Frasier – Tanıtım
32 yorum cranefamily 26 Mayıs 2011 21:16
BaşlangıçBu yazarın nick’ine de ilham kaynağı olan Crane ailesini ve bu ailenin ferdi olan Frasier’ı anlatmaya başlamadan önce Frasier adlı dizinin doğmasına sebep olan “Cheers” dizisine birkaç satır da olsa değinmeliyiz herhalde. Cheers, Türkiye’de 80’lerde TRT’de yayınlanmıştı. Daha sonra Cnbc-e’nin 2000’lerde tekrar yayınladığı ama benim o sırada yakalayamadığım bu eski dizinin bölümlerini internet üzerinden bulabilmek de hiç kolay değil. Amazon’da satılıyor tüm sezonları o ayrı Bundan ötürü Cheers’ı izlememiş biri olarak, diziye ait bilgilerim sağdan soldan okuyup sonra gelip buraya tercüme etmekle sınırlı.
1982 ile 1993 yılları arasında NBC’ de yayınlanan Cheers; Boston, Massachusetts’teki Cheers Bar’ın müdavimleri arasında dönen bir komedi dizisiydi. Psikiyatrist Frasier Crane de dahil olmak üzere çeşitli meslek gruplarından insanların Cheers Bar’da bir araya gelmesi ve aralarında geçen muhabbetler üzerine kurulu dizi 11 senenin ardından yerini uzantısı (spin-off) Frasier’a bıraktı.Cheers sonlanınca, aynı sene içinde Kelsey Grammer’in yapımcılığını ve başrolünü üstlendiği Frasier, 1993 yılında NBC’ de başladı ve 2004 yılına kadar da devam etti.
Konu
Eşiyle olan evliliğinin son bulmasından sonra Frasier memleketi Seattle’a döner. Amacı, hayata yeniden başlamaktır ve bu yolda da oldukça mesafe kat etmiştir. Kendisine ait bir radyo programı, güzel bir evi ve saygı duyulan bir hayatı vardır. Tam sahip olduğu bu yeni hayatın tadını çıkarırken babası Martin Crane’in yanına taşınması üzerine kısa süreliğine bir travma geçirir! Babasını, her ne kadar kardeşi Niles’a havale etmeye çalışsa da bu çabaları da sonuç vermez. 11 sezon sürecek yeni hayatını artık babasıyla ve bir türlü geçinemediği babasının köpeği Eddie ile paylaşmak zorundadır! İşte bu olaylarla dizimizin ilk bölümü başlar.Ana Karakterler:
Frasier Crane (Kelsey Grammer): Psikiyatrist. Radyoda Doktor Frasier Crane Show adı altında, insanların arayıp psikolojik problemlerinden bahsettiği bir program yapmaktadır. Dizi içerisinde kısa süreli olarak yer verilen bu radyo programı, en az dizinin kendisi kadar güzeldir. Frasier’in dinleyicilerine verdiği tavsiyeler, baş edemediği zaman inceden inceye dalga geçip yayından göndermesi eğlencelidir.
Niles Crane (David Hyde Pierce): Frasier Crane’in küçük kardeşi. Abisi gibi psikiyatristtir. Abisinin gerisinde kaldığı düşüncesi, zaman zaman kendisinde ciddi bir kompleks oluşturur. Bu kompleksi de dışarı vurmaktan çekinmez. Yeri geldiğinde, başkalarını iğnelemek konusunda abisinden hiç de geri kalır yanı yoktur!
Martin Crane (John Mahoney): Bu eşsiz ikilimizin babası. Kendisi emekli bir polis dedektifidir. Görev başındayken kalçasından aldığı bir kurşun yarası sonucu emekli edilmiştir ve bu sebepten ötürü bastonla dolaşır. Durumundan dolayı tek başına yaşaması mümkün olmadığından, oğlu Frasier’ın yanına taşınmıştır.
Daphne Moon (Jane Leeves): Martin Crane’in terapisti ve evin gündelik işlerinin sorumluluğunu üstleniyor aynı zamanda. Dizi boyunca Frasier ve babasıyla aynı evde yaşadığı görülür.
Roz Doyle (Peri Gilpin): Frasier’in programının yapımcısıdır. Zamanla, Crane ailesinin de yakın bir aile dostu olur.
Eddie: Martin Crane’in Terrier cinsi köpeği. Diziye ayrı bir renk katmıştır ve varlığı kesinlikle gözardı edilemez; bu sebepten ötürü zaten ana karakterler kısmına dahil edilmiştir. Kendisi bir köpek olarak, rolünü de gayet iyi kotarmıştır. Ayrıca gerçek hayatta John Mahoney’nin köpeği değil, dizide arasının her zaman limoni olduğu Kelsey Grammer’in köpeğidir!
Başrole Saygı !
Frasier Crane karakterine gelince, sadece “Frasier” dizisine ait kısmına hakim biri olarak; Cheers’i izlemiş bir arkadaşımızın, Frasier Crane’in için ayrı bir karakter yazısı derlemesi çok daha güzel olacaktır. Ne de olsa Frasier Crane karakteri, (karakter olarak, dizi olarak değil) 1984 (Kelsey Grammer, Cheers dizisine 3. sezonda dahil olmuştu) yılında başlayıp 2004 yılında ekranlara veda etmiş, bu süreçte 3 farklı dizide (Cheers, Wings ve Frasier) aynı karakterle (Frasier Crane olarak) Emmy’ye aday olmuş (Emmy tarihinde ilk ve tek!) ve tam 20 sene boyunca devam etmiş, (bu alanda da televizyon tarihindeki en uzun süreli karakteri olma rekorunu elinde bulunduruyor.) oldukça müstesna bir televizyon karakteri.Bu karakterin aslında ilginç de bir hikayesi var. Frasier Crane ilk olarak Cheers dizisine dahil edildiği zaman kendisi sadece 6 bölümlük olarak düşünülmüştü. Daha sonra gösterdiği performanstan ötürü dizide kalmaya devam edip diziyi tamamladı ve sonrasında belki de televizyon tarihinin en başarılı uzantısına (spin off) imza atarak “Frasier” dizisini oluşturdu. Evet, hepsi sadece 6 bölümle başladı!
Başrolün Kardeşine Saygı !
Söz konusu aktör David Hyde Pierce olunca yardımcı karakter demeye bir türlü dilim varmadı. Dizide performansının Kelsey Grammer’dan hiç aşağı kalır yanı yoktur. Hatta bazı eleştirmenler tarafından “Frasier’ı boşverın, asıl eğlenceli olan Niles” şeklinde de yüceltilmişliği vardır. Dizinin yayında kaldığı süre içerisinde, dizinin kırdığı rekorlara bir katkı da David Hyde Pierce’dan gelmiştir. Dr. Niles Crane karakteriyle en iyi yardımcı oyuncu kategorisinde ard arda 11 kez Emmy’ye aday gösterilerek (1994 – 2004 arası) bu alandaki rekoru elinde bulundurmaktadır. Sırf Kelsey Grammer’a benziyor diye ön görüşmeye çağrıldığı göz önüne alınırsa David Hyde Pierce’ın geldiği nokta oldukça şaşırtıcı ve bir o kadar da takdir edilesidir.
Frasier Crane&Niles Crane
İki kardeş, iki psikiyatr, ebedi dostluk, ezeli rekabet ! Frasier ile kardeşi Niles arasındaki ilişki böyle açıklanabilir herhalde. İki kardeşin hayatları aslında birbirine oldukça paralel. İkisi de tıp eğitimi almış, bu eğitiminin sonunda Frasier, KACL adlı bir radyoda program yaparken kardeşi Niles’ın ise özel bir muayenehanesi var.Birbirleri arasında genellikle büyük bir çekişme ve kıskançlık olsa da ortak zevkleri neredeyse tamamen aynıdır. Benzer karakterlere ve aynı kafa yapısına sahiptirler. Yalnız, iş ne zaman mesleki kariyere veya aralarındaki rekabete gelirse birbirlerine dokundurmadan edemezler! Hele hele eğer ikisi bir konuda rekabet halindeyseler, birinin diğerini geçebileceği ihtimali ödlerini koparır, geceleri uykularını kaçırır, yemeden içmeden kesilmelerine sebep olup hatta depresyona girmelerine bile yol açabilir! Özelikle birbirlerinin başarılarını itinayla kıskanırlar! Ortak özellikleri dediğimiz gibi çoktur, aynı hayat zevkine sahiplerdir, entelektüel birikimleri yüksektir, kendini beğenmişlikleri ise olmazsa olmazıdır! Ara sıra birbirlerine karşı yaptıkları saldırıların yanı sıra, zaman zaman 3. şahıslara karşı bir olup inceden inceye giydirmeye başlayabilirler. Her ikisi de iliklerine kadar züppedir! İki kardeş için Seattle sosyetesinin bir parçası haline gelmek çok önemlidir. Bunun için yapmadıkları kalmaz. Gerek bir tiyatro oyunu olsun, gerekse bir opera veya bir kokteyl, hemen smokinleri giyip Seattle sosyetesinin arasında karışıp kendilerine sağlam bir yer edinmenin yolunu ararlar.
Martin, Frasier ve Niles’a karşı
Dizideki ana unsurlardan bir tanesi de Martin ve oğulları arasındaki sınıf çatışmasıdır. Hayatlarında geldikleri nokta itibarıyla Frasier ve Niles eski kafalı diye tabir edebileceğimiz babaları Martin’den oldukça ayrışırlar. İki oğul, kolay beğenmeyen, yüksek zevklere sahip, elit insanlarken, babaları ise tam tersine alelade bir halk adamıdır. Frasier ve Niles’ın zaman zaman yaptıkları telkinlere rağmen Martin olduğu kişiden hiçbir şekilde ödün vermez. Baba ve oğulları arasındaki bu zıt kutupluluk her ne kadar çekişmeye sebep olsa da iki farklı sınıf arasındaki mücadeleyi de eğlenceli yanlarıyla ele almasıyla diziye kesinlikle farklı bir tat katıyor.Takdirler
Frasier, yayında kaldığı 11 sene boyunca 37 tane Emmy almış. Bu Emmy ödülleri içinde 4 tane Kelsey Grammer’ın, 4 tane de David Hyde’ın ödülü var. Ayrıca dizi 1994 ile 1998 arasında en iyi komedi dalında ard arda 5 Emmy alarak, bunu Emmy tarihinde başaran ilk ve tek dizi olma unvanını elinde tutuyor. (Meraklısına not: 1999 yılında ödülü Ally McBeal’a kaptırmış) Emmy tarihinde böyle bir “beşleme”nin yanına yaklaşan dizi yok. Son zamanlarda 30 Rock, 2007 ile 2009 yılları arasında en iyi komedi dalında ard arda 3 ödül alarak, Frasier’ın rekoruna en çok yaklaşan dizi oldu; ama onun da gerisi gelmedi.
Neymiş, ne olmuş !
Cheers’da tek kardeş olduğu ifade edilen Frasier Crane, Frasier dizisinin kadrosu şekillenmeye başlarken, dizinin yapımcılarından birisinin Kelsey Grammer ve David Hyde Pierce arasındaki benzerliği fark etmesiyle ve David Hyde Pierce’in etkileyici set performansından sonra, yapımcılar tarafından Pierce’in Niles Crane olarak diziye dahil edilmesine karar verilir. Diziyle ilgili başka bir ayrıntı ise, Frasier Crane’in radyo programının yapımcısı olan Roz Dyle için ilk olarak Friends’in Phoebe’si Lisa Kudrow düşünülmüş. Ama daha sonra Lisa Kudrow’un performansı yapımcılar tarafından karakter için zayıf bulununca, rol Peri Gilpin’e gitmiş.
Eleştiriler
Frasier; her ne kadar popülerlik açısından aynı devirde yayınlanmış Friends, Seinfeld gibi dizilerin gerisinde kalmış, bu diziler kadar geniş kitlelere ulaşmamış olsa da kendine ait özel izleyici kitlesini başarıyla oluşturmuştur. Yayınlandığı yıllarda, aralarında çok fark olmamasına rağmen reyting sıralamasında Friends ve Seinfeld’in biraz gerisinde kalmıştır. Bu açıdan izlenirlik oranı da bu dizilere kıyasla biraz düşüktür. Friends ve Seinfeld hemen hemen herkes tarafından bir şekilde izlenmişken, Frasier için bu oran bu dizilere kıyasla bayağı bir düşüktür.Diziyle ilgili olarak eleştirmenlerin genel görüşü, dizinin diğer komedilerden farklı olarak üst düzeyde entelektüellik barındıran bir espri anlayışına sahip olduğu yönünde. Bu duruma sebep olan elbette ki Frasier ve Niles’ın entellektüel ve elit kişilikleri. Örneğin; dizinin bazı bölümlerinde Shakespeare’in tiyatro oyunlarına, çeşitli opera eserlerine veya ünlü bir ressamın sergisine yapılan göndermeler rahatlıkla görülebilir. Bundan ötürü, dizinin zaman zaman ortalama kültür seviyesinin biraz üzerinde seyrettiğini söyleyebiliriz. Karakterlerin (özellikle de Frasier ve Niles) yapısı gereği, böyle bir durumun olması gayet normalken, bunun dizideki başlıca komedi unsuru olmadığını da belirtelim.
Frasier’ı diğer dizilere oranla eşsiz yapan özelliği, dizideki olayların akışının gerçeğe büyük ölçüde yakın olması. Dizi, neredeyse tüm amerikan tipi dizi klişelerinden arınmıştır. İlk 7 sezonunu izlemiş biri olarak diyorum ki bu dizide hiçbir zaman herhangi bir karakterin amcası veya halası ansızın ortaya çıkıp diziye dahil olmamıştır. Karakterlerden birinin eski sevgilisinin de çıkıp gelmişliği yoktur. Dizi sakinleri birden karar verip eksantrik yerlere seyahat etmeye karar vermez; en fazla Seattle’dan Kanada’ya geçerler. Dizi içinde uzun süreli olarak görülebilecek bir aşk hiçbir zaman olmamıştır (Platonik aşkları hariç tutuyoruz tabii…) Karakterlerin hepsi aklı başındadır, salağı oynayan, sıra dışı, arızalı, anormal ama aynı zamanda da sevimli olan bir karakteri de barındırmaz içinde. (Yan karakter kontenjanından “Bulldog” buraya dahil edilebilir. O da dizinin anca beşte birinde yer almıştır.) Konu sıkıntısı çekmemiştir, bundan dolayı da diziye hiçbir zaman uydur kaydır karakterler dahil olmamıştır. Olaylar (birkaç istisna dışında) oldukça gerçek hayatla paralellik gösterir. Senaryo bu açıdan hiç zorlanmamıştır. Belki bu senaristlerin başarısıdır, belki de Frasier’ın Cheers’tan gelen 10 senelik bir geçmişinin olması diziye bu avantajı sağlamıştır. Özetle, dizi gerçekçidir, izlerken “ya ne yapmışlar, hiç böyle de bir şey olur mu?” diye bir cümle kurma oranınız yaklaşık 38 bölümde bir görülür.
Tanıtımı bitirirken dizinin yapımcılarına, Kelsey Gramer ve David Hyde Pierce’a, John Mahoney, Peri Gilpin ve Jane Leeves’a teşekkür etmeden bu yazıyı bitirmek olmazdı. 22 dakikalık kısa zaman dilimleriyle 11 sene boyunca bizimle beraber oldukları için…
yorumlar
Ondan sonra da bana “Niye yeni sitkomları sevmiyorsun?” derler. Cevabı belli değil mi? En güzellerini izlemişim genç yaşta
Ellerine sağlık, daha nasıl anlatılırdı bilmem. Darısı Seinfeld’in başına.
Bu arada, Cheers’ı hem TRT, hem CNBC-e zamanında sürekli olmasa da aralıklı seyrettim ve pek severdim (özellikle TRT zamanlarında zamane dizisi olarak izlerken çok keyifliydi Cheers izlemek). Fakat düzenli (11 sezonu birden) izlemediğim için bir türlü hakim olamadım. O yüzden üstteki dileğini yerine getirmeye gönüllü olsam da aday olamayacağım ne yazık ki…
Cheers i cnbce de denk geldikçe, Fraiser da TNt denk geldikçe izledim. güzel bir tanıtım yazısı olmuş . Yanlız Joey kendi dizisinde de hala 7 kız kardeşi vardı. birlikte evi paylaştığı kişi erkek kardeşi değil yeğenidir.
@towandaUyarın için tesekkurler.@yonetimilgili bolumu yazıdan çıkarıp tekrar gonderdim, ama onizlemede bir degisiklik gözükmüyor. Art arta bad gateway hatası verip duruyor.
Cheers’ı CNBC-E de izlemiştim. Mükemmel bir diziydi, o tadı başka bir dizi de bundan sonra alabileceğimi zannetmiyorum. Aynı şekilde Fraiser’da çok iyiydi. @cranefamily hem yazı için hem de bu dizileri hatırlatarak yüzümde oluşturduğun tebessüm için teşekkürler.
İzlediğim en ama en güzel dizilerden biriydi. Cnbc-e diziyi tamamlamadan yayından kaldırınca kendilerine bayağı bir saydırmıştım.
Tanıtım için çok teşekkürler,planette bir arkadaşımız alt yazılarını yeniden hazırlıyordu,umarım bütün sezonların alt yazısı tamamlanırda şöyle baştan keyifle izleyebilirim.
@cranefamily : “ilgili bolumu yazıdan çıkarıp tekrar gonderdim, ama onizlemede bir degisiklik gözükmüyor. Art arta bad gateway hatası verip duruyor” İlgili bölümü göremiyorum, sanırım düzelmiş değil mi?
@dkamoyAynen düzelmis Belki de benim bilgisayarimdan kaynaklanan biseydi, zira bilgisayarim neredeyse ruhunu teslim etmek üzere! Duzelttigin icin tesekkur ederim.
@cranefamily : Bildirilerde değişiklik yapılınca editörler görür görmez onaylıyor, geç görüp onayladıkları da olabiliyor tabii. Dün gece ben görüp onaylamıştım ama bazen de sistem, değişikliği geç (1-2 saat sonra) gösteriyor. Öyle bir şey olmuştur.
harika olmuş. frasier hayatta en sevdiğim sitcom olabilir. tam net emin değilim ama ihtimal yüksek. daha dün gece rastgele bir bölüm izledim. tümünü ise baştan en az iki kere izlemiştim zaten. övmelere doyamam. elinize sağlık.
“Övmelere doyamam” !! Vallahi daha iyi anlatılamazdı herhalde Shane! Ben bu kadar uzun bir yazı yazdım, şu tek cümleyi yazıp bıraksaymışım daha iyi anlatmış olurdum diye düşünmeye başladım şimdi Yukarıda anlatmaya çalıştım, Friends ve Seinfeld’i de izledim ama nedense Frasier’in yeri bir başka bende. Hatta sırf bu yüzden “Seattle”a karsi da büyük bir sevgim oluşmuştu ta ki dizinin “Los Angeles”da çekildiğini öğrenene dek Dkamoy‘un da dediği gibi eski nesil sit-comların tadı bir baska! Hele hele Frasier’ın bambaşka! Yeni sit-comlardan da çok iyi olanlar var şüphesiz ama eskilerin de ayrı bir havası. Ki ben Frasier’ı yayınlandığı senelerde değil de 2008 yılında izlemeye başlamıştım. Ona rağmen böyle çarptı beni
@dkamoyFriends’in tanıtımını yazdığım zamanlar aklımda Seinfeld tanıtımını da yazmak vardı. Hatta bir gaz başlamıştım da yazmaya ama dönüp baktığımda, dizinin sloganını bir türlü geçemediğimi fark ettim. Slogan, yazılan her şeyi anlamsız kalıyordu:Seinfeld – Mini Tanıtımı:The Show About Nothing (Hiçbir Şey Hakkında Bir Şov)
@setran : Aaa büyük ispiyon vermişsin Seinfeld için ;)) Ben de ne zaman Seinfeld hakkında bir şeyler tarif etmeye çalışsam, ya aklıma gelen her bölümü kelime kelime, sahne sahne anlatmaya başlıyorum ya da bu sloganla devam…
On this day – The first episode of Frasier aired on NBC in 1993!
Tekrar çekmek istiyormuş nbc bunu. Roseanne’in döndüğü bir dünyada senin neyin eksik değil mi?
Yaratıcılık bu kadar mı öldü yahu? Bit pazarı resmen nurlar içinde.
John Mahoney vefat etmiş.
Üzüldüm
Kelsey Grammer denen beyefendi diziyi geri döndürme düşüncesindeymiş, CBS TV Studios ile görüşmeye başlamışlar.
İlk 3-4 sezonunu seyretmiştim. Severim Fraiser’ı, devamı gelirse bakarım.
Frasier Revival Eyed at Paramount+
Dizinin dönüş haberleri hortladı. Paramount+‘tan.
S01E01-02
Çok iyi bulmadım açıkçası ama izleniyor bir şekilde. ‘Maksat konuşmak olsun!’ kafasınki doksanların yakın tondaki dizileri Seinfeld, Everybody Loves Raymond ve Becker’a kıyasla daha izlenir durumda en azından. O üçünün merkez karakterleri katlanılması zor karakterlerken bununki daha sevilebilir bir tipleme. Aynı şey başrol oyuncu kıyaslaması için de geçerli tabii. Bunda da çekilmez bir yardımcı karakter var bu arada. Bırakırsam tam bir küfürlük baba tiplemesi olan Martin yüzünden bırakırım kesin. Aynı evde yaşasam bir noktada boğarım ben bu adamı. Jane Leeves’i severim ve varlığından memnunum. Peri Gilpin, kısıtlı sürelerde katkı vermekte. Erkek kardeşin katlanılabilirlik durumuna ise karar veremedim henüz.
S01E03
*Bu kez moruktan taraftım elbette. Bu 2 züppenin tavırları sinir bozucuydu.
*Biz bu Maris ile tanışmayacağız sanırım hiç. İsmi var, kendi yok. Komedilerde olur böyle karakterler. Ama hep rahatsız etmiştir bu durum beni.
Poster + Teaser
S01E07
Şu ana kadarki bölümler arasında en çok eğlendiğim bu oldu. Önceki bölümler fena değil veya altı seviyelerindeydi. Bu bölüm gerçek manada ilk iyi bölümdü.
Bunda;
1- Hikayenin çıkış noktası oldukça iyiydi.
2- Konuk oyuncu büyük verim verdi
3- Martin gereksizine küçük bir sahne dışında maruz kalmamış olmak çok önemliydi.
Aklımdayken; dizinin sahne aralarına yazı koyma huyuna alışamadım ve sevemedim. Çok gereksiz.
S01E08
Bu köpeğin bazı dizilerdeki bazı oyunculardan çok daha iyi oyuncu olduğunu düşünmeye başladım.
S01E10
John Glover çıktı bölümün içinden.
Şu ana kadarki bölümler arasında en ilgimi çekemeyeni bu oldu.
S01E14
Çocuğun anlattıklarından gaza gelip posta koymaya da gerek yok aslında. Çocuğu oraya bırakıp gidişinden ötürü bile o postayı hak ediyordu zaten.
S01E15
Jane Leeves’in sahneden çıkacağı yeri şaşırdığına ve David Hyde Pierce’ın o anda hiç bozuntuya vermeden doğaçlama bir şekilde sahneyi devam ettirdiğine o kadar eminim ki.
S01E19
Koltuğu yerleştirdikleri sahnedeki genç kızlardan biri (17.35’de beliren kıvırcık saçlı kız) Brittany Murphy imiş. Bu haliyle tanıyabilene helal olsun.
S01E20
Frasier’a gelen dinleyici aramalarında Jeff Daniels, Jay Leno, Ben Stiller, Elijah Wood ve Malcolm McDowell’ın da aralarında bulunduğu birçok ünlü ismin seslerini işittik sezon boyunca. Hiçbirini de bölümü izlerken fark ettim diyemem. Bu bölümde ise Reba McEntire’ı duyduk ki bunca isim arasında o spesifik sesiyle kendini tek belli eden kişi o oldu benim radarımda.
S01E24 (Sezon Finali)
*Tüm bölümü kafede muhabbet ederek geçirmişler. Bu bölümü kaç parça halinde ve kaç seferde çektiklerini merak ettim. 1 veya 2 parça halinde ve 1 veya 2 seferde çekebilmişlerse eğer alkışlamak lazım keza.
*Ben o baristanın/garsonun yerinde olsam o lanet olasının geri döndürdüğü her kahvenin ücretini üstüne %50 bahşiş de ekleyerek zorla tahsil ederdim.
S02E01
Yani, iyi bir 61’likmiş. 39’luk Kelsey Grammer’dan daha genç ve diri gözüküyordu desem çok da abartmış olmam herhalde.
S02E03
S01E07’nin ardından en çok eğlendiğim bölüm oldu. O da bunun gibi ‘date’ temalı bir bölümdü. 5 bekar karakterin olduğu bir dizinin daha fazla ‘date’ temalı bölüm yapması gerekiyor bence.
Şu ana kadarki bölümler arasında en yüksek IMDB puanlısı ve 9’un üstüne tek çıkanı buymuş bu arada.
Frasier’ın şehir değiştirmesini önerdiği depresyondaki dinleyici yayından ayrılmadan önce intihar edebileceğine dair bir sinyal vermişti. Bölüm boyunca o konunun üzerine gidilmesini bekledim durdum ama hiç oralı bile olmadılar. Senarist kardeş; yazıyorsun ama takip etmiyorsun. Otur, sıfır!
S02E07
Adamı ciddi ciddi
be Frasier!
S02E08-09
JoBeth Williams’ın verim veren konukluğunda geçen bu blok bölümü sevdim ben. Özellikle de 8’de baya gülüp eğlendim. Frasier’in tatildeki malca tavırlarına ayar olmamak mümkün değildi bu arada.
S02E14
Doksanlar ortasında radyo ünlüsü olmak da böyle bir şey işte. Kimliğin yoksa inandıramıyorsun.
S02E15
Her güzel şeyi pervasızca mahvediyorsun Frasier.
Shannon Tweed’i görmek güzeldi.
S02E16
Cheers ekibinden Ted Danson uğradı bölüme. Cheers izlemediğim için onun ziyareti hiçbir etki yaratmadı bende. Téa Leoni’nin konukluğu epey verim verdi ama. Bir yandan Leoni’nin karakteri, bir yandan Frasier’in kendisi derken Frasier’ı ezelim/gömelim bölümü olmuş biraz ama baya eğlendirdi o anlar.
S02E21
Maris’i özde değil sözde kullanmaya devam etmeleri iyice sinir bozucu hale geldi. Bu bölümde bile gözükmeyecekse ne zaman gözükecek bu kadın? Hiçbir zaman gözükmeyecekse (Ki öyle görünüyor) adını da anmayı bırakın artık bir zahmet.
@pirate , Cheers izlemenizi tavsiye ederim, adını görünce bile çok sevdiğim giriş müziğini içimden söylüyorum her seferinde.
Postercik 1 + 2
İkinci poster ‘Yeni bir şehir’ demek oluyor sanırım.
S02E22
Bebe’yi bilmem kaç bölüm sonra yeniden görmek güzeldi. Başarılı bir tipleme Bebe ve Harriet Sansom Harris de iyi iş çıkarıyor cidden. Bölümü tek başına taşıdı resmen. Dizide mevcuttan daha sık gözükebilse çok daha iyi olurmuş açıkçası.
S02E23
Bu iki kendini beğenmiş şapşalın birlikte restoran açmalarından daha saçma bir şey düşünülemezdi. Ama senaristler düşünmüşler. Otur, 0!
S02E24 (Sezon Finali)
Roz: 25 mi? Küçül de cebime gir. 8-10 yaş daha ekle bence sen o sayıya.
S03E01—07
Rezalet bir sezon başlangıcıydı. 1 tane bölümü bile beğenmedim bu süreçte. Tek pozitif şey Mercedes Ruehl’in katkısı oldu bu süreçte. Geçen sezonu da 2 kötü bölümle kapatmışlardı. Diziyle ilgili tüm iştahımı kaybettim bu 9 bölüm süreçte. İyi de direndim ama nereye kadar yani. Bıraktım gitti.
Season 2 trailer
Poster