2016 Şubat’ta TV Ekranı
142 yorum ozgun14 01 Şubat 2016 09:11
İşte Şubat’ta yeni sezonlarını açacak diziler: (Önceki aylar için buradan.)
YENİ GELENLER
Eski bir futbol oyuncusu ve aktör olan O. J. Simpson‘ın eski eşini öldürdüğü iddiasıyla başlayan dava sürecini izleyeceğimiz bir antoloji dizisi olacak. American Horror Story dizisinin yapımcılarından geliyor.
70’ler New York’unda geçen hikayenin merkezinde bir ses kayıt stüdyosu var. Bu stüdyonun patronu kişiliğini ve stüdyosunu kaybetmeden müzik piyasasında ayakta kalmaya çalışıyor.
Bir öğretmen zamanda geçmişe yolculuk yapabilme, 1958’e dönüp J. F. Kennedy suikastini önleme fırsatına erişir. Geçmişe döndüğünde ise orada kurduğu yeni hayatına bağlanır.
İlişkiler üzerine bir romantik komedi olacak. Birbirinden oldukça farklı kişilik yapılarında olan ikilinin tanışmasıyla başlayan ilişkileri üzerinden kadın erkek ilişkilerini işleyecek.
Full House dizisinin devamı niteliğinde olacak dizi bir aile komedisi. 3 çocuk sahibi dul annemiz, hayatını idare edememeye başlayınca kız kardeşinden ve arkadaşından destek ister.
yorumlar
Vinyl reytingte çakılmış HBO standardına göre. 764,000.
[“The Leftovers” (1.77 milyon), “True Detective” (2.33 milyon), “The Newsroom” (2.14 milyon)]
Vinyl’in reytinglerini görünce, hemen gidip bir Treme bakma ihtiyacı hissettim. O da 1.177 ile sezonu açıp, 2.bölümde 777.000’e düşmüş. Toplam 4 sezonundaki seyirci ortalaması aşağı yukarı 550.000 falanmış.
Şaşırmadım açıkçası.
HBO ne derece sabırlı orası önemli. Gerçi Vinyl’in arkasındaki isimler hiç fena değil, oradan da bir şekilde kurtarabilir ama bu halde mesela 2. sezon sonrası nasıl çıkarır…
The Leftovers ilk sezon finalinden önce premierini geçmişti mesela.
11.22.63’ün ikinci bölümü 53 dakikaymış.
11.22.63 1×02
İlk bölüm seviyesindeydi.
halde izliyorum. (11.22.63’ün 2. bölümünü izlemeyen ispiyonu açmasın.) Çok daha güzel olabilecekken vasatın azıcık üstü modundayım hala.
@dkamoy Öyle olursa formüllü olmaz mı ama?
11.22.63 S01E02
Bugüne kadar hep romantik komedi filmlerinde izlediğim Josh Duhamel’in bu tarz bir rolün altından kalkıp kalkamayacağına dair kafamda soru işaretleri mevcuttu bölüme başlamadan önce. Ama gayet iyi iş çıkarmış bence. Hiç sırıtmadı açıkçası.
Temposu biraz düşük kalsa da genel olarak fena bulmadım bu bölümü de. Michael O’Neill ile James Franco arasında geçen 5 dakikalık upuzun muhabbet hariç sıkılmadan izledim. Güzel bir son sahne ile bitti ayrıca.
Bende açıkçası su
mevzuna takıldım. Hali hazirda benzer konuyu tam istediğim şekilde işleyen bir anime var. Üstelik orda konu daha çetrefilli. Şimdiki zamanda bir cinayet işleniyor ve onun bağlantıları geçmişteki bir takım seri cinayetlerle bağlantılı olduğu anlaşılınca, adam olayların başladığı zamana gidip gerçek katili yakalamaya çalışıyor. Başarılı olamayınca istem dışı olarak tekrar kendi zamanına kaldigi yerden geri dönüyor ve katilin şimdiki zamanda da eylemlerinin devam ettiğine şahit oluyor. Orada bir takım şeyler daha oluyor ve bu sefer tekrar geçmişe katili yakalamak için tipki bu dizide oldugu gibi ayni gun ve saatte geri dönüyor. Ve olaylar tekrardan sil baştan işte. Benimde istediğim buna benzer bir şeydi. O yuzden şimdiye kadar beklediğimi alamadım.
(11.22.63 1×02 ispiyonu)
@burakturan : Zorlukla karşılaşmadığını düşünmüyorum. Ha o sahnede başka bişiler de (zorluklar) olmalı mıydı? O ana kadarki gidişata bakarsak evet. Dediğim gibi çıtamı yükseltmezsem izleyebiliyorum ama yükseltsem o söylediğin dahil takılacağım tonla şey geçiyor. Şimdilik arada tek yutamadığım büyük lokmaya söylenip geçiyorum.
11.22.63 1 x 02
Keşke @dkamoy gibi düşük beklentiyle seyrediyor olsaydım…
Adını koyamıyorum ama bu dizide bir şeyler eksik gibi. Bu bölümü beğenemedim biraz amacından sapmış gibi geldi.
Bu bölüm beni, çocukluğumda arkadaşlarla toplaşarak beta kasetler ile kusana kadar izlediğimiz çin işi karate filmlerinin olduğu günlere götürdü. Cannavale abimin
Ben beklediğim gibi beğendim diziyi. Oyuncular süper, ilerleyen bölümlerde hikaye ve karakterler hakkında daha çok şey öğrenirsek güzel olacak. Umarım 6 bölümde son bulmaz bu dizi 2., 3. sezonunu yapar.
Ben de mini dizi olacağını düşünüyordum NM’ın. Bir de necdetcem7’nin ispiyon içine yazdığını ben de sandıydım.
Bende mini dizi diye biliyordum fakat bu islerin belli olmadığı için, belki devam eder diye umut ediyorum.
Fuller House S01E01
Full House’u izlememiş bir bünye ile oturdum başına. Jeneriğe kadar olan ilk 8 dakikalık bölüm rezalet ötesiydi. Kendilerini övüp, Olsen ikizlerine ve Donald Trump’a laf çaktılar 8 dakika boyunca.
İlk 8 dakikada rahatsız olduğum karakterlerin büyük çoğunluğunun jenerik sırasında konuk oyuncu olarak yer alacaklarını fark edince biraz rahatladım. Lori Loughlin hariç tabi. Onu izlemeye devam etmek isterdim.
İzlemeye devam edeceğimiz karakterler arasında; D.J., Stephanie ve Ramona’yı sevdim. Kimmy ve Jackson’ı pek sevemedim şimdilik. Max’den ise nefret ettim. Kim, hangi akla hizmet oyuncu yapmış bu çocuğu ya? 0 yetenek gerçekten! Sevimsiz şey!
Komik miydi? Değildi. Hatta tek bir yerde gülümsedim; o da sondaki eski-yeni temalı şarkı söyledikleri sahne.
2. bölüme de bakar, ondan sonra devam edip etmeyeceğime karar veririm heralde.
İlk bölüm itibarıyla ben sevdim Fuller House‘u. Çocukken severek izlerdim ama pek bir şey hatırlamıyordum doğal olarak. Dirilme haberinden sonra Youtube’dan eski bölümlere bakmıştım biraz ve o zamanlar da gayet böyleymiş. 80’li yılların standart stüdyo komedisi işte. Çok zeki ve parlak espriler beklemek anlamsız. Şimdi de özünden kopmamış ne güzel. Sıcacık, sempatik bir aile dizisi. Bob Saget sayesinde aynı zamanda HIMYM nostaljisi de yapmış oldum. Bu konukların kalıcı olmasını isterdim ama diğer yandan bu kadınları da sevdim. Bence güzel olacaktır devamı da.
Love üzerine:
Bu türde saydığım You’re the Worst’ü bırakınca -gerçi onu bırakma sebebim türü değildi-ister istemez o tarz dizilere karşı bi soğukluk oluşmuştu bende fakat Love’ı beklediğimden çok daha fazla sevdiğimi söyleyebilirim.
Mickey’i çok tatlı buluyorum. Bu yüzden de bu kızın yanına bu oğlan mı koyulur ? diye sitem edeceğim.
Fuller House S01E02
Güzeldi bu bölüm. Baya gülümsediğim yer oldu. D.J. ve Stephanie, çok sempatik gerçekten. Max ise beyin tırmalamaya devam ediyor. Diğerlerinde sıkıntı yok gibi. John Stamos ise fena battı bu bölüm yine gözüme. Aşırı seviyede ekrana oynuyor. Jest ve mimiklerini seyircinin gözüne sokma çabası ve konuşma tarzı cidden rahatsız edici. İyi ki konuk oyuncu kendisi.
Sözün özü; izlemeye devam.
Başarılı bir şekilde ilerlemeye devam ediyor dizi.
yapmalarını ilk anda garipsesem de sonrasında hiç rahatsız etmediğini rahatlıkla söyleyebilirim.
Jake ve Bill çok iyi paslaştılar bu bölüm. Sempatik bir karakter bu Jake. Büyük renk kattı bölüme. Keza Sadie ve Mimi de gayet sempatik karakterlerdi.
İyice alıştım ben bu diziye valla. Kaldı 5 bölüm tabi.
Tahmin ettiğim gibi Vinly’yi de Love’ı da beğenmedim. Vinly’ye yarım saat anca sabredebildim zaten. Başroldeki erkek oyuncu, hem görüntüsü, hem sesi hem de tavırları ile yormamış olsa belki Love’ı izleyebilirdim ama; bu haliyle o da çekilir dert değil. :???:
Fuller House S01E03
Güzeldi bu bölüm de. Özellikle gece kulübü sahnelerinde çok eğlendim.
İlk bölümü beğenmeyip bırakan varsa; 2. ve 3. bölümleri de izleyip ondan sonra tekrar karar versin derim ben.
Stag 1×01 üzerine
Bölümün başlarında soğuk esprilere o kadar çok abandılar ki, güzelim kadroyu hiç etmişler diye hayıflanmaya başladım. Hatta bunun 2.bölümüne bakmam diye düşünürken, son 20 dakikasında beni bayağı eğlendirdiler. Özellikle Ledge (JJ Field) karakteri iyice açıldı, diğerleri hala bana göre zayıf.
Onun haricinde konuyu pek sulandırmadılar. Bu gayri ciddilik tadında olmuş.
11.22.63 ilk 3 bölüm üzerine:
İlk 3 bölümün başından memnun ayrıldım. Özellikle çekim teknikleri, kullanılan renkler vs. sık sık bir sinema filmi izliyormuşum hissi uyandırdı bende. Ha bunlar dışında dizinin geneline bakarsak aşırı derecede ayılıp bayıldığımı söyleyemem yine de. İzlenebilir, eli yüzü düzgün bir şey olmuş, ki bu da bir mini dizi için yeter bana.
Türünü azıcık You’re the Worst, çokca Woody Allen’in filmlerine benzetiyorum. (Allen, kendi oynadığı filmlerde genellikle kadın erkek ilişkilerine çok farklı açılardan değinir. Kendisiyle her zaman dalga geçer, sakar, heyecanlı, ilişkilerinde başarısız tiplere yer verir ve o rolleri kendi oynar.)
Uzun lafın kısası, Woody Allen’in filmlerine aşık bir kişi olarak buna da bayıldığımı söyleyebilirim. Aynı tadı aldım ben.
Dizi su gibi akıyor valla, hızımı alamayıp bir bölüm daha izledim.
Yine çok güzel bir bölümdü. Hala denememiş olan var mı bu diziyi? :arrow:
*George MacKay çok iyi iş çıkarmaya devam ediyor bu arada. Hakkını vermek lazım.
*Jake’in Bill’i genelevin giriş katında ezikleyip bıraktığı sahne, müdürün kaçış mekanının kartını verdiği ters köşe sahne, Bill’in Marina’yı dinlerken kıskançlık ve sinir krizi geçirdiği sahne ve Jake’in The Godfather’dan alıntı yaptığı sahne çok iyiydi.
American crime story… yenilerden en memnun kaldığım dizi diyebilirim
11.22.63 sahiden her bölüm film tadında, sevebilirsiniz de, özellikle 2. bölümde sıkılıp vazgeçebilirsiniz de…
vinyl.. belki o havada değildim, ilk bölümü bile bitiremedim…
İyi hatırlattın, ben de denedim 11.22.63’ü. Kusursuz değil belki ama gayet akıcı, hiç sıkmayan bir şey olmuş. Hadi yavaştan gireyim deyip aynı gün 3 bölümün hepsini izledim. Biriktirmediğim için pişmanım.
Siyasi tarihe meraklı ve eski dizi ve filmlerin delisi bir kişi olarak bunu da tuttuğumu belirteyim. İlk bölümde en çok olayların kurgusu ve işlenişi, ayrıca eski araba ve çalan müziklere bayıldım. İkinci bölümde harikaydı hatta yer yer ilk bölümden daha güzeldi diyebilirim.
Yine genel olarak güzel bir bölümdü.
Sadie çok şeker bişey kadının harika gözleri var. Ben Jake’in yerinde olsam kalırdım 1960’da bir daha geri dönmem. Rus Marina de çok hoştu bir ara dolaptan kızı dikizlemeye başladılar sandımki kızın her bişeyini göterecekler ama olmadı hayallerimiz yarıda kaldı. :))
Vay be şimdiye kadarki en güzel bölümüydü.
Galiba Sadie’ye aşık oldum ( Alicia Vikander’ı aldatmış gibi oldum, en son ona aşık olmuştum), yalnız kocasının yaptıkları ile ilgili solucan deliği, mandal vs. tüm bunları ayrıntısına kadar neden Jake’e anlattı ki gerek yoktu bence.
Marina için üzüldüm Lee’yi kazığa oturtmak lazım.
Jake’in Bill için umumhanede parası yok bunu alın kapıya dediği kısım da çok iyiydi.
En sonda Sadie Jake’in ses kayıt cihazlarını buldu, sapık sanmasa bari. Kocasından zaten darbe yemiş, kim bilir aklına neler gelmiştir?
Fuller House S01E04
Tatlişko bir bölümdü. Çocukların bölümleri bile sempatik sayılırdı bu bölüm. Eski kadrodan konuk olmaması ise en büyük artısı oldu bölümün. Stifler’ı, pardon Steve Talley’i görmek de güzeldi.
Ekranların Yeni Tatlısı: Jodie Sweetin (Not: Buraya bir kalp çok iyi giderdi işte şimdi! :razz: )
Güzel bölümlerdi yine.
Bu bölümü nasıl öveceğimi bilemedim. İlk bölümün ikinci yarısından itibaren başlayan yukarı doğru ivme, bu bölümde de devam etti. Sululuğun dozunu daha da azalttılar gerçi ama var olan ile beni baya eğlendirdiler. Daha fazla gülüp oldukça keyif aldım. Bir de nereye kadar gidecek bilmiyorum ama
İki bölümde süperdi.
İlk sezonu bitirdim. Öncelikle diziyi beklemediğim kadar sevdiğimi söyleyebilirim, başına otururken sezonun sonunu görebileceğimi düşünmüyordum. Keşke 20 bölüm olsaydı diye dertlendim. Umarım ikinci sezonu çok çabuk gelir.
Gillian Jacobs’u çok sevdim, Community de oynamış, bilmiyordum yakın zamanda onun için izlemeye başlarım.
Onun dışında Bertie karakteri çok hoştu, aksanı çok tatlıydı.
Gus’ı hiç sevmedim, oyuncuyu da sevmiyorum birde son bölümlerde karakterde sapıtınca iyice soğudum.
Son olarak da son bölümde Robin Tunney’i görmek güzel bir sürpriz oldu.
Denenmesi tavsiyedir.
Gelecek sezonda görüşürüz, tanıtımı da bir an önce gelecek.
Ben de Love’ın ilk 2 bölümünü izleyip sevdiğimi ama henüz devamını getiremediğimi not düşeyim fikir arayanlar varsa. Bitirince damlarım diyordum ama bu gidişle bitmesi zaman alacak.
Sonradan ek: Ha bu arada Togetherness’ın genç versiyonu hissine kapıldım. Bakalım sonrasında bu his sürecek mi.
Güzel bir sezon finali oldu.
@necdetcem7 spoiler içerisine yazdıklarına aynen katılıyorum.
Fuller House S01E05
Yine çok güzel bir bölümde. Bolca sesli güldürdü. Sonlardaki Stephanie-D.J. sahnesiyle duygulandırmayı başardılar ayrıca. Chuck’tan Ryan McPartlin’i izlemek de güzeldi. Sahneleri çok eğlenceliydi.
Netflix, Sense8’den sonra 2. bir diziyle daha yakalamayı başardı sonunda beni. Darısı üçüncünün başına artık!
Fuller House tam bir şirinlik abidesi yav. Kıyamıyorum bitirmeye. Hani aslında espri anlayışına bakarsak dizi kötü; ama güzel bir kötü. Yok mu böyle başka çoluklu, çocuklu, yavru köpekli falan kahkaha efektli bir sitkom?
Baby Dady?
Aa evet. Ama ben onu ilk çıktığı zaman 2-3 bölüm izleyip sevmemiştim. Yine de Fuller House’un beni soktuğu bu ruh haliyle şimdi sevme ihtimalim var cidden. Bir ara bakayım o zaman.
Eski istersen tabiki de Married with Children. Ben de izlemedim ama aklıma direkt o gelir bu tür yapımlar arasında. 11 sezon bir de tabi o da var
@dogukantmeric: Yok o öyle bir dizi değil.
Eski yeni fark etmez. Goldbergs falan istemiyorum. Böyle klişe, kahkaha efektli, kalabalık, sevimli bir komedi.