– BBC’de yayınlanalı iki gün oldu ama malum kurumlarda denk gelemedim. Ben de biraz zor olsa da arka kapıdan dolanıp BBC üzerinden izledim. Acelesi de yoktu halbuki ama bir şeye bakıp da kolay bulamamak hoşuma gitmiyor.
Az önce baktım, gelmiş ama şimdilik bütün bölümler 2 GB’a yakın.
– Marie Antoinette kim olduğu az çok bilsem de hakkında bir şeyler izlediğim bir isim değildi. Kraliyet dramalarını izlemeyi sevdiğimden bulmuşken buna da girdim tabii ki.
1770’deki evlilikle girmişler, tek sezonda olacağını sanmam ama ömrü olursa Fransız Devrimi’ni de görürüz herhalde. Başka bir ülkeden hiç tanımadığı bir ülkeye, aileye, geleneklerin ortasına gelen bir kadın karakter üzerinden ilerlediğini düşünürsek çerçevenin tanıdık kaçtığını söylemek mümkün.
– Ana karakterler/oyuncular makul bir iş çıkarıyor gibi. James Purefoy’un Kral’ı oynadığı ilk bölümün yarısında dank etti söylemesi ayıp. Dili İngilizceydi benim izlediğim bölümlerin.
Nasıl ilerleyeceğini merak ediyorum, devam edeceğim.
– 1770’le girip 1781’le kapattılar ve devamı gelse de gelmese de olur tadında bir sezon finali var sanki. Yine de bir sezon daha istediği belli oluyor. Onda da 1793’e kadar anlatıp bitirirler diye düşünüyorum. Arada zaman atladıkları için zorlamaz.
– Sezonun 2. kısmını işler biraz daha ciddileştiği için daha fazla beğendim. Sanki bilerek farklı bir tondan kurgulamışlar… Yeri geldiğinde bölüm süreleri birazcık uzun kaçtı sadece. Marie Antoinette’ten ve Emilia Schüle’nin performansından memnun kaldım. Louis’in karakteri yer yer göz devirtti. Yan karakterler de tam “saray eşrafı” tadındaydı resmen. İstesen bu kadar olmaz. Yalnız sayıca bir tık fazla olduklarından bazısında kopukluk hissi oldu.
Dikkat, ispiyon!
– İlla karşılaştıracaksam bunu nihayetinde The Empress‘ten daha fazla sevdim.
– Fransız Devrimi’nin ayak seslerinin yaklaşmasını nasıl aktaracaklarını merak ediyorum. O yüzden umarım 2. sezonu da olur.
2. sezona başlamaya fırsat arıyordum bir süredir. İlk iki bölümle girdim nihayet.
İlk sezon saraya geliş, evlilik ve yükselmeye yakın bir dönemi anlatıyordu. Devamındaki sürenin bir kısmını atlatıp çöküş kısmından girivermişler. Louis’nin tavırları bu sezon biraz daha fazla batıyor bana, Marie başta olmak üzere diğerleri daha iyi götürüyor neyse ki.
Bir de haliyle nihayetinde gelen devrimle ölüme gidişlerini bilerek izlemesi ve bunun üzerinden yargılaması var… İdama kadar gelirler mi yoksa sonraki sezona sarkar mı, bakalım.
yorumlar
Karakter posterleri (diyebiliriz sanırım) 2. sayfaya eklendi.
BBC’ye gelişi 29 Aralık. Üstteki fragman diyor.
– BBC’de yayınlanalı iki gün oldu ama malum kurumlarda denk gelemedim. Ben de biraz zor olsa da arka kapıdan dolanıp BBC üzerinden izledim. Acelesi de yoktu halbuki ama bir şeye bakıp da kolay bulamamak hoşuma gitmiyor.
Az önce baktım, gelmiş ama şimdilik bütün bölümler 2 GB’a yakın.
– Marie Antoinette kim olduğu az çok bilsem de hakkında bir şeyler izlediğim bir isim değildi. Kraliyet dramalarını izlemeyi sevdiğimden bulmuşken buna da girdim tabii ki.
1770’deki evlilikle girmişler, tek sezonda olacağını sanmam ama ömrü olursa Fransız Devrimi’ni de görürüz herhalde. Başka bir ülkeden hiç tanımadığı bir ülkeye, aileye, geleneklerin ortasına gelen bir kadın karakter üzerinden ilerlediğini düşünürsek çerçevenin tanıdık kaçtığını söylemek mümkün.
– Ana karakterler/oyuncular makul bir iş çıkarıyor gibi. James Purefoy’un Kral’ı oynadığı ilk bölümün yarısında dank etti söylemesi ayıp. Dili İngilizceydi benim izlediğim bölümlerin.
Nasıl ilerleyeceğini merak ediyorum, devam edeceğim.
– 1770’le girip 1781’le kapattılar ve devamı gelse de gelmese de olur tadında bir sezon finali var sanki. Yine de bir sezon daha istediği belli oluyor. Onda da 1793’e kadar anlatıp bitirirler diye düşünüyorum. Arada zaman atladıkları için zorlamaz.
– Sezonun 2. kısmını işler biraz daha ciddileştiği için daha fazla beğendim. Sanki bilerek farklı bir tondan kurgulamışlar… Yeri geldiğinde bölüm süreleri birazcık uzun kaçtı sadece. Marie Antoinette’ten ve Emilia Schüle’nin performansından memnun kaldım. Louis’in karakteri yer yer göz devirtti. Yan karakterler de tam “saray eşrafı” tadındaydı resmen. İstesen bu kadar olmaz. Yalnız sayıca bir tık fazla olduklarından bazısında kopukluk hissi oldu.
– İlla karşılaştıracaksam bunu nihayetinde The Empress‘ten daha fazla sevdim.
– Fransız Devrimi’nin ayak seslerinin yaklaşmasını nasıl aktaracaklarını merak ediyorum. O yüzden umarım 2. sezonu da olur.
Onay
2. SEZON POSTERİ
2. sezona başlamaya fırsat arıyordum bir süredir. İlk iki bölümle girdim nihayet.
İlk sezon saraya geliş, evlilik ve yükselmeye yakın bir dönemi anlatıyordu. Devamındaki sürenin bir kısmını atlatıp çöküş kısmından girivermişler. Louis’nin tavırları bu sezon biraz daha fazla batıyor bana, Marie başta olmak üzere diğerleri daha iyi götürüyor neyse ki.
Bir de haliyle nihayetinde gelen devrimle ölüme gidişlerini bilerek izlemesi ve bunun üzerinden yargılaması var… İdama kadar gelirler mi yoksa sonraki sezona sarkar mı, bakalım.