Dram, mizah, gerçekçilik, hoş sunum, bağlanılabilir karakterler, heyecan, aşk, sevgi, dostluk ve daha nicesini bünyesinde toplayabilen bir diziye yer verelim :
Call The Midwife (Ebeyi Çağır)
15 Ocak’ta BBC’de başlayan ve 6 bölümlük ilk sezonu sona eren bu dönem dizisi, bu kadar az bölümde, türün fazlasıyla başarılı bir temsilcisi olmayı başardı.


Gerçek Jennifer Worth

2011’de, 75 yaşındayken hayata gözlerini yuman, İngiliz hemşire ve müzisyen Jennifer Worth‘ün anılarını içeren kitap üçlemesinden uyarlanan bir dizi Call The Midwife. Çok satanlar listelerine giren bu üçleme, dilimize henüz çevrilmedi.

Dizinin yaratıcısı Upstairs Downstairs‘i yeniden hayata geçiren yapımcı senarist Heidi Thomas. Kendisi, Jennifer Worth’e ölümünden önce bir söz vermiş. Demiş ki “Dizinin bölüm sonlarında, hemşiremizin ağzından aktarılan cümleler başka hiçbir yazarın elinden geçmeyecek, değiştirilmeyecek.” (Dizide, bölüm sonlarında duyduğumuz yaşlı Jenny’nin sesine Oscar ödüllü usta oyuncu Vanessa Redgrave hayat veriyor.)Worth, anılarının televizyona ne şekilde aktığını görememiş olsa da bizler için gerçekten güzel bir tarih yazdığını söyleyerek konuya geçelim.

1950’lerde Londra’da hemşirelik yapan genç Jennifer’ın hayatına tanık oluyoruz. Kendisi, hemşirelik yapma yeterliliğini kazandıktan sonra, soluğu Londra’nın doğusundaki Nonnatus Evi‘nde alır. İsmini bir azizden alan Nonnatus Evi, aslında ebelik yapan rahibelerin ve rahibe olmayan hemşirelerin birlikte yaşadığı bir manastırdır. (Üstelik, kimisi Yırtık Rahibe (Sister Act) filmindeki tiplemeleri hatırlatan çatlaklıkta insanlar.)


Nonnatus Evi Sakinleri

Bu manastırın ahalisi, altlarında bisikletleri ile çevredeki sağlık sorunları için koşturan tatlılar tatlısı kadınlardır. Çaylak hemşiremiz de bizim gibi kısa zamanda bu eve, insanlarına ve çevrede olan bitene alışacaktır.
Elbette Jenifer’ın hayatı sadece bir araç. Biz hemşirelik yaptığı bu bölgedeki diğer hemşirelerin, rahibelerin ve hizmet verdikleri insanların hayatına tanık oluyoruz aslında. Varoş semtlerde, yoksulluk ve sefalet içinde yaşayan insanların, sizi üzmekten çok, nasıl da ümitle doldurduğunu, gülümsettiğini görmek gerçekten de bambaşka bir ayrıcalık.

Call the Midwife-1474160Bu bölgede, durmadan hamile kalan “kadın kısmısı” bir numaralı hasta türü. Bu yüzden bol bol doğum, doğum öncesi ve sonrası vakasına dek geliyoruz. Şartlar gereği, ebelerin günümüz değme doktorlarına taş çıkarttığını da tahmin edersiniz. Zaten, “Ebeyi Çağır” ismi de buradan geliyor.
Madem öyle, görelim bakalım ebelerimizi. ;) (Bunu derken, o malum espriyi yapmamı bekleyenler, kendimi tuttuğumu bilmeliler.)

Jenny Lee
Jenny Lee

Jenny Lee (Jessica Raine)
Kariyerine 1957’de 22 yaşındayken Nonnatus Evi’nde başlayan hemşiremizin nasıl bir dünyanın içine girdiğine dair en ufak fikri yoktur. Macerasına, küçük bir hastanede iş bulduğunu sanarak başlayan çaylak Jenny’i, aslında bir manastır beklemektedir. O zamana kadar hep Batı’da yaşamış olan hemşiremizin, daha önce Londra’nın civar ilçelerinde seçkin çevrelerde çocuk yetiştirme ve Paris’te aldığı hemşirelik eğitiminden sonra, bu varoş semtlerdeki yaşama tanık oldukça yaşadığı kültür şokunu varın siz tahmin edin. Yine de profesyonel yaklaşımını kaybetmeyen ve işini düzgün bir şekilde ortaya koyan bu akıllı, insan sevgisiyle dolu, güzel ve sağduyulu kızın kısa zamanda ortama ayak uyduracağı aşikar.

Rahibe Julienne
Rahibe Julienne

 

Rahibe Julienne (Jenny Agutter)
Nonnatus Evi’nin yöneticisi.
Fazlasıyla dindar olmasının yanında, oldukça pratik, mesafeli ve kibar bir insan Rahibe Julienne. Hastası kim olursa olsun onu yargılamadan saygı gösteren, duyarlı ve işinde ehil rahibe, aynı zamanda ortamda ayakları en yere basan kişi.

 

Rahibe Monica Joan
Rahibe Monica Joan

 

Rahibe Monica Joan (Judy Parfitt)
Ekibin en yaşlı ve bir o kadar da matrak üyesi. İngilterenin ilk ebelerinden olan bu kadın, şimdilerde 90’larında emekli bir ebe olmasına rağmen, Nonnatus Evi’nde tam zamanlı olarak çalışıyor. Pasta yemeye, astrolojiye ve örgü örmeye düşkün olan bu rahibe, tuhaf ve cıva gibi halleriyle dizinin daha başından itibaren vazgeçilmez bir mizah unsuru.

Rahibe Evangelina
Rahibe Evangelina

Rahibe Evangelina (Pam Ferris)
Ekibin en tatlı serti. İçi dışı bir, korkusuz ve gözüpek rahibe, açıksözlülüğü ile başka bir mizah unsuru daha. Rahibe Evangelina, ekibin, bu çevrede doğup büyüyen tek üyesi.
Güçlü kuvvetli bir kadın olan bu rahibenin, iyi de bir mizah anlayışı var. Enerjisi ve motivasyonu sayesinde, o da işinde oldukça başarılı bir ebe. Ama aptallığa tahammülü yok; bu yüzden de açıksözlülüğünü esirgemiyor ve kırıcı olabiliyor. Rahibe Monica Joan ile aralarında sürekli bir didişme hali süregeliyor.

Rahibe Bernadette
Rahibe Bernadette

Rahibe Bernadette (Laura Main)
Daha 30’lu yaşlarında olan bu rahibecik, Jenny ve diğer rahibe olmayan hemşirelere en yakın yaştaki rahibe.
Mükemmel bir profesyonel, işiyle ilgili en yeni bilgilerle yüklü bu rahibe hemşirenin, Jenny ve diğer kızlarla da arası gayet iyi. Hem yaşı, hem geri planda duruşu, hem de fiziği nedeniyle, o rahibe elbisesinin altındaki insanı bana en fazla merak ettiren kişi olduğunu da eklemeliyim. :)

 

Trixie Franklin
Trixie Franklin

Trixie Franklin (Helen George)
20’lerinin ortasında, zeki ve çekici bir kız Trixie. Son moda naylon çorapları, kırmızı ruju, caza ve dans etmeye olan merakı ile kendisinin tam bir zamane kızı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Jenny’den çok daha sempatik tavırları olan bu cıvıl cıvıl parti hatunu, oldukça da meraklı bir kişiliğe sahip. Bunların tümü, alışıldık bir dizide kötü özelliklermiş gibi görünse de Trixie’nin de baştan sona gayet içten ve “iyi” ya da “kötü” diye tanımlanamayacak gerçeklikte biri olduğunu düşünmeden duramıyorsunuz. Kendisi, çoğunlukla gençlerimizin gözlerini açmaları, günlerini gün etmeleri için dişini tırnağına takıyor.

Cynthia Miller
Cynthia Miller

Cynthia Miller (Bryony Hannah)
Şefkatli, soğukkanlı ve zeki Cynthia için mesleği oldukça zorlu. Ama ona göre, -hemşirelik yapmasa mahkum olacağı ev hayatına kıyasla- bu mesleği yapmak bir ayrıcalık. İşinde henüz harikalar yaratamasa da elinden geleni ardına koymuyor. Sessiz, utangaç ve duyarlı biri olan Cynthia da 20’lerinin başında ve Jenny ile hemen dost oluveriyor. Trixie’ye ne kadar “hoppa” derseniz, bu kıza da o kadar ağırbaşlı diyebilirsiniz. :)

Chummy
Chummy

Chummy (Miranda Hart)
Camilla Cholomondely-Browne isimli bu kızcağız, ekibe Jenny’den sonra (2. bölümde) katılan ve katılır katılmaz Chummy (arkadaş canlısı) lakabıyla anılmaya başlayan biri. (185 cm boyunda ve fazla iri bir kız olduğundan, Chummy lakabı -tombik, iri insanlar için kullanılan- “chubby” kelimesine de bir gönderme.)Ekibe katılmasıyla birlikte tarif edilmesi güç, bambaşka bir renk katıyor ortama. Şüphesiz bunda, karakterin dış görünüşünün ve başarıyla canlandırılıyor olmasının etkisi büyük.
İyi huyluluğun kitabını yazabilecek olan Chummy, muazzam derecede kibar bir insan ve bir o kadar da kendine güvensiz. Seçkin bir ailenin kızı olarak yatılı okullarda okumuş biri. Uzman ebe sıfatıyla ekibe katılan Chummy, had safhadaki utangaçlığı ve bisiklete binemeyişiyle, ekibe katılır katılmaz merakınızı cezbediveriyor.

Fred
Fred

Fred (Cliff Parisi)
Nonnatus Evi’nin “erkek eli” değmesi gereken bakımını üstlenmiş olan kahyası. Tombik tatlılardan olan Fred, çok zeki olmayan, sürekli köşeyi dönme projeleri peşinde, sevimli bir cahil.
Bu ana karakterlerimize bakıp da “Yahu, Fred dışında hiç mi erkek yok?” diye hayıflanmayın. Elbette başrollerde olmasalar da hasta eşleri vs. dışında, dizide sık sık izlediğimiz başka beylerimiz de var. Doktor Turner da bunlardan biri.

Dr. Turner (Stephen McGann)
Hemşirelerimizin/rahibelerimizin tabii ki müdahale etmeye yeltenmeyeceği durumlar da oluyor. Bu durumlarda koşup yetişen kişi de Doktor Turner’dan başkası değil. Hemşirelerimizin tümüne saygıda kusur etmeyen doktorumuza, çok iş düştüğünü söyleyemem. ;)
Dizi ilerledikçe, özellikle hanımlarımızın aşk hayatlarının ekibe dahil ettiği, ama şimdi dile getirirsem dizinin tadını kaçıracağım başka beyler de ekleniyor.

Dizinin 6 bölümlük ilk sezonundaki izleyici oranları ve geleceğini merak edenlerin yüreklerine su serpelim hemen. İlk bölümünde 9,83 milyonluk izleyici kitlesi ile başlayan dizi, 11,43 milyon ile sezonu kapattı. İlk bölüm oranlarını görür görmez, BBC hemen 8 bölümlük 2. sezon siparişini verdi. Bu gelecek sezonun, 2013 ortalarında yayına girmesi planlanıyor.

Gözlüğünden, ayakkabısına her türlü aksesuar ve kıyafet, imajlar, makyajlar, yollar, binalar (içleri ayrı, dışları ayrı) konusunda titizlikle çalışıldığı sürekli göze çarpıyor.
Dizide, hem her şeyi gerçekçi bir dille anlatan, hem de şu alıştığımız, ucuz “damardan verelim müziği, dramı koyalım” numaralarına girmeyen, kendi tarzını ortaya koyan sahneler izliyoruz. İçiniz kararacak diye beklerken, basıyorsunuz kahkahayı. Üstelik de çoğu İngiliz dizisine göre oldukça akıcı ve hızlı ilerleyen bir havası var dizinin. Kısaca, mutlu ama gerçekçi bir dizi Call The Midwife.

İster başroldekiler olsun, istek konuk tiplemeler olsun tüm karakterlerinde ayrı bir içtenlik, ayrı bir sevgi olan; zaman zaman gözlerinizi doldursa da sizi çoğunlukla gülümseten ve hatta kimi zaman kahkahalara boğan bir dizi arayışındaysanız, Call The Midwife’ı denemenizin tam zamanı.