2023-2024 Sezonunda Ekrana Gelecek Yeni Türk Dizileri – 2
24 yorum aserat 17 Eylül 2023 17:33
2023-2024 sezonu 2023-2024 türk dizileri Ayça Ayşin Turan ayça bingöl cansu tosun ceren moray Deniz Can Aktaş fox türkiye hilal altınbilek hudutsuz sevda kader bağları kirli sepeti miray daner onur tuna şahane hayatım Serkan Çayoğlu
2023-2024 sezonunda ekrana gelecek yeni Türk dizilerini tanımaya devam ediyoruz.
1) Kirli Sepeti (FOX)
- Yapımcı: Medyapım
- Yönetmen: Ece Erdek Koçoğlu
- Senaryo: Merve Girgin Aytekin
- Oyuncular: Ayça Bingöl, Ceren Moray, Cansu Tosun, Serkay Tütüncü, Melisa Döngel, Halil İbrahim Ceyhan, Serhat Kılıç, Gözde Seda Altuner, Bestemsu Özdemir, Devrim Yakut, Aleyna Özgeçen, Deniz Sarıkaş, Nihan Doğa, Fehmi Karaaslan, Şeyda Merve Kölük
- Konu: İstanbul’un zengin muhitlerinden birinde, butik bir sitede çalışan hizmetliler ve onların iş verenlerinin iç içe geçmiş hayatlarını; yukarıdakiler ve aşağıdakiler arasındaki büyük uçurumu konu alan; aşkın, sırların, yalanların ve bütün bunlara inat sırt sırta vermiş üç kadının; bazen ağlatan, bazen de güldüren hikayesi anlatılıyor.
- Yayın Tarihi: 24 Eylül Pazar
2) Hudutsuz Sevda (FOX)
- Yapımcı: Medyapım
- Yönetmen: Murat Öztürk
- Senaryo: Bahadır Özdener
- Oyuncular: Deniz Can Aktaş, Miray Daner, Burak Sergen, Esra Dermancıoğlu, Burak Sevinç, Asuman Dabak, Özgür Emre Yıldırım, Naz Çağla Irmak, Hülya Gülşen Irmak, Hülya Şen, Haydar Şişman, Taner Turan, Emir Çiçek, Enes Külahçı, Mazhar Alican Uğur, Alp Akar, Taha Bora Elkoca, Merve Honca, Cansın Şenel, Ozan Yiğit, Emre Bulut / konuk oyuncular: Biran Damla Yılmaz, Erdem Kaynarca
- Konu: Küçük bir çocukken kan davası nedeniyle babasını kaybedip İstanbul’a sürülen Halil İbrahim, (Aktaş), 20 yıl sonra memleketi Karadeniz’e yakışıklı, güçlü bir delikanlı olarak geri döner. Burada sevdiği kız Yasemin (Yılmaz) ile evlenecek ve yeni hayatını kuracaktır. Fakat yaşananlar buna izin vermez. Bir intikam yolculuğuna çıkan Halil İbrahim’in hayatı Leto’lardan Zeynep’in (Daner) çıkmasıyla tamamen değişecektir.
- Yayın Tarihi: 21 Eylül Perşembe
3) Kader Bağları (FOX)
- Yapımcı: Süreç Film
- Yönetmen: Benal Tairi
- Senaryo: Sema Ali Erol, Mahir Erol, Türküler Özgül, Redife Zerener
- Oyuncular: Serkan Çayoğlu, Ayça Ayşin Turan, Arzu Gamze Kılınç, Alptekin Serdengeçti, Nazlı Bulum, Sanem Babi, Mehmet Aykaç, Zeynep Köse, Tolga İskit, Aslı İçözü, Betül Çobanoğlu, Yusuf Akgün
- Konu: Karadağ’da tanışan Sevda (Turan) ve Kerem (Çayoğlu), hayatlarını değiştiren mucizevi bir gün geçirir ve bir sene sonra buluşmak üzere ayrılırlar. Kerem, Osmanlı’ya şehzade yetiştiren bir aileye mensup varlıklı bir gençtir. Sevda ise balıkçılık yapan bir annenin hayatı dolu dolu yaşayan genç kızıdır. Kerem’in halası, babası ve kız kardeşleriyle örülü dünyasında onun üzerine kurulan büyük hayaller vardır. Sevda ise annesi ve küçük kardeşinden oluşan mütevazi küçük dünyasında hayati sorunlarla boğuşmaktadır. Tekrar bir araya gelmeleri imkansız gözükmektedir. Aşkları kaderlerini yenmeye yetecek midir?
- Yayın Tarihi: 30 Eylül Cumartesi
4) Şahane Hayatım (FOX)
- Yapımcı: Ay Yapım
- Yönetmen: Çağrı Bayrak
- Senaryo: Meriç Acemi
- Oyuncular: Hilal Altınbilek, Onur Tuna, Yiğit Özşener, Sumru Yavrucuk, Nesrin Cavadzade, Serkan Keskin, Gökçe Eyüboğlu, Cem Uslu, Sedef Akalın, Gürhan Altundaşar, Erman Cihan
- Konu: Hayata büyük haksızlıklarla gelmiş, bunları aşmak için çok çalışmış, bu yolda gerekenleri yapmış, şimdi ise şahane bir hayat yaşarken gelip onu bulan suç dolu geçmişinden kurtulmaya çalışan Şebnem’in sarsıcı hikayesini konu alıyor. Şebnem’in sırlarla dolu geçmişinden gelen Niyazi (Keskin), şimdi başına sardığı ve çok etkilendiği cinayet başkomiseri Mesut (Tuna), “zengin koca”nın kelime anlamı olan Onur (Özşener), Onur’a musallat olmuş ve onu Şebnem’den boşatmaya çalışan Melisa (Cavadzade) ve Şebnem’in asıl büyük düşmanı yüceler yücesi, Onur’un annesi Aysel (Yavrucuk) ile “Bir kadının kaç cephede savaşabilir?” sorusunun cevabı aşk, entrika, gerilim ve heyecan dolu sahnelerle izleyicilerle buluşacak.
- Yayın Tarihi: 1 Kasım Çarşamba
yorumlar
Şahane Hayatım – İlk tanıtım
– Tecavüz sahnesi vardı. Kötü oğlan, kemeri çıkarıp pantolon düğmesini çözdü ve öyle atladılar sahneyi.
–
’nın bölümlük konuk oyuncular olduğunu başlamadan biliyordum. Medya, pardon BAltuntaş’ın da sayesinde. Kadın oyuncu keşke kalsaymış, bölümü daha çekilir hale getiren kendisiydi. Neyse başka dizide görüşürüz onunla zaten.
Bir de boğaz keserek öldürme çıkardılar kapanışa doğru. Ya sabırlarım geldi.
– Hikayesi tabii ki tipik.. Astığım-kestiğim usulü mafyatik zengin bir aileyi koymuşlar yine merkezine. Geçmişe dayanan intikam hikayesi, hatta bildiğin kan davası bile var.
Aman neyse gidiyorum ben.
Nihayetinde bir çeşit “Devious Maids” hikayesi, daha Türk usulü. Resmi uyarlaması salgına da kurban giderek 3 bölüm sürmüştü. Bunun ömrü biraz daha uzun sürer umarım. Pazar ekranında kendisine yer bulabilirse sevinirim.
Biraz da herkesi tanıtma bölümüydü ve çok karakter olduğu da söylenebilir ama beğendim bunu. Hizmetçi üçlüsü daha öne çıktı haliyle karakter de olarak, iyilerdi de. Ev sahiplerini görgüsüz zengin yaparken dozunu tutturmuşlar sanki, en azından şimdilik. Her şeyden bir tutam var sanırsın. 113 dk. içinde toplayıp kapattılar.
* Kızın kendini öldürmediği belliydi. Kime bağlayacaklarına bakarız. Evin meymenetsiz sahiplerinden fazlası gelirse sevinirim. Bebek muhtemelen oraya bağlanacak da neyse.
* En arkadaş gibi olduğun patron bile yeri geldi mi kim olduğunu – yerini vs.yi hatırlatıyor tabii ki. Bölüm mesaj üstüne mesaj şeklinde verdi bunu. Daha da verir kesin.
Oyuncular rollerine çok güzel oturmuş. Ayça Bingöl, arada konuşması kaysa da, ne rol verirsen ver aslanlar gibi oynar zaten. Ceren Moray’ın rolü tam Ceren Moray’lık bir rol (bkz. Efsun). Cansu Tosun da ”Küçük Hanımefendi” ile ekranlarda göründüğü zamanlardan beri kaba tabirle ezik rollere yakışıyor, inandırıcı duruyor. Melisa Döngel desen onun rolü de cuk oturmuş. Kadro mükemmel kurulmuş yani, herkes rollerini bulmuş.
Devrim Yakut da rolüne yakışmış. O rolü başta Aydan Şener oynayacaktı ama karakterin şu şekliyle hiç olmazmış. Devrim Yakut’un biraz komediyle harmanlanan sahnelerinin tamamı onda çok ciddi dururmuş ve çok itici olurmuş.
İlk bölümden bütün sırrı açıklamamaları, bir merak unsuru bırakmaları da güzel oldu. Sırf bu sebeple dizinin ortalama ratingler alacağını ve sezon sonunu göreceğini düşünüyorum. Bu tipteki tutmayan dizilerde (”Yuvamdaki Düşman”, ”Yalancılar ve Mumları” vs.) bütün kozlarını ilk bölümden kullanmışlardı. ”Ufak Tefek Cinayetler” neden uzun ömürlü oldu, 14 bölüm sonunda tekrara düşse de ”camdan düşen kim, ölen kim, kime ne oldu” sorularıyla sezonu tamamladılar. İkinci sezonda da erken final yaptılar.
Tam AB işi, cesur bir iş olmuş bu arada. Bol bol ‘bip’li küfürler, açık açık korunmaktan vs. bahsetmeler falan. Ceza gelmese bari.
*İlk başta konuşurlarken ölü zannetmiştim ben o kadını. O konuşmayı can kulağıyla dinlemedim gerçi. Bölümün down anlarından biriydi benim için. Neyse, ölü olsa daha iyiymiş bence. O adamın bu şekilsizi terk edip diğeriyle birlikte olması çok doğal da
aşırı saçma be ya!
*Diğerleri değil ama bu Medine modern dönem kölesi resmen. Temizlik, yemek, bulaşık, çamaşır, ütü gibi evin her işi bunda tamam. Üstüne pintilik edip dadı tutmamışlar ve küçücük bebeği de buna kaktırmışlar. Yetti mi? Hayır. Üstüne bir de evin sürtük hanımından psikolojik şiddet görüyor resmen.
*İlk bölümde öne çıkan soru
oldu elbette. Mahalleden değil de bu zengin sitesinden biri olduğunu varsaymak zorundayız hikaye gereği. Çok fazla aday yok haliyle. Öne çıkan aday patronu olan sevimsiz adam. Alternatif aday olarak kullanılabilecek tek isim ise düşman kız kardeşlerin kralı adam. Ahmet, bir süredir şehir dışında ya da yurt dışında olduğu için bir aday değil. Medine’nin patronu olan adam da böyle bir şey yapabilecek biri olabilecek bir his yaratmadı açıkçası bende. Başka da erkek yok zaten orada yaşayan ve bizim tanıştığımız. 1-2 bölüm içinde 3. bir alternatif olması için yeni bir karakter sokarlar belki diziye tabii.
Resmi olmayan bir Devious Maids uyarlaması denebilir diziye. Ölen hizmetçi ile hikayeye başlamak bir benzerlik. Evin oğluna yanık kızımız bir başka benzerlik. Olayı araştırmak için hizmetçi kılığına giren bir Marisol yok tabii hikayede. O işi bir gazeteciye, Serkay Tütüncü’nün karakterine bırakmışlar.
Üç hizmetçi artı hizmetçinin kızı, 4 ana karakteri oluşturuyor. Hizmetçilerin işverenleri ise yan karakter konumundalar ama aldıkları sürelerin az olduğu söylenemez. Kadro hiç fena sayılmaz genel olarak baktığımda. Kusur olarak değerlendirilebilecek 2 kişi var işte. Birincisi yukarıda da belirttiğim parti basan kadın. İkincisi ise ölen kızın patronu olan erkek. İkisi için de kesinlikle başka oyuncularla, eli yüzü düzgün tiplerle anlaşılmalıymış.
Ayça Bingöl seviyor böyle acıların kadını rolleri. Varlığı dizi için bir artı elbette. Adı aklımda olmamak kaydıyla Cansu Tosun tam olarak bugün aklımdan geçmişti Ata Demirer dizisi haberinde Uğur Yücel’i görünce. 7 sene önce Uğur Yücel’in de oynadığı Familya’da görüp beğenmiştim Cansu Tosun’u. Bir diğer rol arkadaşı Erkan Kolçak Köstendil kapıvermişti anında kızı ve 2 sene sonrasında da nikahı basmıştı. Evlendiğinden beri de kayıplardaydı. Güzel bir dönüş dizisi olmuş onun için kısacası. Ceren Moray’ın karakterinin patavatsızlığı ilk başta hiç hoşuma gitmemişti ama diğer iki hizmetçi karakter biraz fazla naif kaldığı için onların yanına şartmış kesinlikle böyle biri. Aleyna Özgeçen’i tanımıyorum. Tip olarak Biran Damla Yılmaz’ı anımsattı bana. İlk bölüm performansıyla ilgili pozitif veya negatif bir yorum yapamıyorum ama görüntü olarak bir Edy Ganem etkisi yaratma ihtimali olmadığı kesin. Adın geçmişken; nerelere kayboldun sen be Edy Ganem? Melisa Döngel’i severim, rol de tam olarak ona uygun bir rol kesinlikle ama rolün ağırlığı ona uygun mu ondan emin değilim işte. Artık yardımcı oyuncu olmayı bırakıp başrol olma vaktinin geldiğini, hatta geçtiğini düşünüyorum oyuncu için. Doğru menajerle mi çalışmıyor yoksa yeterince hırslı mı değil bu konuda bilemiyorum ama kariyerindeki o bir sonraki adımı atması lazım artık yani. Bestemsu Özdemir de uzun süredir ekranda rastlaşmadığım bir isim. 5 sene önce Ege’nin Hamsisi’nde izlemiştim onu bir müddet. Burada gördüğüme memnun kaldığım isimlerden biri o da. Geçtiğimiz yıl Gelsin Hayat Bildigi Gibi dizisinde tanıştığımız Deniz Sarıkaş tipi baya baya toparlamış burada. Yakışmış da role ama hazır boşa çıkmışken Onur Seyit Yaran da fena bir tercih olmayabilirmiş aslında bu rol için. Serhat Kılıç ve Serkay Tütüncü ekranda görmeyi sorun etmediğim oyuncular arasındalar. Halil İbrahim Ceyhan ise Özge Yağız ve Sıla Türkoğlu’nun ardından bir işe yaramaz Kanal 7 günlük dizisinden prime time kuşağına kendisini atmayı başaran 3. kişi oldu son dönemde. Kim kaldı? Gönül Dağı’ndaki zaman atlamasına kurban giden Samet Arda Mercan’ı gördüm bir de bölüm sonunda minik bir sahnede. Hayırlısı olsun onun için de.
Yayınlanan promolardan birini izlemiştim ve izlerken gözlerim kanamıştı açıkçası. Açılış sahnesinden bir kesitmiş o promo. Dizi şükür ki o promo kadar kötü çıkmadı. Düştüğü anlar olmadı diyemem ama genel olarak değerlendirdiğimde memnun kaldım ben bölümden. Bu ayarda ve tatta devam ederse çok iyi olur 2023-24 sezonundaki renk eksikliği açısından. Bu arada dizinin gününü beğenmedim ben. Yasak Elma’dan boşalan pazartesi akşamı tahsis edilmeliymiş kesinlikle bu diziye.
*Prime time kuşağına kendisini atmayı başaran 4. kişi aslında. ”Üç Kız Kardeş” dizisinde Kartal’ı oynayan Gökberk Demirci var bir de, Özge Yağız’ın eski partneri ve sevgilisi.
Melisa Döngel’in başrol kapması zor bu saatten sonra. ”Bizim Hikaye” ve ”Aşk Mantık İntikam” zamanları olsa belki ama artık kötü kadın rolleri üstüne yapıştı. Bir de medyada hakkında çıkan haberler, kendisinin röportajlardaki halleri de bu imajı destekliyor. Bu dizideki karakteri de keza öyle. Zor yani artık.
Yasak Elma’nın yerini doldurmalıydı kısmına da katılıyorum. Medyapım dizisi, aynı basitlik ve skandallar. Ama o zaman da Hande Erçel üstadın dizisi pazar gününe yani boş sayılan bir güne alınmış olurdu, olmazdı yani.
Hande Erçel, şu piyasadaki en gereksiz 3-5 kadın oyuncunun başında gelir benim için. Hiç mi hiç haz etmiyorum cidden oyunculuğundan. Ama hem geleneksel medyada hem de sosyal medyada reklamı fazla dönen isimlerin başında geliyor ve pozitif ayrımcılık almaya devam ediyor ne yazık ki.
Şahane Hayatım yazıya eklendi.
Şahane Hayatım – Yeni Tanıtım
Şahane Hayatım – 2. Tanıtım
Sakla Beni – Fragman
Kadro iyi dursa da fragman hiç çekmedi beni.
Kader Bağları: 5’te final
Şaşkınlık içinde güldüm final haberini görünce. Dizide yer alan tüm emekçileri tenzih ederek söylüyorum ki klişeler klişesi, çok kötü bir işti. İşin tuhafı, 2023 yılında nasıl bu kadar demode bir iş yapılabildiği. Ayça Ayşin Turan, iyi kötü Netflix dizisinde rol almış, dizi sektöründe yıllardır var olan bir oyuncu. Serkan Çayoğlu keza öyle. Bu saçma sapan diziyi nasıl kabul edersiniz, nasıl sete çıkarsınız? Gerçekten çok ilginç. Yani total işi bile diyemiyorum çünkü bambaşka bir diziydi bu. Brezilya dizilerini andırıyordu biraz ama oyuncuları tanımasam, eski teknolojiyle çekilmiş olsa ve bu dizi 2000 yılında çekildi dense şaşırmazdım.
Şahane Hayatım – Afiş Çekimi Backstage
Şahane Hayatım’ı 1 Kasım Çrş.‘ya getiriyorlar + Adım Farah’ı 4 Kasım Cumartesi’ye geçiriyorlar gibi duruyor.
Şahane Hayatım‘ın ilk bölümüne bakayım dedim.
18-19 yaşlarındaki kız estetik yaptırıp Hilal Altunbilek’e (32) döndü güya. Basbayağı estetik sonrası haliyle.
Günümüzde ise evlenip iki çocuk yapmış durumda. Büyüğünden düşünsek 30’a yakın bir yaşta olur artık Şebnem. Halen gayet de kendisindeyiz bu arada. Pek değişmemiş ama hadi öyle diyelim.
Onur Tuna, Şebnem estetik yaptırmadan önce kendi halinde göründü. Adama da +10 koyup geldiler yani ama o da aynı görünüyor tabii. Acayip bir zaman çizgisi (dolayısıyla ana çift) var.
Dizinin bayağı geçmiş bir zamandan başlayacağını düşünmüştüm. Geriye dönüş (flashback) sahnelerinde telefonları, bilgisayarları görünce acaba fazla kasmayıp zamansız bir dizi mi yaptılar diye düşündüm. (Yani geriye dönüş sahneleri günümüzde, 2023’te, geçiyordur da şu anda geçen sahneler için belirli bir yıl, tarih vermeyecekler gibi). Ama geriye dönüş sahneleri yanlış görmediysem 2009-2010 yıllarında geçiyor. Peki neden bu saçma düşüncelere kapıldım, bu süreyi 18-19 yaşlarındaki bir kızın estetik yaptırıp iki çocuk annesi olup sosyeteye girmesi için kısa bir süre olarak gördüm herhalde. Onur Tuna’nın aynı kalmasına falan hiç girmiyorum. Neyse.
Dizideki zenginlik, şatafat ve kurulan evren hiç sırıtmıyordu. Mesela ”Kirli Sepeti”nde bence biraz sırıtıyor bu durum. Artık Ay Yapım’ın marifeti mi yoksa Meriç Acemi’nin mi bilemiyorum (UTC ile ortak payda bir ikisi olduğu için öyle söyledim.)
Dizi güzel başladı, fena gitmedi ama sonuca baktığımda pek beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Çok fazla yan olay var ama hiçbiri ilgi çekici değil. Derli toplu, kolay, sıkıntısız, izlenebilen bir olay olmasını ve sosyete çevresinde geçmesini tercih ederdim. Geçmiş sahnelerinde sıkılmadım ama geçmişten günümüze gelen konular sıkıcı.
Yani en önemlisi dizide merak unsuru eksik. Daha önce bir başka yazıda şöyle bir şey söylemiştim:
””Ufak Tefek Cinayetler” ”katil kim?” sorusuyla bir buçuk sezon izletti kendini.”
Dizilerimizin ders çıkarması gereken durum bu ki bu dizinin senaristi, Ufak Tefek Cinayetler’in senaristi. O diziyi bir sezon boyunca sürükleyen şey karakterlerin, o yemek masası sahnelerinin geriliminin başarısı haricinde ”o pencereden aşağı düşen kimdi” sorusuydu. Oya mı, Merve mi, Serhan mı, Edip mi, kim düştü? Neler olacak? Oya intikam alabilecek mi yoksa Merve bir sonraki bölümde bir entrika çevirip durumu kurtaracak mı vs.
Bu dizideki merak unsuru nedir? ”Şebnem yakalanacak mı yoksa yakalanmayacak mı” ise ben almayayım. (Ki bu gidişle yakalanır yani. Bir tek yüzünü değiştirmiş kadın. Bari ismini falan da değiştirseymiş. Hele hele dergi röportajından yakalanması, adamın okul bahçesi gibi kalabalık bir ortamda yaptıkları vs. yani ne kadar saçma sapan olay örgüleri bunlar.) İkinci bölüm tanıtımında bundan öte bir şey göremedim çünkü. İkinci tanıtımda hala yer vermedikleri Nesrin Cavadzade’yi nasıl kullanacaklar bilmiyorum ama umarım zamanın entrika kraliçesi ”Şahika”yı etkili bir şekilde kullanırlar.
Gökçe Eyüboğlu, ”Hudutsuz Sevda”daki Biran Damla misali konuk oyuncu olacak sanmıştım afişte göremeyince. Karakter afişi çekmişler ama toplu fotoğrafta yok. Zaten rolü de çok etkin değil. Tüm beklentilerim tanıtımdakinin aksine çıktı.
Eyüboğlu’nun karakteri kötü değil, okul müdürü aslında kötü değil sadece kendi yetersizliği sebebiyle hayata fazla sert bakıyor ve hatta Sumru Yavrucuk beklediğimden daha az kötü. Şebnem’in gelini olmasına ikna oluşu çok kolay oldu. Ha saçma sapan klişelere girmemeleri artı ama arada biraz zeka kokan çekişmeler izlemek isterdim, belki izleriz kim bilir. Gelin kaynana fena bir ikili olmamışlar, izlemesi keyifli.
Seda Akman’ın canlandırdığı karakter ise gereksiz bir karakter olmuş. Şebnem’in motivasyonunu geliştirmek istemişler, hayatta böyle insanlar yok demiyorum tamam da liseli kızın teki ”ben de böyle mutfak yaptıracağım” dedi diye bu şekil kriz geçirmezsin. ”Ha canım öyle mi ne güzel” falan der en fazla içinden güler geçersin böyle bir tipsen. Aşırı karikatür ve gereksiz yani.
Son sözüm: Senaryoya birkaç dokunuşla UTC kalitesinde bir iş çıkmasını ve Star’da yayınlanmasını isterdim.
Şahane Hayatım (Bölüm 1)
İyiydi diyemem belki hemen acele not vermemek adına ama kötü değildi kesinlikle. Akıcılık problemi yoktu en azından.
Yapımcı: Kerem Çatay. OK. Senaryo: Meriç Acemi. OK. Merkez karakterin altyapı hikayesi, Gülseren Budayıcıoğlu’nun danışan hikayeleri kıvamında. Ona da OK. Para biriktirme yöntemi: The Cleaning Lady’den arak. Hadi ona da OK diyeceğim ama o kadar da para birikmez o işten be hanım ablam! Ameliyat, Ezel’den hallice ki buna da OK demeyeyim artık.
Yiğit Özşener, Sumru Yavrucuk, Serkan Keskin, Timur Acar ve Seda Akman falan gayet afiliydi ilk bölümün yardımcı kadrosu. Postere bakarsak Nesrin Cavadzade eklenecek daha. Son derece memnun kaldım yani yardımcı oyuncu kadrosundan. Başrol için aynı şeyi söyleyemem ama. Merkez karakterin ‘Before’ halini oynayan oyuncunun adın Zeynep Yüce imiş sanırım. Ondan bahsetmiyorum elbette. Benim sıkıntım ‘After’ halini oynayan oyuncuyla, yani Hilal Altınbilek ile. Bana çok itici geldi şahsen. Sürekli ağzı açık gülüyor falan ama baya antipatik bir gülüş. Kendini güzel zannediyor falan ama güzel olmakla uzaktan yakından bir alakası yok bence. Karakterin ne zengin yönünün ne de varoş yönünün hakkını verebildiğini de düşünmüyorum ayrıca. Geçmişte oynadığı işlerin listesine bakayım dedim: Totalin dibi işler. Niye bu rol için bu oyuncuyu seçmişler diye düşünüyorum ve aklıma tek bir şey geldi: Ana karakterle paralel bir geçmiş hayat hikayesine sahip olabileceği. İzmir doğumluymuş tıpkı merkez karakter gibi. Geçmişte bir kilo ve tip problemi yaşamış ve estetik operasyonlara iyi para gömmüş belli ki. Muhtemelen başka ortak özellikleri de mevcuttur. Onun dışında elbette hiç haz etmediğim Onur Tuna’nın yerine başka birini görmek isterdim dizide. Boştalarsa Nejat İşler, Mehmet Günsür, Metin Akdülger falan kadronun çıtasını da biraz daha yükseltmek adına.
Son olarak: niye bu kadar kısacık kestin saçlarını a be Seda Akman?
4.93(Total)(2.) 4.02(AB)(3.) 5.18(ABC1)(3.)
şeklinde açmış sezonu bu arada reytinglerde.
– Ne alakası var ayol. Kadının Bir Zamanlar Çukurova dizisini abartısız yedi düvele sattılar ve yurt dışı tanınırlığı bayağı yüksek. Bilmem kaç sezon sürdü, yerelde de bir tanınırlığı ve belli ki izlenirliği var. Bu da sonraki ilk işi.
Ay Yapım da değerlendirip proje anlaşması yaptı, sonra da bunda karar kıldılar işte. Kimsenin o kadar kastırdığını da sanmıyorum karar aşamasında.
– Ondan sonracığıma Nejat İşler, Aile dizisinde. Metin Akdülger, Özge Özpirinçci’yle dizi çekmeye başladı. Mehmet Günsür sence bölümü 130 dk. süren TV dizisinde oynar mı allasen?
Neyse öyle.
Şahane Hayatım (Bölüm 2)
Alışmaya başladım ben baya baya bu After Şebnem’e. Her haline değil tabii. Şimdilik okeyi alan Şebnemler şöyle:
Anne Şebnem:
Sarhoş Şebnem:
Çocuklarıyla olan sahnelerini seviyorum cidden kadının. Oğlanı değil belki ama kız çocuk oyuncuyu da iyi seçmişler cidden. Sarhoş Şebnem de sempatik ve eğlenceli çıktı bu arada. Sarhoş Şebnem’in hayalet ile olan sahneleri renk kattı bu bölüme. Dernek Başkanı Şebnem’in ilk icraat girişimi de hoştu.
Yan karakterleri ve konuk oyuncuları minimal seviyede kullandılar yine bu bölüm. Ağırlık Şebnem’de ve şu lanet olası polisteydi. Polis demeye de dilim varmıyor ya zırtapoza. Bildiğin tacizci çıktı bu. Mülkiyete tecavüz de var. Takıntının tillahı var zaten adamda. Yoruyor cidden insanı.
Nesrin Cavadzade giriş yaptı bu bölümle diyeceğim ama giriş yaptı da sayılmaz hani. Minik bir slayt gösterisinden halliceydi varlığı. Aslında uzun uzun çekmişler de montajda atmışlar gibiydi. Belki de önümüzdeki bölüme saklamışlardır. Diziye giriş sebebi/şekli çok bariz elbette karakterinin: Damadın annesinden bir adet …
Şahane Hayatım (Bölüm 3)
Mekan-zaman-mevcut internet erişimi gibi faktörlerden ötürü ya normal akışta izleyecektim bölümü ya da en erken yarın akşama kadar izleyemeyecektim. Normal akışta izlemeyi tercih ettim ama öldüm yani. Reklamsız 120 dakika!
İlk 2 bölümün epey altında kalan bir bölüm oldu. İlk 2 bölümün aksine Hilal Altınbilek, Onur Tuna, Nesrin Cavadzade, Yiğit Özşener, Sumru Yavrucuk ve Gökçe Eyüboğlu arasında daha dengeli dağıtmışlar bu bölümde süreleri ve bu durum da büyük eksi yazmış ne yazık ki bölümün hanesine. Hilal Altınbilek’e ilk bölümün ardından yaptığım yorumda çok büyük haksızlık etmiş ve önyargılı davranmışım cidden. Özür dilerim. Bıçkınlık tasladığı sahnelerde sınıfta kalıyor falan ama onun dışında iyi gidiyor. Onun merkezde olmadığı sahnelerde yokuş aşağıya yuvarlanıyor resmen dizi. Özellikle de Yiğit Özşener ve Sumru Yavrucuk’un sahnelerinde ekranı kapatasım geliyor. Sumru Yavrucuk’u sevmem normalde zaten (Dizideki karakteri de ayrı bir sevimsiz ve de son derece gereksiz tabii.) ama bu dizide ayrı bir çekilmez durumda. O fazlaca gözümüze sokulan aşırı kötü mavi lensleriyle Akgezen gibi dolanıyor ortalıkta. Yiğit Özşener’de de sıkıntılar büyük. Onur karakteri rezalet ötesi yazılmış. Bu kadar donukluk boğuyor cidden insanı. Sıkıntı sadece senarist kaynaklı da değil bence. Yiğit Özşener’de de ciddi bir enerji sıkıntısı göze çarpıyor. Oyunculuğa olan güdülenmesini mi kaybetti yoksa bu ara özel hayatında sıkıntılı bir süreçten falan mı geçiyor bilemedim ama var cidden büyük bir sorun. Oynamak istersen bu boktan karakterde bile birkaç şey gösterip kendini izletebilirsin pekala. Nesrin Cavadzade o yüksek enerjsiyle yırtınıyor resmen Yiğit Özşener’i sahneye sokmak için ama adamda tık yok yahu! Bu diziden ne kadar para kazanıyor bilmiyorum ama aldığı para haram bence şu 3 bölüm itibariyle. Bu kadarını sokaktan çevireceğin, ezberi çok kötü olmayan ve çok büyük bir sahne heyecanı yaşamayan herhangi bir insan evladı da oynar yani. Ben dizinin yönetmeni olsam Yiğit Özşener’in sahnelerinde ‘Kestik!’ demekten bitap düşerdim. O derece!
Sonradan Ek:
Bölüm 4
Polislik değil harassment bu Mesut denen uyuzun yaptığı tüm bu şeyler.
2 saat 15 dakikalık upuzun bölümde biz ne izledik diye sordum kendime. Cevap: Koca bir hiç. Şebnem dışındaki tüm yan karakterler o kadar berbat yazılmış durumda ki dizi her tarafından dökülüyor, her tarafından şu alıyor. Neyse, daha fazla katlanmayacagim bu rezalet diziye. Bıraktım gitti.
Hilal Altınbilek ile tanışmak güzeldi. Bu berbat diziyi ayakta tutmak için verdiği büyük mücadeleden ötürü kendisini kutluyorum.
Yiğit Özşener: (Hak ettiysem eyvallah)
Şahane Hayatım: 30’da final
Hudutsuz Sevda kazandı.
Hudutsuz Sevda Disney+’a gelmiş.