Black Mirror — tanıtım | 3 Film Birden
365 yorum dkamoy 23 Aralık 2011 16:00
İngiliz ekranlarından karşımıza gelen 3 bölümlük mini dizi Black Mirror, akranlarından biraz farklı, kaçırmamanız gereken bir dizi. Her bölümü diğerinden ayrı oyuncular ve apayrı konular içeren dizinin ana teması modern dünyamızın tekno-paranoyası. “O ne demek?” derseniz dizinin yaratıcısı Charlie Brooker‘ın (Dead Set) sözleriyle, işte sizlere temanın en güzel tarifi :
Teknoloji bir ilaçsa -ki bir ilaca benziyor- yan etkileri tam olarak nelerdir? Black Mirror (Kara Ayna) dizisi, (teknolojiden kaynaklı) keyif ile huzursuzluk arasındaki bu alanda kurgulanıyor.Başlıktaki kara aynayı dizideki her duvarda, her masada, herkesin avucunda göreceksiniz : Televizyon, monitör, akıllı telefonların soğuk, parlak ekranı
Gelin, teknoloji çağının üzerimizdeki etkisini güzel bir kurgu ile burnumuza sokan bu dizinin birbirinden bağımsız bölümlerine birlikte bakalım.
Black Mirror, İngiliz Channel 4 kanalında 4 Aralık’ta yayınlanmaya başladı ve 3 haftada sona erdi, zira 3 adet birbirinden bağımsız kısa film gibi bölümü var. Öyle ki her biri farklı yazar, yönetmen ve oyunculara sahip. Üstelik süreleri bile farklı. Üçlemenin ortak paydası ise hayatımızı kolaylaştırması beklenen teknolojinin, bizi nasıl avucuna aldığı ve sosyal yaşantımızı nasıl da alt üst ettiği. Hatta şu makalede konu, “Teknolojik zamazingolara olan bağımlığımızın karanlık tarafı” diye özetlenmiş.
Haydi, bölümlerin künyeleri ve konularına geçelim.
The National Anthem
The National Anthem
The National Anthem (Milli Marş)
Süre : 43 dakika
Yazan: Charlie Brooker
Yöneten : Otto Bathurst
Oyuncular : Rory Kinnear, Lindsay Duncan, Tom Goodman-Hill, Donald Sumpter, Lydia Wilson, Allen Leech, Anna Wilson-Jones
Bu bölüm çok başarılı ve sürükleyici bir politik gerilim hikayesi. Oldukça ilginç bir konusu var.
Bölümün ana kahramanı Michael Callow isimli bir başbakan. İngiltere kraliçesinin kızlarından biri olan Prenses Susannah’nın kaçırılması ile başlıyor tüm macera. Prenses’i kaçıranlar, başbakandan canlı yayında televizyonda öyle bir şey yapmasını istiyorlar ki olmaz olsun. Dizinin 5. dakikasında ne olduğu anlaşılan bu ayrıntıya -ispiyon etmemek adına- burada yer vermeyeceğim. Teknoloji sayesinde tüm dünyaya mal olan bu olayla (twitter, youtube, tv kanalları, Allah ne verdiyse sayesinde ülkece şerefleri iki paralık olmuş durumda) başbakan kişisel ve politik bir çıkmaza sürükleniyor. Hükümetin, halkın, başbakanın ve ailesinin bu durumla başa çıkışını, yaşanan gerilimi izliyorsunuz bir çırpıda.
Gerçekten izlemeye değer, “Ne zaman başladı da bitti?” dedirtecek kadar sürükleyici bir bölüm. Hoş bir kısa film de denebilir.
15 Million Merits
15 Million Merits
15 Million Merits (15 Milyon Meziyet)
Süre : 1 saat
Yazan : Charlie Brooker ve Kanak Huq
Yöneten : Euros Lyn
Oyuncular : Daniel Kaluuya, Jessica Brown-Findlay, Paul Popplewell, Rupert Everett, Julia Davis, Ashley Thomas
Bu bölüm, tam bir geleceğe dair bilim kurgu filmi havasında The Prisoner’a yaraşır ortamlarda başlıyor. (Hatta ilerledikçe “Acaba The Island (Ada) filmini baştan mı izleyeceğim?” diye merak ettirmedi desem yalan olur. Ama hayır, öyle olmadı.) Bilim kurgu seven sevmeyen herkese hitap edebilecek 1 saatlik bir kısa film aslında bu bölüm. Bu bölümde, televizyondaki eğlence programlarına olan açlığımız hicvediliyor.
Konuyu ispiyonsuz şöyle özetleyebilirim :
Sanal yaşam konsolları (X-box, Playstation 3 vb.) tüm hayatımızı sarsa ne olurdu?
15 Million Merits
Biraz ispiyonlayarak konusuna giriş yaparsak…
Gelecekteki bu dünyada, herkes egzersiz bisikletlerine binerek Merit (meziyet) denen bir tür gelir elde ediyor. Ne kadar çok pedal çevirirseniz o kadar çok meritiniz oluyor. (Pedal çeviremeyenlerdenseniz aşağılandığınız başka işler yapıyorsunuz.) Bisiklet pedalı çevirmediğiniz zamanlarda küçücük bir odada yaşıyorsunuz. Tek kıyafetiniz de gri bir eşofmandan ibaret. Odanızın dört bir tarafı ekran. Üstelik, baktığınız ekranlarda çıkan reklamları izlemezseniz meritleriniz azalıyor.Her bireyin kendine ait bir sanal avatarı var. O meritlerle avatarınıza kıyafet alıyor, onu çeşitli imajlara sokuyor, etkinliklere katılıyorsunuz.
15 Million Merits
Sürekli sağda solda bir ekrana bakarak sanal dünyada yaşayan bu insanlığın nereye gittiğini merak etmediniz mi? Peki bu kurgunun bir aşk hikayesi ve “Yetenek Sizsiniz” gibi bir yarışmayla nasıl birleştiğini de mi merak etmediniz? Bence etmelisiniz ve bu 1 saatin de ustaca kotarıldığına, birçok filme taş çıkarttığına tanık olmalısınız.
The Entire History of You
The Entire History of You
The Entire History of You (Senin Tüm Tarihin)
Süre : 48 dakika
Yazan : Jesse Armstrong
Yöneten : Brian Welsh
Oyuncular : Toby Kebbell, Jodie Whittaker, Tom Cullen
Diğer iki bölümden aşağı kalmayan bu bölüm, alternatif gerçeklik içeriğiyle bir bilim kurgu. Ama bu da sosyal bilim kurgu türüne girdiğinden, bilim kurgu seven sevmeyen herkese hitap ediyor. Hatta bir “ilişki dizisi sever” için rahatlıkla tavsiye edilebilecek bir içeriğe sahip.
Konusu gayet yaratıcı; şöyle ki…
Öyle bir dünya düşünün ki insanların beyinlerine bir çip takılıp, tüm yaşadıkları (gördükleri/duydukları) bu çipe kaydedilebiliyor. Bu sayede bütün hatıralarını tekrar izleyebiliyorlar. Hatta yetmiyor, dilerlerse istedikleri insanlarla bir ekrana yansıtarak birlikte izleyebiliyorlar. İleri, geri alabiliyor, belli sahneleri yakınlaştırabiliyorlar (zoom edebiliyorlar). Böyle bir dünyada, genç kahramanımız Liam ile karısının bu teknoloji sayesinde nereden nereye savrulduklarını adım adım izlerken bakalım sizin de duygusal anlamda sarsıldığınız anlar olacak mı.
Üç bölümdeki oyuncuları da (özellikle başroldekiler) fazlasıyla başarılı bulduğumu eklemeden geçmeyeyim ve sizi bu üçleme için hazırlanan ispiyon yemeyeceğiniz tanıtım filmi ile başbaşa bırakayım.
http://www.youtube.com/watch?v=S8I8uZ0TpoU
Aşağıdaki, ispiyon içerdiğini düşündüğüm, bölümlere özel tanıtım filmlerini izleyip izlememek size kalmış.
yorumlar
Bu iki bölüm ve “Black Museum”, en merak ettiğim bölümler. İki fragman da çok iyi görünüyor. Heyecan arttı.
S4 Posterler: 1 – 2
Black Museum: Resmi Fragman
S4 Poster 3
Hang the DJ: Resmi Fragman
Metal Kafa: Resmi Fragman
Bir arkadaşım söyledikten sonra araştırdım da Black Mirror 3. sezon 1. bölümündeki teknolojiyi japonlar üretmiş, hatta internet sitesi bile var RateMe diye. Arkadaşının ismini yazıp puan veriyorsun, kendi ismini yazıp puanını öğreniyorsun. Oyun amaçlı mı gerçek hayata geçen bir uygulama mı anlamadım.
U.S.S. Callister- Poster
U.S.S. Callister – Fragman
Altı bölümün fragmanı/posteri de bitti.
Tüm bölümler 29 Aralık’ta.
4. Sezon – Resmi Fragman
1. USS Callister
2. ArkAngel
3. Crocodile
4. Hang the DJ
5. Metalhead
6. Black Museum
sıralamasıyla yayınlanacakmış.
Hepsi ayni anda gelmiyor mu zaten?
Öyle tabii.
#bügüngünlerdenBlackMirror
Netflix Türkiye viral amaçlı Ekşi Sözlük’te iamwaldo kullanıcı adıyla “yaptıklarını biliyoruz. bizim neler yapacağımızı da izle ve gör.” mesajı atmış bir sürü kullanıcıya.
Hatta altında birisi rezalet başlığını açmış, diğeri de Netflix reklamından korkan ödlek yazarlar başlığı açmış falan. Fena bir strateji değil aslında.
Bu arada 11:00’de geldi bölümler.
4.sezon Uss Callister üzerine
Değişik ve efsane bir bölüm olmuş hoşuma gitti izlemesi baya keyifliydi, güzel bir sezon bizi bekliyor
4×01 gerçekten eğlenceli, harika bir bölüm olmuş. Bayıldım valla O bildiğimiz BM karamsarlığı, rahatsız ediciliği yoktu belki ama oldukça keyifliydi. Diğer bölümler o bildiğimiz haline dönecektir elbet.
Sevimli Cristin Milioti’yi özlemişim.
Hang the DJ ve Black Museum en beğendiğim bölümler oldu. Onun dışında idare eder.
4×1 en saçma bölüm black mirror ruhunu yakışmayan bir bölümdü bölüm de matıksız yerler var star terek havası var diye sevilebilir bir bölüm olabilir bilmeyen hiç sevmez 75 dk bu sacmalıgı izledik resmen hiç mi arayan soran olmıcak amerikalılar yapınca böyle dandik oluyor işte
4. sezonda ilk üç bölümü izledim. 2 > 1 > 3 şeklinde gidiyor şimdilik.
U.S.S. Callister normal bir bölümdü. Arkangel güzelmiş sahi. Gerçi ikisinin de sonunun nereye gideceği belli olduğundan sürpriz faktörü azdı. Crocodile izletti ama olsa da olur olmasa da.
Hang the DJ (4) > Black Museum (6) > Arkangel (2) > USS Callister (1) > Crocodile (3) > Metalhead (5)
Beşinci bölümü müsait bir ara hafızamdan silmeye çalışayım. Dördüncü bölümü yapanın eline sağlık, bünyeme iyi geldi. Hatta bayıldım! Altıncı bölümü sezon finali olarak seçmek doğru hamle.
4×01 USS Callister
Yavan, mantıksız ve boş bir ilk bölüm izledim. Geçen sezonla birlikte kaybetmeye başladığı karanlık ve donuk havayı geri kazanması gereken yerde iyice Amerikanlaşıyor bu dizi. Netflix’e geçmesi hayırlı mı oldu emin değilim. Ben 3 senede bir 3 bölüme razı olurdum bundansa. Kalan 5 tanenin içinde umarım daha pislik ve korkutucu bölümler vardır.
İlkine kıyasla çok daha vurucu ve iyi bir bölümdü.
yeterli aslında. Black Mirror’dan beklentim tam olarak bu. Yer yer sorgulattığı da oldu, bu da aradığım bir şeydi.
Neticede beğendim. Diğer bölümler de bu ayarda giderse sevinirim.
4 sezon da begendigim bölümler
Arkangel 4×2 Crocodile 4×3 Hang the DJ 4×4 en çok begendigim 4 bölüm dü
en sevmedigim bölümler 4×1 USS Callister 4×5 Metalhead 6 yi izlemedim daha gece izlerim
Black Mirror ruhu dedigim bölüm oldu
black mirror dünyası ileri teknoloji yapay zeka da işin içine katmışlar hani dedim ya form bilgilerini dolduruyorsun he işte o form bilgilerinde gerçeklik payı var mı yok mu test edilen bir sistem var yani sonunda eşleşme gerçekleşiyor artık sanal dünya dan çıkıp gerçek dünya ya dönme zamanı bakalım gerçek dünya da böyle bir şey olacak mı 2 kişi arasında aslında her şey daha yeni başlıyor
Dizinin hala hayranıyım ve severek, etkilenerek, üzerine düşünerek izlemeye devam ediyorum her bölümünü.
Öyle “allaaam karamsar olmalı, mutlu sonla bitemez”cilerden olmadım hiç. Benim için insanlığımı sorgulatsın, teknoloji bağımlılığımın varabileceği noktalarda gezsin yeter.
Ki şimdiye kadar bunu yapmadığı bir bölümü olmadı.
Bu sezon izlediklerim arasında iki bölümün finalinde izleyiciyi vurmak için fazla ucuz numaralara kaçtıklarından biraz “meh” dediğimi itiraf edeyim. Bahsettiğim bölümler ve sıkıntılı bulduğum hamleler şöyle:
– Metalhead 4×05’in sonunda oyuncak ayı peşinde olmaları ayrıntısı
Ama dediğim gibi ben hala ilgi ve sevgiyle izliyorum bu mini filmleri.
Son bölümü izleyince ekleyecek bişi çıkarsa güncellerim bu yorumumu.
Sonradan ek:
Son bölümü (Black Museum) epey sevdim. Bu sezonun beni en rahatsız edebilen bölümü oldu. Her açıdan acımadı izleyicisine.
4×02 bu tam black mirror bölümü olmuş. dizinin çıkma amacına başarılı şekilde hizmet eden rahatsız edici güzel bir bölüm. etkilendim.
4×03 bir yerden sonra atlayarak devam ettim. sıkıcı bir bölümdü. kadın zaten başta sınırı aşmış. ondan sonra naptığı beni pek enterese etmedi. daha empati yapabileceğimiz masum bir karakterin bu teknolojik detaylar yüzünden köşeye sıkışıp saykoya bağlamasını sonra da çabaladıkça daha da dibe çöküşünü izleseydik daha şık olurdu. bu haliyle kötü bir bölümdü. sonu da saçmaydı.
diğer üçlü yarına bugünlük bu kadar. ama sanırım artık black mirror bölümlerini vayy diyerek izleyemicez. artık bölümün ortalarına kadar süren gizem falan da bırakmamışlar. bölümün başında ne neyin nesi belli sadece tahminlerinin gerçekleşmesini bekliyorsun.
4×03 Crocodile
Konusu çok sıradandı maalesef. Ama bir şekilde sürüklemesi sayesinde izletti bu bölüm de. Kış mevsimi atmosferi, bol İngiliz aksanı, buz gibi bir kadın karakter ve o karakteri canlandıran harika bir oyuncu seyrettiğim için de memnunum.
Bir de bu kim bilir kaçıncı bölüm bu şarkının çaldığı (Anyone Who Knows What Love Is). Ben 3 bölüm sayarım da belki arada kaçırdığım da olmuştur. Diziyle özdeşleşti.
Şu ana dek 2>3>1 derim. Beklentilerim maalesef çok düştü, şu üçünden daha iyi bir bölüm göremeyeceğim sanırım. Geçen sezon da böyle olmuştu. Diziye eski ilgim kalmadı. Belki de sorun bendedir.
4×04 ne kadar güzeldi. ağzım açık bitirdim. bayıldım resmen. daha fazlasını söylemek spoiler olur susuyorum. iki karakter de çok tatlıydı. 2-3 bölüm daha onları izleyemeyecek olmak çok kötü.
4×05 hmm okay..
güzel bir final bölümü olabilirmiş biraz daha genelden alsalarmış göndermeleri. olduğu kadarıyla şık olmuş ama. ayrıca 3-4 bölümlük konuyu bir bölüme sıkıştırmışlar resmen.
4×04 Hang the DJ
Vay be dedirtti bu sezon ilk kez. Çok iyi bölümdü.
Şimdilik sıralama yaparsa 4>1>2>3 diye gider. Bir tek 3 ü çok fazla beğenmedim.
Şimdi doğru mu anladım 4. bölümde
Bir de oğlan süreyi açmasaydı sonsuza kadar öyle gidecekler miydi ?
4×5 dizinin en kötü bölümüydü. (Eski yayınlanmış bölümlerini de sayıyorum.)
Hepsi anlik hesaplamalar.
Şu bölümlerin isimleri burada dursun ben rakam yazıldıkça hangisiydi diye epguides’tan bakıyorum her seferinde:
4×1 USS Callister
4×2 Arkangel
4×3 Crocodile
4×4 Hang the DJ
4×5 Metalhead
4×6 Black Museum
Nefret ettiğim bir anlatım tarzı vardı bu bölümde.
Anlamıyorum kardeşim ne anlattığınızı, o zeki kafanıza sıçayım sizin. Biraz daha bilgi ve detay verseniz ölür müsünüz? Sinematografi güzelmiş, sıçayım sinematografinize. Sonunda
tüyü de dikmişsiniz, helal olsun. Sinirlendim yemin ediyorum
Durum böyle olunca insanlar çeşitli güvenli(!) yani köpeklerin korumadığı alanlarda yaşamaya başlamışlar. Ama tabii sadece köpeklerden uzak kalabildikleri kadar özgürler. İnsanlar zaman zaman medeniyetin kaldığı alanlardan bazı malzemeleri almak için hırsız gibi köpeklerin olduğu alana girerek işlerini kotarmaya çalışıyorlar. Biz de çocuklarına oyuncak ayı getirmek için hayatını tehlikeye atan ebeveynleri ve trajik durumlarını izledik.
Bu kadarcık bir senaryo yazmanın zor olmadığını, senin abarttığını düşünüyorum. Bölümün hastası olmadım ama bu kadarını da izleyiciye bırakan bir yaklaşım için böylesi bir öfkeyi haklı bulmuyorum. Her bir şeyde de amerikan izleyicisi aptallığına bürünmeyelim yahu.
@dkamoy Teşekkür ederim. Yine de şu bahsettiğin detayların bölümün içine birkaç replikle bile olsa yedirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ben hikayedeki boşlukları doldurmakla uğraşmak istemiyorum, izlediğim şeyi bütünüyle anlamak istiyorum. Bu kadar yüzeysel hikayeler neticede benim için pek de bir şey ifade etmediğiyle kalıyor. Aptal bir Amerikan izleyicisi mi yoksa ortalama bir dizi seyircisi miyim onu bilmiyorum.
haklı keremaci bu kadar subliminal şifreli mesajlar vermelerine gerekmiyor kendi hayal gücümüzde bölümün hikayesini yazabiliriz yani belki adamlar da bunu istiyor kendi hayal gücümüzü kullanıp olan bir şeyi biraz daha süsleyin diyolardır belki de yani iyice kafam karıştı ya
@keremaci Birçok ingiliz dizisi amerikalılar tarafından tutan hale geldikten sonra “aptala anlatır gibi” modeline bürünüp izleyiciye her armutu pişirerek sunuyor, her önemli ayrıntıyı defalarca gündeme getiriyor. İzlediğim birçok amerikan dizisinde “yahu artık bunu da gözümüze sokmayın anladık” diyen biri olarak bir şeylerin benim anlama kabiliyetime ya da hayal gücüme bırakılmasını tercih ediyorum. Hele ki kısa hikayeler/filmler temalı bir yapımda bunun olması kadar doğal bir şey göremiyorum. İsyanım ondan.
CBS polisiyelerini izlerken gerizekalı yerine koyulduğumu düşünüyorum mesela ben.
Ama 5. bölümü dandik bulmuş biri olarak hala hafızamdan silebilsem keşke düşüncemi savunuyorum. Daha düzgün ve siyah-beyaz olmayan bir şekilde anlatsalardı keşke.
4 x 06 güzeldi. İyi bir sezon finali olmuş. İzlerken baya rahatsız oldum ama son kısımlarında biraz rahatladım. Finali de iyiydi.
Önceki sezonlarla çok kıyas yapamayacağım ama tabii Netflix e geçtikten sonra sadece süre artışından dolayı bir ağır akma durumu oluyor bazı bölümlerde, onun dışında yine aynı Black Mirror.
Sıralama yapacak olursam:
4>6>1>2>3>5
5 i hiç sevmedim, 3 de idare ederdi. Gerisi aynı BM bölümleriydi. 4 en sevdiğim oldu, hatta arada izlemeyen birini bulursam ona izletip bende baştan izlemeyi düşünüyorum.
Gelecek sezon olursa o zaman yine görüşürüz
Sezonun en güzel bölümlerini 4 ve 6. bölümü izlemedim hala, burada yorumları gördükçe aslında fena merak ediyorum ama dayanabildiğim kadar biraz daha saklamak istiyorum şu 2 bölümü, sonra yeni sezonun gelmesi çok uzun sürüyor 2,3 ve 5. bölümü bende beğenmedim izlerken sıkılmadım ama beğenmedim. 1. bölüm içlerinde en güzel olanıydı. Diğerlerini de artık ne zaman izlerim bilmiyorum
4×1 USS Callister: Atlattıktan/atlatabildikten sonra epey ferahladım. Konuyu işledikleri evrenle, işleyiş şekilleriyle o kadar alakam yok ki iyi ya da kötü diye bir yorum yapamıyorum açıkcası. Belki muazzam bir bölümdür ya da işlendiği bu haliyle kötüdür, bilemiyorum. Bildiğim tek şey izlerken ömrümden ömür gittiği.
4×2 Arkangel: Böyle pirüpak bölümleri seviyorum. Çok lafı dolandırmadan vereceği mesajı güzel verdi bence. Anne-kız draması güzeldi.
4×3 Crocodile: İşin içinde crime drama olunca ister istemez sevdim bu bölümü de. Aslında düşününce @ozgun14’un bu bölüm için söylediği kısımlar doğru ama yine de ben sıkılmadım izlerken. Ha, ne kadar amaca hizmet ettiği tartışılır.
4×4 Hang the DJ: Sezonun en iyi bölümlerindendi tabii ki. Yer yer sinirlenerek, sonunu da merak ederek izledim.
4×5 Metalhead: Başta noluyoruz dedim. Ööyle baktım ekrana. Son saniyeye kadar da @keremaci gibi düşündüm.
Tabii asıl @dkamoy’un yorumunu okuyunca daha bir oturdu kafamda. Yani benim zorlama çıkarımımdan daha net bir yorum okumak iyi geldi. (Thanks.) Tek katılmadığım nokta “oyuncak ayı” olayını ucuz bulmak oldu. Zaten vurucu olsun diye yapılmamış mı işte o? Yani oyuncak ayı peşinde değil de yiyecek peşinde olsalardı daha mı vurucu olurdu? Bilemedim.
O yüzden “çöp” olarak bakamıyorum açıkcası bu bölüme. Bu kadar yerden yere vurulacak bir bölüm olmadığını düşünüyorum.
4×6 Black Museum: En sevdiğim bölüm bu oldu. Her birinin kendi başına geldiğini düşününce insanın sinirleri harap oluyor cidden. Bunlar ayrı ayrı bölümler halinde bile işlenebilirmiş hakikaten. Güzel bir kapanış oldu.
Ve bir sıralama yaparsam: 4×6 Black Museum > 4×4 Hang the DJ > 4×2 Arkangel > 4×3 Crocodile > 4×5 Metalhead > (4×1 USS Callister)
4×1 USS Callister ; Çok beğendim , sezonun en beğendiğim bölümü oldu . (şuana kadar) Sonu daha farklı olabilirdi , bu halini de çok sevdim . Dizi bence arada bir bu tarz şeyler denemeli.
4×4 Hang the DJ ; Çoğu kişi gibi göklere çıkarmasam da beğendiğim bir bölüm oldu. Klasik bir Black Mirror bölümüydü , fazlası değilidi , sonu daha vurucu olsaydı daha çok beğenirdim.
4×6 Black Museum; En çok beklentiyle girdiğim bölüm oldu , genel olarak güzeldi , bölüm içindeki olaylar için ayrı ayrı bölümler çekilebilirdi kesinlikle. Rahatsız ediciydi.
Aradaki bölümleri de en yakın zamanda izlemek istiyorum…
Tek tek yorumlamayacağım ama genel olarak beğendim sezonu. Yalnız 5. bölümün (Metalhead) kötü oluşunun (ki bence çok da kötü değildi) fazlaca abartıldığını düşünüyorum. Tamam yardırmadı, belki sönük kaldı da yerden yere vurulacak bir bölüm de değildi yahu, azıcık insaflı olun.
4×06 Black Museum
Sezonun en klas bölümü. Black Mirror izlediğimi ve korkup rahatsız olmam gerektiğini hatırlattı bana. Herkesin de dediği gibi; keşke bölüm içindeki hikayeleri ayrı bölümler olarak izleyebilseydik, kısa kısa geçince tadı damağımda kaldı.
Böyle bir bölüm tasarlayıp sunabilen senaristin ve yapımcının 4×05 Metalhead gibi bir bölümü nasıl içlerine sindirdiklerine daha da hayret ediyorum. Tüm serinin en kepaze bölümü.
Sıralama yapsam şöyle olur:
6> Black Museum
4> Hang the DJ
2> Arkangel
3> Crocodile
1> USS Callister
5> Metalhead
Neyse artık. Bu sezon da bitti. Geneli yavandı ama sezon finaliyle gönlümü çaldı yine. Gelecek sezon görüşürüz.