Death Note II İstediği Herkesi Öldürebilme Gücü Bir İnsanın Elinde Olsaydı — Tanıtım
12 yorum slcktrykgl 05 Ekim 2015 09:51
@itsmypurgatory’nin anime yazıları ve çevreden gelen yoğun tavsiyeler sonucu anime dünyasına giriş yapmaya karar verdim ve tavsiye olarak da bu gelince kendisine başladım hemen. Tanıtıma başlamadan önce şunu belirtmeliyim ki henüz hiç anime izlememişseniz, Death Note sizin için de ideal bir seçenek olabilir. Tanıtıma bir göz atın, eğer hoşunuza giderse açın bir bölüm seyredin. Zaten bir başladınız mı devamı gelir. (Her bölümünün 20’şer dakikadan oluştuğunu da not düşelim.)
Şimdi gelelim dizi ile ilgili genel bilgilerimize: Kendisi 2006-2007 yılları arasında yayınlanıp 37 bölüm sonunda finali gördü. Yayınlandığı dönemi bilemeyeceğim ama günümüzde oldukça popüler bir seri. Bunun yansıması olacak ki IMDB‘de 9.0 puanla TOP 250 TV listesinde 33. sırada kendisi. (Ben pek önemsemiyorum bu tarz şeyleri. İlgimi çekiyorsa açıp ilk bölümüne bakıyorum, ama dikkat eden varsa diye yazmış olayım.) Neyse bu kadar gevezelik yeter. İlk bölümden hafif ispiyonlarla konuyu açıklama işine başlayayım artık.
KONU
Ryuk adlı Ölüm Meleği (Shinigami), elindeki Ölüm Defteri’ni dünyamıza düşürür. O sırada derste olan Yagami Light adlı baş karakterimiz defterin düşüşünü görür. Ders bitiminde bahçede yürürken deftere rastlar. Kapağını açıp okur. Defterde aynen şöyle yazıyordur: “Bu deftere adı yazılan kişi ölür.” Bunun bir şaka olduğunu düşünerek defteri yerine bırakır ama sonra dayanamaz. Onu alıp eve götürür. Defterin kapağındaki kuralları iyice benimsedikten sonra televizyonda gördüğü bir suçlunun adını deftere yazarak onu test etmek ister. Belli bir süre sonra suçlu ölünce gözlerine inanamaz. Bunun bir tesadüf olduğunu düşünür ama sonradan anlayacaktır ki defter gerçekten de işe yaramaktadır. İşte maceramız böyle başlıyor. Sonradan neler oluyor neler. Karakterler kısmı ile olayı biraz daha aydınlatacak olursak…
KARAKTERLER
Ana Karakterler
Light Yagami (Nam-ı diğer Kira)
Ölüm Defteri’ni bulan ana karakterimiz; yukarıda zaten kendisinden bol bol bahsettim. Adalet duygusu fazla gelişmiş (hatta bir hayli fazla), hırslı ama bunun yanında çok da zeki ve çalışkan 17 yaşında bir lise öğrencisi. Ayrıca kendisine Ölüm Defteri’ni kullanma şekli sebebiyle Kira (Katil) da denilmekte.
L
Kendisi Kira’mızı (Yagami Light) yakalamaya çalışan dedektif. Dünya’nın en iyi 3 dedektifinden biri. (Sonradan öğreniyoruz ki diğer ikisi de L’in sahte kimlikleriymiş zaten.) Tam Kira’ya rakip olacak tarzda çok akıllı, her şeyi en ince ayrıntısına kadar planlayan bir karakter. (Benim animedeki favori karakterimdir kendisi) Ayrıca kendisinin çok garip metotları olduğunu da eklemekte fayda var. Yakalayacağı kişinin tahmin edemeyeceği kadar yakınında bulunur ama hiç çaktırmaz mesela. Bunlara ek olarak tatlı yemeyi çok sever ve yukarıdaki resimde de gördüğünüz üzere garip bir oturuşa sahiptir. Böyle oturmadığında düşünme gücünün %40 oranında azaldığını söylüyor kendisi. Çatallarla ve şeker küpleriyle oynamayı çok sever.
Misa Amane
Karakterimiz tam bir Kira hayranı. Bunun sebebi Kira’nın anne ve babasını öldüren katili öldürmüş olması. Ayrıca kendisi ikinci Kira’mız. Bir de buna ek olarak Shinigami gözlerini alıyor kendisi. Bunun ne gibi faydaları olduğunu yazının ilerleyen bölümlerinde görebilirsiniz. Bunun nasıl olduğu animede işleneceğinden daha fazla bahsetmeyeceğim olaydan. Tatlı mı tatlı, uçuk kaçık hareketleri olan bir karakter. Light’ı çok seviyor ve onun için her şeyi yapabilir. Hikayeye ilk başta değil de 10. bölüm civarı dahil oluyor.
Near (Nam-ı diğer N, bir de gerçek adı var Nate River)
L’in kendi yerine yetiştirdiği vârislerden biri. L’in bu amaç için açtığı yetimhanelerden birinde kalıyor. Dizinin ilerleyen bölümlerinde hikayeye dahil oluyor. L gibi değişik oturan, saçı ve oyuncaklarıyla oynamayı seven bir karakter. Suçluları yakalamak için sıra dışı yöntemler uyguluyor.
Mello (Gerçek adı Mihael Keehl)
Near ile birlikte L’in özel yetimhanesinin en yetenekli çocuklarından biri. Resimde de görüldüğü üzere çikolata yemeyi çok seviyor. İyi tarafta mı yoksa kötü tarafta mı bunu kestirmek güç. Near ile birlikte ilerleyen bölümlerde dahil oluyor o da animemize.
Teru Mikami
Kira’nın sadık destekçisidir. Fikirleri, idealleri onunla birebir uyuşmaktadır. Onu Tanrı olarak görür. Kira gibi adalet duygusu fazla gelişmiş, bir savcı kendisi. Ayrıca 3. Kira’ dır. Orijinal Kira tarafından seçilmiştir.
Ölüm Melekleri (Shinigamiler)
Ryuk
Ölüm Defteri’ni Dünya’mıza düşüren Ölüm Meleği. Kendisi iki Ölüm Defteri’ne sahip. Normalde her Ölüm Meleği’nin 1 defteri olabiliyor ama kendisi Ölüm Melekleri’nden birini kandırarak ikincisini de almıştır. Ölüm Meleği dünyasında çok sıkılması üzerine defteri kasten dünyamıza düşürüyor. Defterin sahibi kendisi olduğundan deftere sahip olan insanı takip etmek zorunda. Yukarıdaki resimde de görüldüğü gibi elma yemeyi çok seviyor. Hatta belli bir süre elma yemediğinde bir yerlerine kramp giriyor.
Rem
İkinci Ölüm Defteri’ni Dünya’mıza getiren Ölüm Meleği’dir. Bu defteri Ölüm Meleği Tanrısı’nı kandırarak değil. Başka yollarla elde etmiştir. (İzleyince göreceksiniz nasıl elde ettiğini. Bunu da açıklamayayım.) Misa’ya derinden bir sadakat besler.
Evet bu kısım komple ispiyon. İspiyonun içeriği Misa ile ilgili. O kısımdaki ispiyonu açtıysanız bunu da açabilirsiniz.
Sidoh
Ryuk’ un kandırdığı Ölüm Meleği. Animede aslında fazla bir yeri yok. Bir bölümlüğüne uğruyor öyle ama ben yine de yer vereyim dedim. Light’ın eline geçen defterin gerçek sahibi. Kandırıldığını anlayınca o da Dünya’mıza geliyor.
Soruşturma Takımı
Bir de L’e yardımcı olan Soruşturma Takımı üyelerimiz var. Onlardan da kısaca bahsetmeden olmaz.
Soichiro Yagami
Light’ın babası. Aynı zamanda da polis şefi. Tek amacı ne pahasına olursa olsun Kira’yı yakalamak. Oğluna çok güveniyor. Onun Kira olabileceğine ihtimal bile vermiyor.
Touta Matsuda
Bakmayın yukarıdaki resimde öyle durduğuna; aslında takımın en eğlenceli karakteridir Matsuda. Aynı zamanda çok da saftır. Bundan dolayı güveni kolay da kazanılabilir. Light da onu bu şekilde kullanmıştır. Alttan alttan Kira’yı da savunur takım içinde.
Kanzo Mogi
Mogi takımın sakin üyesi. Hakkında söylenecek öyle pek bir şey yok.
Shuichi Aizawa
Aizawa takımın en sert ve dikkatli üyesi. L’in kimseye güvenmeme tutumunu benimsemiş durumda. İlerleyen bölümlerde bizim takım ile birlikte Near’a da yardımcı oluyor.
Karakter tanıtımı bölümü gördüğünüz üzere bayağı bir kalabalık oldu. Bunlara ek olarak daha birçok karakter var ama ben bu kadarla sınırlı kalayım. Diğer karakterler hakkında bilgi sahibi olmak isterseniz animenin wikipedia sayfasını ziyaret edebilirsiniz ama hiç tavsiye etmem. Zira sayfada anime hakkında bol bol ispiyon mevcut.
ÖLÜM DEFTERİ’NİN KURALLARI
Bu kısım aslında çok büyük bir ispiyon içermiyor. Animeyi biraz izledikten sonra hatta ilk bölümü izleseniz bile olur. Ölüm Defteri ve kuralları hakkında içinizde bir merak uyanırsa buradan faydalanabilirsiniz. İzlemeyip izlemeyi düşünüyorsanız bile bir göz atmanızda sakınca yok. Zaten bu kurallar animede de ara ara gösteriliyor. Wikipedia’nın da yardımıyla başlıyoruz kurallarımızdan bahsetmeye.
- Deftere adı yazılan kişi ölür.
- Eğer deftere ismi yazan kişi; ismi yazılan kişinin yüzünü bilmiyorsa o kişi ölmez, bu kural sayesinde aynı ismi taşıyanlar etkilenmez.
- Deftere adı yazılan kişi en az 40 saniye sonra ölür.
- Eğer ölüm nedeni belirtilmezse, kişi kalp krizi nedeniyle ölür.
- Ölüm şekli yazıldıktan sonra detayları 6 dakika 40 saniye içinde yazılabilir.
- Defter eğer yeryüzüne 1 defa değerse o zaman Dünya’nın malı olur
- Ölüm Defteri’ni kullanan kişi ne cennete ne de cehenneme gidebilir.
- Ölüm Defteri’ne dokunan her insan Ölüm Meleği’ni görür ve sesini duyar.
- Eğer defterin orijinal sahibi ölürse, defter Ölüm Meleği’ne ait olur.
- Defterin sahibi defteri kullandıktan en geç 39 gün sonrasında Ölüm Meleği’ni görür.
- Defterin orijinal sahibi olan Ölüm Meleği prensipte defterin sahibi olan insana yapacağı hareketlerle yardım etmemeli ve zarar vermemelidir.
- Ölüm Meleği’nin defterin nasıl kullanılacağı ve içeriği hakkında insan sahibine açıklama yapma zorunluluğu yoktur.
- Ölüm Meleği Ölüm Defteri’ne isim ekleyerek ölen kişinin fazla yıllarını alıp kendi hayatını uzatırken insanlar uzatamazlar.
- Ölüm Defteri’nin insan sahibi kendi hayat süresinin yarısını Ölüm Meleği gözüyle takas edebilir. Ölüm Meleği gözleri gördüğü insanın yaşam süresini ve gerçek adını saptayabilir.
- Ölüm Melekleri bilindik yöntemlerle ölmezler ancak bir insanın hayatını kurtarmak için Ölüm Defteri’ni kullanmakla ölürler.
- Deftere yazılan ve fiziksel olarak mümkün olmayan ölüm şekilleri sonuçta basit bir kalp krizine dönüşür.
- Defterden koparılan çok küçük bir parça bile tam etki gösterir.
- Deftere yazılan tüm mümkün ölüm şekilleri ve detayları ancak okunabilir bir şekilde yazılırsa gerçekleşir.
- Defterin orijinal sahibi olmayan bir kişi bile defteri tam etkisiyle kullanabilir.
- Defter, 780 günden küçük kişileri etkilemez.
- Yazılan kişinin adı 4 defa yanlış yazılırsa defter o kişiyi öldürmez.
- Defter çalınır veya kaybolursa 490 gün içinde geri alınmadığı takdirde sahipliği yitirilir.
- Deftere 490 gün boyunca dokunmayınca, (herhangi bir parçasına sayfasına) defterle ilgili olan bütün anılar silinir ve hafıza kaybı yaşanır fakat kişi deftere dokunduğunda her şeyi yeniden hatırlar.
- Bir Ölüm Defteri’ne ismi yazılan kişinin ismi başka bir deftere yazılsa da 2. defter işlev görmez.
- Ölüm Meleğinin gözlerine ve defterine sahip olan bir kişi, başka bir Ölüm Defteri’ne sahip olan kişinin sadece ismini görebilir. Ölmek için ne kadar zamanının kaldığını göremez.
SON SÖZ VE YAZARIN YORUMU
Animemizin 3 adet de gerçek oyuncularla çekilmiş kendisinden bağımsız filmi vardır. Bunlar yine animeyle aynı ada sahip olan Death Note, Death Note: The Last Name ve Death Note: L Change the World‘dür. Kendisinin bir de Death Note: Investıgation Card Game adlı bir oyunu mevcut.
Bir de son olarak gelelim kendisi ile ilgili benim yorumuma:
Daha önce de söylediğim gibi anime izlemeye hiç başlamadıysanız mutlaka bununla başlamalısınız bence. Bir kere gerçekten çok sürükleyici bir anime. İzlemeye başladığınız zaman bölümleri ne kadar çabuk tükettiğinizi gördüğünüzde siz de şaşıracaksınız emin olun. Animenin olayları nasıl işlediği üzerine konuşacak olursak bir kere hiç filler (dolgu) bölümü yok kendisinin. Benim gibi tek bölüm tek olay tarzı ilerleyen yapımları sevmiyorsanız sizin için burası bir artı. Genel olarak Kira ile L arasındaki çekişmeyi, akıl oyunlarını işliyorlar anime boyunca ama bunu da gerçekten çok güzel, izleyiciye hoş gelen, heyecanlı bir şekilde işliyorlar. Zaten animeyi de sürükleyici yapan bu. Karakterlerin de sevilesi olduğunu eklemeliyim. (Özellikle L ve beni eğlendirdiği için Ryuk’u çok sevmiştim.) Bunların haricinde müzikleri de iyidir kendisinin. Fon müziklerinin (Gerçi genelde aynı fon müziğini kullanıyorlardı belli sahneler için.) duyguyu güzel verdiğini ve ilk 19 bölüm boyunca çalan açılış jeneriği şarkısının (20. bölümle beraber çok kötü oldu bence o açılış jeneriği. Sizin de değerlendirebilmeniz adına ikinci açılış müziğini de paylaşayım.) gayet iyi olduğunu düşünüyorum. Death Note hakkında söyleyeceklerim şimdilik bu kadar. Sizlere elimden geldiğince bu güzide yapım ile ilgili her şeyi aktarmaya çalıştım. Umarım memnun kalmışsınızdır.
Ayrıca daha önce Death Note ile ilgili yapılan yorumları görmek isterseniz şu yazının altına da uğrayabilirsiniz.
yorumlar
İlk izlediğim anime serisi Death Note’tu. 2 günde bitirmiştim. Herkesede tavsiye ederim. Eline sağlık @slcktrykgl çok güzel tanıtım olmuş
Eline sağlık. Anime hak ediyordu böyle bir tanıtımı. Death Note ülkemizde herkesin animeye giriş yaptığı seridir. Anime dünyasına girmek isteyen herkese bu tavsiye edilir ve %80’ini falan bu seri ile başlar.
Death Note’un ilk yarısı benim için her zaman başyapıt olarak kalacaktır ama 2. yarısını pek övemeyeceğim. Nedenlerini izleyenler biliyordur bence. Yani her şeyi kabullensem de o finali sevememiştim.
Yazıda da söylemişsin zaten, animeler kafa yormadan kendini saatlerce izletebilecek yapımlar. @gomen “hem dizi hem animelere nasıl bu kadar zaman ayırabiliyorsun” demişti bir keresinde. Ben anime izlemeyi daha kolay buluyorum. Dün mesela yeni sezondan 9 animeyi arka arkaya izledim. Sonra daha fazlasını aradım.
Ayrıca en dandik animelerin bile bluray’i çıkarken şu animenin HD versiyonu bile çıkmadı ya… Bu konuda çok sinirliyim. Animeler’de bluray o kadar çok şey değiştiriyor ki animeyi tekrar izliyormuş gibi oluyorsunuz.
Eline sağlık Selçuk, gerçekten çok güzel bir tanıtım olmuş. Her şeyi iyi anlatmışsın.
Benimde ilk başladığım anime, çok da severim kendisini. Çoğu diziyle boy ölçüşebilecek bir anime. Hani izlemeyenler izleyerek bir şey kaybetmezler. Benimde herkese tavsiyemdir, izlemeyen kalmasın
Mukemmel otesi bir anime. Lost dizi dunyasinda neyse bu da anime dunyasinda odur benim icin. Ellerine saglik Selcuk.
Daha önce şurada yaptığım yorumumu buraya da kondurayım.
“
Son olarak; senaryosu ve işlenişiyle çoğu diziyi sollayacak kadar iyi bir animeydi. Genel olarak sevdim hatta. Merak edenlere tavsiye ederim.”
Böyle detaylı bir tanıtımı hakediyordu, ellerine sağlık @slcktrykgl.
Zaten yukarıda da belirttiğim üzere benim animede en sevdiğim karakter L idi.
Tabi orada öyle oldu, her yerde böyle olacak diye bir şey yok ama biraz da içime doğmuştu benim bunda. Finalden önceki bölüm vs. bende böyle olacakmış gibi bir his uyandırdı ve nitekim öyle de oldu. Neyse sonuç olarak güzel bir animeydi ve benim de ilk animem olmuş oldu çoğu kişi gibi. Umarım devamını da getireceğim. Son olarak benim de herkese, özellikle de hiç anime izlememiş olanlara tavsiyemdir diyeyim. (Gerçi bunu yazıda da belirtmiştim ama olsun bir daha söylemiş olayım buradan.)
Netflix’in orijinal filminden fragman gelmiş.
bunun amerikan uyarlaması mı geliyordu izlerken heyecanlandım. ben japon versiyonunu beklemedeydim. bir anda iki oldular harika.
Bunun tanıtımın da başlığı bugün özgün’ün dikkat çektiği hannibal başlığından hallice olmuş.
Cok iyi ya heyecanlandim bende. Su animeyi izlemeyen varsa hala simdi baslasin. O derece harika.
ben iki kere izledim ama ikisinde de malum yerden sonra olanlar aklımda yer etmedi. ya güzel aktaramadılar ya da orada bende ipler kopuyor animeyle de bağım kopuyor.
Netflix’in yaptigi filmi izledim ve cok begendim. Filmin yarisindan sonrasi biraz hizlandirilmis. Rahatlikla 1 saat daha uzun yapilabilirdi. Ama bir Death Note klasigi diyelim. Yine mest oldum.