* Dior ağırlıklı olduğu söylenebilir ama Disney+’ın Balenciaga dizisi derecesinde de değil. Şimdilik Dior + Channel şeklinde birlikte ilerlediler. Çok da kesiştiği söylenemez, iki taraflı gidiyorlar.
* Başta 1955’i gösterip sonrasında geriye dönüp savaş yıllarına girdiler. Henüz modanın M’sine fırsat olmadı. Balenciaga dizisi tam tersine savaş atmosferinde yaptığı işi devam ettirmeye çalışması üzerine gidiyor çoğunlukla. Adam becerebildiği ölçüde İsviçre profili çizmeye çalışıyordu.
Bunlar işgal altında C. Dior’un ya da C. Chanel’in hayatta ve ayakta kalmaya çalışması üzerine. Tam tersi istikamet sayılır. Ben Mendelsohn ve Juliette Binoche’yle birlikte Maisie Williams ve John Malkovich’in de hakkını vereyim gelmişken. Draması hızlı akmadığından oyunculuklara sırtlarını dayadıkları zamanlar oldu.
* Balenciaga’da Chanel’in bir Alman subayla ilişkisi olduğundan bahsetmişlerdi. Öyle de olmuş.
Ama direkt olarak işgal yanlısı olduğundan değil, yeğenini Nazilerden kurtarmak için mecburen bulaşmış onlara. Sonra da devamı gelmiş. Arada adama da niyetlemeseymiş iyiymiş Adının listeden nasıl çıkacağını bekleyerek izledim. Aslında Spatz’ın ele geçmesi drama açısından daha “tatlı” olabilirmiş ama olmadık bir şeyi koymalarını da tercih etmem.
* 3 bölüm boyunca Wikipedia’dan uzak dursam da üçüncü bölümü izlerken gidip Catherine Dior’un sayfasının girişini okudum artık C. Dior’un ölüm tarihini bilmiyordum, o da çıktı aradan. Gidip C. Chanel’e baktım sonra.
* Buradan sonrası Fransız modasının ve bildiğimiz modacıların savaş sonrası ayağa kalkışı ve işe dönüşü üzerine olur herhalde. Özel hayattan da devam ederler.
* Öncelikle ben bunu niyeyse tek sezonluk/mini zannediyordum ve değilmiş. Basında antoloji olmasına dair bazı yazılar da çıkmış üstelik ama o da değil(miş).
Diziyi hazırlayan adam da şaşmış onlara hatta. 5-6 sezona kadar gidebilir diyor. Kapanıştaki “kolaj” sahne nedeniyle olası bir devam etmeme durumunda rahatsız hissetmeyeceğim. Şu haliyle yine de açık sayılmaz nihayetinde.
* Sezonu diziye ismini veren Dior koleksiyonu ‘The New Look’un sunulmasıyla kapattık. Bu da yıl olarak 1947.
Dizinin ilk başında 1955’ten bir sahne göstermişlerdi mesela. Dior’un vefatı da 1957’ymiş. O yüzden hiç değilse bir sezon daha devam edebilir. Hatta THR’nin yazısına bakınca öğrendim. Dior, yerini çırağı Yves Saint Laurent’a bırakmış. Dizinin ömrü yeterse onunla devam edebilirlermiş. 1980’lere kadar gelip Balenciaga, Balmain ve Chanel’in ölümlerine de ulaşabilirlermiş.
Asıl amacını “büyük moda evlerini ismi veren tasarımcılardan başkalarının yönettiği döneme varmak,” şeklinde açıklamış. Bu da esasında Dior’un vefatıyla gerçekleşmeye başlayan bir durum olmuş. Olası 2. sezonda Chanel’le de devam tabii.
Hem memnunum hem değilim. Bir ara iç sıkıntısından fenalık geçirdiğim de oldu, karakter dramasının hoşuma gittiği de. Bunu da savaş zamanındayken daha iyi verdiler. Moda draması olmaktan ziyade karakter dramasıydı tabii, onda da yer yer tökezlediler.
Moda daha araç şeklinde ilerledi ve bu açıdan daha fazlasını bekliyordum mesela. Biz hem Dior’un hem Chanel’in hayatını izledik. Üstte de yazmıştım, bu dizi Dior’un koleksiyonunun ismini alsa dahi tam bir Dior+Chanel dizisi. Kaldı ki ben Chanel ekseninde olanları daha çok sevdim. Özellikle son 2-3 bölüm bu açıdan daha iyiydi. Yine de sezonu 10 değil de bari 8 bölüm yapsalarmış daha derli toplu olabilirmiş.
Kadro iyi, bir Apple dizisinde prodüksiyona yine bir ton para harcamışlar. Ortaya da acayip bir iş çıkmış aslında ama gözüm kapalı izleyin de demem herhalde. 7.4’lük IMDb puanını destekliyorum. Beklentim 8-8.5 civarı olabilecek bir işti, o var sadece.
Hadi geçmiş olsun. 2. sezon olursa onunla da görüşürüz.
Şu ilk yazıda “kaynaklar The New Look’u, her sezon yeni bir moda hikayesi içerebilecek potansiyel bir antoloji olarak tanımlıyor” bilgisini paylaşmışım.
Cristóbal Balenciaga’yı daha fazla sevdim, çünkü moda açısından oldukça doyurucuydu. Draması da iyiydi. Bu dizide moda yoktu yahu. Karakterlerin draması bir yerden sonra yormaya başladı. Oyunculara itirazım olmasa da keşke tüm oyuncular Fransız olsaydı. Aksanlı İngilizce duymak yerine Fransızca bir dizi izlemeyi tercih ederdim.
Adamın ölümüne daha bir 10 sene olsa da sondaki o kolaj ile Dior’un hikayesini bağlamışlar. Coco ve başkası üzerinden devam edeceklerse etsinler ama ödül sezonunda ne kadar adaylık kazanır, hatta adaylık kazanır mı emin olamıyorum. O nedenle yapımına dünya para harcadıkları her halinden belli olan bir diziye Apple devam eder mi bilemiyorum.
yorumlar
* Dior ağırlıklı olduğu söylenebilir ama Disney+’ın Balenciaga dizisi derecesinde de değil. Şimdilik Dior + Channel şeklinde birlikte ilerlediler. Çok da kesiştiği söylenemez, iki taraflı gidiyorlar.
* Başta 1955’i gösterip sonrasında geriye dönüp savaş yıllarına girdiler. Henüz modanın M’sine fırsat olmadı. Balenciaga dizisi tam tersine savaş atmosferinde yaptığı işi devam ettirmeye çalışması üzerine gidiyor çoğunlukla. Adam becerebildiği ölçüde İsviçre profili çizmeye çalışıyordu.
Bunlar işgal altında C. Dior’un ya da C. Chanel’in hayatta ve ayakta kalmaya çalışması üzerine. Tam tersi istikamet sayılır. Ben Mendelsohn ve Juliette Binoche’yle birlikte Maisie Williams ve John Malkovich’in de hakkını vereyim gelmişken. Draması hızlı akmadığından oyunculuklara sırtlarını dayadıkları zamanlar oldu.
* Balenciaga’da Chanel’in bir Alman subayla ilişkisi olduğundan bahsetmişlerdi. Öyle de olmuş.
Ama direkt olarak işgal yanlısı olduğundan değil, yeğenini Nazilerden kurtarmak için mecburen bulaşmış onlara. Sonra da devamı gelmiş. Arada adama da niyetlemeseymiş iyiymiş Adının listeden nasıl çıkacağını bekleyerek izledim. Aslında Spatz’ın ele geçmesi drama açısından daha “tatlı” olabilirmiş ama olmadık bir şeyi koymalarını da tercih etmem.
* 3 bölüm boyunca Wikipedia’dan uzak dursam da üçüncü bölümü izlerken gidip Catherine Dior’un sayfasının girişini okudum artık C. Dior’un ölüm tarihini bilmiyordum, o da çıktı aradan. Gidip C. Chanel’e baktım sonra.
* Buradan sonrası Fransız modasının ve bildiğimiz modacıların savaş sonrası ayağa kalkışı ve işe dönüşü üzerine olur herhalde. Özel hayattan da devam ederler.
Ne diyeyim, yiyin birbirinizi anacım.
106’nın 39 dk. çıkmasından hoşlandım sayılır. Sezonun yarısını geçtiğimize göre artık bir noktaya itiraz edebilirim:
Bu dizi Dior dizisi değil. Eş oranda Dior + Chanel dizisi.
Anya Taylor-Joy and the Dior “Junon” fall/winter 1949 haute couture evening gown
109 da bitti. Halen ruhumu teslim etmeden yola devam ediyorum.
Kaldı 1.
Sezonu tamamladım.
* Öncelikle ben bunu niyeyse tek sezonluk/mini zannediyordum ve değilmiş. Basında antoloji olmasına dair bazı yazılar da çıkmış üstelik ama o da değil(miş).
Diziyi hazırlayan adam da şaşmış onlara hatta. 5-6 sezona kadar gidebilir diyor. Kapanıştaki “kolaj” sahne nedeniyle olası bir devam etmeme durumunda rahatsız hissetmeyeceğim. Şu haliyle yine de açık sayılmaz nihayetinde.
* Sezonu diziye ismini veren Dior koleksiyonu ‘The New Look’un sunulmasıyla kapattık. Bu da yıl olarak 1947.
Dizinin ilk başında 1955’ten bir sahne göstermişlerdi mesela. Dior’un vefatı da 1957’ymiş. O yüzden hiç değilse bir sezon daha devam edebilir. Hatta THR’nin yazısına bakınca öğrendim. Dior, yerini çırağı Yves Saint Laurent’a bırakmış. Dizinin ömrü yeterse onunla devam edebilirlermiş. 1980’lere kadar gelip Balenciaga, Balmain ve Chanel’in ölümlerine de ulaşabilirlermiş.
Asıl amacını “büyük moda evlerini ismi veren tasarımcılardan başkalarının yönettiği döneme varmak,” şeklinde açıklamış. Bu da esasında Dior’un vefatıyla gerçekleşmeye başlayan bir durum olmuş. Olası 2. sezonda Chanel’le de devam tabii.
* Diziye dönersek:
Hem memnunum hem değilim. Bir ara iç sıkıntısından fenalık geçirdiğim de oldu, karakter dramasının hoşuma gittiği de. Bunu da savaş zamanındayken daha iyi verdiler. Moda draması olmaktan ziyade karakter dramasıydı tabii, onda da yer yer tökezlediler.
Moda daha araç şeklinde ilerledi ve bu açıdan daha fazlasını bekliyordum mesela. Biz hem Dior’un hem Chanel’in hayatını izledik. Üstte de yazmıştım, bu dizi Dior’un koleksiyonunun ismini alsa dahi tam bir Dior+Chanel dizisi. Kaldı ki ben Chanel ekseninde olanları daha çok sevdim. Özellikle son 2-3 bölüm bu açıdan daha iyiydi. Yine de sezonu 10 değil de bari 8 bölüm yapsalarmış daha derli toplu olabilirmiş.
Kadro iyi, bir Apple dizisinde prodüksiyona yine bir ton para harcamışlar. Ortaya da acayip bir iş çıkmış aslında ama gözüm kapalı izleyin de demem herhalde. 7.4’lük IMDb puanını destekliyorum. Beklentim 8-8.5 civarı olabilecek bir işti, o var sadece.
Hadi geçmiş olsun. 2. sezon olursa onunla da görüşürüz.
Şu ilk yazıda “kaynaklar The New Look’u, her sezon yeni bir moda hikayesi içerebilecek potansiyel bir antoloji olarak tanımlıyor” bilgisini paylaşmışım.
Cristóbal Balenciaga’yı daha fazla sevdim, çünkü moda açısından oldukça doyurucuydu. Draması da iyiydi. Bu dizide moda yoktu yahu. Karakterlerin draması bir yerden sonra yormaya başladı. Oyunculara itirazım olmasa da keşke tüm oyuncular Fransız olsaydı. Aksanlı İngilizce duymak yerine Fransızca bir dizi izlemeyi tercih ederdim.
Adamın ölümüne daha bir 10 sene olsa da sondaki o kolaj ile Dior’un hikayesini bağlamışlar. Coco ve başkası üzerinden devam edeceklerse etsinler ama ödül sezonunda ne kadar adaylık kazanır, hatta adaylık kazanır mı emin olamıyorum. O nedenle yapımına dünya para harcadıkları her halinden belli olan bir diziye Apple devam eder mi bilemiyorum.
Beklediğimi pek bulamadığımdan RT notuna itirazım yok.
https://www.rottentomatoes.com/tv/the_new_look