CSI: Las Vegas — Tanıtım
119 yorum aytackara 15 Mayıs 2012 07:48
Bundan yaklaşık 12 yıl önce, kendisinden sonraki polisiyelere ilham verecek, birçok kişinin cinayet kavramına bitmeyecek bir zevkle bağlanmasını sağlayacak türden bir televizyon efsanesi, kendisini ekranlarda gösterdi. Uzun adıyla “Crime Scene Investigation” (Olay Yeri İnceleme) olan CBS yapımı CSI, geçtiğimiz günlerde 13. sezonu için onay aldı ve 9 Mayıs’taki sezon finaliyle ekranlara şimdilik ara verdi. Peki, tam olarak nasıl bir dizidir bu CSI? Bu sorunun cevabı yazının devamında.
CSI: LV, TV’de ilk kez bu diziyle parlayan Jerry Bruckheimer yapımcılığı ve Anthony E. Zuiker‘ın senaristliğine dayanan yapım. 2000 yılındaki ortaya çıkışıysa Anthony E. Zuiker’ın eşinin, arkadaşlarla dışarı çıkmak yerine Zuiker’e The New Detectives izlemeyi önermesiyle gerçekleşmiş. Bruckheimer’dan bir dizi için sipariş alan Anthony, gerçek suçlar üzerine kurulan bu diziden etkilenerek kısa zamanda dünyanın tanıyacağı bir diziyi yaratmış.
Dizide küçük bir böceğin ölüm zamanından, nadir bulunan-adı duyulmamış maddelerin kullanılmasına, orijinal ölüm yolları ve olay yerlerine kadar sayısız şey mevcut. Anlayacağınız, klasik DNA-parmak izi araştırmasından çok, ama çok daha fazlası var bu dizide.
Dizinin karakter bazlı kadrosuyla devam edersek:
CSI’da ekibin başındaki isim olan Gil Grissom karakteri, öncesinde filmlerde oynasa da asıl çıkışını bu diziyle yapan William Petersentarafından canlandırılıyor. İşine aşık bir böcek bilimci olan Grissom, bu nedenle içine kapanık, biraz da asosyal bir insan. Yine de bu hali, böcek larvalarını ve domuzlardan alınma kan örneklerini buzdolabında saklayan biri olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Grissom’un ekipteki yardımcısı, en büyük desteği, benim de en sevdiğim karakter olanCatherine Willows, Marg Helgenbergertarafından canlandırılıyor. Eşinden boşanmış, tek çocuklu bir anne olarak işiyle özel hayatını bir arada yürütmeye çalışan kadın polis karakterlerinin ilk örneklerinden olan karakter, aynı zamanda en başarılı olanlarından da birisi.
Dizinin en sevilen karakterlerinden, ekibin moral kaynağı Sara Sidle‘ı öncesinde ER‘da da yer almış Jorja Foxcanlandırıyor. Madde ve element analistliğinde uzman olan Sidle, dizinin başında Grissom’ın önemli bir dava için kendisini San Fransisco’dan çağırmasıyla ekibe dahil olan bir karakter.
Ufak not: 2007 yılında Fox’un diziden ayrılacağı dedikoduları ciddi boyutlara ulaşınca binlerce izleyici bunun olmaması için senaristin ve Fox’un evini mektuplara boğdu. Hatta, ikili mektuplardan çıkan paraları toplayarak bir hayır kurumuna dahi bağışladılar. Bu durum, sezonlar boyunca gelip giden ya da çeşitli nedenlerle diziden ayrılanlar olsa da başkası için yapılmayan bir davranıştır. 12. sezon itibariyle Sara Sidle karakteri, halen dizinin önemlilerinden biri olarak yapımda yer almaktadır.
Dizinin en olaylarla duygusal bağlantı kurmaktan kendini alamayan, “eli vicdanında” karakteri olan Nick Stokes, George Eads tarafından canlandırılmakta. Kıl, tüy ve lifler gibi herkesin ıvır zıvır gördüğü maddeler üzerinde uzman olan Nick, ayrıca dizinin de en başı beladan kurtulmayan karakteri olma özelliğini de başarıyla muhafaza etmekte.
Ekibin ses ve video analistliğini yapan Warrick Brown karakteri, Gary Dourdan tarafından canlandırılıyor. Grissom’ı idol, Nick’i ise kardeş gibi gören Warrick, aynı zamanda şehrin yerlilerinden. Kendisi kimya konusunda da uzman bir karakter.
Dizinin sevdiğim bir diğer karakteri olan Greg Sanders, diğerleri gibi yıldızı özellikle bu diziyle parlayan Eric Szmandatarafından canlandırılıyor.“Laboratuvar faresi” olarak adlandırılarak gruba dahil olan Greg, DNA-parmak izi gibi çeşitli araştırmalarda ekibe yardım olan karakter. Aslında, dizinin “bundan sonrası için hakkında ne söylense ispiyon olur” kalıbının da tam ve en geçerli karşılığı.
Son olarak, James (Jim) Brass de ekibin daha çok resmi işlerle ilgilenen, patronluk vasfı da olan bir üyesi. Grissom’ın işine sahipken, talihsiz bir şekilde -dizinin başında anlıyoruz nedenini- işi ona devreden Brass, kurallarına bağlı ve ekibe sert çıkmaktan da çekinmeyen biri. Karakteri emektar oyunculardan Paul Guilfoyle canlandırmakta.
Kadronun ardından yazıya, CSI ile ilgili çeşitli detaylardan da bahsederek devam edecek olursak:
2) Dizinin literatüre kattığı bir şey varsa, o da “CSI Etkisi” olarak bilinen kavram. Yani, dizide teknolojinin de yardımıyla incelenen ve çözülen davalardan sonra insanların suçlara ve gerçek olaylara olan bakışının değişmesi. Bu etkiyle, mahkeme jürilerinin kanıtları yetersiz bulması, halkın çözülememiş davalara verdiği büyük tepkiler, izleyenlerin polisiye yapımlardan, kitaplardan daha fazlasını beklemesi ve çözümlerden tatmin olmaması gibi şeyler, bu diziyle birlikte inanılmaz artış göstermiş durumda.Daha fazlası için kardeş site hafif.org‘daki bu yazıya da bakabilirsiniz.
3) Dizinin ilgi görmesi elbette ki yan ürünleri de beraberinde getirdi. CSI: LV, şu zamana kadar video oyunları, çizgi romanları ve uyarlama kitaplarıyla da birçok kez karşımıza çıktı. Hatta, bu kitapların çoğu İnkılap Yayınları aracılığıyla dilimize de çevrildi.
4) 12 sezondur devam eden ve bu derece başarılı olan bir dizinin, ödülsüz kalması elbette ki düşünülemez. CBS dizisi, şu zamana kadar 6′sı Emmy olmak üzere 50′den fazla ödül kazandı ve 100′den fazla da adaylığı var.
5) …ve tabii ki konuk oyuncular… Her bölümü 1-2 davanın çözümüne dayalı olan ve şu zaman kadar 270′ten fazla bölümü bizimle buluşan bir dizinin, ne kadar konuk oyuncu ağırlamış olduğunu tahmin etmek kolay olmasa gerek. Dizinin bu bakımdan da portföyü epey geniş. En iyisi ben size “Justin Bieber bi–le var” diyeyim, gerisini siz kafanızda kurun.
12. sezonunu tamamlamış bir diziyi tavsiye etmek ne derece yerinde bir davranış olur düşünmedim değil. Ama CSI, her türlü özelliğiyle bunu hak eden, -daha önce de dediğim gibi- vakalarıyla ve her şeyiyle klasik polisiyelerden farklı olan bir yapım. Ayrıca, sadece vaka çözmekten ibaret değil, ekip içi olan bitenler de insanları kendine çeken bir başka özelliği.
Oyunculuklarınsa yerinde olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Sonuçta, CSI: Las Vegas, “polisiye severim” diyen bir kişinin -aslında sevmese de olur- hiç değilse denemesi gereken, insana polisiye yapımın nasıl olması gerektiğini öğreten, tavsiye edilesi bir dizi. İzleyeceklere ya da izleyenlerine şimdiden iyi seyirler.
yorumlar
@aytackara: sadece sigara değil başka sansürler de var güldüren, Star bir gece vakti CSI:NY’u gösteriyordu, üstlerinde kıyafet olmayan vitrin mankenlerinin malum yerlerini sansürlemişti adamlar,zaten o anda artık tvden dizi seyretmenin manasının olmadığını anlamıştım.
@abidin77 Yazmakla bitmeyecek tabii. Adamlar da ceza yememek için biraz kaş yaparken göz çıkarıyorlar ama sanırım onlar da iyice paranoyaya ve manyağa bağladılar artık. Az önce örneğini görünce yine dayanamadım.
* Game of Thrones’ta adam Cercei’i kast ederek “I’m not going to rape her. I’m going to fuck her.” = “O bir kerelik değil tamamen benim olacak.” .. Gülmeye çalıştım çeviriyi duyunca da onu bile beceremedim.
* Annemle dışarı çıkacaktık, hazırlanmasını beklerken TV’de zap yapıyorum. e2’de de Leno vardı dün. Adam orgazm-spor bağlantılı bir espri yapıyor. Espride 2-3 kere orgazm kelimesini kullandı, kelime espri kapanana kadar oldu sana ağırlık!! Üstelik çevirmen uydurayım derken resmen canını çıkarmış esprinin… Leno’nun esprisine bu kadar gülmezdim belki ama bunun için ufak bir kahkaha attım…
@aytackara: orgazm kelimesi için uzun süredir değişik değişik kelimeler kullanıyorlardı. son zamanlarda Leno’da erkek cinsel organı (rtük beni de etkilemiş,açık açık yazamıyorum) için kullandıkları kelimeler çok ilginç hale geldi,şimdi aklımda değil ama öyle garip ki kullandıkları kelimeler, daha önceden duymadığım şeyler. adamlara hem kızıyorum hem böyle şeylerle uğraştıkları için üzülüyorum. memlekette sanki milyonlarca insan Leno seyrediyor,insanlar etkilemiyormuş.o kelimeleri duyup etkilenen birileri varsa zaten,direk gidip psikolojik yardım alsın.
Yıllardır bekliyordum, gözlerim açık gidecekti artık be! Haberin zamanlaması da mükemmel oldu:
CSI:LV ve CSI:NY crossoverı yani ortak bölümü geliyormuş sonunda, ben ölmeden, şu 2 dizi de bitmeden…
Mac Taylor Las Vegas’a, D.B.Russell New York’a…
Konu: Christine!
Zaman: 6 Şubat Çrş – LV , 8 Şubat Cuma: NY
CSI’ın 13.sezonunda bile hala güzel bölümler çıkarıyor olmasına şapka çıkarmak lazım. (bkz: S13XE10)
13×11 ile Nirvana’ma ulaştığıma göre artık huzur içinde ölebilirim.
Biraz klasik ama güzel bölüm olmuş. Bölüm sonundaki ufak olayı nereye vardıracaklar merak ettim doğrusu. “Benim” elimde kalmış olmalarını istemem valla. CSI: NY’ta tam tersi bir etki olmuştu çünkü. Allah uzun ömür versin bu diziye…
13. bölümdeki crossoverı da merakla beklemekteyim…
@aytackara: Kesmiyor böyle telefonla Grissom, şöyle bir uğrayıver Vegas’a
@abidin77 Bölümün 2. kısmının çevirisi bana aitti zaten, adamı duyunca ne oluyoruz oldum. Bir de görüneydi tam olurdu. Zaten epeydir yok, adamın bağlantısını toptan mı koparııyorlar acaba diye merak ettim. Ama görünse süper olur valla! Gerçi onun haberi medyaya düşerdi mutlaka. Bakalım ne olacak.
@aytackara: Oyuncu olarak dönmeyeceği belli. Dizideki görevleri; executive producer – 182 episodes, 2004-2012) (producer – 42 episodes, 2000-2012) (co-executive producer – 36 episodes, 2002-2004) (supervising producer – 6 episodes, 2002) şeklinde sıralanabilir. Arada bir sesini duymak güzel oluyor. Bari o malum durumda bir sorun çıkmasa da,hiç olmazsa arada bir sesini duymaya devam etsek.
@abidin77 Zaten 9. sezonun orta yerinden beridir nasıl bir ilişkisi var anlamadım ki ben. Aslında 13 sezondur producer olarak dizinin içinde olan adam o dönüşü yapar da, işte…. İki tarafın da istemesi lazım v.s v.s bir sürü iş.
İleride bir gün, dizi bittiğinde gelir belki… Ya da ne bileyim, gelecek sezon 300 olacak dizi, bana o da uyar. Ya da “kadın” gelsin, bak ben ona da razıyım. Gerçi asıl o yapmaz sanırım bunu…
Hangi kısmı daha çok seversem ona yazacaktım, yolum buraya düştü. Arka arkaya bitirdim crossoverın bölümlerini. Muhtemelen bir daha olmayacak bir şeye son kez tanıklık etmekten mutlu oldum.
Las Vegas kısmı asıl olay CSI: NY’u ilgilendirdiğin olsa gerek, biraz daha hareketliydi ve eğlenceliydi sanki. Crossoverın temasından bağımsız olay alıp bir de onu çözmeleri falan, gerçi o hikaye de dumura uğratmadı ama izlemesinden keyif aldım diyebilirim.
New York kısmında ise crossoverın temasına daha çok eğilmişler. Aslında oraya da ekstra bir olay koysalarmış daha iyi olurmuş ama başrol Mac olunca ekibin başka şeye kayması olmaz diye yapmadılar herhalde. Velhasıl, ayııp bayılmadım ama gördüğüm beni yeterince memnun etti.
Ek: Mac’in buzdolaplığının neredeyse 200. bölümü olacak da Joy’un samimiyetleşememe olayını netçez bilmiyorum. Bu bölüm yine gözüme gözüme girdi. D.B.’i de bu crossover derken biraz daha sevdim. Söylemesi ayıp zaman zaman emanet muamelesi yapıyorum da…
14. sezonla da görüşecekmişiz.
(Olur tabii, beklerim.)
300. bölüm için geri dönüyormuş, canım benim.
Güzel haber ama keşke
Warrick’e gelirsek asıl o imkansız bence. Çünkü oyuncuyla para anlaşmazlığından ayrıldılar. Mesela Grissom, Catherine, bir ara gittiğinde Sara normal gittiler. Ama o, bunun üstüne öldürülerek çıkarıldı. İster miyim? Denemesi güzel olabilirdi.
Ama ben Catherine ve Greg sever biri olarak yine de buna sevindim bolca.
Nasıl da severim kendisini. Görmek güzel olacak. Şu diziden çok umudum olmasa da, sırf onu görmek için iyi izlenme oranlarını tutturmasını istiyorum şimdiden.
George Eads, nam-ı diğer “Nick Stokes”, hamile bir senaristle yaşadığı tartışmadan dolayı yeni sezonun ilk yarısının birkaç bölümünde görünmeyecekmiş. Karakterinin hikâyesinin gelişimini beğenmemiş, tartışma bunun üzerine çıkmış.
Diziden temelli çıkmamıştır ve de eksikliği de uzun sürmez umarım. Eski kadrodan kimler kaldı ki?
Tastamam 6. Bu da gitse ne olur? Alışkanlıkların gözü kör olur sadece. Yazıda dediği gibi 4. bölüm 300. bölüm, ona kadar hallederlerse iyi olur aslında. Bunca sezonluk biri 300’de yer almalı.
Az önce TvByNumbers bir tweeti retweet edince gördüm, adam için CBS ilk birkaç bölümden sonra gideceğini söylüyor diyen bir TV yazarı var. Bu adama 300’ü gördürecekler galiba da bilmiyorum nasıl gördürecekler.
One Tree Hill’den tanıdık biri geliyor konuk oyuncu olarak.
@aytackara
Nasıl yani, yoksa o mu
Ayrıca bizim Alaric’i, CSI’da görecekmişiz zaman zaman.
En azından Eric’İn tabutta olmadığı belli. Olabilir gibi gibi, bu da bir seçenek. “Yapmadıkları” şey değil sonuçta.
@abidin77
Yahu bunlar George Eads, hamile senaristle olan tartışmasından sonra ayrılabilir diye şimdiden zemini hazırlıyor olmasınlar Matt Davis için. Ben biraz tedirgin oldum bu haberden. Umarım George Eads bir an önce döner diziye.
@aytackara
Umarız o tabuttaki Brass’ın kızı filan olur , pek önemli bir karakter olmaz diyeceğim ama yazıda da “Seyirciyi şok edecek bir bölüm” filan deniyor. Çok uçuk bir fikrim var; Greg olabilir. Şöyle ki, cenaze töreni fotosunda hayali bir şekilde oturuyor olabilir. Seyrirciye ters köşe yapmak için çok düşük ihtimal olsa da böyle bir teknik kullanmış olabilirler. Yoksa başka isim gelmiyor aklıma; Morgan olmaz (yeterince şok edici değil), belki Hodges filandır.
@darkcrystal: Acaba tam olarak ne zaman kavga ettiler. Ne bileyim, çekimlere başladıktan sonra ettiler ise, oradaki cenazenin bizim adama ait olmama ihtimali yüksek. O cenaze ilk bölüme denk gelecektir. Bizim adamı hemen olmasa da, bir kaç bölüm sonra çıkartırlar diye düşünüyorum (eğer problemler çözülmediyse).
Şu eleman ya da kızının cenazesi olabilir mi?. Gerçi o adam ikinci bölümde de gözüküyor imdb’ye göre.
Matt Davis yinelenen bir rolle karşımıza çıkacak. Yani bizim George ileri ki bölümlerde giderse, onun yerine gelebilir tabi.
@abidin77 Haberde
“Examine the photos, both from a scene that takes place at the beginning of the episode, to see who is in attendance — Russell (Ted Danson), Finlay (Elisabeth Shue), Greg (Eric Szmanda), Ecklie (Marc Vann), Brass (Paul Guilfoyle), Nick (George Eads) and Sara (Jorja Fox) — and, more important, who is not. McGill confirms that additional mourners arrive at the church later in the hour.” diyor.
Yani senin dediğin adam var ama mesela Hodges yok, laboratuvardan biri de çıkabilir. CSI ailesi derken benim aklıma daha çok ekip geliyor ama aile kısmı olur mu da bilemiyorum, bakalım…
@aytackara: Verdiğim haberi nasıl okuduysam artık. Gözümden kaçmış.
O adama bir şey olmasın yahu.
14×01:
“CSI ailesinden birisi” … Kuzum yerim ben bunları ya. Şaırtmaca yapacaklarını sadece tahmin ediyordum da çift taraflı şaşırtmaca pek bir şahane oldu. I lav CSI: LV.
Ted Danson (D.B. Russell)
Elisabeth Shue (Julie Finlay)
George Eads (Nick Stokes)
Paul Guilfoyle (Captain Jim Brass)
Jorja Fox (Sara Sidle)
Eric Szmanda (Greg Sanders)
Robert David Hall (Dr. Robbins)
David Berman (David Phillips)
Wallace Langham (David Hodges)
Elisabeth Harnois (Morgan Brody)
Jon Wellner (Henry Andrews)
Konuk oyuncular:
Marg Helgenberger (Catherine Willows)
Bethany Joy Lenz (Darcy Blaine)
Jason Priestley (Jack Witten)
Marc Vann (Conrad Ecklie)
Larry Mitchell (Officer Mitchell)
Kiersey Clemons (Gwen Onetta)
J. Downing (Walter Blaine)
Lindsay Bushman (Emily Bridwell)
Adam Johnson (Bob Geer)
Yarınki 300. bölümün içine 14 tane 300 rakamı saklayacaklarmış bölümün içine, alem ya bunlar
@aytackara
Valla “300 sayısı” bulacam diye koca bölümü hiç edemem Zaten George Eads’in o bölümde yer almayacak olması yeterince sinir bozucu…
@aytackara
Birkaç yerde ilk 3 bölümden sonra geri dönene kadar olmayacağını okudum. Bildiğim kadarıyla, bazen bir oyuncu dizide olmadan kendisinden bahsedilirse ya da oyuncu belli bir süre sonra diziye dönecekse adı “Credit” olarak geçiyor. Ben de böyle düşünüp 14×04’ün basın bildirisine baktım; orada da ismi yer almasına rağmen imdb’den kontrol edince “credit” olarak geçtiğini gördüm. Yani 14×05’te de olmayacak maalesef.
@darkcrystal: Haklısın olmayacak. Geçen haftaki Person of Interest bölümünü seyrederken Amy Acker ismini de görmüştüm. Demek bu bölümde de olacak diye sevinirken kadın hiç gözükmedi. Düzenli olarak dizide oynayan oyuncuları “Credit” olarak gösteriyorlar ama illa o bölümde oynayacağı anlamına gelmiyor.
Azıcık geç oldu ama 300. bölümü izledim sonunda. Geciktirdiğim için de kendime kızasım geldi bölümden sonra.
A+ bir bölümdü. Son 10 dakikaya girdikten sonra aldı yürüdü gitti. Bethany Joy Lenz karakterine güzel oturmuş. Yakın zamanda girer umarım kadrolu olarak bir diziye.
Son 1.5 dakikaya sokuşturdukları şeyle de özel bir bölüm olduğunu belli ettiler.
Kronolojik olarak 300 bölüm 13 yıl+1 aylık bir zaman dilimini karşılıyor. Dizide de 14 yıllık bir zaman dilimi geçivermiş.
Bende kronolojide bu kadar olmasa da çok-çok uzun yıllardır hayatımın parçası olan böylesi bir dizinin parçası olmaktan hala derin bir zevk aldığımı fark ettim 300. bölümle. Hiç bir polisiye bu dizinin yerini tutmayacak bende. NCIS falan hikaye…
Bölüme gelirsek:
** Bir şey itiraf edeyim: 300 bölümlük serinin hatrına Nick karakterinin bölümde olmasını istiyordum ama bölümdeki yokluğu gözüme batmadı. Olur da toptan giderse alışabilirim diye bile düşündürttü bu bölüm. Sonuçta daha fazlasını hazmetmek zorunda kalındı bunca zamandır.
** Bölümün 1/3’ü geçtikten sonra “14 tane saklı 300” durumu aklıma geldi, bazılarını izlerken fark etmiş de oldum. Eğlenceli bir detaydı.
Gerisi açık bir yorum için fazla olur:
Katilin şaşırtıcı biri çıkmasını beklerken kız yaşıyor çıktı. Kaç çeşit türden bir ters köşe oldu bu bilemedim.
** Catherine’i çok özlediğimi fark ettim. Kısa flashbacklerle geri döndürdüler ama böylesi bir görüş bile iyi geldi bana.
** Greg’in ‘Daha yeni başladım’ lu lafından sonra “Aman başına bir şey gelmesin” diye geçirdim içimden. Catherine’den sonra onu da kaybedemem…
Yıllanmış şarap misali seviyorum bu diziyi. Günün birinde biteceğini biliyorum, muhtemelen bu olmasa bile bir dahaki sezon son falan olabilir. Ama yine de umarım yakın zamanda olmaz, olduğunda da güzelce bir kapanış olur…
** Şu diziyi sezonlardır izliyorum, hala “Amca ne diyorsun sen? İngilizce konuş!” dediğim zamanlar oluyor. Bazen ortalama bölümleri olsa da genellikle daldan dala atlamalarla ve ortaya çıkardıklarıyla insan yine hayran da kalıyor. Misal 14×05’in (300. bölüm) sonu yine aklıma geldi. Bu 14×11’in de katili tahmin edilmekle birlikte hikayesinin işlenişi çok güzeldi.
**14×11’de yine yaşadığım bir şeyden bahsedeceğim: Ahlak normları olayı. Valla bazen ve hala anlayamıyorum nasıl bir olayları var bunların! Tam bir Hercule Poirot durumu var. Jim Brass’in verdiği karara mest oldum da öyle bir zaman geldiği oluyor ki bazı sorgularda kafalarına terlik fırlatasım geliyor.
** Ayrıca sırf CSI’larda da değil, diğer polisiyelerde karşılaştığım bir şey de var ki burada da 14×11’de gözüme taktılar. Tanınmış bir oyuncu diziye bölümlük konuk oyuncu olduğunda onun katil çıkması. Oturup cinayet nedenini düşünüyorum sadece bölümde, gerisinde sürpriz olmuyor. Böyle de biraz tuhaf oluyor!
** Bu arada hamile senarist kavgası nedeniyle ortadan yok olan Nick Stokes konusu 14×09’da çözülüyor. 0 açıklama ve yanlış aklımda kalmamışsa bırakılmış bir sakal durumu ile.
** 14×10 üstüne:
Bu kadına ayrılık yaramamış kuzum. Bulalım birini lütfen. Grissom şart değil.
Yıllardır dizi izlerken ağlamışlığım yok. Bu dizi bittiğinde ağlar mıyım, ara ara düşünüyorum bunu. (14×11’in en-en sonundan)
(Bu arada zamanı geldiğinde muhtemelen yaz(a)mayacağım bir şeyi de söyleyeyim: İyi yıllar!
14×12’i izledim de belirtmeden geçemeyeceğim, bölümdeki otopsi sahnesi çok hoşuma gitti. Özel bir şeyi yok gibiydi ama normale oranla daha detaylı gösterdiler ve kadının hikayesi kullanılan şarkıyla birleştiğinde (Norah Jones – Take It Back) etkileyici oldu.
Katili yine tahmin ettim ama bu bölüm de güzeldi.
Yazıyı yazarken yeterli diye uğraşmadığım Trivia kısmı. Kaynak da burası. Bizim FOX Crime Türkiye 300. bölümü (14×05) yeni ve bugün 20:45’te yayınlıyorlarmış da…
1. CSI setine bir kez hırsız girdi ve hırsızlar asla yakalanamadı.
2. Gil’in soyadı önce “Scheinbaum” olacaktı ama yazarlardan biri uzaya çıkan ikinci Amerikan astranotun soyadı vermeye karar verdi yani “Grissom”.
3. Catherine ve Nick’in en başta çift olmaları düşünülmüş. Hatta ilk bölümde bir flört sahneleri olacakmış ama sonra bu fikirden vazgeçilmiş.
4. Catherine’in orijinal senaryoda sadece bir değil iki çocuğu varmış.
5. CSI serilerindeki adli tıp izleyicilerin hayatlarını o kadar etkilemiş ki artık “CSI Sendromu” ya da “CSI Etkisi” diye bir terim var.
6. CSI: Las Vegas serisinin büyük bir çoğunluğu aslında Kaliforniya’da çekilmiş.
7. CSI, 2000-2001 yıllarında en yüksek puanlandırılan dizi olmuş.
8. CSI labratuarlarında gördüğün tüm ekipmanlar gerçek ve kullanılır durumda. Bir kısmı satın alınmış bir kısmıysa bağış olarak gelmiş.
9. CSI’daki karakterler suç mahalinin fotoğraflarını çekerken gerçek kamera kullanıyorlar.
10. CSI’da kullanılan polis kodları LVMPD (Las Vegas Polis Departmanı) tarafından da kullanılan kodlar. A 419 “ölü kişi” anlamına geliyormuş.
11. 18 Kasım 2004’te CSI’ın 100. bölümü yayınlanmıştı ve bu bölüm 31.46 milyon izleyiciyle o zamana dek en çok izlenen bölümü olmuştu.
12. CSI’da fazlaca kullanılan el fenerlerinden en sık kullanılan model Surefire M4 Devastation.
13. CSI’ın yaratıcısı Anthony E. Zuiker’a CSI’ın bir filmi olup olmayacağı sorulduğunda önce 30. sezona kadar bekleyeceğini söylemiş.
14. Gil Grissom ve Catherine Willows karakterlerinde gerçek kriminalist olan Daniel Holstein ve Yolanda McCrery’den esinlenilmiş.
Maalesef 14.sezonun bitiminde, ilk sezondan beri dizinin kadrsounda olup Jim Brass karakterini canlandıran Paul Guilfoyle da diziden ayrılıyor. Kendisini çok seviyorum ben şahsen. O suçlulara, tanıklara, şüphelilere laf sokmalarına hastaydım. İyice saçmaladı bu yapımcılar. Yerine dizide daha önce yer alan Sofia Curtis rolündeki Louise Lombard veya Frankie Reed rolündeki Katee Sackhoff gelse güzel olur. Bari George Eads’i de kaybetmesek. O da giderse doğru dürüst adam kalmayacack dizide…
@darkcrystal Ben diyorum zaten sana arada, yakında sadece dizyi izleyenler kalacak bu dizide 12x12'yi atlattıysam bunu da atlatırım ben. (Buna spoiler diyeni vururum valla, sadece diziyi izleyen anlar beni.)
Greg'i virmem kimselere yalnız, onu da (yine) araya sıkıştırayım. Bu durumda kalacak 5! Bu arada altyazı düzensizliği vs. derken 4 bölüm kadar geri de kaldım, geriye dönem çalışmalarımı hızlandırsam diyorum. House of Cards gibi bu da bir yerlere sığar mı acaba? En lmadı Fox Crime birjkaç bölüm geriden yayınlıyor, o benim kaldığım yere gelince onunla devam ederim. TV'de hafta içinde 3 kere falan yayınlıyorlar o bölümü, birine müsait olurum herhalde...
@aytackara
Sorma ya, yaprak dökümü gibi. Ben Ted Danson’ı çok seviyorum ama onu da aktif kullanmıyorlar, çıldırıyorum. Adam Grissom’dan sonra gelen en iyi lider. Elisabeth Shue’ya hala nötrüm bu arada. Başkası olsa daha mı iyi olurdu diyorum zaman zaman. Karakteri biraz “erkek delisi” yapmışlar gibi geldi bana; biraz da kendini genç kız sanıyor gibi dolaşıyor ortalıkta. E pek de geliştiremediler şimdiye kadar. Morgan’ı internet ortamındaki yorumların aksine ben seviyorum ama baba mevzusu olmasın bir daha mümkünse.
Greg de bayağı gelişti tabii sezonlar boyunca ama ben onu hala CSI olarak pek göremiyorum lab elemanı olarak alıştığımdan. Neyse bakalım, ne yapacaklar ama mümkünse artık daha fazla kişi ayrılmasın. Bu kadroyu geliştirmeye çalışsınlar.
Büyük kayıp. Yerine birini koymak kolay değil bence. Louise Lombard geri dönse sevinirim ama yine de o boşluğu kimse dolduramaz.
@abidin77
İnternet ortamında herkes dizinin son sezonlardaki oynayan taşlarından Carol Mendelshon’ı sorumlu tutuyor. Gitse daha mı iyi olur ne…
@darkcrystal: Valla senin kadar derin araştırmadığım için ne desem boş; kendisini hiç tanımıyorum. IMDB’ye göre bütün CSI’lara el atmış, yazmış, yapımcılığını yapmış birisiymiş. Bugüne kadar iyiymiş de bu sezonda mı bozmuş, niye öyle yapmış, niye öyle bozmuş açıkçası hiç bilmiyorum. Dizinin eski tadı yok gibi.
@darkcrystal Neden o kadını sorumlu tutuyorlar ki? Bunlar da mı kavga etmişler? Ayrıca senarist sonuçta, karakterlerin ölüp devam etmesine karar verebilir gerekli gördüğü takdirde.
Senaryo açısından diyecek bir lafım yok benim. Her dizide ara ara büyük kayıplar oluyor, geldik 14 sezona sonuçta… (Bu arada finali görmeden önce kalacak 5 tanenin tamamını da bitirmeylim lütfen, o kadar da değil.)
@abidin77 Bence bozma değil de heyecanı sabit tutmaya çalışıyor. O kadın DNS’inde var bunu yapmayı bu şekillerde denemek… 9. sezondan beridir ara ara bu tarzda kararlar veriliyor ya da oyuncuların kendisi alıyorlar. Kimler geldi kimler gitti, neler oldu neler bitti.
Dahası, olur böyle büyük karakter kayıpları. Benim de sürekli aklımdaydı yakında birisi ayrılacak mı olayı var mesela. Ayrıca izlesene şu 300’ü bir ara! Bir de araya girsin sen PLL sezon finalini izlemiş miydin?
@aytackara: “O kadın DNS’sında var”
HİHHOHAAAAAAA! :)))))))))))))))) Gözünü sevdiğimin gündemi. :))))))))))))
@aytackara: Bakacam bir ara 300’e.
@dkamoy Apostrof kismini da adam gibi yazaymisim kendimi daha cok severdim. O kismi guncelledim Ayrica yasasin gundem bagimliligi!
IMDB’nin CSI: Cyber olarak kabul ettiği spin-off projesi için ahali tası tarağı toplayıp 14×21’e konuk oluyormuş. Ben en son 18’i izledim. 30 Nisan’a kadar kalan 2 taneyi de izleyp güncele gelsem süper olmuş.
Dahası bu CSI’da bir vakitler çokça gördüğümüz şu karakter ile yanında bu karakter de bunun içinde görünüyor. Adamlar resmen akrabalık kurmuşlar. Hatta Pretty Little Liars’ın Torrey Devitto’sunu bile almışlar. Bu kadın hikaye gereği şu sıralar PLL’de, kendisini severim de üstelik. Yaz bölümlerinin sonunda ölmezse harika olur. Wren gibi hikayede yeri geldiğinde ara ara uğrasa da kabulüm.
Onlar konuk olacak büyük ihtimalle. Şu an için tek kesinleşen oyuncu Patricia Arquette. Yalnız şu Torrey Devitto denen oyuncu güzelmiş. Alsınlar kadroya
Bu arada teknik olarak hala mutsuzum bu uzantıyla ilgili. Yani adı CSI olan bir diziyi siber suç olarak nasıl izlettirecekler, çözemedim. Muhtemelen siber suçlar, siber olarak kalmayıp cinayetlere filan yol açacak ama cık… Daha çok Criminal Minds’a yakın durduğunu çoğu kez belirttik, hatta internet ortamında da yorumlar öyle. Keşke aynı formatta başka bir şehirde geçseydi ama CSI’ın ana yazar kadrosunun işin içinde olması ile biraz da umutlanıyorum. Bakalım “Person of Interest”in yarısı kadar başarılı olacak mı?
Bu arada ben de dün 14×18’i izledim; sezonun en iyi bölümlerindendi bana kalırsa; yalnız