22dakika.org

II. Dünya Savaşı sırasında Naziler tarafından Yahudilere uygulanan soykırım, tarihe kara bir leke olarak geçerken bugüne kadar pek çok eserde kendine yer buldu. Bunların en çarpıcılarından biri ise 15 yaşında dünyaya veda eden Anne Frank‘in savaş günlerinde yaşadıklarını kaleme aldıklarından oluşan hatıra defteriydi. Mayıs 2023’te izleyiciyle buluşan A Small Light ise bu karanlık dönemi, iki yıl boyunca eşi ve iş arkadaşlarıyla birlikte Frank ailesinin saklanmasını sağlayan Miep Gies’in hikayesi üzerinden ekrana taşıyor.

KİMLİK BİLGİLERİ

KONU

II. Dünya Savaşı büyük acılara sahne olur, Yahudi vatandaşlar kamplarda ölüme terk edilirken tehlike Almanya sınırlarından çıkıp diğer ülkelere de yayılmaktadır. Hollanda’da bir pektin (reçelin kıvamını artırmak için kullanılan madde) imalat firmasında sekreterlik yapan Miep Gies, patronu Otto Frank ve ailesini ofisin çatı katında saklaması gerektiğini öğrenince hayatını tehlikeye atma pahasına elini bu taşın altına sokar. Eşi ve iş yerindeki arkadaşlarıyla birlikte, duvarların ardında yaşamak zorunda kalan 8 insanı hayatta tutmaya çalışan Miep, birden fazla cephede savaş vermeye başlar.

KARAKTERLER

Miep Gies (Bel Powley): Otto Frank’in sahibi olduğu Opekta şirketinde sekreterlik yapıyor. Viyana’da doğsa da çocukluğunda Hollanda’daki varlıklı bir aileye evlatlık verilmiş. İdealist, neşeli, açık sözlü bir kadın. Patronundan hayatını değiştirecek o teklifi aldığında bir an bile tereddüt etmeden onlara yardımcı oluyor. Cesaretiyle hem 8 insanın hayatta kalmasını, hem de Anne Frank’in hatıra defterinin günümüze ulaşmasını sağlayan, uzun yıllar boyunca savaş karşıtı söylemlerini tüm dünyaya yayan Gies, 2010’da, 100 yaşında vefat etti.

Jan Gies (Joe Cole): Miep’in hayat arkadaşı ve kader ortağı. Sosyal hizmet görevlisi olarak çalışıyor. Rasyonel, kararlı, ağırbaşlı bir adam. Eşinden hiçbir yardımı esirgemezken ülkesine kara bulut gibi çöken Nazi tehdidine direnmek ve savaşın yaralarına bir nebze derman olabilmek için elinden gelen her şeyi ortaya koymaya niyetli. Hayatının sonuna kadar Miep’le birlikte Anne Frank’in mirasını yaşatan Gies, 1993’te, 87 yaşındayken hayata gözlerini yumdu.

Otto Frank (Liev Schreiber): Başarılı bir iş insanı, ailesine düşkün bir baba. Yıllar önce Nazi tehlikesi nedeniyle ailesiyle Almanya’dan Hollanda’ya gelse de kaderden kaçamıyor. Sekreteri Miep’le patron-çalışan ilişkisinden öte bir bağı var. Ofisinin çatı katında saklanmasını sağladığı ailesi ve dostlarıyla birlikte savaşın bitmesine az kala yakalanıyor. Saklanan 8 insandan tek hayatta kalan olurken küçük kızının günlüğünü yayımlayıp hikayesini ölümsüzleştiriyor.

Anne Frank (Billie Boullet): Frank ailesinin küçük çocuğu. Yaşına göre hayli olgun, kendini çok iyi ifade eden bir kız. Özellikle annesiyle gelgitli bir ilişkisi var. Doğum gününde kendisine hediye edilen deftere yaşadıklarını, duygu ve düşüncelerini içtenlikle kaydederken savaştan sonra yazar olacağı günlerin hayalini kuruyor. Ablasıyla birlikte gönderildiği çalışma kampında yakalandığı tifüs hastalığı nedeniyle hayattan kopsa da geride bıraktıkları unutulmuyor.

Anne’in ablası Margot Frank (Ashley Brooke)

Anne’in annesi Edith Frank (Amira Casar)

Otto’nun birlikte çatı katında saklandığı ortağı Hermann van Pels (Andy Nyman)

Hermann’ın eşi Auguste van Pels (Caroline Catz)

Hermann ve Auguste’nin oğlu Peter van Pels (Rudi Goodman)

Frank ve Van Pels aileleriyle saklanan diş doktoru Fritz Pfeffer (Noah Taylor)

Otto’nun şirketinin kıdemli çalışanı Johannes Kleiman (Ian McElhinney)

Aileleri saklayan çalışanlardan Victor Kugler (Nicholas Burns)

Aileleri saklayan çalışanlardan Bep Voskujil (Sally Messham)

SON SÖZ

“Sıradan bir sekreter, bir ev hanımı veya bir genç bile kendine has yöntemlerle, karanlık bir odada küçük bir ışık yakabilir.” – Miep Gies

Tarihe mal olan konularla ilgili yeni malzemeler çıkarabilmek kolay değil. Anne Frank’in hikayesi de herkesin az çok aşina olduğu bir konu. Bu zorluğun farkında olduğunu sürekli hissettiren A Small Light, çatı katının dışında yaşananlara odaklanıp hikayenin gizli kahramanlarına seslerini duyurma şansı vererek farkını ortaya koyuyor. Sonucunu bilmemize rağmen tüm bölümleri ilgi ve merakla izletebilmesinin temel nedeni ise duygu sömürüsüne kaçmayan, akıcı ve incelikli anlatım dili. Trajedilerin altını kalınca çizmek yerine acılara karşı umut ve cesaretle ayakta kalma mesajı vermesi de senaryonun en güçlü yanlarından biri. Öte yandan Bel Powley başta olmak üzere tüm oyuncular da güçlü performanslarıyla başından itibaren izleyiciyi etki altına almayı başarıyor. Gotham ve Independent Spirit (Bağımsız Ruh) gibi prestijli ödül organizasyonlarının adayları arasına girmesi de dizinin kalitesine dair fikir verecektir. 2023’te gözden kaçıranlara mutlaka önerilir, şimdiden iyi seyirler.