United States of Tara — tanıtım
11 yorum dkamoy 04 Nisan 2009 13:13
Daha önce 22dakika podcast‘lerinden birinde de ele alınmış olan United States of Tara (Tara Birleşik Devletleri) öyle politikayla, devletle vs. ile ilgili bir dizi değil. “çoklu kişilik bozukluğu” (yeni adıyla “Kimlik Çözülmesi Bozukluğu”) denen psikolojik hastalığa sahip Tara isimli bir ev hanımının ve ailesinin hayatını ele alan bir dizi.
18 Ocak 2009’dan bu yana yayınlanmakta ve 12 bölümlük ilk sezonu bu hafta sona erecek.
Juno filminin Oscar ödüllü yazarı Diablo Cody‘nin yaratıcısı olduğu dizinin yapımcılarından biri Steven Spielberg.
Dizide, Tara Gregson isimli evli ve 2 çocuklu bir evhanımının bölünmüş/çoklu kişilik bozukluğu var. Hastalığı için aldığı ilaçlar, diğer kişiliklerinin kendi kontrolü dışında ortaya çıkmasını engellerken, onun da hissiz ve uyuşuk olmasına neden olarak “kendi” olabilmesini önlüyor. Bu yüzden kahramanımız, ilaç almak yerine bu durumu ilaçsız kontrol ederek sorunun köküne inmeye, bu sırada hortlayıp duran diğer karakterlerin hayatına verdiği zararları da idare etmeye çalışmakta.
(soldan sağa) Buck, Tara, Alice, T
Tara’nın kendisi dışındaki karakterlerinin biri 16 yaşında kabına sığmaz, bir ergen kız olan T;
diğeri 50’lerin Amerikan ev kadınlarından titiz ve düzenli Alice (tutucu bir Bree Van de Kamp tiplemesi diyebiliriz).
Diğer karakter ise eski bir Vietnam Gazisi olan Buck isimli itici, paspal, maço bir erkek.
Bu 3 karakter en beklenmedik anlarda ve Tara’nın kontrolü dışında ortaya çıktığı için başta Tara olmak üzere tüm aile (ve hatta Tara’nın kızkardeşi Charmaine de) trajikomik durumlara maruz kalıyor. Ancak herkes birbirinden anlayışlı ve olgun. Bu kadar olgunluk, izleyenler için abartının tadının kaçması hissini doğurmuyor diyemem. Ama biliyoruz ki dizi, “Psikolojik bozuklukları olan insanlara anlayışla yaklaşırsak hayatımızın karşılıklı olarak ne kadar kolaylaşabileceği” mesajını inceden inceden veriyor.
Dizi, bir durum komedisi (sitkom) olarak tanımlansa da alıştığımız sitkomlar gibi küçük bir çevrede ve/ya kahkahalar eşiliğinde geçenlerden değil. Komedi unsurunun çok yaygın olmadığı bölüm başına 22 dakikalık bir dram-komedi dizisi. Genelde çekimleri iç karartıcı ve ağır tempoda. Breaking Bad kadar “müziksiz ve belgesel tadında” ilerleyerek izlenmeyi zorlaştırmıyor, ama yine de çoğu popüler dizideki gibi güzel karakterler, harika kıyafetler, modern görünüme öncelik vermiyor.
Tara ve diğer kişilikleri rolünde Toni Collette‘i izliyoruz. Kendisi bana göre, zor olan bu rolün altında biraz eziliyor. İnsanı diziden koparacak aşamaya gelmese de alt kişilikleri canlandırırken harika bir oyunculuk sergilemediğini düşünüyorum. Her ne kadar kendisini bana beğendirememiş olsa da Colette, Hollywood’un en bilinen ve en fazla kazanan Avustralya’lı aktis ünvanına sahip. Şimdiye kadar 6. His filmi ile Oscar’larda, Muriel’s Wedding‘deki rolüyle Golden Globe’da aday gösterilmiş. Bunlardan başka da birçok ödülü ve ödül adaylığı var. 11 yaşındayken yaptığı apandisit sancısı rolü ile (testlerde hiçbir şey çıkmamasına rağmen) doktorları kandırıp apandisitini aldırmış.
Eşi Max’in -biraz daha böyle devam ederse- “en iyi kocalar” başlıklı yarışmada Medium‘daki Joe DuBois karakterinin tahtını sallayacağını düşünmeye başladım. Max’i, John Corbett canlandırıyor (Northern Exposure‘dan ve Sex and the City‘deki Aidan rolüyle hatırlarsınız).
Yapımcılar, Tara ve alt karakterlerine bizi alıştırdıktan sonra sezon ortalarına doğru Tara’nın çocuklarının -15 yaşında bir kız (Brie Larson) ve 14 yaşında bir erkek (Keir Gilchrist)- ve kızkardeşinin (Rosemarie DeWitt) de mükemmel olmayan yaşamlarına daha derinlemesine girmeye başlıyor. Dizi bu noktada (özellikle erkek çocukta) beni epey yakaladı diyebilirim.
Konu ilginizi çektiyse, vizyondaki(!) alışıldık dizilerden sıkıldıysanız ilk bölüme bir şans tanıyın derim.
https://www.youtube.com/watch?v=Hv5VSEVrNrE
yorumlar
Teşekkür ederim
yeni dizilerden en çok sevdiklerimden biri bu. foxlife’tan takip ettim ilk sezonu, gayet iyi bir dizi. özellikle toni collette’in oyunculuğu takdire şayan. ikinci sezonu da 22 mart’ta başlayacak showtime’da.
oyuncuları ve senaryosuyla harika bir dizi. showtime herzamanki gibi döktürmüş yine!
S01E01
Ben bu diziyi daha önce nasıl fark edemedim ama ya? Mükemmel bir şey bu ya! Ba-yıl-dım! Toni Collette yardırıyor resmen. Çıkardığı tipler bi harika. Ve hiçbirinde zerre sırıtmıyor ya! John Corbett ve çocuklar da çok sevimli bir şekilde ayak uyduruyor ayrıca ona.
Farklı bir kafayla yapılmış, değişik bir komedi unsuruna sahip, egzantirik bir iş arayanlara birebir United States Of Tara. Daha çok güleceğim belli ki ben bu diziye.
S01E03
Adamın elinde bir multiplayer eğlence makinesi var ama eğlenmeye izni yok. Yazık lan!
Şu önümüzdeki 1-2 ayda muhtemelen en çok konuşacağımız oyunculardan biri olacak olan Brie Larson bu dizinin ergen kızını oynuyormuş. Zamanında çok severek izlemiştim ama kıza dair hiçbir şey hatırlamıyorum yauv. Öyle bir pırıltı görmemişim belli ki. Keşke izlememiş olsaydım, şimdi bakardım.
The Fosters’dan Jude karakterine şekil verirken bu dizideki Marshall karakterinden fazlasıyla etkilendiklerini düşünmeye başladım. Marshall bir tepki verdiğinde hemen aklıma Jude’un da benzer bir durumda benzer bir tepki vermesi geliyor.
The Fosters’da Jude’u ne kadar sevmiyorsam bu dizide de Marshall’i o kadar sevemedim bu arada.
Süper bölümdü.
*Max’in de sonunda sakinliğini kaybedip patlamasına şahit olmak da iyi geldi valla.
*Marshall’in hetero denemelerini izlemek de fena değildi. Bir süre böyle devam etsin.
*Bir de Michael J. Willett’i Faking It’de severim ama burada acayip rahatsız ediyor açıkçası. Küçücük rolü bile katlanılmaz olabiliyor.
*Son olarak: ‘Charmaine, anladık pırlanta yüzüğün var; ama yeter artık ya!'
Güzel bölümdü.
Marshall’in patlaması da iyiydi. Özellikle Kate’in aptal olduğunu haykırdığı kısma bayıldım. Çünkü bu kız harbiden embesil. Birinin bunu söylemesi lazımdı artık. Bu prenses saçmalığından da gına geldi zaten.
Marshall’in patlamasının akabinde Tara’nın hayvani kişiliğinin ortaya çıkmasının ardından ailenin olayı çabucak toparlayıp moda girmesi hoşuma gitti bu arada.
Tara’nın geçmişine dair çözülmeler yaşanması açısından faydalı oldu bu 2 bölüm. Ailenin tek normal ferdi Max’e de çoook acıyorum valla.
*6 numaralı alt kişilikle de tanıştık bu arada: Tara’nın 5 yaşındaki hali, nam-ı diğer Chicken. Toni Collette bu kadar karakterin altından başarıyla kalkıyor ya helal olsun valla.
*Tara’dan Charmaine’nin düğün gününde kendi derdini bir kenara bırakıp daha destekleyici olmasını beklerdim. Yine de düğün bozulduğu için sevindim tabi. Charmaine daha eğlenceli birini hak ediyor bence.
*Tara’nın annesinin cins olduğunu görmüştük zaten de babasının da kafanın gidik olduğunu görmek iyi geldi. Cins anne, böyle bir baba, arızalı üvey abi ve bol kişilikli Tara. Charmaine iyi gelmiş yine de bu günlere açıkçası.
*Bu Kate’de kişilik oranı %10 falan heralde. Nereye çeksen oraya gidiyor kız. Annesinde sayısız kişilik var bunda 1 tane bile yok. Ayrıca yaşı 18 ama hareketler, tavırlar, kıyafetler falan 12. Zeka geriliği de ciddi seviyede. Yazar çok düşünmüş mü acaba bu karakteri hazırlarken? Iyyy!
*Marshall’in kendini bulma turlarından da gına geldi artık ayrıca.
S03E12 (FİNAL)
Güzel diziydi be! 3 sezon, 12’şerden 36 bölüm. Tadında da bitirmişler. Farklı konusu ve Toni Collette’in şahane oyunculuğu ile takdir edilesi bir dizi olmuş.