Downton Abbey — Tanıtım
308 yorum aytackara 02 Şubat 2012 09:38
Kaliteli dizileriyle bilinen İngiliz kanalı ITV, 2010-2011 sezonunda izleyicilerine yeni bir dizi sundu. 26 Eylül 2010 itibarıyla başlayan ve halihazırda 2 sezonu arkasında bırakan Downton Abbey, 2012 Eylül itibariyle 3. sezonu ile yeniden ekranlarda olacak. Peki, tam olarak nasıl bir şey bu dizi? Bu sorunun cevabı yazının devamında.
Downton Malikanesi
Downton Abbey aslında, bir dönem dizisi ve genel olarak Downton Malikanesi’nde yaşayan Crawley ailesi ve çalışanlarının yaşadıkları hayat üzerine kurulu. Dizinin 7 bölümlük ilk sezonu 1912-1914, 8 bölümlük ikinci sezonu da 1916-1919 yılları arasında geçiyor. Bunun dışında, yılbaşına özel çekilen 2. sezon 9. bölümü de ailenin 1919-1920 yılları arasındaki yaşamına odaklanmış durumda. Downton Abbey, 3. sezonuyla 1920 yılından itibaren devam edecek.Dizinin konusuna gelecek olursak:
Grantham Kontu Robert Crawley’in malikanesinde ailesiyle ve çalışanlarıyla yaşadığı, mutlu ve huzurlu olduğunu düşündüğü bir hayatı vardır. Ama bu hayatlar, 15 Nisan 1912 itibariyle bir daha eskisi gibi olamayacak şekilde değişir. Ünlü transatlantik Titanic buzdağına çarparak batar ve gemiyle birlikte Crawley ailesi iki ferdini kaybeder. Daha doğrusu iki varisi…
Robert ve eşi Cora Crawley
İngiltere’de kadınların miras ve ünvan haklarının olmadığı bir dönem… Yıllar önce yapılan bir anlaşmayla Lord Grantham’ın eşi Cora’nın sahip olduğu mallar da (Downton Malikanesi dahil) Lord’un mallarına eklenmiş. 3 kızı (Mary, Edith ve Sybil) olduğu için mirasını bırakabileceği kimsesi olmayan Lord Grantham, zamanında mirasçı olarak kendine yakın kuzenini belirlemiş. Ailenin en büyük kızı Mary de aileye yakın diğer kuzenle nişanlanarak evliliği garanti altına alınmış. Ancak Titanic faciası, ailenin geleceğe dair bütün planlarını alt üst edince Downton Malikanesi sakinleri istemeden de olsa kendilerini karmaşık olayların içinde buluverir.Yeni varisin kimliği ve etkileri, Downton’ın geleceği, Mary’nin belirsiz durumu ve 1. Dünya Savaşı, Downton ahalisi üzerinde etkisini gösteren konuların sadece birkaçı olur.
Edith – Mary – Sybil
Dizinin karakter bazlı zengin kadrosundan bahsedecek olursak:
* İçine düştüğü karmaşadan kurtulmak için herkesi tatmin edici türden bir yol arayan Crawley ailesinin reisi Robert Crawley‘i Hugh Bonneville,
* Başta Downton olmak üzere, sahip olduğu her şeyin ellerinden kayıp gitmesine seyirci kalmamakta kararlı Robert Crawley’in eşi Cora‘yı Elizabeth McGovern,
* Crawley menfaatlerini koruma konusunda Cora kadar kararlı ve ailenin dediğim dedik karakteri olan Robert’in annesi Violet Crawley‘i Maggie Smith,
Violet Crawley (Maggie Smith)
* Evlilik çağına gelse de bu konuda kendi düşünceleri ile hareket etmek isteyen Lord’un en büyük kızı Mary‘i Michelle Dockery, Mary’nin hak ettiğinden de çok ön planda olduğunu düşünen ortanca kız Edith‘i Laura Carmichael, insanlara yardım etme ve kadın haklarıyla ilgili olan en küçük kız Sybil‘i Jessica Brown-Findlay,
* Olaydan sonra Crawley mülkiyetinin yeni varisi olsa da bu konuda çeşitli çekincelere sahip Matthew Crawley‘i Dan Stevens, Matthew’un annesi Isobel Crawley‘i de Penelope Wilton canlandırıyor.
Matthew ve Mary Crawley
Kadroya Downton Malikanesi’nin çalışan grubu ile devam edersek:
* Malikanenin idaresinin bağlı olduğu Mr. Carson‘ı Jim Carter, hizmetçlerin başındaki isim Mrs. Hughes‘ü Phyllis Logan,
* Görevine yeni başlayan ve ailenin uşaklarından olan aksak John Bates‘i Brendan Coyle, bir başka uşak William‘ı Thomas Howes,
* Dizinin kötü karakter kontenjanını başarıyla dolduran karakterlerinden Cora’nın şahsi hizmetçisi Mrs. O’Brien‘ı Siobhan Finneran, amaçlarına ulaşmak için “her” türden şeyi yapabilecek biri olan uşak Thomas Barrow‘u Rob James-Collier,
Mr. Carson – Mrs. Hughes – Mrs. O’Brien
* Özellikle kızların olmak üzere ailenin hizmetçiliğini yapan Anna‘yı Joanne Froggatt, geleceği için hizmetçilikten farklı düşüncelere sahip Gwen‘i Rose Leslie,
* Son olarak, malikanenin işini ciddiye alma konusunda birçok kişiyi rahatlıkla geride bırakabilecek aşçısı Mrs. Patmore‘u Lesley Nicol ve onun yamağı Daisy‘i de Sophie McShera canlandırıyor.
Mr. Bates ve Anna
Downton Abbey “dünyanın eleştirmenlerce en çok beğenilen televizyon şovu” olarak 2011 yılı Guinness Rekorlar Kitabı’na giren bir dizi. Bunun dışında, ödüllere aday olma ve bunları almada da oldukça başarılı.2011 Emmy Ödülleri‘nde aday olduğu 11 dalın 6’sında (En İyi Mini Dizi, En İyi Mini Dizi -Yönetmeni, Senaristi, Yardımcı Aktrisi, Kostüm ve Sinematografi -) ödül almanın yanında 2012 Altın Küre Ödülleri‘nde de “En İyi Mini Dizi” olarak seçildi. Ödül kazanmadığı kategori neredeyse bulunmayan dizi, PGA ve BAFTA gibi çeşitli önemli ödül törenlerinden de eli boş dönmeyen bir dizi.
Downton Abbey, dönem dizilerine pek bulaşmayan benim için beklentilerimi fazlasıyla karşılayan bir dizi. Dönemi gerçeklikle yansıtma ve izleyicisini memnun etme konusunda gayet başarılı. Oyunculuklarda ise küçükten büyüğe ya da alt kadrodan üst kadroya kadar kalitesini gösteren bir yapım. Eğer hayatınıza yeni bir dönem dizisi almak istiyorsanız Downton Abbey kesinlikle şans verilmesi gereken bir dizi.Son olarak, diziyle ilgili fikir verici bir video için de buraya bakabilirsiniz. İyi seyirler…
yorumlar
Tanıtım için çok teşekkür ederim. Gerçekten de ödülleri kazanmasa haberimizin olmayacağı, değerini genel dizi izleyicileri nazarında bulamayan bir dizi olacakmış Downton Abbey. 2 sezonu da indirip bir çırpıda izledim. O kadar bağımlılık yaptı ki sabah karşı 04:00’te finali yaparak yatabildim. Dönem dizisi ve kaliteli bir drama arayanlara tavsiye edilir.
PBS, Violet Crawley (Maggie Smith) sahnelerinden ortaya karışık bir video hazırlamış. Meraklısı şuradan izleyebilir. (Fonda çalan parça Rod Stewart’ın Maggie May şarkısı)
Bir sorun çıkmazsa (ki hiç sanmıyorum) Downton Abbey’in 5. sezonu görmesi isteniyor ve planlanıyormuş. Şöyle ki:
Dizideki Cora, Robert, Mary, Anna ve Bates karakterlerinin de içinde bulunduğu birçok oyuncuyla 4. ve 5. sezonun da anlaşması yapılmış. Hatta geriye Sybil, Matthew ve O’Brien kalmış.
(Peki bir sevindim bu haberi görünce. Ama Maggie Smith isminin bahsi geçmemiş. Dizide öldürecekler diye ödüm kopmakta. ‘Most of’ dediklerinin içinde vardır umarım)
Şimdi ben de korktum. Umarım öldürmezler Maggie Smith’i, en sevdiğim sahneler onunkiler oluyor hep.
Dizide, sürekli birileri birilerine laf ya da bacak sokuyor ya hani… Sonunda biz evcek ortalama aldık ve “dakikada en az 2 bacak giriyor birilerine” diye karar verdik. :))) Herkes ayrı sektiriyor arkadaşım, nasıl bir ortamdır o ööle?
Yapımcıların isteği olsaydı bir araba dolusu laf sayardım da kendi isteği olunca, elim-kolum-dilim bağlandı bir şey diyemiyorum. Downton Abbey 3. sezondan sonra bir karakter ayrılıyormuş diziden, sinemaya ağırlık verecekmiş. Spoiler sorun olmaz diyen baksın.
üzüldüm, dizinin neşe kaynağıydı, onsuz bakalım nasıl ilerleyecek dizi ve de hikayeden nasıl çıkarılacak, umuyorum ki hüzünlü olmaz, ama bir yandan da biliyorum ki öyle olacak zaten ne kadar devam edecek ki bu dizi, bari üçle beraber diziyi bitirseler dizi popüler oldukça oyuncuların para durumu karışacak ayrılıklar artacak bence, her dizide öyle olmuştur, hazır kalitesini bozmamışken 3.seri ile bitse kimse ayrılmadan…
@ozgun14 Sana az yukarıdaki, 2 Mart tarihli yorumumu okumanı tavsiye ediyorum. Sanırım gözünden kaçtı (Sezon finalinde hüzne boğacaklar,böylesi bir karakterin ayrılışından daha güzel bsezon finali mi olur bu dizi için?)
Bu arada, altyazı okumaktan gocunmayan annelerinize denetin bu diziyi. Bir arkadaşım, annesi ile izliyor ve ikisi de bayılıyorlar.
@aytackara : Kim olduğuna bakmadım ama yine de tahmin ettim. Tüh!
@dkamoy: Ben de annemle seyrediyorum bu diziyi Daha çevremde 1-2 kişi daha var böyle annesi Downton Abbey’ye bayılan. Hem de normalde yabancı dizi izlemeyen insanlar bunlar.
@aytaç harbiden kaçırmışım yorumu ya da okumuşumdur da uzun olunca unutmuşum :)) 5 sezon boyunca anlaşılması güzel ona göre hikaye yazılır, ama şimdi gidip bu anlaşılamamış olan sybill felan benden bu kadar derse ben sinirlenirim çünkü onu çok severim. bir de spoiler olabilir gibi ona göre devam edin sezon finalinde ayrılıyormuş gibi bi hava vardı yanlış hatırlamadıysam üzmüştü beni. Bahsi geçen ayrılık da dediğin gibi böyle bir dramaya ancak o şekilde olur, zaten başka şekilde düşünemiyorum. Napalım biz yine de severiz onu.
@dkamoy Yazarken anlaşılacağını tahmin etmiştim ama duygu katmadan da yazmaya elim gitmedi. Sahiden iyi olmadı, en sevdiğim 3-4 karakterden biri, belki de en fazla olanıydı. O da gidiyor…
@ozgun14 Durumundan dolayı Sybill’de rol azaltması olmuştu ama ben sanmıyorum gideceğini. Bir şekilde geri sokarlar o kızı o hikayenin içine O kadını her haliyle seviyorum ben. Zaten HP’deki karakteri de tam idolümdü, buradakine de bayılmıştım. Görürüz umarım bir yerlerde daha. Aman (Allah korusun) ölmesin de ben her türlüsüne razıyım.
Bu arada o evle izleme olayına ben de katılıyorum. Altyazı sever bir aileye sahip olsaydım benim için de cazip bir şey olabilirdi.
Bayıldım ben Downton Abbey‘e yahu ozgun14‘ün dediği gibi ortada sanki çok önemli konular dönmüyormuş gibi gözükse de karakterler o kadar güzel yansıtılıyor, herkes o kadar pürüzsüz oynuyor ki her sahneyi ağzım açık izliyorum. dkamoy‘un belirttiği o laf sokma olaylarından aldığım keyif de cabası Bir çırpıda ilk sezonu izleyince ihtişamdan başım döndü resmen. İkinci sezonu inerken o arada muadili Upstairs Downstairs‘ı izleyim dedim ama DA’den sonra ne görüntüler ne oyunculuklar aynı keyfi veremedi pek bana. Sanırım önce UD sonra DA seyretmek lazım
@desperate houseboy Ben böyle bir şey yapmış olarak bu görüşüne katılıyorum. Aslında Downton Abbey bittikten sonra bir süre sonra da ikisini karşılaştırmayarak da izlenebilir. Bu konuda yapılmaması gereken şey ikisini aynı anda götürmek.
Sadece ilk sezonu izleyip …ortada sanki çok önemli konular dönmüyormuş gibi gözükse de demişim ama ikinci sezonla birlikte bu fikrim de değişti. İşin içine I. Dünya Savaşı’nın da girmesiyle bazı bölümlerde duygusallığım tavan yaptı Geçen seneki törende birçoğumuz ilk başta ne ki bu demiştik ama aldığı Emmy ödüllerini ve IMDb’deki 9.0’ı sonuna kadar hak ediyormuş. 3. sezonu heyecanla bekleniyor
3. sezonda Oscar ödüllü bir Hollywood yıldızı da bizlerle olacakmış. (kaynak)
1:11 Series 3 Trailer
Çok fazla klasik roman okumadım ama bu dizi de bence klasik romanlara benziyor.(genelde ingilizlerin çektiği tarihi diziler desek daha doğru olacak) Mesela bir Anna Kareninada genel konu birazcık pembe dizilere kaysada yazar o döneme ait özellikleri o kadar güzel hikayeye yedirmiştiki karakterlerin politika konuşması bile okuyucuyu sıkmıyordu.Bu dizide de izleyici Matthew Mary ne olacak diye izlerken arka planda o dönemin İngilteresini,o değişim havasını o kadar güzel yansıtıyorki farkında olmadan bir klasik roman okuyomuş kadar oluyoruz.
yeni sezonun ilk bölümünü biraz önce izledim ve hala aynı zevkle izlediğimi fark ettim. bu sezon biraz işler karışacak gibi olsa da, dikkatimi çeken bir kayıp vermemiş olmaları beni sevindirdi. tam kadro downton devam ediyor.
ispiyon: son dakikalar çok güzeldi, sonunda kazasız belasız düğün sahnesine geldik. bir aksilik çıkacağını sanmam ama belli de olmaz. sybill gelmez diye çok korkmuştum ama o da döndü kocasıyla. maggie zaten dünya tatlısı. malikane sorununu ilk karısına anlattığındaki muhabbetleri de çok eğlenceliydi. mutlu oldum onlar için, sonra adamı öncesinde başka kadını öptüğü için kendimce azarladım tabii. mutlu olmayı hakediyorlar. mary nin nişanlısına atarı çok gereksizdi. yine ayrılacaklar da bir sezon daha bunları izlicez diye ödüm koptu :)) minik kalfanın durumuna da üzülüyorum, kaç yıl oldu bi yükselemedi. 8 yıldır da gram yaşlanmadı. geri planda anna da kocası için uğraşmaya devam ediyor kolaya kaçıp kocasını elememişler. yakında o da downton’a döner.
Neredeyse yeni bölüm yayınlanacak ama altyazının sonunda gelebilmesiyle izleyebildim neyse ki sezon girişini. Özlemişim gerçekten, zira gram da değişmemiş. İyi olmuş…
–Devamı sezon girişinden ispiyon içerir–
Merak ediyorum, bu zenginlerin fakirleşmek dışında başlarına başka felaket gelmiyor mu hiç? Her dizi uğramadan edemiyor, sağolsun. Hani, niye koydular da demiyorum aslında ama koymasalardı da olurdu. İnsan o güzelim konağa nasıl kıymaya cesaret eder ya?
Matthew’a 2. bir miras kalmasıyla toparlanacak sinyalini verdiler de bunlar o işi de son dakika bozarlarsa ona da şaşırmam. Matthew-Mary barışmasını güzel bir kurguyla bağlayıp 3. kez ayırmayıp işi de pembe diziye bağlamadıkları için de sanırım teşekkür edeceğim. Ama asıl teşekkürüm “Ben iyi bir adam görüyorum leydim. Ve onlar otobüs gibi değillerdir. 10 dakika sonra başkası gelmez.” kısmını yazan kişiye. Süperdi ya!
Bu dizinin bu tahmin edilemez haline bayılmaktayım, yine çok iyi bir bölüm (3×05) yapmışlar. Julian Fellowes’un da George R.R. Martin’den eksiği kalmamaya başladı görünüşe göre, adam pek rahat bu konularda!
3×5 ispiyon içerir. bu bölüm yaşanan ölüm her ne kadar üzse de oyuncunun ayrılmayı düşündüğünü bildiğimden ve hikayenin de gidişatından şoke etmedi. ama sevdiğim biriydi, ölüm tarzı içimi acıtmadı desem yalan olur pisi pisine gitti resmen
Geçen Christmas Special bölümünün 92 dakika olduğunu unutup 66 beklentisi içinde bölüme bir gireyim dedim, gerçeği fark edince ufak bir şok geçiriverdim. Haliyle 1 günde bitmedi, dün yarısını, bugün kalanını falan bitti sonunda.
Bölümün en sonunda neler olacağını bilerek başladım. Akıcı da ilerledi, güzel ve sonuna küfredilecek türde bir şey yapmışlar. Buradan sonrasını daha fazla açıkça anlatamam, bir şey fena içime oturdu, o yüzden sinirim tepemde:
— Yılbaşı Özel’den Spoiler–
Ne güzel girmiştik şimdi bölüme. Anne Crawley ile Pattmore’a koca adayı bulmalar, sene atlanması, Mary’nin karnı burnunda olması, İskoçya’nın denenmesi falan… İlgi çekiciliği olan kısımlardı.
Bir kez daha fark ettim ki Thomas’ın aşk hayatını izlemekten daha çok zevk alıyorum o Bates çiftine göre. İçimi kuruttular yine. O’Brien’ın bu bölümdeki kurgusu da güzeldi. Carson ve Hughes’u da 4. sezonda evlendiriversinler bir zahmet, gözüme batıp duruyorlar. Bence güzel çift olur ikisinden.
Sürekli gelip giden bir kadın hizmetçi oluyordu da 1 bölümlük deneme yapmaları da acayip olmuş. Ama Branson’ın aşk hayatı olayını niyeyse kafamda kurmamıştım, ağlaklık yapmasını saymazsak o kısmı da değişikti. Neyse, laf kalabalığını bırakıp asıl konuya geleyim ben:
Her dizi adam öldürüyor, bazısı telef bile yapıyor ama bu? Gece gece içim şişti, ne olacağını biliyor olsam da feci kalbim kırıldı. Bir de “taş gibi yerde yatan adamın gözü açık ölmesi ve o kanlar” ?? Öyle adam mı öldürülür, öyle kaza mı olur be! Aşk olsun!!!
Tabii burada Dan Stevens’a da bir laf etmek lazım. Be ilerizekalı, hangi “sinema kariyeri” Downton’dan daha fazla ün kazandıracak? Para desen bu dizinin tatmin etmeyeceğini düşünmüyorum. Amerikalılar sinema-dizi işini aynı anda bir şekilde yürütürken bu İngilizler niye hep tercih modunda?! Misfits’teki şahsiyet de aynı haltı yedi, 1-2 seneye kalmaz başka diziye girdi. Aynısının lacivertinden olacak mı merak etmiyor değilim. Bazı oyuncular dayaklık sayın seyirciler.
Çevremde de laf saymayan yok sanırım. Tamam, epik bir sezon finali oldu da adam harcamaya başka birini bulaydılar iyiydi. Ben Matthew-Mary ikilisini seviyordum. Mary bir 3 sezona toplar artık kendini… Yaştan falan Violet Teyze’min öleceğini kurmuşken gide gide Matthew gitti. Uğurlu doğum geçmiyor şu dizide. Bakalım yeni sezon neler getirecek…
Olabildiğince ispiyonsuz gibi ama içerebilir de: Beni de yıkan bir sezon finali olmuştur. trajik bir durum bekliyordum ama emin değildim iki oyuncunun ayrılmayı düşündüğünü duymuştum, bu değil de diğeri gidişat açısından daha olası olabilirdi. ama bu oldu sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. diğerini çok seviyorum çünkü. keşke hiç yaşanmasaydı bunlar, sadece sezon ortası trajedisi bu sezona fazlasıyla yetmişti. bir de yeni sezonda kadroya kimin katılacağının da bu bölümle yolu yapıldı, renk katacağına inanıyorum.
kısacası her zamanki gibi soluksuz bir bölümdü, uzun olmasına rağmen tek oturusta bitiriverdim.
İsim kullanmadım ama yine de 2012 Noel bölümünü izlemeyen alttaki paragrafı okumasın bence :
Noel sürprizinin ispiyonunu önceden (maalesef) farkettiğim için olsa gerek, ben sezon ortası trajedisinde daha fazla vurulmuştum. Bu Noel bölümündekini ise gereksiz buldum açıkçası. Kendisi benim için vazgeçilmez biri olmadı baştan beri ama aytackara’nin ilgili şahsa saydırdıklarına ve yöntemin salakça olduğuna katılıyorum.
İspiyon istemeyenler; yorumun gerisine hiç bakmayın
@aytackara : Carson ve Hughes’un bu şekilde işlenmesinden çok memnunum. Olacağını sanmıyorum zaten ama umarım dediğin gibi bir şey olmaz. Bates’gilleri ise ben çok seviyorum ve onların öyle olmasına resmen ihtiyacım var. Öyle bir aşk izlemek istiyorum işte!
Bu arada ben bu sezonu geçen sezondan daha fazla sevdim. Geçen sezon sıkıldığım anlar olmuştu az da olsa, ama bu sezon bir çırpıda peşpeşe bitti gitti.
İspiyon istemeyenler; yorumun gerisine hiç bakmayın. Yılbaşı Özel’i izleyin, öyle bakın.
@dkamoy Aslında ben de Hughes-Carson kimyasını sevdiğimden dedim. Evlenmeseler de olur ama bu halleri eksilmeden devam etsin o zaman.
Yukarıya Sybil’in ölümü için “tahmin edilemezliğini seviyorum” yazmıştım. Sahiden de öyle. Matthew gidene kadar benim ayrılacağına inancım yoktu. Spoilerını yemeseydim belki de daha çok çarpardı. Bana göre de vazgeçilmez değil ama insanlar çok seviyordu onu, dizi için önemliydi. Benim Mary takıntım da vardır, ondan şey ettim. Bir de herkes Maggie Smith devam etmek istemiyor diye yayarken bu aradan fırladı, o tuhaf oldu.
Bu sezon öncekinden güzeldi, evet. Öncekinde işin içine savaş da girdiği için biraz ağır geçtiydi zaten. Bu yine pembelik olayına daha bir yaklaştı.
Maggie Smith de nihayet 4. sezon için anlaşmayı imzalamış diyor bu. O 3. sezon finalinden sonra bir yerden toplamaları iyi olacaktı, buna da şükür…
Ne zaman yeni bir diziye başlamak istesem önce bu siteye geliyorum,tanıtımları okuyorum ama bir türlü yorum yazmak kısmet olmamıştı.Burada okuduğum her dizi tanıtımı benim iştahımı fazlasıyla kabartıyor,izlediğim dizi sayısını saymaya korkarken,buraya her geldiğimde bir tane daha ekleniyor o listeye.Downton Abbey’de yeni gönülçelenim.Daha ilk bölümü izleyebildim ama uykusuz bir hastasonunun ve 3 sezonun beni beklediğini söyleyebilirim şimdiden.İspiyonsuz harika tanıtım için de çok teşekkürler aytackara.
Ay ben bu Maggie Smith teyzeme bayılıyorum ya! Uçak sorunu yüzünden Amerika’daki törenlere gitmez, gerçi İngiltere’deki törenlere de uğramaz. Hatta şu zamana kadar Downton Abbey bile izlememiş olur, canım ya!
Biri daha geri dönmüyormuş yeni sezon için. Sezonu da +6 ay diye başlatıp olanı biteni öyle halledeceklermiş…
“The fourth season of Downton Abbey will premiere Jan. 5 and run through Feb. 23 in the U.S., PBS announced Tuesday.” …
@aytackara: PBS (Amerika) 4-5 ay geriden geliyor biliyorsun di mi?
@dkamoy Onu biliyorum. Yalnız İngiltere daha orijinalini açıklamadan bunlar bugünkü lansmanlarında kendilerininkini yumurtladılar. O garibime gitti…
İlk sezondaki insanın ağzını açık bırakan bırakan bölümlerden biri değildi derken sona doğru olan bir şeyle orijinalliğini konuşturarak biraz topladı. “Bu” da yaşanmış oldu diyorum sadece, fazlasına girmeyeyim…
Yoğun bir ana konu ve gündem olmadı, daha çok zaman geçirmelikti ama kesinlikle kötü de değildi işte. Öyle aklımdaki, istediğim Downton Abbey imajıydı ki bu bölüm anlatamam.
Tam bir Downton Abbey asaleti hissedildi. Ya bu evin odalarının ismi de mi vardı? 4 sezondur ilk kez dikkatimi çekmiş oldu. Seviyorum bu diziyi. Mary’nin sorduğu soruya da kendimce cevap vereyim:
@aytackara: Çok mu dikkatsiz izledim acaba ya; Mary nerde, kime, ne sordu? (:
Geçen sezon masadaki kaşıkları yumurta kaşığı, kavun kaşığı, greyfurt kaşığı… diye sayarlerken verdiğim vay be! tepkisini evin odalarının isimleri olduğunu öğrendiğimde de verdim (: Ben de evimin iki odasına ve bir salonuna isim bulmaya karar verdim, ehe ((:
O sonlara doğru olan olay üzücü oldu yav; aklıma bir şeyler gelmişti ama o şekilde gelişeceğini hiç tahmin etmezdim. Neyse, kötü de olsa biraz hareketlilik lazımdı, durağan gidiyordu epeydir.
(Ben de kendim için bir cevap verip Matthew dedim.)
Bu konuda 4×04’ün sonundaki Mary gibiyim tastamam.
@aytackara: Hee tamam, oldu şimdi, merci çok (: 4×4’ü izlemedim henüz, bir bakayım Mary’nin son hâletiruhiyesine.
Downton Abbey’in parodisini yapmışlar 7-8 dakikalık iki bölüm halinde. Bayağı eski videolar ama ben yeni denk geldim. Eğlenceli olmuş; özellikle mutfak sahneleri komikti.
Sybill hamileliğinden dolayı doğurduktan sonra öldü. Mary doğurduktan sonra güzelim kocasını kaybetti. Bu da düşürmeden doğurursa kim bilir kimin başı yanar şimdi…
Violet teyzeme bir şey olmaz umarım diyeceğim, gelecek bölüm fragmanı sinir-stres boşaltması yaşatacak cinstendi. Zaten sezon finali de geliyor, kaldı 2 bölüm… Bu havada sıcak bastı bunlar yüzünden.
(Bu arada ahlak konusunda yelpazesi baya geniş biriyimdir, ayıpladığımdan falan hiç değil de bunların başına gelenleri izlemekten kendimi alamıyorum. Hatta belli bir noktada zevk alıyor bile olabilirim, ki diziyi ve içindekileri de baya severim.)
Sezonun genelini de sezon finalini de sevdim. Niye İngiltere’de o saatte TV başında olanların %40’ının bu bölümü/diziyi seyrettiği de belli…
Özellikle sevgili Maggie Smith ve karakteri son 2 bölüm falan harikaydı. Isınmadığım karakterlere bile bu sezon ısındırdı beni. Sezon boyu işledikleri konuları da pat pat sezon finalinde ne güzel kapattılar öyle?! Love triangle’lar başka bir alemdi zaten.
* Bates gerçekten o haltı yedi, değil mi? Ben kuruntu yapıyor olamam herhalde. Yapmaya gittiği şey şansına kendiliğinden hallolduysa çok gülerim.
* Bu eve de uşak/hizmetçi dayanmıyor kuzum. Bir tane daha toptan gitti. Seviyordum aslında Alfred’i. Sayesinde Daisy’ye ısındırdı beni sonunda. Harika laf sokuyormuş ya o. Miss Patmore desen o da aynı kumaştan.
* Violet Teyzem ile Isobel’in dostluklarının kendisi de laf sokması da bu sezon ayrı bir zevkliydi. Isobel’e yine talip çıktı, Mosley bile kendine birini buldu ya bu sezon!
* Bir önceki sezon finalinde Miss Hughes ile Carson arasında bir şey olsun demişken hangi kafayı yaşıyormuşum ki ben? Vazgeçtim, no thanks. Şu an Branson’a bulunanı kafamda tartıyorum, galiba bunu da gözüm yadırgıyor.
@dkamoy Ben o adamın sezon finalinde yaptığı hareketi de pek bir şık buldum. Mary, Rosamund konusunda haklıydı çünkü.
@aytackara : Ama o bildiğimiz/kanıksadığımız bir hareket. İlki öyle değildi.
Asalet eksikliği yaşıyorum” lafınla güldürdün yine beni. :))
Ben seçim konusunda “hiçbiri” diyorum bu arada.
@dkamoy Aslında ben de.
Ekim ortasında @desperatehouseboy ile konuşurken de bundan bahsetmiştim. Ben daha malum olanı hazmedebilmiş değilim, içim almadı. Yılbaşı bölümünde bir seçim yaptırırlarsa da en azından itiraz etmeyeceğim. Ama istemiyorum tabii ki…
Ben de yavaştan gireyim bari 4. sezona, merakım arttı siz böyle konuşunca
ağzımdan aldın çalıkuşu başlamadan 1. bölümüyle hüpleteyim dedim ben de o kadar konuşmadan sonra.
Getglue’da gördüm, hoşuma gitti…
Twitter’da geçildi ama burada da olsun. Noel özel bölümü fragmanı:
(Bir diiye aşık olunabiliyorsa buna olmak istiyorum.)
http://www.youtube.com/watch?v=V24MRvzqcLI
1 tane de ben istiyorum, söz sorunsuz kabul edeceğim. Bu arada bu görünüş-tarzı sevdim ben.