The Bastard Son & The Devil Himself, 28 Ekim’de geliyor.
12 yorum abidin77 13 Ekim 2022 14:13
aksiyon david gyasi emilien vekemans fantastik fehinti balogun fragman ingiliz dizisi isobel jesper jones jay lycurgo joe barton kara mizah karen connell kerry fox kitap uyarlaması liz white misia butler Nadia Parkes Paul Ready roisin murphy roman uyarlaması sally green the bastard son & the devil himself uyarlama dizi yayın tarihi
Netflix’in ilk sezonu 8 bölüm sürecek İngiliz yapımı fantastik aksiyon dizisi The Bastard Son & The Devil Himself, 26 Ekim’de ekranlarda olacak.
Jay Lycurgo (Titans, The Batman, I May Destroy You), Nadia Parkes (Domina, Starstruck) ve Emilien Vekemans (Transferts) dizinin başrol oyuncuları.
16 yaşındaki Nathan (Jay Lycurgo), dünyanın en tehlikeli cadısının gayri meşru oğludur. Babasının izinden gideceğinden korkan Nathan, çocukluğu boyunca yakından izlenir. “İyi” ve “kötü” arasındaki sınırlar aşınırken, Nathan, yaramaz Annalise (Nadia Parkes) ve karizmatik Gabriel (Emilien Vekemans) ile birlikte yakında gerçekte kim olduğunu keşfedecek.
Kara mizah, romantik, inişli çıkışlı bir dizi olan The Bastard Son & The Devil Himself, hayatta kalma ve olasılıklara meydan okuma konusundaki yılmaz irade hakkında bir hikaye.
Isobel Jesper Jones, Jessica Byrn; Paul Ready (Motherland, The Terror), Soul O’Brien; David Gyasi (Carnival Row, Troy: Fall of a City), Marcus Edge; Kerry Fox (Conversations with Friends), Esmie; Liz White (Unforgotten, Brexit: The Uncivil War), Penelope; Karen Connell (Vikings), Celia; Fehinti Balogun (I May Destroy You, Dune), Bjorn; Misia Butler (Kiss Me First) Niall; ve birden fazla Brit Ödülü ve Mercury Müzik Ödülü adayı Róisín Murphy, Mercury karakteriyle dizinin kadrosunda yer alan diğer oyuncular.
Joe Barton (The Lazarus Project, Giri/Haji) tarafından yaratılan dizi, Sally Green’in genç yetişkin Half Bad roman üçlemesine dayanıyor. Adrian Sturges (Third Day) ve Steve Clark-Hall (The Rook) dizinin yapımcıları. Imaginarium Productions, dizinin yapım stüdyosu.
Dizi, İngiliz pop grubu Let’s Eat Grandma tarafından yaratılan tümüyle yeni bir müziğe sahip.
.
yorumlar
Ay sansürünüze de size de; cidden yıldırıyorsunuz insanı. Diziyi yayınlarken de kesecek misiniz oraları?
1 ve 3’ü sevdim, 2 idare ederdi. Annalise ağırlıklı 3. bölüm güzeldi. Yani ilk 3 bölüm itibarıyla benim için keyifli gidiyor.
Başrollerden Jay Lycurgo ve Nadia Parkes gayet iyiler. 3. bölümde onlara katılan diğer başrol oyuncusu Emilien Vekemans, kısa sürede renkli bir karakter olduğunu gösterdi. Yalnız diğer oyuncular, oğlanın kız kardeşi ve kızın babası dahil onların altında bir iş çıkartıyorlar. Ceelia karakterini canlandıran oyuncu çok iyi oynamasa da idare eder diyelim.
Bu konuyu bir Amerikan dizisi işlese muhtemelen çekilmez bir şekilde anlatırlardı ama İngilizlerin kara mizahı ile izlenesi bir iş çıkmış. Şimdilik tavsiye edebileceğim kıvamda gidiyor, devamı nasıl bakalım.
s01e01-03
Absürt isminden dolayı uzak duracaktım ama hadi konu benlik bir deneyeyim dedim pişman olmadım. Mizahi bir dili var ama Kara Mizah olarak tarif edilir mi bilemedim, basit konusu ve yapısına rağmen heyecanı iyi verdiler, ana karakter gençler de sevilebilir tipler olunca kolay izlendi, devam ederim ben.
bunlar ne biçim cadı eğitimleri böyle.
biri polis akademisine diğeri de maraton koşusuna hazırlık yapıyor sanki. azcık cadılığınızı konuşturun gözünüzü seveyim.
fena değil dizi. karakterleri sevdim.
white supremacy! black lives matter!
şaka maka ne pislik bir grup çıktı bu beyazlar.
yalnız kafamda az buçuk bir ilişki tablosu vardı bu bölüm onu yıktı. çok değişik vibelar alıyorum.
kehanet kısmını güzel bağladılar. üçlüyü sevdim ama malum durum sebepli araları gerilmez umarım. en sondaki müzeyyenli sahne göz devirtti çok ucuz kaçtı o ikilinin bir araya gelmesi. kitapları hala satılıyor olsaydı alıp okuyasım vardı ama stoklarda kalmamışlar.
genel olarak sevdim sezonu ama nedense içimde bir his iptal edecekler diyor. bunu da iptal ederlerse bir daha netflix in küçük çaplı işlerine bakmayacağım.
Malum olayı fena bağlamamışlar. Diziden şikayet edeceğim çok şey var elbet, başta bu kadar iyi başrol 3’lüsü bulup diğerlerinin onların altında kalması, belli ki bütçenin düşüklüğünden CGI’ın çok parlak olmaması, aksiyon sahnelerinin genelde zayıf olması, öyle çok iyi yazılıp yönetilmemesi gibi ama yine de sevdim diziyi. Bizim 3’lüyü izlemek keyifliydi. 8 bölüm sürmesine gerek yoktu, daha az bölümle sezonu toparlayabilirlerdi. Yalnız bu dizi Amerikan dizisi olsa hiç izlenmezdi, ondan %100 eminim.
Madem 3’leme, Netflix bari onay versin de 2 sezon daha izleyelim.
Dizinin yaratıcısı Joe Barton, Netflix’in iptal ettiği dizilerin yaratıcılarının sonrasında yaptığı teşekkürlere ve hikayelerin sonunu toparlayıcı açıklamalarına sinirlenmiş. Inside Job şu an ABD’de TT durumda, herhalde ondan esinlendi.
Hatta “Bir konuda açık olayım – kimseye teşekkür etmiyorum, fırsat için minnettar değilim ve kimseye parasını almadan dizilerin nasıl bittiğini söylemeyeceğim. Ne bu? Hayır işi mi?” bile demiş
İyi demiş. Özellikle de bu dizi özelinde düşününce.
orijinal fikirlerini diziye dönüştürse de sonra tribe girse neyse… e gerizekalı zaten kitap uyarlaması dizi yapmışsın, kimsenin senden nasıl biteceğine dair açıklama beklentisi yok. istersek alır kitaplarını okuruz.
bunlar güya hikaye uyarlamış ama karakterler dışında tek bir ortak nokta olmaz mı? karakterlerin de sevdiğim birkaçı ki bence hikaye için de önemliydi kesilmiş. kitaba sadakat konusunda sınıfta kalmışlar. zaten kitabın ilk yarısı neredeyse yok gibi bir şey. olan yarısı da var demeye bin şahit. iyi ki iptal olmuş.
Dizide ilk sezonda olen saul un kitapta ana kotuye dogru evrilmesi iyi oldu bence. Mercury nin olumu de biraz hizli oldu ama cok uzulmedim. Sadece o kadar guclu birinin biraz daha kullanilabilecekken harcanmasi gereksizdi. Sonra da elimizde neden bu kadar az savasci var. Aq herkesi oldurdunuz. Deborah in bir daha onunla karsilasamadan olmesine cok uzuldum en azindan arran la bulusabildik. Eger arran da olseydi cok bozulacaktim. Umarim olmeden tamamlanir hikayesi.