Carnivale — tanıtım
33 yorum unfortr 29 Eylül 2012 22:30
Carnivale! İşte bir efsane dizi daha!
Sizi sezonlarca yormadan gizeme doyuran; oyunculuk ve seti açısından tek bir sanatçısıyla bile geri kalmayan; kah aile, kah aşk, kah mistik, kah fantastik, kah bilim kurgu öğelerini kullanan ama bunu eline yüzüne bulaştırmadan, yaranıza merhem sürercesine yumuşakça yapan, ruhunuzu saran, her nabza şerbet, ismi gibi karnaval bir dizidir Carnivale.
Başlangıçtan önce cennet ve cehennem arasındaki büyük savaştan sonra, Tanrı dünyayı yarattı. İnsan adını verdiği yetenekli maymunlara hüküm sürmeyi bahşetti. Her nesilde, ışığın yaratığı ve karanlığın bir yaratığı doğuyordu. Dev orduları geceleri, iyi ve kötünün ebedi savaşında çarpıştılar. O zamanlar sihir vardı, asalet ve hayal edilemeyecek, zulüm böyleydi. Trinity üzerinde sahte bir güneşin patladığı güne dek, insan sonsuza dek mucizeyi mantıkla takas etmiş oldu.
Carnivale, Amerikan kablolu kanalları arasında saygın bir yeri olan HBO‘nun, Eylül 2003-Mart 2005 arasında 2 sezondan toplamda 24 bölümden oluşan dizisi, yukarıdaki sözlerle başlıyor.
Carnivale, 2004 yılındaki Emmy ödüllerinde 7 dalda aday olup, 5 dalda ödül kazanmıştır. 2005 yılında ise 8 dalda Emmy adaylığı vardır. Dan Knauf‘un yaratıp yazdığı Carnivale HBO’da 6 sezon olarak planlanmış; fakat, düşük reytingler ve yüksek maliyetler (bölüm başı 4,5 milyon dolar) gerekçe gösterilerek 2005 yılında iptal edilmiştir. Ülkemizde de 2006 yılında Cnbc-e kanalında gösterilmiştir.
Her ne kadar birçok izleyeninden 6 sezon olarak planlanmasına rağmen, 2 sezonda bitirildiği için HBO’ya epey kötü dilek iletilmiş/iletiliyor olsa da konuyu sündürmeden, bir yere vardırarak sonlanmış bir dizi olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. En azından, izleyenleri, elleri açık bırakan bir son beklemiyor. Elbette, “Devam etseydi ne güzel komşumuz olmaz mıydın HBO Abla?” diyesimiz var; ama, bazen de bazı şeylerin tadında kalması onu daha bir eşsiz yapar malum.
Gelin, biraz da konuya bakalım…
Konu
Carnivale, Hristiyan inancına göre her asırda dünyaya gelen, “Creature of Light” ile “Creature of Dark” (Işık Yaratığı ile Karanlık Yaratık) arasındaki iyi ile kötünün, hür irade ile kaderin savaşını anlatır.
Hikaye, 1930’lu yıllar boyunca tüm dünyada sürmüş olan ekonomik buhran ve büyük kuraklık dönemlerinde geçmektedir. 1934 yılında başlayan hikayemiz, gezici bir karnaval çalışanı Ben Hawkins ile California’da rahiplik yapan Justin Crow’un hikayesini anlatan iki ayrı konu barındırır. Bu iki karakter, birbirine benzer, gizemli ve şifreli rüyalar görmektedirler. Buradan anlaşılacağı üzere, iki karakterin kaderleri kesişecektir.
Dizi, Amerika’nın taşra kasabalarında geçmektedir. Büyük kuraklık dolayısıyla ekinlerden verim alamayan halk, üstüne ekonomik buhran da eklenince sefalet içinde yaşamaktadır.
Esrarengiz hayatları hikayemize konu olan ve içinde çeşit çeşit görünümde ya da yetenekteki ucube yaratığı/insanı barındıran gezici karnaval da bu durumdan nasibini almaktadır. İşler eskisine göre nispeten kesat gitse de karnavalın oldukça batıl inançlı üyeleri şehir şehir gezerek, gösterilerini sürdürmeye devam etmektedir. Sahneye çıkanından, çadır kuran işçisine kadar kocaman bir aile gibidir karnaval ekibi. Böyle zor zamanlarda daha da kenetlenip, birbirlerinin arkasını kollamayı alışkanlık edinmişlerdir. Ekibe yeni katılan Ben Hawkins isimli ve kimsenin farkında olmadığı özel bir yeteneği olan genç ise olaylar ilerledikçe gizeme gizem katacak bir unsur olarak hikayenin ortasına yerleşir.
Sakallı kadınlardan, kertenkele adamlara, yapışık ikizlerden, geçmişi ve geleceği görebilen tarot falcılarına ve etrafında olan biteni herkesten iyi gören kör bir adamdan egzotik, seksi dansçılara kadar rengarenk bir kadroyu, soluk ve karanlık bir dönemde, ustaca aktaran bir dizi Carnivàle. Üstelik bütün bunları, izleyicisine sorular sordurup yanıtlayarak ve yeni sorulara yol açarak, gizemi gayet tadında vererek gelişen bir hikaye ile sunuyor.
Dizi, o dönemin, kum fırtınalarıyla çöl iklimi şeklinde geçen kurak atmosferini hem görüntü kalitesi, hem de efektlerle çok güzel bir şekilde aktarıyor. Şahsen, gecenin bir vakti diziyi izlerken, kendim, bir anda toz bulutunun içindeymişim gibi hissettiren sahneler oldu. Fakat, gerek efektler, gerek cinsellik olsun gözümüzün içine batırılarak bize sunulmuyor; hepsi, yeri ve zamanında yansıtılıyor.
Carnivale, sihir ve doğaüstü güçleri barındıran fantastik öğelere sahip. Fakat bu yaşanan doğaüstü olaylar, sihir ve normal hayatta hiç bir yerde göremeyeceğiniz ucube yaratıklar, sanki normalmiş gibi bize aktarılıyor ve bu da çok iyi yapılıyor. Bu bağlamda ünlü Kolombiyalı edebiyatçı Gabriel Garcia Marquez‘in yarattığı büyülü gerçeklik ekolünü televizyona ilk yansıtan dizi Carnivale olmuştur.
Karakterler
Babası onu terk etmiştir. Annesinin ölümünden sonra karnavala katılır. Polislerin aradığı bir hapis kaçkınıdır. Çok özel doğaüstü bir yeteneği vardır. İlk bölümün daha başından göreceğimiz için bahsetmemiz ispiyon sayılmayabilecek bu yetenek, kişiye dokunduğu anda iyileştirme yeteneğidir ve hayatı bir bedenden alıp diğer bedene verebilme gücüdür. Karakterimiz, bu yeteneği reddetmiştir ve kullanmamaktadır. Fakat, bu gücünden kaçamayacağını öğrenip kaderine boyun eğmesi kısa sürmez. Gördüğü gizemli ve şifreli rüyalar, çözmesi gereken bulmacalar içermektedir.
Karakteri, Nick Stahl canlandırıyor.
Rus göçmeni bir ailenin çocuğu olan Rahip Justin, çocukken bir tren kazasından ablası ile birlikte kurtulmuştur. Rahip Norman, tarafından alınıp kilisede yetiştirilmişlerdir. Kendisinde bulunan güçlerin Tanrı’nın bir lütfu olduğunu düşünmektedir. Telepatik yeteneği sayesinde hikayeyi beklenmedik mecralara taşır.
Karakteri, Clancy Brown canlandırıyor. Etkileyici sesiyle bir çok animasyon karakterine ses veren oyuncuyu, konuk oyunculuklar dışında uzun süredir başrol oynadığı bir yapımda göremiyoruz.
Annesinin ölümünden sonra Justin’e bakan Iris, kardeşinin özel yeteneklerinin tanrı tarafından ona armağan edildiğine inananların başında geliyor. Bu özel yetenekleri kullanması için kardeşini teşvik ediyor. Justin’in 1 numaralı destekçisi ve oldukça da dindar bir kadın.
Karakteri, Amy Madigan canlandırıyor.
Karnavalın bütün organizasyonu ondan sorumludur. Ama onun da emirleri aldığı esrarengiz, varlığı pek belli olmayan bir yöneticisi vardır. “Yönetim” ismi verilen bu görünmeyen kişiyle iletişimde olan tek kişi Samson’dur. Hangi şehre gidileceği, nerede gösteri yapılacağı kararlarını hep “Yönetim” alır ve Karnaval ahalisi bu kararları daima Samson’dan öğrenir. Fiziksel görünüşüne rağmen, oldukça karizmatik ve etkili bir yöneticidir.
Karnaval’ın herkese eşit, adaletli olmaya çalışan sorumluluk sahibi cüce karakterimizi mükemmel oyunculuğuyla Michael J. Anderson canlandırıyor. İkiz Tepeler‘deki oyunculuğuyla bizleri kendine bağlayan bu oyuncunun halefini beğenenlere, selefini izleyip öyle karar verin derim.
Karnavalın duygusal gelgitler yaşayan, kendini orada kapana kısılmış bulan karakterimiz. Yatalak olan annesiyle yaşamaktadır. Annesiyle birlikte karnavalda tarot falları bakarlar. Konuşamayan ve hareket edemeyen annesini bir tek o duyabilmektedir. Annesi ise insanların geçmişini ve geleceğini okuyabilmektedir.
Karakteri, kimilerimizin Heroes‘dan hatırlayabileceği Clea DuVall canlandırıyor.
Zamanın ünlü bir tarot okuyucusu iken, Sophie’nin doğumunda yaşanmış karışıklıklardan dolayı katatonik kalıp, hiçbir şekilde hareket edemez hale gelmiştir. Kızıyla kurduğu telepatik bağ sayesinde, karnavala gelen müşterilerin tarot fallarına bakıyorlar. Apollania aynı zamanda kızının duygu ve düşüncelerine girip onu baskı altında tutuyor.
Karakteri, Diana Salinger canlandırıyor.
Zamanının çok ünlü beyzbol oyuncusuyken, bacağının sakatlamasına yol açan hadise sonrası beyzbolu bırakmak zorunda kalmış. Karnavalın Samson’dan sonra gelen yetkili kişilerinden. Her türlü tamirat ve çadır kurma işlerine bakıyor ve bu işlerde çalışan adamları yönetiyor. Sofie’ye karşı büyük bir sevgi besliyor.
Karakteri Tim DeKay canladırıyor. Oyuncuyu bu aralar, White Collar‘da izlemekteyiz.
Karnavalın, gözleri görmeyen ama çevresinde olan biteni, gören bir insandan çok daha başarıyla algılayabilen, bir nevi medyum sayılabilecek üyesi. Hikaye ilerledikçe, karmaşık geçmişi ve bildikleri ile birçok soruya cevap verecek, ama bir yandan da gizeme gizem katacak biri.
Karakteri Patrick Bauchau canlandırıyor.
Üsteki resimdeki hatun ise tahmin edebileceğiniz üzere Lodz’un sevgilisi. O da ucube bir yaratık aslında; keçi gibi bir tutam sakalı var.
Karakteri, Debra Christofferson canlandırıyor.
Felix Dreifuss : Dansçı ailemizin kumarbaz babası olan Felix, karısı ve kızlarının karnavalda yaptığı dans gösterilerinin sunuculuğunu yapmaktadır. Karısı ve kızlarına çok düşkün olmasına rağmen ailesinin yaptığı erotik danslar ahlaki açıdan onun için sorun değildir. Hatta karısının pezevenkliğini de yapmaktadır.
Karakteri, Toby Huss canlandırıyor.
Rita Sue Dreifuss :
Karnavalımızın seksi ve cazibeli hatunu olan Rita, dans gösterileri yapmakla beraber karnavala gelen müşterilerle para karşılığı birlikte oluyor.
Karakteri, rol aldığı çeşitli konuk oyunculuklardan hatırlayabileceğimiz Cynthhia Ettinger oynuyor.
Libby Dreifuss : Ailemizin küçük kızı olan Libby’nin en büyük hayali Hollywood’a gidip aktis olabilmek. Zamanın beğenisine uygun etine dolgun hatunları arasında sıska kalan kızımız ergenlikten genç kızlığa adım atmış olmanın kendine verdiği yetkiye dayanarak çok da dengeli olmayan bu ailede bol arıza çıkartıyor.
Libby’i Bones ve Californication‘daki konuk oyunculuklardan hatırlayabileceğimiz Carla Gallo canlandırıyor.
Dora Mae Dreifuss : Felix ile Rita’nın büyük kızı olan Dora Mae, annesi ve kardeşi gibi dansçı, şekil itibariyle annesine kardeşinden daha fazla benzediğinden gösterilerde epey ilgi görüyor.
Karakteri, Amanda Aday canlandırıyor.
Karnavalın yılanlarla dans ederek gösteri yapan üyesi. Orta yaşlarında olmasına rağmen mihrabı yerinde olan bu kadının kocaman da bir oğlu var.
Karakteri, Adrienne Barbeu canlandırıyor.
Gabriel : Ruthie’nin oğlu olan Gabriel, biraz zeka geriliği olan biri. Annesine karşı fazlasıyla korumacı olan Gabriel’in karnavaldaki işi, çeşitli aletlerle güç gösterileri sergilemektir.
Karakteri Brian Turk canlandırıyor.
Rahibin hikayesinin anlatıldığı Kaliforniya’da yaşanmış, hayat hikayeleri peşinde koşan bir radyocudur. Zamanın en etkin haber kaynağı olan radyoyu, -çoğu kendi çıkarları olmak üzere- iyi kullanan başarılı bir muhabirdir.
Karakteri, çoğumuzun Prison Break‘ten hatırladığımız Robert Knepper canlandırıyor.
Karnavalımızın ucube yaratıklarına gelecek olursak…
Gecko
Karnavalımızın kertenkele adamı olan gecko, aynı kertenkeler gibi pul döküyor.Karakteri John Fleck canlandırıyor.
İkizler
Doğuştan kalçadan yapışık olan ikizlerimiz de karnavalın diğer ucube yaratıklarından.
Yukardaki resmin sol tarafındaki ucubemiz ise yarı tarafı erkek yarı tarafı kadın, sağ taraftaki resimden anlayacağımız üzere karnavalda lastik adam gösterileri yapıyor.Karnaval dışında da ayakta durduğunu göremezsiniz, bu şekil hareket ediyor.
Dahası…
Konuya dair son söz olarak hikayenin özünü oluşturan “Avatar” ve “Omega” olgusundan bahsetmek gerekiyor. Ancak bu dizinin gidişatına ve neredeyse finaline dair sağlam ispiyon içeren bilgiler içerdiği için alttaki paragrafı diziyi izlemiş olanların okumasını tavsiye ederiz.
Her çağda dünyaya gelen bir iyi, bir de kötü var ve bunların birer tane de varisleri var. İyi olan tarafın, iyileştirebilme ve hayatı bir kişiden alıp diğerine aktarabilme gibi bir yeteneği bulunurken, kötü olan tarafın ise, insanların akıllarına girip onları yönlendirebilme yetenekleri var. Her iki taraf da aynı güçten besleniyorlar; fakat kullanma metodları farklı. Bir taraf diğerini yenerse, onun tüm bilgi ve gücünü alıyor. Fakat dünya var olduğundan beri bunu gerçekleştirebilen bir Avatar yok. Avatar soyu ilk ve tek kadın avatar olan Alpha ile başlamış. Alpha, hem Omega hem de Avatar’ın güçlerine sahipmiş. Kendisinden sonra tüm avatarlar erkek doğmuş. Omega ise bu soyun son temsilcisi ve kadın. Omega da her iki tarafın güçlerine sahipmiş. Omega ile ortaya çıkan haberci ( Usher ) de, karanlık bir yaratığın ve sonun geldiğinin habercisiymiş.
____Tırıvırı bilgiler___
* Sağlık sigortacılığı yapmakta olan hikayenin yazarı Daniel Knauf, 90’ların başlarında senaristliğe soyunmaya karar vermiş. Carnivale’yi aslında, bir film projesi olarak planlamış. Baştan sona ne olacağını bildiği ve yazdığı bir senaryoymuş. Ancak, hazırladığı 180 sayfalık senaryo, bir sinema filmi için çok uzun olduğundan (oysa ki, Knauf’a göre o haliyle bile kırpılmış gibi geliyormuş) bu projeyi rafa kaldırmış. Zaten o sıralarda Hollywood’a ne senaryo götürse “çok garip” bulunarak reddediliyormuş.
* 90’ların ortasında, birkaç dizi yazarının teşvikiyle, yardım almadan bir dizi olması için senaryonun başını deneme bölümü olarak hazırlamış. Ama dizi dünyasından kimseyi tanımadığı için bunu kimseye sunamayıp, rafa kaldırmış ve sigortacılığa geri dönmüş.
* Birkaç yıl sonra bakmış bu sigortacılık kariyeri iyi gitmiyor, deneme bölümü senaryosunu web sitesinden sunmuş. Bunun ardından, bölüm senaryosu dizinin yapımcılarından Howard Klein‘ın önüne düşmüş ve o da “bundan dizi çıkar” demiş; ne de iyi etmiş.
* Mevzu HBO’ya intikal etmiş ve HBO da Howard Klein’ın biraz tecrübesiz olduğunu düşündüğünden, yanına dizi yürütücüsü olarak Ronald D. Moore‘u katmış. (2. sezonda Moore’un Battlestar Galactica‘ya geçmesiyle, dizi yürütücülüğü Klein’a kalmış.)
* İlk bölüm 21 günde çekilmiş. Ancak, yazarlar ve kanal arasındaki hummalı tartışmalar nedeniyle, ikinci bölümün ortaya çıkması 14 ay almış. (Orijinal senaryoda olan değişiklik ve eklemelere burada yer verip lafı uzatmayalım ve ispiyona kaçmayalım.)
* Carnivale, ikişer sezondan oluşan 3 kitap gibi planlanmış. Dolayısıyla, bizler sadece ilk kitabı bitirebilmiş durumdayız.
* Dizinin HBO’da yayınlanmasının artılarından biri de klasik dizi süresi olan 44 dakikanın üstüne çıkabilmesi elbette. (Dizinin değişken uzunluktaki bölümlerinden 46 ve 59 dakika sürenleri mevcut. Her bölüm ortalama 54 dakika sürüyor. )
* HBO, dizinin her bölümü için 4 milyon dolar bütçe ayırmış ki bu ortalamanın üstünde bir rakam.
* Dönemin kum ve tozlu ortamını yaratabilmek için borularla ortama duman ve kir üfleniyormuş. Oyuncuların kıyafetleri özel olarak kire bulanıyormuş.
* Dizinin sadece ilk sezonunda ortalama 5000 kıyafet kullanılmış.
* Ekip 1930’ların radyo ve müziklerini dinleyip, Hollywood dergilerini okumuş ki dönemin sesini, dilini ve argosunu daha gerçekçi sunabilsinler.
* Dizinin sanat bölümü ekibi, kütüphanelerde sabahlamış, antikacıları ve bit pazarlarını arşınlamış.
* Dizinin tüm doğaüstü öğelerini bir kenara bırakıp, tarih konusunda bir danışman tutulmuş. Bu danışmandan, karakterlerin yaşam tarzları, kıyafetleri, yedikleri, konaklamaları, araçları vb. tüm materyalin döneme uygun aktarılması konusunda yardım alınmış.
* Dizinin açılış jeneriği 2004’te Emmy Ödülü’nü kapmış. Gerek müziği, gerek efektleri ile diziye çok yakışan bu jenerik üzerine ayrı bir bildiri hazırlanabilir. Öyleyse en sona da jeneriğimizi ekleyelim.
Böyle dolu dolu, her şeyi bulabileceğiniz bir diziyi elbette ne kadar anlatsak az gelir. Hatta öyle ki hiçbir tanıtım filminin de diziyi iyi temsil edemediği düşüncesiyle, bu tip videolardan da paylaşmayacağız. İyisi mi siz oturup izlemeye koyulun. Yok izlediyseniz de 2. bir kez izlemenin vakti gelmedi mi sizce?
Dizi Jeneriği :
http://www.youtube.com/watch?v=U-Onb-FqR74
Küçük not : Dizinin orijinal adı Carnivale değil Carnivàle olarak yazılmaktadır. Ancak, Internet’te genelde aksanlı a harfi basmak yerine normal a harfi ile kullanılmaya alışıldığı için yazımızda sürekli o şekilde geçirdik.
yorumlar
@unfortr : En beğendiğim diziler listemde ilk beşe her seferinde giren bu müthiş dizinin 22dakika’da tanıtımı yok diye yıllardır üzüntü içindeydim. Geçtiğimiz baharda diziyi ikinci defa izleyip, “tamam girişeceğim tanıtımına” deyip, anca girişini yazabilmiştim. Bu yarayı, böyle başarılı bir tanıtım yazısı ile kapattığın; editör şapkamla yaptığım müdahalelere ve getirdiğim ispiyon sansürlerine kızmadığın; yazı yayınlanana kadar sabırla beklediğin için bir sürü teşekkürlerimi fışkırtıyorum.
Carnivale izleyin, izlettirin! Bak beni dinleyin, valla pişman olmayacaksınız.
ellerine sağlık unfortr. hiç bilmediğim bir diziydi. ama hep ne kadar kaliteli olduğunu ve iptalinin üzücü olduğunu duyardım. şimdi nasıl bir şey olduğunu da öğrenmiş oldum. aklıma heroes 4. sezonu geldi. sevenleri adına üzüldüm keşke planlandığı gibi bitirilseymiş.
Yaklaşık 1 ay önce siteyi karıştırırken tanıtımı olmadığını görünce ilk boş vaktimde kendime bu tanıtımı yapma sözü vermiştim.Böyle harika bir dizinin sitede olmaması gerçekten büyük bir eksiklikti.Hatta bu diziden bir değil daha fazla bildiri hazırlamak mümkün.İki sezona ne kadarda çok şey sığdırmış öyle değilmi.
@dkamoy Tanıtımı güzelleştirmek için gösterdiğin emek için ellerine kollarına sağlık, ortak bir çalışma oldu.
Hala izlemeyen varsa izleme listenizde hemen bir değişiklik yapıp Carnivale’yi en üst sıraya koyun derim…
@unfortr: Benim en çok merak ettiğim diziler arasında daima zirvede yer alan dizidir kendisi. (Hatta dkamoy bu tanıtımın haberini verdiğinde;nerede kaldı bu dizinin tanıtımı diye meraktan çatlamış, postane kısmında da bunu belirtmiştim.) Başlamak için yıllardır bekliyorum; ha neyi bekliyordum; onu ben de bilmiyordum. Ta ki unfortr’nin bu yazıyı yazmasına kadar. Meğer, ben unfortr’nin bu yazıyı yazmasını bekliyormuşum başlamak için. Kendisi zaten benim beğendiğim, sevdiğim dizi tarzına o kadar yakın ki bu zamana kadar nasıl izlememişim; valla siz kınamadan ben kendimi kınıyorum. En kısa sürede başlayacağım hatta bugünden itibaren diziyi edinmeye başlıyorum… (Fakat, malum yeni yayın dönemi bu pazartesiden itibaren resmen başlıyor. O sebeple muhtemelen, diziyi izlemeye başlamam yine uzun sürecek. Ama en kötü ihtimalle ben bu diziyi yazın mutlaka izlerim… )
@unfortr: Bunun gibi güzide bir diziye; hazırladığın bu muhteşem yazı için çok teşekkürler; eline, netine sağlık…
Üşenmedim postane kısmındaki yazımı buldum;zaten acayip meyilliymişim: “@dkamoy carnivale’yi 4 gözle bekliyorum bir yayınlanamadı yahu… keşke benim yazım olan Şubat’tan önce onu koysaydınız. yani o derece bir istek var carnivale’ye…”
Aklıma acaba izlesem mi, başlasam mı diye defalarca gelen ama erken bittiği bir yerlerde kulağıma iliştiği için yarım kalmış mıdır diyip ürktüğüm bir dizi. Sanıyorum ki hikaye bir yerlerde noktalandığı için gönül rahatlığıyla başlayabilirmişim. Tanıtım çok çok güzel olmuş dizi için aşırı izleme isteği uyandırmıyor değil, ellerine sağlık. Etkinle en yakın zamanda başlamak üzere listeme alıyorum.
Bende geçen yıllarda başlamaya niyetlenip çok beğenip HBO’nun kazığını duyup izlemeyi ertelemiştim. Ama öyle iştahlandırdınızki ve de konunun yarım kalmamış olduğunu da öğrendiğim için bende çok geçiktirmeden izlerim diyorum. Ellerine sağlık dört dörtlük bir tanıtım olmuş @unfortr
çok güzel tanıtım olmuş ama dün internette indirip seyredeyim dedim bulamadım alt yazısı da 2 sezon çevrilmiş üstelik.
@ksertanus Dizi zaten toplamda 2 sezon sürdüğü için normaldir o kadar altyazı bulman. Sorması ayıp, Zamunda’ya baktın mı ya sen?
Bu dizinin niye ucunun açık bittiğini düşündüğümü/bildiğimi dünden beridir ben de merak ediyorum. Bitmediğini öğrenmesi güzel oldu. Tipine göre de tam HBO’luk duruyor. Bu kanal o dönem de iptal konusunda aynıymış meğer. Oku oku bitmez ama gayet güzel ve donanımlı bir tanıtım olmuş. Emeği geçen herkesin sağlık!
İzlediğim en enteresan dizi desem sanırım yalan olmaz. Ya çok seveceğin yada çok sıkılıp nefret edeceğin türden bir dizi.
@kingdom : Bence, anca anlamayan biri sıkılıp nefret eder bu diziden. O tip bir izleyicinin de 22dakika takip ettiğini hiç sanmıyorum. [FLAŞ! FLAŞ! dkamoy’dan iddialı tespitler!]
Şu dizinin jeneriğine bakıp bile konuyu ana hatlarıyla yüzeysel olarak kavrıyorsunuz.Dikkatli izlerseniz tarot kartları üzerinden yapılan göndermeleri yakalayabirsiniz.
@dkamoy: Sanıyorum yukarıda yaptığım yorum yanlış algılandı. yoksa aşağı yukarı aynı şeyi söylüyoruz / savunuyoruz. Ben diziyi izlediğim zaman oldukça beğenmiştim. Lakin yukarıda söylediğiniz “ancak anlamayan biri sıkılıp nefret eder bu diziden” yorumdan örnek verecek olursam dizinin ne anlattığını anlayabilmek için en azından birkaç bölüm şans vermek gereken dizilerden biri. Ama konu, atmosfer ve anlatım tarzı olarak herkesin bu sabrı gösterebileceği türden bir dizi değil.
22dakika takipçileri arasında bu diziyi beğenmeyen veya nefret eden çıkar mı bilmem. Ben diziyi izleyen ve beğenen biri olarak izlemeyi düşünenler için görüşümü paylaştım. dikkate alan olur olmaz onu bilemem
@kingdom : Yazdığım yorum “siz böylesiniz” anlamında değildi zaten. Yorumunuzdan sizin beğendiğiniz anlaşılıyor. Ben genel anlamda ahkam kestim. Daha ilk bölümünden her şey var, nesin beğenmiyolarmış? Höt! (diyeyim de artık beğenmeyen kimsenin sesini çıkartmaya cesareti kalmasın.) :)))
İlk bölümünü izledim. Bir şey demeye de korkuyorum (üstteki yorum). Akıcılık yok dizide, konu güzel de.
@burakturan: Sen bilirsin ama az çok zevkini bildiğimi düşündüğümden, bence ilk bölümü izlediğinle kal.
@unfortr: +1
Ayy bu diziyi hep izlemek istemişimdir ya. Bi fırsat bulamadım.
@burakturan İlk sezonu kanser olmadan zar zor bitirebilmiştim. 2. sezona cesaretim yetmedi orada kaldı.. Yerinde olsam bununla yazımın son günlerini zehir etmezdim.
Teşekkürler düşünceleriniz için.
Ben de çok izlemek istiyordum bunu ama tarzı bana uyar mı uymaz mı kestiremediğimden öylece kaldı. Bir bakmak lazım aslında.
@real tortoise : Seveceğini düşünüyorum.
Teşekkürler @dkamoy. Bu hafta bir bakayım o zaman.
Bu diziyi herkesin sevebileceğini sanmıyorum.Bir defa hiç bir karaktere sempati duymuyorsunuz.Zaten bu da bilinçli yapılan bir şey ama bir tv dizisi için de tehlikeli bir durum.Malesef tehlikeli dedğim durum reytinglerine yansıdı..Hbo da diziyi zaten hiç sürdürmek istemedi..Farklı bir şeylerr izlemek istiyoruz diyorsanız izleyin ama sonuçta yarıda kalmış bir konu var
@towanda : İzlemediysen Carnivale verelim sana..?
aslında cnbce’den izlemiştim ama onsene olmuş ve pek birşey hatırlamıyordum
tanıtımı okuyunca ben çoğu karakteri de hatırlamadığımı farkettim. listeme aldım
Allah’ım nasıl muhteşem bir yapımdır tanıtımını görünce tekrar tüyler diken oldu . Birinci sezonu beni o kadar etkilememişti ama ikinci sezon aşırı iyiydi rüyalarıma giriyordu Justin sonunda HBO’ya türlü beddualar saydırmıştım. Hazır hikayeyi biraz olsun unutmayı başarabilmişken tekrar izleyeyim ben bunu unutup unutup tekrar izlemek istediğim nadir dizilerden biri.
S01E01
‘Sanat filmi’ diye bir ifade vardır. Kimi izleyiciyi koşa koşa kendine çekerken kimi izleyiciyi de uçarcasına uzaklaştırır kendinden. Her ne kadar bu bir film değil dizi olsa da o ifade bu dizi için, en azından ilk bölümü için uygun bir ifade bence. Temposu düşük, uzun uzun nefes almalar, bakışlar barındıran, yönetmeninin ‘Bunu çekmek en büyük hayalimdi.’ diyeceği türden, hikayeyi ön plana çıkarmaktan ziyade yönetmenin kendisini veya oyuncuyu ön plana çıkarmaya çalıştığı işler. Peki ben bu bölüm için ne hissettim? İlk yarısında uçarcasına uzaklaşmak, ikinci yarısında ise istem dışı bir şekilde hızlı adımlarla yaklaşmak istedim. Bakalım 2. bölüm ne hissettirecek?
S01E12 (Sezon Finali)
Weirdo bir hikaye, weirdo karakterler. Hayranlık uyandıracak bir iş değil ama izletiyor kendini. Merak da ettiriyor hafiften. Rahibin hikayesi hiç sarmıyor bir tek. Hafiften bir tempo sıkıntısı da var elbette. Onun çözümü de video oynatıcının hızını bir miktar artırmaktan geçiyor.
Kaç yıl önce bitmesine rağmen yeni haber mi var diye heyecanlandım yorum girildiğini görünce @pirate birinci sezon aslında ikinci sezon olacakların altlığı gibi bir sezondu. Ben de birinci sezon bağlanmamıştım ama ikinci sezon bittiğinde çok büyük bir boşluk hissi vardı içimde. İkinci sezondan acayip memnun kalacaksın bence. Hızlandırarak izlemek zorunda kalmazsın umarım.
S02E01-02
Berbat ötesi başladı sezon. Bu 2 bölümü izleyince ilk sezona temposu biraz düşük demekle haksızlık etmişim valla. Ayriyeten ilk sezonun en büyük eksisi olan rahibin hikayesinin aldığı süreleri 2-3 kat artırmışlar bu sezon işkence niyetine. Bizim oğlanın yolculuğu da ilk sezondaki izlenebilitesini kaybedip üstüne bir de dizinin tuzu biberi olan gönül işleri konusunda da pek bir şey olmayınca sıkıntıdan patladım resmen bu 2 bölümde.
3. bölüm de kötüydü. 4. bölümden itibaren ise tekrar kıvama geldi ve ilk sezon seviyesini yakaladı. Son 2 bölümde ise iyice yükseldi ve en iyi bölümlerini sundu. Senaristler kapanışta
izin verseler ucu kapalı bir son olacakmış ama 3. sezon hayalleriyle böyle bir hamleye girişmişler işte. Neyse, bu haliyle de şans verilmesi gereken bir dizi bana göre Carnivale.
Dizi için ortalama puanım: 7.8
Yayınlandığı dönemde Rome dizisi ile çakışan ve yüksek maliyetler dolayısı ile iptal edilmiş bu muhteşem dizi tekrar aklıma geldi. Allah’ın sopası yok misali Rome da sadece 1 sezon daha dayanabilmişti.
5 emmy ödülü alıp Mart 27, 2005 de yayınlanan son bölümü bence epik bitmişti.
İptal edilmemesi gereken diziler sıralamasında her daim ilk beş’e girer.
Anmak ve izlememişlere hatırlatma olsun istedim.