Downton Abbey — Tanıtım
325 yorum aytackara 02 Şubat 2012 09:38
Kaliteli dizileriyle bilinen İngiliz kanalı ITV, 2010-2011 sezonunda izleyicilerine yeni bir dizi sundu. 26 Eylül 2010 itibarıyla başlayan ve halihazırda 2 sezonu arkasında bırakan Downton Abbey, 2012 Eylül itibariyle 3. sezonu ile yeniden ekranlarda olacak. Peki, tam olarak nasıl bir şey bu dizi? Bu sorunun cevabı yazının devamında.
Downton Malikanesi
Downton Abbey aslında, bir dönem dizisi ve genel olarak Downton Malikanesi’nde yaşayan Crawley ailesi ve çalışanlarının yaşadıkları hayat üzerine kurulu. Dizinin 7 bölümlük ilk sezonu 1912-1914, 8 bölümlük ikinci sezonu da 1916-1919 yılları arasında geçiyor. Bunun dışında, yılbaşına özel çekilen 2. sezon 9. bölümü de ailenin 1919-1920 yılları arasındaki yaşamına odaklanmış durumda. Downton Abbey, 3. sezonuyla 1920 yılından itibaren devam edecek.Dizinin konusuna gelecek olursak:
Grantham Kontu Robert Crawley’in malikanesinde ailesiyle ve çalışanlarıyla yaşadığı, mutlu ve huzurlu olduğunu düşündüğü bir hayatı vardır. Ama bu hayatlar, 15 Nisan 1912 itibariyle bir daha eskisi gibi olamayacak şekilde değişir. Ünlü transatlantik Titanic buzdağına çarparak batar ve gemiyle birlikte Crawley ailesi iki ferdini kaybeder. Daha doğrusu iki varisi…
Robert ve eşi Cora Crawley
İngiltere’de kadınların miras ve ünvan haklarının olmadığı bir dönem… Yıllar önce yapılan bir anlaşmayla Lord Grantham’ın eşi Cora’nın sahip olduğu mallar da (Downton Malikanesi dahil) Lord’un mallarına eklenmiş. 3 kızı (Mary, Edith ve Sybil) olduğu için mirasını bırakabileceği kimsesi olmayan Lord Grantham, zamanında mirasçı olarak kendine yakın kuzenini belirlemiş. Ailenin en büyük kızı Mary de aileye yakın diğer kuzenle nişanlanarak evliliği garanti altına alınmış. Ancak Titanic faciası, ailenin geleceğe dair bütün planlarını alt üst edince Downton Malikanesi sakinleri istemeden de olsa kendilerini karmaşık olayların içinde buluverir.Yeni varisin kimliği ve etkileri, Downton’ın geleceği, Mary’nin belirsiz durumu ve 1. Dünya Savaşı, Downton ahalisi üzerinde etkisini gösteren konuların sadece birkaçı olur.
Edith – Mary – Sybil
Dizinin karakter bazlı zengin kadrosundan bahsedecek olursak:
* İçine düştüğü karmaşadan kurtulmak için herkesi tatmin edici türden bir yol arayan Crawley ailesinin reisi Robert Crawley‘i Hugh Bonneville,
* Başta Downton olmak üzere, sahip olduğu her şeyin ellerinden kayıp gitmesine seyirci kalmamakta kararlı Robert Crawley’in eşi Cora‘yı Elizabeth McGovern,
* Crawley menfaatlerini koruma konusunda Cora kadar kararlı ve ailenin dediğim dedik karakteri olan Robert’in annesi Violet Crawley‘i Maggie Smith,
Violet Crawley (Maggie Smith)
* Evlilik çağına gelse de bu konuda kendi düşünceleri ile hareket etmek isteyen Lord’un en büyük kızı Mary‘i Michelle Dockery, Mary’nin hak ettiğinden de çok ön planda olduğunu düşünen ortanca kız Edith‘i Laura Carmichael, insanlara yardım etme ve kadın haklarıyla ilgili olan en küçük kız Sybil‘i Jessica Brown-Findlay,
* Olaydan sonra Crawley mülkiyetinin yeni varisi olsa da bu konuda çeşitli çekincelere sahip Matthew Crawley‘i Dan Stevens, Matthew’un annesi Isobel Crawley‘i de Penelope Wilton canlandırıyor.
Matthew ve Mary Crawley
Kadroya Downton Malikanesi’nin çalışan grubu ile devam edersek:
* Malikanenin idaresinin bağlı olduğu Mr. Carson‘ı Jim Carter, hizmetçlerin başındaki isim Mrs. Hughes‘ü Phyllis Logan,
* Görevine yeni başlayan ve ailenin uşaklarından olan aksak John Bates‘i Brendan Coyle, bir başka uşak William‘ı Thomas Howes,
* Dizinin kötü karakter kontenjanını başarıyla dolduran karakterlerinden Cora’nın şahsi hizmetçisi Mrs. O’Brien‘ı Siobhan Finneran, amaçlarına ulaşmak için “her” türden şeyi yapabilecek biri olan uşak Thomas Barrow‘u Rob James-Collier,
Mr. Carson – Mrs. Hughes – Mrs. O’Brien
* Özellikle kızların olmak üzere ailenin hizmetçiliğini yapan Anna‘yı Joanne Froggatt, geleceği için hizmetçilikten farklı düşüncelere sahip Gwen‘i Rose Leslie,
* Son olarak, malikanenin işini ciddiye alma konusunda birçok kişiyi rahatlıkla geride bırakabilecek aşçısı Mrs. Patmore‘u Lesley Nicol ve onun yamağı Daisy‘i de Sophie McShera canlandırıyor.
Mr. Bates ve Anna
Downton Abbey “dünyanın eleştirmenlerce en çok beğenilen televizyon şovu” olarak 2011 yılı Guinness Rekorlar Kitabı’na giren bir dizi. Bunun dışında, ödüllere aday olma ve bunları almada da oldukça başarılı.2011 Emmy Ödülleri‘nde aday olduğu 11 dalın 6’sında (En İyi Mini Dizi, En İyi Mini Dizi -Yönetmeni, Senaristi, Yardımcı Aktrisi, Kostüm ve Sinematografi -) ödül almanın yanında 2012 Altın Küre Ödülleri‘nde de “En İyi Mini Dizi” olarak seçildi. Ödül kazanmadığı kategori neredeyse bulunmayan dizi, PGA ve BAFTA gibi çeşitli önemli ödül törenlerinden de eli boş dönmeyen bir dizi.
Downton Abbey, dönem dizilerine pek bulaşmayan benim için beklentilerimi fazlasıyla karşılayan bir dizi. Dönemi gerçeklikle yansıtma ve izleyicisini memnun etme konusunda gayet başarılı. Oyunculuklarda ise küçükten büyüğe ya da alt kadrodan üst kadroya kadar kalitesini gösteren bir yapım. Eğer hayatınıza yeni bir dönem dizisi almak istiyorsanız Downton Abbey kesinlikle şans verilmesi gereken bir dizi.Son olarak, diziyle ilgili fikir verici bir video için de buraya bakabilirsiniz. İyi seyirler…








yorumlar
13 Eylül 2019
Film 20 Eylül 2019’da vizyona girecekmiş. Bazı yerlerde 13 Eylül.
Film – Teaser Trailer
Çok zaman geçmemiş. Bazılarının yaşını düşününce geçmesin zaten.
İlk kareler
Not: Ben herhalde bizde vizyona girmez diyordum ama giriyormuş. UIP, Türkiye dağıtımını üstlenmiş. 20 Eylül görünüyor.
Posterler
1–2–3–4
Poster
Poster
Film Fragmanı
Ben şubat zamanı film bizde de vizyona giriyor diye yazdıydım güya ama bu ayın başında 20 Eylül tarihi belirsiz olarak değişmiş
Bizde de sorunsuz vizyona girse keşke. Zaten sayılı sinemaya anca gelir.
Posterler
Not: Bizde vizyona girmiyormuş.
Harper’s Bazaar için rolleri değişmişler.
Digital 11/26
Blu-ray 12/17
Bize de 30’unda gelsin.
Dolu dolu bir film olmus. Sanirim gormedigimiz kimse olmadi. Herkesin hikayesi tine guzel bor noktada kaldi. Guzel gelismeler de oldu. Royal aile heyecan getirmis malikaneye. Ust kat da alt kat da keyifle izletti kendisini. Iyi ki film yapmislar. Sonda kucuk tatsiz bir sahne vardi o olmasa daha iyi olurmus ama olasi gelecek filmler icin de aciklamasini simdiden koymus oldular.
Beğendim filmi, dizinin devamı açısından yakışır bir iş olmuş. Herkesin payına bir şeyler düşmüş, dolu doluydu. Dizinin tadını da verdi. Genel çapta tahmin edilebilir tarafları az değildi ama sorun teşkil etmedi. Kraliyet ailesinin Downton Abbey’in ziyareti ana aks için iyi düşünülmüş.
Bir tane daha yapıyoruz deseler niye demem ama yapmazlarsa da anlarım. Keşke Türkiye’de de vizyona girmiş olsaydı.
* Tom’un ve Barrow’un kendilerine uygun birilerini bulmaları iyi oldu. Mary’ni kocasını az görmüş olmak batmadı.
* Kraliyet çalışanı vs Downton Abbey çalışanı meselesine itirazım yok ama bir noktada durmasını istediğim oldu. Neyse ki aşırı uzamadı. Hırsızlık detayına gerek yoktu.
IMDb’deki puanı hali hazırda 7.5’ta. Ben de aynısını vereyim madem.
Bir de merak edip IMDb’nin Trivia kısmına baktım, denk gelmişken bir-ikisini ekleyeyim.
* Imelda Staunton ve Jim Carter’ın evli olduğunu yeni öğrendim.
* George V’ın Downton Abbey ziyareti için George V’ın Wentworth Woodhouse’u ziyaretinden esinlenilmiş. Orası da Harewood House’daki balo sahneleri için filmin kullanıldığı Yorkshire’daki evmiş.
* Kral George V ve Kraliçe Mary, II. Elizabeth’in dedesi ve babaannesi. Haliyle.
The Gilded Age bölümlerinin senaryosu bitince devam filmini yazmaya başlayacakmışmış.
İlk bölümde Mary için uygun bir aday olarak düşündükleri Duke of Crowborough’u Charlie Cox oynamış meğerse. Youtube sayesinde bugün tesadüfen fark ettim.
Biraz önce 2014 tarihli The Guest filminde Dan Stevens’ın mükemmel oyunculuğunu izleyince şu diziye de devam edeyim artık dedim. 3 sezonu arka arkaya izledim ama çoğu şeyi unutmam kötü oldu. En son
Diziyi,dramasını özlemişim.
Ben de bu haftasonu son sezonu izlemedim sanıp neredeyse %80’ini yeniden izledim.
Öyle güzel unutmuşum ki… Çok tatlı bi durum oldu (benim adıma tabii, yoksa evin ikincisi hatırlıyordu garibim.)
Neyse üstüne de filmi izledik. Yeniden detoks olmam gerekti başka dizilere dönebilmek için. Hala da etkisinden çıkmış sayılmam. Çok seviyorum bu diziyi ya. Doğdum doğalı böyle güzel pembe diziye denk gelmedim. Canlarım.
Tekrardan 4.sezona geleyim diye hatırladığım sahneleri atlayıp durdum ama Maggie Smith’in olduğu hiçbir sahneye dokunmadım. Bazı komedi dizilerinde bu kadına güldüğüm kadar gülmüyorum.
Şu 3 yıllık sözleşme meselesi yüzünden dizi epey zarar görmüş gibi, sözleşmesini uzatmak istemeyenlerin sayısının fazla olması garip. Spoiler olmasın diye ileride kim var yok diye de bakamıyorum.
Onun yerini doldursun diye Edna’yı getirmişler, Anna’ya bulaşmaya başladılar. Thomas’ı biraz biraz sevmeye başlamıştım ama tekrardan Anna’ya bulaşması canımı sıktı.
Molesley’ye bu bölüm hiç olmadığı kadar hak verdim. Matthew sonrası kime nasıl hizmet edeceğim diye dertlendiği sahne güzeldi. Bir yandan bakınca aktörün lan başrol gitti bana ne olacak acaba demesi gibiydi
Lilly James’i severim ama bu saçla izlemeye bir türlü alışamadım. Yine de diziye devam etmesi güzel. Bu bölüm Carson’ın yine MVP olduğu bölümlerden biriydi.
Malum olayın etkisini ilk bölümler hariç hissettirmemeleri başarıydı. Sezon çok güzel akıp gitti. Sadece Edith kısımları pek sarmadı zaten karakteri dizinin başından beri sevmiyorum, sevemiyorum. Biraz Mary gibi acımasızım o konuda.
Son 1.5 sezondur Branson sevdiğim karakterler arasında yükseliyor. Onu izlemeyi seviyorum. Alt tarafta da Molesley bu sezon yıldızdı, daha da sempatiyle izledim bu sezon.
Branson’a muhtemelen yazacakları karakteri sevemedim, olmamış. Mary’nin talipleri konusunda da çok iyi iş çıkardılar. Talipler konusunda tarafım belli. Anthony’ye alışmıştım ama daha 2.bölümde çok hızlı oldu, bir de ikide bir nişanlısını bırakıp Mary’ye gelmesi biraz soğuttu beni. Sonrasında gelen Charles Blake ise favorim oldu, yakıştılar bence.
Sezonun en en güzel anları da Violet ve Isobel arasında geçti. Oğlunu kaybeden Isobel dünyaya geri dönsün, yaşama aşkına tekrar kavuşsun diye Violet’in çabalamalarını izlerken duygulandım.
10 glorious years!
It has been a decade since Downton Abbey first arrived on screens.
These are just some of our favourite moments. What are yours?
Neyse ki sonunda o da birazcık da olsa mutlu oldu. Filmde hırsızlık balo kıyafeti olayına hiç girmeyip, orada kullandıkları zamanda Tom’un yada Barrow’un hikayesini daha derin işleyebilirlerdi sanki. Tom bir konuşma ile aşık oldu bir iki sahne daha olsa daha güzel olabilirdi
yeni film yapsınlar lütfen
2. filmi resmen duyurmuşlar. 22 Aralık 2021’de yayın.
+Hugh Dancy, Laura Haddock, Nathalie Baye, Dominic West
noel ve downtown abbey çok sevindim
ama son isme üzüldüm biraz. Rose(Lily James) bu filmde de olmayacak galiba 
Aklı olan koymaz.
ben lily james’i tercih edeyim Dominic West başka projelere odaklansın
Tam olarak ne zaman getirdiklerinden emin değilim ama uzak bir tarih olmasa gerek. 6 sezonu da N. Türkiye’ye eklemişler.
Ağustos 2021 programını gönderirken bültene lisanslı içerik Excel’i koymayı unutmuşlardı zaten. Bu ayın listesinde olabilir.
bir anda kendimi burada buldum. ilk sezonu saniye atlamadan izledim tekrardan. ikinci sezonda çok fazla atlarım sanıyordum ama ethel ve diğer hizmetkarın sahneleri hariç sıkılmadan izlemeye devam edeceğim sanki. yarısını geçtim. ikinci tura girdiğime pişman etmeyen dizilerden oldu. karakterlerin hepsini özlemişim gerçekten. kadroda epey değişiklikler olmuş. ilk sezon olduğunu hatırlamadığım oyuncuları bu sefer tanıyarak izlemek ekstra keyifli oldu.
https://deadline.com/2021/08/downton-abbey-2-movie-trailer-cinemacon-focus-universal-1234822227/
18 mart 2022 – Downton Abbey New Era
bol dramalı kısımları atlayarak da olsa bir kez daha bitirmiş oldum. ilk 3 sezonda neredeyse atlamak isteyeceğim yer olmadı. epey unutmuşum. ancak son 3 sezon hafızama daha yakın olduğundan ve draması da bol olduğundan ara ara sıktı. yine de güzel diziydi be. ikinci film de gelsin hemen.
şu kadronun güzelliğine bakın:
up: violet, isobel, robert, cora, mary, edith, tom, henry, bertie, lucy, merton, maud
down: carson, hughes, anna, bates, burrow, patmore, daisy, andy, molesley, baxter
hepsini ayrı seviyorum. diziye sadakatlerini de ayrı tebrik ediyorum.
DOWNTON ABBEY: A NEW ERA – Only in Theaters March 18
First olan Looks:
1–2–3–4
DOWNTON ABBEY: A NEW ERA – Official Teaser Trailer
mary nin kocası her zamanki gibi yine yok ne nazlı çıktı bu adam da.
Vizyon tarihini almışlar, 29 Nisan (UK) ve 20 Mayıs (USA) olarak değiştirmişler.
Sezona güzel bir kapanış oldu, tamamen eğlenceli olan nadir bölümlerden biriydi. Amerikalıların İngiliz adetlerine verdikleri tepkileri izlemek güzeldi. Carson Amerika’dan gelen çalışanı çiğ çiğ yiyecekti bir ara, çocuk nereye düştüğünü şaşırdı.
Mary’nin peşinde dolananlar devam ediyor, Violet Crawley’nin onlara Mary’nin erkekleri diye seslenmesi güldürdü, hala
Janet Montgomery tek bölümlük geldiyse bile gördüğüme sevindim. Nappier da ilk sezondan beri ara ara görünüp duruyor, karakteri seviyorum aslında. Keşke ilk bölümde Charlie Cox’a da böyle bir rol yazılmış olsaydı da onu da sıkça görseydik.
Cora’nın kardeşi ile de tanıştık, güzel bir seçim yapılmış,
Dizi 1924’ten nereye gidecek merak ediyorum. Bu sezon İşçi partisinin başa geçmesiyle başladı, tabii bizim gelenekselciler Tory’leri desteklediği için duruma bozuldular.
Tom’a bu sezon yazdıkları karakter pek tahammül edilebilir değil. Yemekteki tartışmalarda Robert’ın tarafını pek tutmam ama kadın bağırıp, saygısızlık yapmaktan başka bir şey yapmıyor
Edith her zamanki gibi istikrarlı, 5 sezondur olduğu gibi sıfır ilgiyle izliyorum onu.
Mary konusunda seçimi erken yaptılar, biraz da şaşırttılar.
Tabii ben Charles’ı daha çok sevdiğim için pek sevinemedim duruma. Tom Cullen fena değil ama Tony karakteri bilemiyorum, emin değilim bana pek güven vermiyor, Nappier bile daha iyi olurdu sanki. Mary de kararsız zaten.
Kasabaya yapılacak olan anıtın yeri konusunda Robert çok sinirlendirdi, böyle anlarda şunların elindeki güç azalsa da rahatlasak diyorum.
Ted Lasso’da olan Jeremy Swift’in Violet Crawley’nin uşağı olması harika olmuş, rolünü de artırmışlar biraz, adamın komedi yeteneği mükemmel.
Lord Merton ve Isobel konusu bu sezon hiç sıkmadı, adamı sevmemin de etkisi var, iyi oldu dizi için. Bu konular bile sıkmazken Edith her zamanki gibi devam ediyor, kendisi bitti
Mary ve
Son 2 sezondur Mary ve Tom’un sohbetleri, dayanışma sahneleri bölümlerin en iyi sahneleri arasında. Yazarların verdiği en akıllı kararlardan biri.
Molesley altlardan yükselerek en sevdiğim karakterlerin başında olmayı başardı, ilk sezonlarda adamı bu kadar severek izleyeceğimi tahmin edemezdim. Bu bölüm de
Gregson’ın
Lily James’i çok seviyor olmama rağmen Rose’a hiç alışamamıştım, bu sezonki Rose’u daha çok sevdim, karakter böyle daha iyi oldu. Dizi bitene kadar devam eder umarım.
Bates’in
Thomas’ın kendini tedavi etme çalışması da hüzünlüydü ama karaktere üzülüyoruz sonra gidiyor daha kötü bir şey yapıyor.
Bu sezon pembe dizi konuları pek rahatsız etmedi, belli bir seviyede tutmayı başardılar. Hizmetçilerin tarafında çok fazla karakterin gidip gelmesi sıkıcı dramalara sebep oluyordu, onu da çok görmedik. 4.sezonu da sevmiştim ama haklı olarak o sezon aşmaları gereken çok fazla konu vardı, bu sezon daha rahat atlattılar.
Rose konusundaki gelişmeler hoşuma gitti, Atticus-Rose ikilisini de sevdim, yakıştılar. İkilinin ailesinin kapışmaları tam Downton’ın aradığı drama. Rose’un annesi Susan’ı bir daha görmeme dileğim devam ediyor.
Violet Crawley da değişik konularla geldi,
Tom 2 sezondur dizinin en iyi karakterlerinden biri,
Anna’nın hapse girmesi klasik Downton senaryosu, o yüzden takılmıyorum pek.
Bu sezon Mary ve Carson sahnesi olmadan olmazdı, son bölümde o sahneden eksik etmedikleri için teşekkürler
2.sezon sonrası ilk kez özel bölümde kış sahnesi izledik, az olsa da sevindim.
Sondaki sahne sürpriz oldu.
Violet Crawley’nin evindeki Spratt ve Denker atışmaları, laf sokmaları iyi oldu. Downton’ın hizmetçilerinin atışmaları genelde ciddi konularda oluyor.
Mary’nin saçlar bu sezon iyi oldu, farklı bir hava getirdi. Bölümdeki konuğumuz da The Good Wife dizisini akla getirdi.
Rose ve Molesley bu sezon çok iyiydi. Edith’i hiç sevmesem de
Çocuk konusu sezonun eksilerinden biriydi ama kendi evinde çocuğu olarak sevemediğine üzülüyordum. Mary daha bilmiyor. Bir yanım Mary öğrenirse biraz daha anlayışlı davranabilir diyor. Fakat unutmamak lazım Edith, Mary Pamuk ile evlilik dışı ilişki yaşadı diye ona kaltak deyip skandalı mektup ile yaymıştı. Mary’nin bunu hatırlatma ihtimali hiç düşük değil.
Son bölümün en güzel anlarından biri
1925 yılındayız, aradan biraz daha zaman geçsin isterdim aslında,
Tam 6 sezondur Mary ve mız mız Edith ilişkisindeki istikrarı takdir etmek lazım
Miss Patmore’a verilen görev imkansız gibi bir şeydi, güldüm ama kadına yazık.
Thomas konusunda sürprizler var, bugünleri de mi görecektik,
Bates ve Anna sahneleri kaç sezondur en sevmediğim kısımlar arasında. İlk sezonlardaki hevesim gitti artık, bu ikiliye yüklenilmesinden bıktım.
Spratt ve Denker sahneleri hala çok eğlenceli gidiyor.
Cora’nın bu bölümdeki terbiyesizliğine şaşırmadım pek. Cora hiçbir zaman en sevdiğim karakterler arasına giremedi. Robert’a göre daha anlayışlı, tatlı biri olarak duruyor ama dizinin başından beri sinirimi bozan birçok sahnesi var, o yüzden hiç ısınamadım. Bu kadar da odun olunmaz, bari bunu söyleme dediğim sahneleri hatırlıyorum, özellikle ilk 2 sezon.
Bu sezonki hastane konusu iyi oldu, Violet Crawley’nin çatışmalarını özlemişim.
Baxter’ın varlığı hem dizi için hem de Thomas için iyi oldu, Thomas’ı bu sezon izlemek hoşuma gidiyor. En masum kaldığı sezon şimdilik bu.
Mary’nin bu sezon giydikleri
Bu sezon moda şovu izletiyor bize.
Kaç sezondur Edith yerine
Mary, Carson
Violet’ın hastane tartışması harika gidiyor, ilk sezondaki Violet günlerine geri döndük. Robert tartışmada onun tarafını tutmayınca
Thomas’ı
Tom ve Sybbie’nin gelmesi iyi oldu, son sezondayız yapacak bir şey yok.
Final yaklaşırken bu ikili bozulmasın lütfen,
Mary sezonlar sonra Edith’e güzel bir şey söyledi. Fakat sonrasında Mary lafı yapıştırdı yine, dayanamıyor
Gerçi Edith de arazi ile ilgili sohbetlerde biz aile olarak karar verdik işte, Mary’ye niye soruyoruz demeye başladı. Downton sana mı kalacak, tabii ki de Mary’ye soracaklar, bunun da kıskançlığı başladı yine.
Evin alt tarafındaki mıy mıy Daisy’nin çenesi de bu sezon arttı yine, baydıkça bayıyor.
Sonunda
Thomas’a üzüldük, gitti bu bölüm yine kendine yakışanı yaptı Gwen’i utandırmak için. Baxter’ın dediği doğru en büyük düşmanı kendisi.
Wingman Tom,
Neville Chamberlain yemekteki tartışma sırasında ben böyle atışmalardan uzak durmayı tercih ederim, hiç sevmem dedi
Evet tüm dünya böyle bir huyun olduğunu biliyor.
Thomas konusunda
Robert odasında yatarken gelen küçük çocuğun sahnesi güzeldi, niye daha küçük rahat bir evde yaşamıyorsunuz ki sorusuna Robert cevap veremedi tabii.