2 haftalık aralar Glee‘nin işine yarıyor olsa gerek, son 2 bölümdür rahatlıkla farkedilebilen bir düzelme var dizide. (ya da yayınladıkları ilk bölümlerle düşürdükleri beklentimizin üzerine çıkmaya başladılar.)biz de 8. bölüme kadar glee’de ne olmuş ne bitmiş bir yoklayalım dedik.— dikkat ilk 7 bölümü izlememiş olanlar için ispiyon içerir —

2×01: auditionbu bölüm söylenen şarkılar ve ekibe eklemelerle başarılı bir bölüm olsa da 1. sezon etkisinden çıkamayan izleyicileri tam anlamda tatmin edemedi.

oh no! no britney! dedi o da bizim gibi

oh no! no britney! dedi o da bizim gibi

2×02: britney/brittanybölüm yayınlanmadan ilk özel bölümün tartışmalarına giriştik 22dakika’da. pek beklentili değildik. ayrıca bu bölümde çocukluğumuzun aktörü john stamos‘u ilk defa gördük, hiç duymadığımız sesler duyduk. belki de o yüzden bölüm birçoğumuzdan geçer not aldı.

2×3: grilled cheesusi̇nançlar ve inançları sorgulamak üzere ilgi çekici bir bölümdü grilled cheesus. dizinin en sevdiğim karakteri kurt’tan bir beatles şarkısı dinleme, hele de i wanna hold your hand‘i dinleme fırsatı verdi bölüm bana. chris colfer‘ın seslendirdiği i wanna hold your hand tam anlamıyla ‘yorum’du ve kesinlikle enfes bir yorumdu.ayrıca bölümde joan osbourne’un one of us’ını ve yine müzikalin kraliçelerinden biri olan barbara streisand’ın seslendirmiş olduğu bir parçayı ‘papa can you hear me’yi dinleme fırsatına eriştik.bölümün hoşumuza giden yanlarından biri de şüphesiz adam kolkin‘in canlandırdığı küçük kurt’un, yetişkin kurt’un (chris colfer) gerçekten kendi küçüklüğü gibi durmasıydı. şıp demiş burnundan düşmüş mübarek. :)

2×04: duetsher ne kadar bu bölüme dek, her bölümden memnun kaldığım gibi bir izlenime kapıldıysanız da aslında bu bölüme kadar hiç bir bölüm hakkında bu kadar umutlu değildim. diğer izleyiciler de hala yeni sezon bölümlerinden memnun kalmış değillerdi. bölüm tanıtımına attığım ”glee gerçek dönüşünü düetlerle yapabilir mi? ” başlığı bile toparlanma hakkındaki umudumu açıkça belli eder şekildeydi. lakin bölüm hakkında olumlu/olumsuz hiç bir yorum duyamadım. bana sorarsanız glee düetler ile 1. sezondaki glee’yi andırdı ve ayağa kalkacağının işaretini bu bölümde verdi. santana ve mercedes’in birbirlerine yakışan o seslerini bir kez daha duymanın yanı sıra mike chang rolündeki harry shum jr.‘ın sesini ‘şarkı söyleyemeyeceğini’ söylediği şarkı ile duymuş olduk bu bölümde.

2×05: the rocky horror glee showbölüm yayınlanmadan önce olsun, sonra olsun bir çok yazı yazıldı bu bölüm hakkında. 2 haftalık aralar vermeye o zaman başladılar. o arada filmi izleme fırsatı doğdu biz müzikal severlere. i̇zledik, baktık glee hakkında bu konuda bir yığın haber var, heves ettik. lakin sezonun bu 2. özel bölümü hüsrandan başka birşey vermedi seyircilere. glee bu bölümde there’s a light (over at the frankenstein place) gibi beğenilen bir şarkıyı yarısında kesmek, sweet transvestite gibi kendilerini aşan bir şarkının altında kalmak gibi kabahatlerde bulundu. yapılan tek iyi şey hot patootie (whatever happened to saturday night?)‘u john stamos‘a söyletmekti sanırım.

2×06: never been kissedkonu itibariyle pek çekici olmasa da puck’ın dönmesi, artie ile olan iletişimi ve kurt odaklı sahneler iyiydi. üzerine gidip, zengin seneryolar yaratmaya müsait olan chris colfer’ın oyunculuğu bu bölümde kendisini fazlasıyla hissettirdi. darren chris‘in diziye gelmesi haberleri bende hiçbir etki uyandırmaz iken, bu bölümde varlığı gerçekten gerekliydi. kurt ve beiste üzerinden farklı insanların üzerine de dikkat çekilmesi, konu her ne kadar ilgi çekici olmasa da anlatımı çekici kıldı. ekipten bir kez daha kızlar/erkekler dinlemek, herkesi olduğundan zıt bir tarzda görmek de glee severlerin hoşuna gitmiş olsa gerek. i̇yi bir bölüm olmasa da kötü bir bölüm de değildi never been kissed

gwyneth paltrow, holly holiday rolünde

2×07: the substitutegwyneth paltrow’un konuk olacağı haberi kimseyi sevindirmemişti vakt-i zamanında. ama geçtiğimiz salı günü geldiği bölümde harikalar yarattı. bu bölümü glee’nin benim için tekrar başladığı an yaptı.tam anlamıyla glee bölümü idi ve mükemmel bir bölümdü. sue sylvester’ı ile, will schuester’ı ile ve bölüme özel holly holiday’i ile. bölüm yayınlanmadan önce kuşlar bize bazı haberler fısıldamıştı. will’in geçirdiği hastalığın yarattığı ateş dolayısı ile glee çocuklarının kreş versiyonlarını görmesi hakkında pek beklentiye girmemiştik. lakin küçük puck, küçük rachel ve kesinlikle konudan kopuk küçük brittany çok yerinde bir şirinlik sergilediler. kısa kesmeleri de bu küçük sahnenin hayrına oldu. teri’yi (jessalyn gilsig) uzun bir aradan sonra uzun soluklu ve cadoloz görmek de ilk sezonun açık penceresinden esinti verdi adeta. bölüm hakkında ve gwyneth paltrow‘un konuk oyunculuğu hakkında övgülerim saymakla bitmez.

Bu repliğin söylenmesini bizzat lindsay lohan'ın annesi istemiş. Odasını toplamamasının cezası :)

Bu repliğin söylenmesini bizzat lindsay lohan’ın annesi istemiş. Odasını toplamamasının cezası :)

bölümde;* chicago‘dan nowadays’i, hot honey rag adlı parça ile karıştırmışlar. chicago en sevdiğim ve ezbere bildiğim müzikaldir. parçayı ele almalarına sevindim. lakin güzel ele alamamalarına da kızdım. ayrıca hot honey rag’ın varlığını hiç hissetmedim.* singin’ in the rain‘den iki parça seslendirildi. mike (harry shum jr.) ile will (matthew marrison)’in seslendirdiği ve mükemmel bir performans sergiledikleri “make ’em laugh” belki de glee tarihin en iyi müzik+performansı olacak.singin’ in the rain‘in rihanna’nın umbrella‘sı ile karıştırılması pek çok müzikal severi memnun etmese de belki olaya umbrella, singin’ in the rain ile güzelleştirilmiş gözüyle bakmak çok daha hoş olur ki kostümler ile, sular ile ve singin’ in the rain nakaratı ile hoş bir performanstı.
* forget you sevmediğim tarzda bir parça. ama bu gwyneth paltrow‘un sesinin güzel olduğu gerçeğini değiştirmez. (cee-lo demişken kendisi band of horses’ın no one’s gonna love you’sunu güzel yorumlamıştır. yazarın tavsiyesidir.)