doctor-who

BBC‘nin sevilen dizisi Doctor Who’nun 9. sezonunun başlamasına sayılı günler kalmışken; Den of Geek‘in çiçeği burnunda Doktor’umuz Peter Capaldi ile geçtiğimiz ay yaptıkları röportajı sizlere aktarmak istiyorum. İşte Capaldi’nin gözünden dokuzuncu, yani Doktor olarak ikinci sezonu ve daha fazlası…

Not: Yazı 9. sezonda rol alan oyuncular ve hikayeler hakkında küçük küçük ispiyonlar içermektedir.

Yeni sezonda Doktor’u ve Clara’yı nasıl göreceğiz?

Uzay ve zamanda istedikleri yere gitmenin verdiği heyecan ve aksiyonla birlikte ikisi de muhteşem vakit geçiriyorlar. Onları bekleyen yeni maceraları düşündükçe ikisi de heyecanlanmakta ve bu şekilde hareket etmekteler. Her zamanki gibi gittikleri yerlerde eğlenirken karşılaştıkları çeşitli tehlikeleri de yenmeye çalışıyorlar.

Dizide en çok hoşuma giden şey Doktor’un bir bakıma kendini arıyor, bazı yönlerini değiştirmeye çalışıyor olması.  Yani aslında demeye çalıştığım şey Doktor’umuz değişmedi; hala aynı endişeleri, kaygıları ve üzüntüleri hissediyor içinde. Ama artık yaşadığı ana, dört kolla sarılmaya çalışıyor. Aslında işlerin her zaman ters gidebileceğini ve büyük sıkıntılara yol açabileceğinin farkında; ama bence sürekli bunu düşünmek yerine yaşadıklarından keyif almaya çalışıyor artık.

Yeni sezonda Clara‘nın öğretmenliği nasıl işlenmiş?

Öğretmenliğe devam ediyor. Okulda tam zamanlı (full-time) olarak bile çalışabilir aslında; çünkü onu maceralarımızdan sonra ayrıldığı zamana geri götürüyorum. Yeni sezonda da oldukça meşgul olacak yani.

Game of Thrones’tan Maisie Williams’la çalışmak nasıldı?

Maisie tek kelimeyle süperdi. Büyük bir Game of Thrones hayranı olduğum için Maisie’yle çalışmak beni çok heyecanlandırdı. İnsanı eğlendirmeyi çok iyi biliyor. Game of Thrones‘ta ilk görev aldığında daha 12 yaşındaymış. Işığın nereye düştüğünü, nerede durması gerektiğini, ne sorması gerektiğini iyi öğrenmiş.

İzlerken göreceksiniz, rolü değişiklikler gösteriyordu, farklı bölümlerde oldukça farklı şekilde hareket etmesi gerekiyordu ama yeteneği sayesinde büyük bir ustalıkla altından kalktı ve oldukça güzel bir şekilde halleti. Birlikte 18. yaşını kutladık. Etrafımda böyle genç ve enerjik birinin olması bana çok keyif verdi.

624Michelle Gomez de Missy karakteriyle bu sezonun kadrosunda.

Michelle inanılmaz birisi. O hikaye teknik olarak biraz daha değişik. Michelle çok eğlenceli, süper. Ama biraz daha farklı. Hepimiz bir bakıma birbirimize yardımcı oluyoruz.

Bu sezon Zygon’lar da geri dönüyor.

Çok güzel değiller mi ya? Dangerous Liaisons filminde Zygon‘ların tasarımcısı Jim Acheson‘la birlikte çalışmıştım. Glenn Close ve John Malkovich için bütün o göz alıcı 18. yüzyıl kostümlerini o ayarlamıştı. Onunla Zygon’lar hakkında konuşmayı çok istiyorum.

Tom Baker‘ın orjinal kıyafetlerini o tasarlamıştı, Mutant’ları da onun yarattığını düşünüyorum. Büyüleyici işler yapıyor. Bu konuyu ona sormaya kalkınca biraz utandığını hissettim. Onun Oscar gibi ödüllerde tasarım dallarında bütün ödülleri topladığını düşünüyorum.

Dalek’leri de göreceğiz bu sezon.

Hem de bir sürüsünü. Tamamen bilgisayar yapımı değiller; yani aslında bir odada yığın halinde duruyorlar. Onları öyle bir arada görmek insana keyif veriyor. Seti gördünüz mü bilmiyorum ama gerçekten çok hoştu; insanda altmışlarda kalma gibi bir his uyandırıyor.

Peki Jenna Coleman’la çalışmak nasıl bir duygu?

Jenna çok eğlenceli biri. Büyük bir uyum içindeyiz ve benim performansımı her zaman olumlu yönde etkiliyor. Set arasında karşılıklı konuşup gülerken “Ne güzel vakit geçiyor” diye düşünüyorum; set başlayınca o birden rolüne girip o kadar etkili ve gerçekçi bir şekilde işini yapıyor ki bana “Kendimi toplayıp oyunumu yukarı çekmeliyim” diye düşündürüyor. Yani benim hep tetikte olmama sebep oluyor.

Aynı ilişkinin Doktor ile Clara arasında da olduğunu düşünüyorum. Doktor’un biraz daha insan ırkına karşı sorumlu hissetmesi için çalışıyor.

Peki geçen sezon?

İlk geldiğim andan beri bana karşı her zaman çok kibar davranmaya çalıştı. Bana etrafı gezdiren, TARDIS’i ve diğer eşyaları tanıtan ilk kişiydi. Diğer arkadaşlar gibi o da yardımcı olmaya, destek olmaya çalıştı hep. İlk zamanlarda rolüm oldukça korkutucu geliyordu, özellikle ilk gün. Nereden baksan orada 250 kişi vardı, hepsi gözlerini dikip bana bakıyordu. Ama her zaman yanımda Jenna’nın desteğini hissettim.

Steven Moffat sezonla ilgili genel olarak size neler söyledi ve sezon finalinde Doktor’u nasıl göreceğiz?

Bu yıl beni tamamen karanlıkta bıraktılar. Bildiklerim de dedikodulardan, kulak misafiri olduğum konuşmalardan ibaret. Daha önce Steven, benimle bütün sezonu konuşup kabaca anlatmıştı; ama bu sefer finalle ilgili hiçbir şey bilmiyorum. Bilmemek bence daha iyi. Eğer bilseydim daha mı iyi rol yapardım bilemiyorum. Eğer Doktor başına ne geleceğini bilmiyorsa ben nasıl bilebilirim ki?

8. sezonda yapmaktan hoşlandığınız veya hoşlanmadığınız, keşke olsaydı ya da olmasaydı dediğiniz herhangi bir şey oldu mu?

Pek değil. Yani senaryo işine hiçbir zaman dahil olmadım, ne yazılmışsa ona uydum ve şunu da söylemeliyim ki bu sene gerçekten ama gerçekten senaryo bakımından çok güzel.

Öyle düşünüyorum ki dizide rol alan bütün Doktor’lar, ilk ortaya çıktıkları anda dizinin katılmadan önceki haline karşı, bir önceki Doktor’a karşı bir reaksiyon gösteriyorlar, ona benzememeye çalışıyorlar. Mesela Matt çok hareketli, açık ve arkadaşçaydı. Benim öyle olmamam gerektiğini düşünmüştüm. Hala da aynı şekilde düşünüyorum. Ama buna karşın Doktor artık öyle değil.

Doktor için doğru kararlar verdiğimizi, karakter olarak büyüdüğünü ve daha oturaklı hale geldiğini düşünüyorum. Birdenbire rejenerasyon geçirip yeni bir ruh kazanmak, yeni doğmuş bir bebek misali kendini keşfetmeye çalışmak, üstelik hala aynı karakterken bunları yaşamak gerçekten çok ilginç ve tuhaf. Bu yüzden hiç durmadan yolculuğuna devam ediyor. Bence o, hatta sadece o değil bütün Doktor’lar, hala kim olduğunu anlamaya ve kendini bulmaya çalışıyor. Dizinin adının da buradan geldiğini düşünüyorum.

Yeni hikayeleri hem bir hayranı olarak hem de aktörü olarak nasıl yorumlarsınız?

Sanırım bende ikisinden de biraz var. Büyük bir hayranı ve yetişkin bir oyuncusu… Açıkçası hikayeyi gördüğüm zaman ilk önce bunun nasıl altından kalkabileceğimi ve en iyi şekilde nasıl yapabileceğimi düşünüyorum. Ama beni her seferinde heyecanlandırmayı başarıyor, çünkü her hikayede hoşuma giden bir şeyler buluyorum. Yeni bir canavar görmek veya eski bir canavar görmek hoşuma gidiyor. Dalek dolu bir odaya girince veya Zygon’ları görünce içimi sıcak ve tatlı bir duygu kaplıyor.

Doktor’un daha önceki yol arkadaşlarından hangisiyle çalışmak istersiniz?

Hepsi birbirinden güzel. Katy Manning süperdi. Seti ziyaret etmek için geldiğinde tanışmıştık onunla. Merhum Elisabeth Sladen aynı şekilde süperdi. Hepsi çok güzel işlere imza attılar. Karen‘la bir araya geldik birkaç defa, o da çok eğlenceli bir karakterdi. Ama eskilerden düşünecek olursak… Ian ve Barbara.

O günlere özlemle bakıyorum şu an. Yani her gün değil tabii ama düşününce hoşuma gidiyor, ilk seriyle Coal Hill School gibi küçük bağlantılar da güzel oluyor bence. Yaşımdan ötürü benim de eski seriden bir şeyler çağrıştırdığımı düşünüyorum. Barbara’nın çok dikkat çekici olduğunu düşünüyorum. Coal Hill School’da göz alıcı bir öğretmendi, Jenna’nın da bunu devam ettirdiğini düşünüyorum.

Hayranlar için yaptığınız ekstra işler hakkında bir şey söylemek ister misiniz?

Dürüst olmak gerekirse ne Matt‘ten, ne David‘den ne de Chris‘ten daha farklı, daha fazla bir şey yaptığımı düşünmüyorum. Artık yeni bir çağda yaşıyoruz, bunun da bir etkisi olarak daha fazla iletişim kurmak, sohbet etmek gerekiyor. Eminim ki onlar benden daha da fazla yapmıştır.

Bazen küçük karalamalar yapıyorum, bir şeyler çiziyorum; bunlar biraz daha kişiye özel gibi geliyor bana. Ama çok özel bir şey yaptığımı düşünmüyorum. Onlara bir şey söyleyince veya özel bir şey verince insanların mutlu olacağını bilmek gerçekten eşsiz bir duygu. Aslında senden bir şey de beklemiyorlar, bir şey sormuyorlar; sadece karşılıksız seviyorlar.

Mart 2015’te Cardiff’teki Doctor Who Experience‘ta bir anda ortaya çıkıp çocukları mutlu etmiştiniz. Bu fikir nereden geldi?

Hafta sonu genelde Londra’ya evime dönüyorum ama o hafta özel sebeplerden ötürü o taraflardaydım. Eşim “Neden bir gidip bakmıyoruz neler oluyormuş?” dedi. Ben de daha önce hiç baştan sona gezememiştim orayı. Oranın üst katında çekimlerimiz de olmuştu, buna rağmen hiçbir zaman içerisini gezememiştim. Böyle olunca ben de keyifli olacağını düşündüm ve hadi gidelim dedim.

Bunların dışında -ve tabii ki en önemlisi- oraya gidip kendini gösterince çoğu kişinin yüzünü güldürebileceğini, onları mutlu edebileceğini biliyorsun. Bunu bana verilmiş bir armağan olarak görüyorum, çünkü başka birileri tarafından sevilmek ve saygı duyulmak beni her şeyden daha çok mutlu ediyor.

Kendi gençliğinizle diğer Doktor Who hayranlarını karşılaştırınca ne gibi benzerlik veya farklılıklar görüyorsunuz?

Nasıl bir duygu olduğunu ve ne kadar sevdiğimi hatırlıyorum. Sanırım bu yüzden biraz da suçluluk hissediyorum çünkü yapmak istediklerimin hepsini yapmıyorum, yapamıyorum. Kimse yapamaz o kadar. Ben de elimden geldiğince yapmaya çalışıyorum, ama açık konuşmak gerekirse bir gün kendimi geri çekmem gerekecek, çünkü dizi için her zaman vakit olmuyor.

Daha önceki canavarlardan hangisiyle karşılaşmak isterdiniz?

Bir sürü var. Ama bu soru sorulduğu zaman genelde biraz daha karanlıkta kalmış olanları seçmeye çalışıyorum, Chumbley‘ler gibi. Sadece diğerlerine nazaran biraz daha az bilindikleri için. İblis‘leri isterdim heralde. Eski canavarların yeni teknolojiyle biraz daha güzelleştirilip karşımıza çıkarılması hoşuma gidiyor. Şeytanlar gelse güzel olurdu çünkü onlar biraz daha büyülü gibi. İçinde biraz da korku ögesi bulunan, gerçek üstü canavarları seviyorum. Onun dışında Axon‘ların da modern teknolojiyle çok hoş olacağını düşünüyorum.

Üzerinizdeki baskı ilk sezondan sonra değişti mi?

Pek değişmedi aslında. Kontratım yenilenince başarılı olduğum, en az bir sene daha dizide olacağım için sevindim tabii ki. Ama hiçbir zaman rahatlamak, gevşemek gibi bir lüksünüz olmuyor; her zaman elinizden gelenin en iyisini yapmak zorundasınız. O yüzden sürekli ilgi çekici ve güzel şeyler arıyorsunuz.

Diğer dizilerde olduğu gibi Doctor Who’da da kendinizi sürekli aynı olayın içinde buluyorsunuz. Polisiye bir dizide nasıl ki her hafta bir cinayet olup aynı soruları sormak zorunda kalıyorsan; Doktor’umuz da her hafta kendini benzer yerlerde buluyor. Bu korkunç olay nasıl gerçekleşti, bu canavar nereden geldi gibi. Yani hem yeni yöntemler bulmak zorundasın, hem de daha önce mutlu şekilde sona eren hadiselerde nasıl hareket ettiğini hatırlamalısın.

Artık yazım aşamasındayken Doktor’a benden daha fazla şey katıldığını düşünüyorum. Birbirimize daha çok benzemeye başladık. TARDIS’in içinde benim veya onun yaptıkları daha fazla benzerlik göstermeye başladı. Bu dediğim yaptığı saçmalıklar için geçerli tabii, kahramanlıklar için tam tersi. Benim hiçbir zaman olamayacağım kadar cesur olduğu bir gerçek.

19 Eylül’de başlayacak olan yeni sezonun fragmanı