Downton Abbey — Tanıtım
308 yorum aytackara 02 Şubat 2012 09:38
Kaliteli dizileriyle bilinen İngiliz kanalı ITV, 2010-2011 sezonunda izleyicilerine yeni bir dizi sundu. 26 Eylül 2010 itibarıyla başlayan ve halihazırda 2 sezonu arkasında bırakan Downton Abbey, 2012 Eylül itibariyle 3. sezonu ile yeniden ekranlarda olacak. Peki, tam olarak nasıl bir şey bu dizi? Bu sorunun cevabı yazının devamında.
Downton Malikanesi
Downton Abbey aslında, bir dönem dizisi ve genel olarak Downton Malikanesi’nde yaşayan Crawley ailesi ve çalışanlarının yaşadıkları hayat üzerine kurulu. Dizinin 7 bölümlük ilk sezonu 1912-1914, 8 bölümlük ikinci sezonu da 1916-1919 yılları arasında geçiyor. Bunun dışında, yılbaşına özel çekilen 2. sezon 9. bölümü de ailenin 1919-1920 yılları arasındaki yaşamına odaklanmış durumda. Downton Abbey, 3. sezonuyla 1920 yılından itibaren devam edecek.Dizinin konusuna gelecek olursak:
Grantham Kontu Robert Crawley’in malikanesinde ailesiyle ve çalışanlarıyla yaşadığı, mutlu ve huzurlu olduğunu düşündüğü bir hayatı vardır. Ama bu hayatlar, 15 Nisan 1912 itibariyle bir daha eskisi gibi olamayacak şekilde değişir. Ünlü transatlantik Titanic buzdağına çarparak batar ve gemiyle birlikte Crawley ailesi iki ferdini kaybeder. Daha doğrusu iki varisi…
Robert ve eşi Cora Crawley
İngiltere’de kadınların miras ve ünvan haklarının olmadığı bir dönem… Yıllar önce yapılan bir anlaşmayla Lord Grantham’ın eşi Cora’nın sahip olduğu mallar da (Downton Malikanesi dahil) Lord’un mallarına eklenmiş. 3 kızı (Mary, Edith ve Sybil) olduğu için mirasını bırakabileceği kimsesi olmayan Lord Grantham, zamanında mirasçı olarak kendine yakın kuzenini belirlemiş. Ailenin en büyük kızı Mary de aileye yakın diğer kuzenle nişanlanarak evliliği garanti altına alınmış. Ancak Titanic faciası, ailenin geleceğe dair bütün planlarını alt üst edince Downton Malikanesi sakinleri istemeden de olsa kendilerini karmaşık olayların içinde buluverir.Yeni varisin kimliği ve etkileri, Downton’ın geleceği, Mary’nin belirsiz durumu ve 1. Dünya Savaşı, Downton ahalisi üzerinde etkisini gösteren konuların sadece birkaçı olur.
Edith – Mary – Sybil
Dizinin karakter bazlı zengin kadrosundan bahsedecek olursak:
* İçine düştüğü karmaşadan kurtulmak için herkesi tatmin edici türden bir yol arayan Crawley ailesinin reisi Robert Crawley‘i Hugh Bonneville,
* Başta Downton olmak üzere, sahip olduğu her şeyin ellerinden kayıp gitmesine seyirci kalmamakta kararlı Robert Crawley’in eşi Cora‘yı Elizabeth McGovern,
* Crawley menfaatlerini koruma konusunda Cora kadar kararlı ve ailenin dediğim dedik karakteri olan Robert’in annesi Violet Crawley‘i Maggie Smith,
Violet Crawley (Maggie Smith)
* Evlilik çağına gelse de bu konuda kendi düşünceleri ile hareket etmek isteyen Lord’un en büyük kızı Mary‘i Michelle Dockery, Mary’nin hak ettiğinden de çok ön planda olduğunu düşünen ortanca kız Edith‘i Laura Carmichael, insanlara yardım etme ve kadın haklarıyla ilgili olan en küçük kız Sybil‘i Jessica Brown-Findlay,
* Olaydan sonra Crawley mülkiyetinin yeni varisi olsa da bu konuda çeşitli çekincelere sahip Matthew Crawley‘i Dan Stevens, Matthew’un annesi Isobel Crawley‘i de Penelope Wilton canlandırıyor.
Matthew ve Mary Crawley
Kadroya Downton Malikanesi’nin çalışan grubu ile devam edersek:
* Malikanenin idaresinin bağlı olduğu Mr. Carson‘ı Jim Carter, hizmetçlerin başındaki isim Mrs. Hughes‘ü Phyllis Logan,
* Görevine yeni başlayan ve ailenin uşaklarından olan aksak John Bates‘i Brendan Coyle, bir başka uşak William‘ı Thomas Howes,
* Dizinin kötü karakter kontenjanını başarıyla dolduran karakterlerinden Cora’nın şahsi hizmetçisi Mrs. O’Brien‘ı Siobhan Finneran, amaçlarına ulaşmak için “her” türden şeyi yapabilecek biri olan uşak Thomas Barrow‘u Rob James-Collier,
Mr. Carson – Mrs. Hughes – Mrs. O’Brien
* Özellikle kızların olmak üzere ailenin hizmetçiliğini yapan Anna‘yı Joanne Froggatt, geleceği için hizmetçilikten farklı düşüncelere sahip Gwen‘i Rose Leslie,
* Son olarak, malikanenin işini ciddiye alma konusunda birçok kişiyi rahatlıkla geride bırakabilecek aşçısı Mrs. Patmore‘u Lesley Nicol ve onun yamağı Daisy‘i de Sophie McShera canlandırıyor.
Mr. Bates ve Anna
Downton Abbey “dünyanın eleştirmenlerce en çok beğenilen televizyon şovu” olarak 2011 yılı Guinness Rekorlar Kitabı’na giren bir dizi. Bunun dışında, ödüllere aday olma ve bunları almada da oldukça başarılı.2011 Emmy Ödülleri‘nde aday olduğu 11 dalın 6’sında (En İyi Mini Dizi, En İyi Mini Dizi -Yönetmeni, Senaristi, Yardımcı Aktrisi, Kostüm ve Sinematografi -) ödül almanın yanında 2012 Altın Küre Ödülleri‘nde de “En İyi Mini Dizi” olarak seçildi. Ödül kazanmadığı kategori neredeyse bulunmayan dizi, PGA ve BAFTA gibi çeşitli önemli ödül törenlerinden de eli boş dönmeyen bir dizi.
Downton Abbey, dönem dizilerine pek bulaşmayan benim için beklentilerimi fazlasıyla karşılayan bir dizi. Dönemi gerçeklikle yansıtma ve izleyicisini memnun etme konusunda gayet başarılı. Oyunculuklarda ise küçükten büyüğe ya da alt kadrodan üst kadroya kadar kalitesini gösteren bir yapım. Eğer hayatınıza yeni bir dönem dizisi almak istiyorsanız Downton Abbey kesinlikle şans verilmesi gereken bir dizi.Son olarak, diziyle ilgili fikir verici bir video için de buraya bakabilirsiniz. İyi seyirler…
yorumlar
en azından luna’nın hiperaktif olmadığından eminiz….
@zekikum, o ne demek öyle? Hobi olarak dizi/film izleyen birinin çok aktif olmaması gerekir, evet.
aytackara neettiniz yeni bölümü hiç sesiniz soluğunuz çıkmıyor. artık eskisi gibi bildirim çubuğu da açmıyonuz. çeviriyo musunuz bıraktınız mı anlaşılmıyor.
izliyim mi ingilizce bekliyim mi?
Çeviri başlıklarını hep ben açıyorum, ben açmayınca @soulianis de açmadı demek ki. Ben şu an sınav dönemimle boğuştuğumdan bir türlü bitirmeye vakit bulamadım açıkçası. Bir de bu bölüm 66 dakika, o da var.
Sen bilirsin açıkçası. Bekle diyemem, şu gün gelir hiç diyemem. Haftasonu bitmeden gelsin aklım(ız)daki plan şu an ama bu işler belli olmaz
tamam kolay gelsin sana sınavlarında o zaman. izleyeyim ben en iyisi. nasılsa arşiv için altyazınızı indiririm her türlü
mary’nin her sezon aynı şeyi nasıl başardığını anlamıyorum. günümüzde yaşasa tam bir .. olurmuş sanırım. ondan ona ondan ona. kararsız kalmak da değil onunki oyun oynuyor resmen. hele de bu sezon olduğundan daha da kabalaşması. özellikle de kızkardeşine karşı. izlerken insanı zorlayan birine dönüştü. en dürüst ve içten olduğu sahneleri tom ile. ve bunun planlı yapıldğını düşünmeye başlıyorum. acaba ikisinin de verdiği kayıplar ve birçok ortak noktalarının olmasına, birbirlerini daha iyi daha mutlu yapmalarına mı bağlayacaklar. o ikiliyi çift olarak görmek istemiyorum sanırım ama tom’un o öğretmen bozuntusundan kurtulmasına da sevindim. eğer bu yola gireceklerse sırf tom amerikaya gitmesin diye razı olabilirim.
edith: ne kadar şanssız bir kadınsın sen ama bu sezondan itibaren daha da üzerine gitmeyeceklerine inanıyorum senin. ilk iş seni kızınla kabul edecek düzgün bir erkek .
rose başta dizinin sinir yıpratıcısı olacak sanmıştım ama dizinin dengeleyici faktörü oldu. ilerlediği yol çok güzeldi. evliliği bozulacak diye bayaa korktum son bölüm ama aklı selim bir kız çıktı.
bates çiftiyle ne alıp veremediğiniz var ya sürekli uğraşıp duruyosunuz. anna yılbaşı özel bölümünde downton’a dönmezse buralar karışır.
thomas’ı sevmeye başladım geçici uşakla arlarında bir şey olursa sevincem resmen. o kadar üzülüyorum ki haline o da mutluluğu arıyor bir yerde garibim.sanki o karakter onun için sokulmuş gibi. thomas da adım atıp duruyor. jimmy gibi terslenmez umarım yine. jimmy’nin gidişine de üzüldüm bu arada.
memorial sürprizi çok güzel oldu benim de gözlerim doldu resmen. ki beklememe rağmen. keşke promolarda gösterip de anı rezil etmeselermiş.
bates ailesi dışında temiz bir bölümdü. noel bölümü eğlenceli geçer sürpriz konuk oyuncusunu merakla bekliyorum. bates sorunu da sona doğru sonuçlanır diye tahmin ediyorum. gelsin şu noel bölümü artık
ozgun14 yazınca aklıma geldi, şimiden özledim valla. Gelsin bir an önce Noel özel bölümü. Bu sene bir de Black Mirror’ın Noel özel bölümü olacak. Aralık sonunu iple çeker oldum.
Dizinin IMDb’deki afişi direkt spoiler’mış yahu. İyi ki izlemeden önce yaklaştırıp bakmamışım. Hangi karakterler çıkmış, hangileri girmiş anlaşılıyor.
haklısın valla o da heyecanla beklemelik. şimdiye kadarki en iyi bölümü olacak deniyor. hadi inş.
posterleri hep aynı ki zaten istesen bile dikkat etmezsin. yan yana dizip dizip duruyorlar. ben de sen diyince fark ettim. hep aynı poster duruyor sanıyordum
ben noel özel bölümlerini seyretmeden 2 sezona geçtim, atladığım birşey yoktur di mi?..:)
Vardır.
uff… dönemeyeceğim geri… dönem dizisi seyretmekten yakında beyaz peruk takıp, bigudilerle dolaşacağım…
İlk sezonda Noel özel bölümü yoktu ama 2. sezondan itibaren var. Önemli olaylar oluyor o bölümlerde, gerçek sezon finali onlar.
teşekkürler… 2. sezon noel bölümüne dönebilirim o zaman, henüz geç değil…
Atlamak pek olmayacak bir şey; mesela 4. sezondan sonraki Noel bölümünün sonunda olan bir olay komple dizinin 5. sezonunu etkiliyor. Onu bilmeden 5×01’e başlarsan “Nasıl lan?” olur kalırsın. Mesela bu sezonki Noel’e de George Clooney bey gelecek…
@aytackara henüz 2. sezon sonunda olduğum için “kalmamışım” demek…:)
Dizide başına bir iş gelmeden de iş yapanlar varmış.
7 bölümü çevirmeme rağmen sezon finali sınavlara denk geldiği için bir türlü kendimi ayarlayamamıştım. Diğer arkadaşın da işle ilgili toparlaması gereken bir yoğunluğu vardı. Sonra başkası çevirince ikimiz de vazgeçtiydik. İşte ben o sırada modumu kaybettim ve bölümü izlemeyi hep erteledim. Bugüne kadar… Malum Yılbaşı Özel 25’inde. Az önce bitmiş oldu. Bir şeyler duyduğumdan genel olarak şaşırmadım ama zevk de aldım. Güzel bölümdü.
— Ben Mary ve Tom’a sürüklenenlerdenim. Charles’ı istediğimden takılmıyordum ama son bölümde biraz göze de soktular. Ayrıca Amerika’yı iptal ettirecekse kabulüm. Onu geç de şu Tom bir karar versin.
— Atticus ve Rose’un evliliği neyse ki iptal olmadı. Atticus Aldrige’i yazmak için o kadar emek verdim ya ben!!
— Anna ve Bates konusunu biraz ucuz buldum; gerek yoktu sanki. Ne cinayetmiş arkadaş ya… Bu konuyu toplasınlar Yılbaşı’nda; bir de yeniye sarkmasın.
— Thomas’ın geçici uşakla güzel anlaşmasını sevdim de adı üzerinde geçici. Eee?
— Edith’e diyecek bir şeyim yok; bu kız ancak finalde mutlu olur. Robert’ın anlayacağı belliydi; anıt kısmı da belliydi.
— Bir an Daisy sahiden ayrılacak mı diye düşünmedim değil hani.
— O’Brien’a değinmelerine güldüm, yalan yok.
Geç ve güç oldu ama nihayet gördüm sonunu. Güzeldi bu da, 94 dakikaya epey şey sığdırmışlar. Bir-iki detayı toplasalar aslında final bile olurdu hani.
Zaten Jullian Fellowes’un 6. sezon sonunda diziyi toplayıp bitireceğini düşünmüyorum.
* Tom’un gitsem mi tereddütlerinden sıkılsam da gitmesini istemiyordum. Bir de Rose ve pek sevdiğim Atticus Aldridge -ismini yazması da güzel- gitmiş oldu…
* Barrow-Andrew-Daisy olayına ben gelecek sezon kesin gülerim.
* Mrs Hughes ve Carson’ın evlilik kararı eninde sonunda olacağını beklediğim bir şeydi ama çevirirken ve izlerken eğlendim.
Ne olur bitsin diye adak adayacağım seviyeye gelsem de kesin özleyeceğim kısa süre içinde.
Yukarıda Cinderella’nın bahsi geçtiği için yazayım dedim:
Cinderella’da Külkedisi-Prens ikilisini canlandıran Lily James-Richard Madden, Romeo & Juliet tiyatro oyununda bir kez daha birlikte başrol olacaklarmış. Ayrıca o filmin yönetmeni oyunun da yönetmeniymiş.
“Maggie Smith will be leaving Downton Abbey after the end of the next series.” demiş. Cidden demiş de 6. sezon zaten son sezon olacak, açıklaması çoktan geldi. Bu ne diyor kuzum?
aynen kafamda deli sorular :!?
Olacak mı olmayacak mı lafları görmüştüm hafta içinde, bu da olacak dedi az önce.
It’s True: DOWNTON ABBEY’s Sixth Season Will Be Its Last
http://tvline.com/2015/03/20/downton-abbey-ending-season-6-cancelled/
Yine izlediğim bir dolu türevine bin basar bir dizi olmaya devam ediyor. Ama kendi çizgisinin bir tık altındaydı bu sezon.
Edith içimi kuruttu. Mıy mıy mıy mız mız mız… Bu ölseydi de Sybil hayatta kalsaydı diye bininci kere geçti içimden.
Mary’i de iyicene “vermiycem de vermiycem” hatununa çevirmelerine güleyim mi kızayım mı bilemedim. Sanırım şimdilik eğleniyorum durumla. En son Good Wife adamı gelince evde meksika yaptığımızı da itiraf edeyim.
Ha bu arada Violet’ın o hizmetçi hatunu barındırması ve dizinde sektirmemesini hiç inandırıcı bulmadım. Yaşlı kurt ilk sezonlarda olsa 1 bölüm sonunda güzelcene paketlerdi o kadını.
(Bu cümle de biraz tuhaf oldu ama şu an karakterlerin ismini hatırlmıyorum. O değil de benim aklımdan Good Wife adamını yarışmada kullanmak geçiyordu
Sen kimş sevdiğini filan yukarıdaki yorumlarından birinde yazmışsın bu arada. Oradan kopya çekebilirsin.
Diğeri de Tony Gillingham'mış. Dediğin iyi oldu, niye bakmadıysam zaten yazarken. Aslında o da bir cevap veren olmazsa -ki Özgün garanti mesela- en olmadı senlik soru olur zaten Bugün direkt @towanda'lık sorduğum da oldu.
hep okuyom buraları ben
Kurnaz golcü iş başında.
Eskiden buralar hep dutluktu :PP
@dkamoy
Ben o adamı sallamayı geçtim valla artık. Major Recurring misali bir şey gözümde tam da dediğinden. Sahne tamamlamaya yarıyor işte.
ben de sinir oluyorum o adamın hikayesini ele alış şekillerine. üstteki yorumuna da hizmetçi kısmı için birebir olmasa da kalan kısmı için birebir katılıyorum.
o hizmetçiyi izlemesi hoşuma gittiği için ses edemiyorum.
Gece gece çemkiresim geldi benim yine.
https://www.youtube.com/watch?v=HewFARnTaFg
6×01 üzerine:
Dizinin bitmesine henüz hiç hazır değilmişim… 66 dakikalık ilk bölümün ana fikri bu oldu. Özleyeceğim.
Değişim rüzgarları beni bile çarptı bölüm boyu. Hele müzayede sonunda yıldım artık zaten. Finali nerede nasıl yapacaklarını merak ediyorum. Ayrıca Life İn Squares üstüne Bloomsburry bahsi geçince daha bir anlamlı ve güzel oldu İlk başta "Ne alaka?" dedim ama "Yıl 1925 yahu!" seviyesine gelmem çok sürmedi.
6×01
Diziyi özlemişim. Dizinin o kadar güzel bir havası varki bölüm bi kaç saat daha sürse çok rahat izlerdim heralde. Bu sezon sonu bittiğinde bunun yerini nasıl doldururum bilemiyorum.
Sanırım bu diziyi sitede çok fazla izleyen yok. Hazır son sezonu yayınlanırken bi pazarlama kampanyası başlatmak lazım
Ben bu diziyi -hangi tür dizileri sevdiği önemli olmadan- her dizi severin çok rahat izleyebileceğini düşünüyorum. O yüzden uzaktan size hitap etmiyor gibi görünsede mutlaka denemezı öneririm. Eminim ki şimdiye kadar başlamamanızın ne büyük hata olduğunu göreceksiniz
Ben bu tanıtımı yazalı 3.5 yıl geçmiş. Vay anasını.
6×03 üzerine:
Bölümün sonuna ayrı bayıldım, sonda gösterilen fragmana ayrı bayıldım. “Ay ben şok” dedikleri şey bu olsa gerek… Bu dizi bir harika ya!
1. Maggie Smith teyze her zamanki gibi yine harikaydı, kadın gece gece kahkaha attırdı bana. Ömrü uzun olsun, hiç hazır değilim açıkçası.
2.
dönüş hikayesini güzel işlediler gibi. Nasıl söylenir böyle bir şey benim kafamda da oluşmadı ama Barrow tamamen haksız sayılmaz.
3. Huysuzun teki ama Barrow’u hala hala içten içe destekleyesim geliyor.
4. Daisy bu bölüm içimi şişirdi yeminle, zaten sesi de cırtlak.
5.
Yavas yavas sona geliyoz hikayede bi toparlanma cabasi seziyorum bittigini hissedip uzuluyorum.
tüm hizmetlilere bir yol yaptılar. yeni çocukla daisy olur mu acep diye düşünmeye başladım. barrowla aralarının düzelmesine de çok sevindim. uyuzun teki ama bu muameleyi hak etmiyordu son zamanlarda. inşallah yine salak bir öpücük möpücük hamlesi yapıp rezil etmez kendini.
bir süredir lord granthamın karın ağrılarını izliyorduk ben kalp krizine bağlayacaklar diye beklerken ağızdan fışkıran kanlar bayaa korkuttu beni. bu kadar masif olunca kesin öldürcekler adamı dediydim ama kurtarmışlar helal.
marigold olayının çözülmesiyle mary inş biraz daha yumuşar. şu baba olayının girmesiyle sanki kendisini sorgulamaya başlayacak gibi.