heroes 2×03: kindred
9 yorum annie 09 Ekim 2007 18:38
beklenen an geldi, sylar aramıza döndü! heroes en büyük lost göndermesini sylar’ı adaya göndererek mi yapıyor? “heroes: origins“‘ten sonra “heroes: love floats” mu geliyor? bir kız için geçmişinizden vazgeçer misiniz? yoksa sevdiğiniz kız için geçmişte mi kalırsınız? ve hatta bir kız için gay çift gibi yaşamayı göze alabilir misiniz?
hepsi ve daha fazlası az aşağıda, kişisel bir “en sevmediğim karakterden başlayarak” anlatma sırasında.spoiler da cabası.
Maya & Alejandro;
geçen hafta güçlerinin ne olduğunu gördüğümüz şeytani kardeşler, bu sefer meksika’da karşımıza çıkıyorlar. cinayetten arandıkları yetmiyormuşçasına, bir de polisin tam gözünün önünde araba çalmaya kalkışıyorlar. yine koşmalar kovalamalar derken, polis alejandro’yu yakalıyor. kardeşi olmayınca gotik güçlere sahip olan maya karakola gidiyor ve gözlerinden akıttığı siyah yaşlarla polisleri öldürüp kardeşini kurtarıyor. kardeş daha sonra maya’Nın yaptıklarını geri alıyor. yan hücredeki amerikalı çocuk da bonus olarak ekibe katılıyor. bu çocuk işlerine yarayacak herhalde ileride, bu bölümden anlaşıldığı kadarıyla ikizlerin ikisi de ingilizce bilmiyormuş.nikki ve micah sanders;
husband, father, hero.
sezon finalinden beri ilk görünüşlerini 3. hafta da yapıyorlar. dl’in öldüğünü kesin olarak öğreniyoruz. niki yine bir işler peşinde, micah’ı new orleans‘a bırakıyor, daha sonra da mohinder’in yeni patronunu arayarak tedavi olmak istediğini söylüyor. ah niki, vah niki.
claire ve west;
west, claire’in gücünü öğrendikten sonra, üstüne giderek ona farklı olduğunu itiraf ettirmeye çalışıyor, ve sonunda başarılı da oluyor. tam bu anda da kendi gücünü claire gösteriyor ve clark kent-louis lane anları yaşıyoruz.
17 yaşında özel güçlerin olursa ne olur temalı bir “kimin gücü daha kuul” tartışmasından sonra west ve claire öpüşüyorlar. bu sırada claire west’in boynundaki gizemli işaretleri görüyor ve ne olduğunu soruyor. west de, bir kaç sene önce st. louis’de yaşarken bir adamın gelip onu kaçırdığını, ertesi gün uyandığında boynunda bu işaretleri bulduğunu söylüyor. kaçırıldıktan sonra ne olduğunu hatırlamadığını ama kendisini kaçıran adamın suratını asla unutamadığını, adamın “kemik çerçeveli gözlük” taktığını (horned rimmed glasses, hrg) söylüyor. claire de babasının pis geçmişini hatırlayarak uzaklara dalıyor.
hiro nakamura, kensei ve ando;
hiro uzaklarda olduğu için ando’nun az görünmesine üzülüyordum ama bir şekilde hikayeye eklemeyi başardılar onu. ando, kenzei’nin kılıcının dibindeki gizli bölmede hiro’nun geçmişte yazdığı notları buldu ve hikayeyi öğrenmeye başladı.
90 angry ronin
kenzei “ölümsüz” olduğunu farkedince ilk düşüncesi ne kadar çok para kazanacağı oldu ve hiro’nun geçmişi rayına sokma planları tekrar devreye girdi, kenzei efsanelerden birini daha hiro’nun ittir kaktırıyla gerçekleştirdi. bu arada prenses kenzei’ye, hiro da prensese aşık olmuş durumda. geçmişte yapacak işi kalmamış olmasına rağmen hiro geri dönmeyi reddetti. dönerse david anders’ten olacağız, dönmezse de sıkıcı feçmiş hikayesi bitmek bilmeyecek ve ando figüran olarak kalacak. bekleyip görelim.
molly, mohinder, matt parkman (telefondan mr. bennet);
two and a half men.
mohinder ny’a geri dönüyor, artık orada çalışmalarını sürdüreceğini matt’e söylüyor. ikisi tam bir evli çift kıvamındalar ve açıkçası benim sinirimi bozuyor seyrederken.
8/8
şirket, mohinder’e isaac mendes’in eski stüdyosunu laboratuvar olarak dayayıp döşeyip tahsis ediyor. garip şişman adam mohinder’e attığı her adımı izlediklerini üstüne basa basa söyledikten sonra mohinder bir yolunu bulup noah bennet’e telefon ediyor. telefonda konuşurlarken aradıkları yedi tablodan birini buluyor mohinder. böylece kaito nakamura’nın ölümüyle başlayan tablo serisinin nasıl bittiğini öğreniyoruz, mr. bennet, gözlüğünden geçen bir kurşunla yerde yatarken, claire bir köşede birisine sarılmış (west?) ona bakıyor.
peter petrelli;
irlanda mafyasının peter’a kimliği karşılığında önerdiği şeyin soyguna yataklık etmesi olduğunu öğreniyoruz. soygunu planlarken peter mafyadan birisinin kalleşlik edeceğini farkediyor, bunu blackie’ye söylemesine rağmen onu sallamıyorlar. bu arada peter güçlerini nasıl kullanacağını hâlâ bilincinde değil ve caitlin’den başka kimse de güçlerini bilmiyor.soygun gecesi, peter yine kendinden beklemediği bir şekilde kamyonu telekinetik gücüyle yerinden oynatıp mafyaya yardım sözünü yerine getiriyor. puba geri döndüklerinde, peter’ın beklediği gibi, aralarından biri hain çıkıp bütün parayı kendisine almaya çalışıyor ve bu sırada peter’ı vuruyor. herkes şok içindeyken peter ayağa kalkıyor, göğsündeki mermi pıt diye düşüp, yara kapanıyor, efendime söyliym, adamı boğazından kaldırıp duvara yapıştırıp, darth vader vari bir hareketle boğazını sıkıyor, bunu yaparken de bir haz aldığını suratından görebiliyoruz (welcome to the dark side, wuhu!). caitlin’in kendine gel uyarılarıyla adamı bırakıyor.
kötü adam peter.
blackie, peter’ın hareketlerinden etkileniyor ve kutuyu ona verdikten sonra artık onlardan biri olduğunu söylüyor. daha sonra caitlin’le peter konuşurlarken, peter kutuyu açmak istemediğini, ya gerçekten kötü biriyse ne yapacağını bilemeyeceğini, şu anki durumundan mutlu olduğunu söylüyor. bir diğer öpüşme sahnemizde burada cereyan ederken, peter’a yapılan çete dövmesinin önce mistik işarete dönüştüğünü, sonra da tamamen kaybolduğunu görüyoruz. bunun önemi nedir bilemiyorum.
sylar (çok şükür);
mutlu çift.
sylar paşayı eski candice yeni michelle’le beraber tropik bir ortamda kendinden geçmiş bir halde uyurken buluyoruz. uyanır uyanmaz kendisine neler olduğunu, güçlerinin nereye gittiğini, michelle’in kim olduğunu sorgulamaya başlıyor. sonradan anlaşıldığı üzere, hiro sylar’ı fena benzetmiş, bütün güçleri yok olmuş, neresi olduğunu bilemediğimiz bir yerde, iyileşmesi için michelle’in gözetimine bırakılmış.
ilüzyondan çıktıklarında michelle, sylar’a yardım edeceğini, beraber olurlarsa güçlerini geri toplayacağını ve bunu yapması için ona yardımcı olacağını vaat ediyor. ama sylar bu durur mu? michelle’i öldürüp gücünü ele geçirdiğini zannediyor, ama o da ne? güç çalışmıyor. (koskoca sylar’ın adam öldürmek için kahve bardağı kullanması eğlenceliydi bence.)sylar kulubeden dışarı çıkıp nerde olduğunu anlamaya çalışırken kamera uzaklara çekiliyor, kulube kocaman bir ormanın içinde miniminnacık kalıyor, vee…lost yazısı dönerek üstümüze geliyor. (şaka şaka)
sylar’ın yeni evi.
yorumlar
sylar’ın güçleri orda kendi kendine geldi geldi yoksa hapı yutcak gibi.bi de neydi öyle ya kalkar kalkmaz beyin parçalıyo,huylu huyundan vazgeçmiyormuş gerçekten de.
çok salak yeni bölümler farkındamısınız ? tıpkı lost gibi , ilk sezon tutunca 2de konuyu sündürmeye, bir bölümde anlatılacak şeyi üç bölüme yaymaya falan başladılar.
sylar’ın kendi kendine “londra,japonya…” diye bağırması çok dramatikti.
epitaphs katılıyorum sana.
ayrıca ilk sezonun heyecanını ve merakını uyandırmıyor kesinlikle. ilk sezonda bir sonraki bölümü iple çekerdik. ilk üç bölümü seyrettim ama dördüncüye dair hiçbir merakım yok açıkcası.
Bence Çok güzel ilerliyor. Siz hemen vurdulu kırdılı bölümlere geçip sezon bitsin istiyorsunuz. Adamlar yavaş yavaş konuyu bağlıyorlar işte. Bi arkadaşta lost gibi salakça demiş?? Bence Lost gelmiş geçmiş en gizemli ve bi o kadarda sürükleyici bir dizi. Hiç bir bölümünün boştan yere yapıldığını sanmıyorum. Lostu hiç bir diziye değişmem açıkcası…
bence fazlasıyla ağırdan alıyorlar. birde özel efektlerden kaçarak başka şekilde bağlamaya çalışıyorlar konuları, yani mutant dizisinde aksiyon bolca olmalı bence.
ama şükür, ilk sezona göre daha bir efekt mevcut, bu açıdan sevinçliyiz.
ando’nun gücü çıkacak ortaya.. çok umutlyum nedense
Sylar dizideki en sevmediğim karakter! Ne yazık ki adada değil. Meksikalı kardeşler ile birlikte Claire’in çalıntı arabasında ABD’ye doğru geliyor. Kurtulamadık musibet heriften…
ben bu sezona yavaş girildiğini, geçen sezonun heyecan ve hızını bu sezonda yakalamak için daha 3-4 bölüm beklememiz gerektiğini düşünüyorum. özellikle yeni karakterleri sevemedim.