sanki bu tarafta işler daha ciddiymiş gibi geldi. En azından nükleer saldırı tedirginliğini Amerikalılara nazaran daha fazla hissetmişler.
Beklediğimden daha fazla hareketli, tam bir casus dizisi olmuş. Bu kadar kaliteli bir şey beklemiyordum. Bir de MI5’teki adama ”Dady” demeleri beni güldürüyor