Lost: There’s No Place Like Home
39 yorum annie 30 Mayıs 2008 15:15
2 saatlik 4. sezon finali, muhtemelen bu sezon izlediğim en iyi dizi bölümü, hatta lost’un en iyi bölümüydü. 12. bölümde adadakileri dört bir yanda, hepsi başlarına bir iş açmaya hazır halde bırakmıştık.
Aslında o bölümün, alttan alıp hikayeleri tam aksiyon olacak yere kadar getirip askıda bırakmasından bu bölümün ne kadar gergin, hızlı ve olaylı olacağı az çok belliydi. Ama bu kadarını da beklemiyordum açıkçası.
3. sezonun son sahnesiyle 4. sezonun finaline başlamak, 4. sezon finalini de aynı zaman dilimi içerisinde (hatta 3. sezonun bittiği yerden 5 dakika ilerideyiz resmen şu anda) yapmak nasıl bir manyak düşünce gücü gerektiriyor, tahmin bile edemiyorum. sezon finalinde benim en çok hoşuma giden bu oldu sanırım, ha bir de üstsüz sawyer tabii.
bu bölümde neler oldu, bundan sonra neler olacak bir bakalım. özellikle bu bölümden sonra dizinin gidişatının oldukça değişeceğini, artık adadan çıkalım kaçalım kurtulalımları iyice geride bıraktığımızı, önemli olanın ada ve orada kalmak olduğunu düşünüyorum.
devamı spoiler!
bu sefer özet değil de, akılda kalan sahneler, sorular, ilginçlikler şeklinde bir yazı olacak, buyrun.
* hurley’i kurtarma operasyonu sırasında locke’la jack’in yaptığı konuşma “oceanic six” yalanının doğuş anını gösterdi. adanın korunması ve gizli kalması gerektiğine taa ilk günden beri inanan locke, jack’in kafasını bir şekilde bulandırmayı başardı. adaya olan bu büyük inancıyla da others’ın başına ben’den sonra iyi bir lider olacağını göstermiş oldu bence.
* ben’i kurtarma operasyonundaysa en büyük yıldız sayid’di. kendinden 2 kat büyük adamı alaşağı etti. keamy’le sayid’in dövüş sahnesi hem uzun hem de harikaydı. o kadar görmüş geçirmiş richard alpert’in kafaya kurşun sıkmadan ve öldüğünden emin olmadan keamy’i bırakmış olması beni şaşırttı.
* ben’in kate ve sayid’i hiç bir oyuna getirmeden yollamış olması, kendisinin de adadan ayrılıp onları kontrol altında tutabileceği ihtimali olabilir mi? ben öyle kimseyi kolay kolay adadan yollamıyor malum.
* meşhur orchid videosunun bir kısmını izleme şansına erişiyoruz. istasyonun olayının zamanda kırılma ve yolculuk deneyleri olduğu ortaya çıkıyor.
* ben’in gitmeden evvel locke’dan özür dilemesi ve keamy’si alex’i öldürdüğü için öldürmesi içinde bir kısım insanlık taşıdığını gösterirken, keamy öldükten sonra gemide patlayan insanlar için “ee?” diyerek bütün pozitif yanlarını unutturmayı başardı.
* adayı taşımak için tahta bir tekerleği çevirmek bana biraz az geldi, daha enteresan ve karmaşık bir yapı bekliyordum nedense. kaybolma anıysa mükemmeldi.
* adayı taşıdıktan sonra ben’in nereye gittiğini üstüne giydiği parkadan az çok tahmin etmişsinizdir? (ipucu: türkçe konuşuyor musunuz?)
* gemi demişken, bölümün kahramanlarından michael’in tam da bomba patlamadan önce jack’in babasının görünmesi beni çok korkuttu. sanırım michael’a veda ediyoruz sonunda.
* jin öldü müü, kaldı mıı? o patlamadan kurtulmuş olması olanaksız gibi gelse de lost’ta ölmek bilmeyen karakterler (mikhail) bol olduğu için yorum yapamıyorum.
* bölümün bir diğer kahramanı da sawyer. kate’in kulağına bir şeyler fısıldayıp aşağıya atladığı anda kalbim durdu, onu da öldürecekler sandım. helikopterden atlayıp adaya geri dönmesi bir nevi iyi oldu sanki. adadan çıkan iflah olmuyor ne de olsa.
* oceanic 6’in gayet şans eseri oluşmuş olması harikaymış. ben kendi aralarında tartışmalar olacak, gitmek isteyenler kalmak isteyenler birbirlerini kesecek ve daha bunun olmasına çok var zannederken, birden bire hikayeyi öğrenmiş olduk.
* daniel’in bütün ısrarlarına rağmen miles ve charlotte adada kaldılar. miles’ın söylediğine göre charlotte adada daha önce bulunmuş. hatta yanlış anlamadıysam “doğduğum yeri bir göreyim” gibi bir şeyler söyledi.
* daniel patlama anında gemide değildi, adada da değildi. acaba ona da mı veda ettik bu bölümde?
* penny ve desmond’un kavuşma sahnesi, ikisinin telefon konuşmasından beri lost’ta gerçekleşmiş en romantik sahneydi muhtemelen. penny konusunda aklıma takılan bir şey daha, charles widmore kızının nerede ne yaptığını bilmiyor mu?
flash-forwardlar;
* geçen sezon finalinde kate’in “eve geri dönmem lazım, bekleyenim var” konuşmasında, bekleyenin sawyer olduğunu zannedip içten içe sevinen herkes esas bekleyenin kim olduğunu öğrendi. (aaron)* hurley kendisini görmeye gelen walt’a neden michael’in öldüğünü söylemiyor?* sayid hurley’i “güvenli yer” diye nereye götürecek?
* hurley gerçekten delirdi mi yoksa adadan güç kazanıp ölülerle konuşabilmeye mi başladı? (check mate mr. eko)
* sun’ın charles widmore’la ne işi var?
* ada neden herkesi geri çağırıyor ve neden ölmüş/akıbeti bilinmeyen insanlar üzerinden veriliyor bu mesaj?
* claire’in içine cin mi girdi, çok korktum ben aaron’un odasında geçen sahnede. aaron’u adaya geri götürmemesini söyledi kate’e. haydi buyurun.
* kate’in rüyasındaki telefon konuşmasının metni de “The island needs you. You have to go back before it’s too late.” şeklindeymiş, tabii ki tersten.
* yine geçen sezonun sonunda tabuttaki adamın kim olduğuna dair spekülasyonlar yapıyorduk. elementler ve robotpantolon‘u tebrik ediyorum, john locke diyerek doğru cevabı bulmuşlar. kate neden locke’dan bu kadar nefret ediyor ben tam anlayamadım.
* ben’in söylediğine göre adaya giderken hep beraber gitmeleri (ölmüş locke dahil) gerekiyormuş. bu hep berabere ben dahil mi? ayrıca adada bu kadar kötü ne olmuş olabilir ki adadan ayrılan herkes ayrı bir sayko olsun?
* locke ne demeye adadan ayrıldı, bir de üstüne öldü? acaba o da ben gibi adayı taşımak zorunda mı kaldı? geri götürüldüğünde muhteşem mistik adamız ölüyü diriltir mi?
* john locke, isim değiştirdiğinde de yine bir başka filozof olan jeremy bentham‘ın adını almış. enteresan geldi.
yeni sezona kadar bol sabır dilerim.
yorumlar
altyazı bulan? yedinci gemiye giremiyorum?
Türkçe altyazı 213 çevirisihttp://www.lost.web.tr/altyazilar
adayı taşıdıktan sonra ben’in nereye gittiğini üstüne giydiği parkadan az çok tahmin etmişsinizdir? (ipucu: türkçe konuşuyor musunuz?)Bu kısmı anlamadım. Verdiğiniz linkte hiçbiyere çıkmıyor. Ne demek istediniz?
tekrar baktım 9. bölüme sahra çölüne düşüyomuş. orda Türkçe biliyor musunuz? diye soruyor biyerde. Bu mu ipucu. Farketmemişim bile. Verdiğiniz linkte bahsi geçse bari. hey allam.
lost 13-14 altyazı – yedincigemi.com’a ait.
O nasil bir bölümdü öyle?! Ömrümü yedin Lost!
spoiler
Jack: “See you in another life brotha!”
spoiler
john lock neden isim değiştirdi ve sayyid neden hurley’e onun gerçek ismini söylememesi için uyardı?bunlar kafama takılan kısımlar.. ayrıca zamanın 01:08:44 gösterdiği vakitte hurleyin elbisesinin kupkuru olduğu görülecektir.. doğrusu bu beni şaşırttı, akşam karanlığında vede hurley gibi bir vücutta o elbiseler nasıl kurur, gerçekten şaşırtıcı :Dher neyse ilginç bir sezon finali.. kafalardaki soru işaretleri lock’a kaydı.. ve de şu sun’ı gördükçe sinir oluyorum.. çok gıcık birşey.
takıldıklarım;spoiler içerir …1. normalde ben hiç ada dışına gidip diğerleri ile konuşmuyodu ama jack (jeremy) gidip hepsiyle konuşmuş (adada kötü şeyler olmuş ondan dolayı olabilir.)2.keamy’nin sırtında da hiç kuşun izi yoktu ateş edilirken sadece bir iki duman efekti.3.ADayı taşımak için bildiğimiz yat direksiyonunu çevirdi :D4.Bence bomba patlamadan (zaman kavramıda adayla gemi arasında farklı olduğundan (füzeyi hatırlayın)) micheal adaya dönüyor ve jininde dönme ihtimali var ama az güvertedeydi5.Gemi patlayacak diye bağırılırken (kaptanı hadi anladık gerçi kaptanda yok ama) hiç bir mürettabatın oceanic6’in kafasını gözünü yarıp o helikoptere binmeye çabalamaması ilginç daha ilginci daha önce zodiacla taşınan kazazedeleride güvertede ve helikopter yakınında göremiyoruz.Birde biz nasıl bekleyecez ocağa kadar
http://tr.wikipedia.org/wiki/Jeremy_BenthamTürkçesi için ve sanırım kuramı olan Panopticon tasarımda bir nevi dizide geçecek gibi duruyor.
Telefondan kate i arayan kişide john locke ses kayıdından anladığım kadarıyla.
bir kaç farklı yerden bir kaç farklı spoiler okuyunca kafamdaki soru işaretleri çoğaldı..paylaşayım;1) Ada ile gemi arasında zaman yanılsaması veya kayması gibi birşey vardı.. yani gemideki zaman zarfı ile adadaki zaman zarfı aynı değildi.. peki sawyer ve o bayan doktor nasıl oluyorda gemi patladığı gibi o dumanları görebiliyorlar?2) sawyer, kate’ten birşeyler istedi ve bir önceki bölümde de kate ile jack arasında bir atışma olmuştu güven bunalımı ile ilgiliydi.. ve orda sawyer’a yardım ettiğini söylüyordu.. nasıl yardım ediyor ? sawyer adada değil mi?3) john’un isminin bile fısıldanarak zikredilmesi, ben’in onu adaya götürme ihtimaline karşı yapılan bir koruma görevi gördüğünü varsayarsak, bu adam adadan ne diye ayrıldı?.. sakın wildmore’un tekrar adaya saldırdığını söylemeyin zira ben ve sayyid wildmore’un iflahını kuruttular, adam bu durumda başını kaldıramaz.4) gemi patlamaya yaklaşmışken, hiç kimsenin şu helikoptere hayvanlar gibi tepişip koşmaması nasıl açıklanacak?5) orkide istasyonundaki şu john’un daldığı delik her seferinde adayı taşıyınca çıkıyorsa eğer neden john tekrar deliği oluşturmaya çalıştı? nasıl açılır nasıl kapanır.. kafa karışmadı değil ? bir seferlik seyahat için midir o delik?…
bana göre lost’un en iyi sezonu olmasına rağmen tüm lost bölümleri içerisinde en dandik bölüm oldu final.
lost’u alttan alta lost yapan en büyük etkenlerden belki de en önemlisiydi kusursuz yönetmenlik ve akıcılık. ama bu bölümle çok ciddi bir inandırıclık problemi vardı.
yani ne bileyim, yakıt boşalma hızıyla zamanın orantısızlığı, gemiye indikten sonra hemen kalkabilmeleri, helikoptere bizimkilerden başka rağbet olmaması (botla gelen diğer kazazedeler nerdeydi) gibi gibi zilyon tane şey sayabilirim. helikopter kazasında aaron dahil kimsenin burnunun bile kanamamasından bahsetmek hiç istemiyorum. hepsi de bir bölümdeydi, of çok kötü.
benim lost’ta görmeye alışkın olmadığım şeyler bunlar. diğer sezonlarda bu tip tek bir falso yok.
galiba biraz aceleye geldi çekimler, bu grev mrev ayağına.
finalin en iyi sahnesi hiç ama hiç kuşku yok ki maykıl ölmeden hemen önce jack in babasının belirmesiydi
evet şimdi şu 4. sezonu sakin kafayla bi yeni baştan tekrar izleyelim..
jin’le, michael ölmemiş buna sevindim. gerçi bunlar zaten ölemiyordu değil mi ? ben uzun bir yorum yazacağım ama tekrar seyrettikten sonra. çok uzundu kesin atladığımız bir şey var..
ama bir şey artık çok daha önemli oldu; karakterlerin adları. acaba bunlar gerçekten bu kişilerin ruhları mı? rastgele bu kişi adları bulunmuyordur sanırım.
bir de şu charlotte a dikkatleri yoğunlaştıralım. miles buna daha önce de adaya gelmiştin gibi bir laf etti. yani eskilerden.
yoksa bu jacob kadın mı?
micheal’in ölememesinin sebebi adaya karşı hala yükümlülüğü olmasıydı, geri dönüşü de bu borcunu tamamlamak içindi. lakin patlama anından hemen önce christian shephard’ın gelip “you can go now, michael” demesi, görevinin tamamlandığı, yani artık ölebleceği anlamına geliyor bence. o yüzden michael’in dönüşü olmaz büyük ihtimal. ayrıca adanın dümeninin olduğu yerdeki kalıntılar, işaretler oldukça eski gözüküyordu, keza ben’in evindeki gizli geçitte de birtakım hiyeroglifler vardı. bunlar da adada uzun zaman önce de yaşam olduğunu gösterir nitelikte. bir de yaşlanmayan adam richard alpert var tabi ki. son 2 sezonun konusunu locke liderliğindeki the others’ın maceraları oluşturacaktır diye düşünüyorum.
unnamedfeeling’e kesinlikle katılıyorum michael’ın “muhtemelen” öldüğünü “you can go now, michael” cümlesinden çıkarabiliriz…Birde bu zodiactaki arkadaşlara ne oldu onlar neredeler?!?Ayrıca oky’nin de inandırıcılık konusunda dediklerine katılmamak mümkün değil. kurtarma botunda jack’in sahnesine bakarsak (desmond’ı kurtardıktan sonraki yakın çekim) bu kadar kötü bir montaj olmaz diyorum. Bir de helikopterin FiFA 98 efektleri ile düşmesi’de ilginçti…ancak adanın kaybolmasına ve oluşan damla efektine diyecek yok. Keamy’nin ölmemesi… vs. vs.Son olarak Sawyer atlamadan önce ne dedi Kate’e?Ayrıca şahsen hiç sevmediğim Jack’in ne kadar kolpa, Sawyer’ın ise ne kadar delikanlı olduğunu bir kez daha gördük. Adam Ajan Bauer Mübarek, gözünü kırpmadan atladı…Birde bu Jack’in gerçekten bu kadar inatçı olması şart mı?bu adada Hurleyden başka kimsede normal bir kafa yapısı yokmu(Gerçi o da deli ama naaparsın) Gözünün önünde göz açıp kapayıncaya kadar ada kayboldu herif hala “yok kaybolmadı, yok öyle birşey” demez mi?!?!?! Ya sabıııırrrrrr. Ayrıca Jack’in Desmond’a şehvetle “hayat öpücüğü” vermeside en başından beri adada bayanlara pek ilgi göstermemesinin sebebini açıklar mı ki? ( Sevmiyorum herifi napiim )
Bu sabah baktığımda prens adalarının (marmara adaları) yakınlarında tropikal bir adanın kısa süreyle belirdiğini görür gibi oldum. Sonra bir salla, kel bir adam Bostancı sahiline çıktı. Kel kafalı renkli gözlü adam etraftaki balıkçılara telaşla adres gibi birşeyler soruyordu. “evom dnalsi” dediğini işitir gibi olduk.
Üstü başı perişan haldeki adam sonra tekrar sala atlayıp hızla adaya döndü. Sonra ada kayboldu.
Adanın yeni koordinatlarını veriyorum.
http://tinyurl.com/6d2l8z
SUN, diğer kurtulanlara ve jin’i gemide bırakanlara kızgın…nasıl sayid, Benjamin için çalışıyorsa, bence sun da widmore için çalışacak…
helikopter düştüğünde, jack suyun içine daldı bayaa, des boğulmak üzereydi..o sahnede aaron’un başına bişey gelmeden nasıl kurtulacağını düşünürken bi baktım bottaki hugo, kate’ten alıyor çocuğu…bu çok basit olmuş :S
“Jeremy Bentham (15 Şubat, 1748 – 6 Haziran, 1832) İngiliz filozof, hukukçu ve toplum reformcusu. Faydacılığın kurucusu olarak da biliniyor. ”
ismin seçilmesinde ‘insanlardan faydalanma, karakterin istediği şeyi, sanki şahsın kendisi istiyormuş gibi yaptırma’ özelliği ile alakalı olabileceğini düşünüyorum…
Sinema tadında ama tırt bir bölümdü. Çok fazla mantık hatası vardı. En çok aklıma takılan ise roket deneyindeki zaman kayması’nın bu sefer neden olmadığı ? Kendi kendimi kandırarak şu cevabı verdim. Geminin bulunduğu yer ile ada arasındaki mesafe daha önce çok uzaktı adadan görülmüyordu ama bu sefer adadan bakıldığında gemi gözüküyor. Yani ortada zaman kayması yok. Yani tüm olay geminin daha önceki yeri ile ilgili diye düşünüyorum.
* Sun’un wildmore ile konuştuğu zaman dilimi eğer adadan ayrıldıktan 3 yıl sonra değil ise sun wildmore ile anlaşarak jin’i bulmak istedi diye düşünüyorum bu iş tabikide wildmore’un da işine geldi ve adaya saldırı düzenledi. Locke öldüğü içinde saldırı başarılı oldu sanırım.
* Sayid oceanic six konuşmasından sonra nadia ile karşılaşmıştı hatırlarsanız. 9. bölümde ise nadia’nın öldüğünü görmüştük. Acaba nadia’yı ben ya da locke sayid’i adaya geri götürmek için mi öldürdü ?
* Şu esmer amcamız ne oldu öldü mü kaldı mı onuda merak etmekteyim. Son zamanlarda görmez olduk.
* Jack’in babası heryerde çıkar oldu nereye bağlayacaklar acaba bu işin sonunu
vs. vs. gibi daha binbir tane soru var aklımda. Yeni bölümü bekle dur şimdi işin yoksa
bence sawyer atlamadan önce ada dışında bir çocuğu olduğunu ve kate’den onu bulmasını istedi. keza kate jack’e “parktaki annelerden biriyle buluştuğunu” söylerken sawyer’ın çocuğunu doğuran kadından bahsediyordu. hatta telefonda konuşurken ona “jack geldi kapatmalıyım” bile dedi.
benim aklıma gelen ve konuşulmayan birşey oldu. Şimdi bildiğiniz gibi Jack’in babası ölüydü ve jack onun tabutunu geri getirmek için uçağa binince uçak tabutla birlikte düşmüştü. Bundan sonra da Jack’in babasını ada üzerinde birçok kere birileriyle konuşurken gördük. Hatta ada dışında da Jack’e hastanede görününce Jack delirdi gibi birşey oldu. Finalde ise yine bir tabutun içinde John’u gördük. Ben ise onun adaya tekrar götürülmesi gerektiğini söyledi. Adaba Jack’in babası da adadan çıkıp mı ölmüştü? Orada kadro tamamlandığı için mi oceanic 815 düştü? Olası bir john’lu adaya dönüş ile bundan sonra Jack’in babası yerine John’u mu etrafta gezinen adam olarak göreceğiz? Ben neden dönmelerini destekliyor?
Lost bize birkaç cevap verdi fakat yüzlerce soru işareti yarattı gene.
bu arada yine wikiye göre Jeremy Bentham’ın etkilendiği felsefeciler arasında John Locke ve David Hume var. John’a boşu boşuna Jeremy ismini takmamışlar, Desmond’da, David Hume’ın akrabası olaiblir mi? :))
bu resim ne anlama geliyor ? sizce jackin yanında duran siyah şey nedir? Sanki benjaminin copuna benziyor.
fotomontaj değil!
http://www.rasty.com/files/JackDevice.jpg
Sayid’in arabanın içinde Hugo’nun kapısının önünde gözetleme yapan adamı öldürdüğü saate dikkatlerinizi çekmek isterim
8:15
siliniz iki nokta üstüsteyi;
815
vay be @haqqowski büyük bir şey bulmuşsun. şaştım valla. bütün teorilerimi çürüttün.
haha =)@haqqowski sanırım yeni başladın diziye
jack’in elindeki hakikaten benjamin’in copu. Acaba bunun anlamı ne
Bölümde acayip kötü teknk hataların yanında(montaj hataları ve görüntü bozukluğu), mantık hataları da çoktu. Lost’tan beklenmeyecek derecede kötü bir patlama sahnesi. B movielerde bile daha iyi patlama sahneleri var bea. Ayrıca tabutu geri getirme olayının neresini anlamadınız, zamanı geri alcaklar işte o zaman da herkesin beraber olması gerek ki, bölünme olmasın.
MEchEng@ jack hakkında tüm söylediklerine katılıyorum. dizide en sinir olduğum karakterler jack ve locke. JAck’inkileri sen söylemişsin, locke’un da sebepleri söylemeden buyurması ve antipati oluşturup, herkesin söylediğinin tersini yapması beni sinir ediyor.
Ben Richard a takıldım Locke ile çocukken karşılaşmış aradan 20-30 yıl geçmiş richard da bir yaşlanma yok hatta locke tan daha genç gösteriyor. bunu bilerek mi yapıyorlar anlamadım.
Richard da erken yaşlanma hastalığı vardı da acaba ada bunun olmamasını mı sağlıyor ki ( çok fena sallarım )
clones ve yoknickmick’ e1- diziye yeni başmadım2- yeni bişiy de bulmadım. hatta teori çürütmek içinde yazmadım. 815 olayına yeniden barNak basıldığını dile getirdim.3- hiçbişi
@haqqowski.zaten şaka yapmıştım. darıldıysan kusura bakma. ama hemen hemen her bölümde
numaralarla ilgili bir şey çıkıyor. artık normal bi hale geldi.
mühim olan lostun ilk bölümünde jack’in yanındaki siyah şey ne? çok fena şeyler olucak çok.
> jack’in yanındaki siyah şey ne?
ne olacak. hemen söyliyim;
kayıtlara da geçsin üstelik.
hani jack küçük emrah modunda Kate ve Benjamin’e ağlayıp duruyordu ya gerçek yaşamda. İşte “uçaklara biniyorum tekrar adaya düşeyim” diye.
işte o Jack’in adaya düşmüş hali. aslında gördüğümüz ilk bölümdeki o sahne sonraki düşme. yüz ifadesinden “ohh bea, yine düştüm” dediğini anlıyoruz. yada sert birşeyin üzerine düşmüşte olabilir.
elindeki ise cep telefonu, hemen kafasının yanında jop gibi duran ise set işçilerinden bir elemana ait. ne olduğu set işçisinin özeline giriyor, yazmak doğru olmaz.
@ggecimyahu sen de sanki hepimiz sabah akşam zamanda yolculuk ediyomuşuz gibi konuşmuşsun be ya bu lost hepimizi ayrı alemlere sürükledi
bu bölüm gerçekten süperdi hleki sonu harikaydı agzım acık kaldı ben tabutta sawyır vardır sanıyordum ama dumur oldumdizi kendini aşmaya devam ediyor
oncelikle yazi:
ipucu gayet anlasiliyor yahu. sadece parka degil benjamin’in kolundaki sıyrık’a da dikkat çekerim ben efendim.
neden bunu boyle algiladi herkes? charlotte’un arastirma yaparken kutup ayisi gorup pis pis siritisini hatirliyorum.yine de miles’in soyledigine aslinda charlotte bile sasirmis gibi degil miydi? sanki miles’in bir takim olulerle konusma/doga ustu yetenegi sayesinde charlotte’un adadan ayrildiktan sonra (gelecekte) tekrar adaya donmek isteyecegini biliyor olmasi muhtemel.diger yandan bu adada charlotte’un bir yakininin olu olarak bulunup miles’in da bu kisiyle konustugu anlamina da gelebilir (mr. eko ve yemi ikilisi gibi)michael’in ölümü:michael görevini tamamladı mı bilemeyiz, ama sezon 1’e gidip shannon’un walt’ın sözünü yerine getirmek için vincent’i ararken ölmesi, üzerine hiç sorumluluk almayıp insanları kullanan shannon’un ilk fedakarlığıydı ve sanki adadaki amacına ulaşıp öldü.boone shannon için kaygılanmayı bırakıp kendi hayatına bakmaya başladı, onu kafasından attığı gün sürpriz bir toprak kayması! ile yere düşen uçakla öldü.sezon 2, ana lucia hanım kızımız kendisinin canını acıtanları birer birer öldürürdü (bebeğini karnında öldüren jason gibi), ama benjamin’e bunu yapmadı ve sanırım adadaki amacı da burada bitti.libby’nin olayını çözemedik ama ada dışında da hurley’in peşinde idi ve onunla sevgili olduğu bir anda hayatı bitti.christian shephard oglunun (jack tabi ki) onu sevdigini bilmesini sagladi (isteyerek degil ama sawyer’a soyledi bunu) ve o sahneden sonra öldü.mr. eko’yu black smoke (sanırım benjamin bile olabilir) öldürdü. ama yemi (bu da sanırım jacob) ona kötü biri olduğunu söyledi. ama o da günahlarından arınmak için kiliseyi yapmıştı sahile? ve öldü.michael’in bir borcu oldu arkadaşlarına, şu an onu ödedi ve ölebilir sanki?jin de sun’un ve doğacak olan bebeğin güvenliğini sağladı ve ölebilir mi?jack ve ilk sahne:biri daha yazmış; ben 2. sezondan beri algılayamıyorum jack’in nasıl bu kadar az soru sorup da üstüne üstlük hiç bir şeye şaşırmıyor olmasını.sonra yavaş yavaş dizinin ipuçlarını açması ile aklımda parçalar yerine oturmaya başladı.1. jack dizinin başında; dizinin ilham kaynaklarından biri olan peygamberler gibi “follow the white rabbit” teması ile lider oldu. daha önce pek sorumluluk almak istemiyordu, neden kararları ben veriyorum diye soruyordu. ama locke’un onu uçurumdan kurtardığı sahne birden jack’de bazı değişimler yarattı. ikisi tekrar yan yana sırt üstü yığıldılar ve kamera onları yukarıdan gösterdi. ardından jack’in ve hatta locke’un liderliği başladı.2. jack’in ilk sahnede bambuların arasında tepesinde ağaçlar varken uyanması. uçaktan yalnızca onun oraya düşüyor olması şüphe uyandırdığı gibi sahnenin devamında: cebindeki içki şişesine bakıyor (sanki nerede ve hangi zamanda olduğunu anlıyor) ve birden nereye koşacağını bilen bir halde sahile doğru koşmaya başlıyor? ama sahilin yerini nasıl biliyor o kadar dik bambular arasından? hiç etrafa bakınmadan? ses de gelmiyor o sahnede jack sahile çıkıp sağa sola bakmadan önce.. bir de kamera ilginç bir dönüş yapıyor orada ve jack’in pozisyonu değişiyor. dolayısıyla adada uyanan jack, uçaktan düşen jack olmayabilir.3. jack zaten “içlerinde yürüyen ama onlardan biri olmayan” dövmeli insan, artık nereye bağlanırsa bu : )
@laroux oldukça güzel açıklamalar. bazı şeyler eklemek istiyorum. mesela john’un olacakları görme özelliği. tabi bu desmondun ki gibi belirgin bir şekilde verilmesede bazı örnekler bunu özelliği olduğunu düşündürüyor. mesela boone ile jonh hatch’in yanında oturup nasıl açıçaklarını düşündükleri bölümde john elinde bir karışım hazırlıyor. boone bunun üzerine soruyor elindeki şey ne için. john’da daha sonra kullanıcağını söylüyor. sonra geri dönüş yolunda boone ile john diğerlerine söyleyip söylememe konusunda tartışıyorlar. bunun üzerine john, boone’u bayıltıp bağlıyor. sonra kafasındaki yaralı kısma hazırladığı halisonejen etkiye neden olan karışımı sürüyor. küçük bir ayrıntı ama önemli. sonra yağmurun yağacağını tam zamanında bilmesi. sonra başka bir bölümde richard’ın john’u ziyareti sırasında john’un çizdiği resmi görüyoruz. resimde bir kişi ve black smoke’a benzeyen bir karalama vardı.
missing pieces serisinin son bölümünde vincent’ın jack’in babasıyla karşılaşmasını görüyoruz. babası “vincent’a git jack’e yardım et” diyor. vincent jack’e gideceği yolu gösteriyor. jack babası yardımıyla yolu bulmuş olabilir. ileriki zamanlarda yine babası sayesinde adadaki su kaynağını buluyor.
desmond ile penny kavuştu ya artık diziyi takip etmek için pek bir nedenim kalmadı. benim için bu sezonun favori bölümü; desmond’un zamanda yolculuk yaptığı ve penny ile telefonla konuştuğu bölümdür.
@robotpantolon: desmond ve penny hikayesi devam edecekmis senaristlerin aciklamalarina gore.
Ben adayı taşımak için ” Kesinlikle metal eşyalar konulmaması gereken Asansör’ e” neden saçma sapana metal eşyalarla doldurdu ve patlattı ? Ayrıca o asansöz ün görevi neydi ? Bi kilidi yokmuydu ? yada düğmesi ? illa patlatmakmı gerekiyordu. Takıldım yaws…